Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/276 E. 2020/606 K. 26.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/276 Esas
KARAR NO : 2020/606
DAVA : Menfi Tespit
DAVA TARİHİ : 16/03/2016
KARAR TARİHİ : 26/11/2020

DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde, davalı şirket tarafından müvekkili şirketten alacaklı olduğu iddiasıyla …. İcra Müdürlüğünün 2014/… Esas sayılı dosyasında bonoya dayalı icra takibi açtığını, söz konusu bonolarda tanzim tarihi itibariyle her iki tarafı yani alacaklıyı da borçluyu da aynı kişiyi temsil ettiğini, senedin tanzim eden şahsın o tarihte her iki şirketin de yönetim kurulu üyesi olduğunu, 6102 Sayılı TTK nın 395. Maddesine göre “Yönetim kurulu üyesi, genel kuruldan izin almadan, şirketle kendisi veya başkası adına herhangi bir işlem yapamaz, aksi halde şirket yapılan işlemi batıl olduğunu ileri sürebilir, diğer taraf böyle bir iddiada bulunamaz” denildiğini, bu sebeple müvekkili şirket açısından söz konusu bononun ve borç taahhüdünün bağlayıcı olmadığını, Yargıtay … Hukuk Dairesinin 2004/… Esas ve 2004/… Karar sayılı içtihadında da belirtildiği üzere çifte temsil halinde temsilciye açık bir yetki verilmemişse yapılan işlemlerin geçersiz olduğunu, temsil yetkisinin kötüye kullanılması nedeniyle bonolar nedeniyle müvekkilinin borçlu olmadığının, temsilcinin aynı kişi olması nedeniyle, kendisi ile işlem yapma yasağına aykırı muamele olduğundan TMK 2.maddesindeki dürüstlük kuralına aykırılık teşkil ettiğini, müvekkili şirketin eski yetkilisi …’ın, yönetim kurulundan ayrıldıktan sonra sahte kaşe yaptırarak, yetkili olduğu tarihleri kapsayacak şekilde eski tarihli bonolar tanzim ederek müvekkili şirketi, sahibi olduğu davalı şirkete haksız biçimde borçlandırdığını, bonoların TTK 395/1 uyarınca geçersiz olduğundan hükümsüz olduğuna ve iptaline karar verilmesi gerektiğine, takibe konu olan bonoların 03/06/2013 tanzim tarihli 343.466,70 TL bedelli ve 01/10/2013 tanzim tarihli 66.519,24 TL’lik bonolar olduğunu, TTK 395. Maddesi anlamında genel kuruldan izin alınmadığını, söz konusu bonolar nedeniyle müvekkili şirketin davalıya bir borcunun bulunmadığını belirterek söz konusu bonoların hükümsüz olduklarının tespitine ve iptaline, müvekkili şirketin bu bonolar yönünden borçlu olmadığının tespitine, İİK 72/5 uyarınca kötüniyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde, davalı şirketin tek yetkilisinin bulunduğunu, bunun da … olduğunu, davacı şirketin ise çift imza ile temsil edildiğini, şirketlerin farklı tüzel kişiliklere sahip olduğunu, davacı şirketin temsilcilerinin … ve … olduğunu, borçlu şirketin çift imza ile temsil edilmesi nedeniyle TTK 395 maddesinin uygulanamayacağının, …. İcra Müdürlüğünün 2014/… Esas sayılı dosyasına, davacı tarafından takibe ilişkin borcun, senet altındaki imzaların kabul edilmediği ve takibin iptaline yönelik talepleri ile …. İcra Hukuk Mahkemesinin 2014/… Esas sayılı dosyası ile dava açtıklarını, yargılama sonucunda açılan davanın kabul edildiğini ve takibin iptaline karar verildiğini, kararın temyiz edildiğini, Yargıtay … Hukuk Dairesinin 2015/… Esas 2015/… Karar nolu ilamda “takip dayanağı bononun düzenleyeni ve lehtarı farklı tüzel kişiler olup, her iki şirketin ortaklarının veya yetkili temsilcisinin aynı olması bu durumu değiştirmez, o halde mahkemece şikayetin reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesi isabetsiz olduğundan bozulmasına” şeklinde karar verildiğini, bu karar ile ihtilafın sonuçlandığını, karar düzeltme taleplerinin reddedildiğini, bu karara istinaden icra hukuk mahkemesince davanın reddedildiğini, müvekkilinin 2012/2013 yılları itibariyle 343.466,70 TL alacağı için 28/03/2013 tarihinde … Noterliğinin … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile mutabakat yazısı gönderildiğini, davacı tarafın buna itiraz etmediğini, dolayısıyla alacağın kesinleştiğini, kendi cari hesaplarında da alacağının görüldüğünü belirterek davanın reddine karar verilmesini ayrıca %20’den aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesini istemiştir.
DELİLER VE GEREKÇE: Dava, menfi tespit istemine ilişkindir.
DELİLLER: …. İcra Müdürlüğüne ait 2014/… Esas sayılı dosya fotokopisi, … İcra Hukuk Mahkemesine ait 2015/… Esas 2016/127 Karar nolu dosya, taraf şirketlere ait sicil kayıtları, ticari defter ve belgeler, bilirkişi raporları.
…. İcra Müdürlüğüne ait 2014/… Esas sayılı alınıp incelendiğinde, … tarafından … aleyhine, keşidecileri … olan 03/06/2013 tanzim tarihli 343.466,70 TL bedelli ödeme günü 06/12/2013 lehtarı … ve 01/10/2013 tanzim tarihli 66.518,24 TL bedelli yine lehtarı … olan 2 senede dayalı olarak kambiyo senetlerine dayalı takip başlatıldığı görülmüştür.
…. İcra Hukuk Mahkemesine ait 2015/… Esas 2016/… Karar nolu dosyası alınıp incelendiğinde, … tarafından … hakkında icra takibindeki borca itiraz ile ilgili dava açıldığı, mahkemece TTK 776.maddesine göre bonoyu düzenleyen kişi kendi lehine bono düzenleyemez denilerek takibin iptaline karar verildiği, kararın temyiz edildiği, Yargıtay … Hukuk Dairesince 2015/… Esas nolu karar ile bononun düzenleyeni ve lehtarı farklı tüzel kişiler olup şirket ortaklarına veya yetkili temsilcisinin aynı olması durumu değiştirmez denilerek kararın bozulduğu, bunun üzerine icra hukuk mahkemesince davanın reddine karar verildiği görülmüştür.
Yargılama sırasında davacı şirketin … Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/… Esas nolu dosyasında yapılan yargılamada iflasına karar verildiği, verilen kararın kesinleştiği, ikinci alacaklılar toplantısının yapıldığı ve davanın iflas idaresince takip edildiği bildirilmiştir.
Tüm dosya kapsamı ve icra hukuk mahkemesine ait dosyadan anlaşıldığı üzere davaya konu senetlerde keşideci şirket ünvanı altına iki imza atılmış olup bu imzaların … ve …’e ait olduğu hususunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır.
Davacı şirkete ait sicil kayıtları incelendiğinde 01/08/2012 tarihli sicil gazetesinde … A.Ş’nin yönetim kurulu üyelerinin … ve … olduğu, şirkete atacakları müşterek imza ile temsil edeceklerinin karara bağlandığı, 26/06/2013 tarihli ticaret sicil gazetesi incelendiğinde ise davacı şirketin yönetim kurulu başkanının …, yönetim kurulu başkan yardımcısının …, Yönetim kurulu üyelerinin … ve … olduğu, şirketin 3.kişi ve kuruluşlar nezdinde en geniş anlamda yönetim kurulu başkanı ve yönetim kurulu başkan yardımcısının birlikte müştereken atacakları imza ile ve yönetim kurulu başkanı veya başkan yardımcısı ile yönetim kurulu üyelerinden herhangi birisinin müştereken şirket ünvanı veya kaşesi üzerine atacakları imza ile temsil edileceğinin karara bağlandığı görülmüştür.
Davalı şirkete ait 04/07/2011 tarihli sicil gazetesi incelendiğinde temsilcilerinin … ve … olduğu, münferit imza ile davalı şirketin temsil edileceğinin karara bağlandığı görülmüştür.
Davaya konu senetlerden birisinin tanzim tarihi 03/06/2013 olup bu tarihte davacı şirketin yetkilileri 01/08/2012 tarihli sicil gazetesine göre, … ve … olup müştereken yetkili olmalarına rağmen, 03/06/2013 tanzim tarihli senedin o tarihte şirket yetkilisi olmayan … tarafından imzalandığı, söz konusu senetteki imzaların … ve …’e ait olduğu, dolayısıyla söz konusu senedin davacı şirketin diğer yetkilisi … tarafından imzalanmadığı anlaşılmıştır.
Diğer senedin tanzim tarihi 01/10/2013 olup o tarihte davacı şirket yetkililerini düzenleyen 26/06/2013 tarihli ticaret sicil gazetesine göre yönetim kurulu başkanı olan … ile …’in birlikte bono imzalamaya yetkili oldukları anlaşılmaktadır.
TTK 395.Maddesinde ” (1) Yönetim kurulu üyesi, genel kuruldan izin almadan, şirketle kendisi veya başkası adına herhangi bir işlem yapamaz; aksi hâlde, şirket yapılan işlemin batıl olduğunu ileri sürebilir. Diğer taraf böyle bir iddiada bulunamaz.(2) Pay sahibi olmayan yönetim kurulu üyeleri ile yönetim kurulu üyelerinin pay sahibi olmayan 393 üncü maddede sayılan yakınları şirkete nakit borçlanamaz. Bu kişiler için şirket kefalet, garanti ve teminat veremez, sorumluluk yüklenemez, bunların borçlarını devralamaz. Aksi hâlde, şirkete borçlanılan tutar için şirket alacaklıları bu kişileri, şirketin yükümlendirildiği tutarda şirket borçları için doğrudan takip edebilir (3) 202 nci madde hükmü saklı kalmak şartıyla, şirketler topluluğuna dahil şirketler birbirlerine kefil olabilir ve garanti verebilirler.(4) Bankacılık Kanununun özel hükümleri saklıdır. ” denilmektedir.
TTK 395 maddesi kapsamında bonoya imza atan temsilcilere bono tanzimi için davacı şirketin genelin kurulundan izin alınıp alınmadığı açıklanarak izin belgesinin dosyaya sunulması için davalı tarafa süre verilmiş ise de buna ilişkin herhangi bir karar sunulmamıştır.
… Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/… Esas 2014/… Karar nolu ilamı ile davacı şirkete ait 01/07/2013-30/06/2014 dönemine ait yevmiye defterleri, defter-i kebir ve envarter defterlerinin zayi olduğunun tespitine karar verildiği ve kararın kesinleştiği tespit edilmiştir.
Davalı taraf vekili 23/10/2017 tarihli dilekçesinde, bono düzenlenmesine neden olan alacaklarla ilgili açıklama yaptığı görülmüştür.
Halk Bankasına yazı yazılarak davacı firmaya ait banka hesabının ekstresi istenilmiş, alınan yazı cevabı dosyaya bırakılmıştır.
Dosya bilirkişiye tevdi edilerek, davacı tarafın bir kısım ticari defter ve belgelerini zayi olduğuna ilişkin mahkeme kararı dikkate alınarak zayi olmayan mevcut defterleri ile yine davalının ticari defterleri incelenerek TTK 395 maddesi değerlendirilerek, senetlerin davacının defterinde kayıtlı olup olmadığı, davacı firmanın davalı firmaya nakit olarak para aktarımı yapıp yapmadığı, davacının davalıya borcunun bulunup bulunmadığı hususunda rapor tanzim edilmesi istenilmiş, mali müşavir bilirkişi 08/03/2018 tarihli raporunda, davacı tarafın ticari defter ve belgelerinin zayi olması, davalı tarafın da ticari defter ve belgelerini ibraz etmemesi nedeniyle incelenemediğini, banka hesap ekstresine göre davalı şirketin takibe konu edilen bonolar nedeniyle davacıya para aktardığına ilişkin açık kayda rastlanmadığını, TTK 395.maddesinin değerlendirilmesinin mahkemeye ait olduğunu belirttiği görülmüştür. Rapora karşı davalı tarafça itiraz dilekçesi verilmiş ayrıca senet alınmasına dayanak gösterilen bir takım muavin defter suretlerini dilekçeye eklendiği görülmüş bunun üzerine … şubesine yazı yazılarak davalı tarafça bildirilen banka hesaplarından davacı taraf para gönderilip gönderilmediği sorulmuş, 15/05/2018 tarihli banka yazısı incelendiğinde sadece 4.973,75 TL gönderildiği, başkaca bir ödeme bulunmadığının bildirildiği görülmüştür.
Davalı tarafa ticari defter ve belgelerinin ibraz etmesi için kesin süre verilerek itirazlar doğrultusunda bilirkişiden ek rapor istenilmiş, ek rapor incelendiğinde davacının 2014 ve 2015 yıllarına ilişkin defter ve belgelerin incelendiği ancak davalı tarafın verilen kesin mehile rağmen ticari defter ve belgeleri sunmadığı belirtilerek kök rapordaki görüşlerin tekrarlandığı tespit edilmiştir.
İcra hukuk mahkemesince verilen karar mahkememizi bağlamadığından, tüm dosya kapsamına göre değerlendirme yapıldığında öncelikle 03/06/2013 keşide tarihli senedin, davacı şirketin müşterek yetkilileri olan … ve … tarafından değil, daha sonra yani bono keşide edildikten sonra 26/06/2013 tarihinde temsilci tayin edilen … ile birlikte … tarafından imzalandığı, alacaklı şirketin de yetkilisinin … olduğu, TTK 395. Maddesine göre, yönetim kurulu üyesi genel kuruldan izin almadan şirket ve kendisi veya başkası adına herhangi bir işlem yapamayacağından, genel kuruldan izin alındığına dair herhangi bir evrak da sunulmadığından söz konusu bonolar nedeniyle davacı şirketin davalıya borçlu olmadığı sonucuna varılarak söz konusu senetlerden dolayı davacının davalı taraf borçlu olmadığının tespitine ve söz konusu senetlerin iptaline karar vermek gerekmiştir.
Davacı tarafın kötüniyet tazminat talebi de bulunmakta olup, İİK 72/5 bendine göre “dava borçlu lehine hükme bağlanırsa derhal takip durur, ilamın kesinleşmesi üzerine borçluyu menfi tespit davasını açmaya zorlayan takibin haksız ve kötüniyetli olduğu anlaşılırsa talebi üzerine, borçlunun dava sebebiyle uğradığı zararın da alacaklıdan tahsiline karar verilir” denilmekte olup, yargılamanın devamı sırasında davacı şirketin iflasına karar verildiği ve iflas kararının kesinleştiği, İİK 193/2.maddesine göre iflasın kesinleşmesi ile borçlu iflas eden şirket aleyhine yapılan takiplerin düşeceği bildirildiğinden, söz konusu takip düştüğünden şartları oluşmayan kötüniyet tazminat talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davacının menfi tespit isteminin kabulü ile ;
… icra müdürlüğünün 2014/… esas sayılı dosyasındaki takibe dayanak yapılan 03/06/2013 keşide tarihli , keşidecisi … Aş , lehtarı … Ltd Şti olan 06/12/2013 ödeme günlü 343.466,70TL bedelli senet ile, 11/10/2013 keşide tarihli, keşidecisi … Aş , lehtarı … Ltd Şti olan 06/12/2013 ödeme günlü, 66.518,24TL bedelli, senetlerden dolayı davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine ve söz konusu senetlerin iptaline,
Davacının kötü niyet tazminat talebinin reddine,
2-Davacı kendini vekil ile temsil ettirdiğinden 37.148,95 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya (müflis … A.Ş iflas masasına) verilmesine,
3-Davacı tarafından yatırılan 7.001,52 TL nispi peşin harcın davalıdan alınarak davacıya (müflis … A.Ş iflas masasına) verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 33,50 TL ilk masraf, 750,00 TL bilirkişi ücreti, 499,90 TL tebligat ve tezkere gideri olmak üzere toplam 1.283,40 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya (müflis … A.Ş iflas masasına) verilmesine,
5-Davalı tarafından yapılan masrafın kendi üzerinde bırakılmasına,
6-Gider avansından kullanılmayan kısmın ilgilisine iadesine,
7-Bu dava sebebiyle 28.006,07 TL karar ve ilam harcı alınması gerektiğinden peşin alınan 7.001,52 TL’nin mahsubuyla kalan 21.004,55 TL karar ve ilam harcının davalıdan alınarak hazineye irad kaydına,
Davacı vekilinin yüzüne karşı davalının yokluğunda, kararın tebliğinden itibaren 10 gün içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere oybirliği ile verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 26/11/2020

Başkan …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Katip …
e-imzalıdır