Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/121 E. 2018/415 K. 11.04.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2016/121 Esas
KARAR NO : 2018/415

DAVA : Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 05/02/2016
KARAR TARİHİ : 11/04/2018

Taraflar arasında görülen davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 17.11.2014 tarihli Uyuşmazlık Mahkemesi kararına göre, huzurdaki davaya bakmakta görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğunu, müvekkilinden haksız olarak kesilen bedeller bilirkişi raporu ile sabit olacağından, ileride harcını tamamlamak üzere davayı belirsiz alacak davası olarak açtıklarını, davalı tarafça haksız olarak faturalara yansıtılan ve müvekkilinden tahsil edilen kayıp kaçak bedellerinin, iletim bedellerinin , dağıtım bedellerinin , sayaç okuma bedellerinin ( PSH ) , satış hizmet bedelinin, TRT payının taraflarına iadesinin gerektiğini, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21.5.2014 tarihve 2013/7-2454,2014/679 K., Yargıtay 3.Hukuk Dairesinin 3.6.2014 tarih ve 2014/8489 E., 2014/8854 K. sayılı kararları gereği bu bedellerin avans faizi ile birlikte müvekkiline iadesi hususunda işbu davayı açtıklarını, davalının haksız olarak uhdesinde bulunan paraları kullanarak sebepsiz zenginleştiğini, yapılan kesintilerin Anayasa’nın 73. maddesi gereğince hukuka aykırı olduğunu, elektrik enerjisinin nakli sırasında meydana gelen kayıp ile başka kişiler tarafından hırsızlanmak sureti ile kullanılan elektrik bedellerinin, kurallara uyan abonelerden tahsili yoluna gitmenin hukuk devleti ve adalet düşünceleri ile bağdaşmadığını belirterek, davanın kabulü ile, müvekkilinden haksız olarak alınan Perakende Hizmet bedeli, sayaç okuma ( PSH ) dağıtım bedeli, iletim bedeli, kayıp/kaçak bedeli,trafo bedeli, TRT payı vs. tam ve kesin olarak belirlenebilmesi mümkün olduğu anda attırılmak üzere şimdilik 10.000,00-TL nin her bir faturadaki haksız olarak tahsil edilen bedellerin tahsil kabilinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile davalıdan alınarak müvekkiline verilmesini, fazlaya ilişkin hakların saklı tutulmasına, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle;
davanın idari yargıda açılması gerektiğini, bu nedele yargı yolunun caiz olmaması sebebi ile davanın reddinin gerektiğini, davacıya tahakkuk ettirilen tüm faturalarda talep ettiği kalemlerin miktarlarının ne olduğunun açık açık belirtildiğini, buna rağmen 10.000,00-TL lik alacak davası açmasının kötü niyetli bir yaklaşım tarzı olduğunu, davaya konu faturalara süresinde itiraz edilmediği ve faturalara karşı ihtirazı kayıt da sunulmadığını, davanın esasına girilmeden davanın reddinin gerektiğini, esasa ilişkin ise; davacının taleplerinin sebepsiz zenginleşmeye uygulanan zamanaşımına tabi olduğunu, davanın gönderilen faturaların hiçbirine itiraz etmediğini, faturalara ilişkin şikayetinin de söz konusu olmadığını, faturaya itiraz hakkının mevcut olduğunu ancak itiraz etmediği, hem tedarikçiye hem de dağıtım şirketlerine karşı bir itirazının mevcut olmadığını, fatura itiraz süresi de geçmiş olacağından haksız bir dava niteliğinde olduğunu, davanın idari yargıda açılması gerektiğini, kayıp kaçak bedelinin, tamamen yasadan kaynaklanmakta olup, yasal mükellefiyetler gereği uygulandığını, bu uygulamanın idari müeyyidesi bulunmadığını, kayıp/kaçak bedelinin, tıpkı diğer bedellerde olduğu gibi kurul tarafından düzenlenen, yasal mevzuat uyarınca davacıdan tahsili zorunlu olan bir bedel olduğunu, önlerinde uygulanması gereken bir idari kararı olduğunu, buna uyulmasının zorunlu olduğunu, bir kanun hükmünü veya idari kararı yasal olarak uygulamak durumunda olar şirketlerin kendi insiyatifleri ile faturalama yapıyormuş gibi göstermenin kolaycı ve gerçeği yansıtmayan bir yaklaşım olduğunu, Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 2013/8530-10841 K. sayılı kararından bahsetmiş, sonuç olarak; davanın hukuki yarar yokluğu nedeni usulden, davanın yargı yolunun caiz olmaması nedeni ile usulden, davanın alacak davası şeklinde açılamayacağından reddine, davanın zaman aşımına uğramış olan taleplerinin , davacının 10 yıl geriye dönük taleplerinin husumet sebebiyle reddine, usule ve esasa ilişkin açıklamaları uyarınca huzurdaki davanın esastan reddine, dava masraf ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
Dava, elektrik abonesi olan davacıdan kayıp-kaçak vs. bedelleri adı altında tahsil edilen bedelin iadesi istemine ilişkindir.
Tarafların bildirmiş olduğu deliller toplanmış, taraflar arasındaki abonelik sözleşmesi, ve abonelik boyunca tahakkuk ettirilen fatura suretleri ile fatura detaylarını gösterir tüketim ekstreleri dosyaya ibraz edilmiştir.
Davalı vekili, HMK 114/1-b maddesi uyarınca davalı yargı yolu itirazında bulunmuş, davanın idari yargıda görülmesini gerektiğini ileri sürmüştür. Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 27/02/2014 tarih 2013/18363 E, 2014/3041 Sayılı kararında da açıklandığı üzere, uyuşmazlık abonelik sözleşmesi ile kurulan özel hukuk ilişkisi çerçevesinde ve hizmet karşılığında alınan ücrete ilişkin olduğundan uyuşmazlığa bakmaya adli yardım mercileri görevli olmakla davalının yargı yolu itirazı yerinde görülmemiştir.
Davalı vekili, zaman aşımı itirazında bulunmuştur. Uyuşmazlığın taraflar arasındaki sözleşmeden kaynaklanan faturalara yansıtılan kesintilerin iadesi istemine ilişkinin olup alacağın hakkın doğumundan itibaren, Borçlar Kanununun 125 inci maddesi uyarınca on yıllık zamanaşımına tabi olduğu, bu noktada hakkın doğduğu tarih kesintinin yapıldığı tarih olup henüz 10 yıllık zamanaşımı süresi dolmadığından zamanaşımı definin reddine karar verilmiştir.
Davacı şirketten kayıp kaçak bedeli, dağıtım bedeli, iletim bedeli , perakende satış hizmet bedeli altında tahsil edilen tutarların ve düzenlenen faturaların EPDK düzenlemelerine uygun olup olmadığının tespiti noktasında elektrik mühendisi bilirkişisinden alınan raporda özetle; davaya konu elektrik faturaların incelenmesinde, davacıya tahakkuk ettirilen kayıp kaçak ve diğer tarife bileşenlerinin toplam tutarının KDV hariç 246.398,61-TL olduğunu ve davalı tarafından davacıya yüklenen kayıp-kaçak, dağıtım, iletim, PSH bedellerinin EPDK tarafından belirlenen sınırları geçmediği, dava konusu yapılan hizmet bedellerinin EPDK’ nun düzenleyici işlemlerine uygun olduğuna ilişkin görüş bildirmiştir.
Davacı vekili 21/03/2018 tarihli duruşmada ; Anayasa Mahkemesi’nin bu konuda karar verdiğini ancak davayı mevcut yasa değişikliği öncesinde haklı gerekçeyle açtıklarını nitekimde Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun bu yönde kararları mevcut olduğunu, mevcut yasa doğrultusunda davanın konusuz kaldığının ancak davanın açılmasına sebebiyet vermedikleri için yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
6719 sayılı kanunla yapılan değişiklikten önce Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2013/7-2454 ve karar 2014/679 sayılı 21.5.2014 tarihli kararında; kayıp kaçak bedelinin kurallara uyan abonelerden tahsili yoluna gitmek hukuk devleti ve adalet düşünceleri ile bağdaşmadığını…kayıp kaçak bedelinin hangi miktarda olduğunun apaçık denetlenebilmesi şeffaflık hukuk develitinin ayrılmaz parçası olduğu gerekçeliri ile kayıp kaçak bedeli tahsilinin hukuka aykırı olduğu yönünde hüküm vermiştir. Buna dayalı olarak Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 2014/3055e. 2014/10723k, 2014/12810e. 2014/12352 k. Sayılı gibi kararlarında kayıp kaçak bedelinin tahsilinin hukuka aykırılığı yönünde kararları mevcuttur.
Yargılama sırasında 17/06/2016 tarih 29745 sayılı resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 6719 sayılı yasa ile 6446 sayılı Enerji Piyasası Kanununda bir kısım maddelerde değişiklik yapılarak yeni maddeler ilave olunmuştur. 6719 sayılı Kanunun 21. maddesine göre 6446 sayılı Kanunun 17 ınci maddesinin birinci fıkrasının a,ç,d ve f bentleri değiştirilmiş ve aynı maddeye fıkralar eklenmiştir. Bu itibarla İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. H.D. 2017/1 E. 2017/8 K. Sayılı kararında da belirtildiği şekilde, 6719 sayılı Kanunun 21. maddesinin ç bendi; ”Dağıtım tarifeleri; dağıtım şirketleri tarafından hazırlanacak olan dağıtım tarifeleri, elektrik enerjisinin dağıtım sistemi üzerinden naklinden yararlanan tüm gerçek ve tüzel kişilere eşit taraflar arasında ayrım gözetmeksizin uygulanacak hizmetlere ilişkin fiyatları, hükümleri ve şartları içerir. Dağıtım tarifeleri; dağıtım sistemi yatırım harcamaları, sistem işletim maliyeti, teknik ve teknik olmayan kayıp maliyeti, kesme-bağlama hizmet maliyeti, sayaç okuma maliyeti, reaktif enerji maliyeti gibi dağıtım faaliyetinin yürütülmesi kapsamındaki tüm maliyet ve hizmetleri karşılayacak bedellerden oluşur. Dağıtım şirketlerinin tarifelerine esas alınacak teknik ve teknik olmayan kayıplara ilişkin hedef oranlar bu kayıpları düşürmeyi teşvik edecek şekilde kurul tarafından belirlenir. Kurulca belirlenen hedef oranlarını geçmemek kaydı ile teknik ve teknik olmayan kayıplara ilişkin maliyetler dağıtım tarifelerinde yer alır ve tüketicilere yansıtılır. Teknik ve teknik olmayan kayıplara ilişkin hedef oranlarının tespiti ve değiştirilmesi ile oluşacak maliyetin tarifelerde yer alması ve tüketicilere yansıtılmasına ilişkin usul ve esaslar Kurul tarafından düzenlenir.” 6719 sayılı Kanunun 21. maddesiyle 6446 sayılı Kanununun 17. maddesine 10. fıkra olarak; “(10) Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda; tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin, Kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır. ”26. maddesiyle de 6446 sayılı Kanuna geçici madde olarak; geçici madde 20 – (1) Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17 nci madde hükümleri uygulanır.” hükümleri eklenmiştir. Kanunun 21. maddesi, 17.06.2016 tarihinden sonrasını ve geçici 20. maddeyi öngören 26. maddesi de, 17.06.2016 tarihine kadar açılan takip ve davalar ile başvuruları kapsamaktadır.
Anayasa Mahkemesinin 2016/150 Esas 2017/179 Karar sayılı ve 28/12/2017 tarhili kararıda göz önüne alınarak, davacının kayıp kaçak bedelinin mevzuata aykırı olduğundan bahisle açmış olduğu iade davasının yapılan yargılaması sırasında 17/06/2016 gün ve 29745 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren 6719 Sayılı kanunla yapılan değişiklikler kapsamında 6719 Sayılı kanunun 15. maddesi ile; 6446 sayılı kanunun “Tanımlar ve Kısaltmalar” başlıklı 3. maddesinin 1. fıkrası (şş) bendi eklenmiş ve bu bentte “Teknik ve Teknik Olmayan Kayıp: Dağıtım sistemine giren elektrik ile dağıtım sisteminden tüketicilere tahakkuk ettirilen enerji miktarı arasındaki farkı oluşturan ve maliyeti etkileyen teknik kayıp ve/veya kaçak kullanım gibi sebeplerden kaynaklanan ve teknik bir sebebe dayanmayan kaybı ifade ettiği” hüküm altına alındığı, yine 6446 Sayılı kanunun 14. maddesinde değişiklik yapan 6719 sayılı kanunun 21. maddesi ile 17. maddesinin 4. fıkrasında ilgili faaliyete ilişkin tüm maliyet ve hizmet bedellerini içeren kurul onaylı tarifenin hüküm ve şartları bu tarifelere tabi olan tüm gerçek ve tüzel kişileri bağlar hükmüne yer verdiği, 17. maddeye eklenen 10. fıkra ile de kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurular da ve açılan davalar da Tüketici Hakem Heyeti ile Mahkemelerin yetkisinin bu bedellerin kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlı olduğunun düzenlendiği, 6719 sayılı kanunun 6446 sayılı kanuna eklenen geçici 20. madde ile de kurul kararına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş, dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17. madde hükmünün uygulanacağı hususunun düzenlendiği, 6446 sayılı kanunda yapılan 6719 sayılı kanunun değişikliği ile kurul tarafından belirlenen esaslara göre hazırlanıp, kurul tarafından onaylanan tarifelere uygun şekilde tahakkuk ettirilen faturalarda yer alan kayıp kaçak perakende satış hizmet maliyeti ve benzeri gibi kanunda sayılan kalemler bakımından 17. maddeye eklenen 10. fıkra ile mahkemece yapılacak incelemenin kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluk denetimi ile sınırlı olduğunun ifade edildiği, bu sınırlamanın Anayasaya aykırı bulunarak iptal edildiği, ancak geçici 20.maddesinin Anayasaya uygun bulunması karşısında kayıp kaçak gibi bedellerin tüketiciden tahsil edilmesine ilişkin düzenlemelerin ve bu düzenlemelerin eldeki davalara da uygulanmasına ilişkin kanun hükmünün Anayasaya uygun bulunduğu anlaşılmakla dava konusuz kaldığından dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
HMK’nun 331/1 fıkrasında davanın konusuz kalması sebebiyle esası hakkında bir karar verilmesine gerek bulunmayan hallerde hakimin davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumlarına göre yargılama giderlerine hükmedeceği düzenlenmiştir. Bu durumda yargılamaya devam edilmesi ve davanın açıldığı zaman hangi tarafın haksız olduğunu tespiti ve tutumuyla dava açılmasına sebebiyet veren tarafın yargılama giderlerine mahkum edilmesi gerekmektedir. Dava konusu olayda ise 6719 sayılı yasa dava tarihinden sonra yürürlüğe girmiş olup, dava tarihindeki mevcut mevzuat hükümleri ile gerek Yargıtay Hukuk Genel Kurulu tarafından verilen kararlar ve gerekse Yargıtay 3. H.D. tarafından verilen kararlarda kayıp-kaçak bedelinin istenmesi mümkün olduğundan davacı taraf iş bu davayı açmakla haklıdır. Bu nedenle davacı yararına maktu vekalet ücretine hükmetmek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere,
1-Konusuz kalan dava hakkında KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-Karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan harçlar tarifesi uyarınca alınması gereken 35,90.-TL karar ve ilam harcının peşin alınan 170,78-TL harçtan düşümü ile arta kalan 134,88-TL harcın karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
3-Yargılama aşamasında davacı tarafından sarf edilen 29,20-TL başvurma harcı, 4,30-TL vekalet harcı, 35,90-TL karar ilam harcı, 84,75 -TL tebligat ve müzekkere gideri, 600,00-Tl bilirkişi ücreti olmak üzere toplam: 754,15-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacının kendisini vekille temsil ettirdiği anlaşıldığından karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret tarifesi uyarınca hesaplanan ve takdir edilen 2.180,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine ,
5- Davanın açıldığı tarihteki durum ve koşullar gözetilerek davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6-…120 maddesi gereğince; taraflarınca yatırılan gider avansı ile varsa delil avansının kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yanlara iadesine,
Dair davacı ve davalı vekilinin yüzüne karşı kararın tebliğden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize yada mahkememize gönderilmek üzere başka yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek dilekçe ile istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.

Katip … Hakim …
¸e-imzalıdır ¸e-imzalıdır