Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/657 E. 2018/738 K. 20.06.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/657 Esas
KARAR NO : 2018/738

DAVA : Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 13/06/2016
KARAR TARİHİ : 20/06/2018

Taraflar arasında görülen davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında 01/04/2013 tarihli Alçak Gerilim Elektrik Enerjisi Satışına ilişkin Perakende Satış Sözleşmesi imzalandığını, sözleşmeye istinaden müvekkili şirketin 01/04/2013 tarihinden 31.12.2013 tarihine kadar … Abone numarası ile davalı şirketten elektrik tedarik ettiğini, müvekkilinin almış olduğu elektrik karşılığında fatura bedellerinin tamamını eksiksiz ödediğini, davalı şirketin sözleşmenin akdedildiği tarihten sona erdiği tarihe kadar müvekkili şirketten kayıp-kaçak, sayaç okuma bedeli, perakende satış hizmet bedeli, iletim sistemleri kullanım bedeli ve dağıtım bedeli adı altında hukuka ve hakkaniyete uygun olmayan alacka kalemlerini faturalara yansıttığını ve tahsil ettiğini, ilgili mevzuatta amaçlanan hususun 1 kw elektrik enerjisinin kullanıcılara ulaşıncaya kadar ki maliyet ve kâr payı olup, yoksa EPDK’ya sınırsız bir fiyatlandırma ve tarife unsuru belirleme yetkisi ve görevi verilmediğinin açık olduğunu belirterek, Yargıtay 3. Hukuk Dairesince de benimsenen Yargıtay HGK’nun 21/05/2014 günlü ve 2013/7-2454 E., 2014/679 K. , Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 16.12.2015 tarih ve 2015/11728 E., 2015/20356, 18.2.2016 tarih ve 2015/2361 E., 2016/2184 K. Sayılı kararlarından bahsetmek sureti ile, belirtilen kararlar gözetilerek ” kayıp-kaçak, sayaç okuma bedeli, perakende satış hizmet bedeli, iletim sistemleri kullanım bedeli ve dağıtım bedellerinin elektrik abonelerinden tahsil edilemeyeceğinin kabul edilip, davacı tarafından davalı uruma bu isimler altında ödenen meblağın iadesi gerekirken, aksi gerekçelerle davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir” denildiğini,belirtilen döneme ait haksız ve hukuka aykırı tahsil edilen bedellerin bilirkişi marifeti ile hesaplanmasını ve faturalarda belirtilen son ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek avans ( ticari ) faizi ile müvekkiline ödenmesini belirterek, sonuç olarak, davanın başında belirttiği maddi tazminat talebini arttırma haklarını saklı tutarak, kayıp-kaçak bedeli, sayaç okuma bedeli, perakende satış hizmet bedeli, iletim sistemleri kullanım bedeli, dağıtım bedeli adı altında re’sen tespit edilecek nedenlerle hukuka ve hakkaniyete aykırı tahsil edilen meblağlar için şimdilik 5.000,00-TL nin faturalarda belirtilen son ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek reeskont avans ( ticari ) faizi ile tahsiline, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya ödenmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; 6098 Sayılı Borçlar Kanunu’nun 82.maddesi “Sebepsiz zenginleşmeden doğan istem hakkı, hak sahibinin geri isteme hakkı olduğunu öğrendiği tarihten başlayarak iki yılın ve her hâlde zenginleşmenin gerçekleştiği tarihten başlayarak on yılın geçmesiyle zamanaşımına uğrar.” hükmününün havi olduğunu, bu sebeple zamanaşımı itirazında bulunduklarını, huzurdaki davanın muhatabının Elektrik Piyasası Düzenleme Kurumu olduğunu, müvekkili şirketin dava konusu uyuşmazlık nedeniyle sorumluluğu bulunmadığından, davanın husumet nedeni ile reddine, davanın EPDK’ya karşı idari yargıda açılması gerekmektiğinden, görev itirazında bulunduklarını, ayrıca davanın belirsiz alacak davası olarak açılmış olmasını kabul etmediklerini, davacının ödediği bedellerin faturalardan açık ve belli olduğunu, bu itibarla belirsiz ya da kısmi alacak davası açmasının usul hukukuna aykırılık teşkil ettiğini, 17/06/2016 tarihinde Resmi Gazetede yayımlanan 6719 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun mucibince davanın reddi gerektiğini, davacı tarafından iadesi istenilen kayıp kaçak bedelleri Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu tarafından Kanun’un temel amaçlarına uygun düzenlenen elektrik tarifelerinin bir unsuru olup, lisans sahibi olan elektrik dağıtım, perakende satış / tedarik şirketlerinin tarifeleri uygulayıp uygulamama, kayıp-kaçak bedelini tahsil edip etmeme gibi bir inisiyatifinin bulunmadığını, tarifelerin uygulanmasınin 4628 sayılı Kanunun 4. ve 5. maddeleri ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 17. maddesine göre lisans sahibi şirketler bakımından yasal bir zorunluluk olduğunu, tarifelerle belirlenen tüm bedellerin yasal dayanağı bulunmakta olup, lisans sahibi firmalar, bu düzenlemeler mülga oluncaya kadar uymakla yükümlü olduklarını,. aksine kanaatin hukuk düzenini bozacağını, insan haklarını ve mülkiyet haklarını ihlal ederek davacının sebepsiz zenginleşmesine neden olacağını, müvekkil şirket tarafından tahakkuk ettirilen başta kayıp kaçak bedeli olmak üzere, faturayı oluşturan diğer kalemler, elektrik piyasasında faaliyet gösteren perakende satış lisansı sahibi dağıtım şirketlerinin kullanıcılarına yansıtacakları tarifeler, EPDK tarafından çıkarılan “Elektrik Piyasası Tarifeler Yönetmeliği”, “Tarife Uygulama Tebliğleri” ve “Elektrik Piyasasında Gelir ve Tarife Düzenlemesi Kapsamında Düzenlemeye Tabi Unsurlar ve raporlamaya İlişkin Esaslar Hakkında Tebliğ” hükümleri dikkate alınarak belirlendiğini, tüketicilerden tahsil edilen kayıp kaçak bedellerinin elektrik şirketlerinden iadesinin istenip istenmeyeceği hususundaki Yargıtay kararları incelendiğinde kayıp kaçak bedelinin iadesinin talep edilemeyeceği ve yetkili Mahkemenin Danıştay olduğu yönünde görüş birliğinin mevcut olduğunu, kayıp kaçak miktarı, dağıtım sistemine giren enerji ile dağıtım sisteminde tüketicilere tahakkuk ettirilen enerji miktarı arasındaki farkı gösterdiğini, yani kayıp kaçak bedeli elektrik sisteminde ortaya çıkan teknik ve teknik olmayan kaybın maliyetinin kayıp kaçak bedeli oranları ölçüsünde karşılanabilmesi amacıyla belirlenen bir bedeldir. EPDK’nın 07.12.2011 tarihli Kayıp Kaçak Bedeline İlişkin Duyurusu’nda bu bedellerin neden faturalarda yer aldığının da açıklandığını, müvekkili şirketin abonelerle yapmış olduğu sözleşmelerde kararlaştırılan edimlerin kapsamı dışında taleplerinin olmadığını, faturada yer alan kayıp-kaçak tahakkuku kaçak enerji kullanımından dolayı faturada yer alan bir bedel olmadığını, bu bedelin elektrik sisteminde ortaya çıkan teknik ve teknik olmayan kaybın maliyetinin kayıp-kaçak hedef oranları ölçüsünde karşılanabilmesi amacıyla belirlenen bir bedel olduğunu belirterek, haksız ve mesnetsiz davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini savunmuştur.
Dava, elektrik abonesi olan davacıdan kayıp-kaçak vs. bedelleri adı altında tahsil edilen bedelin iadesi istemine ilişkindir.
Tarafların bildirmiş olduğu deliller toplanmış, taraflar arasındaki abonelik sözleşmesi, ve abonelik boyunca tahakkuk ettirilen fatura suretleri ile fatura detaylarını gösterir tüketim ekstreleri dosyaya ibraz edilmiştir.
Davacı vekili, mahkememize sunmuş olduğu 02/01/2018 tarihli dilekçesi ile dava dilekçesi ile talep edilen kayıp-kaçak bedellerinin iadesi dışında aynı zamanda düzenlenen faturaların EPDK düzenlemelerine uygun olup olmadığı yönünde denetlenmesini talep etmiş olmakla, davacıdan tahsil edilen elektrik faturalarında dava konusu edilen kayıp kaçak, dağıtım, iletim bedeli, sayaç okuma bedeli, perakende satış hizmet bedeli ile KDV’si ve yapılan kesintilerden tahsil edilen TRT payı ve elektrik tüketim vergilerinin tespiti ve aynı zamanda düzenlenen faturaların EPDK düzenlemelerine uygun olup olmadığının denetlenmesi konusunda elektrik mühendisi bilirkişisinden rapor aldırılmasına karar verilmiş ancak, davacı vekiline verilen kesin süre içerisinde bilirkişi masrafı yatırılmadığından, bilirkişi incelemesi yaptırılamadığı anlaşılmıştır.
HMK 114/1-b maddesi uyarınca davalı yargı yolu itirazında bulunmuş, davanın Danıştay tarafından görülmesini gerektiğini ileri sürmüştür. Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 27/02/2014 tarih 2013/18363 E, 2014/3041 Sayılı kararında da açıklandığı üzere, uyuşmazlık abonelik sözleşmesi ile kurulan özel hukuk ilişkisi çerçevesinde ve hizmet karşılığında alınan ücrete ilişkin olduğundan uyuşmazlığa bakmaya adli yardım mercileri görevli olmakla davalının yargı yolu itirazı yerinde görülmemiştir.
Davalı zamanaşımı itirazında bulunmuştur. Uyuşmazlığın taraflar arasındaki sözleşmeden kaynaklanan faturalara yansıtılan kesintilerin iadesi istemine ilişkinin olup alacağın hakkın doğumundan itibaren, Borçlar Kanununun 125 inci maddesi uyarınca on yıllık zamanaşımına tabi olduğu, bu noktada hakkın doğduğu tarih kesintinin yapıldığı tarih olup henüz 10 yıllık zamanaşımı süresi dolmadığından zamanaşımı definin reddine karar verilmiştir.
Yargılama sırasında 17/06/2016 tarih 29745 sayılı resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 6719 sayılı yasa ile 6446 sayılı Enerji Piyasası Kanununda bir kısım maddelerde değişiklik yapılarak yeni maddeler ilave olunmuştur. 6719 sayılı Kanunun 21. maddesine göre 6446 sayılı Kanunun 17 ınci maddesinin birinci fıkrasının a,ç,d ve f bentleri değiştirilmiş ve aynı maddeye fıkralar eklenmiştir. Bu itibarla İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. H.D. 2017/1 E. 2017/8 K. Sayılı kararında da belirtildiği şekilde, 6719 sayılı Kanunun 21. maddesinin ç bendi; ”Dağıtım tarifeleri; dağıtım şirketleri tarafından hazırlanacak olan dağıtım tarifeleri, elektrik enerjisinin dağıtım sistemi üzerinden naklinden yararlanan tüm gerçek ve tüzel kişilere eşit taraflar arasında ayrım gözetmeksizin uygulanacak hizmetlere ilişkin fiyatları, hükümleri ve şartları içerir. Dağıtım tarifeleri; dağıtım sistemi yatırım harcamaları, sistem işletim maliyeti, teknik ve teknik olmayan kayıp maliyeti, kesme-bağlama hizmet maliyeti, sayaç okuma maliyeti, reaktif enerji maliyeti gibi dağıtım faaliyetinin yürütülmesi kapsamındaki tüm maliyet ve hizmetleri karşılayacak bedellerden oluşur. Dağıtım şirketlerinin tarifelerine esas alınacak teknik ve teknik olmayan kayıplara ilişkin hedef oranlar bu kayıpları düşürmeyi teşvik edecek şekilde kurul tarafından belirlenir. Kurulca belirlenen hedef oranlarını geçmemek kaydı ile teknik ve teknik olmayan kayıplara ilişkin maliyetler dağıtım tarifelerinde yer alır ve tüketicilere yansıtılır. Teknik ve teknik olmayan kayıplara ilişkin hedef oranlarının tespiti ve değiştirilmesi ile oluşacak maliyetin tarifelerde yer alması ve tüketicilere yansıtılmasına ilişkin usul ve esaslar Kurul tarafından düzenlenir.” 6719 sayılı Kanunun 21. maddesiyle 6446 sayılı Kanununun 17. maddesine 10. fıkra olarak; “(10) Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda; tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin, Kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır. ”26. maddesiyle de 6446 sayılı Kanuna geçici madde olarak; geçici madde 20 – (1) Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17 nci madde hükümleri uygulanır.” hükümleri eklenmiştir. Kanunun 21. maddesi, 17.06.2016 tarihinden sonrasını ve geçici 20. maddeyi öngören 26. maddesi de, 17.06.2016 tarihine kadar açılan takip ve davalar ile başvuruları kapsamaktadır.
Anayasa Mahkemesinin 2016/150 Esas 2017/179 Karar sayılı ve 28/12/2017 tarhili kararıda göz önüne alınarak, davacının kayıp kaçak bedelinin mevzuata aykırı olduğundan bahisle açmış olduğu iade davasının yapılan yargılaması sırasında 17/06/2016 gün ve 29745 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren 6719 Sayılı kanunla yapılan değişiklikler kapsamında 6719 Sayılı kanunun 15. maddesi ile; 6446 sayılı kanunun “Tanımlar ve Kısaltmalar” başlıklı 3. maddesinin 1. fıkrası (şş) bendi eklenmiş ve bu bentte “Teknik ve Teknik Olmayan Kayıp: Dağıtım sistemine giren elektrik ile dağıtım sisteminden tüketicilere tahakkuk ettirilen enerji miktarı arasındaki farkı oluşturan ve maliyeti etkileyen teknik kayıp ve/veya kaçak kullanım gibi sebeplerden kaynaklanan ve teknik bir sebebe dayanmayan kaybı ifade ettiği” hüküm altına alındığı, yine 6446 Sayılı kanunun 14. maddesinde değişiklik yapan 6719 sayılı kanunun 21. maddesi ile 17. maddesinin 4. fıkrasında ilgili faaliyete ilişkin tüm maliyet ve hizmet bedellerini içeren kurul onaylı tarifenin hüküm ve şartları bu tarifelere tabi olan tüm gerçek ve tüzel kişileri bağlar hükmüne yer verdiği, 17. maddeye eklenen 10. fıkra ile de kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurular da ve açılan davalar da Tüketici Hakem Heyeti ile Mahkemelerin yetkisinin bu bedellerin kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlı olduğunun düzenlendiği, 6719 sayılı kanunun 6446 sayılı kanuna eklenen geçici 20. madde ile de kurul kararına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş, dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17. madde hükmünün uygulanacağı hususunun düzenlendiği, 6446 sayılı kanunda yapılan 6719 sayılı kanunun değişikliği ile kurul tarafından belirlenen esaslara göre hazırlanıp, kurul tarafından onaylanan tarifelere uygun şekilde tahakkuk ettirilen faturalarda yer alan kayıp kaçak perakende satış hizmet maliyeti ve benzeri gibi kanunda sayılan kalemler bakımından 17. maddeye eklenen 10. fıkra ile mahkemece yapılacak incelemenin kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluk denetimi ile sınırlı olduğunun ifade edildiği, bu sınırlamanın Anayasaya aykırı bulunarak iptal edildiği, ancak geçici 20.maddesinin Anayasaya uygun bulunması karşısında kayıp kaçak gibi bedellerin tüketiciden tahsil edilmesine ilişkin düzenlemelerin ve bu düzenlemelerin eldeki davalara da uygulanmasına ilişkin kanun hükmünün Anayasaya uygun bulunduğu anlaşılmakla dava konusuz kaldığından dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
HMK’nun 331/1 fıkrasında davanın konusuz kalması sebebiyle esası hakkında bir karar verilmesine gerek bulunmayan hallerde hakimin davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumlarına göre yargılama giderlerine hükmedeceği düzenlenmiştir. Bu durumda yargılamaya devam edilmesi ve davanın açıldığı zaman hangi tarafın haksız olduğunu tespiti ve tutumuyla dava açılmasına sebebiyet veren tarafın yargılama giderlerine mahkum edilmesi gerekmektedir. Dava konusu olayda ise 6719 sayılı yasa dava tarihinden sonra yürürlüğe girmiş olup, dava tarihindeki mevcut mevzuat hükümleri ile gerek Yargıtay Hukuk Genel Kurulu tarafından verilen kararlar ve gerekse Yargıtay 3. H.D. tarafından verilen kararlarda kayıp-kaçak bedelinin istenmesi mümkün olduğundan davacı taraf iş bu davayı açmakla haklıdır. Bu nedenle davacı yararına maktu vekalet ücretine hükmetmek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Dava konusuz kaldığından dava hakkında KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-Karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan harçlar tarifesi uyarınca alınması gereken 35,90.-TL karar ilam harcından peşin alınan 29,20-TL nin düşümü ile eksik kalan 6,70-TL bakiye ilam harcının davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Yargılama aşamasında davacı tarafından yapılan 29,20-TL başvuru harcı, 29,20 TL peşin harç , 4,30 TL vekalet harcı, 100,75-TL tebligat ve müzekkere gideri olmak üzere toplam: 163,45 – TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacının kendisini vekille temsil ettirdiği anlaşıldığından karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret tarifesi uyarınca hesaplanan ve takdir edilen 2,180,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine ,
5- Davanın açıldığı tarihteki durum ve koşullar gözetilerek davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6-HMK.120 maddesi gereğince; taraflarınca yatırılan gider avansı ile varsa delil avansının kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yanlara iadesine,
Dair davacı ve davalı vekilinin yüzüne karşı kararın tebliğden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize yada mahkememize gönderilmek üzere başka yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek dilekçe ile istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.

Katip e-imzalıdır Hakim e-imzalıdır