Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2016/587 Esas
KARAR NO : 2021/258
DAVA : Sözleşmesinden Kaynaklanan Maddi ve Manevi Tazminat
DAVA TARİHİ : 27/05/2016
KARAR TARİHİ : 25/03/2021
DAVA : Davacı vekili mahkememize ibraz etmiş olduğu dava dilekçesinde, müvekkilinin davalının ilk bayilerinden birisi olduğunu, müvekkilinin 20 yıllık bayi – distribütör ilişkisi içinde hiçbir şekilde akdi veya kanuni yükümlülüklerini ihlal etmediğini, davalının Türkiye’de tanınır bir marka olmasında müvekkilinin çok büyük katkısının bulunduğunu, müvekkilinin davalının toplam 17.034 adet yeni aracının satışını yaptığını, “Yetkili satıcılık sözleşmesinin” davalı tarafından haksız ve kötüniyetli olarak feshedildiğini, taraflar arasında 1993 yılında fiilen yürürlüğe giren ve 01/01/2007 tarihinde yazılı hale getirilen yetkili satıcılık sözleşmesinin bulunduğunu, bu sözleşme ile davalının ticari ve binek yeni araç satış bayisi olarak 20 yıl faaliyet yürüttüğünü, davalının …. Noterliği kanalıyla keşide ettiği 27/02/2012 tarihli ve … yevmiye nolu fesih bildirimi ile “2011 yılı yıllık yeni araç satış hedefi gerçekleştirme yüzdesi ortalamasının %35’ten fazla bir oranda altında olması” bahanesiyle sözleşmenin haksız ve tek taraflı olarak feshedildiğini, taraflar arasında ihtilafın davalı tarafından davacının hakettiği alacaklarının ödenmemesi ve bayiler arasında ayrımcılık yapmasıyla başladığını, müvekkilinin yasal hakkını kullanarak 30/12/2009 tarihinde davalıya karşı …. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/… Esas sayılı dosyası ile alacak davası açtığını, davanın derdest olup bilirkişi raporu ile belirlendiği üzere müvekkilinin davalıdan alacağı bulunduğunun ortaya çıktığını, feshin gerçek sebebinin …. Asliye Ticaret Mahkemesinde açılan dava olduğunu, davalının yetkili satıcılık sözleşmesini feshetmek için fırsat kollamaya başladığını, bunun için de tutturulması imkansız hedefler vererek davacının pirim gelirlerinden mahrum kalmasına ve zarar etmesine sebep olduğunu, dava açılmasını hazmedemeyen davalının hem yetkili satıcılık sözleşmesini hem de dava dışı … A.Ş nin yedek parça ve yetkili servis sözleşmelerini de tek taraflı olarak feshettiğini, müvekkili tarafından çekilen ihtarname ile her türlü zarar ve ziyanla ilgili dava hakkı saklı tutularak feshin haksızlığının dile getirildiğini, feshin haksız olduğunu, davalıdan kaynaklanan sebeplerle 2011 yılı yıllık satış hedefinde mutabakat sağlanamadığını, fesih bildirimdeki yazılı bahanenin hiç bir akdi ve kanuni dayanağının bulunmadığını, bayilerin yıllık satış hedeflerinin nasıl belirleneceğinin ve hangi hallerde sözleşmenin feshedileceğinin sözleşmede açıklandığını, sözleşmenin satış hedefi başlıklı 3. Maddesinde, satış hedefinin her takvim yılında karşılıklı mutabakatla belirleneceği, yetkili satıcı distribütörün teklif ettiği yıllık hedefle mutabık değil ise bu hususun distribütöre bildireceği ve tarafların bildirimi izleyen 15 gün içinde konuyu çözmek için bağımsız uzman tayin edecekleri , bağımsız uzman kararını verene kadar geçen süre boyunca tarafların bir önceki yıl mutabık kaldıkları satış hedeflerinin uygulanacağını, bir takvim yılının sonunda yetkili satıcının yıllık yeni araç satışı hedefine gerçekleştirme oranının, distribütörün Türkiye’deki diğer yetkili satıcıların yıllık yeni araç satış hedefi gerçekleştirme yüzdesi ortalamasının %35’inden fazla bir oranda altında olması halinde distribütörün iş bu sözleşmesi feshetme hakkının olacağının düzenlendiğini, sözleşmenin ek-2/1 maddesine göre her sene aralık ayı sonuna kadar tarafların bir sonraki sene için yıllık satış planı üzerinde mutabakat sağlarlar ibaresinin bulunduğunu, davalının 2011 yılı satış hedefinin aralık 2010 tarihinde değil , 28/02/2011 tarihinde açıkladığını, buna göre Türkiye geneli satış hedefine 50000 adet , kendisinin pazar payını %6,1 ve müvekkilinin satış hedefini de 1776 adet araç olarak tespit ettiğini, hedefle mutabık olunmadığına dair müvekkilinin yazısının 04/03/2011 tarihinde davalıya gönderildiğini, davalının cevap vermediğini, davalının 28/02/2011 tarihinde belirlediği satış hedeflerini 09/05/2011 tarihinde revize ederek Türkiye geneli satış hedefini 40000 adet kendisinin pazar payını %5,1 müvekkilinin yıllık satış hedefini de 1421 adet araç olarak yeniden belirlediğini, yeni hedef yazısının 13/05/2011 tarihinde ihtirazi kayıtla teslim alındığını, davalıya revize hedefle mutabık olanmadığına dair Kadıköy …Noterliğinin 26/05/2011 tarih … yevmiye sayılı ihtarnamesini gönderdiklerini ve sözleşme kapsamında bağımsız uzman tayinini talep ettiklerini, davalının bu ihtarnameye cevap vermediğini davalının 2010 yılı Türkiye Satış hedefinin … adet 2011 yılında ise %24,28 azalarak 34915 olduğunu, müvekkilinin 2010 satış hedefini 750-1000 adet 28/02/2011 tarihli 2011 satış hedefinin 1776 adet 09/05/2011 tarihli 2011 satış hedefinin 1421 adet olduğunu, davalının satış adetlerinin düşmesine rağmen müvekkilinin satış hedeflerinin 2010 yılına göre %236, 09/05/2011 tarihli ikinci hedefte ise %189 oranında arttırıldığını, bu durumun feshe gerekçe yapılamayacağını, davalının kendisi için ve müvekkili için belirlemiş olduğu hedefler arasında orantısızlık bulunduğunu davalının 2011 yılı sonunda toplam 34823 adet araç sattığını müvekkilinin ise 2010 yılında 1155 adet araç satmış olmasına rağmen davalı tarafından 2011 yılı için ilk olarak 1776 adet araç satış hedefi verildiğini 2010 yılı satış rakamının yaklaşık %70 oranında fazla hedef verildiğini müvekkilinin fahiş hedeflerini tutturamamış olması sebebiyle hedef pirimlerinden mahrum bırakıldığını, davalı tarafından planlı bir şekilde zarar ettirildiğini, davalının Mayıs ayında satış hedeflerini revize ettiğini ancak yine müvekkiline önceki satış rakamının %30 fazlası olarak hedef gösterildiğini davalının hedefini yılbaşında %6,1 iken mayıs ayında revize edilerek %5,1 olarak değiştirildiğini yıl sonunda gerçekleşen pazar payının %3,85’te kaldığını davalının revize hedefini bile gerçekleştiremediğini Şubat ayı hedefine göre %42 Mayıs ayı hedefine göre %32 oranında davalının hedefinde saptığını davalının pazar payının sürekli düştüğünü, boyalı ve hasarlı araçların sıfır araç gibi sattığını bu durumun müşterilerde ciddi bir güven kaybına neden olduğunu davacının bu uygulamaya yıllarca direndiğini, sözleşmenin feshinin nedenlerinden birinin de bu olduğunu davalının fesih tarihinde Türkiye genelinde 58 adet bayisi bulunmakta iken halihazırda 49 bayisinin bulunduğunu, mutabakat sağlanmamış hedeflerin feshe gerekçe yapılamayacağını 2011 yılı için mutabakat sağlanamadığına göre 2011 yılı için 2010 yılı hedeflerinin geçerli olacağını, müvekkiline 2010 yılı olarak verilen hedefin 750-1000 araç olduğunu müvekkilinin 2011 yılında 452 adet aracı sattığını, hedef tutturma oranının bayinin sözleşmesinin fesih için gerekçe yapılacak ise asgari limitin 750 adet araç olarak baz alınması gerektiğini, davalının 2011 yılı satışlarını 2010 yılı satışlarına göre %24.28 oranında azaldığı için müvekkilinin 2011 yılı hedefinin de 750 / %24,28 : 568 adet olarak tespit edilmesi gerektiğini, müvekkilinin 2011 yılında 452 adet araç sattığını, bunu göre hedef gerçekleştirme yüzdesinin birinci ihtimalde 452 / 750 : %60,27 , ikinci ihtimalde 452 / 568: %74,56 olduğunu, her iki ihtimalde de müvekkilinin Türkiye Hedef Gerçekleştirme yüzdesi olan %85,37 ‘nin %35 altında kalmadığını bu nedenle feshin hiç bir akdi ve kanuni dayanağının bulunmadığını, Türkiye ortalamasının %35 altında kaldığı halde sözleşmesi feshedilmeyen bayiler bulunduğunu bu bayilerin isimlerinin dava dilekçesinde verildiğini, müvekkilinin 2012 yılı sonuna kadar yetkili bayi belgesi verilmiş olmasına rağmen, şubat 2012 tarihinde sözleşmenin feshedilmiş olmasının davalının kötüniyetini ortaya koyduğunu, davalı tarafından gönderilen fesih ihtarnamesinde “iş bu ihtarnamenin tebliğ tarihinden itibaren başlamak üzere 6. Ayın hitamında yani 29/08/2012 tarihinde feshedileceğini bildirildiğini buna göre, davalının sözleşmenin yürürlükte olduğu 01/05/2012 tarihinde … ekranının tek taraflı olarak kapatarak müvekkilini … satışı yapmasını fiilen imkansız hale getirdiğini ve Filo satışlarında fiyat vermediğini, davalının 2003 yılında fesih tarihine kadar Filo satışı için diğer bayileri kayırarak müvekkiline filo fiyatı vermeyerek veya satışa engel olacak şekilde fiyatı geç vererek müvekkilini madden zarara uğrattığını, müvekkilinin hedefleri tutturamaması ve zarar etmesi için elinden geleni yaptığını, fesih hakkının iyiniyet kurallarına uygun kullanılmadığını haksız fesih nedeniyle müvekkilinin uğradığı kar kaybının davalının ödemesi gerektiğini 20 yıl boyunca davacının bayiliğini daha uzun yıllar devam edeceği güveniyle hareket ederek başka ticari faaliyette bulunmadığını başka bayilik almadığını , fesihten sonra geçen 4 yıl boyunca da davalının markasıyla özdeşleşen müvekkilinin başka distrübitörle de yetkili satıcılık sözleşmesi imzalayamadığını, müvekkilinin tasfiye edilme noktasına geldiğini, 4 yıllık kar kaybının davalı tarafından ödenmesi gerektiğini kar kaybının hesabında 2009-2010 yıllarının baz alınması gerektiğini çünkü 2011-2012 yılında müvekkilinin kasten zarara uğratıldığını, müvekkilinin 2009 ve 2010 yılı kar ortalaması tespit edildikten sonra fesih tarihinden dava tarihine kadar mahrum kaldığı karın tazmini gerektiğini , müvekkilinin sözleşme gereği yapmak zorunda kaldığı ve fesih sebebiyle atıl kalan yatırımlarının ve demirbaş bedellerinin ödenmesi gerektiğini, müvekkilini yeni araç satışı için gerekli alt yapı ve demirbaşlar için yatırım yaptığını bunların başka bir işte kullanılmasının mümkün olmadığını, müvekkilinin 2011 ve 2012 yılları pirim alacaklarının bulunduğunu, 2010 yılı için hedef tutturulduğu takdirde araç başı %3 2011 yılı hedef tutturulduğu takdirde araç başı 700 TL pirim ödeneceğini müvekkilinin bu pirimlerden mahrum bırakıldığını, davalının müvekkilinin 20 yıl boyunca sağladığı portföy tazminatını ödemesi gerektiğini, müvekkilinin davalıdan 4.037,28 TL cari alacağı bulunduğunu müvekkilinin manevi zararlarının da tazmin edilmesi gerektiğini belirterek şimdilik 100.000 TL maddi ve 10.000 TL manevi tazminatın fesih tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte davalıdan alınarak müvekkiline ödenmesini talep ve dava etmiştir.
ISLAH : Davacı vekili 06/04/2018 tarihli dilekçesi ile maddi tazminat talebini toplam 4.805.861,02 TL olarak ıslah etmiş ve harcını ödemiştir.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesinde; TBK 72. Maddesine göre tazminat isteminin, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünün öğrendiği tarihten başlayarak 2 yılın her halde fiilin işlendiği tarihten başlayarak 10 yıl geçmesiyle zamanaşımına uğradığını, davacının taleplerini de zamanaşımına uğradığını, TTK 122. Maddeye göre denkleştirme isteminin sözleşme ilişkisinin sona ermesinden itibaren 1 yıl içinde ileri sürülmesi gerektiğini sözleşmenin 2012 yılında feshedilmesi nedeniyle açılan davanın bu madde gereğince de zamanaşımına uğradığını, pirim alacaklarının ücret alacağı gibi olduğundan TBK 147. Hükmü gereğince de 5 yıllık zamanaşımına uğradığını, TBK 82. Maddeye göre de davanın zamanaşımına uğradığını, davanın belirsiz alacak davası mı kısmi dava olarak açıldığının anlaşılamadığını, sözleşmenin feshinin hukuka uygun olduğunu, sözleşmenin 3. Maddesinin 2. Bendine göre davacının Türkiye 2011 yılı hedef gerçekleştirme yüzdesi ortalamasının %35 altında kalmasının fesih nedeni olarak açıkça belirtildiğini, davacının 2011 yılında 1421 adet araç satması gerekirken 452 adet sattığını diğer satıcıların hedef gerçekleştirme yüzdesinin %85 iken davacının yalnızca %31 oranında hedefini gerçekleştirebildiğini, diğer bayilerle ve davacı ile ilgili hedef gerçekleştirme oranlarının cevap dilekçesinin 4. Sayfasında tablo halinde gösterildiğini, davacı tarafından müvekkiline gönderilen 04/03/2011 tarihli hedefe itiraz yazısında dahi 2011 yılında 900 ila 990 adet arasında satış gerçekleştireceğini bildirdiğini buna rağmen 452 adet sattığını kendi bildirdiği hedefe göre dahi ancak hedefin %50’sini gerçekleştirdiğini, diğer bayilerin hedefi altında kalmasına rağmen sözleşmelerinin feshedilmediği iddiasının doğru olmadığını diğer bayilerin durumlarının kıyaslanamayacak derecede daha iyi olduğunu, 2010 yılında 1155 adet araç satan davacının 2011 yılında 452 adet satmasının hiçbir geçerli sebebinin bulunmadığını, 2011 yılında davacının 900 -990 arasında hedef göstermesine rağmen kendi hedefini dahi tutturamadığını, davacının sözleşmenin 3. Maddesine göre 2011 yılı için belirlenen hedefe itiraz edildiğini bu nedenle hedefin kabul edilmemiş olduğunu hakem atanması gerektiğini ifade ettiğini bu itirazların ciddiyetinin bulunmadığını, davacının neredeyse her yıl hedefine itiraz ettiğini ancak 2011 yılına kadar belirlenen hedefinden fazla sayıda araç sattığını 2009 yılı için satılması gereken asgari araç sayısı asgari 501 iken davacının sözleşmenin 3. Maddesine göre itiraz etmesine rağmen 2009 yılında 761 adet araç sattığını 2010 yılında davacının hedefinin asgari 750 olarak belirlenmesine ve davacının yine itiraz etmesine rağmen 1155 adet araç sattığını sözleşmenin 3. Maddesine göre itiraz edilmemesi ve veya bağımsız uzmana başvurulmaması halinde distribütörün teklifi yetkili satıcı tarafından kati ve kayıtsız olarak kabul edilmiş sayılacaktır denildiğini, bağımsız uzmana başvurulmaması nedeniyle müvekkili tarafından bildirilen 2011 yılı hedefinin davacı tarafından kabul edilmiş sayılacağına , davacının her sene hedefe itiraz etmesinin nedeninin diğer bayiler için ayrılan pirimlerin almak istemesinden kaynaklandığını 2011 yılı hedefinin hakkaniyet uygun ve hesaplamasının doğru bulunduğunu, davacının 2011 yılı hedefinin hesap tarzının cevap dilekçesinin 11.sayfasında gösterildiğini buna göre 1421 adet olduğunu buna rağmen davacının 452 adet araç sattığını, dava dilekçesinde sıralanan davacı iddialarının doğru olmadığını, davacının talep ettiği 4.037,28 TL’nin filo iskonto bedeli olduğunu bu konuda kendisine Kadıköy 30. Noterliğinden 09/02/2015 tarih 08969 yevmiye nolu gönderilen ihtarnamede bu durumun davacıya bildirildiğini, diğer bayilerin Fake satış yaptığı iddiasının doğru olmadığını, davacının kar kaybı, demirbaşların bedeli, atıl kalan yatırımlarının bedelinin talebinde haklı olmadığını, menfi zarar ve nispet zararın birlikte istenemeyeceğini, haklı fesihlerde nispet zararların istenemeyeceğini kar kaybının nispet zarar kapsamında kaldığını, pirim ödemesi talebinin haksız olduğunu, davacının pirime hak kazanmadığını, davacının acente olmadığını dolayısıyla tek satıcı olmaması nedeniyle portföy tazminat talebini isteyemeyeceğini, manevi zarar iddiasının mümkün olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE : Dava, taraflar arasında imzalanan yetkili satıcılık sözleşmesinin feshinin haksız olduğu iddiasıyla kar mahrumiyeti nedeniyle uğranılan zarar, atıl kalan yatırımların ve demişbaşların ödenmesine ilişkin alacak, pirim alacağı, portföy tazminatı, cari hesap alacağı ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
DELİLLER : Yetkili satıcılık sözleşmesi, davalı tarafından keşide edilen 27/02/2012 tarihli … yevmiye nolu fesih bildirimi, … Asliye Ticaret Mahkemesine ait 2014/… Esas sayılı dosya, cevabi ihtarnameler, sözleme ek-2, davalının 2011 yılı satış hedefi , davacının bu hedefe karşı itiraz yazıları buna ilişkin ihtarnameler, diğer bayilerle ilgili bilgiler , ticari defter ve belgeler, uzman görüşü, bilirkişi incelemesi.
Taraflar arasında 01/01/2007 tarihinde imzalanan “Yetkili satıcılık sözleşmesi” başlıklı sözleşme incelendiğinde, davalıdan distribütör davacıdan ise yetkili satıcı olarak bahsedildiği, sözleşmenin konusunun 1. Maddede düzenlenmiş olup buna göre “İş bu sözleşme ile distribütör, yetkili satıcıya, aşağıda belirlenen kayıt, şart ve usuller çerçevesinde, yeni …marka araçları ve onlarla ilgili yürürlükteki listelerde yer alan ekipman ve aksesuarlar ile distribütör tarafından önerilen diğer hizmetlerin nihai müşteriye pazarlama, satış ve tedarikini gerçekleştirme yetkisinin münhasır olmamak şartıyla vermiştir…yetkili satıcının ….yeni…araçlarının tüm ürün gamını ve onlarla ilgili bütün ekipman ve aksesuarları ve distribütörün listelerinde yer alan bütün hizmetleri pazarlayacağını taahhüt etmektedir ” denildiği görülmüştür. Satış hedefi başlıklı 3. Madde incelendiğinde “…her takvim yılında pazarlaması yapılacak yeni araçların, aksesuarların, ekipmanların ve hizmet ürünlerinin miktarları ile ilgili satış hedefi ayrı bir mutabakat ile belirlenecektir. Yetkili satıcı, distribütörün teklif ettiği yıllık hedefle mutabık değilse bu hususu distribütörün teklifinin kendine ulaşmasını izleyen 10 iş günü içinde distribütöre bildirecektir. Taraflar, yetkili satıcının bildirimi izleyen 15 gün içinde konuya çözüm getirmek üzere bağımsız uzman tayin edeceklerdir. Bu bağımsız uzman … Yetkili satıcının bir önceki sene gerçekleştirdiği yeni…aracı satışlarının, yetkili satıcının faaliyet gösterdiği yaşam alanını, distribütörün ön görü niteliğindeki satış tahminlerini ve distribütörün söz konusu sene için geliştirmeyi düşündüğü ticaret politikasını dikkate alarak söz konusu yıllık satış hedefini belirleyecektir. Bağımsız uzman atanmasından itibaren 30 gün içinde satış hedefi konusundaki kararını verecektir… Bağımsız uzman kararını verene kadar geçen süre boyunca tarafların bir önceki yıl mutabık kaldıkları satış hedefi uygulanacak ancak yetkili satıcıya yapılacak pirim ödemeleri bu dönem için askıya alınacaktır. Yukarıda belirtilen süre içinde satış hedeflerine itiraz edilmemesi ve/veya bağımsız uzmana başvurulmaması halinde distribütörün teklifi yetkili satıcı tarafından kati ve kayıtsız olarak kabul edilmiş sayılacaktır. Taraflar bir takvim yılının sonunda yetkili satıcının yıllık yeni araç satışı hedefini gerçekleştirme oranının, distribütörün Türkiye’deki diğer yetkili satıcıların yıllık yeni araç satış hedefi gerçekleştirme yüzdesi ortalamasının %35’ten fazla bir oranda altında olması halinde distribütörün iş bu sözleşmeyi feshetme hakkının olacağını açıkça kabul etmişlerdir. Distribütör bu yetkiyi kullanması halinde kararını yetkili satıcıya iadeli taahhütlü mektup vasıtasıyla söz konusu fesih kararının yürürlüğe girmesinden en az 6 ay önce haber verecektir…” denildiği tespit edilmiştir. Sözleşmenin süresi 15.maddede düzenlenmiş olup sözleşmenin ön görülen şekillerde feshedilmediği müddetçe yürürlükte kalacağı düzenlenmiştir. Sözleşmenin eklerinin dava dilekçesi ekinde sunulduğu görülmüştür.
Davalı tarafından davacıya gönderilen 27/02/2012 tarihli …. Noterliğine ait … yevmiye numaralı fesih bildirimi konulu ihtarname incelendiğinde, ihtarnamede sözlemedeki satış hedefi başlıklı 3. Maddenin 2. Bendine atıf yapıldığı, yapılan inceleme neticesinde 2011 yılı için diğer yetkili satıcılarının yıllık yeni araç satış hedefi gerçekleştirme yüzdesi ortalamasının %85,37 olduğu …….Ltd. Şti’nin ise aynı yıl yeni araç satış hedefi gerçekleştirme yüzdesinin %31,37 olduğunun tespit edildiğini böylelikle Türkiye geneli ortalamasının %35’ten fazla bir oranda altında olduğu belirtilerek bu ihtarnamenin tebliğ tarihinden başlamak kaydıyla 6. Ayın sonundan itibaren geçerli olmak üzere sözleşmenin feshedildiğinin bildirildiği görülmüştür.
Dava dilekçesinde davalıdan 4.037,28 TL cari hesap alacağı bulunduğu bildirilmiş olup davalı taraf cevap dilekçesinde davacının cari alacağının bulunmadığı davacının talep etmiş olduğu 4.037,28 TL’nin filo iskonto bedeli olduğunu bu durumun davacıya gönderilen … Noterliğinin 09/02/2015 tarih … yevmiye nolu ihtarname ile açıklandığını bildirmiş bu ihtarname incelendiğinde; davacının ticari defterlerinde görülen 4.037,28 TL’lik farkın 12/11/2010 tarihinde … Noterliğinin … nolu evrakı ile davacı tarafa iade edilen 25/10/2010 tarih … nolu faturanın halen davacı kayıtlarında olmasından kaynaklandığını, davalı tarafın cari hesabının 31/12/2014 tarihi itibariyle (sıfır) olduğunun bildirildiği görülmüştür.
Tarafların tüm delilleri toplandıktan sonra alınan 28/11/2017 tarihli heyet raporu incelendiğinde; bilirkişi heyeti raporlarının 6. Sayfasında diğer yetkili satıcıların gerçekleştirdiği satış miktarı ile ilgili olarak tablo hazırladıkları görülmüştür. Rapora göre, davacının 2011 yılında 1421 adet yıllık satış hedefi belirlediği ancak 452 adet satış yaptığının tespit edildiğini, davacının 2010 yılında (Key account satış yapmadığından) yapmış olduğu 1155 adet toplam satış miktarının, 2011 yılı hedefinin belirlenmesinde esas alındığını, buna göre 1115/ 39020 = %2,96 , davalının Türkiye’de satmayı hedeflediği araç sayısı 40000 adet olup davacının diğer bayilerin ortalamasının altında kalması nedeniyle hedefinin %20 olarak esas alınarak %2,96 X %20 = %3,55 , 40000 adet satış hedefi X %3,55 = 1421 olarak belirlendiği ancak davacının 452 adet araç sattığı, davacının beyanlarına göre davalının 2011 yılı hedeflerini doğru belirlemediği, Türkiye geneli satış hedefinin 50000 adet / yıl olarak belirleyip davacının hedefinin 1776 adet olarak tespit ettiğini, daha sonra davacının hedefte mutabık olunmadığı 04/03/2011 tarihinde bildirdiğini, davalının daha sonra satış hedeflerini revize ederek 40000 adet / yıl , davacının hedefini de 1421 adet olarak revize ettiğini, bunda da mutabık olunmadığının davalıya bildirildiğini iddia ettiğini, sözleşmedeki 3.1 maddesinde hedefle ilgili düzenlemenin yapıldığını, bu maddeye göre değerlendirildiğinde davalının 2011 yılı yıllık satış hedeflerinin sözleşmede yazılan sürede belirlemediği, ilk hedefin Mart 2011 tarihinde açıkladığı daha sonra 2011 mayıs ayında revize ettiği, davacının iki hedefte de mutabık olmadığını bildirdiği bu nedenle davalının süresinde hedef belirlemediği davacının da mutabık olmaması nedeniyle davacıya verilen hedeflerin sözleşmeye uygun olmadığı sonucuna varıldığını, bu nedenle sözleşmenin feshinin haksız olduğunu, hedefin altında satış yapmasına rağmen sözleşmeleri feshedilmeyen başka yetkili satıcılar bulunduğunu, davacının kar kaybı talebi bulunduğunu, 2 yıllık kar kaybı hesabı yapıldığını buna göre kar kaybı zararının 2.392.640,44 TL olduğunu, atıl kalan yatırımlar ve demirbaşa karşılık 673.872,51 TL hesaplama yapıldığını, portföy tazminat bedelinin 1.547.981,73 TL olmak üzere toplam tazminat bedelinin 4.614.494,68 TL olduğunu ayrıca davacının 4.037,28 TL cari alacağının bulunduğu yönünde raporda görüş bildirildiği (raporun 12. Sayfasında tarafların ticari defter ve belgelerinin uyumlu olmayıp davacının ticari defterlerinde 4.037,28 TL alacaklı, davalının defterlerinin ise hesap bakiyesinin “sıfır” olduğunun tespit edilmiş olduğu yazılıdır.) görülmüştür. Rapora karşı taraf vekillerince itiraz edilmiş, davalı vekili itiraz nedenlerinden biri olarak davacıya münhasır satıcılık yetkisi verilmemesi nedeniyle portföy tazminatı hesaplanamayacağı yönünde de itiraz bulunduğu, davacı tarafın itiraz dilekçesi incelendiğinde ise süre ve miktar açısından tazminatların eksik hesaplandığının iddia edildiği görülmüştür. Mahkemece itirazlar doğrultusunda aynı bilirkişi heyetinden ek rapor düzenlenmesi istenilmiş, ek raporda davacının talepleri doğrultusunda 5 yıllık kar kaybı hesaplanarak kar kaybının 2.579.050,00 TL olarak tespit edilip diğer zarar kalemlerinin kök raporla aynı olduğu belirtilerek toplam zarar miktarının 4.801.823,74 TL olarak belirlendiği tespit edilmiştir. Bu ek rapor üzerine davacı tarafından ıslah dilekçesi verilmesi üzerine dosya tekli ticaret mahkemesi tarafından, ticaret mahkemesi heyetine tevdi edilmiştir.
Davalı taraf dosyaya 06/04/2018 tarihli uzman görüş raporunu sunmuştur. İncelendiğinde, davalının 28/02/2011 tarihinde davacıya 2011 yılı için 1776 adet satış hedefi belirlediği, davacının buna 04/03/2011 tarihinde itiraz ederek 2011 yılında kendi satışlarını 900-990 arasında olabileceğini belirttiğini, davalının ise 09/05/2011 tarihli yazısı ile hedefin 1421 olarak revize ettiğini, taraflar arasında 2009 ve 2010 yılında da hedeflerde mutabık kalınmadığını ve bağımsız uzman değerlendirmesi yapılma yoluna gidilmediğini, 2011 yılı satış hedefinin 1421 olarak alınması gerektiğini dosyaya sunulan belgelerden davacı ile birlikte davalı yetkili satıcılarının kendisi satış hedeflerine yaklaşma oranlarının %85,34 olup davacının kendi satış hedefi olan rakama en az %50,34 yaklaşmak zorunda olduğunu, davacının 452 adet araç satarak bu orana yaklaşmadığını, bu nedenle feshin haklı olduğunu davacının taahhüt ettiği 900-990 aralığında değerlendirme yapıldığında da minimum tutar olan 900 alındığında bile davacının yaklaşma oranının %50,34’ün altında olduğunun anlaşıldığındı bu ihtimalde de feshin haklı olduğunu, tek satıcılık sözleşmesi niteliğinde olmaması nedeniyle portföy tazminat istenemeyeceğini, haklı fesih nedeniyle davacının diğer tazminat taleplerinde de haklı olmadığı yönünde görüş bildirdikleri görülmüştür. Davacı tarafından sunulan 27/02/2019 tarihli uzman görüş raporu incelendiğinde, sözleşmenin 3. Maddesine göre satış hedefi konusunda taraflar arasında mutabakat sağlanamadığı, bağımsız uzmana başvurulması gerektiği, davalı tarafından belirlenen 2011 yılı satış hedefinin kabul edilmeyeceğini, sözleşmenin 3. Maddesi gereğince bir önceki yıl olan 2010 yılı satış hedefini 2011 yılı için geçerli kabul olması gerektiğini buna göre davacının satış ortalamasının diğer bayilerin %35 altına düşmeyecek şekilde gerçekleştirdiğini, feshin haksız olduğunu, davacının kar kaybı talebinin sözleşme feshedilmeseydi hak kazanacağı pirim alacaklarının ve davalının talimatı doğrultusunda yapılan yatırım ve demirbaşlardan doğan ve sözleşmenin sona ermesinden sonra tekrar kullanılması mümkün olmayan masrafların yer aldığını, bu zarar kalemlerinin nispet zarar olup somut olayda sözleşmenin feshinin haksız olması nedeniyle bu tazminat taleplerinin kabul edilmesi gerektiğini, TBK 146 gereğince 10 yıllık zamanaşımı süresinin dolmadığını, davacının TTK 122 gereğince portföy tazminatı talep edebileceğini çünkü sözleşmenin feshinden itibaren 1 yıllık süre içerisinde bu hakkını saklı tuttuğunu beyan ettiğini ve sözleşmenin sona ermesinden itibaren 5 yıllık zamanaşımı süresi içerisinde davanın açıldığını, sözleşmenin tek yetkili satıcılık sözleşmesi olduğunu, sözleşmedi münhasır olmamaya ilişkin maddenin geçerli olmadığını, sözleşmeye göre tekel hakkının varlığının sabit olduğunu bildirdiği görülmüştür.
Mahkemece alınan birinci heyet raporu ile sunulan uzman görüşü raporları arasında çelişki olması nedeniyle sözleşmenin feshinin haklı olup olmadığı, sözleşme niteliğine göre tek satıcılık sözleşmesi olup olmadığı değerlendirilerek portföy tazminatı talep edilip edilemeyeceğini ayrıca kar kaybıyla ilgili olarak takdiri mahkemeye ait olmak üzere davacının benzer bir sözleşmeyi yapabileceği makul bir sürenin tespiti ile değerlendirme yapılması hususunda dosya ikinci bilirkişi heyetine tevdi edilmiştir.
10/10/2019 tarihli heyet raporu incelendiğinde, sözleşmenin bayilik sözleşmesi olarak nitelendirilen çerçeve niteliğinde, sürekli borç doğuran ve kanunda düzenlenmeyen isimsiz bir sözleşme olduğunu, bayilik sözleşmesinde üretici/ sağlayıcı malların tamamını veya bir kısmını belirli bir bölgede satmak üzere bayiye göndermeyi, buna karşılık bayi de üretici / sağlayıcının dağıtım ağına dahil olarak sözleşme konusu mal veya hizmeti kendi adına ve hesabına satmak ve bu mal ve hizmetlerin sürümünü arttıracak şekilde faaliyette bulunma yükümlülüğünü üstlendiğini, bu sözleşmede üretici/ sağlayıcının , işletmesinin ürettiği veya tedarikini yaptığı ürünlerin tamamını veya bir kısmını tekel halinde satış yetkisinin belirli bir süre için ve belirli bir yer veya coğrafi bölgede bayiye vermesi halinde tek satıcılık sözleşmesinden bahsedileceğini, davacı tarafın tek satıcı niteliğinde olup olmadığının tespiti bakımından sözleşme hükümlerine bakılması gerektiğini, davacı bayinin faaliyet alanının küçükyalı / İstanbul olarak belirlendiğini, sözleşmenin 1. Maddesinde bayinin faaliyetinin münhasır olmadığının belirtildiğini ayrıca dosyadaki diğer bilgiler ışığında davacı bayinin faaliyet gösterdiği İstanbul’da davalı tarafın birden çok yetkili satıcının olduğunun görüldüğünü, bu nedenle davacının tek satıcı niteliğinde olmadığını, sözleşmenin feshinin haklı olup olmadığı değerlendirildiğinde ise 28/02/2011 tarihinde davalının davacının hedefini 1776 adet olarak tespit ettiğini, davacının itiraz ederek 2011 yılı için tahmini olarak 900-990 arasında satış yapabileceğini bildirdiğini bunun üzerine sağlayıcı / davalının satış hedeflerinin 09/05/2011 tarihinde revize ederek 1421 adet olarak belirlediği sözleşmenin 3. Maddesi doğrultusunda bağımsız uzman ataması yapılmadığını, buna göre bağımsız uzmana başvurma yükümlülüğünün sadece bayiye ait olmayıp tarafların bağımsız uzman konusunda mutabakat sağlaması gerektiğini, davalı tarafından tek taraflı olarak belirlenen satış hedefinin bayi tarafından kabul edildiği sonucuna varılmasının isabetli olmadığını ayrıca davacının itiraz dilekçesinde belirtmiş olduğu 900-990 rakamının da tahmini olması nedeniyle bağlayıcı bulunmadığını, davalının toplam satışında 2011 yılı için 2010 yılına göre %19,5 oranında azalma olduğunu o halde davacının satışlarında da bir önceki yıla göre en fazla %19,5 azalma olacağının kabul edilesi gerektiğini, davacının 2010 yılında 1155 adet satış gerçekleştirdiğine göre 2011 yılındaki hedefinin; 1155 X %19,5 = 930 olması gerektiğini, davacının da satabileceğini belirttiği araç sayısının 900-990 olarak bildirildiğini buna karşılık davacının 2011 yılında 450 adet satış gerçekleştirdiğini sözleşme maddeleri gereği satış ortalaması %85,37 oranı ve %35 alt sınır göz önünde bulundurulduğunda; 930 X %85,37 X (1-0,35) = 516 adet olması gerektiğini, davacının ise 2011 yılında 450 adet satarak olması gereken asgari 516 adet değerinin altında kalması nedeniyle feshin haklı olduğu sonucuna varılması gerektiğini, demirbaşların edinme tarihlerinin 2004- 2010 yılları arasında olduğunu çoğunun ekonomik ömürlerini tamamladığını ayrıca söz konusu demirbaşların sadece davalı adına yapılmış yatırımlar olmayıp bir işletmenin faaliyetlerini gerçekleştirebilmesi adına personelin kullanacağı fiziki mekan ve servis eşyaları olduğunu, denkleştirme istemi yönünden sözleşmenin tekel hakkı içermemesi nedeniyle denkleştirme tazminatı istenemeyeceğinin tespit edildiği görülmüştür. Davacı tarafça rapora itiraz edilmesi nedeniyle dosya 3.bilirkişi heyetine tevdi edilmiştir.
17/12/2020 tarihli heyet raporu incelendiğinde, sözleşmenin hukuki niteliğinin bayilik sözleşmesi olduğunu, bu sözleşme türünde de tekel hakkının olması halinde tek satıcılık sözleşmesinden bahsedilebileceğini, fesih haklı olup olmadığı değerlendirildiğinde, 2011 yılından önceki iki yılda da taraflar arasındaki görüşmelerin aynı şekilde ceryan ettiği ve anlaşmazlıkla neticelendiği bu durumda 2009 yılı için 501-749 (gerçekleşen satış 761) ile 2010 yılı için 750-1000 (gerçekleşen satış 1155) hedeflerini esas alınmasında da sözleşmeye uygunluk olduğunun söylenemeyeceğini, davacı tarafın davalının satış hedefi belirlemesinin (2011 yılı için 1421 son hedef olarak belirlenmiştir) cevap olarak yaptığı itirazda 2011 yılı için hedef önerisinin 900-990 olarak zikrettiğini, davacının davalıya yollamış olduğu cevapta bu rakamın da tarafların üzerinde anlaştığı satış hedefi olduğunu ifade etmenin mümkün olmadığını dolayısıyla sözleşmeye göre taraflar arasında son 3 yıl için üzerinde anlaşılmış bir hedefin olmadığını bununla birlikte 2009 da satış adedi 761, 2010 daki satış adedinin 1155 şeklinde gerçekleştiğini, bu hususta sözleşmede boşluk olduğunu, sözleşmedeki boşluğun tarafların sözleşmeyi imzalarken var olan iradelerinin ve sözleşmede menfaatin güven teorisi doğrultusunda yorumlanarak doldurulması gerektiğini, bu konudaki temel tartışmasız verinin yıl sonu itibariyle gerçekleşen satış adedi olduğunu, 2. Raporda da belirtildiği üzere 1155 rakamının 2011 yılı içinde esas alınması gerektiğini ancak bu rakamın hesaplamaya tam olarak esas alınmasının davacı için adil sonuç doğurmayacağını zira davalı distribütörün Türkiye’de 2011 yılı satışlarının toplamda %19,5 düştüğünü, bu indirim oranının yetkili satıcının satması gereken rakama da uygulandığında 930 rakamına ulaştığını kaldı ki davacının da 2011 yılı için öngörüsünün 900-990 olduğundan 930 rakamının bu bant içerisinde kaldığını, sözleşme gereğince yetkili satıcının yıllık satış ortalamasının diğer yetkili satıcıların Türkiye satış ortalamasının %35’in altında kaldığı takdirde distribütörün sözleşmeyi haklı sebeple fesih imkanı doğduğunu, yetkili satıcı / davacının somut olayda 930 olarak belirlenen satış hedefinin %48,6’sını (452/930) gerçekleştirebildiğini dolayısıyla davalı dilekçelerindeki verilere göre 2011 yılı Türkiye hedef gerçekleştirme ortalamasının %85,37 olup davacının ise %48,6 ile bu oranın %35’ten fazla (%85,37 – %48,6 = %36,77) altında kaldığını bu nedenle davalının feshinin haklı olduğu sonucuna varıldığını, davacının diğer bayilerin satışları içerisinde sahte satışların olduğunu iddia ettiğini ancak bu iddiasını ispatlayamadığını, davacının taleplerinin müspet zarar kapsamında kaldığını ancak feshin davalı tarafça haklı olarak yapılması nedeniyle davacının tazminat taleplerinde haklı olmadığını, taraflar arasındaki sözleşmenin tek satıcılık niteliğinde olmaması nedeniyle denkleştirme tazminatı talep edilemeyeceğinin bildirildiği görülmüştür.
Davacı tarafından delil olarak ileri sürülen …. Asliye Ticaret Mahkemesine ait 2014/… Esas nolu dosyanın yargılamanın devamı sırasında karar verildiği ve kararın onandığı söz konusu kararda müvekkilinin haklılığına karar verildiği, söz konusu kararda davalının davacıya düzenli biçimde mal teslim etme yükümlülüğü, sadakat ve destekleme yükümlülüğünü ihlal ettiğini belirtildiğini bu nedenle bu mahkeme ilamı doğrultusunda feshin haksız olduğunu ve tazminat taleplerinin kabulüne karar verilmesini iddia etmiş olup söz konusu mahkeme ilamı incelendiğinde, … …Ltd. Şti ile davalı arasında imzalanan “yetkili sözleşmesi” ile ilgili olduğu, iş bu dosyaya konu sözleşmenin ise “yetkili satıcılık sözleşmesi” olduğu, yetkili servis sözleşmesinde davacının davacıdan yetkili servis olarak bahsedilerek sözleşmenin 1. Maddesinde konusunun düzenlendiği buna göre “öncelikle aracın satıldığı neresi olursa olsun, …markalı binek ve hafif ticari araçları ile ilgili bakım , onarım, garanti ve geri çağırma işlemleri olmak üzere satış sonrası hizmetleri,… markalı binek, hafif ticari araçlarına ilişkin donanım ve aksesuarları distribütör tarafından önerilen diğer hizmetlerin nihai müşteriye tedarikini, pazarlanmasını ve satışını gerçekleştirme yetkisinin” verildiği görülmüştür. …. Asliye Ticaret Mahkemesine konu sözleşme yetkili servis sözleşmesi olup birinci maddeye göre …markalı araçların satışları neresi olursa olsun bakım onarım…gibi satış sonrası hizmetlere ilişkin olduğu, davamızın konusunun ise yeni araç satışına ilişkin olması nedeniyle, …. Asliye Ticaret Mahkemesindeki davanın kabul edilmesinin mahkememiz dosyası açısından bağlayıcı olmadığı sonucuna varılmıştır.
Toplanan tüm deliller, alınan bilirkişi raporları hep birlikte değerlendirildiğinde taraflar arasında 2009 ve 2010 yıllarında da görüşmelerin aynı şekilde geliştiği ve anlaşamadıkları bağımsız uzman tayini yoluna da gitmedikleri, davacının 2009 yılında 761, 2010 yılında 1155 adet araç satışı gerçekleştiği, davalının Türkiye’deki 2011 yılı satışlarının %19,5 oranında düştüğü, davacının 2011 yılında gerçekleştirdiği 1155 adet araç satışının %19,5 oranında indirilmesi durumunda 930 rakamının çıktığı, davacının da hedef olarak davalıya 900-990 olarak bildirimde bulunduğu bu nedenle 930 rakamının 2011 yılı için esas alınması gerektiği ancak davacının 452 adet araç sattığı, 930 olarak tespit edilen hedefin %48,6’sının gerçekleştirildiği, 2011 yılı için Türkiye hedef gerçekleştirme ortalaması olan %85,37’sinin %35’ten fazla altında davacının hedefini gerçekleştiremediğini, bu nedenle sözleşmenin 3. Maddesine göre haklı olarak davalı tarafından feshedildiği kanaatine ulaşıldığı, haklı fesih nedeniyle davacının tazminat istemlerinde haksız olduğu, cari hesap alacağının bulunmadığı, kaldı ki taraflar arasında imzalanan sözleşmenin tek satıcılık hakkı vermemesi nedeniyle portföy tazminatının talep edilmesinin zaten mümkün olmadığı, davalı tarafından yapılan feshin haklı olduğu kanaatine ulaşılması ayrıca davacının iddia etmiş olduğu zararların maddi tazminat kapsamında kalması, manevi tazminat koşullarının oluşmaması nedeniyle davacının davasının aşağıdaki şekilde reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davacının maddi tazminat taleplerinin reddine,
2-Davacının manevi tazminat taleplerinin reddine,
3-Davacının maddi tazminat talebinin red edilmesi nedeniyle 2021 yılında geçerli Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13/4. Maddesi gereğince 4.080,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacının manevi tazminat talebinin red edilmesi nedeniyle Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 10/3 Maddesi gereğince 4.080,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı tarafından yapılan 28,00 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-Gider avansından kullanılmayan kısmın kararın kesinleşmesi halinde ilgilisine iadesine,
8-Bu dava sebebiyle 59,30 TL maktu karar ve ilam harcı alınması gerektiğinden peşin yatırılan (başta 1.878,53 TL + ıslah ile 78.485,85 TL ve 1.878,49 TL olmak üzere toplam=) 82.242,87 TL’den mahsubu ile fazla alınan 82.183,57 TL’nin karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Taraf vekillerinin yüzlerine karşı, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere oybirliği ile verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 25/03/2021
Başkan …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Katip …
e-imzalıdır