Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/660 E. 2018/1058 K. 03.10.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2016/660 Esas
KARAR NO:2018/1058

DAVA:İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:13/06/2016
KARAR TARİHİ:03/10/2018

Taraflar arasında görülen davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; dvalının, müvekkili şirket bünyesinde 11.05.2015 tarihinden 08.01.2016 tarihine kadar çalıştığını ve 08.01.2016 tarihinde istifa etmek kaydıyla müvekkili şirketten ayrıldığını, davalının müvekkili şirkette en son “Satış Yönetmeni” olarak çalıştığını, yapmış olduğu görev nedeni ile müvekkili şirketin gizli bilgilerine, müşteri bilgilerine, fiyatlandırma bilgilerine ve ticari sır niteliğindeki diğer bilgilerine sahip, üniversite mezunu, imzaladığı belgenin hüküm ve sonuçlarını algılayabilecek bir çalışan olduğunu, yerleşik yargı kararlarına göre, Rekabet Yasağı Sözleşmesindeki Ceza-i Şart alacağının uygulanabilmesi için davalının bu bilgilere vakıf olmasına da gerek bulunmadığını, müvekkili şirketin harici olarak yapmış olduğu araştırmada, davalının müvekkili şirkette çalışırken, müvekkili şirketin rakibi olan ….Ltd.Şti.ile görüşmeler yaptığını ve müvekkili şirketten ayrılır ayrılmaz müvekkili şirketin rakibi olan şirkette iş başı yaptığını öğrendiğini, davalı, sadece kendisi rakip şirkete geçmekle kalmayıp, müvekkili şirket bünyesinde çalışmasından dolayı irtibat kurduğu ve müvekkili şirketin ticari ilişki içerisinde olduğu müşterilerinden bir kısımını da yeni çalışmaya başladığı şirkete transfer ederek, müvekkilinin ayrıca zarar görmesine sebebiyet verdiğini, bu konudaki veriler, gerek müvekkili şirket müşterilerinin müvekkili şirkete bilgi vermesi, gerekse de, müvekkilinin bazı müşterilerinin kısa zaman içerisinde müvekkili şirketle olan çalışmasını keserek, davalının yeni çalışmaya başladığı …Lojistik şirketi ile çalışmaya başlaması ile anlaşıldığını, davalının Medeni Kanunun 2.ve 3. Maddesine açıkça aykırı davrandığı gibi, ayrıca davalı tarafından imzalanarak kabul edilen 11.05.2015 tarihli rekabet yasağı ve ticari sır saklama taahhüdüne de açıkça aykırı davrandığını, davalı tarafından, BK 444 ve devam eden maddeleri kapsamında, müvekkiline verilen 11.05.2015 tarihli “Rekabet Yasağı ve Ticari Sır Saklama Taahhüdü” 3. maddesi kapsamında ticari sırlardan ayrı olarak 1(bir) yıl süre ile, müvekkili davacı şirket ile aynı konuda faaliyette bulunan bir başka şirketle hiçbir şekilde çalışmama taahhüdünde bulunduğunu, yine aynı taahhüdün 7. maddesi kapsamında taahhütlerden herhangi birine aykırı davranması halinde, davacı müvekkilinin uğrayacağı tüm maddi ve manevi zararları karşılayacağını ayrıca en son aldığı bürüt ücretinin 24 katı cezai şartı (5.557,68.TL Bürüt Üc. X 24 ay =133.384,32.TL cezai şart) kayıtsız şartsız ödeyeceğini kabul ve taahhüt ettiğini, davalı adına, ….İcra Müdürlüğü’nün … E sayılı dosyasından Cezai Şart alacağı için başlatılan icra takibine,davalı haksız ve kötüniyetli olarak itiraz ederek takibi durdurduğunu, davalı tarafından imzalanan “Rekabet Yasağı ve Ticari Sır Saklama Taahhüdü” nün 7.maddesinde cezai şart alacağı , davalının son aldığı bürüt ücretin 24 katı olarak belirlenmiş olup, alacak belirli ve likit bir alacak olup, haksız ve kötüniyetli olduğunu belirterek, fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla; sonuç olarak, davalının itirazının iptali ile, BK 444.ve devam eden maddeleri gereğince 11.05.2015 tarihli “Rekabet Yasağı ve Ticari Sır Saklama Taahhüdü”e aykırı davranış dolayısı ile 133.384,32.TL cezai şart alacağının faiz ve diğer ferileri ile birlikte hüküm altına alınması talebi ile, haksız ve kötüniyetli itiraz dolayısı ile % 20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini ,yargılama giderleri ile avukatlık ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; hizmet akdinin devamı sırasında meydana gelen rekabet uyuşmazlıkları iş mahkemesinde çözümlenirken, rekabet yasağı sözleşmelerinde ticaret mahkemelerini görevli kılmak uyuşmazlığın niteliğine ve iş mahkemelerinin kuruluş amacına uygun düşeceğini, bu nedenle uyuşmazlığın iş mahkemesinde görülmesi gerektiğini, bir sözleşme koşulu iyi niyet kurallarına aykırı olarak bir tarafın zararına olacak şekilde tarafların sözleşmeden doğan hak ve borçlarında önemli bir dengesizliğe sebep olmuşsa, haksız olarak kabul edildiğini, öğretide bu tür sözleşmelerin kelepçeleme sözleşmesi olarak adlandırıldığını, ve çalışanın ekonomik özgürlüğüne konulan bir ipotek niteliğinde olduğunu, müvekkilinin davacı şirkette 11.05.2015 tarihinde işe başladığını, aynı tarihte de rekabet yasağı ve ticari sır saklama sözleşmesi imzalatıldığını, sözleşmenin tüm hükümleriyle geçersiz, hukuki dayanaktan yoksun ve gerçeğe aykırı olduğunu, sözleşmenin o denli gerçeğe aykırı ve temelsizdir ki daha sözleşmenin 1.maddesinde “ iş yerindeki görev ve sorumluluklarım nedeniyle şirket’in teknik, ticari gizli sır niteliğindeki bilgilerine vakıf oldum” dendiğini, işe başlama tarihi olan ve sözleşmenin imzalandığı gün bir çalışan şirketin sırlarına nasıl vakıf olabileceğini,hizmet sözleşmesi ile rekabet yasağı ve ticari sır saklama sözleşmesi sureti işe başlangıçta taraflarına verildiğini, söz konusu sözleşmenin, matbu sözleşmenin boş yerlerinin doldurulması suretiyle, kalıp şeklinde düzenlendiğini, sözleşme hükümlerinin MK.Md.23 kapsamında da dikkate alınarak değerlendirilmesi gerektiğini, hakkın kötüye kullanılmasını hukukun himaye etmeyeceğini, Anayasanın kişiliği serbestçe geliştirme, çalışma, çalışma yerini serbestçe seçme hak ve özgürlüklerini güvence altına alması karşısında rekabete ilişkin sözleşmelere sınırlama getirdiğinin kabul edilmesi gerektiğini, işçinin ekonomik yönden güçsüz olduğunu, özleşme koşulları tarafların serbest iradeleri ile kararlaştırılmamış, işe alınma kaygı ve beklentisiyle imzalanmıştır. İşe giriş tarihi ile rekabet yasağı sözleşmesinin imzalandığı tarih aynıdır. Sırrın korunması yönünde işverene tanınan hakkın işçinin mesleki faaliyetini engellediği ölçüde sınırlandırılması gerekir. Ekonomik geleceğin bu denli sınırlandırılması halinde sözleşmenin batıl olduğunu, sözleşme şartlarının hakkaniyete aykırı, tek tarafın yükümlülük altına girdiği ve gabin niteliği taşıyan bir sözleşme olup, geçersiz olduğunu, sözleşmeyi kabul anlamına gelmemekle kaydıyla , sözleşmenin 3.md.’ne göre, müvekkilinin 2 yıl boyunca nerdeyse tüm Türkiye’yi kapsar nitelikte, büyük şehirlerde çalışamayacak ; eğer çalışmak isterse ve iş bulabilirse ailesi , sosyal çevresi ve tüm düzenini bozup başka bir şehre gidecektir. Şeklinde olduğunu, tüm bu nedenlerle de sözleşmenin geçersiz olduğunu, fiyatlandırma bilgisi ve müşteri bilgisi ticari sır kapsamında değerlendirilemeyeceğini, davacının iddialarını ispatla mükellef olduğunu, iddiaların asılsız, soyut ve dayanaktan yoksun olduğunu, müvekkilinin uzun zamandır bu sektörde değişik firmalarda çalıştığını, hemen hemen belli başlı tüm firmaları tanıdığını, müvekkilinin sektörü davacı şirketle birlikte tanımaya başlamadığını, yıllardır tecrübesi, bilgi ve becerisi, insan ilişkilerindeki birikimi ve deneyimi ile bir müşteri çevresi oluşturduğunu, davacı şirketin imzalattığı sözleşme ile çalışanın sadece geleceğine değil geçmiş tecrübelerine de ipotek koyma arzusunda olduğunu, davacı şirket müvekkilime sektörü tanıması için eğitim, kurs ve benzeri nitelik kazandırıcı masraf yapmadığını, piyasa kuralları, pazarlık usulü ve gücü, müşterinin “a” şirketine değil de “b” şirketine gitmesinde etkili olduğunu, müşterinin çıkarı neredeyse oraya gideceğini, davacı şirkette yaşanan başarısızlık ve kazanç kaybı bu başarısızlıktan sorumlu olanlarca yönetim kademesine, müvekkiline ve diğer çalışanlara açılan benzer davalarla açıklanmaya çalışıldığını, sözleşmenin geçerli olduğunu kabul anlamına gelmemekle birlikte rekabet yasağı sözleşmesinde yer alan cezai şart fahiş ise Mahkeme fahiş gördüğü cezaları tenkis ile mükellef olduğunu, somut olayda ceza-i şart ile işverenin menfaati arasında açık orantısızlık olduğunun aşikar olduğunu, işçinin kendine özgü nitelik, tecrübe ve sosyal statü sebebiyle müşteri çevresini oluşturduğu durumlarda bir ihlal söz konusu olmadığını, bilgisayar ve sistem üzerinde davacı tarafından bir tespit yaptırılmadığını, bu tür tespitlerin her türlü dış etkiye açık olduğunu belirterek, sonuç olarak, davanın görev yönünden reddine; esasa girilmesi halinde açılan dava haksız ve mesnetsiz olduğundan davanın reddine, yargılama giderlerinin davacıya yükletilmesini savunmuştur.
Dava; hukuki niteliği itibariyle taraflar arasında rekabet yasağı ve ticari sır saklama taahhüdü sözleşmesine ihlalinden ötürü ceza-i şart istemine dayalı başlatılan takibe itirazın iptaline ilişkindir.
…. İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası celp edilmiş olup, tetkikinde; davacı şirket tarafından davalı … aleyhine cezai şart istemine istinaden 133.384,32-TL miktar üzerinden takip başlatıldığı, takibe süresi içerisinde itiraz edildiği ve 1 yıllık süre içerisinde itirazın iptali davası açıldığı görülmüştür.
Tarafların iddia ve savunmalarında ileri sürdükleri deliller, … hizmet dökümü, iş yeri dosyası, ücret bordroları ve tüm … kayıtları celp edilmiş, davacı şirket ile dava dışı …. Taşımacılık Tic. Ltd. Şti. nin ticari kayıtları getirtilmiş, davacı ve davalı tarafların tanıkları duruşmada dinlenmiştir.
Tarafların iddia ve savunmaları doğrultusunda belirlenen uyuşmazlık konularında haksız rekabet koşullarının oluşup oluşmadığı ve zararın belirlenmesi noktasında üçlü bilirkişi heyetinden alınan raporda özetle; yerinde yapılan teknik inceleme sonucunda; davalı …’nın davacı şirket bünyesinde çalışıyor olması nedeni ile ulaşabildiği bazı dökümanları kendi şahsi mail olduğu iddia edilen … mail adresine göndermiş olduğunun görüldüğü tespit edildiğini, sektörel bakımdan yapılan incelemede; lojistik sektöründe kıyasıya rekabet olduğu göz önünde bulundurulduğunda, hizmet alan firmaların da bir şirketin devamlılık arz eden müşterisi olduğundan bahsetmenin mümkün olmadığını, çünkü hizmet alan firmalar maliyetlerini aşağı çekebilmek için, en iyi hizmeti en uygun fiyatla alma çabasında olduklarını, üzerinde önemle durulması gereken diğer bir hususun da; Lojistik firmalarının bünyelerindeki hat maliyeti fiyat oluşturma bölümü kanalı ile tüm maliyetleri kâr – zarar ve kritik hesaplarını saptayarak yapmaları olduğunu, Satış-pazarlama temsilcisi temas halindeki firmalara sadece şirketçe belirlenen fiyatı bildirirken, müşteriden gelen fiyatı da kendi şirketteki karar merciine ilettiğini, bunun İçin de zamanla yarışarak bir ertesi güne rapor hazırlama yapmak zorunluluğu olduğunu, uyuşmazlığa konu davada, davacının davalıdan kaynaklandığını iddia ettiği zararı ne ise; işin yani uluslararası taşıma /taşımaların başka bir şirkette kanalize edilip edilmediğinin somut delillere dayandırılması gerektiğini, aynı firmanın gelme olduğu mutamı formunu belirlemek gerektiğini bildirmiştir. Hukuki bakımdan yapılan incelemede; somut olayda yerinde yapılan incelemede davalının şirkete ait bilgileri kendi e-mail ine aktardığı, davacı şirketteki yetkilisine raporlama yaptığının tespit edildiğini, davalının davacı şirketten ayrıldıktan sonra İstanbul adresinde, davacı ile aynı alanda (taşımacılık) faaliyet gösteren …. Ltd. Şti’nde (İstanbul) çalışmaya başladığını, tanık …, …. taşımacılık şirketinde 2016 yılı Şubat ayında çalışmaya başladığını, davalının kendisinden 1 ay önce Ocak ayında işe girmiş olduğunu, …şirketinin uluslar arası nakliye alanında iştigal ettiğini, her ikisinin bir ay önce şirketten ayrıldıklarını, davalının davacı şirkette çalışmaya başlarken de önceki müşteri portföyünü çalıştığı şirkete getirdiğini, sektörün bu şekilde işlediğini; beyan ettiğini, tanık, … davalının şirkette müşterilerle görüşerek firmaya müşteriyi kazandırdığını, işten ayrıldıktan sonra İskandinav ülkelerine yönelik bir azalma olup olmadığı yönünde araştırma yapılması istendiğini, davalının kişisel mail adresine müşterilerin olduğu excel tablosunun atıldığının görüldüğünü, dosyada müşteri adresleri, fiyatları, çalışma aralıklarını gösteren bilgiler olduğunu, şirket müşterilerinde azalma olduğunun söylendiğini belirtmiş, davalı tanığı …, sektörde satıcının getirdiği portföyü işten ayrıldıktan sonra da yanında götürdüğünü, ticaret odalarından dtm.gov.tr’den tüm İthalat ve İhracat firmalarına ulaşılabileceğini tarafların ne şekilde sözleşme imzaladıkların] bilmediğini açıkladığını, …, davalının başka bir yerde çalışmak için işyerinden ayrıldığını, ayrılmadan önce gizli iletişim bilgilerini kendi mailine aktardığının tespit edildiğini bildiğini, davalının iş değiştirmek için istifa ettiğini, kendi ve diğer çalışanların davacı şirkette gizlilik ve sır saklama sözleşmesini imzaladıklarını, davalının hiçbir çekince koymadan bıı sözleşmeyi imzaladığını beyan ettiğinin, yerinde yapılan incelemede davalının davacı şirkette çalışması nedeni ile bazı belirtilen dokümanları kendi e-mail adresi olduğu belirtilen e-mail adresine göndermiş olduğu, sektör şirketlerinde bu halin alışılagelmiş bir uygulama olduğu bu yöntemin gizli belgeleri elde etme ve başka şirketler nezdinde kullanma amaçlı elde ettiği yönünde düşünülemeyeceğinin değerlendirildiğini, davalının taşıma işini başka bir şirkete kanalize edip etmediği hususunda somut delillerin bulunmasının gerektiğini, dosyadan bu yönde bir delilin varlığının anlaşılmadığını, davalının dava dışı şirkette çalışmasıyla dava dışı şirketin kârının tespit edilmesi gerektiğini, dosyada bu verilerin mevcut olmadığını, davalı tarafından 11.05.2015 tarihinde imzalanmış olan Rekabet Yasağı ve Sır- Saklama Taahhüdünde davalı, şirket ile hizmet ilişkisi sona erdiği tarihten itibaren 2 yıl, şirketin faaliyet gösterdiği illerde, fâaliyet alanında ve iş kolunda bu illerin civarındaki şirket veya acentelerinin bulunduğu yerlerde iş kurmayacağını, işverenle aynı alanda, faaliyet gösteren şirketler ile ortaklık ve/veya hizmet ilişkisinde bulunmayacağım, aynı koşullarda şirket portföyündeki müşterilerle ortaklık hizmet ilişkisi kurmayacağını akdine davranışın haksız rekabet sayılacağını kabul ettiğini, dosyadan davalının 11.05.2015 – 08.0l.2016 tarihleri arasında davacı şirkette satış yönetmeni olarak çalışmış olduğu, davacı şirketin faaliyet konusunun uluslararası taşımacılık lojistik, davalının davacı şirketten ayrılmasını takiben çalışmaya başladığı …. Ltd. Şti’nin faaliyet konusunun da davacı şirketle aynı alanda (taşımacılık) olduğu, davalının rekabet etmeme süresinin davacı şirketten ayrıldıktan sonra 2 yıl olarak belirlendiği, rekabet etmeme yasağının davacının faaliyet gösterdiği illerde, bu illerin civarındaki şirket ve acentelerinin bulunduğu yerlerde geçerli olduğu davacının ve davalının davacı şirketten ayrıldıktan sonra çalışmaya başladığı dava dışı …Ltd. Şti’nin adresinin … olarak aynı il olduğunun belli olduğunu, TBK m.444 hükmünde, işçinin işverene karşı sözleşmenin sona ermesinden sonra özellikle başka bir rakip işletmede çalışmaktan kaçınmayı yazılı olarak üstlenebileceği yasağının yer, zaman ve işlerin türü bakımından uygun olmayan sınırlamaları içeremeyeceğinin belirlendiğini, somut olayda, davalının rekabet yasağı, davacının yer olarak faaliyet gösterdiği iller İşlerin tümü davacının faaliyette bulunduğu alan, süre olarak davalının işten ayrılmasından sonra 2 yıl olarak TBK m.445 hükmüne uygun olarak belirlenmiş olup, davalının davacı şirket ile aynı konuda (taşımacılık), davacının faaliyet gösterdiği iller (her iki şirketin merkezi …’dur) ve süre olarak (işten ayrıldıktan 2 yıl süre ile) açık olduğunu, bu halde, davalının rekabet yasağı taahhütlerine aykırı davrandığı bu nedenle taahhüt m.7’de yer alan son brüt ücretinin 24 katı ceza-i şartı ödemekle yükümlü olduğunun tespit edildiğini, davalının son brüt ücreti dosyaya sunulu ücret bordrosuna göre 5.557,68 TL’ olduğunu, 5.557,68 x 24 (ay) = 133.384,32 TL davalının ödemekle yükümlü olduğu cezai şart tutarı olduğu hususları rapor edilmiştir.
Davalının sigorta kayıtları, dosyaya sunulan belgeler ve tüm dosya kapsamı incelendiğinde; davalının davacı şirkette 11/05/2015-08/01/2016 tarihleri arasında satış yönetmeni olarak görev yaptığı, 08/01/2016 tarihli ibranameyi imzalayarak kendi isteği ile işten ayrıldığı, dosyaya sunulan ibraname ve dinlenen tanık beyanlarından davalının istifa etmesinde haklı feshe yönelik her hangi bir açıklamada bulunmaması, kısa süre sonra başka bir iş yerinde çalışmaya başlaması, davalının öğrenim durumu imzaladığı belgenin hüküm ve sonuçlarını algılayabileceği eğitim seviyesine sahip olması nedenleri ile kendi iradesi ile sözleşmesini fesih ettiği kanaatine varılmıştır. Davalının 11/05/2015 tarihinde imzalamış olduğu ” Rekabet Yasağı Ve Ticari Sır Saklama Taahhüdü ” uyarınca, 2 yıl süre ile şirketin faaliyet gösterdiği illerde, faaliyet alanında ve iş kolunda, bu illerin civarındaki şirket veya acentelerin bulunduğu yerlerde iş kurmayacağı, bu yerlerde iş veren aynı alanda faaliyet gösteren şirketler ile ortaklık ve/veya hizmet ilişkisinde bulunmayacağı, aynı koşullarda şirket portföyündeki müşterilerle birebir veya 3. Kişiler vasıtası ile ortaklık/hizmet ilişkisi kurmayacağı, aksi davranışın haksız rekabet sayılacağını kabul ettiği, davalının taahhütlerine aykırı davranması halinde davacının maddi ve manevi zararını karşılayacağı ve en son brüt ücretinin 24 katı ceza-i şart, kayıtsız şartsız ödeyeceğini kabul beyan ve taahhüt etmiş olduğu görülmüştür. Taraflar arasındaki taahhütnamenin 3. maddesi ile ticari sırlardan bağımsız olarak iki yıl süre ile davacı şirket ile aynı konuda faaliyet gösteren bir baka şirketle hiçbir surette çalışmama taahhüdü düzenlendiği, davalı taahhütnamesinin 7. Maddesinde, taahhütlerinin her hangi birine aykırı hareket ettiği takdirde şirketin uğrayacağı tüm maddi ve manevi zararı karşılayacağı ve en son brüt ücretinin 24 katı ceza-i şartı kayıtsız ve şartsız ödeyeceğini beyan etmiştir. Davalının davacı şirketten 08/01/2016 tarihinde istifa sureti ile ayrıldığı, ve 19/01/2016 tarihinde aynı coğrafi bölgede ve aynı sektörde faaliyette bulunan dava dışı … ….Ltd.Şti. ‘nde çalışmaya başladığı anlaşılmıştır. Bu itibarla davacının rekabet yasağı ve ticari sır saklama taahhüdünün 3. Ve 7. Maddesine aykırı hareket ettiği sonucuna ulaşılmıştır. Buna göre; davalı işten ayrılmadan önceki en son brüt ücreti dikkate alındığında; davacının davalıdan 133.384,32-TL cezai şart talep edebileceği sonucuna ulaşılmıştır. Ancak, TBK’nun 182. Maddesi dikkate alınıp sözleşmede belirlenen cezai şart tutarının miktarı, davalının sosyal ekonomik durumu dikkate alınarak; cezai şart tutarında takdiren % 50 indirim yapılarak belirlenen miktar üzerinden takibin devamına karar verilmiştir. Davalı, icra takibine yaptığı itirazında haksız olması dışında alacak miktarı likit olmadığı ve TBK’nun 182. Maddesi uyarınca alacak miktarının belirlenmesi yargılamayı gerektirdiğinden davacının icra inkâr tazminat talebinin reddine karar verilmiş, aşağıda belirtildiği şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Davanın KISMEN KABUL KISMEN REDDİ İle
Davalının …. İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı takip dosyasına yaptığı itirazın kısmen iptali ile takibin TBK nun 182.Maddesi uyarınca cezai şart miktarı ile davalının sosyal ekonomik durumu gözetilerek 66.692,16 TL miktar üzerinden takip tarihinden itibaren 66.692,16 TL tamamen ödeninceye kadar 3095 sayılı yasanan 2/2 maddesi uyarınca işleyecek avans-temerrüt faiziyle birlikte tahsil edilmek suretiyle devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine,
Davacının icra inkar tazminat talebinin reddine,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi uyarınca alınması gereken 4.555,73.-TL karar ilam harcından peşin alınan 1.610,96- TL mahsubu ile noksan kalan 2.944,77.-TL bakiye ilam harcının davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafça yapılan dava açılış gideri: 1.644,46- TL davetiye posta gideri: 191,45- TL, bilirkişi ücreti: 2.700,00- TL olmak üzere toplam: 6.285,91- TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Cezai şarttan TBK 182 madde uyarınca re’sen takdir indirimi uygulanarak karar verildiği dikkate alınıp davalı tarafça yapılan yargılama giderlerinin takdiren kendi üzerinde bırakılmasına ve reddedilen kısım yönünden davalı lehine vekalet ücreti tayinine takdiren yer olmadığına,
5- Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT uyarınca kabul edilen miktar üzerinden hesap ve takdir olunan 7.686,10- TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6- Taraflarca tarafından yatırılan gider ve delil avansından bakiye kalan kısmın karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,Dair davacı ve davalı vekilinin yüzüne karşı kararın tebliğden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize yada mahkememize gönderilmek üzere başka yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek dilekçe ile istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır