Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/691 E. 2019/107 K. 07.02.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/691 Esas
KARAR NO : 2019/107
DAVA : Ticari Şirket (Fesih İstemli)
DAVA TARİHİ : 20/06/2016
KARAR TARİHİ : 07/02/2019

DAVA : Davacılar vekili mahkememize ibraz ettiği dava dilekçesi ile ; müvekkillerinin İstanbul Ticaret Odası Sicilinde kayıtlı olan davalı şirkette toplamda %10,5 oranında azınlık hissedarı olduklarını, 30/05/2016 tarihinde olağan genel kurul toplantısı yapıldığını, müvekkillerinin bilanço ve hesaplara itirazı nedeni ile TTK 420.maddesi kapsamında toplantının ertelendiğini, bunun üzerine yönetim kurulunun yeni olan genel kurul toplantısının 30/06/2016 tarihinde yapılması konusunda karar aldığını, toplantının ana gündem maddesinin şirketin tek mal varlığı ve şirketin kuruluş amacı olan İstanbul İli Bahçeşehir ilçesi, … Mevkiinde kayın … Ada … nolu parsel de bulunan … isimli alışveriş merkezinin satılması olduğunu, şirketin hali hazırda tek faaliyet konusunun ve kuruluş amacının söz konusu avm nin satın alınıp işletilmesi olduğunu, çoğunluk hisseye sahip yönetim kurulunun talebi ile bu taşınmazın satılmasının şirketin konusuz ve faaliyet dışı kalmasına sebep olacağını ve şirketin tasfiyesi manasına geldiğini, şirketin kurulduğu günden bu yana sürekli zarar ettiğini, dilekçe ekinde sundukları 15/05/2016 tarihli geçici vergi beyannamesinden görüleceği üzere şirketin ticari bilanço zararını açıkladığını ve 366.703,03TL tutarında kanunen kabul edilmeyen gider beyan ettiğini, bu ibarenin usulsüz harcama anlamına geldiğini, şirketin iyi yönetilmediğini, sürekli zarar ettiğini, çoğunluk hissedar ve yönetim kurulunun T.C. vatandaşı olmaması nedeni ile Türk ticaret hayatına yabancı olmaları nedeni ile şirketin batağa sürüklendiğini, şirketin tek mal varlığının düşük bir bedelle satılacağının öğrenildiğini, TTK 531.maddesine göre haklı nedenle davalı şirketin fesih ve tasfiyesine ya da aynı kanun maddesi gereğince müvekkillerinin paylarının karar tarihine en yakın tarihteki gerçek değerlerinin ödenip davacı pay sahiplerinin şirketten çıkarılmaları yönünde karar tesis edilmesini talep ve dava ettikleri görülmüştür.
CEVAP : Davalı vekili dosyaya sunmuş olduğu cevap dilekçesi ile; belirtilen taşınmazın henüz satılmadığını, davanın 20/06/2016 tarihinde açıldığını, davanın açıldığı tarihte 30/06/2016 tarihli genel kurulun henüz yapılmamış olduğunu, dava açıldıktan sonra söz konusu genel kurul toplantısının yapıldığını, şirket ana sözleşmesi incelendiğinde şirketin tek faaliyet konusunun avm ye malik olmak ve bunu işletmek olmadığını, başka taşınmaz yatırımları yapmak, taşınmaz alım satımı, taşınmaz projeleri geliştirmek yanında ana sözleşmede yer alan pek çok faaliyet alının bulunduğunu, davacıların bugüne kadar şirketin kar elde etmediği pay sahiplerine kar dağıtılmadığı hususunun şirketin feshi için gerekçe olarak ileri sürdüklerini, söz konusu şirketin yeni kurulduğunu, tescil tarihinin 20/12/2012 olduğunu ayrıca davacıların bizzat kendilerinin yönetimde oldukları dönemde alınan kararlarla satın alınmış olunan ye ciddi yatırımlar yapıldığını, kuruluşu üzerinden sadece 3 yıl geçmiş olan bir şirketin bizzat davacıların talep ve önerileri ile yatırımlara giriştiği bu kısa dönemde kar etmemiş olmasının gerekçe gösterilerek tasfiyesinin istenmesini iyi niyetten yoksun olduğunu, şirketin avm ye satın aldıktan sonra işletmesini de gerçekleştirmeye çalıştığını, bizzat davacılarında yönetimde yer alarak aktif rol oynadıklarını ancak bu faaliyetten kar elde edemediklerini, kar elde edilemeyen işletmenin davalının elinde tutmasını beklemenin ticari hayatın doğasına aykırı olduğunu, bu nedenle söz konusu avm nin 3 üncü bir kişiye kiraya verildiğini şirketin yeni ve karlı bir faaliyete girişebilmek için yeterli sermayesinin bulunmadığının, kar elde edilemeyen bu işletmenin rayiç ve uygun bir bedelle 3 kişiye satılarak elde edilecek satış gelirinin yeni ve karlı bir faaliyet için kullanılmasının planlandığını, davacıların şirketin kötü yönetildiğinden de bahsettiğinin ancak şirketin kuruluşundan istifa ettikleri 03.12.2014 tarihine kadar davacılardan Mikail ve … nin şirket yönetim kurulunda yer aldığını, hatta Metehan görelinin imza yetkisinin 02.11.2015 tarihine kadar devam ettiğini dolayısıyla yönetimde aktif görev alan davacıların şirketin kötü yönetimini iddia etmenin çelişkili ve kötü niyetli olduğunun şirketin feshinin en son düşünülecek çare olduğunu dava konusu olayda şirketin feshini gerektirecek bir durum olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesine istemiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE: Dava TTK in 531. Maddesine dayalı haklı nedenle fesih olmadığı takdirde ayrılma akçelerinin ödenerek davacıların şirketten çıkarılmalarına karar verilmesi talebine ilişkindir.
Deliller: davalı şirkete ait sicil dosyası, dava konusu taşınmazın vukuatlı tapu kaydı, vergi beyannameleri ve bilirkişi incelemesi.
Davanın açıldığı tarih itibari ile henüz yapılmayan ve 30/06/2016 tarihinde yapılan genel kurul toplantı tutanağı incelendiğinde şirketin maliki bulunduğu avm nin, uygun bir alıcı bulunarak en az 20.000.000,00USD bedelle satılmasına, alışveriş merkezinin işletilmesinin de kiralama ya da benzeri bir yolla 3.kişiye devir edilmesine, bu kapsamda yönetim kurulunun bundan önce yapılmış olan tüm çalışmalarının da onaylanmasının müzakeresinin yapıldığı ve buna ilişkin kararın oy çokluğu ile çıktığı görülmüş mahkememizce davacı vekiline 15/12/2016 tarihinde, 30/06/2016 tarihinde yapılan taşınmaz satışı ile ilgili genel kurul kararına karşı iptali için dava açıp açmadıkları sorulmuş davacı vekili genel kurul kararının iptali için dava açmadıklarını şirketin tek malvarlığı olan avm nin uzun dönemli kira sözleşmesi ile dava dışı 3.şirkete kiraya verildiğini bu sözleşmede satın alma opsiyonunda bulunduğunu, belirttiği görülmüştür.
Davalı şirket ile … ltd şti arasında yapılan 10/02/2016 tarihli noterde düzenlenen düzenleme şeklinde gayri menkul satış sözleşmesi alınarak dosyaya bırakılmış incelendiğinde; davalı şirketin satıcı, … Ltd şti nin alıcı konumunda olduğunu alışveriş merkezinin 36 aylık bir zaman dilimi içinde … Ltd şti tarafından satın alınacağını satış fiyatının 30.000.000,00USD olarak belirlendiğini söz konusu bedelin sözleşmenin imzalanmasını takip eden 35 ay boyunca aylık 90.000,00USD olarak ödeneceği konusunun yer aldığı görülmüştür.
Taşınmaz başında keşif yapılarak söz konusu taşınmazın raiş değerinin tespiti istenilmiş bilirkişiler 06/11/2017 tarihli raporlarında taşınmazın yapı ve arsa toplam değerinin 141.129.420,00TL olduğunu hesaplamışlardır.
Daha sonraki duruşma da daha önceki heyete bir mali müşavir, bir finans uzmanı ve hukukçu bilirkişi katılarak;
A)öncelikle TTK 531 maddesine dayalı davalarda dava tarihine göre değil, en son rapor tarihine göre , taşınmazın güncel değerinin saptanması gerektiğinden, ek rapor tarihine göre, taşınmazın güncel değerinin davalı tarafça yapılan daha önceki rapora itiraz nedenleri de irdelenerek yine … tarafından gönderilecek taşınmaz değerleme raporu da incelenerek ek rapor tarihi itibariyle güncel rayiç değerinin çıkartılması,
B)Dava konusu AVM ile ilgili dosyaya sunulan gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi tamamı madde madde irdelenerek tüm dosya kapsamı , davalı şirkete ait ticari defter ve belgeler , taşınmaz üzerindeki ipotek evrakları ve mevcut hacizler bir bütün halinde irdelenerek;
Dava TTK 531 maddesine dayalı haklı nedenle fesih, haklı neden varsa davacıların davalı şirketten çıkma durumunun mahkememizce resen ilgili madde gereğince irdelenmesi gerektiğinden öncelikle haklı nedenle fesih hali olarak davacı taraf şirketin tek faaliyet konusunun satılmaya çalışıldığını, bedelin düşük olduğunu, şirketin kurulduğu günden bu yana sürekli zarar ettiğini, kanunen kabul edilmeyen gider beyan edildiğini, dolayısıyla davalı şirketin iyi yönetilmediğini ve zarar ettiğini, davalı taraf ise davacı …’in 03/12/2014 , davacı …’ın 02/11/2015 tarihine kadar şirketi yönettiğini, dolayısıyla kötü yönetim varsa davacılar zamanında olduğunu, AVM nin kar getirmediğini, şirketin tek faaliyet konusunun AVM olmadığını, bu nedenle AVM nin satılarak başka bir alanda faaliyet göstermek istenildiğini, haklı neden oluşmadığını iddia etmesi nedeniyle, ( dava ve cevap özetlenmiş olup, dilekçeler incelenerek başka nedenler ve savunmalar varsa dikkate alınması ) tüm dosya kapsamına göre; şirketin haklı nedenle feshi nedenlerinin oluşup oluşmadığı , haklı nedenle fesih nedeni varsa TTK 531 maddesine göre davacıların ortaklıktan çıkma durumunun resen ele alınması gerektiğinden TTK 641/1 maddesine göre çıkma payının şirketin , karar tarihine en yakın tarihteki mal varlığı değerlerinin gerçek değeri saptanarak ( defter kayıtlarına göre bilanço esas değeri üzerinden değil, rapor tarihindeki gerçek / reel değerinin saptanması, Yargıtay … Hukuk Dairesinin … esas … karar nolu ilamı da incelenerek davacıların ayrılma akçelerin saptanması istenilmiştir.
21/12/2018 tarihli ek rapor incelendiğinde; dava konusu avm nin 16/02/2016 tarihli gayri menkul satış vaadi sözleşmesi ile … Ltd şti ye 36 aylık ödeme planı ile 30.000,00USD bedel ile ( 30/11/2018 tarihindeki TL karşılığı 154.602.000,00TL ) bedeli ile satıldığını, avm nin … ltd Şti tarafından kendi nam ve hesabına işletildiğini, bilirkişi kurulunca dava konusu taşınmazın 30/11/2018 tarihli güncel değerinin 33.000.000,00USD (TL karşılığı 170.960.000,00TL) olarak hesaplandığını, davalı şirketin öz kaynaklarının 151.865.619,92TL olduğunu belirttikleri görülmüştür. Davalı şirketin haklı nedenle fesih nedenlerinin oluşup oluşmadığı da aynı raporda tartışılmış olup buna göre de TTK 531.maddesine göre davacıların pay toplamlarının %10 u aşması nedeni ile bu davayı açabileceklerini, öğretide haklı sebebin ” ortağın ortak olmaya yiten nedenleri ortaklık ilişkisini sürdürmesinin kendisinden beklememizi olanaksız kılacak oranda değiştirecek olan hukuki olgu ” olarak tanımlandığını, haklı sebep teşkil edecek haller olarak; mali hakların, özellikle kar payı hakkının ihlali, ortaklığa katılım, bilgi alma, denetleme haklarının sürekli ihlali, amaç ve konunun öznel olarak imkansız hali gelmesi, kar elde edilememesi, mali durumu kötüleşmiş hale gelmesi ayrıca organların işlevsiz, çalışamaz hale gelmesi, kişisel sebepler, kötü yönetim, iş göremezlik, kişisel anlaşmazlıklar olarak sayılabileceğini iş bu davada tarafların iddia ve savunmaları dosyada yer alan bilgi ve belgeler davalı şirketin ortaklık yapısı göz önünde bulundurulduğunda çoğunluğun sistematik olarak azınlığın çıkarlarını ihlal ettiğinden bahsetmenin mümkün olmadığını, şirketin kısa geçmişinde 2013 yılında kar etmesinin ardından 2014 ve 2015 yıllarında zarar etmiş olmasının haklı fesih için gerekçe olmayacağını taşınmazın genel kurulda belirlenen tutarın oldukça üzerine bir fiyatla satıldığını bilirkişilerce yapılan değerleme ile satılan bedel arasında çok büyük bir fark bulunmadığını, yapılan sözleşmenin şirketi ve ortakları zarara uğratmasından bahsedilemeyeceğini belirttikleri görülmüştür.
TTK 531.maddesine göre ” Haklı sebeplerin varlığında, sermayenin en az onda birini ve halka açık şirketlerde yirmide birini temsil eden payların sahipleri, şirketin merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinden şirketin feshine karar verilmesini isteyebilirler. Mahkeme, fesih yerine, davacı pay sahiplerine, paylarının karar tarihine en yakın tarihteki gerçek değerlerinin ödenip davacı pay sahiplerinin şirketten çıkarılmalarına veya duruma uygun düşen ve kabul edilebilir diğer bir çözüme karar verebilir.” denilmektedir.
Davacı taraf haklı sebeple şirketin feshine yada ayrılma akçelerinin ödenerek davacıların şirketten çıkartılmasına karar verilmesini istemiş olup öncelikle iş bu dava da haklı sebep oluşup oluşmadığının irdelenmesi gerekmektedir. Dava 20/06/2016 tarihinde açılmış olup gayri menkul satışına ilişkin genel kurul toplantısı 30/06/2016 tarihinde yapılmış, oy çokluğu ile karar alınmış ancak davacılar 3 aylık yasal süresi içinde satışa ilişkin genel kurul kararının iptali için dava açmadıklarını beyan etmişlerdir. Gayri menkul bilirkişilerinde belirttiği üzere 30.000.000,00USD ye … ltd şti ye satılmış olup bilirkişiler gayri menkulün rayiç değerinin 33.000.000,00USD olarak belirlemişlerdir satılan fiyat ile rayiç değer arasında fahiş bir fark yoktur. Dava konusu şirket 2012 yılında kurulmuş olup davacıların bir kısmı da bir müddet davacı şirketin yönetiminde yer almışlardır. Şirketin ana sözleşmesi incelendiğinde şirketin tek faaliyetinin ve konusunun avm işletmek olmadığı bunun yanında birçok faaliyet alanı olduğu görülmüştür. Davacı taraf haklı neden olarak şirketin tek faaliyet konusunun satılmaya çalışıldığını bedelin düşük olduğunu şirketin kurulduğu günden bu yana zarar ettiğini şirketin iyi yönetilmediğini iddia etmiş olup davalı taraf ise davacıların bir kısmının şirketin kuruluşundan itibaren yönetici konumunda olduğunu, avm nin işletilememesi nedeni ile satılarak elde edilecek para ile uygun görülecek başka yatırımlara yöneleceklerini iddia etmiş olup, toplanan tüm deliller ve alınan bilirkişi raporuna göre taşınmazın rayiç değerine yakın bir fiyatla satıldığı, şirketin feshini gerektirecek haklı bir neden bulunmadığı anlaşıldığından fesih ve tasfiye davasının reddi gerekmektedir. Davacılar TTK 531.maddesine dayanarak iş bu davayı açtıklarından ayrılma akçelerinin ödenerek şirketten çıkma taleplerinin değerlendirilebilmesi içinde ön koşul fesih ve tasfiye için haklı neden bulunması gerekmektedir, haklı neden bulunmadığından davacıların çıkma taleplerinin de değerlendirilmesi mümkün değildir. Tüm bu nedenlerle aşağıda ki şekilde davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacıların davasının reddine,
2-Davacılar tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,
3-Davalı taraf kendini vekille temsil ettirdiğinden 2.725,00TL vekalet ücretinin davacılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davalı tarafa verilmesine,
4-Taraflarca yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmın ilgilisine iadesine,
5-Bu dava sebebiyle 44.40TL karar ve ilam harcı alınması gerektiğinden peşin alınan 29.20TL nin mahsubu ile bakiye 15,20TL nin davacılardan müştereken ve müteselsilen alınarak hazineye irad kaydına,
Kararın taraf vekillerine tebliğinden itibaren iki hafta içinde İstanbul Bölge Adleye mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzüne karşı oy birliği ile karar verildi.07/02/2019

Başkan …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Katip …
e-imzalıdır