Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/506 E. 2018/224 K. 07.03.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İSTANBUL 18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2016/506 Esas
KARAR NO : 2018/224
DAVA : İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 06/05/2016
KARAR TARİHİ: 07/03/2018
Taraflar arasında görülen davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilİ ile davalı arasında, elektrik enerjisi satışına ilişkin abonelik sözleşmesi düzenlendiğini, müvekkilinin, davalı şirketin … numaralı abonesi olarak davalıdan elektrik alımı yaptığını, müvekkiline ait işyerinde kullanılan elektrik sebebiyle, abonelik döneminde her ay davalı şirket tarafından elektrik faturası düzenlenerek müvekkilden talep edildiğini, müvekkilinin de düzenli olarak faturalarını ödediğini, ancak davalı şirket tarafından ilgili dönemlere ait faturalara, kullanılan elektrik kullanım bedelinin dışında herhangi bir hizmet bedeli olmadığı açıkça anlaşılan bedeller ile kötü niyetli diğer kullanıcıların kaçak kullanımı ve tedarikçi elektrik dağıtım firmasının ağır ihmal ve kusurları ile alt yapısının eksikliklerinden kaynaklanan kayıp ve kaçak tüketimin bedelinin de yansıtıldığının anlaşıldığını, ilgili dönem faturalarına Kayıp/kaçak bedeli dışında Dağıtım Sistem Kullanım Bedeli, İletim Sistem Kullanım Bedeli, Perakende Satış Hizmetleri Bedeli ve Sayaç Okuma Bedeli adı altında bazı bedellerin yansıtıldığını, yine kayıp kaçak bedeli üzerinden TRT Payı, Belediye Tüketim Vergisi ve Enerji Fon Bedeli’ de tahsil edildikten sonra tüm bu bedeller üzerinden ayrıca bir de KDV’nin müvekkilinden tahsil edildiğini, söz konusu bedellerin müvekkilinden tahsil edilmesinin hukuka aykırı olduğunu, müvekkilinin hiçbir zaman kaçak elektrik kullanmadığı gibi, kayıp elektrik olarak adlandırılan kaybın meydana gelmesine de sebebiyet vermediğini, kayıp/kaçak bedeli adı altında alınan ödemelerin , dürüst aboneyi adeta dürüst olmayan abonenin finans kaynağı gibi görmek anlamına geldiğini, söz konusu uygulamanın kaçak elektriği özendirip yasal kullanımı cezalandıran bir sonuç doğurduğunun da açık olduğunu bildirerek, Yargıtay HGK’ nun 2013/7-2454 E. ve 2014/679 K. sayılı 21.05.2014 tarihli kararı ile kayıp/kaçak bedellerinin dürüst abonelerden tahsilinin hukuka aykırı olduğu açıkça ifade edilmekle “ Elektrik enerjisinin nakli esnasında meydana gelen kayıp ile başka kişiler tarafından hırsızlanmak suretiyle kullanılan elektrik bedellerinin, kurallara uyan abonelerden tahsili yoluna gitmek hukuk devleti ve adalet düşünceleri ile bağdaşmamaktadır.” denildiğini, yine Yargıtay 3.HD. 2014/7090 E. ve 2014/13588 K. sayılı 20.10.2014 tarihli kararında ise, “Elektrik dağıtım şirketlerinin, EPDK kurul kararları ve tebliğleri çerçevesinde, elektrik kullanan abonelerin faturalarına yansıtarak aldıkları, kayıp-kaçak, sayaç okuma, perakende satış hizmet, iletim sistemi kullanım ve dağıtım bedellerinin elektrik enerjisi kullananlara (sanayi, ticari ve mesken abonelerine) aktif tüketim bedeli dışında ek bir mali yük ve külfet getirdiği izahtan varestedir.” devamla “… kayıp-kaçak, dağıtım, sayaç okuma bedeli, perakende satış hizmeti bedeli ve iletim bedelinin elektrik abonelerinden tahsil edilemeyeceği kabul edilip, davanın reddine karar verilmesi gerekirken, aksi gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir.” denilmek suretiyle, davalı şirket tarafından haksız bir şekilde tahsil edilen ilgili kalemlerin tahsilinin hukuka aykırı olduğunun belirtildiğini, davalı kurum ile müvekkili arasında akdedilen sözleşmelerin matbu sözleşmeler olduğunu, müvekkili tarafından üzerinde herhangi bir değişiklik yapma yada düzenleme yapma ihtimali bulunmadığını, davalının MK.2’ye de aykırı davrandığını, söz konusu hükme göre; herkes haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kuralına uygun davranması gerektiğini, hakkın kötüye kullanılmasının kanun tarafından korunmayacağının açık olduğunu, sözleşme serbestisi adı altında hakkın kötüye kullanılması şekliyle ve kanunu dolanma yoluyla yapılan sözleşmeler de bu hüküm gereği korunamayacağını, izah edilen nedenlerle, davanın Belirsiz Alacak davası olarak kabulü ile; müvekkilden son 10 yıl içerisinde tahsil edilen; kayıp/Kaçak Bedeli, Dağıtım Sistem Kullanım Bedeli, İletim Sistem Kullanım Bedeli, Perakende Satış Hizmetleri Bedeli, Sayaç Okuma Bedeli’nin tahsil tarihinden itibaren işleyecek olan ticari faizi ile birlikte tahsilini,- Kayıp Kaçak Bedeli üzerinden tahsil edilen TRT Payı, Belediye Tüketim Vergisi ve Enerji Fon Bedelinin tahsil tarihiden itibaren işleyecek olan ticari faizi ile birlikte tahsilini, söz konusu bedellere ilişkin olarak tahsil edilen KDV’ nin de tahsil tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte tahsilini, son 10 yıl içerisinde faturalarda açıkça kayıp/kaçak bedeli olarak gösterilmeyip “Aktif Tüketim Bedeli” adı altında tahsil olunan kayıp kaçak bedellerinin de tahsil tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte tahsilini, davalının elektrik tedarik ettiği …’a başvuru haklarının saklı tutulmasına, yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; 6719 Sayılı Kanunun 21 hükmü ile 6446 sayılı Kanunun 17. maddesine eklenen 10. fıkrasında yazılı usul kuralını “(10) Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda; tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin, Kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır.” HMK’da konuya değinen yasa hükmünün 448. maddesinin (1) Bu Kanun hükümleri, tamamlanmış işlemleri etkilememek kaydıyla derhâl uygulanır.” bu yasa hükmünün yalnızca HMK ile sınırlı olmayıp tüm usul kuralları için geçerli olduğunun doktrinde de kabul edildiğini, a) Yasa hükmüne göre mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin, Kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlı olduğunu, davaya konu faturalar ile tahsil edilen bedellerin (EPDK) Kurumunun düzenleyici işlemlerine uygun olmadığı iddiasının olmadığını, davanın temeli HGK içtihadına dayandığını, temeli HGK içtihadına dayanan davada, fatura bedellerinin Kurumunun düzenleyici işlemlerine uygun olmadığı da iddia edilmediğinden, Mahkememizin yetkisinin yeni getirilen usul hükmüne göre sınırlanmış bulunduğundan davanın dinlemeyecek olması nedeniyle reddine karar verilmesini, davacı yanın dava dilekçesinde belirtmiş olduğu talepleri haksız olup usule ve yasaya aykırı olduğunu, dava konusu edilen miktarın, EPDK mevzuatına uygun olarak tahakkuk edilen bir tutar olup; aksi düşünülse dahi işbu davanın muhatabı Satış Lisans Sahibi müvekkil… . değil; Dağıtım Lisans Sahibi şirket olduğunu bu nedenle davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya tahmiline karar verilmesini savunmuştur.
Dava, elektrik abonesi olan davacıdan kayıp-kaçak vs. bedelleri adı altında tahsil edilen bedelin iadesi istemine ilişkindir.
Tarafların bildirmiş olduğu deliller toplanmış, taraflar arasındaki abonelik sözleşmesi, ve abonelik boyunca tahakkuk ettirilen fatura suretleri ile fatura detaylarını gösterir tüketim ekstreleri dosyaya ibraz edilmiştir.
Davalı…Perakende Satış A.Ş. vekili, husumet itirazında bulunmuş, davanın… ‘a yöneltilmesi gerektiğini ileri sürmüştür. Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin yerleşik kararları uyarınca davanın davacı ile abonelik sözleşmesi yapan satış firmasına (pazarlayıcı firmaya) veya tedarikçi firmaya yöneltilmesi mümkün olduğundan pazarlayıcı ve tedarikçi firma müteselsilen sorumlu olduklarından husumet itirazı yerinde görülmemiştir.
Davacı vekili 07/03/2018 tarihli duruşmada ; davanın açıldığı tarih itibariyle Yargıtay Hukuk Genel Kurul Kararında belirtildiği üzere kayıp kaçak bedellerinin iadesi mümkün olduğu için bu davayı açtıklarını, talebinin aynın devam ettiğini ancak davaya konu faturaların EPDK düzenlemelerine aykırılık iddialarının olmadığını, dava dilekçesinde de belirtmiş oldukları gibi EPDK düzenlemelerine göre alınana kayıp kaçak bedellerinin yasal olmadığından iadesini talep ettiklerini, mahkeme aksi kanaatte ise davanın açılmasına sebebiyet vermedikleri için yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
6719 sayılı kanunla yapılan değişiklikten önce Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2013/7-2454 ve karar 2014/679 sayılı 21.5.2014 tarihli kararında; kayıp kaçak bedelinin kurallara uyan abonelerden tahsili yoluna gitmek hukuk devleti ve adalet düşünceleri ile bağdaşmadığını…kayıp kaçak bedelinin hangi miktarda olduğunun apaçık denetlenebilmesi şeffaflık hukuk develitinin ayrılmaz parçası olduğu gerekçeliri ile kayıp kaçak bedeli tahsilinin hukuka aykırı olduğu yönünde hüküm vermiştir. Buna dayalı olarak Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 2014/3055e. 2014/10723k, 2014/12810e. 2014/12352 k. Sayılı gibi kararlarında kayıp kaçak bedelinin tahsilinin hukuka aykırılığı yönünde kararları mevcuttur.
Yargılama sırasında 17/06/2016 tarih 29745 sayılı resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 6719 sayılı yasa ile 6446 sayılı Enerji Piyasası Kanununda bir kısım maddelerde değişiklik yapılarak yeni maddeler ilave olunmuştur. 6719 sayılı Kanunun 21. maddesine göre 6446 sayılı Kanunun 17 ınci maddesinin birinci fıkrasının a,ç,d ve f bentleri değiştirilmiş ve aynı maddeye fıkralar eklenmiştir. Bu itibarla İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. H.D. 2017/1 E. 2017/8 K. Sayılı kararında da belirtildiği şekilde, 6719 sayılı Kanunun 21. maddesinin ç bendi; ”Dağıtım tarifeleri; dağıtım şirketleri tarafından hazırlanacak olan dağıtım tarifeleri, elektrik enerjisinin dağıtım sistemi üzerinden naklinden yararlanan tüm gerçek ve tüzel kişilere eşit taraflar arasında ayrım gözetmeksizin uygulanacak hizmetlere ilişkin fiyatları, hükümleri ve şartları içerir. Dağıtım tarifeleri; dağıtım sistemi yatırım harcamaları, sistem işletim maliyeti, teknik ve teknik olmayan kayıp maliyeti, kesme-bağlama hizmet maliyeti, sayaç okuma maliyeti, reaktif enerji maliyeti gibi dağıtım faaliyetinin yürütülmesi kapsamındaki tüm maliyet ve hizmetleri karşılayacak bedellerden oluşur. Dağıtım şirketlerinin tarifelerine esas alınacak teknik ve teknik olmayan kayıplara ilişkin hedef oranlar bu kayıpları düşürmeyi teşvik edecek şekilde kurul tarafından belirlenir. Kurulca belirlenen hedef oranlarını geçmemek kaydı ile teknik ve teknik olmayan kayıplara ilişkin maliyetler dağıtım tarifelerinde yer alır ve tüketicilere yansıtılır. Teknik ve teknik olmayan kayıplara ilişkin hedef oranlarının tespiti ve değiştirilmesi ile oluşacak maliyetin tarifelerde yer alması ve tüketicilere yansıtılmasına ilişkin usul ve esaslar Kurul tarafından düzenlenir.” 6719 sayılı Kanunun 21. maddesiyle 6446 sayılı Kanununun 17. maddesine 10. fıkra olarak; “(10) Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda; tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin, Kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır. ”26. maddesiyle de 6446 sayılı Kanuna geçici madde olarak; geçici madde 20 – (1) Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17 nci madde hükümleri uygulanır.” hükümleri eklenmiştir. Kanunun 21. maddesi, 17.06.2016 tarihinden sonrasını ve geçici 20. maddeyi öngören 26. maddesi de, 17.06.2016 tarihine kadar açılan takip ve davalar ile başvuruları kapsamaktadır.
Anayasa Mahkemesinin 2016/150 Esas 2017/179 Karar sayılı ve 28/12/2017 tarhili kararıda göz önüne alınarak, davacının kayıp kaçak bedelinin mevzuata aykırı olduğundan bahisle açmış olduğu iade davasının yapılan yargılaması sırasında 17/06/2016 gün ve 29745 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren 6719 Sayılı kanunla yapılan değişiklikler kapsamında 6719 Sayılı kanunun 15. maddesi ile; 6446 sayılı kanunun “Tanımlar ve Kısaltmalar” başlıklı 3. maddesinin 1. fıkrası (şş) bendi eklenmiş ve bu bentte “Teknik ve Teknik Olmayan Kayıp: Dağıtım sistemine giren elektrik ile dağıtım sisteminden tüketicilere tahakkuk ettirilen enerji miktarı arasındaki farkı oluşturan ve maliyeti etkileyen teknik kayıp ve/veya kaçak kullanım gibi sebeplerden kaynaklanan ve teknik bir sebebe dayanmayan kaybı ifade ettiği” hüküm altına alındığı, yine 6446 Sayılı kanunun 14. maddesinde değişiklik yapan 6719 sayılı kanunun 21. maddesi ile 17. maddesinin 4. fıkrasında ilgili faaliyete ilişkin tüm maliyet ve hizmet bedellerini içeren kurul onaylı tarifenin hüküm ve şartları bu tarifelere tabi olan tüm gerçek ve tüzel kişileri bağlar hükmüne yer verdiği, 17. maddeye eklenen 10. fıkra ile de kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurular da ve açılan davalar da Tüketici Hakem Heyeti ile Mahkemelerin yetkisinin bu bedellerin kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlı olduğunun düzenlendiği, 6719 sayılı kanunun 6446 sayılı kanuna eklenen geçici 20. madde ile de kurul kararına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş, dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17. madde hükmünün uygulanacağı hususunun düzenlendiği, 6446 sayılı kanunda yapılan 6719 sayılı kanunun değişikliği ile kurul tarafından belirlenen esaslara göre hazırlanıp, kurul tarafından onaylanan tarifelere uygun şekilde tahakkuk ettirilen faturalarda yer alan kayıp kaçak perakende satış hizmet maliyeti ve benzeri gibi kanunda sayılan kalemler bakımından 17. maddeye eklenen 10. fıkra ile mahkemece yapılacak incelemenin kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluk denetimi ile sınırlı olduğunun ifade edildiği, bu sınırlamanın Anayasaya aykırı bulunarak iptal edildiği, ancak geçici 20.maddesinin Anayasaya uygun bulunması karşısında kayıp kaçak gibi bedellerin tüketiciden tahsil edilmesine ilişkin düzenlemelerin ve bu düzenlemelerin eldeki davalara da uygulanmasına ilişkin kanun hükmünün Anayasaya uygun bulunduğu anlaşılmakla dava konusuz kaldığından dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
HMK’nun 331/1 fıkrasında davanın konusuz kalması sebebiyle esası hakkında bir karar verilmesine gerek bulunmayan hallerde hakimin davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumlarına göre yargılama giderlerine hükmedeceği düzenlenmiştir. Bu durumda yargılamaya devam edilmesi ve davanın açıldığı zaman hangi tarafın haksız olduğunu tespiti ve tutumuyla dava açılmasına sebebiyet veren tarafın yargılama giderlerine mahkum edilmesi gerekmektedir. Dava konusu olayda ise 6719 sayılı yasa dava tarihinden sonra yürürlüğe girmiş olup, dava tarihindeki mevcut mevzuat hükümleri ile gerek Yargıtay Hukuk Genel Kurulu tarafından verilen kararlar ve gerekse Yargıtay 3. H.D. tarafından verilen kararlarda kayıp-kaçak bedelinin istenmesi mümkün olduğundan davacı taraf iş bu davayı açmakla haklıdır. Bu nedenle davacı yararına maktu vekalet ücretine hükmetmek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Dava konusuz kaldığından davanın esası hakkında KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-Karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan harçlar tarifesi uyarınca alınması gereken 35,90.-TL bakiye karar harcının peşin alınan 68,31-TL harçtan mahsubu ile bakiye kalan 32,41-TL harcın karar kesinleştiğinde talep halinde davacıya iadesine,
3-Yargılama aşamasında davacı tarafından yapılan 29,20 -TL başvuru harcı, 35,90- TL peşin harç ( iade edilen kısım düşüldükten sonra kalan miktar ) 4,10 TL vekalet harcı, 99,75-TL tebligat ve müzekkere gideri olmak üzere toplam 168,95-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacının kendisini vekille temsil ettirdiği anlaşıldığından karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret tarifesi uyarınca hesaplanan ve takdir edilen 2.180,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine ,
5- Davanın açıldığı tarihteki durum ve koşullar gözetilerek davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6-…120 maddesi gereğince; taraflarınca yatırılan gider avansı ile varsa delil avansının kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yanlara iadesine,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı davalının yokluğunda kararın tebliğden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize yada mahkememize gönderilmek üzere başka yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek dilekçe ile istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.

Katip … Hakim …
¸e-imzalıdır ¸e-imzalıdır