Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/184 E. 2018/1117 K. 17.10.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/184 Esas
KARAR NO : 2018/1117

DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 24/02/2016
KARAR TARİHİ : 17/10/2018

Taraflar arasında görülen davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin maliki olduğu … plaka nolu aracı 02.09.2015 tarihinde davalılardan … Ltd.Şti.’e kiraladığını, belirtilen aracın 08.08.2015 tarihinde … plaka nolu araçla, bu araçta 15.10.2015 tarihinde … plakalı araç ile değiştirildiğini, müvekkili şirkete ait … plaka nolu aracın davalı …’ın sevk ve idaresinde iken … plaka no.lu araç ile çarpışması sonucu hem müvekkiline ait araçta hem de karşı araçta hasar meydana geldiğini, müvekkili şirkete ait aracı kullanan davalı …’ın, sürücü listesinde belirtilmediği gibi, bu kişinin aracı kullanacağına dair müvekkili şirkete herhangi bir bildirimde de bulunulmadığını, buna göre kira sözleşmesinin “6. 20” maddesine aykırılığın söz konusu olduğunu, meydana gelen zarardan davalı şirketin, sözleşmeye aykırılıktan, davalı sürücü … haksız fiilden, davalı şirketin yetkilisi … ise şirkete verdiği taahhütname ve kefalet gereği sorumlu olduğunu, müvekkiline ait araçta meydana gelen hasarın … Ltd.Şt. tarafından yapılmış olup toplam 16.000 TL hasar tespit olunduğunu, oluşan bu zararın yarısı olan 8.000,00- TL nin dava dışı sigorta şirketi tarafından müvekkili şirkete ödendiğini, kalan kısım için davalılar hakkında ….İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını ancak davalıların takibe itiraz etmeleri sebebi ile takibin durduğunu belirterek, sonuç olarak, haksız ve hukuka aykırı olarak yapılan bu itirazın iptali ile takibin 8.117,37-TL üzerinden devamına, davalıların % 20’den az olmamak üzere icra inkâr tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalılar üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılara usulüne uygun davetiye tebliğine rağmen davaya cevap vermemişler, davalı … dışındaki davalılar duruşmalara katılmamışlardır.
….İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası ile davacı şirket tarafından davalılar aleyhine toplam 8.117,37-TL tutarında icra takibi başlatıldığı, takibe süresi içerisinde itiraz edildiği ve 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde itirazın iptali davasının açılmış olduğu görülmüştür.
Tarafların bildirmiş oldukları deliller toplanmış, trafik ve sigorta kayıtları ile hasar dosyası celp edilmiş
Tarafların kusur durumu ile davacıya ait hasarda toplam hasar bedeli tespit edilerek dava dışı sigorta şirketi tarafından yapılan ödemeler mahsup edilmek suretiyle davacının takip tarihi itibariyle karşılanmamış hasar bedeli ve işlemiş faiz alacağının bulunup bulunmadığı hususunda Makine Mühendisi ve Trafik bilirkişisinden oluşan bilirkişi heyetinden alınan raporda özetle; 29/11/2015 günü saat 00.10 sıralarında davalı sürücü … sevk ve idaresindeki … plakalı otomobili ile … istikametinden, … istikametine doğru seyri sırasında olay mahalli ışık kontrollü 3428 plakalı trafik ışıklarına geldiğinde, seyir istikametine göre yolun sağından gelerek … plakalı trafik ışıklarından dönüşe geçerek karşıya … sokağına geçiş yapmak isteyen sürücü … idaresindeki … plakalı otomobil ile çarpışmaları sonucu maddi hasar ile neticelenen dava konusu olayın meydana geldiğini, zararları doğrultusunda kusur durumunun kime ait olduğu yönünde kesin olarak tespit edilemediği durumlarda rizokonun eşit derecede taraflara paylaştırılır ilkesi doğrultusunda olayda her iki tarafında eşit derecede kusurlu olduğu kabul edildiğini, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E.2007/11-104 K:2007/180 sayılı kararı doğrultusunda, olayın meydana gelmesinde her iki tarafın da dikkatsiz, nizam ve kurallara aykırı hareket ettiği tespit edilmiş olup olayda her iki tarafında eşit derecede kusurlu olduğunun tespit edildiğini, davalı sürücü …’ın olayda % 50 (yüzde elli) oranında kusurlu olduğu, … plakalı otomobil sürücüsü …’ nın olayda % 50 ( yüzde elli ) oranında kusurlu olduğu, … plakalı otomobilde tespit edilen hasarın maddi hasarlı kaza tespit tutanağı ile uyumlu olduğu, tespit edilen 16.000.TL (onaltıbintürklirası) hasar tutarının kadri maruf olduğu, kusur oranına denk gelen hasar tutarının I6.000.TL X % 50 = 8.000.TL ( sekizbintürklirası ) olduğu hususları rapor edilmiştir.
Tüm dosya kapsamı incelendiğinde; davacı kiralayan şirket tarafından kira sözleşmesi ile davacı şirkete ait aracın kira sözleşmesinin 6.20 maddesine aykırı olarak davalı … sevk ve idaresinde iken kaza yapması sonrası araçta oluşan hasar bedelinin rücuen tazminin talep edilmiştir. Taraflar arasındaki sözleşmenin 6.20 maddesinde; ” Kiracı, otomobilleri kira dönemi boyunca kullanacak kişilerin adını, soyadını, yaşını ve adres listesi ile birlikte ehliyet bilgilerini kiraya verene bildireceği, bu kişiler dışındaki şahısların kiralanan araç veya araçların kullanımı sırasında araç veya araçlarda oluşacak hasar ve zararlar ile olaya karışan karşı taraf araç veya araçlarının her türlü zarar ve hasarlarının ödenmesi ve sorumluluğu tamamen kiracıya ait olacağı ” kararlaştırılmış olup, diğer davalı …’ ın ise kira sözleşmesinden kaynaklanan her hangi bir borç ve/veya cezai şart ve/veya yükümlülük nedeni ile 10.000,00-TL tutarına kadar 02/09/2018 tarihine kadar geçerli olmak üzere kiracı ile birlikte koşulsuz, şartsız müşterek ve müteselsilen kefil olmayı kabul ve taahhüt ettiği görülmüştür. Davacı taraf, davalı kiralayan şirket tarafından, davalı …’ın sürücü listesinde belirtilmediği gibi, bu kişinin aracı kullanacağına dair davacı şirkete herhangi bir bildirimde de bulunulmadığını, buna göre kira sözleşmesinin “6. 20” maddesine aykırılığın söz konusu olduğunu, meydana gelen zarardan davalı şirketin, sözleşmeye aykırılıktan dolayı ve diğer davalı Kazın İnalpolat’ ın ise sözleşmedeki taahhüdü ve kefaleti nedeni ile sorumlu olduğu iddia edilmiştir.
6100 sayılı HMK.’nın 4/I-a maddesinde kiralanan taşınmazların 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununa göre ilamsız icra yoluyla tahliyesine ilişkin hükümler ayrık olmak üzere, kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dâhil olmak üzere tüm uyuşmazlıkları konu alan davalar ile bu davalara karşı açılan davalara, konuları ve değerlerine bakılmaksızın sulh hukuk mahkemelerinde bakılacağı hükmüne yer verilmiştir.
Somut olayda, davacı vekili, taraflar arasında araç kiralama sözleşmesi düzenlendiği, sözleşmenin 6.20. Maddesindeki şartlara uyulmaması nedeni ile trafik kazasından kaynaklanan davacıya ait araçta oluşan hasarın rücuen tazmini talep edilmiştir. Bu durumda davanın araç kiralama sözleşmesinden kaynaklandığı ve uyuşmazlığın çözümünde araç kira sözleşmesi hükümlerinin uygulanacağı ve 6100 sayılı HMK’nun 4/I-a maddesi uyarınca görevli Mahkemenin Sulh Hukuk Mahkemesi olduğu anlaşılmakla, mahkememizin görevsizliğine karar verilmiştir.
Her ne kadar davalı …’ın haksız fiil hükümleri uyarınca sorumlu olduğu belirtilmiş ise de; Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 20/12/2016 tarih, 2016/12603 E., 2016/12398 K. sayılı ilamında da belirtildiği üzere, aynı davada, bir kısım davalılar hakkında genel mahkemenin, diğer davalılar hakkında ise uzman olan özel mahkemenin görevli bulunması halinde , uyuşmazlık aynı olaydan kaynaklanıyor ve zarar tek ise ya da, taleplerden birisi yönünden verilecek karar diğerini doğrudan ilgilendirecek nitelikte bulunuyorsa, söz konusu özel mahkeme ile genel mahkeme arasında ” yargılama usulüne ilişkin esaslı farklılıklar bulunmaması kaydı ile bütün taraflar ve talepler yönünden uzman olan özel yetkili mahkemede yargılama yapılarak uyuşmazlığın çözülmesi gerektiğinden, davalı … yönünden de uyuşmazlığın Sulh Hukuk Mahkemesinde sonuçlandırılması gerekmekte olup, aşağıda belirtildiği şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-HMK 6100 Sayılı 114/1-c ve 115/2 maddeleri uyarınca dava şartı noksanlığından davanın USULDEN REDDİNE
2-İstanbul Sulh Hukuk Mahkemelerinin görevli olduğu tespitine,
3-6100 sayılı HMK nın 20. Maddesi uyarınca görevsizlik kararının kesinleşmesinden itibaren iki hafta içerisinde davacı tarafın müracatı halinde dosyanın görevli Sulh Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,
4-6100 sayılı HMK nın 20. Maddesi uyarınca görevsizlik kararı kesinleşmesinden itibaren iki haftalık süre içerisinde davacı tarafın müracat etmemesi halinde davanın açılmamış sayılacağına,
5-Yargılama giderleri ve vekalet ücretinin görevli mahkemece hüküm altına alınmasına,
Dair davacı … davalı vekilinin yüzüne karşı kararın tebliğden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize yada mahkememize gönderilmek üzere başka yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek dilekçe ile istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır