Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/366 E. 2019/103 K. 06.02.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/366 Esas
KARAR NO : 2019/103

DAVA : Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 06/04/2016
KARAR TARİHİ : 06/02/2019

Taraflar arasında görülen davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasındaki Akaryakıt Dağıtıcı /Bayilik ilişkisinin 2004 yılında … adı ile kurulduğunu ve devamında, sırasıyla; 2002/2 sayılı tebliğin 5. maddesine uygun olarak hazırlanmış olan bayilik sözleşmesinin, davalı ile müvekkili arasında imzalandığını, davalı tarafından hazırlanmış olan ve Akaryakıt Bayilik ilişkisinin sadece davacı ile davalıya has kurallarını düzenleyen protokol imzalandığını, davacı firma, … A.Ş tarafından yaptırılan araştırmada. … A.Ş.’nin Türkiye genelindeki bayileri içinde müşteri memnuniyeti ve hizmet kalitesini en yüksek düzeyde sağlayan bayi olarak seçildiğini ve bizzat … AŞ- tarafından düzenlenen törenle ödül verildiğini, davacının, davalı fırına tarafından takdir edilen 10(M)m3 alımı gerçekleştiremediğini, davacının, … A.Ş. tarafından vaptınlan araştırmada … A.Ş.’nin Türkiye genelindeki bayileri içinde müşteri memnuniyeti ve hizmet kalitesi en yüksek düzeyde sağlayan bayi olarak seçildiğini ve bizzat … AŞ. tarafından düzenlenen törenle ödül verildiğini, davacının, ünvan değişikliği ile … Ltd.Şti. ünvanını aldığını, bu nedenle bayilik sözleşmesi ile protokolün yenilendiğini, davacının, davalı firma tarafından talep edilen 1000 m3 alımı gerçekleştiremediğini, davalı firmanın keşide ettiği mektubu, adi posta ile göndererek “… 2013 yılında toplam 556m3 alım yaptın, kalan 444 m3 eksik nedeniyle ceza talep ederim…” uyarısı yaptığını, müvekkili şirketin, cevabi ihtarında, “…Sizin akaryakıt sektöründeki payınız % 0,4 iken, bizim … olarak pazar payımız 24,5 olup, Sungurlu tüketicisinin % 25’ine biz yakıt satıyoruz, ama yine de 1000 m3 dolmuyor ..” itirazını yaptığını, davalı firmaca düzenlen cari hesap mutabakatı, davacı tarafından onaylanarak, iade edildiğini, davacı akaryakıt alımlarını ön ödemeli / peşin yaptığı için cari hesapta, litre kuruşları haricinde borcunun olmadığını, davacının dava konusu teminat mektubunu düzenleyen banka şubesine başvuru yaptığını ancak talebinin red edildiğini, müvekkilinin …A.Ş.’den teminat mektubunun iadesini talep ettiğini, davalı …A.Ş.’nin, gönderdiği yazı ile toplam 5.000,00- m3 akaryakıt alımını tamamlamadığını, sözleşmenin kalan 42 günü içinde, teknik alımını tamamlamazsan tüm ceza şartı tutarını talep edeceğim… dediğini ve keşide ettiği ihtar ile 100.000-USD cezanın, 7 gün içinde ödenmesini istediğini, 250.000,00-TL teminat mektubu bedelinin tazmin edilmesini talep ettiğini, bankanın da bu talepler yapılmamış gibi, 250.000,00-Tl nin davalı … A.Ş. ye ödediğini, davalı şirketin eksik alım ceza-i şart bedeli adı ile düzenlediği faturayı 227.369,33-TL yazarak davacıya tebliğ ettiğini, müvekkili şirketin, cari hesapta bulunan veya varlığı ikrar veya ispat edilmiş bir borcunun olmadığını, dağıtıcının, varlığı yargılama neticesinde belirlenebilecek bir alacak iddiasıyla mektub bedelini cebine koyduğunu ve yargılama sonunda hukuken himaye edilmeyeceğini bildiği ceza bedelini tahsil ettiğini, davalının, dava açıp, alacağının doğduğunu ispat ettikten sonra teminatı tazmin/alacağını tahsil etme şeklindeki hakkaniyete ve ticari ahlaka uygun yolu tercih etmediğini, davalı şirketin hak etmediği parayı aldığından, bankanın ise tazmin için gerekli şartların oluşmadığından emin olduğunu, davalı bankanın, davacı şirketin hakkaniyete ve ticari ahlaka aykırı fiiline destek verdiğini, dağıtıcıların, bankaları kullanarak, bayileri sömürdüğünü ve bankaları da bilerek/büyük müşteriyi tercih uğruna, bayinin sömürülmesine fersat verdiğini belirterek, sonuç olarak; davacının, davalı şirkete, cari hesap borcunun bulunmadığının tespitine, davalı şirket tarafından, yasaya, hakkaniyete ve ticari ahlaka aykırı olarak alınan 227.369,93-TL nin iade edilmesine ve 8.10.2015 tarihniden itibaren, ödeme tarihine kadarki avans faizinin ve 22.630,00-TL nin ise aynı tarihten itibaren iade edildiği tarih olan 31.12.2015 gününe kadarki avans faizinin davalı şirket tarafından ödenmesine, davacının ifaya mecbur olduğu borcu bulunmadığı halde, mektup bedelini tazmin ederek, finans kurumları nezdindeki itibarını zerdelemiş olması nedeniyle 10.000,00-TL manevi tazminatın davalılar tarafından müştereken ve müteselsil sorumlu olarak ödenmesine, yargılama giderlerinin davalılara yüklenmesine (Bankanın sadece manevi tazminatla ilgili kısımdan sorumlu tutulmasına) karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı banka vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının, müvekkil banka aleyhine, açmış olduğu haksız ve hukuki mesnetten yoksun işbu davan reddinin gerektiğini, müvekkili banka davacı ile diğer davalı arasındaki hukuki ilişkiden ve ihttlafdan bağımsız olduğunu, davacının, müvekkili bankanın Sungurlu/Çorum şubesinin kredili müşterisi olduğunu, davacının talebi üzerine , diğer davalı … Tic.A.Ş firması lehine 250.000.Tl. lık teminat mektubu düzenlendiğini, bu itibarla müvekkili bankanın da işbu davada davalı olarak gösterilmesinın haksız ve hukuka aykırı olduğundan davanın müvekkili açısından husumet yönünden reddine karar verilmesi gerektiğini, müvekkilinin, teminat mektubunu düzenleyen olduğunu, garanti sözleşmesi hükümleri uyarınca, hukuki sorumluluğu garanti verdiği teminat mektubu bedeli ile sınırlı olduğunu, teminat mektuplarının, Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararlarına göre de garanti sözleşmesi sayıldığını ve garanti sözleşmesiyle belli bir riskin garanti edildiğini, müvekkili bankanın sorumluluğunun , davacı ile diğer davalı arasındaki hukuki ilişkiden ve ihtilafdan bağımsız olduğunu, mektup bedelinin tazmini talebi karşısında bankanın sorumluluğunun mektup bedelini nakden, derhal ve tamamen ödemekten ibaret olduğunu, banka teminat mektuplarının hukuki niteliğinin, üçüncü kişinin fiilini taahhüt niteliğinde olması sebebiyle bir tür garanti sözleşmesi olduğunu, üçüncü kişinin fiilini taahhüdün düzenlendiği borçlar kanununun 110. maddesine yöre. “bir üçüncü şahsın fiilini başkasına taahhüt eden kimse, bu üçüncü şahıs tarafından taahhüdün ifa edilmemesi halinde zarar ve ziyan tediyesine mecburdur. ” banka teminat mektubunda da bankanın, üçüncü kişi konumunda olan lehdarın edimini ifa etmemesi veya teminat mektubunda belirtilen diğer risklerin ortaya çıkması halinde, muhatabın uğrayacağı zararları karşılamayı taahhüt etttiğini, söz konusu garanti sözleşmesiyle belli bir risk — her türlü risk değil — garanti edildiğinden, mutlaka tazmin taleplerinde teminat mektubu ile garanti edilen riskin gerçekleştiğinin belirtilmesi gerektiğini, dava konusu olayda da; diğer davalı … Akaryakıt Tic.A.Ş firması müvekkili banka tarafından davacı adına kendi lehlerine düzenlenen 23.31.2013 tarihli 250.000,00-tl bedelli teminat mektubunun “… sözleşme hükümlerinin yerine getirilmemesi nedeniyle tazmin edilerek… ” cari hesaplarına geçirilmesini yazılı olarak 08.10.2015 tarihinde talep ettiğini, bunun üzerine teminat mektubu bedelinin ilgili firmaya ödendiğini, diğer davalı mektup lehdarının talebinin müvekkili banka tarafından davacıya iletildiğini ve davacının mektup tazmin talebinden haberdar edildiğini, kaldı ki; müvekkili bankanın yasal açıdan böyle bir muvafakat alma zorunluluğunun da bulunmadığını, davacı firma yetkililerinin de, söz konusu mektup bedelini 08.10.2015 tarihinde … hesaplarından müvekkil Banka şubesi hesaplarına aktararak mektup bedelinin ödenmesine muvafakat ettiklerini, müvekkilinin işbu davaya konu bir zarara sebebiyet vermediğini, müvekkili bankanın bir A.Ş olarak tüzel kişilik olduğunu, manevi zararın ise; kişilik değerlerinde oluşan objektif eksilme olduğunu, manevi tazminatın, kişinin çekmiş olduğu fiziksel ve manevi acıları dindirmeyi, hafifletmeyi amaçladığını, dolayısıyla davacının kişinin sosyal, fiziki ve kişilik değerlerine saldırı oluşturacak nitelikte bir eylem varmış gibi müvekkili bankadan manevi tazminat talep etmesinin mümkün olmadığını belirterek, haksız ve mesnetsiz açılan davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini savunmuştur.
Davalı … A.Ş. Vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı şirket ile müvekkili şirket arasında imzalanan 19.09.2010 tarihli Bayilik Sözleşmesini 09.11.2012 tarihli protokol ile devraldığını ve kendisi ile aynı tarihte Akaryakıt Bayilik Sözleşmesi imzalandığını, davacının, protokolün 1.maddesinde yıllık 1.000 m3. alım yapacağını taahhüt ettiğini, eksik aldığı her m3 için 50- USD ceza-i şart öngörüldüğünü, buna göre davacının ilk alım yaptığı 19.11.2012 tarihinden sözleşmenin sona erdiği 08 09-2015 tarihine kadar geçen 2 yıl 9 ay 11 günlük sürede: 1.yıl 504 m3, 2.yıl 450 m3, 3.yıl 410 m3 olmak üzere toplam 1.364 m3 alım yaptığını, oysa aynı süreye tekabül eden taahhüt miktarı 2.943 m3 olduğunu, 1,579 m3 eksik alımın sozkonusu olduğunu ve müeyyidesinin 78.950 USD ceza-i şart ödenmesi olduğunu, 08.10.2015 tarihindeki kur üzerinden, bu rakamın TL karşılığı olarak düzenlenen 227.369,93- TL tutarlı faturanın davacıya gönderildiğini, ödeme yapılmayınca 250.000,00- TL bedelli mektubun nakde çevrildiğini, fatura tutarı alındıktan sonra bakiye 22.630,00- TL.nin davacıya iade edildiğini, davacının da dilekçesinde iade hususunu kabul ettiğini, Protokol’ün 4. ve 7. maddelerinin müvekkili şirkete bu hakkı verdiğini, protokol’ün 7. maddesinde sözü edilen teminatların söz konusu ceza-i şartların tahsili için de kullanılacağına ilişkin olduğunu, 7. Maddenin teminat mektubu ile ilgili olduğunu, iki yıl 11 ay devam eden bayiliği sürecinde eksik satışlarını taahhüt rakamına tamamlaması konusunda davacıya 3 ihtar gönderildiğini, 14.04.2014 tarihli ilk ihtarda “eksik ifanın kabul edilmeyeceği” belirtilerek alımların taahhüt rakamına tamamlaması, aksi halde tahakkuk eden cezai şartın talep edileceğini, 06.08.2015 tarihinde yine eksik ifanın kabul edilmeyeceği, cezai şartların talep edileceğinin davacıya bildirildiğini, .09.11.2012 tarihli protokol’ün 4. maddesinin esasen ihtar göndermeye dahi gerek olmaksızın, bayinin bu tür itirazlarını önleyecek bir hüküm sevkettiğini, …’nın gerçekleşlen dönemdeki eksik satış karşılığını talep etmemesinin bu hakkından vazgeçme olarak yorumlanamayacağını, bayinin, ceza-i şartın fahişliğini ileri süremeyeceğini, Protokol’ün 4.maddesindeki bu hüküm ihtarlarla da birleştirildiğinde … A.Ş., ceza-i şart talep hakkından vazgeçti kanaatinin davacıda uyanmasına imkan vermeyecek açıklıkta olduğunu, davacının, “taahhüdünü tamamla” ihtarlarına karşı verdiği cevapların sözleşmeyi tamamen değiştirecek mahiyette olduğunu, müvekkili şirkete, sözleşmede hiçbir şekilde üstlenmediği sorumluluk ve yükümlülükler getirdiğini, bunun kabul edilemez şeyler olduğunu, 200.000,00-TL geri ödemesiz hizmet bedeli alırken sorun olmadığını, bu bedelin geri dönüşümü için zorunlu olan satışı gerçekleştiremediği için bahaneler ileri sürüldüğünü, kötüniyet ve MK 2/ye aykırılığın bu olduğunu, bir sözleşmede, karşı tarafa ek yükümlülük getirecek tek yanlı değişiklik yapılamayacağını, davacıya başlangıçta 200.000,00- TL hizmet bedeli ödendiğini, bu bedelin geri dönüşünün sadece sözleşmenin 5 yıl sürmesine değil; bu 5 yıl içinde taahhüt edilen alımın da gerçekleşmesi ile mümkün olduğunu, aksi halde bayi nedensiz zenginleşmiş; davalının ise gerçekleşmeyen bir nedenle zarar etmiş olacağını, sözleşme bir bütün olarak değerlendirildiğinde, 5 yıldan önce yapılan fesih halinde bayinin toplam alım taahhüdünün sonuçlarından sorumlu tutulmasının da, aslında alım taahhüdünün mutlak gerçekleştirilmesi gerektiği esasına dayandığını, beklenen ve taahhüt edilen alım gerçekleşmediğinde sözleşmenin 5 yıl ya da 10 yıl devam etmesinin bir anlamının olmadığını, bildirilen alım miktarı ile gerçekleşen alım miktarı arasındaki fark nedeniyle ceza uygulandığını, … tarafından müvekkili şirkete gönderilen 11.05.2015, 11.06.2015, 14.07.2015 tarihli 3 adet cezai şart faturasını müvekkili şirketin ödemekle yükümlü olduğunu, davacıya … Noterliği aracılığı ile gönderilen 03 Eylül 2015 tarih ve … sayılı ihtarla tahakkuk eden cezai şartın ödenmesinin istendiğini, davacının ihtara icabet etmeyerek gönderilen faturayı iade ettiğini, bunun üzerine protokol’ün 4. maddesinin verdiği yetkiye istinaden 7. maddede belirtilen teminat mektubunun nakde çevrildiğini belirterek, sonuç olarak; mektubun nakde çevrilmesinde haklılık olduğunu ve ceza-i şart talep hakkı doğduğunu, davacının dilekçesinde ileri sürdüklerinin sözleşme ve taşıdığı yükümlüklerle ilgisinin bulunmadığını belirterek, davanın reddine, masraf ve vakalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesi savunmuştur.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, akaryakıt bayilik sözleşmesi ve asgari alım taahhüdünde öngörülen yıllık asgari ürün alımı taahhüdüne aykırı davranıldığı iddiasına dayalı ceza-i şart alacağından kaynaklanan menfi tespit ve teminat bedelinden tahsil edilen ceza-i şart alacağının istirdadı istemine ilişkin olup, davacının sözleşme uyarınca alım taahhüdünü yerine getirip getirmediği, davalı … Şti’nin ceza-i şart alacağının bulunup bulunmadığı ve teminat mektubunun davalıya ödenmesinde davalı bankanın kusurunun bulunup bulunmadığı tespiti noktasında toplanmaktadır.
Taraf vekilleri, dava ve cevap dilekçelerinde dayanmış oldukları; davalı …A.Ş. ile davacı Şti. ile davacının devraldığı şirket arasında imzalanan 09/11/2012 ve 15/09/2010 tarihli protokol ve bayilik sözleşmeleri, davacı şirket adına düzenlenen eksik alım ceza-i şart alım bedeli açıklamalı fatura, ihtarname ve ihtarnameye cevap, … tarafından davalı şirkete gönderilen 3 adet ceza-i şart faturaları ve ödeme ihtarı fotokopileri, kesin teminat mektubunun tahsiline yönelik ödeme belgeleri dosyaya ibraz edilmiştir.
Tarafların iddia ve savunmaları doğrultusunda davacı şirketin sözleşme uyarınca alım taahhüdünü yerine getirip getirmediği, davalı şirketin ceza-i şart alacağı bulunup bulunmadığı, ceza-i şart alacağı miktarı ve teminat mektubunun davalı şirkete ödenmesinde davalı bankanın kusurunun bulunup bulunmadığının tespiti noktasında Finans Uzmanı, sektör bilirkişisi ve akaryakıt bayilik sözleşmelerinde uzman bilirkişisinden oluşan üçlü bilirkişi heyetinden alınan raporda özetle;
Taraflar arasında münakit 09.11.2012 tarihli 09.09.2015 tarihine kadar 3 yıl süreli Bayilik Protokolü’nün (2). maddesinde davacı bayi 09.11.2012 t. protokol boyunca davalı şirketten her yıl 1000 m3 akaryakıt (kurşunsuz benzin, süper benzin, Eurodiesel ve motorin almayı kabul ve taahhüt etmiştir. Davacı şirketin davalı ile aralarmda münakit 09.11.2012 tarihli Bayilik Sözleşmesinin (09.11.2012-08.09.2015) uygulama döneminde davalı şirkete AAT (Asgari Alım Taahhüdü) ve gerçekleşmelerinin aşağıdaki şekilde oluştuğunu, davacı şirketin 2012-2015 yıllarına ait mübrez ticari defter kayıtları ile sabit olduğunu, Taahhüt Alım Miktarı Eksik Alım Miktarı (m3) (m3) Miktan (m3)
09.11.2012-09.11.2013 1.000 504 496
09.11.2013-09.11.2014 1.000 450 550
09.11.2014-08.09.2015 943 410 533
Toplam 2.943 1.364 1.579
Davalı sözleşmenin uygulandığı (2) yıl (9) ay 11 günlük sözleşme dönemi için eksik ifa miktarının toplam 1.579,00 m3 olduğundan hareketle davacıdan cezai şart talebinde bulunmuş ise de asgari alım taahhüdündeki eksik ifanın dönemsellik ilkesi gereği beher sözleşme yılı için birbirinden bağımsız olarak değerlendirilmesi geretiği, davacının, 09.11.2012 tarihli sözleşmenin sonlanma tarihi (08.09.2015) ne isabet eden (09.11.2012-08.09.2015) dönemde, 1.364 m3 akaryakıt almış olması sebebine binaen davalının tazminat tutarını (1.579,00×50 USD=) 78.950 USD olarak hesaplandığı ve 78.950 USD nin 08.10.2015 tarihi itibariyle geçerli TCMB Efektif Satış kuru (1 USD -2.8799 TL) kuru üzerinden davacı şirkete 08.10.2015/997631 nolu 227.369,93TL bedelli “Eksik Alım Ceza-i Şart Bedeli” açıklaması ile kesmiş bulunduğu faturanın, 08.10.2015 … nolu Yevmiye kaydı ile davacının borcuna kaydettiği, 08.10.2015 tarihinde davacı tarafından 15.11.2013 tarihinde teminat olarak verilen 15.11.2013/0313 … referans nolu 250.000 TL bedelli 23.11.2014 tarihine kadar geçerli … A.Ş. tarafından muhatap davalı adına düzenlenen Banka Teminat Mektubunu 08.10.2015 tarihinde nakte tahvil ederek, mektup bedelinin (250.000,000-227.369,33=) 22.631,67 TL kısmını aynı gün davacının bankadaki hesabma iade ettiği, davalının mübrez defter kayıtları ile sabit olduğunu, ancak akaryakıt bayilik sözleşmelerinde ( veya sözleşme eki taahhütnamelerde ) yer alan yıllık asgari alım taahhüdüne uymama halinde öngörülen ceza koşulu hükümleri TBK’nun 179/11 maddesindeki ifaya ekli ceza koşulu niteliğinde olduğundan burada bu tür koşulu üzerinde durulması gerektiği, TBK’nun 179/11 maddesine göre, ” ceza borcu belirlenen zaman veya yerde ifa edilmemesi durumu için kararlaştırılmışsa, alacaklı, hakkından açıkca feragat etmiş veya ifayı çekincesiz olarak kabul etmiş olmadıkça, asıl borçla birlikte cezanın ifasını isteyebilir. ” şeklinde düzenlendiği, bu sebeple akaryakıt bayilik sözleşmelerinde bayinin yıllık asgari ürün alım taahhüdü bulunmasına rağmen yıllar itibariyle bu taahhüde uyulmamış ise, tedarikçi firmanın TBK’nun 179/11 maddesi uyarınca hem ifayı, hem de ceza koşulunu talep edebilmesi için takip eden yılda henüz bayiye mal vermeden önce ceza koşulu ile ilgili cekince ( itirazı kayıt ) bildirmeyi ya da bu konuda bayiye noterden bir ihtarname göndermesi gerektiği, TBK’nun 179/11. maddesinde öngörülen hüküm, emredici nitelikte olmadığından, taraflar, sözleşme serbesti ilkesi gereğince aralarında farklı bir düzenleme yapılabileceği, davalı şirket ile davacı şirket arasında ( 09/11/2012-18/09/2015 ) döneminde uygulanan 09/11/2012 tarihli sözleşmenin sonlanma ( 18/09/2015 ) tarihine kadar geçen dönemde noterden ihtarname keşide etmek suretiyle, davalıdan sözleşmenin her bir yılı için yıllık eksik ifa sebebine binaen usulüne uygun bir şekilde talepte bulunulmadığı, 09/11/2012 tarihli Akaryakıt Bayilik sözleşmesinin davacının davalı şirkete keşide ettiği 15/06/2015 tarih, … yevmiye no.lu ihtarname ile sonlandırıldığı bu nedenle davalı şirketin davacıdan ” eksik alım ceza-i şart bedeli ” adı altında 227.369,93-TL tutarında bir alacak talebinde bulunabilmesi için gerekli kanuni ve adli şartların oluşmadığı, davalı bankanın sorumluluğu yönünden ise, davalı banka 23/11/2014 tarihine kadar geçerli 250.000,00-TL bedelli teminat mektubunun vadesi geçtikten sonraki bir tarihte ( 08/10/2015 ) lehtarı davalı şirkete ödediği, davalı şirkete geçerlilik süresi 23/11/2014 tarihinde sona ermiş teminat mektubu bedelini 08/10/2015 tarihinde ödemiş olmasından dolayı davacı şirkete karşı TTK 115/3 maddesine göre sorumlu olduğu bildirilmiştir.
Davalıların itirazları noktasında ve davalının ceza-i şart talep etme hakkı bulunması halinde sözleşme uyarınca talep edebileceği ceza-i şart miktarının belirlenmesi ve teminat mektubunun vadesinin uzatılıp uzatılmadığı ve davacının muvafakatının bulunup bulunmadığı noktasında bilirkişi heyetinden alınan ek raporda özetle;
Davacı şirketin taahhüt ettiği asgari alım miktarına kıyasen 2012, 2013, 2014, ve 201 yılında davacıdan almış olduğu akaryakıt miktarına (ifa miktarı) göre eksik alım miktarları ile Bayilik Protokolünün (2).maddesinde öngörülen birimde (m3) tazminat tutarı (50 USD) üzerinden tazminat bedellerinin dönemsellik ilkesi gereği beher sözleşme yılı için ayrı ayrı olmak üzere aşağıdaki şekilde oluştuğu, anlaşılmıştır. Eksik ifa miktarı konusunda davacı ile davalı şirket arasında kayden bir uyuşmazlık olmadığı,
Taahhüt Alım Miktarı Eksik Alım
Dönemi Miktarı (m3) m3) Miktarı (m3) Öngörülen Tazminat (USD)
09,11.2012-09.11,2013 1000 504 496 (496×50 USD=) 24.800
09.11.2013-09.11.20! 4 1000 450 550 {550×50 USD-) 27.500
09.11.2014-08..2015 943 410 533 (533×50 USD) 26.650
Toplam 2943 / M 1364 1579 78950
Davalının 09.11.2012 tarihli Bayilik Protokolünün (2). maddesinde yer alan asgari alım taahhüdü ile ilgili olarak Protokolün ve/veya 09.11.2012 tarihli Akaryakıt Bayilik Sözleşmesinin feshi hakkını kullanmadığı ve protokol ve sözleşme devam ederken davalıya ürün verdiği 2012, 2013, 2014 ve 2015 yıllarında eksik ifayı kabul etmediği konusunda davalıya noter kanalıyla ihtarname keşide etmediği, mal satış ve teslimlerinde herhangi bir itiraz-i kayıt (çekince) ileri sürmediği, sözleşmenin (3), (4) ve (5). yıllarına ilişkin eksik ifadan mütevellit haklarını her bir yıl için ayrı ayrı olmak üzere saklı tutmadığı, davalıya kesmiş bulunduğu Mal Satış Faturalarına da çekince koymadığı, asgari alım taahhüdünün 2010, 2011, 2012, 2013, 2014 ve 2015 yıllarında yapılan yıllık uygulamaları sonucu eksik ifadan mütevellit ceza-i şart her bir yıl için ayrı ayrı ve zımnen ortadan kalktığı bu nedenle (1). davalı şirketin, sözleşmenin sonlanma tarihi öncesine ait eksik ifadan kaynaklanan caza-i şart tutarını sözleşmenin sonlanmasından sonrasında kestiği ceza-i şart faturasına istinaden davacıdan 09.11.2012-08.09.2015 dönemi için topluca ve toplam 78.950- USD tutarında ceza-i şartın tazmini talebinde bulunamayacağını, davalı bankanın, 23.11.2014 t. kadar geçerli teminat mektubunun vadesini, vade bitiminden önce teminat mektubunun muhatabı: davacının yazılı talebini aldıktan sonra uzatabileceğini, davalı banka vekilinin kök raporun tanzim tarihi (11.06.2018) öncesinde dosyaya sunmadığını, davacı şirketçe vadesi 23.11.2014 tarihinde bitecek olan teminat mektubunun 23.11.2015 tarihine kadar uzatıldığı, davalı bankaya verilen 23,11.2014 tarihli talimat mektubunun davalı banka vekili tarafından 10.07.2018 tarihinde dosyaya sunulduğunu, davalı bakaca davacının 23.11.2014 tarihli talimat mektubuna istinaden 23.11.2014 vadeli teminat mektubunun vadesinin 23.11,2015 tarihine kadar temdit edildiği (uzatıldığı) davalı bankanın dava konusu teminat mektubunu 23/11/2015 olan geçerlilik tarihinden önceki bir tarihte (08/10/2015) tazmin etmiş olmasında kanuni ve akdi düzenlemelere aykırılık bulunmadığı, davalı banka vekilinin 11.06.2018 tarihli kök rapora vaki 10.07.2018 tarihli dilekçesinde bu bapta vaki itirazlarının yerinde olduğunu, mahkemece, davalı şirketin davacıdan asgari alım taahhüdünden mütevellit eksik ifasına dayalı ceza-i şart talebinde bulunabileceği hususunun benimsenmesi halinde davalı şirketin talep edebileceği ceza-i şart tutarının 08.10.2015 tarihi itibariyle 227.369,93 TL’na isabet ettiğ, akaryakıt bayilik sözleşmelerinde (veya sözleşme eki taahhütnamelerde) yer alan “yıllık asgari alım taahhüdü”ne uymama halinde öngörülen ceza koşulu (cezai şart) hükümleri TBK’nun 179/11. (BK. md. 158/11) maddesindeki ifaya ekli ceza koşulu (cezai şart) niteliğinde olduğundan burada bu tür ceza koşulu üzerinde durulması gerektiği rapor edilmiştir.
Tüm dosya kapsamı incelendiğinde; davalı şirket ile dava dışı … Un Ve Unlu Mam.Gıda San…Şti. Arasında 19/09/2010 tarihli bayilik sözleşmesi düzenlendiği, protokolün 1. maddesi uyarınca ” bayi, söz konusu istasyonda, bayilik sözleşmenin geçerli olduğu her yıl için akaryakıt ürünlerinden en az 1.000 metreküp …’dan satın almayı taahhüt ettiği, bu taahhüdün yerine getirilmeyen beher m3 için bayi …’ya 50,00-USD ceza-i şart ödemeyi kabul ve taahhüt ” ettiği, dava dışı şirketin EPDK’nın 14.11.2012 tarihli onama kararı ile davacı şirkete devredildiği, davalı şirket ile davacı şirket arasında düzenlenen 09/11/2012 tarihli bayilik protokolünün 1. maddesinde, davacının devraldığı … bayisi olan … Un Ve Unlu Mam.Gıda San…Şti. , davacı şirkete devredildiğinden, davacı şirketin bayi … Un Ve Unlu Mam.Gıda San…Şti.’nin devamı olarak istasyonu işleteceğinden, davacı şirketin 15/09/2010 tarihli protol taahhütlerini üstlendiğini, istasyonda 5 yıl süre ile gulf markalı ürünlerin satılacağı ve bu şekilde istasyon işletme süresinin 5 yıla tamamlayacağını kabul ettiği, 5 yıldan önce sözleşmenin haklı bir neden olmaksızın feshi halinde … Un Ve Unlu Mam.Gıda San…Şti.’nin tüm taahhütlerinden sorumlu olacağını, aksi halde protokolün ihlalinden kaynaklanan tüm ceza-i şartları ödeyeceğini kabul ve taahhüt ettiği, uyuşmazlığın 09/11/2012 tarihli bayilik protokolünde yıllık 1.000 m3 olarak belirtilen asgari alım taahhüdünde öngörülen yıllık asgari alım taahhüdüne aykırı davrandığı iddiasına dayalı kâr mahrumiyetine ilişkin ceza-i şart alacağından kaynaklandığı anlaşılmıştır.
Bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere; davacının, 09/11/2012-08/09/2015 tarihleri arasında kalan 2 yıl 9 ay 11 günlük asgari alım taahhüdünün 1.579 m3 lük kısmını ifa etmediği, 09/11/2012 – 09/11/2013 dönemi için asgari alım taahhüdü kapsamında eksik ifa miktarında ( 496 m3 ) kaynaklanan ceza-i şart tutarının 24.800,00-USD, 09/11/2013 – 09/11/2014 dönemi için asgari alım taahhüdü kapsamında eksik ifa miktarında ( 550 m3 ) kaynaklanan ceza-i şart tutarının 27.500,00-USD, 09/11/2014 – 08/09/2015 dönemi için asgari alım taahhüdü kapsamında eksik ifa miktarında ( 533 m3 ) kaynaklanan ceza-i şart tutarının 26.650,00-USD olmak üzere toplam 78.950,00-USD olarak hesaplandığı, 78.950,00-USD’nin 08/10/2015 tarihi itibariyle geçerli TCMB efektif satış kuru (1 USD = 2,8799 TL ) kuru üzerinden davacı şirkete 08/10/2015 tarihli 227.369,93-TL bedelli ” eksik alım ceza-i şart bedeli ” açıklaması ile kesilen faturanın 08/10/2015 tarihinde davacı tarafından 15/11/2013 tarihinde teminat olarak verilen 250.000,00-TL bedelli banka teminat mektubunun nakde çevrilerek mektup bedelinin ceza-i şart alacağı mahsup edildikten sonra 22.631,67-TL lik kısmı aynı gün davacının bankanın hesabına iade edildiği anlaşılmıştır. Bilirkişi raporunda her ne kadar usulüne uygun ihtirazi kayıt ( çekince ) ileri sürülmediği, sözleşmenin 3,4 ve 5. yıllara ilişkin eksik ifadan mütevellit her bir yıl için ayrı ayrı olmak üzere saklı tutulmadığı, ticari ilişkinin kesintisi olarak sürdüğünden dolayı davalı şirketin ceza-i şart alacağı bulunmadığı mütâlaa edilmiş ise de; davalı şirketin davacı şirkete gönderdiği 14/04/2014 tarihli taahhütlü mektupta 2013 yılında 444 m3 eksik alım yapıldığı, eksik ifayı kabul etmediği, eksiği taahhüt edilen toplam satın alma m3 ne tamamlanmasını, aksi halde taahhüt edilen ceza-i şartın talep edileceği ihtar edildiği, davacı şirket tarafından … Noterliği kanalı ile 15/06/2015 tarihli ihtarı ile, 15/09/2015 günü başlayan bayilik sözleşmesinin 18/09/2015 günü sona erdireceklerini, yeni bir sözleşme imzalamayacakları bildirilmiş, davalı şirket tarafından 03/09/2015 tarihli … Noterliği kanalı ile gönderilen ihtarnamede de, davacının devraldığı … Un ve Unlu …Şti. ile imzalanmış 15/09/2010 tarihli protokol kapsamında eksik satın aldığı, davacı şirketin 09/11/2012 tarihli protokol ile tamamlamayı taahhüt ettiği eksik alımı ile son 3 yıla ilişkin eksik alımdan kaynaklanan 100.000,00-USD ceza-i şartın ödenmesinin ihtar edildiği, gerek 1. yılın sonunda 14/04/2014 tarihli taahhütlü mektupta eksik alımın tamamlanmadığı takdirde ceza-i şart alacağı saklı tutulduğu, gerekse sözleşme sonlanmadan 03/09/2015 tarihli ihtarnamede son 5 yıla ilişkin eksik alımdan kaynaklanan ceza-i şart alacağı talep edilmiş olması nedeni ile eksik alımdan kaynaklanan ceza-i şart alacağı saklı tutulduğu, bu nedenle davalı şirket tarafından düzenlenen 08.10.2015 tarihli 227.369,93-TL bedelli ” eksik alım ceza-i şart bedeli ” açıklaması faturanın ve miktarının taraflar arasında düzenlenen sözleşmeye ve protokole uygun olduğu, teminat mektubunun vadesinin 23/11/2015 tarihine kadar uzatılması nedeniyle davalı şirketin 227.369,93 TL ceza-i şart alacağının, teminat mektubunun nakte çevrilerek tahsil edilmesininde hukuka aykırılık bulunmadığı nitekim davalı banka açısından teminat mektubu ile garanti edilen riskin gerçekleşmesi karşısında bankanın sorumluluğu mektup bedelini nakden derhal ve tamamen ödemekle yükümlü olduğundan, davacının istirdat talebinin reddine karar verilmiştir.
Davacı vekili, dava dilekçesinin netice-i talep kısmındaki 2 no.lu talebinde, (22.630,00-TL nin 08/10/2015 tarihinden iade edildiği tarih olan 31/12/2015 gününe kadarki avans faizinin ödenmesi ) avans faiz alacak miktarını belirtmediği ve harcı tamamlanmadığından, davacı vekilinden talep sonucu açıklaması talep edilmiş olup, davacı vekili, 06/02/2019 tarihli duruşmada; bu talebinden feragat ettiğini bildirdiğinden faize ilişkin alacak talebinin feragat nedeni ile reddine karar verilmiştir.
Davalı şirket tarafından eksik alım taahhüdü nedeni ile ceza-i şart alacağı olarak fatura tanzim edilmesi ve fatura alacağına istinaden teminat mektubunun nakde çevrilmesi nedeni ile manevi tazminat talep edilmiş ise de; yukarıda ayrıntılı olarak açıklandığı üzere davacının talebinin haksız olması nedeni ile manevi tazminat şartları oluşmadığından, manevi tazminat davasının reddine karar verilmiş aşağıda belirtildiği şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Teminat mektubu bedelinin iadesine ilişkin 227.369,93 TL alacak talebinin REDDİNE,
2-22.630,00 TL’nin 08/10/2015 tarihinden iade edildiği 31/12/2015 gününe kadarki avans faizine ilişkin alacak talebinin FERAGAT NEDENİYLE REDDİNE,
3-Manevi tazminat talebinin REDDİNE,
4- Alınması gerekli olan 44,40-TL red harcından peşin alınan 4.053,69 TL’nin mahsubu ile arta kalan 4.009,29-TL’nin karar kesinleştiğinde davacıya iadesine
5-Davacının yaptığı masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,
6-Alacak talebi yönünden davalılar kendilerini vekil ile temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesap ve takdir olunan 15.592,00 TL TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine
7-Manevi tazminat davası yönünden davalılar kendilerini vekil ile temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesap ve takdir olunan 2.725,00 TL TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine
8-Dosyaya yatırılan gider ve delil avansını yatıranların Uyap’a yanlış kaydedilmiş olmakla davalı …’nın yatırdığı 150,00 TL’nin, davalı …’ın yatırdığı 105,00 TL’nin ile davacının yatırdığı 3.100,00 TL gider avansından arta kalan 77,50 TL’nin ( yapılacak tebligatların davacının bakiye gider avansından karşılanmak suretiyle) karar kesinleştiğinde taraflara iadesine
Dair davacı ve davalılar vekilinin yüzüne karşı kararın tebliğden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize yada mahkememize gönderilmek üzere başka yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek dilekçe ile istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır