Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/616 E. 2019/519 K. 29.05.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/616 Esas
KARAR NO : 2019/519
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 16/03/2016
KARAR TARİHİ : 29/05/2019

Taraflar arasında görülen davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalılardan …’in maliki, …’in ise sürücüsü olduğu … plakalı aracın … cad.-Sarıyer istikametinde gitmekte iken tedbirsizlik ve dikkatsizlik sonucu müvekkillerinin murisi …’in ölümüne neden olduğunu, 30.10.2015 tarihinde meydana gelen trafik kazası nedeniyle sürücü … hakkında ….Asliye Ceza Mahkemesi nezdinde açılmış … Esas sayılı dosyanın halen derdest olduğunu, müteveffanın 1977 doğumlu ve bekar olduğunu, aynı zamanda özürlü maaşı aldığını, zaman zaman da çalışıp ailesine katkı sağladığını, müteveffanın ölümü nedeniyle baba … ve ağabeyi …’nin destekten yoksun kaldıklarını, ayrıca kişilik haklarının zarar gördüğünü, davalı tarafa ait aracın 11.09.2015/2016 vade aralığında … poliçe nolu trafik poliçesi ile davalı sigorta şirketi tarafından sigortalanmış olduğunu belirterek HMKnun 107. Maddesi uyarınca belirlenecek destekten yoksun kalma tazminatının davalı işleten ve sürücü yönünden olay tarihinden itibaren yasal faiziyle, davalı sigorta şirketi yönünden temerrüt tarihinden itibaren avans faiziyle birlikte müştereken ve müteselsilen tahsilini, davacılardan … için 40.000.-TL, … için 30.000.-TL olmak üzere toplam 70.000.-TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte işleten ve sürücüden müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etmiştir.
Davalı … Sigorta A.Ş vekili cevap dilekçesinde özetle; dava şartının yeripe getirilmemesi sebebi ile davanın usul yönünden reddîne, 2918 Sayılı Kanunun 97’nci maddesinin; zarar görenin, zorunlu mali sorumluluk sigortasında öngörülen şartlar içinde dava yoluna gitmeden önce faili sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması gerekir. Sigorta kuruluşunun başvuru tarihinden itibaren en geç 15 gün içinde başvuruyu yazlı olarak cevaplamaması veya verilen cevabın talebi karşılamadığına ilişkin uyuşmazlık olması halinde, zarar gören dava açabilir veya 5684 sayılı Kanun çerçevesinde tahkime başvurabilir.” şeklinde olduğunu, ilgili kanun değişikliği gereği, davacının uyuşmazlığın çözümlenmesi için gerekli belgelerle birlikte müvekkili şirkete başvurması gerektiğini, kanun ile düzenlenen emredici nitelikteki özel dava şartını yerine getirmeyen davacının talebinin; dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddedilmesi gerektiğini, trafik sigortacısı şirketin; üçüncü kişilerin uğramış olduğu bedeni zararlardan, sigorta poliçesinde belirtilen azami limitlerle ve işletenin veya işletenin eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusuru oranında maddi tazminat ile sorumlu tutulabileceğini, sigorta şirketinin sorumluluğunun, sigortalının kusurlu olması halinde söz konusu olduğunu, Karayolları Trafik Kanunu’nun 91. ve 85. maddelerine göre trafik sigortalarının, işletenlere düşen sorumlulukları karşılamak üzere yapıldığını, sigortalı aracın sürücüsünün kusuru yoksa işletene düşen bir sorumluluğunda olmadığını, davacıların destekten yoksun kalıp kalmadıkları hususunun öncelikle tespit edilmesi gerektiğini, ölümlerde geçerli olan ve müvekkili şirket tarafından sigorta edilen teminat tutarının; her halükârda verilecek bir teminat olmadığını, ğildir ve yukarıda belirtilen konuların açıklığa kavuşturulması sonrada hesaplanacak tutar esas alınarak ödenecek bir tazminat olduğunu, hesap raporunda, müteveffanın geliri olarak esas alınacak gelirin; vergilendirilmiş gelir olması gerektiğini, kazaya karışan sigortalı aracın, ticari araç olmaması sebebi ile, hükmedilecek faizin yasal faiz olması gerektiğini, dava konusu kazaya ilişkin olarak müvekkili şirkete yapılmış bir başvuru bulunmadığını, aleyhlerine hüküm kurulmasına kanaat getirilmesi halinde, faiz başlangıç tarihinin dava tarihi olarak dikkate alınması gerektiğini belirterek, sonuç olarak, davanın reddine, yargılama masrafları ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini savunmuştur.
Davalılar … ve … vekili, cevap dilekçesinde özetle; 30.10. 2015 tarihinde meydana gelen trafik kazası sonucu bakım ve gözetim altında bulundurulması gereken …’in üst geçit olmasına rağmen aniden müvekkili … kontrolündeki araç seyir halindeyken kontrolsüz ve tedbirsiz olarak karşısına çıktığını ve müvekkilinin tüm çabalarına rağmen kazanın meydana geldiğini, müvekkilinin, trafik akışının neredeyse olmadığı saatlerde boş servis aracıyla seyir halindeyken; ne kadar engellemeye çalışsa da iş bu kazanın meydana geldiğini, müvekkilinin yasal hız sınırlarını aştığına beyan üzerine kanaat getirildiğini, olayın üzerinden uzun zaman geçtiğini ve halâ olayın etkisinde olan müvekkilinin o anki korku ve heyecanla ne kadar hızla gittiği konusunda sağlıklı beyanda bulunamadığını, halen … Asliye Ceza Mahkemesinde ….E. sayılı dosya ile ceza davasının görüldüğünü, kazaya merhum …’in sebep olduğunu, …’ in ölümüyle babası ve abisinin destekten yoksun kaldığı iddiasının son derece gerçeklikten uzak olduğunu, merhumun %80 şizofreni olduğuna ilişkin raporun mevcut olduğunu, bu derece hasta olan bir kimsenin değil bir başkasının maddi- manevi bakımını sağlamak kendilerine bakma yetenekleri bozulmuş olup rutin görevleri gerçekleştirmekte zorlanabildiklerini, bu kişilerin bakım ve gözetim altında bulundurulması gerektiğini, davacılar bakım ve gözetim yükümlülüklerini yerine getirmediklerini, davacı babanın kaza gerçekleştiği sıralarda Malatya ilinde olduğunu beyan ettiğini, eve döndüğünde müteveffanın nerede olduğunu sorduğunu, iki gündür kendisinden haber alınamadığını öğrendiğini, buna rağmen aramak için hiçbir resmi kuruma kayıp başvurusunda bulunmadığını, müteveffanın, davacı aile bireyleriyle birlikte bile yaşamadığını, evin yakınında bulunan bir barakada yaşadığını, barakanın da ölüm haberinden kısa süre sonra yandığını, özürlü maaşı alan …’ in ailesinin bu maaşla ya da iddia ettikleri gibi bu derece hasta birini zaman zaman çalıştırarak hasta birini sömürdüklerini, özürlü maaşı 2022 sayılı kanuna göre engelli vatandaşların bakımı ve topluma uyum sağlaması için yapılacak eğitim ve tedavi giderleri için verildiğini, özürlü bir aile bireyini kendisine ve çevresine zarar verme ihtimaline rağmen gözetimsiz sokaklara bırakmak,evinde dahi barındırmadan devlet tarafından kendisine verilen maaşı elinden almak için değil, davacının iddia ettiği gibi bir birlik beraberlik olsaydı müteveffa olayın olduğu saatlerde üstü başı perişan halde sokaklarda dolaşıyor olmayacağını, müteveffanın kimseye maddi- manevi destek verecek durumda olmadığını, aksine ihtiyacı olan maddi- manevi destekten kendisi yoksun bırakıldıını, müvekkili …’in de kazayı haber alır almaz olay yeri ve karakola gittiğini belirterek, davanın reddine, yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini savunmuştur.
İşbu dava … Asliye Hukuk Mahkemesinin 16/03/2016 tarih … Esas, … karar sayılı görevsizlik kararına istinaden mahkememize gönderilmiştir.
Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Tarafların sosyal ekonomik durumu araştırılmış, trafik, sigorta ve nüfus kayıtları, poliçe hasar dosyası, ceza dosyasının UYAP’a kayıtlı evrakları celp edilmiştir.
Davalı sigorta şirketinin sigortalısı … plâkalı aracın davalı … Sigorta A.Ş’ye 11/09/2015-11/09/2016 tarihleri arasında sigortalandığı, poliçedeki teminat limitinin kişi başı 290.000,00-TL ile sınırlı olduğu, kazanın 30/10/2015 tarihinde sigorta teminatları süresi içinde meydana geldiği görülmüştür.
… plakalı aracın kaza tarihi itibariyle davalı … adına kayıtlı olduğu görülmüştür.
Davaya konu trafik kazası nedeniyle davalı … hakkında taksirle ölümle sebebiyet vermek suçundan dolayı kamu davası açılmış, soruşturma aşamasında kusur durumu değerlendirlemesi noktasında Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesinden rapor alınmıştır. ATK Trafik İhtisas Dairesinin 13/01/2018 tarihli raporunda özetle; meydana gelen kazada davacıların desteği müteveffa yaya …’in hareketli araç trafiğinin bulunduğu yola, kendi can güvenliğini tehlikeye atacak şekilde ve kontrolsüzce girip, gelen aracın hızıyla mesafesini kaile almadan tek yönlü bu yolda, kontrolsüz davranışları ile araç trafiğini ve sanık sürücünün gidiş yönünü kapatmasıyla birlikte geçiş hakkını engelleyerek kazanın meydana gelmesine sebebiyet verdiği, dikkat ve özen yükümlülüklerine aykırı hareketi ile meydana gelen kazada asli kusurlu olduğu, davalı sürücü …’in ise mahal şartlarını dikkate alarak hızını kontrol edebilecek düzey ve asgari seviyeye düşürmeyip, kaplamaya girerek istikamet şeridine gelen yayayı farkettiğinde mevcudiyetini belirtecek şekilde gerekli uyarılarını yapmayarak etkin tedbir alamayıp, meydana gelen kazada tali derecede kusurlu olduğu belirtilmiştir.
Kazanın oluşumunda kazaya karışan tarafların kusur oranları ile, davacının talep edebileceği tazminat miktarının hesaplanması için bir trafik bir aktüerya bilirkişisinden alınan raporda özetle; Olayın gerçekleşmesinde müteveffa …’in %75 oranında kusurlu olduğundan, davacıların maddi tazminatlarından %75 nispetinde kusur indirimi yapılması gerektiği, müteveffanın babası davacı …’in 11 yıllık kazanç kaybı (zarar) toplamının 6.545.71- TL olduğunu, müteveffanın kardeşi davacı …’in kazanç kaybının bulunmadığını, tazminle mükellef olanın, “zarara sebebiyet verdiği tarihten itibaren zararın tamamının mütemerriti sayılacağı, hesaplanmış tazminat miktarına olay tarihinden itibaren yasal faiz yürütülmesinin uygun olacağını, kazaya karışan … plakalı aracın 11/09/2015-2016 tarihleri arasında geçerli … poliçe no.lu Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigorta Poliçesi ile davalı sigorta şirketinde sigortalı olduğunu, söz konusu poliçede kişi başı ölüm teminatının 290.000,00 TL olduğunu, davalı sigorta şirketinin teminat kapsamında tazminle mükellef olduğu hususları rapor edilmiştir.
Taraf vekillerinin itirazları noktasında bilirkişi heyetinden ek rapor aldırılmıştır.
Davacı vekilinin mahkememize sunmuş olduğu 20/07/2018 tarihli ıslah dilekçesinde, belirsiz alacak davası olarak 3.500,00-TL üzerinden açtıkları davayı 3.045,71.-TL daha artırılarak bilirkişi raporu doğrultusunda tespit edilen 6.545,71.-TL üzerinden olay tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili duruşmada alınan beyanında maddi tazminata ilişkin talebinin sigorta şirketi tarafından karşılandığını, maddi zararının kalmadığını, maddi tazminat talebi yönünden davalı sigorta şirketi yönünden açtıkları davadan feragat ettiklerini, diğer davalılar yönünden ise maddi tazminat alacağı konusuz kalmış olsa da yargılama gideri ve vekalet ücreti talebinin bulunduğunu, manevi tazminat talebi yönünden ise davanın devam ettiğini manevi tazminat talebinin kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Tüm dosya kapsamı incelendiğinde; davacılar maddi zararı davalı sigorta şirketi tarafından karşılanmış olup ve davalı sigorta şirketi yönünden davanın feragat edilmesi nedeniyle davalı sigorta şirketi yönünden davanın feragat nedeniyle reddine, diğer davalılar yönünden ise davacının maddi zararı karşılanmış olmakla davanın konusuz kalması nedeniyle esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
HMK 331 maddesi uyarınca davanın konusuz kalması sebebiyle davanın esası hakkında bir karar verilmesine gerek bulunmayan hallerde, hakim davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre yargılama giderlerini takdir ve hükmedeceği düzenlenmiştir. Bu itibarla hükme esas alınan bilirkişi raporunda belirtildiği üzere davacı …’in davalılardan tazminat talebi hakkı bulunduğu ve davanın açılmasına davalıların sebebiyet verdiğinden yargılama gideri ve vekalet ücreti davalılar … ve … üzerine bırakılmasına karar verilmiştir.
Manevi tazminat talebi yönünden davacıların 818 Sayılı T.B.K.’ nun 56. maddesi uyarınca müteveffanın ölümünden dolayı manevi tazminat talep etme hakları da bulunmaktadır. Davacıların manevi tazminat taleplerinden davalı …’in haksız fiil hükümleri, davalı …’in ise işleten sıfatıyla sorumludur.
Bu noktada hüküm altına alınacak manevi tazminatın miktarının belirlenmesi önem arz etmektedir. Yargısal içtihatlarda, anılan yasa maddesi hükmüne göre özel haller göz önünde tutularak hükmolunacak manevi zarar tutarının adalete uygun olması gerektiği, hükmedilecek bu tazminatın bir ceza olmadığı gibi mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmediği,bu tazminatın sınırının onun amacına göre belirlenmesi gerektiği,takdir edilecek miktarın mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olması gerektiği,manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar her olaya göre değişebileceğinden hakimin bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermesi gerektiği belirtilmektedir.
Buna göre, üst paragraftaki ilkeler göz önüne alınarak yapılan değerlendirmede, davacıların desteğinin ölümüne neden olan olayın oluş şekli, kazanın meydana gelmesinde kusur durumu, davacıların müteveffa ile yakınlık dereceleri (birinci derecede yakın olmaları) itibarıyla duymuş oldukları elem ve ızdırabın ağırlığı ile tarafların ve müteveffanın sosyal ve ekonomik durumları nazara alındığında mahkememizce takdir edilen manevi tazminat miktarlarının uğranılan zararla/zararlarla orantılı olduğu, bu miktarın davacılar için zenginleşme aracı olmayacağı gibi davalılar yönünden de ekonomik yıkıma neden olmayacağı değerlendirildiğinden hak ve nesafet kuralları çerçevesinde manevi tazminat miktarı belirlenmiş aşağıda belirtildiği şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Davalılardan … Sigorta A.Ş yönünden açılan maddi tazminat davasının REDDİNE,
2-Davalılardan … ve … yönünden açılan maddi tazminat davasının konusuz kalması nedeniyle esas hakkında KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞI,
3-Manevi tazminat davasının KISMEN KABUL KISMEN REDDİ İLE
Davacı … için 9.000,00 TL, davacı … için 6.000,00 TL olmak üzere toplam 15.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 30/10/2015 tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılar … ve …’den müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi uyarınca alınması gereken 1.024,65-TL karar ilam harcının davacı tarafça yatırılan 251,04-TL peşin harç, 52,50-TL ıslah harcından düşümü ile noksan kalan 721,11-TL bakiye ilam harcının davalılar … ve …’den müştereken ve müteselsilen alınarak hazineye gelir kaydına,
5- Davacının yatırmış olduğu 251,04- TL peşin harç ile 52,50-TL ıslah harcının toplamı olan 303,54-TL harç davalılar … ve … tarafından yatırılması gereken karar ilam harcından düşüldüğünden, toplam bu miktarın 303,54 -TL nin davalılar … ve …’den alınarak davacılara verilmesine, bunun dışında davacılar tarafından yapılan dava açılış gideri: 33,50-TL ( başvurma ve vekalet harcı ) davetiye, posta gideri: 378,50 – TL, bilirkişi ücreti: 1.000,00-TL olmak üzere toplam: 1.412,00- TL yargılama giderinden kabul/red oranı %28,14 üzerinden hesaplanan 397,40 TL yargılama giderinin davalılar … ve …’den alınarak davacılara verilmesine,
6-Maddi tazminat talebi yönünden davacı … kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT 6/1 maddesi uyarınca hesap ve takdir olunan 2.725,00 – TL vekalet ücretinin davalılar … ve …’den alınarak davacı …’e verilmesine,
7-Manevi tazminat talebi yönünden davacılar kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden kabul edilen miktar üzerinden AAÜT uyarınca hesap ve takdir olunan 2.725,00 – TL vekalet ücretinin davalılar … ve …’den alınarak davacılara verilmesine,
8-Manevi tazminat talebi yönünden davalılar … ve … kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden reddedilen miktar üzerinden AAÜT uyarınca hesap ve takdir olunan 2.725,00 – TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalılar … ve …”e verilmesine,
9- Davacı tarafından yatırılan gider ve delil avansından bakiye kalan kısmın karar kesinleştiğinde davacıya iadesine
Dair davacı asil ve davalı …, … vekilinin yüzüne karşı kararın tebliğden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize yada mahkememize gönderilmek üzere başka yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek dilekçe ile istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır