Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/1287 E. 2022/384 K. 12.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/1287 Esas
KARAR NO : 2022/384
DAVA : İtirazın İptali olmadığı takdirde Alacak
DAVA TARİHİ : 11/04/2014
KARAR TARİHİ : 12/05/2022

DAVA : Davacı vekilinin mahkememize ibraz ettiği ve mahkememizin 2014/… Esas nolu dosyasına kaydı yapılan dava dilekçesi ile, … …, … … , … … , … …, … …, … petrol … AŞ , … .. AŞ, … … AŞ ve … … AŞ hakkında açtığı davada, müvekkili banka ile … Tic AŞ arasında imzalanan 17/8/2011 tarihli 5.000.000 TL bedelli , 06/7/2011 tarihli 6.000.000 TL bedelli , 02/04/2012 tarihli 15.000.000 TL bedelli, 02/04/2012 tarihli 6.000.000 TL bedelli, 08/01/2011 tarihli 5.000.000 TL bedelli 5 adet genel kredi sözleşmesine , davalıların kefil olarak imza attıklarını, bu sözleşmelere istinaden adı geçen şirkete nakdi ve gayri nakdi krediler kullandırıldığını, gayri nakdi kredi kapsamında asıl borçlu şirket lehine muhtelif tarihlerde 9 adet olmak üzere toplam 4.573.977,40 TL tutarında meri ve kesin teminat
mektubu verildiğini, davalı – borçluların borçlarını ödememeleri üzerine müvekkili tarafından … Noterliğinin 04/02/2013 tarih … yevmiye numaralı kat ihtarnamesi ile hesabın kat edildiğini, kat ihtarında hem nakdi kredilerin ödenmesinin istendiğini, hemde gayri nakdi kredilerin deposunun talep edildiğini, davalıların borçlarını ödemeyerek temerrüte düştüğünü, borçlular hakkında … İcra Müdürlüğünün 2013/… esas sayılı dosyası ile icra takibi başlattıklarını, borçluların icra takibine itiraz ettiğini, itiraz dilekçesinin kendilerine tebliğ edilmediğini, taraflarınca … İcra Hukuk Mahkemesinin 2013/257 esas sayılı dosyasından ikame edilen itirazın kaldırılması davasında mahkemenin 8/4/2014 tarihli kararı gereğince davanın reddine karar verildiğini, borçluların icra takibine yapmış oldukları itirazın iptaline ve asıl alacağın %20 sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini bu talebin kabul edilmemesi halinde ise, 5.631.544,34 TL nin kat ihtarnamesinin tarihi olan 04/02/2013 tarihinden itibaren temerrüt faizi ( yıllık % 40 ) ile birlikte davalılardan alınarak müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalılar vekili mahkememize ibraz ettiği cevap dilekçesi ile, davacı bankanın müvekkillerine karşı … İcra Müdürlüğünün 2013/… esas sayılı dosyasıyla icra takibi başlattığını, müvekkillerince borca itiraz ederek takibin durdurulduğunu, bunun üzerine davacı tarafından … İcra Hukuk Mahkemesinin 2013/… esas sayılı dosyası ile 5/4/2013 tarihinde, itirazın kesin kaldırılması davasının açıldığını, yapılan yargılama sonunda 8/4/2014 tarihinde davanın retle sonuçlandığını, davacının bu defa itirazın iptali davası açmış ise de, bir yıllık hak düşürücü süre içinde bu davanın açılmaması nedeniyle davanın reddi gerektiğini, davacı tarafın itirazın kaldırılmasını davasının açtığı 4/4/2013 tarihinde itiraza mutalli olduğunu, bu tarihten itibaren bir yıllık sürenin bitiminin 5/4/2014 olduğunu, davanın ise bu sürenin dolmasından sonra 21/5/2014 tarihinde açıldığını belirterek HMK 142. Maddesi gereğince hak düşürücü sürenin dolmasından dolayı davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili 08/5/2014 tarihli dilekçesinde , açtıkları davanın terditli olarak açıldığını, itirazın iptalinin talep edildiğini ancak bu taleplerinin kabul edilmemesi halinde ise , alacağın tahsiline ilişkin talep ile alacak davası açtıklarını, HMK nun 111.maddesi gereğince davanın terditli açılmasının mümkün olduğunu belirtmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE: Dava, terditli olarak açılmış olup, itirazın iptali, olmadığı takdirde alacak istemine ilişkindir .
DELİLLER: … İcra Müdürlüğünün 2013/… esas sayılı dosyası, … İcra Hukuk Mahkemesinin 2013/… esas sayılı dosyası, genel kredi sözleşmeleri, kat ihtarı, gayri nakdi kredi dökümleri, ekstreler, hesap özetleri, eş muvafakatları, ticari defter ve belgeler , teminat mektubu ile ilgili evraklar ve bilirkişi incelemesi.
… İcra Müdürlüğünün 2013/… esas sayılı dosyası alınıp incelendiğinde, davacı tarafından davalılar ve … … AŞ , … .. AŞ, … ….AŞ ve … … AŞ aleyhine 3.570.081,09 TL asıl alacak , 35.700,81 TL işlemiş faiz , 1.785,04 TL BSMV olmak üzere toplam 3.607.566,94 TL toplam alacağın asıl alacağın takip tarihinden itibaren işleyecek %40 temerrüt faizi , faizin %5 gider vergisi ile tahsili ayrıca toplam 2.023.977,40 TL bedelli meri teminat mektup bedellerinin banka veznesine deposu, bankaca tazmin edilmesi halinde tazmin tarihinden itibaren işleyecek %40 temerrüt faizi ve BSMV si ile birlikte tahsili için 13/02/2013 tarihinde ilamsız takip başlatıldığı , borçluların 1/03/2013 tarihinde süresinde itiraz ederek takibi durdurduğu, alacaklı vekilince … İcra Hukuk Mahkemesine 05/4/2013 tarihinde icra takibine yapılan itirazın kaldırılması için 2013/… esas nolu dosya ile dava açtığı, dolayısıyla davacı tarafın itirazı 05/4/2013 tarihinde öğrendiği, bir yıllık itirazın iptali davası açma süresinin 5/4/2014 tarihinde dolduğu, davacı tarafça terditli olarak açılan itirazın iptali davasının tarihinin 11/4/2014 tarihi olması nedeniyle bir yıllık hak düşürücü sürenin dolduğu tespit edilmiştir. Davacı dava dilekçesinde terditli olarak talepte bulunmuş, itirazın iptali olmadığı takdirde davanın alacak davası olarak yürütülmesini talep etmiştir. Davacı davasını terditli olarak açtığından itirazın iptali davasının hak düşürücü süreden reddi ile davayı alacak davası olarak devam ettirmiştir.
Yargılamanın devamı sırasında davalılardan … … dosyaya 26/03/2015 tarihli dilekçe sunarak, “işbu davaya konu ana para borcunun 5.631.544,34 TL sinin hesap kat ihtarnamesinin tarihi olan 4/02/2013 tarihi itibariyle işleyecek %15 temerrüt faizi ile birlikte kabul ediyorum ” diyerek davayı kabul etmiştir.
Yargılaman devamı sırasında 15/12/2016 tarihli duruşmada asıl borçlu şirket olan … … AŞ ile , sözleşmeye kefil olarak imza atan … … AŞ, … … AŞ ve … …AŞ tarafından … Asliye Ticaret Mahkemesine 2014/… esas nolu dosya le iflas ertelemesi talepli dava açıldığı, mahkemece 13/7/2015 tarihinde verilen karar incelendiğinde bu şirketlerin iflasına karar verildiği, iflas kararının yargılamanın devamı sırasında henüz kesinleşmediği , dosyanın temyiz edilmesi nedeniyle yargıtay’a gönderildiği, ikinci alacaklılar toplantısının henüz yapılmadığı, bu davalılar açısından açılan davanın kayıt kabule dönüştüğü, İİK nun 194.maddesi gereğince bunlar yönünden devam eden davanın ikinci alacaklılar toplantısından 10 gün sonrasına kadar durması gerektiğinden, bu davalılar hakkında devam eden davanın bu dosyadan tefrikine karar verilerek mahkememizin 2016/1287 esasına kaydedilerek, iş bu dosyanın davalıları olan şirketler hakkındaki davanın iş bu dosya olan 2016/1287 Esas nolu dosyasına kaydı yapılmıştır.
Şirketler hakkından açılan davanın tefrikinden önce tüm davalılar açısından taraflarca ileri sürülen tüm deliller toplanarak banka kayıtları üzerinde inceleme yetkisi de verilerek davacının alacağının olup olmadığı varsa miktarının tespiti için dosya bilirkişi heyetine tevdi edilmiş, bilirkişi tarafından tüm davalılar hakkında hazırlanan rapor, tefrik kararından önce 26/07/2016 tarihinde dosyaya bırakılmıştır.
Kredi borçlusu olan … … AŞ nin 17/08/2011 tarihli 5.000.000 TL, 06/7/2012 tarihli 6.000.000 TL, 3/11/2010 tarihli 15.000.000 TL , 02/04/2012 tarihli 6.000,000 TL, 8/7/2011 tarihli 5.000.000 TL miktarlı genel kredi sözleşmelerine imza attığı, diğer davalıların ise kefil olarak sözleşmeyi imzaladıkları görülmüştür.
Kredi sözleşmeleri incelendiğinde 06/7/2012 tarihli sözleşmenin yeni Borçlar Kanunu döneminde imzalandığı, diğer sözleşmelerin imzalandığı tarihte ise 818 Sayılı Borçlar Kanunun yürürlükte olduğu görülmektedir. Kredi sözleşmelerinde … …A.Ş Asıl borçlu, diğer şirketler ise kefil sıfatıyla imza atmışlardır. 818.Sayılı Borçlar kanunu döneminde imzalanmış olup bunlar açısından Yargıtay’ın yerleşik içtihadına göre , ” genel kredi sözleşmesinde sözleşmede kefalet limiti bir an için gösterilmemiş olsa bile, sözleşmenin ilk baş tarafında birinci maddede kredi limitinin açık şekilde gösterilmiş olduğu, bu kredi limitinin aynı zamanda kefalet limitini de içerdiği sabittir. ” denildiğinden bu sözleşmelerdeki kefaletler açısından da kefalet limitinin belli olduğu dolayısıyla kefaletin geçerli olduğu sonucuna varılmıştır.
Kefil, kefil olduğu miktar ile bu miktara ilaveten kendi temerrütünün kanuni sonuçlarından da sorumludur. Kefilin temerrütü , kredi hesabını kat eden bankanın kefile TBK 117/Mülga 101.maddesi hükmünce temerrüt ihtarında bulunması ile gerçekleşmektedir. Bu durumda davalı kefillere, sözleşmede gösterilen azami kefalet limiti aşılmamak üzere , temerrüt tarihine kadar işlemiş olan akdi faiz ve ferilerinden dolayı sorumlu olacaklarının kabulü gerekmektedir.
… Noterliğine ait 4/2/2013 tarih … yevmiye nolu hesap kat ihtarnamesi incelendiğinde, davacı tarafın … … AŞ lehine kullandırdığı kredileri kat ettiği buna göre ana para, faiz ve ferileri ile birlikte 1.020.081,09 TL nakit borcun bulunduğu, toplam 9 adet mer’i ve kesin teminat mektubu toplamı olan 4.573.977,40 TL kadar da gayri nakdi kredi borcunun bulunduğu, söz konusu nakit alacağının tebliğinden itibaren 3 gün içinde ihtarname masrafları ile birlikte , nakit alacağın tahsili , gayri nakit alacağın ise depo edilmesinin talep edildiği görülmüştür. Kat ihtarının kefillere usulüne uygun şekilde tebliğ edilmediği anlaşılmıştır.
Nakdi kredi kapsamında asıl borçlu şirkete kullandırılan kredi miktarları incelendiğinde, 4/2/2013 kat tarihi itibariyle 1.000.000 TL asıl alacak, 20.081,09 TL faiz ve fer’ileri üzerinden toplam 1.020.081,09 TL nakit alacak tespit edilmiştir.
Gayri nakit krediler açısından inceleme yapan bilirkişi heyetinin raporundaki 7 ve 8.sayfalar incelendiğinde, çıkartılan tabloda mektup tarihleri , sayıları, muhataplar, bedeller ile tazmin edilmiş ise tazmin tarihleri gösterilmiştir. Bu tablo incelendiğinde, 22/12/2010 tarihli 14.000 TL, 04/02/2011 tarihli 477,40 TL, 17/08/2011 tarihli 9.500 TL, 8/7/2011 tarihli 9.500 TL, 8/7/2011 tarihli 450.000 TL, 08/7/2011 tarihli 550.000 TL, 18/8/2011 tarihli 1.000.000 TL, 14/7/2011 tarihli 1.250.000 TL, 8/7/2011 tarihli 500.000 TL, 3/8/2011 tarihli 800.000 TL bedelli teminat mektupları olduğu, bilirkişi raporuna göre bunlardan 800.000 TL bedelli teminat mektubunun 5/2/2013, 500.000 TL bedelli teminat mektubunun 5/02/201 , 1.250.000 TL bedelli olanın 05/02/2013 tarihinde tazmin edildiği, 550.000 TL lik teminat mektubunun 10/4/2013 tarihinde tazmin edildiği ancak sonrasında vadesinin uzatıldığı , 450.000 TL miktarlı teminat mektubunun 9/4/2013 tarihinde tazmin edildiği ancak vadesinin uzatıldığı, 1.000.000 TL bedelli teminat mektubunun ise 15/4/2013 tarihinde tazmin edildiği ancak vadesinin uzatıldığı yönünde raporda hüküm olduğu görülmüştür.
Davacı vekili tarafından dava dilekçesine ek olarak, sunulan delil listesinde ek 5 ve devamında tüm teminat mektupları ile tazmin edilip edilmediği yönünde delilleri sunmuş, en son olarak ta mahkememizce verilen ara karar üzerine 18/8/2011 tarihli
1.000.000 TL meblağlı teminat mektubu ile tazmin edildiğine ilişkin evrakları dosyaya sunmuştur. Bilirkişi raporunda 450.000 , 550.000, 1.000.000 TL miktarlı teminat mektubu bedellerinin tazmin edildiğinin ve ancak vadesinin uzatıldığının belirtmiş isede mahkememizce yapılan incelemede 450.000 TL lik teminat mektubunun 9/4/2013 , 550.000 TL lik miktarlı teminat mektubunun 10/4/2013 , 1.000.000 TL lik teminat mektubunun 15/4/2013 tarihinde dava tarihinden önce tazmin edildiği anlaşıldığından bu mektupların da tazmin edilmesi nedeniyle mahkememizce bu şekilde değerlendirme yapılmıştır.
Temerrüt faizi genel kredi sözleşmesinin 32.14 ve 37. Maddelerinde düzenlenmiş olup, buna göre davacı tarafın %40 oranında temerrüt faizi talebi haklıdır. Hesap kat ihtarnamesi incelediğinde, kefillere usulüne uygun şekilde tebligat yapılamaması nedeniyle yargıtay’ın yerleşik içtihatlarına göre , temerrüt faizinin takip tarihi itibariyle başlatılması, takip tarihine kadar akdi faiz yürütülmesi, gerektiğinden bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere 1.000.000 TL lik nakit krediye kat tarihi olan 4/2/2013 tarihine kadar akdi faiz uygulayarak asıl alacağı 1.020.081,09 TL olarak hesaplamış, kat tarihinden takip tarihine kadar yine akdi faiz ( kat ihtarının usulüne uygun tebliğ edilememesi nedeniyle ) hesabı yapılarak , işlemiş faizin 5.511,27 TL olduğu tespit edilmiştir. Bilirkişi raporunda tazmin olan teminat mektubu toplamının 2.550.000 TL olarak tespit etmiş ise de yukarıda açıklandığı üzere dava tarihinden önce tazmin olunan teminat mektupları toplamı 4.550.000 TL dir. 1.250.000 TL , 500.000 TL , 800.000 TL bedelli teminat mektupları icra takip tarihi olan 13/02/2013 tarihinden önce 5/2/2013 tarihinde tazmin edildiğinden , 1.020.081,09 TL asıl alacak + 5.511,27 Akdi faiz + 1.250.000 + 500.000 + 800.000 TL olmak üzere toplam 3.575.592,36 TL ye takip tarihi 13/02/2013 tarihinden itibaren işleyecek %40 temerrüt faizi ile birlikte ( genel kredi sözleşmelerinde, akdi faiz asıl alacak kapsamında değerlendirildiğinden , bu miktar üzerinden de faiz işletilmesi faize faiz yasağı kapsamında değildir ) takip tarihinden sonra ancak dava tarihinden önce tazmin olan teminat mektupları nedeniyle 2.000.000 TL ye ise dava tarihi olan 11/04/2014 tarihinden itibaren temerrüt faizi uygulanarak, davalılardan tahsil edilerek, davacıya verilmesi gerekmektedir. Henüz nakde dönüşmemiş yani tazmin olmamış teminat mektupları yönünden ise sözleşmelerde kefillerden depo talep edilebileceğine ilişkin açık hüküm olmadığından fazlaya ilişkin talebin reddi gerekmiştir.
Bu arada mahkememizin 2014/… Esas nolu dosyasında, davalılar …, …, …, … … ve … … hakkında yapılan yargılama sonunda 16/01/2017 tarih 2017/… Karar nolu ilam ile; “Toplanan tüm deliller ve alınan bilirkişi raporuna göre , davacı ile davalı … petrol arasında imzalan 5 adet genel kredi sözleşmesine davalıların kefil olarak imza attığı, kefalet beyanlarının geçerli olduğu tespit edilmiş, davacı tarafça borcun ödenmemesi üzerine hesap kat edilerek , nakdi kredinin tahsili teminat mektupları nedeniyle gayri nakdi kredinin ise kefillerden deposu istenilmiş ise de, kefiller yönünden depo talep edilebileceğine ilişkin hüküm olmadığı ancak bir kısım teminat mektubunun takip tarihinden önce bir kısım teminat mektuplarının ise dava tarihinden ise nakde dönüştüğü, nakde dönüşen teminat mektupları yönünden davacının kefillerden de tahsil talebinde bulunabileceği, dava dilekçesinde de tahsil talep edildiği dikkate alınarak tahsilde tekerrür olmamak koşuluyla , … … yönünden kabul beyanında belirtildiği şekilde diğer davalılar açısından ise, 5.575.592,36 TL lik limitle sorumlu olmak üzere ( 1.020.081,09 TL asıl alacak, 5.511,27 TL akdi faiz , 4.550.000 TL tazmin olan teminat mektupları bedeli olmak üzere toplam 5.575.592,36 TL ) bu miktarın 3.575.592,36 TL sinin takip tarihi olan 13/02/2013 geri kalan 2.000.000 TL sine ise dava tarihi olan 11/04/2014 tarihinden itibaren işleyecek yıllık %40 temerrüt faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, nakde dönüşmeyen teminat mektupları yönünden depo talebinin ve dolayısıyla tahsil talebinin ayrıca fazlaya ilişkin taleplerinin ise reddine” karar verilmiş, kararın istinaf edilmesi üzerine … Mahkemesi … HD’nin 2017/ … Esas 2017/… Karar nolu ilamı ile , istinaf başvurusunun reddine karar verildiği, istinaf kararına karşı temyiz başvurusu yapılması nedeniyle Yargıtay … . HD’nin … tarih 2017/… Esas 2019/… Karar nolu ilamı ile istinaf kararının bozulduğu görülmüştür.
Yargıtay Bozma İlamında “Dava, kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağının tahsili amacıyla yapılan takibe vaki itirazın iptali, itirazın iptali talebinin yerinde görülmemesi durumunda ise kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın davalılardan tahsili istemlerine ilişkindir. İlk derece mahkemesince, itirazın iptali davasının hak düşürücü süre içerisinde açılmadığı bu nedenle davaya alacak davası olarak devam edildiği belirtilerek, yazılı gerekçelerle temyiz eden davalılar hakkındaki alacak davasının kabulüne karar verilmiş, anılan karara karşı temyiz eden davalılarca yapılan istinaf başvurusu ise bölge adliye mahkemesince yazılı gerekçelerle esastan reddedilmiştir.
Ancak, yukarıda yapılan özetten de anlaşıldığı üzere dava terditli olarak açılmış, öncelikle itirazın iptali, bu talebin kabul görmemesi halinde ise kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili talep edilmiştir. 6100 sayılı HMK’nın 111/2 maddesi, “Mahkeme, davacının asli talebini esastan reddetmedikçe, fer’i talebi inceleyemez ve hükme bağlayamaz.” hükmünü haizdir. Bu durumda, mahkemece, hak düşürücü süre içerisinde açılmadığı tespit edilen itirazın iptali davası hakkında ayrı bir hüküm tesis edilip, davanın reddine karar verilmesi, akabinde de alacak davasının incelenmesi gerekirken itirazın iptali davası hakkında hüküm tesis edilmeden fer’i nitelikteki alacak davasının esası hakkında hüküm tesisi doğru görülmemiş, hükmün temyiz eden davalılar yararına bozulması gerekmiştir.
Öte yandan, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesiyle, bölge adliye mahkemesince, incelenen mahkeme kararının usul veya esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığı takdirde başvurunun esastan reddine karar verileceği hüküm altına alınmış, aynı Yasa’nın 353/1-b-2 maddesiyle ise, bölge adliye mahkemesince, yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmiş ise düzelterek yeniden esas hakkında karar verileceği düzenlenmiştir. Bu durumda, ilk derece mahkemesi kararının eksik ya da hatalı bulan veyahut davanın esası hakkında farklı gerekçelerle bir karar verilmesi gerektiğine hükmeden bölge adliye mahkemesinin ilk derece mahkemesi kararını kaldırıp, esas hakkında yeniden hüküm kurması gerekmektedir. Aksi hal 6100 sayılı HMK ile benimsenen istinaf sistemine aykırılık oluşturacağı gibi, ilk derece ve bölge adliye mahkemesi gerekçeleri arasında çelişki oluşmasına da sebebiyet verebilecektir.
Yapılan açıklamalar ışığında somut uyuşmazlık incelendiğinde, ilk derece mahkemesince, 6098 sayılı TBK döneminde akdedilen 06.07.2012 tarihli genel kredi sözleşmesi bakımından kefil olan davalıların eş rızasının alındığı bu nedenle kefaletin Kanun’un aradığı şekil şartlarını ihtiva ettiği tespitine yer verildiği, anılan karara karşı yapılan istinaf başvurusunu inceleyen bölge adliye mahkemesince ise, kefalet hususunda eş rızaların alınmadığı ancak davalıların asıl borçlu şirketin ortak ve yöneticileri olduğu, 6098 sayılı TBK’nın 28.03.2013 tarihinde değiştirilen 584/3. maddesi gereğince, şirket ortak ve yöneticilerin şirket lehine verdikleri kefaletlerde eş rızası alınması şartının kaldırıldığı gerekçesiyle başvurunun esastan reddine karar verildiği anlaşılmaktadır. Ayrıca, ilk derece mahkemesince karar yerinde, davalı yanın, genel kredi sözleşmesinin kefalete ilişkin hükümlerinin genel işlem koşulu olduğu yönündeki savunmalarına ilişkin değerlendirme yapılmamışken, bölge adliye mahkemesi gerekçesinde bu hususun da tartışıldığı ve anılan hükümlerin genel işlem koşulu niteliğinde olmadığı sonucuna varıldığı gözlemlenmektedir. Ancak, yukarıda da açıklandığı üzere,bölge adliye mahkemesinin kabul şekline göre, bu durumda, ilk derece mahkemesi kararı kaldırılıp, esas hakkında yeniden hüküm tesis edilmesi gerekmektedir. Belirtilen nedenlerle, bölge adliye mahkemesince, ilk derece mahkemesinden farklı gerekçeye yer verilmesine karşın kararın gerekçesi ile hüküm arasında çelişki oluşturacak şekilde başvurunun esastan reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bölge adliye mahkemesi kararının re’sen bozulması gerekmiştir.
2-Bölge adliye mahkemesinin kabul şekline göre de, bölge adliye mahkemesince, 6098 sayılı TBK’nın yürürlükte olduğu 06.07.2012 tarihinde imzalanan genel kredi sözleşmesini kefil olarak imzalayan davalılarca verilen kefaletler bakımından eş rızasının alınmadığı, ancak, davalıların asıl borçlu şirketin ortak ve yöneticileri olduğu, 6098 sayılı TBK’nın 28.03.2013 tarihinde değiştirilen 584/3. maddesi gereğince, şirket ortak ve yöneticilerin şirket lehine verdikleri kefaletlerde eş rızası alınması şartının kaldırıldığı gerekçesiyle başvurunun esastan reddine karar verilmiştir. Ancak, Bölge Adliye Mahkemesince hükme dayanak yapılan değişiklik 6455 sayılı Kanun’un 77. maddesiyle 28.03.2013 tarihinde yapılmış ve anılan Kanun’un 90. maddesiyle, bu kanunla yapılan değişikliklerin Resmi Gazete’de yayımı tarihinde yürürlüğe gireceği belirtmiştir. Anılan değişikliğin geçmişe şamil olacağı şeklinde bir hüküm de bulunmamaktadır. Bu durumda 28.03.2013 tarihinde yürürlüğe giren TBK’nın 584/3. maddesinin 06.07.2012 tarihinde akdedilen sözleşmeye uygulanma imkanı bulunmamaktadır. Bu itibarla, bölge adliye mahkemesince, 06.07.2012 tarihinde akdedilen sözleşmeyi kefil olarak imzalayan davalıların eş rızasının alınmadığı ve 28.03.2013 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı TBK’nın 584/3. maddesinin somut olaya uygulanma imkanı bulunmadığı gözetilerek hüküm tesisi gerekirken yazılı gerekçelerle başvurunun esastan reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın bozularak kaldırılmasını gerektirmiştir.” denildiği görülmüştür.
Yargıtay bozma ilamına karşı davacı vekilince maddi hatanın varlığı nedeniyle kararın kaldırılarak yeniden incelenmesi talebiyle Yargıtay … Hukuk Dairesine müracaat edilmiş Yargıtay … Hukuk Dairesine ait 12/09/2019 tarih 2019/… Esas, 2019/… karar nolu ilamında “Davacı vekili, bu kez maddi hata düzeltim talebinde bulunmuştur.
1- Davacı vekilinin, davanın terditli olarak açılmış olsa da 27.06.2014 tarihli dilekçeleri ile davanın “alacak davası” olduğu hususu açıklanarak dava değeri üzerinden harcın yatırıldığı, bunun üzerine mahkemenin 30.06.2014 tarihli celsede davanın alacak davası olarak görülmesi yönünde karar tesis edildiği ve bu kapsamda da mahkemece hesaplanan eksik harcın da 10.10.2015 tarihinde tamamlandığı, davalıların bu husustaki itirazlarının mahkemece reddedildiği ve kesin karara bağlandığı, davanın “alacak davası” olarak görülmeye devam edildiği, bu itibarla da ortada hakkında karar verilecek bir “itirazın iptali” talebi kalmadığı ve davanın “terditli dava” olmaktan çıktığı yönündeki maddi hata düzeltim talebinin 6100 sayılı HMK’nın 111/2 maddesinde düzenlenen “Mahkeme, davacının asli talebini esastan reddetmedikçe, fer’i talebi inceleyemez ve hükme bağlayamaz.” hükmü karşısında reddine karar vermek gerekmiştir.
2- Ancak davacı Banka vekilinin, eş rıza belgelerinin dosyada bulunduğuna dair maddi hata düzeltme isteminin incelenmesine gelince, dosyanın incelenmesinde … Noterliği 05.07.2012 tarihli, … yevmiye numaralı ve … Noterliği’nin 05.07.2012 tarihli … yevmiye numaralı eş muvafakat belgelerinin suretlerinin dava dilekçesi ekinde sunulduğu, bilahare de mahkeme kasasına alındığına dair dosyada derkenar bulunduğu anlaşılmaktadır. Ayrıca … Bölge Adliye Mahkemesi … Hukuk Dairesi’nin 2017/ … E. 2017/ … K. Sayılı kararı incelendiğinde, İstinaf Mahkemesince eş rızası alınmadığına dair bir belirleme yapılmadan 28.03.2013 tarihinde değiştirilen TBK’nın 584/3. maddesi gerekçe yapılarak karar verildiği görülmüştür. Dairemizin 11.03.2019 tarih 2017/4612 E. 2019/1947 K. sayılı ilamının 4. sayfasının 3. ve 4. satırında da yer alan İstinaf Mahkemesinin kararı özetlenirken yazılan “… eş rızasının alınmadığı…” yönündeki ibare ve yine Dairemiz ilamının 4. sayfasının 14 ve 15. satırında geçen “…. 06.07.2012 tarihinde akdedilen sözleşmeyi kefil olarak imzalayan davalıların eş rızasının alınmadığı ve…” yönündeki belirlemenin eş rızalarına dair belgelerin dosya arasında bulunduğunun anlaşılmasına göre maddi hataya dayalı olduğu anlaşılmakla davacı vekilinin bu yöne ilişkin maddi hata düzeltim talebinin kabulü ile Dairemiz bozma ilamındaki maddi hatanın giderilmesine karar vermek gerekmiştir Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin terditli davaya ilişkin maddi hata düzeltim talebinin REDDİNE, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin maddi hata düzeltim talebinin kabulü ile Dairemizin 11.03.2019 tarih 2017/… E. 2019/… K. sayılı ilamının 4. sayfasının 3. ve 4. satırında da yer alan İstinaf Mahkemesinin kararı özetlenirken yazılan “… eş rızasının alınmadığı…” ibaresinin ve yine Dairemiz ilamının 4. sayfasının 14 ve 15. satırında geçen “…. 06.07.2012 tarihinde akdedilen sözleşmeyi kefil olarak imzalayan davalıların eş rızasının alınmadığı ve…” kelime grubunun Dairemiz ilamından tümden çıkarılmasına, işbu ilamın tarih ve sayısı belirtilen ilamımızın eki sayılmasına, ödediği maddi hata harcının isteği halinde maddi hata düzeltim talebinde bulunan davacıya iadesine, 12/09/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
” denildiği görülmüştür.
11/03/2019 tarihli Yargıtay Bozma İlamında istinaf kararı bozulmuş ve dosyanın HMK 373/1 gereğince mahkememize iade edildiği görülmüştür.
Yargıtay bozma ilamına uyulmasına karar verilerek uyulan bozma ilamı doğrultusunda davacının açmış olduğu itirazın iptali davasının hak düşürücü süreyle reddine, davacının diğer davalılar hakkında açmış olduğu alacak davasının ise … … yönünden kabulü, diğer davalılar yönünden ise kısmen kabulüne karar verilmesi gerekmiş davacının açtığı itirazın iptali davasının hak düşürücü süre ile reddi nedeniyle HMK 114 son gereğince hak düşürücü süre de diğer kanunlarda düzenlenen dava şartı niteliğinden olduğundan davalılar lehine maktu vekalet ücreti takdir edileceği belirtilerek, Mahkememizce yapılan yargılama sonunda 30/01/2020 tarih, 2019/… Esas 2020/… Karar nolu ilam ile “1-Davacının açtığı itirazın iptali davasının hak düşürücü süre ile reddine, 2-Davacının açmış olduğu alacak davasının … … yönünden kabulü , diğer davalılar yönündün ise kısmen kabulü ile TAHSİLDE TEKERRÜR OLMAMAK KAYDI İLE; 5.631.544,34 TL nin 04/02/2013 tarihinden itibaren işleyecek %15 temerrüt faizi ile birlikte … … ‘dan , diğer davalılar açısından ise, 5.575.592,36 TL lik limitle sorumlu olmak üzere ( 1.020.081,09 TL asıl alacak, 5.511,27 TL akdi faiz , 4.550.000 TL tazmin olan teminat mektupları bedeli olmak üzere toplam 5.575.592,36 TL ) bu miktarın 3.575.592,36 TL sinin takip tarihi olan 13/02/2013 geri kalan 2.000.000 TL sine ise dava tarihi olan 11/04/2014 tarihinden itibaren işleyecek yıllık %40 temerrüt faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, davacının fazla talebinin reddine,” şeklinde karar verildiği görülmüştür.
Bu dosyanın davalıları olan şirketler hakkında … Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/… Esas 2015/… Karar nolu dosyasından yapılan yargılama sonunda mahkemece … , …….A.Ş ve ……A.Ş hakkında verilen iflas kararının kesinleştiği, diğer davalılar yönünden verilen iflas kararının bozulduğu, diğer davalılar yönünden dosyanın mahkemenin 2018/… nolu esasına kaydının yapıldığı, yapılan yargılama sonunda ise …….A.Ş ile ……A.Ş yönünden borca batıklık şartı gerçekleşmediğinden iflas erteleme davasının reddine karar verildiği görülmüştür.
….A.Ş ‘nin iflas tasfiyesi … İcra Dairesinin 2015/46, … …A.Ş’nin iflas tasfiyesi ise … İflas Dairesinin 2015/… İflas nolu dosyasından yürütülmüş olup ikinci alacaklılar toplantısı yapılması beklenilmiş, …..A.Ş’nin ikinci alacaklılar toplantısı 30/09/2019, … ….A.Ş’nin ikinci alacaklılar toplantısı 03/02/2021 tarihinde yapıldığı görülmüştür.
İflas eden şirketler yönünden dava kayıt kabul davasına dönüşmüş olup davacı tarafa iflas idaresine müracaat ederek kayıt kabul talepli dilekçe vermeleri hususunda süre verilmiş olup davacı vekilince iflas idarelerinin kayıt kabul talepli dilekçe sunulduğu, davacı vekilinin 06/10/2016 tarih ve 31/10/2019 havale tarihli dilekçeleri incelendiğinde, kayıt kabul taleplerinin …….A.Ş ve ……A.Ş iflas tasfiyelerinin yapıldığı iflas idarelerince, davacı alacağının tamamının kabulüne karar verildiği, dolayısıyla bu davalılar açısından devam eden kayıt kabul davasının konusunun kalmadığı görülmüştür. Diğer davalılar … ve … yönünden iflas erteleme davaları, bu davalıların borca batık olmadığından davanın reddine karar verildiği böylelikle bu davalıların tüzel kişiliklerinin devam etmesi nedeniyle iflas erteleme talebinin reddine dair kararın kesinlemesinin beklenilmesine gerek duyulmamıştır.
İtirazın iptali davası açısından hak düşürücü süre geçtiğinden itirazın iptali davasını reddine, terditli olarak talep edilen alacak davası açısından ise; tüm davalılar yönünden, tefrik kararından önce asıl dosyadan alınan ve yukarıda özetlenen bilirkişi raporu doğrultusunda;Davacının davalılar hakkında açtığı alacak davası açısından; A-Davacının davalılar … Tic ve San Aş ve … ve … Aş hakkında açmış olduğu alacak davası , bu davalılar hakkında iflas kararı verilmesi nedeniyle kayıt kabul davasına dönüşmekle , bu davalılar hakkında açılan kayıt kabul davasının konusunun kalmaması nedeniyle, karar verilmesine yer olmadığına, B-Davacının davalılar … Aş ve … Sanayi ve Ticaret Aş hakkında açmış olduğu alacak davasının kısmen kabulü ile, (tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile) 5.575.592,36TL’nin (1.020.081,09TL’si asıl alacak , 5.511,27TL akdi faiz, 4.550.000,00TL tazmin olan teminat mektupları bedeli olmak üzere toplam 5.575.592,36TL)’nin bu miktarın 3.575.592,36TL’sine takip tarihi olan 13/02/2013 , geri kalan 2.000.000,00TL’sine ise dava tarihi olan 11/04/2014 tarihinden itibaren işleyecek yıllık %40 temerrüd faizi ile birlikte bu davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, Davacının fazlaya ilişkin talebinin reddine aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davacının davalılar hakkında açtığı itirazın iptali davasının hak düşürücü sürenin geçmesi nedeniyle reddine,
2-Davacının davalılar hakkında açtığı alacak davası açısından ;
A-Davacının davalılar … Tic ve San Aş ve … ve … Aş hakkında açmış olduğu alacak davası , bu davalılar hakkında iflas kararı verilmesi nedeniyle kayıt kabul davasına dönüşmekle , bu davalılar hakkında açılan kayıt kabul davasının konusunun kalmaması nedeniyle, karar verilmesine yer olmadığına,
B-Davacının davalılar … Aş ve … Sanayi ve Ticaret Aş hakkında açmış olduğu alacak davasının kısmen kabulü ile, (tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile) 5.575.592,36TL’nin (1.020.081,09TL’si asıl alacak , 5.511,27TL akdi faiz, 4.550.000,00TL tazmin olan teminat mektupları bedeli olmak üzere toplam 5.575.592,36TL)’nin bu miktarın 3.575.592,36TL’sine takip tarihi olan 13/02/2013 , geri kalan 2.000.000,00TL’sine ise dava tarihi olan 11/04/2014 tarihinden itibaren işleyecek yıllık %40 temerrüd faizi ile birlikte bu davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
Davacının fazlaya ilişkin talebinin reddine,
3-Açılan itirazın iptali davasının hak düşürücü sürenin reddinden dolayı A.A.Ü.T’nin 3/2.maddesi dikkate alınarak, 5.100,00TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
4-Davacı vekille temsil edildiğinden 144.380,92 TL vekalet ücretinin (davalılardan … .. Aş ve … … Aş hakkında açılan davanın kayıt kabule dönüşmesi nedeni ile, bu davalılar açısından 5.100,00TL maktu vekalet ücreti ile sorumlu olmak kaydı ile ) davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek davacıya verilmesine,
5-Davanın kısmen reddi nedeni ile A.A.Ü.T’nin 3/2 maddesi de dikkate alınarak, 8.073,76 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan tebligat ve teskere masrafı 746,50TL yargılama giderinin kabul ve red oranı dikkate alınarak takdiren 730,00TL’sinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, bakiye yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
7-Davalılar tarafından yargılama gideri yapılmadığından bu hususta karar tesisine yer olmadığına,
8-Gider avansından kullanılmayan kısmın ilgilisine iadesine,
9-Bu dava sebebi ile alınması gereken 380.868,71TL karar ve ilam harcının (davalılardan … .. Aş ve … … Aş hakkında açılan davanın kayıt kabule dönüşmesi nedeni ile, bu davalılar açısından 80,70TL maktu harç miktarı ile sorumlu olmak kaydı ile) davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek hazineye irad kaydına,
Taraf vekillerinin yüzlerine karşı, kararın tebliğinden itibaren 10 gün içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere oybirliği ile verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 12/05/2022

Başkan …
¸e-imzalıdır

Üye …
¸e-imzalıdır

Üye …
¸e-imzalıdır

Katip …
¸e-imzalıdır