Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/1215 E. 2018/616 K. 21.05.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/1215 Esas
KARAR NO : 2018/616

DAVA : Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 30/04/2014
KARAR TARİHİ : 21/05/2018
Taraflar arasında görülen davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA VE TALEP : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili … ‘ın 02/03/2013 tarihinde … plakalı aracı ile kaza yaptığını, müvekkilinin ve yanındaki iki arkadaşının … Çiftliği dönüş yolu üzerinde 40 metre uçuruma yuvarlandığını, kazada müvekkilinin yanında oturan arkadaşı … ‘nin hayatını kaybettiğini, müvekkilinin ve arkada oturan arkadaşı … ‘nın yaralandığını, somut olayda müvekkilinin üç kaburgasının kırıldığını, kanında çıkan alkolün kaza sonrasında verilmiş olduğunun ispatlandığını ve kazanın alkolden kaynaklanmadığının anlaşıldığını, somut olayda ilgili müvekkiline davalı şirket tarafından 17/03/2013 tarihinde ilk ihtar gönderildiğini ve bu ihtarda kazada vefat eden … ‘nin ailesine ödenen 21.060,00 TL ile ilgili müvekkiline rücu edildiğini, sigortanın rücu gerekçesinin alkollü araç kullanmak olduğunu, müvekkilinin kaza sırasında alkollü olmadığnı, bu durumda sigorta şirketinin sebepsiz zenginleştiğini, kazanın oluşumunda alkolün etkisi olmadığnı, bu nedenlerle davalıdan 21.060,00 TL paranın yasal faizi ile birlikte dava tarihinden itibaren davalıdan istirdatına ve 31.803,00 TL hakkında müvekkilinin borcu olmadığının tespitine ve bu talebin iptaline, yine icraya verildiği takdirde davalıdan 31.803,00 TL üzerinden %20 kötü niyet tazminatının tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA VE KARŞI TALEP : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı tarafın talep ettiği istirdat konusu isteğin, zamanaşımına uğradığını, bu nedenle davanın zamanaşımı sebebiyle reddine, bu davanın davacı tarafın haklı bulunması halinde benzeri olaylar için emsalsiz bir olumsuz örnek teşkil edeceğini, sürücünün alkollü olduğunu, ama kazadan sonra üşüdüğü için ısınmak için alkol aldığını, gerekçenin istek tümüyle bu teze dayandırıldığını, kazadan sonra ısınmak için alkol içtiğini, bu gerekçe kabul edildiği takdirde bütün kazalarda alkollü çıkan sürücülerle muazzam bir kurtuluş beyinesinin tanınmış olacağını, beyanın doğru olmadığını ve karşılığının olmadığını, bu sebeplerle öncelikle davanın zamanaşımı nedeniyle reddini, diğer hususlarda da tamamen haksız açıklamalara dayanan ve bir mizansenle olmayanı oldurmak gayesi güden davanın, esas yönünden de reddini, yargılama giderlerinin davacı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE :
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, Dava; … ‘ın 02/03/2013 tarihinde … plakalı aracı ile kaza yaptığı ve yanındaki iki arkadaşının … Çiftliği dönüş yolu üzerinde 40 metre uçuruma yuvarlandığı, kazada yanında oturan arkadaşı … ‘nin hayatını kaybettiği, arkada oturan arkadaşı …’nın yaralandığı, davalı şirket tarafından 17/03/2013 tarihinde ilk ihtarla kazada vefat eden … ‘nin ailesine ödenen 21.060,00 TL’nin davacıya rücu edildiğinden 21.060,00 TL’nin yasal faizi ile birlikte dava tarihinden itibaren davalıdan istirdatı ve 31.803,00 TL borcu olmadığının tespiti ile talebin iptali, %20 kötü niyet tazminatı talepli davadır.
Deliller; bilirkişi incelemesi, Adli Tıp 5. İhtisas kurulu 12.06.2017 tarihli raporu, trafik kazası tespit tutanağı,
Taraflar arasındaki davada … (…) 30. Asliye Ticaret mahkemesince 13/05/2017 tarih … Esas … Karar sayılı karar ve … 17. Asliye Hukuk Mahkemesince 26/12/2014 tarih … Esas … Karar sayılı ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile … 20. Hukuk Dairesi ‘nin … Esas … Karar 03/10/2016 tarihli kararı ile … 30. Asliye Ticaret Mahkemesinin yargı yeri olarak belirlenmesine karar verilmiş ve dosyanın mahkememiz esasına kaydı yapılmıştır.
Mahkememiz dosyası arasına alınan bilgi, belgeler üzerinden bilirkişi incelemesi yapılmış,10/01/2018 tarihli bilirkişi raporunda; … plakalı araç sürücüsü Davacı …’nın yaptığı kazadan sonra … Devlet Hastanesinde 03.03.2016 günü saat 07:35 te 20,4 mg/dl ( 0,204 promil) alkol tespit edildiği, kazadan bir müddet sonra alkol ölçümü yapılan bir sürücüde kazanın ne zaman olduğu bilindiği takdirde kaza anındaki alkol oranı hesaplanabileceği, nitekim Adli Tıp 5. İhtisas kurulu 12.06.2017 tarihli raporunda trafik kazası tespit tutanağında belirtilmiş olan kazanın oluş zamanını 03.03.2016 günü saat 03:00 esas olarak yaptığı hesaplamada kaza anındaki alkol oranını 0,88 promil olarak hesaplandığı, yine … 5. Asliye ceza mahkemesi … E. Dosyasındaki 06.03.2013 ve 17.11.2013 tarihli iki farklı bilirkişi raporlarında kazanın oluş zamanını 02.03.2013 tarih ve saat 19:30 olduğu belirtilmiş olup 17.11.2013 tarihli bilirkişi raporunda kaza ile ölçüm arasında 12 saat fark nedeniyle kaza anındaki alkol oranı 1,85 promil olarak hesaplandığı, (Bu hesaplamada matematiksel bir çarpım hatası yapılmıştır. 0,15×12 = 1,65 ( doğrusu 1,80 ) 0,20 +1,65 ( doğrusu 1,80 ) = 1,85 ( Doğrusu 2,0 ) promil olmalıydı. Yani 17.11.2013 tarihli bilirkişi raporunda kaza anında sürücünün alkol oranının 2,0 promil olarak hesaplandığını söylemek mümkün olduğu, kazanın oluş zamanı trafik kazası tespit tutanağında 03.03.2013 saat 03:00 olarak belirtilmiş ise de açıklamalar kısmında “kazanın 03:30 da tarafımıza bildirildiği, olay yerine 04:15 te gidildiği şahısların beyanına göre bildirilen saatten daha önce tahminen 02.03.2013 gece saatlerinde olduğu” belirtilmiş olup; trafik kazası tespit tutanağını tanzim eden 12. Jandarma Trafik Tim Komutanı J.B çvs … hazırladığı 06.03.2013 tarihli bilirkişi raporunda kazanın oluş şekli bölümünde kaza ile olayın jandarmaya bildirilmesi arasında 7-8 saat fark olmuştur ifadesiyle kazanın oluş zamanını 02.03.2013 saat 19:30 olarak belirtildiği, Sonuç olarak kazanın 02.03.2013 tarihinde saat 19:30 da olduğu anlaşıldığı, alkol ölçümü 03.03.2013 tarihinde saat 07:35 te yapıldığından kazadan 12 saat 5 dakika ( 725 dakika ) sonra yapılmış, bu durumda sürücü … kaza anında 0,204+0,15×725/60=2,0165 promil alkollüdür. Bu kadar yüksek alkol seviyesine 1-2 duble rakı veya kanyak içilerek ulaşılması mümkün olamaz. Bir fikir vermek için söylemek gerekirse 2 duble rakı yada 2 kadeh şarap ortalama 0,5 promil alkol düzeyine sebep olabilir. Saatte ortalama 0,15 promil metabolize olarak azalarak 3-4 saatte vücuttan tamamen temizlenir. Sürücü …’ ın kazadan sonra iki üç saat sonra 1-2 duble gibi az miktarda alkol almış aldığı bir durumda 03.02.2013 tarihinde saat 07:35 te tahlilinde alkol tespit edilemezdi. Saptanan alkol seviyesine bireyin yanıtını; yaş, cins, vücut ağırlığı, sahip olunan enzimatik aktivite, genel sağlık durumu ve beraber kullanılan ilaçlar vb. gibi birçok değişken etkilemektedir. Alkol seviyesine göre bulguların ortaya çıkma eşiğinde sayılan etkenlere bağlı olarak değişebilen derecelerde farklılıklar görülmekle birlikte düşük konsantrasyonlardan itibaren alkol düzeyinin artışı ile paralel olarak artan derecelerde gevşeme, dikkat azalması, cesaretlenme, çevresel uyarıların algılanmasında yavaşlama, göz ve beyin arasında iletişim süresinde uzama, algılanan çevresel uyarıların beyinde işlenmiş veriler haline dönüşmesinde gecikme dolayısıyla uyarılara karşı reaksiyon zamanında uzama, beyinciğin etkilenmesi suretiyle denge ve koordinasyonun olumsuz etkilenmesi, ani karar verebilme, direksiyon ve fren kontrolü gibi birden fazla hareketi bir anda yapabilme kabiliyetinde azalma, uyarıları erken tespit edip doğru tepkiler verme, istemli göz hareketleri, gözün takip yeteneği, karanlığa adaptasyon, hız ve mesafe tayini gibi becerilerde olumsuz yönde etkilenme, istemsiz göz hareketlerinin ortaya çıkması, uykuya meyil gibi belirtilerin oluştuğu; bu durumdaki bir sürücünün risk alma eğiliminin arttığı, sürüşle ilgili becerilerinde azalma olduğu ve kaza olasılığının arttığı bilimsel olarak kabul edilmektedir.
Sonuç olarak alkollü bir şekilde trafikte seyreden bir sürücünün alkol konsantrasyonu hangi seviyelerde olursa olsun 0,3 promil’den (30 mg/ml) itibaren bireysel farklılıklar göstermekle birlikte trafik güvenliği açısından değişen derecelerde risk oluşturabileceği; ancak bu durumun tehlike arz edecek düzeyde olup olmadığı, dolayısıyla sürücünün tesiri altında bulunduğu alkol seviyesinde araç kullanması halinde güvenli sürüş yeteneğini kaybedip kaybetmediği bireyin o andaki sürüş yeteneğini belirleyebilecek dikkat, algı, denge, refleks, psikomotor ve nöromotor koordinasyon gibi nörolojik; nistagmus, akomodasyon, görme gibi oftalmolojik ve genel durumun tespiti için detaylı dahili muayenesine ait tıbbi verilerin değerlendirilmesi ile mümkün olabileceği; ancak böyle bir tespit yapılmamış olsa bile bireysel farklılıkların ortadan kalktığı 1,0 promil’den ( 100 mg/dl ) yüksek saptanan alkol düzeyinin güvenli sürüş yeteneğini kaybettireceği bilimsel olarak kabul edilmektedir.
Bu durumda Adli Tıp Kurumu 5. İhtisas Kurulunun bu konudaki kararlarına göre de
alkol etkisiyle güvenli sürüş yeteneğinin kaybedildiğine; 1,0 promil ( 100 mg/dl) üzerinde tespit yapılmış olması ile ( Bu durumda doktor muayenesi de şart değildir); 0,31 promil ( 31 mg/dl) ile 1,0 promil ( 100 mg/dl ) arasındaki tespitlerde ise bireysel farklılıklar nedeniyle alkol düzeyi yeterli olmayıp doktor muayenesi ile karar verilebilecektir. 0,3 promil ( 30mg/dl) ve altındaki değerlerde ise güvenli sürüş yeteneğinin bozulmadığı kabul edilmektedir.
Somut olayda … plakalı araç sürücüsü davacı … 02.03.2013 tarihinde yaptığı kaza anında 2,0165 promil alkollü olup 1,0 promil üzerinde alkolü olduğundan alkol etkisiyle kesin olarak güvenli sürüş yeteneğini kaybetmiştir.
Dosyadaki Adli Tıp Kurumu İstanbul Trafik İhtisas Dairesinin 10.07.2017 tarihli raporuna göre davalı sürücü … idaresindeki otomobili ile seyri sırasında hızını aracının teknik özelliklerine, mahal, yol şartlarına göre ayarlamaması, dikkatsiz ve tedbirsiz şekilde seyretmesi neticesinde direksiyon hakimiyetini kaybederek aracı soldan yol dışı kalarak devrilmesi ile sebebiyet verdiği kazada asli ve % 100 ( yüzde yüz ) oranında kusurlu olduğu kanaatini bildirir müşterek heyet raporu vermiştir. Ancak kazanın meydana gelmesinde yol, iklim, araç vb. herhangi başka bir faktörün rol oynadığına dair tespitte bulunmamıştır. Keza trafik kazası tespit tutanağı ile 06.03.2013 ve 17.11.2013 tarihli bilirkişi raporlarında da kazanın meydana gelmesinde alkol dışında başka bir unsurun rol oynadığına dair tespit yoktur.
Sonuç olarak … plakalı araç sürücüsü davacı … 02.03.2013 tarihinde yaptığı kazada alkol etkisiyle güvenli araç sürüş yeteneğini kaybetmiş olup kazanın meydana gelmesinde alkol dışında başka herhangi bir faktör bulunmadığından kaza münhasıran alkole bağlı olarak meydana gelmiştir. Şeklinde rapor tanzim olunmuştur.
2918 sayılı KTK’nın 91. maddesi; “İşletenlerin, bu Kanunun 85 inci maddesinin birinci fıkrasına göre olan sorumlulukların karşılanmasını sağlamak üzere malî sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur, düzenlemesi ile Trafik Poliçesinin teminat kapsamını belirlemiştir. Trafik Poliçesi genel şartları A.l maddesinde poliçenin kapsamı başlığı altında “Sigortacı, poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermiş olmasından dolayı, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na göre işletene düşen hukuki sorumluluğu, zorunlu sigorta limitlerine kadar temin eder” şeklindeki düzenleme ile 2918 sayılı yasanın 85. md. düzenlemesine paralel bir düzenleme yapılmıştır. 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunun 49. Maddesine göre; Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlü olup, … plakalı araç sürücüsü davacı … 02.03.2013 tarihinde yaptığı kazada alkol etkisiyle güvenli araç sürüş yeteneğini kaybetmiş olup kazanın meydana gelmesinde alkol dışında başka herhangi bir faktör bulunmadığından kaza münhasıran alkole bağlı olarak meydana geldiğinden TBK 52. Md. de “Zarar gören, zararı doğuran fiile razı olmuş veya zararın doğmasında ya da artmasında etkili olmuş yahut tazminat yükümlüsünün durumunu ağırlaştırmış ise hâkim, tazminatı indirebilir veya tamamen kaldırabilir.” hükmü gereğince davanın reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM:
1-Davanın reddine,
2-Alınması gerekli 35,90 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 885,70 TL’den mahsubu ile artan 849,80 TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davalı vekille temsil olunmakla red üzerinden hesaplanan karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. gereğince hesap ve taktir olunan 6.054,93 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
4-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Davacı tarafından yatırılan gider avansından geriye kalan kısmının karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine,
Taraf vekillerinin yüzlerine karşı, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 21/05/2018

Katip e-imzalıdır

Hakim e-imzalıdır