Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İSTANBUL
18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2016/618 Esas
KARAR NO : 2019/1002
DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : 11/06/2014
KARAR TARİHİ : 03/12/2019
… Taraflar arasında görülen davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA VE TALEP : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı vekili mahkememize vermiş olduğu dava dilekçesi ile, davacı ile davalı şirket arasında 19/08/2003 tarihinde, sözleşme yapma ve prim tahsil etme yetkisine haiz acentelik sözleşmesi yapıldığını, müvekkilinin , sözleşme süresince yetki sınırları içinde davalıyı tanıtıcı faaliyet ve girişimlerde bulunulduğunu, davalının nam ve hesabına sigorta sözleşmelerine aracılık edildiğini, ticari itibar ve portföyünün, davalı … lehine kullanıldığını, davalının tanınırlığını ve marka bilinirliğini, arttırdığını, davacının bu faaliyetleri, davalının müşteri sayısını ve poliçe üretimini arttırdığını, davalı tarafın herhangi bir uyarı yapmaksızın davacının poliçe düzenlememesi için bilgisayar sisteminin girişini ekran karartmak suretiyle engellendiğini, daha sonra da 06/7/2007 tarihli ihtarname ile sözleşmeyi feshettiğini bildirdiğini, acentelik sözleşmesinin haksız olarak feshedildiğini, müvekkilinin maddi ve manevi kayba uğradığını, haksız fesih ile davalıya önemli menfaatler sağlandığını, davacının oluşturduğu ekonomik değer taşıyan veya ekonomik değere dönüştürülebilecek olgulardan (marka tanınırlığı , portföy, ticari itibar ) faydalanmaya devam ettiğini, bu nedenlerle 5684 sayılı Sigortacılık Kanunun 23/16 maddesiyle davacıya tanınmış olan portföy tazminatının hesaplanarak hüküm altına alınmasının gerektiğini belirterek şimdilik 15.000 TL portföy tazminatının faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
ISLAH : Davacı vekili 15/11/2011 tarihli dilekçesi ile harcını ödeyerek dava değerini 64.451,00 TL olarak ıslah etmiştir.
SAVUNMA VE KARŞI TALEP : Davalı vekili vermiş olduğu cevap dilekçesi ile , sözleşmenin haklı nedenlerle feshedildiğini, sözleşmenin ilgili maddelerine göre , acentenin , tüm işlemlerinde ve özellikle riziko seçimi ve sözleşme konusunda …’ın genelge , talimat ve tarifelerinin kayıtsız şartsız uymak zorunda olduğunu , her konuda …’ın çıkarlarını korumak ve kollamakla yükümlü olduğunu yine …’ın zarara uğramasını önleyecek veya zararın azaltılmasını sağlayacak her türlü önlemi alması gerektiğini, sözleşmenin riziko seçimine özen başlıklı 10. maddesinde hilafi hakikat bir beyana dayalı sigorta poliçesi tanzim edildiği tespit edilmesi halinde , işbu poliçeden doğan her türlü sorumluluk acenteye ait olacak ve bu durum sözleşmeye aykırılık sayılacaktır, düzenlemesinin yer aldığını ,davacı acentenin , sözleşmenin devamı süresince davalı şirketin çıkarlarını koruma yükümlülüğünü göz ardı ederek sözleşmenin 3,7 ve 10. maddelerine açıkça aykırı davrandığını iddia etmiştir. Devamla, poliçe tanzim ederken , teminat altına alınan araç maliklerinin yaşını büyük göstererek daha düşük prim tahakkuk edilmesine sebebiyet verdiğini, hasar tarihinden sonra poliçe tanzim ettiğini, kaza tarihinde poliçesi bulunmayan ve hasara uğrayarak pertte ayrılan … plakalı aracın , plakasını başka bir poliçeye zeyilname yaparak eklediğini, ve hasar dosyasının işbu poliçeden açtığını, kaza tarihinde poliçesi bulunmamasına rağmen zararın , davacının kusurlu davranışı nedeniyle müvekkili şirket tarafından ödenmek zorunda kaldığını, prim – hasar oranının yüksek olduğunu, sözleşmeye göre haklı nedenle fesih hallerinde davacı acentenin portföy talebi alacağının dayanağının bulunmadığını, sözleşmenin 23 maddesine göre ,… tarafından verilen karar , direktif ve genelgelere uyulmaması nedeniyle önceden ihbara gerek kalmaksızın her zaman … tarafından feshedilebilir hükmünün bulunduğunu, fesih sonuçlarını düzenleyen 24 maddesinde …’tan herhangi bir talepte bulunulunamayacağının düzenlendiğini , yine sigortacılık kanunun 23/16 maddesinde de “sigorta acentesinin haklı bir nedene dayanmaksızın sözleşmeyi feshetmesi yada kendi kusuru ile sözleşmenin feshine neden olması halinde tazminat hakkı düşeceği ” nin belirtildiğini, tüm bu nedenlerle davacının davasının reddine karar verilmesini istemiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE :
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde Mahkememizce … Esas ve … Karar sayılı ilamı ile yapılan yargılama sonucunda; “Bir çok poliçede araç maliklerinin yaşının gerçek yaşlarından büyük gösterildiği tespit edilmiştir. Davacı tarafın da kabulünde olduğu üzere, hasar tarihinde poliçesi bulunmayan … plakalı aracın poliçe yenilemesinin yapılmayarak sigortalıya gönderilen teklifin onaylanması ve poliçeye dönüştürülmesinin davacı tarafından unutulduğu, aracın 09/09/2006 tarihinde kaza yapması üzenine yapılan ihbar sonrasında durumun fark edildiği bunun üzerine davacının kaza tarihinde poliçesi bulunmayan ve hasara uğrayarak perte ayrılan … plakalı aracın plakasını, başka bir poliçeye zeyilname yaparak eklediği ve hasar dosyasını bu poliçeden açtığı sonuçta acentenin kusurlu davranışı nedeniyle davalı şirketin hasar ödemesi yapmak zorunda kaldığı anlaşılmaktadır. Davacı taraf anlatılan bu olayı olduğu gibi kabul etmekte ancak lütuf ödemesi yaptıklarını belirtmektedir.
Taraflar arasında düzenlenen sözleşmeye göre , sigorta acentesinin haklı bir nedene dayanmaksızın sözleşmeyi feshetmesi yada kendi kusuru ile sözleşmenin feshine neden olması halinde tazminat hakkı düşmektedir. Aynı husus Sigortacılık Kanunun 23/16 maddesinde de hükme bağlanmıştır.
Davacı tarafça kaza tarihinde poliçesi bulunmayan aracın plakasının başka bir poliçeye zeyilname ile eklenerek hasar tazminatı ödemesi yapılmasına sebebiyet vermesinden dolayı sözleşme haklı nedenle feshedilmiştir. Davacı taraf lütuf ödemesi yaptığını belirtmiş ise de, hasar tazminatını ödeyen davacı acente değil, davalı … şirketidir. Bilirkişiler aksine görüş bildirmiş iselerde mahkememizce sözleşmenin haklı olarak feshedildiği kanaatine ulaşılmıştır. Bu nedenle haklı fesihten dolayı davacının tazminat hakkı düşmüştür…” gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, verilen bu karar Yargıtay … Hukuk Dairesinin 21/11/2013 tarih … esas … karar nolu ilamında belirtilen “Dava, portföy tazminatının davalı … şirketinden tahsili istemine ilişkin olup, davalı … şirketinin mehil vermeksizin davacının acentelik sözleşmesini süre sona ermeden, tek yanlı olarak feshettiği taraflar arasında uyuşmazlık konusu değildir. Dosya içerisinde mevcut bulunan ve davalı … tarafından düzenlenen 06/07/2007 tarihli fesihnamede davalı … herhangi bir fesih sebebi bildirmemiş ve fesihnamenin sözleşmedeki yetkiye dayanılarak tanzim ve imza edildiği belirtilmiştir. Aynı tarihli azilnamede ise, acentenin sözleşmede belirtilen şartlara ve talimatlara uymadığı gerekçesiyle feshedildiği yazılmıştır. Mahkemece, davacı tarafça kaza tarihinde poliçesi bulunmayan aracın plakasının başka bir poliçeye zeyilname ile eklenerek hasar tazminatı ödemesi yapılmasına sebebiyet verilmesinden dolayı davalı … şirketinin ödeme yapmak zorunda kaldığı ve bu durumda haklı sebep oluştuğu kabul edilmiş ise de, mahkemece alınan bilirkişi raporunda bu durumun acentelik sözleşmesinin 06/07/2007 tarihine kadar davalı … tarafından yürürlükte tutulması nedeniyle iyi niyetli bulunmadığı yönünde görüş bildirilmiştir. Davalı … şirketinin delil listesinde ibraz ettiği 23/11/2006 tarihli davacı tarafından tanzim edilen yazıda, davacı bu konuda bir ihmalinin bulunduğunu kabul etmiş ise de, davalı … bu yazıyı almasına rağmen 06/07/2007 tarihine kadar bu hususu fesih nedeni saymamıştır. Bu durumda, davalı tarafından tanzim edilen fesihname ve azilname de bu hususun fesih nedeni olarak ileri sürülmemiş olması göz önüne alındığında, artık bu poliçe nedeniyle davalı tarafından sözleşmenin haklı nedenlerle feshedildiğinin kabulü doğru olmamış ve kararın açıklanan bu nedenle davacı yararına bozulmasına karar vermek gerekmiştir. ” gerekçesi ile bozulmuştur.
Mahkememizce Yargıtay bozma ilamına uyulmasına karar verilmiş ve … Esas ve … Karar sayılı dosyada yapılan yargılama sonucunda; “Raporda davacı tarafın 2003-2008 arası yıllardaki net komisyon gelirleri belirlenmiş ve 5 yıllık belirlenen miktar toplanarak 5’e bölünmesi neticesinde portföy tazminat miktarının 64.451,00 TL olduğu belirlenmiştir. Toplanan deliller, yargıtay bozma ilamı, alınan bilirkişi raporu doğrultusunda davalı tarafça yapılan feshin haksız fesih olduğu, davacının bu fesih nedeniyle portföy tazminatına hak kazandığı, bu miktarında 64.451,00 TL olduğu…” gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiş olup, bu karar … Hukuk Dairesi’nin … Esas … karar nolu ilamında belirtilen; “Somut olayda hesaplama yapılırken, davacı acentenin, davalı adına ne tür poliçeler düzenlediği, bu poliçelerin süreleri, davalının ne gibi önemli menfaatler elde edeceği ve hakkaniyet ilkesi gereği portföy tazminatı verilmesinin gerekip gerekmediği hususları tartışılmamıştır. Bu durum karşısında, davalı vekilinin, rapora yönelik itirazları üzerinde durulup, portföy tazminatı isteminin buna göre değerlendirilmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde fesihten bir önceki yılın aynı döneminde elde edilen komisyon alacağına göre hesap yapan bilirkişi raporuna dayalı hüküm kurulması doğru görülmemiş…” gerekçesi ile bozulmuştur.
Mahkememizce Yargıtay bozma ilamına uyulmasına karar verilmiş ve 2016/618 Esas sayılı dosya üzerinden yargılamaya devam olunmuştur.
Mahkememizce dosyanın daha önce rapor alınnan bilirkişi heyetine tevdii sureti ile, bilirkişilere tarafların ticari defter ve kayıtları üzerinde HMK 128. maddesi gereğince yerinde inceleme yetkisi verilerek ve 10/01/2017 tarihlhi ara karar gereği heyete bilgisayar mühendisi bilirkişininde dahil edilmesi suretiyle Yargıtay Bozma İlamı dikkate alınarak ek rapor alınmasına karar verilmiştir.
Alınan bilirkişi ek raporunda özetle; davalının bilgisayar kayıtları üzerinde yapılan inceleme sonucunda; 19/08/2003 – 06/07/2007 tarihleri arasını kapsayan dönemde toplam 5.691 kayıtın tespit edildiği, bu kayıtların 4174 adedinin poliçe, 1517 adedinin zeyil kaydı olduğu, acenta tarafından düzenlenen bu poliçeler için 2008 yılında 1.137,19-TL (komisyon 173,40-TL) tutarında 14 adet zeyil bulunduğu, hasarsızlık indiriminin yansıtılmasına yönelik 2016 yılında uygulanan mevzuat değişikliği ile, yine davalı tarafından düzenlenen … numaralı poliçe için 24,46-TL (komisyon 3,54-TL ) zeyil yapıldığı, 2143 müşterinin her birinin 07/07/2007 ve sonrasında yaptırdığı poliçelerin sorgulanması sonucunda, bu müşterilerden 115 adedinin acenta kapatıldıktan sonra davalı kurumda sigortalarını devam ettiği, bu müşterelerden 20 tanesinin sözleşme öncesinde davalının müşterisi olduğu, ancak bu müşterilerin sözleşme iptalinden sonra davalı ile yeni sözleşme imzalamadığını ifade edilmiştir.
Mahkememizce alınan bilirkişi ek raporunu istenilen hususları karşılamaması nedeni ile aynı heyetten ek rapor alınmamasına karar verilmiştir. Alınan bilirkişi raporunda özetle; davalı şirketin sözleşmenin feshi sonrasında davacı şirketin portföyünde yer alan müşteriler üzerinden poliçe düzenleyerek menfaat temin ettiği, kök raporda ifade edildiği üzere davacının portföy tazminatı talep edebileceği, ancak bu menfaatin hangi oranda ve davalı şirketin acenteler üzerinden elde ettiği toplam prim tutarı içerisindeki payının ne kadar olduğunun tespiti için bazı bilgi ve belgeler ihtiyaç duyulduğu ifade edilmiştir.
Alınan bilirkişi raporu doğrultusunda davalı şirkete ait, sözleşmenin feshi sonrası döneme ait (07/07/2007 – 31/12/2007), 01/01/2008 – 31/12/2008 ve 01/01/2009 – 31/12/2009) acenteler üzerinde sağlanan net poliçe / prim tutarlarının ve ilgili döneme ait acente toplam sayısını gösterir belgeler celp edilmiş ve daha önceki görevlendirme kapsamında aynı bilirkişi heyetinden ek rapor alınmasına karar verilmiştir. Alınan bilirkişi 2. ek raporunda özetle; 2007 yılında … Sigorta şirketinin 2648 adet acente üzerinden 505.048.558,-TL prim üretimi gerçekleştirdiği, bu üretimin acente bazında ortalama prim tutarının 191.105,00-TL olduğu, aynı dönem itibariyle davacı acentenin gerçekleştirdiği prim tutarının 362.045,00-TL olduğu, davacı acentenin, davalının toplam prim üretimine oranının 0.072 civarında olduğu, bu oranın 2008 ve 2009 yılındada, davalının acente bazındaki ortalama prim üretiminin üzerinde olduğu, acentelik sözleşmesinin sona ermesinden sonra, davalının, davacının portföyü üzerinden 2007 yılında 44.752,56-TL , 2008 yılında 70.562,15-TL ve 2009 yılında 62.752,71-TL olmak üzere toplam da 178.068,42-TL tutarında prim sağladığı, gerçekleştirilen bu gelirin davacının prim üretimine ortalamasının 2007 yılı için %12,36 , 2008 yılı için % 19,87 , 2009 yılı için % 18,97 olduğu, bu verilerden hareketle, davalnın davacının müşterileri sayesinde kayda değer bir menfaat elde ettiği, talep edebileceği portföy tazminatının 64.451,00-TL olduğu ifade edilmiştir.
Mahkememizce bozmadan sonra alınan 16/11/2017 tarihli raporda bilirkişilerce belge eksikliği nedeniyle herhangi bir değerlendirme yapılmadığı, bozmadan sonra alınan ilk ek raporun 19/04/2018 tarihli olduğu, rapora davalı vekilince itiraz edildiği görülmekle; dosyanın aynı bilirkişi heyetine tevdi suretiyle davalı itirazları değerlendirilerek ; ayrıca 19/04/2018 tarihli raporda davacı acentenin komisyon gelirine göre değil, davalı … şirketinin prim tutarına göre hesap yapıldığı dikkate alınarak portföy tazminatının hangisine göre hesaplanacağının gerekçeleriyle değerlendirilerek, davalının itirazları da değerlendirilerek TTK 122.maddesi de gözetilerek ek rapor alınmasına karar verilmiştir.
Mahkememizce alınan bilirkişi 3. ek raporunda özetle; davacı acentenin talep edebileceği denkleştirme / portföy tazminatının 66.891,30-TL olduğu, tazminata ilişkin hesaplamada davacının sözleşme süresi içinde (acente süresi 5 yıl olarak kabul edilerek) gerçekleştirildiği üretime ilişkin hak ettiği net komisyonlar üzerinden hesaplandığı, acentenin faaliyetinin 2003 ve 2007 yılında toplam 1389 gün olduğu, bu sürede 334.456,53-TL net komisyon alacağı üzerinden 365 gün için 87.884,70-TL denkleştirme / portföy tazminatı hesaplandığı ifade edilmiştir.
Mahkememizce dosyanın bir mali müşavir bir sigorta, uzman ticaret hukuku mevzuatından kaynaklanan hesaplamalarda uzman, bir bilgisayar mühendisi bilirkişiye tevdi ile davacı acentanın davalı adına ne tür poliçeler düzenlendiği , bu poliçelerin süreleri , davalının ne gibi önemli menfaatler elde edeceği ve hakkaniyet ilkesi gereği portföy tazminatı verilmesini gerekip gerekmediği, mahkememizin bozma ilamından sonra almış olduğu bilirkişi raporları ve bilirkişi raporunda yer verilmesi gerektiğine ilişkin kurmuş olduğu ara kararları ve iddia ve savunmalar ile dosyaya sunulan deliller ve taraf vekillerinin bilirkişi raporlarına karşı itirazları da irdelenerek yeni bir rapor alınmasına karar verilmiştir.
Alınan bilirkişi raporunda özetle; davacı acentenin faaliyette olduğu dönemdeki 2003 yılında 128 müşterisi ve 139 adet poliçe düzenlediği 2004 yılında 724 adet müşterisi olduğu ve 830 adet poliçe düzenlediği, 2005 yılında düzenlediği 910 müşterisi olduğu ve 1203 adet poliçe düzenlediği, 2006 yılında 888 adet müşterisi olduğu ve 1258 adet poliçe düzenlediği, 2007 yılında 574 adet müşterisi olduğu ve 4174 adet poliçe düzenlediği, acentenin faaliyette olduğu dönemde tespit edilen 2143 adet müşterilerden fesih tarihi olan 06/07/2007 tarihinden sonrasında davalı … şirketinde 115 adedinin sigorta yaptırdığı, 2007 yılında 39 adet müşteri tarafından 54 adet poliçe tanzimi yapıldığı, 2008 yılında 92 adet müşterinin 138 adet poliçe tanzimi yaptırdığı, 2009 yılında 68 adet müşterinin 103 adet poliçe tanzimi yaptırdığı, 2010 yılında 49 adet müşterinin 72 adet poliçe tanzimi yaptırdığı, 2011 yılında 35 adet müşterinin 53 adet poliçe, tanzimi yaptırdığı, 2012 yılında 26 adet müşterinin 39 adet poliçe tanzimi yaptırdığı, 2013 yılında 16 adet müşterinin 24 adet poliçe tanzimi yaptırdığı, 2014 yılında 16 adet poliçenin 26 adet poliçe yaptırdığı, 2015 yılında 12 adet müşterinin 18 adet poliçe tanzimi yaptırdığı, 2010 yılında 10 adet müşterinin 10 adet poliçe tanzimi yaptırdığı, 2017 yılında 4 adet müşterinin 3 adet poliçe tanzimi yaptırdığı, sözleşmenin feshinin davacının kusurundan kaynaklı haklı bir sebebe dayanmadığına kanaat getirilmesi halinde davacı lehine hükmedilecek tazminat miktarının 66.891,31-TL olduğu ifade edilmiştir.
Alınan bilirkişi raporunun devamında özetle; … No’ lu kasko poliçesinde … isimli sigortalının doğum tarihinin 1970 alacak yazılmasına rağmen, doğum yılının 1975 olduğu, … No’ lu kasko poliçesindeki sigortalı …’ ın doğum tarihinin poliçede 1964 olarak gözüktüğü, Nüfus Kayıt örneğinde 1963 olduğu, … No’ lu kasko poliçesindeki Sigortalı …’ ın doğum tarihinin poliçede 1970 olduğunu, Nüfus Kayıt örneğinde 1974 olduğu, … No’ lu poliçede sigortalı …’ ın doğum tarihinin 1967 olduğunu, Nüfus Kayıt örneğinde 1977 olduğu, … nolu kasko poliçesinde … isimli sigortalının doğum tarihi 1970 iken, Nüfus Kayıt örneğine göre 1980 doğumlu olduğu, bu poliçeler bakımından davacı acenta tarafından sigorta poliçelerinde sigortalı yaşları, gerçek yaşlarından büyük gösterilmek suretiyle düzenlendiği, bunun daha düşük prim tahakkukuna yol açtığını davalı tarafından sunulan … numaralı kasko poliçesinde sigortalı aracın şirket adına kayıtlı ve ticari amaçla kullanılmasına rağmen, kullanım tarzının hususi olarak belirlendiği, davacı acentenin … Petrol adlı müşteriye ait … plakalı aracın poliçesini (…) yenilenmesinde sigortalıya gönderilen teklifin onaylanması ve poliçeye dönüştürülmesini unutarak aracın 09/09/2006 tarihinde kaza yapması üzerine hasar ihbarından sonra acenta tarafından, kaza tarihinde poliçesi bulunmayan ve hasara uğrayarak perte ayrılan … nolu aracın plakasını başka bir poliçeye zeyilname yaparak eklediğini ve hasar dosyasını bu poliçeden açtırdığını, poliçesi olmayan bu aracın zararın karşılanmak zorunda kalındığı, davalının 52.500,00-TL sigorta tazminatı ödendiği, davacı acentenin H/D (hasar /prim) oranının 2007 yılı için yangın bürosunda %163, kasko da %101, Oto sorumlulukta %114 olduğunun görüldüğü, fesih sonrasında acentenin müşterilerinden elde edilen prim tutarının, ortalama prim tutarına göre anlamlı ve önemli olduğu, ifade edilmiştir.
Dosyası çözümlenmesi gereken öncelikli sorun, sözleşmenin haklı nedene dayalı olarak feshedilip edilmediği, haklı fesih yok ise , daha sonra tazminat miktarının tespiti noktasında toplanmaktadır.
Davalı tarafın feshe dayanak göstermiş olduğu, poliçelerle ilgili poliçe ve hasar dosyaları alınarak dosyaya bırakılmıştır.
Mahkememizce taraflar arasındaki sözleşmenin incelenmesi sonucunda, 19 Nisan 2003 tarihli Acentelik Sözleşmesinin 23. Maddesinde sözleşmenin feshi konusunun düzenlendiği, bu hükümde acentenin sözleşme hükümlerine veya ilgili mevzuat ve teammüllere uygun olarak … tarafından verilen karar, direktif ve genelgelere uymaması halinde, önceden ihbara gerek kalmaksızın her zaman … – … tarafından feshedildiği, düzenlemesine yer verildiği görülmüştür bu düzenleme sözleşmenin 24. Maddesinin son kısmında yinelenmiştir.
Mahkememizce …. Noterliği’ nin ” Fesihname ” başlığı altında düzenlemiş olan … yevmiye nolu ve 06 Temmuz 2007 tarihi ihtarnamesinin incelenmesi sonucunda; davacının davalı taraf ile arasındaki sözleşmeyi ” işbu fesihname sözleşmedeki yetkiye dayanılarak tek taraflı olarak tanzim ve imza edilmiştir” açıklaması ile feshettiği görülmüştür. Aynı tarihte davacı tarafça, davalının azledildiği, …. Noterliği’ nin … yevmiye nolu azilnameden anlaşılmıştır.
Mahkememizce tüm dosya kapsamında yapılan inceleme sonucunda davacının, sigortalıların yaşını gerçeğe aykırı olarak büyük gösterdiği, … nolu poliçenin geçerlilik tarihinin 26/03/2007 – 2008 tarihleri arasında olduğu, … nolu poliçenin geçerlilik tarihinin 21/01/2007 / 2008 tarihleri arasında olduğu, … nolu poliçenin geçerlilik tarihinin 25/01/2007/2008 tarihleri olduğu, bu poliçelerin tanzim tarihlerinin fesih tarihine yakın olduğu ve poliçelerin fesih tarihinde devam ettiği, davacının, sigortalıların yaşlarını büyük göstermesinin sözleşmeye aykırılık teşkil ettiğine kanaat getirilmiş ve davalı tarafından sözleşmenin haklı nedenle feshedildiğine karar verilerek, davanın reddine hükmedilmiştir. 03/12/2019
HÜKÜM : Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Davanın REDDİNE
2-Alınması gereken 44,40-TL red harcından peşin alınan 222,75-TL, ıslah harcı olarak yatırılan 734,35TL nin düşümü ile eksik kalan 912,70-TL bakiye ilam harcının karar kesinleştiğinde davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesap ve takdir olunan 7.439,50-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davalı tarafından yatırılan gider avansından kullanılan 2.364,80-TL nin karar kesinleştiğinde davalıya iadesine,
6-Taraflarca yatırılan gider ve delil avansından arta kalan kısmı karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,
Dair davacı ve davalı vekilinin yüzüne karşı kararın tebliğden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize yada mahkememize gönderilmek üzere başka yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek dilekçe ile temyiz yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 03/12/2019
Katip …
e-imzalıdır
Hakim …
e-imzalıdır