Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/543 E. 2018/378 K. 09.04.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/578
KARAR NO : 2018/586

DAVA : Menfi Tespit
DAVA TARİHİ : 25/05/2016
KARAR TARİHİ : 17/05/2018

DAVA : Davacı vekili mahkememize ibraz ettiği dava dilekçesi ile , müvekkilleri aleyhine kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla … 22 İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasından 456.000 TL bedelli bir adet çeke dayanılarak icra takibi başlatıldığını, ödeme emrine müvekkillerine 18/5/2016 tarihinde tebliğ aldıklarını, ancak söz konusu çekin müvekkilleri tarafından cirolanmış bir çek olmayıp sahte bir çek olduğunu, takibe konulan çekin diğer borçlu … tarafından 28/02/2013 keşide tarihli ve 20.445,00 TL bedelli olarak keşide edilerek müvekkiline teslim edildiğini, müvekkili tarafından işbu çekin diğer çeklerle beraber 26/7/2012 tarihinde çek – senet tevdi bordrosu hazırlanarak …bank …. Şubesine teslim edildiğini, daha sonra çek borçlusu … ile ayrı bir mutabakata varılmak üzere bu çeklerin bankadan müvekkili tarafından geri alındığını müvekkili şirketin o dönem ki müdürünün mutabakat sağlamak için … bulunan keşideci …’ın yanına gittiğini , davaya konu çeki şirket müdürünün elinden geri getireceğini beyan ederek rızası dışında aldığını , çekin alındığı anda 28/02/2013 keşide tarihli ve 20.445 TL meblağlı olduğunu bu durumun …bank … Şubesi kayıtları ile sabit olduğunu, çekin ne zaman teslim edileceğinin …’dan sorulması üzerine sürekli müvekkilini oyaladığını, geri vermediğini, yapılan icra takibi ile söz konusu çekin miktarının ve tarihinin değiştirilmek suretiyle yeniden tedavüle çıkartıldığını, takip alacaklısı ile veya diğer ciranta … ile müvekkilinin hiçbir ticari alışverişinin bulunmadığını, müvekkili tarafından …’dan alınarak …bank’a verilen çekin ilk orijinal hali ile zamanaşımına uğradığını, zamanaşımı süresi geçmiş olduğundan çekin kambiyo takibine konu edilemeyeceğini belirterek söz konusu çekten dolayı müvekkillerinin borçlu olmadıklarının tespitine ve kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmişlerdir.
CEVAP : Davalı Sakarya … Ltd Şti vekili ibraz ettiği cevap dilekçesi ile, öncelikle davacıların basiretli bir tacir gibi davranarak yeniden alamayacakları bir çeki keşideciye iade ederken cirolarını iptal etmek zorunda olduklarını, yine basiretli tacir davranışı gereği hataen veya rızaen ciroları iptal edilmeden keşideciye verilmiş olan çeklerini iade etmesini talep etmeli yada buna ilişkin yasal yollara başvurulmuş olması gerektiğini, müvekkili şirketin tüm bu iddiaların muhatabı olamayacağını, ticari ilişkisi karşılığında çeki aldığını, bankaya ibraz ettiğini, bankaca çekin karşılıksız olduğunu çekin arkasına şerh edildiğini, davacının delil olarak söz konusu çeki 2012 yılında Denizbank’a ibraz ettiğini gösterir çek tevdi bordrosunun sunulmasının davaya bir etkisi olmadığını, kaldı bu hususta ihtilafta bulunmadığını, müvekkilinin iyi niyetli üçüncü kişi konumunda bulunduğunu davacının söz konusu iddiaları olsa olsa keşideciye ve …’a karşı ileri sürebileceğini belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Diğer davalıya usulüne uygun şekilde tebligat çıkartılmasına rağmen cevap dilekçesi verilmediği gibi duruşmalarda takip edilmemiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE: Dava, menfi tespit istemine ilişkindir.
Deliller, … 22 İcra Dairesine ait … esas nolu dosya , Denizbank yazı cevabı,
… 22 İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası alınıp incelendiğinde, … Ltd Şti tarafından, …, …, .. Ltd Şti ve … hakkında 456.000 TL çek bedeli geri kalanı faiz, komisyon, ve çek tazminatı olmak üzere toplam 506.903,34 TL lik kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla takip başlatıldığı, takip dayanağı olarak ise … Bankasının … seri nolu 10/04/2016 keşide tarihli 11/04/2016 ibraz tarihli 456.000 TL tutarındaki çekin gösterildiği tespit edilmiş, dayanak çek fotokopisi incelendiğinde, keşidecisinin …, lehtarının … olduğu … tarafından ciro yoluyla .. Ltd Şti ‘ne geçtiği, bir sonraki ibrazla ilgili kısmın üzerine iptal kaşesi basıldığı daha sonraki cirantanın … olup hamil … Ltd Şti olduğu, çekteki ilk miktarın 20.445,00 TL iken üzerinin çizilerek 456.000 TL yapıldığı, yine keşide tarihinin 28/02/2013 iken üzerinin çizilerek 10/04/2016 yazıldığı, çizilen kısımların üzerinde paraf bulunduğu çekin 11/04/2016 tarihinde bankaya ibraz edildiği, karşılığının bulunmadığına ilişkin şerh düşüldüğü anlaşılmıştır.
Davacı vekilinin iddiaları doğrultusunda dava dilekçesine, çekin ilk haliyle 28/02/2013 keşide tarihli 20.445,00 TL bedelli olarak çek tevdi bordrosu ile …bank’a teslim edildiğine ilişkin çek tevdi bordrosunu ve çekin ilk halinin görüntüsü bulunan çek fotokopisini eklediği tespit edilmiştir. Bu hususta …bank’a yazı yazılmış, 17/06/2016 tarihli yazı cevabında, söz konusu çekin … Ltd Şti tarafından 30/7/2017 tarihinde takas aracılığı ile bankaya ibraz edildiği ilgili çekin takastan iade işlemi gördüğünün bildirildiği görülmüştür, …bank 24/02/2017 tarihli yazı cevabında kendisini sunulan çekin arkalı önlü fotokopisini mahkememize göndermiş incelendiğinde keşidecisi … lehtarı … olup çekin arka tarafında ciro imzası daha sonra .. Ltd Şti kaşesinin üzerinde tekrar çift imza bulunduğu ve “ibraz eden ve tahsil /karşılıksız işlemi yapılmasını talep eden …bank AŞ … Şubesi ve çift imza ” şeklinde kaşe ve imzanın bulunduğu tespit edilmiştir.
Çek keşidecisi olan …’a meşruhatlı tebligat çıkartılarak dava dilekçeside tebligata bırakılarak , çekteki keşide tarihi ve miktarın çizilerek yeniden yazılıp paraf edildiği görüldüğünden değişiklik kısmındaki paraf imzaların …’ın eli ürünü olup olmadığı yönünde tebligatın alındığı tarihten itibaren bir haftalık kesin mehil içerisinde mahkememize yazılı olarak açıklama yapılmasına, bu hususta verilen sürenin kesin olduğunun yazılı olarak açıklama yapılmadığı takdirde çek miktarı ve keşide tarihindeki paraf imzalarının çek keşidecisi olan …’ın eli ürünü olarak mahkememizce kabul edileceğinin ihtar edilmesine karar verilmiş, bu hususta …’a meşruhatlı tebligat çıkartılmış … 13/03/2018 tarihli dilekçesinde , çekteki parafların …’nin bilgisi ve talimatı ile tarafımca atıldığını zira kendisince bu şekilde işlem yapılması hususunda yazılı protokolde yapıldığını, protokolde açıkça bu hususun dile getirildiğini, beyan ettiği görülmüştür.
Davalı şirket vekilince çek üzerindeki değişikliğin ve parafın …’nin bilgisi ve talimatı ile yapıldığı, bu konuda aralarında yazılı protokol bulunduğunun iddia edilmesi nedeniyle tekrar çek keşidecisi …’a HMK 221 ve 245.maddeleri doğrultusunda meşruhatlı tebligat çıkartılarak iddia edilen protokol aslını sunması için süre verilmiş, … tarafından 10/04/2018 tarihinde mahkememize gönderilen dilekçe incelendiğinde , protokol aslının değil fotokopisinin bulunduğunu, sebebinin ise … tarafından sözleşmenin aslının posta yoluyla kendine gönderilerek imzalayıp tarafına gönderilmesinin istenildiğini, bu nedenle sözleşmenin kendisince imzalanarak …’ye gönderildiğini bu nedenle protokolün aslının değil suretinin bulunduğunu bildirmiş , ekinde sunulan sözleşme başlıklı fotokopi belge incelendiğinde … ile … Ltd Şti’nin isim ve imzalarının bulunduğunu, içeriğinde ise taraflar arasında süre gelen ticari ilişkide …’ın …’a olan borçları nedeniyle …’a teslim ettiği dökümü yapılan 12 adet çekin halen …’ın uhdesinde bulunduğunu, …’ın bu çekleri geri almak istediğini, bu sebeple … tarafından işbu çeklere karşılık olmak üzere … Ltd Şti adına olmak üzere 239.000 TL bedelli bir senedin vade tarihi 29/12/2016 olmak üzere düzenlenerek teslim edileceğinin yazılı olduğu görülmüştür. Sözleşme içerisinde birinci maddede yazılı 12 adet çek içerisinde işbu davanın konusu olan … seri nolu ve 28/02/2013 keşide tarihli çek bilgisinin yer almadığı, kaldı ki sözleşme gereğince de 12 adet çekin … tarafından iade alınıp karşılığında 239.000 TL bedelli senet verileceği yazılı olduğundan , dava konusu olayda ise çekin … tarafından iade alınıp, keşide tarihi ve bedel kısmının çizilip paraf edilerek miktarının artırıldığı iddia edildiğinden söz konusu sözleşme ile dava konusu olayın uyumlu olmadığı , söz konusu çekteki değişikliklerin …’ın ve davalıların iddia ettiği gibi …’nin bilgisi ve talimatı ile yapıldığını sunulan protokolün ispat etmediği görülmüştür.
…bank’a yazılan yazı cevabından da anlaşıldığı üzere davacı taraf 28/02/2013 keşide tarihli 20.445,00 TL bedelli çeki …bank’a teslim etmiş , daha sonra …bank tarafından söz konusu çek davacı tarafa iade edilmiştir. Toplanan tüm delillerden özellikle keşide tarihi ve miktardaki değişiklikle ilgili olarak … ve … Ltd Şti tarafından paraf bulunmaması nedeniyle , söz konusu değişikliklerin davacıların bilgisi ve istemi dışında yapıldığı anlaşılmaktadır. Bu durumda , TTK 748 maddesinin dikkate alınması gerekmektedir. TTK 748.maddeye göre, “bir poliçe metni değiştirildiği takdirde değiştirmeden sonra poliçe üzerine imza koymuş kişiler , değişmiş metne ve ondan önce imzasını koyanlar ise eski metne göre sorumlu olurlar.” bu hükmün çekler bakımından da uygulanacağı kanunda yapılan atıf nedeniyle anlaşılmaktadır. Netice itibariyle kambiyo senedi metni değiştirilmiş ise, bunun kendisine karşı ileri sürülmek istenen borçlularca somut olayda davacılarca senet üzerinde onaylanması gerekir. Aksi halde işleme onay vermeyen kimse değişmiş metinden sorumlu olamaz. Dava konusu olayda olduğu gibi bir kısım borçlu olayda keşideci, metni değiştirmiş, ve değişikliğe onay vermiş ise kendisi artık, değiştirilmiş metni olayda yeni keşide tarihi ve senet bedeline göre sorumlu olurken onayı bulunmayan borçlular olayda davacılar ise değiştirilmiş metne göre değil orijinal metne göre sorumlu olacaklardır bu durum imzaların bağımsızlığı olarak ifade edilen senetten doğan her bir borcun birbirinden ayrı olarak bağımsız bir şekilde geçerli olabileceğini düzenleyen TTK 677.maddesi sonucudur. Metnin değiştirilmesine onay vermeyenler için hukuki sorumluluk bakımından senedin tahrif edilmiş olması ile aynı sonuç doğmakta, kendileri değiştirilen metinden sorumlu tutulmamaktadır. Senet değişikliğine onay veren keşideci değiştirilmiş metne göre sorumludur. Nitekim muhatap bankanın uyuşmazlık konusu çeki sahte ve tahrif edilmiş çek kabul etmeyip karşılıksız işlemi yapması da bu sebepledir. Senet üzerindeki değişikliklerin imza ve ya paraf edilerek yapılması gerektiği Yargıtay kararlarında sıklıkla ifade edilmektedir. Somut olayda da senet metni üzerinde değişiklik yapılmış keşide tarihi ve meblağ çizilerek yenileri yazılmış bu değişiklik yalnızca keşideci … tarafından imza edilmiştir, davacıların imza ve onayını taşımamaktadır, senet metninde yapılan değişiklikler davacı -borçlular senedi imzaladıktan sonra yapılmıştır, zira …bank’a takasa verilen çekte bu değişiklikler yer almamaktadır. Davacılar ancak çekin …bank AŞ ‘ye takasa verilen suretinde olduğu gibi değiştirilmemiş ( değişiklikten önceki ) halinden sorumlu tutulabilirler. Değişiklikten önceki çekin meblağı 20.445,00 TL dir. Ayrıca keşide tarihi 28/02/2013 dür. Çek keşide tarihi değiştirilerek 11/04/2016 tarihinde bankaya ibraz edilmiştir. Davacılar ilk keşide tarihine göre sorumlu olduklarından bu durumda çekin ibraz süresi ve zamanaşımına uğradığı tarih değişecektir. Birinci olarak çek süresinde ibraz edilmemiş olacaktır, dava konusu çekte ibraz süresi 10 gündür. Buna göre 10/03/2013 ibraz süresi son günü olmalıdır. Oysa hamil çeki 16/4/2016 tarihinde ibraz etmiştir. İbraz süresinin geçirilmesi nedeniyle çeki süresinde muhatap bankaya ibraz etmeyen tüm sorumlulara karşı başvuru hakkını yitirir bu tarihten sonra yapılan cirolarda ancak alacağın temliki hükmündedir, bu bakımdan davacılara karşı başvuru hakkının kullanılması mümkün değildir, ikincisi çek zamanaşımına uğramıştır, hamilin cirantalarla düzenleyene ve diğer çek borçlularına karşı sahip olduğu başvurma hakları ibraz süresinin bitiminden itibaren 3 yıl geçmekle zamanaşımına uğrar. Dava konusu çekte de zaman aşımı süresi dolmuştur, davacılar zamanaşımı definde bulunduğundan aynı şekilde zamanaşamı sebebiyle kendilerine karşı başvuru hakkı yöneltilemez. İbraz süresinin dolmasına rağmen ibraz edilmemesi ve çekin zamanaşımına uğraması halinde başvuru hakkını yitiren davalı ancak temel ilişkiye yahut sebepsiz zenginleşme hükmüne dayanabileceğinden sebepsiz zenginleşme talebi de sadece keşideciye yöneltilip ciranlara karşı yöneltilemeyeceğinden yine taraflar arasında ticari ilişki bulunmadığından davacıların davalılara borçlu bulunmadığı sonucuna varılmaktadır. Dava konusu çek incelendiğinde, çek nedeniyle icra takibini başlatan … Ltd Şti olup, … ile davacı … arasında … isimli ciranta yer aldığından … davacılara karşı temel ilişkiye dayalı talepte bulunamaz, yine sebepsiz zenginleşme iddiası da TTK 732 maddesine göre sadece keşideciye karşı ileri sürülebilir, davacılar keşideci değil lehtar ve cirantadır. Takibi başlatan … olmamakla birlikte …’da davacılar keşideci olmadığından davacılara karşı sebepsiz zenginleşme iddiası ile başvurması mümkün değildir. … tarafından temel ilişkiye dayalı olarak … ile arasında temel ilişki olduğunu iddia etmesi halinde bu iddiayı ispatlayacak olan …’dır. İşbu davada ise … tarafından dosyaya cevap dilekçesi sunulmadığı gibi duruşmalarda takip edilmemiş temel ilişki iddiası ileri sürülmemiş , ileri sürülse dahi bu iddiayı ispatlayacak hiçbir delil bildiriminde bulunmamıştır. Tüm bu nedenle davacılar söz konusu çekten dolayı davalılara borçlu olmadığından aşağıdaki şekilde davacıların davasının kabulüne karar verilmiştir. ( Birer sureti dosyaya içerisine bırakılan Yargıtay 19 Hukuk Dairesinin 2008/5458 esas ,2013/1495 esas, 2016/12781 esas , 2016/2566 esas , 2009/3613 esas sayılı ilamlarında belirtildiği üzere ) Davacılar kötü niyet tazminat talebinde bulunmuş iseler de, davalıların kötü niyetli oldukları dosya kapsamından anlaşılamadığından , söz konusu çekin keşideci tarafından değiştirilerek paraflanarak tekrar tedavüle sokulması nedeniyle davacıların kötü niyet tazminat talepleri aşağıdaki şekilde reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda izah edilen sebep ve gerekçelere göre;
1-Davacının davasının kabulü ile … 22 İcra müdürlüğünün … esas nolu takibine konu edilen … Bankası … Şubesine ait … nolu çekten dolayı davacıların davalılara borçlu olmadığının tespitine,
Davacıların kötü niyet tazminat talebinin reddine,
2- Davacı vekille temsil edildiğinden 34.226,13 TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
3-Davacı tarafından yapılan 9.235,15 TL yargılama giderinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmın davacıya iadesine ,
5-Bu dava sebebiyle 34.626,57 TL karar ve ilam harcı alınması gerektiğinden peşin alınan 8.656,65 TL nin mahsubu ile bakiye 25.969,92 TL nin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak hazineye irat kaydına,
Taraf vekillerinin yüzlerine karşı, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere oybirliği ile verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 17/05/2018

Başkan … Üye … Üye … Katip …
¸e-imzalıdır ¸e-imzalıdır ¸e-imzalıdır ¸e-imzalıdır

HARÇ BEYANI
34.626,57 TL İ.H.
8.656,65 TLP.H.
25.969,92 TL B.İ.H.

DAVACI SARFI
8.690,15 TL İlk Masraf
545,00 TL Tebligat ve tezkere
9.235,15 TL

¸