Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/1164 E. 2023/86 K. 06.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/1164 Esas
KARAR NO : 2023/86

DAVA : Tazminat (Rücuen Tazminat)
DAVA TARİHİ : 29/11/2016
KARAR TARİHİ : 06/02/2023
Taraflar arasında görülen davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA VE TALEP : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Münfesih sayılmasına karar…Sigorta A.Ş. nin hisselerinin 22/02/2007 tarihinde çok taraflı sözleşme ile davalılara müşterek borçlu müteselsil kefil hükümleri uygulanaraf devredildiğini, devreden davacının 21/02/2007 tarihinden geçerli olmak üzere yöetim kurulundan istifa ettiğini,03/04/2007 tarihinde istifa ve yeni yönetim kurulu kararının … nolu ticaret sicil gazetesinde ilan edildiğini ve davacı tarafın şirketle ilgili hukuki ve fiili zarara yarar ilşkisini kesildiğini,davalı tarafların ihmal ve hataları yüzünden davacı tarafın şirketin kamu borçlarından sorumlu tutulduğunu, şirketin kamu borçlarının davacı taraftan tahsil edildiğini iddia ederek davacının uğradığı zararların işleyecek faiz ile birlikte davalılardan müteselsilen tahsilini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa tahmilini talep etmiştir.
SAVUNMA VE KARŞI TALEP : Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının talebinin haksız olduğunu zaman aşımına uğradığını, tebligatın usulsüz olduğunu, müvekkillerinin davacı tarafın ödediği kamu borçlarının sorumlusu olmadığını, davacının müvekkillerine rucu hakkı olmadığını iddia ederek davanın reddini yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE :
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, Dava; … Sigorta Aracılık Hiz. A.Ş. Nin yeni yönetim kurulu üyeliğini ihmal ve kasti tutumları nedeniyle kamu borçlarından davacının ödemesi nedeniyle davalılara açtığı rücu davası olduğu anlaşıldı.
Deliller: Dosya içeriği, Bilirkişi incelemeleri,
Mahkememiz dosyasından 31/08/2018 tarihinde bilirkişi raporu alınmıştır.
Raporda:
İstanbul … Vergi Mahkemesi…. nolu kararı :Diğer taraftan,borçlu şirket hakkında yürütülen takip işlemleri sonucunda haczi kabil mal varlığı bulunamadığından borçlu şirketten tahsil edilemeyeceği anlaşılmış olup,213 VUK 10. Md. Ve 6183 sayılı yasanın mükerrer 35. Maddesi gereğince temsilciye başvurma şartları oluşmuş olmakla birlikte, davacının sorumluluğunu belirlemek açısından ödeme emrine konu vergilerin beyan edilmesi ve ödenmesi gereken tarihlerde davacının kanuni temsilci sıfatının olup olmadığının ortaya konması gerekmektedir. Yönetin kurulu başkanı ve üyesi olarak şirketi temsile yetkili olduğu anlaşılan davac inin 03/04/2007 tarşh ve … sayılı Ticaret Sicil gazetesinde ilan edilen 20/03/2007 tarihli karar ile yönetim kurulu üyeliğinden istifa neticesi ayrılmasına ve yerine başka bir üyenin atanmasına karar verildiğinden, davacının şirket yönetim kurulundan ayrıldığının ilan edildiği 03/04/2007 tarihinden sonraki vade tarihli borçlardan ötürü sorumlu olmayacağı kanaatine varılmıştır.Şeklinde olup kararı Danıştay 7. Daire 2016/2998 Esas ve 2016/4414 no kararla onamıştir.
Bu durumda davacı tarafın Yönetim kurulundan istifa tarihi olan 20/03/2007 tarihinden sonraki vergi borçlarından sorumlu olmayacağı kanaati oluşmaktadır. Bu vergiler dosyada mübrez vergi dairesi alındı makbuzları ve davacı beyanına göre: Davacı tarafın 12.508.38 TL vergi borcundan sorumlu 1.669.32 TL vergi borcundan muaf olacağı tespit edilmiştir.
Mahkememiz dosyasından 29/07/2019 tarihinde ek bilirkişi raporu alınmıştır.
Raporda:
Davacının 03/04/2007 tarihinden sonraki vergi borçlarından sorumlu olmayacağından kök raporumuzda sehven 03/2007ve 4/2007 dönemleri 14.177.70 TL den mahsup edilerek davacının sorumlu olduğu tutarın 12.849.90 TL olduğu belirtilmiştir. Bu hata düzeltilerek davacının sorumlu oLduğu tutarın 14.177.70 TL İşlemiş faiz dahil olacağı tespit edilmiştir.
Mahkememiz dosyasından 05/01/2021 tarihinde yeni bir bilirkişiden rapor alınmıştır.
Raporda:
…Ticaret Sicil Müdürlüğü tarafından 12,12.2017 tarihli yazı ekinde dava dosyasına sunulan ticaret sicili gazetelerinin tetkikinden, 2S.03.2007 tarihinde tescil edilerek 03.04.2007 tarih ve G779 sayılı Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde yayımlanan yönetim kurulu kararı ile davacı…’nın istifası sonucu boşalan yönetim kurulu üyeliğine davalılardan … seçilmiştir. Aynı kararda, şirketi temsil ve ilzam etmek üzere, şirket tarafından verilecek bütün belgelerin, akt olunacak sözleşmelerin, taahhüt ve borçlarla bütün İşlemlerin muteber olması İçin bunların şirketin unvanı ve kaşesi altında yönetim kurulu üyelerinden herhangi ikisinin müşterek İmzasıyla temsil ve ilzam edilmesi kararlaştırılmıştır.
Türk Ticaret KanunuJnun 36/1. maddesine göre ticaret sicili kayıtları nerede bulunurlarsa bulunsunlar üçüncü kişiler hakkında, tescilin Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde İlan edildiği, ilanın tamamı aynı nüshada yayımlanmamış ise son kısmının yayımlandığı günü izleyen iş gününden itibaren hukuki sonuç doğuracağı hüküm altına alınmıştır. Bu durumda davacının, …Sigorta Aracılık Hizmetleri A.Ş/dekl yönetim kurulu üyeliği, kararının Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde yayınlandığı tarih olan 03.04.2007 tarihi İtibarıyla sona ermiştir,
…Ticaret Sicili Müdürlüğü tarafından alınan kararın 17,02.2014 tarih ve 8509 sayılı Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde yayımlanması suretiyle …A.Ş.’nın hükmi şahıslığı re’sen sona erdirilmiştir.
… Vergi Dairesi Müdürlüğü tarafından dava dosyasına sunulan 03.04.2018 tarihli yazıda, …A.Ş-‘nın vadesi geçmiş borçları için 07,O3.2O14 tarih ve 13175 sayılı dilekçe ile müracaatta bulunarak şirket adına kesinleşen vergi borçlarını 6183 sayılı Kanunun 48, maddesine istinaden yapılandırmaya tabi tuttuğu, ancak süresi içerisinde hiç ödeme yapmadığından, 29.05.2014 tarihinde tecil taksitlendirme talebinin sistemden kaldırıldığı belirtilmiştir.
Davacısı, huzurdaki davanın davacısı …, davalısı dava dışı …Vergi Dairesi Müdürlüğü olan ve İstanbul …Vergi Mahkemesinde görülen… E. … K. sayılı davanın gerekçeli kararında; “…asıl borçlu şirket hakkında yürütülen takip işlemleri sonucundu haczi kabil maf varlığı bulunamadığından borçlu şirketten tahsil edilemeyeceği anlaşılmış olup 213 sayılı VUK 10. maddesi ve 6183 sayılı Konun’un Mükerrer 35. maddesi gereğince temsilciye başvurma şartları oluşmuş olmakla birlikte, davacının sorumluluğunu belirlemek açısından ödeme emrine konu vergilerin beyan edilmesi ve ödenmesi gereken tarihlerde davacının kanuni temsilci sıfatının olup olmadığının ortaya konulması gerekmektedir, Yönetim korufu başkan ve üyesi olarak şirketi temsile yetkili olduğu anlaşılan davacının, 03.04.2007 tarih ve 6779 saydı Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde itan olunan
20.03.2007 tarihli karar He yönetim kurulu üyeliğinden istifa neticesi ayrılmasına ve yerine başka bir üyenin atanmasına karar verildiğinden, davacının şirket yönetim kurulundan ayrıldığının Han edildiği
03.04.2007 tarihinden sonraki vade tarihli borçlardan ötürü sorumlu olmayacağı kanaatine varılmıştır.
Bu itibarla, davacının dava konusu ödeme emirlerinden … ana takip no.iu ödeme emrindeki borçlar İle … ona takip no.iu ödeme emri muhteviyatı 2014030566501/26,31,35,36,37,39 takip no.fu borç kalemlerinden ötürü sorumluluğu bulunmadığından, bu borçlara ilişkin Ödeme emirlerinde hukuka uyarlık, 2O1403OS665Ö1/3 no.iu ödeme emrinin kalan kısımları ile 20Î4030S665Öİ/1 ve 2 no.iu ödeme emirlerinde hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerledava konusu ödeme emirlerinden 2014030566501/4 ana takip no.lu ödeme emrinin tamamı ite 2014030566501/3 ana takip no.iu ödeme emrinin 2014030566501/26,31,35,36,37,39 takip no.iu borçlardan kaynaklanan kısmının iptaline, davanın geri kafan kısman ise reddine…”şeklinde hüküm kurulmuştur,
…Vergi Dairesi nezdinde yapılan incelemede; … A.Ş.’nin muhtelif vergi borçlarına İlişkin olarak 07.03.2014 tarihinde yapıbn ödemenin toplam tutarının 14.178,78 TL olduğu tespit edilmiştir.
61S3 sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkında Kanun’un “Kanuni Temsilcilerin Sorumluluğu” başlıklı Mükerrer 35, maddesinde; “tüzel kişilerle küçüklerin ve kısıtlıların, vakıflar ve cemaatler gibi tüzel kişiliği olmayan teşekküllerin mal varlığından tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacakları, kanuni temsilcilerin ve tüzel kişiliği olmayan teşekkülü idare edenlerin şahsı mal varlıklarından bu Kanun hükümlerine göre tahsil edilir … Tüzel kişilerin tasfiye haline girmiş veya tasfiye edilmiş olmaları, kanuni temsilcilerin tasfiyeye giriş tarihinden önceki zamanlara ait sorumluluklarını kaldırmaz, Temsilciler, teşekkülü idare edenler veya mümessiller, bu madde gereğince ödedikleri tutarlar için asıl amme borçlusuna rücu edebilirler” şeklinde hüküm kurulmuştur. Düzenleme ile tüzel kişilerin kamu borçlarının kendi mal varlığı İle karşılanmaması durumunda, kanuni temsilcilerin mal varlığı İle sorumlu olduğu ifade edilmektedir,
213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun, “Kanuni Temsilcilerin Ödevi” başlıklı 10. maddesinde ise “tüzel kişilerle küçüklerin ve kısıtlıların, vakıflar ve cemaatler gibi tüzel kişiliği olmayan teşekküllerin mükellef veya vergi sorumlusu of maları halinde bunlara düşen Ödevler kanuni temsilcileri, tüzel kişiliği olmayan teşekkülleri idare edenier ve varsa bunların temsilcileri tarafından yerine getirilir Bunların bu ödevleri yerine getirmemeleri yüzünden mükelleflerin veya vergi sorumlularının varlığından tomamen veya kısmen alınamayan vergi ve buna bağlı alacakiar, kanuni ödevleri yerine getirmeyenlerin varlıklarından alınır. … Temsilciler veya teşekkülü idare edenler bu suretle ödedikleri vergiler için asıl mükelleflere rücu edebilirler. Tüzel kişilerin tasfiye hafine girmiş veya tasfiye edilmiş olmaları, kanuni temsilcilerin tasfiyeye giriş tarihinden önceki zamanlara ait sorumluluklarını do kaldırmaz. … Beşinci fıkra kapsamına girmeyen tüzel kişilerin tüzel kişiliklerinin veya tüzel kişiliği olmayan teşekküllerin sana ermesi hafinde, sona erme tarihinden önceki dönemlere İlişkin her türlü vergi tarhiyatı ve ceza kesme işlemi, mütese/silen sorumiu olmak üzere, tüzel kişiliği olanların kanuni temsilcilerinden, tüzel kişiliği olmayan teşekküllerde İse bunları idare edenier (adi ortaklıklarda ortaklardan herhangi biri} ve varsa bunların temsilcilerinden herhangi biri adına yapılır” şeklinde 6183 sayılı Kanun ile paralel bir düzenleme yapılmıştır.
Hem 6183 sayılı Kanunun Mükerrer 35. maddesi hem de VUK 10. maddesinin 2, fıkrası gereği, şirketin ödeyemediği kamu borçlarından dolayı anonim şirket yönetim kurulu üyelerinin müteselsil sorumluluğu bulunmaktadır.
Vergi Usul Kanunu’na göre verginin asıl borçlusu vergi kanunları uyarınca vergiyi doğuran olayı gerçekleştiren mükelleftir. Anonim şirketlerde temsil ve yönetim yetkisine sahip olan yönetim kurulunun üyeleri şirketin kanuni temsilcisi olarak şirketin vergi sorumlusu sıfatını taşırlar, VUK 10. maddesinin 1, fıkrası uyarınca şirketin beyanname verme, kayıt ve belge düzenine uyma ve nihayetinde vergi borcunu şirketin malvarlığından ödeme gibi işlerin vergi sorumlusu sıfatıyla yönetim kurulu tarafından yerine getirilmesi gerekmektedir.
Anonim şirketlerde, kamu otoritesi borcun tamamım veya bir kısmını müteselsil sorumlu otan yönetim kurulu üyelerinin herhangi birinden talep edebilir. Bunun için herhangi bir sıra veya oran yoktur. Anayasa Mahkemesi tarafından 03.04.2015 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere İptal edilen 6183 sayılı Kanunun Mükerrer 35, maddesinin 5. fıkrası, kamu alacağının doğduğu veya ödenmesi gerektiği zamanlarda farklı kişilerin kanuni temsilci olmaları durumunda bunların kamu alacaklısına karşı müteselsil olarak sorumlu olacağım öngörmekteydi. Başka deyişle, vergiyi doğuran olayın gerçekleştiği zaman diliminde yönetim kurulu üyesi sıfatı taşıyan bir kişi vergi Ödenecek safhaya gelmeden bu görevinden ayrılırsa yönetim kurulu üyesi sıfatı taşıdığı dönemde doğan bu borçtan kendisinden sonraki yönetim kurulu üyeleriyle birlikte müteselsil olarak sorumlu olmaktadır. Anayasa Mahkemesi hukuki güvenlik ilkesine aykırılık oluşturduğu gerekçesiyle bu düzenlemeyi İptal etmiştir. Yeni durumda hukukun genel kuralları gereği her yönetim kurulu üyesi sadece kendi dönemindeki ödenmemiş borçlardan sorumlu olacaktır.
Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmeden önceki yasal düzenleme gereğince 03.04.2015 tarihinden öncesine ilişkin olarak ortaya çıkan kamu alacağından, hem vergiyi doğuran olayın gerçekleştiği dönemdeki yönetim kurulu üyelerinin hem de sonraki yönetim kurulu üyelerinin müteselsil sorumluluğu bulunmaktadır.
Beşiktaş Vergi Dairesi nezdinde yapılan incelemede, …A.Ş/nln davaya konu vergi borçlarına ilişkin olarak şirketin mal varlığından tahsil edilemeyen fer’Heri ile birlikte toplam 14.178,78 TL tutarındaki vergi borcunun kanuni temsilcilerin mal varlıklarından tahsil edilmesi yoluna gidildiği anlaşılmaktadır.
Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre anonim şirketler yönetim kurulu tarafından yönetilir ve temsil olunur. Yönetim kurulu, belli şartlarla bu yetkisini yönetim kurulu üyelerinden birine veya birkaçına devredebilir* Davaya konu olayda temsil yetkisinin yönetim kurulu üyelerinden birine ya da birkaçına devredildiğine dair bir bilgi bulunmamaktadır. Ticaret sicili kayıtlarında da böyle bir durumun varlığına rastlanmamıştır. Öte yandan, 28.03.2007 tarihinde tescil edilerek 03.04.2007 tarih ve 6779 sayılı Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde yayımlanan yönetim kurulu kararında, şirketi temsil ve ilzam etmek üzere, şirket tarafından verilecek bütün belgelerin, akt olunacak sözleşmelerin, taahhüt ve borçlarla bütün işlemlerin muteber olması İçin bunların şirketin unvanı ve kaşesi altında yönetim kurulu üyelerinden herhangi ikisinin müşterek imzasıyla temsil ve ilzam edileceği kararlaştırılmıştır. Bu durumda, şirketin yönetim ve temsilinin herhangi İki yönetim kurulu üyesinin imzası ile olacağı ve yönetim kurulu üyelerinin müşterek sorumluluğunun bulunduğu anlaşılmaktadır.
… A.Ş/nin ödenen vergi borçları ve ferlerinin 2005, 2006 ve 2007 yıllarına ilişkin olduğu görülmektedir. Şüphesiz ki ödenen borçlar şirketin borçlarıdır ve borcun asıl sorumlusu… Hizmetleri A,Ş.’dir. Ancak, VUK ve 6183 sayılı Kanunlarda yer alan düzenlemeler ile tüzel kişilerin mal varlığından tahsil edilemeyen vergi borçlarının kanuni temsilcilerin mal varlıklarından tahsil edilmesi yoluna gidilmektedir. Bahse konu düzenlemelerde temsilciler veya teşekkülü idare edenlerin ödedikleri kamu borçları için ası! mükelleflere rücu edebileceği İfade edilmektedir
Dava dosyasına sunulan ticaret sicili kayıtlarına göre 16,02.2006 tarihinde tescil edilen… A.Ş. genel kurul karan ile şirketin yönetim kurulu üyeliğine üç yıl süreliğine görev yapmak üzere …, … ve …
…’in seçilmesine karar verilmiştir. Aynı gazetede yayımlanan 08,02.2016 tarihli yönetim kurulu kararı ile şirketi temsil ve ilzam etmek üzere, şirket tarafından verilecek bütün belgelerin, akt olunacak sözleşmelerin, taahhüt ve borçlarla bütün işlemlerin muteber olması için bunların şirketin unvanı ve kaşesi altında yönetim kurulu üyelerinden herhangi ikisinin müşterek imzasıyla temsil ve ilzam edilmesi kararlaştırılmıştır. Bahse konu karar uyarınca şirketin temsil yetkisi herhangi iki yönetim kurulu üyesinin müşterek imzası şeklinde ifade edilmek suretiyle yönetim kurulu üyelerinin tamamına verilmiştir.
Davacının,…A.Ş/deki yönetim kurulu üyeliği 03.04,2007 tarihinde sonlandığından, bu tarihten sonraki dönemlere ait kamu borçlarına dair herhangi bir sorumluluğu bulunmamaktadır. Bu tarihten önceki şirket borçlarına İlişkin olarak ise ilgili dönemlerdeki kanuni temsilci ve yöneticilerle, Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmeden önceki haliyle, sonraki yönetici ve temsilcilerin müşterek sorumluğu bulunmaktadır.
… Vergi Dairesi nezdinde yapılan incelemede; 07.03,2014 tarihinde…A.Ş.’nin 2005, 2006 ve 2007 yıllarına İlişkin muhtelif vergi borçlarına ait toplam 14,178,78 TL tutarında ödeme yapıldığı,
Ödenen tutarın, davacının yönetim kurulu üyeliğinin sonlandığı 03.04.2007 tarihinden önceki dönemlere ait olan 12,809,94 TL tutarındaki kısmından, dönemdeki yönetim kurulu 1le sonraki yönetim kurulunun müşterek sorumluluğunun bulunduğu, ilgili dönemde şirketi temsile yetkili olan yönetim kurulu üyeleri olan davacı … davalı …ve davalı… ile sonraki yönetim kurulu üyeleri olan davalı …, davalı…ve davalı …’in müşterek sorumluluğunun olduftu. ödenen 12.809,94 TL tutarın davalılara rücu edebilir alacak vasfını taşıdığı,
Vergi idaresine ödenen tutardan kalan (14,178,78 TL – 12.809,94 TL) 1.368,84 TL tutarındaki vergi ve ferilerinden ise yönetim kurulu üyelisinin sona erdiği tarihten sonrasına ait olması sebebiyle davacının herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığı, ödenen tutardan davalılar …, … ve …’in müştereken sorumluğunun olduğu ve davalılara rücu edilebilir alacak vasfını taşıdığı tespit edilmiştir.
Mahkememiz dosyasından 13/09/2022 tarihinde ek bilirkişi raporu alınmıştır.
Raporda: 2016/1164 Esas sayılı dosyaya ilişkin olarak dava dosyasına yeni bir bilgi ve belge sunulmamış olup kök rapordaki tespit, değerlendirme ve kanaatlerini değiştirecek yeni bir durum oluşmadığı tespitleri yapılmıştır.
Davacının dava dışı münfesih …A.Ş’ deki yönetim kurulu üyeliğinin 03.04.2007 tarihinde sonlandığı, sonrasında şirket yönetiminin davalılara geçtiği, şirkete ilişkin 2005, 2006 ve 2007 yıllarına ilişkin muhtelif vergi borçlarına ait toplam 14,178,78 TL nin ödenmemesi nedeniyle bu bedelin davacıdan tahsil edildiği gözetilerek, davacının şirketten ayrılması ile birlikte şirkete ait vergi borçlarını ödeme sorumluğu davalılara geçtiğinden dosyaya mübrez yazılı Çok Taraflı Sözleşme ile davacının ayrılması nedeniyle doğmuş vergi borçlarından sorumlu olmayacağı ifade edildiğinden, davacının ödediği 14,178,78 TL tutardan davalıdan sonra görev yapan diğer yönetim kurulu üyeleri …,…,…,…’in müştereken sorumluğunun olduğu ve davalılara rücu edilebilir alacak vasfını taşıdığı gözetilerek, davanın kısmen kabulüne karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM :
1-Davanın kısmen kabulüne 14.178,78 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
2-Alınması gerekli 968,55 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 273,24 TL’nin düşümü ile eksik kalan 695,31 TL eksik harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile hazineye gelir kaydedilmesine,
3-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden kabul üzerinden hesaplanan karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve taktir olunan 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya ödenmesine,
4-Davalı …vekille temsil olunmakla red üzerinden hesaplanan karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. gereğince hesap ve taktir olunan 1.821,22 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak bu davalıya ödenmesine,
5-Davacı tarafından yapılan (33,50 TL ilk masrafı+ 671,85 TL posta masrafı+ 1.500,00 TL bilirkişi ücreti =)2.205,35 TL yargılama giderinin red ve kabul oranına ( %88,61 kabul ) nazaran 1.954,160 TL’sinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, kalan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davacı tarafça yatırılan 273,24 TL peşin harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
7-Davacı tarafça yatırılan gider avansından geriye kalan kısmının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Davacı vekili ve davalı asil … ve vekilinin yüzüne karşı, kesin olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı 06/02/2023

Katip
¸e-imzalıdır

Hakim
¸e-imzalıdır