Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/1151 E. 2019/947 K. 14.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/982 Esas
KARAR NO : 2019/977

DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 29/01/2015
KARAR TARİHİ : 26/11/2019

İDDİA VE TALEP : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili Şirketin, … Mah. …Bulvarı No… GAZİANTEP adresinde faaliyet gösteren Kültür ve Turizm Bakanlığından belgeli “…GAZİANTEP “ işletme unvanlı tesisi ile ilgili olarak, Davalı Şirketin …No.lu abonesi olduğunu, Davalı Şirketin usul ve yasaya, taraflar arasındaki Sözleşmeye, Yargıtay Kararları ve Yargıtay Genel Kurul Kararına, Anayasa’ya aykırı olarak, satış hizmet bedeli, sayaç okuma bedeli, iletim bedeli ve dağıtım bedeli gibi kalemleri ilave edilmiş olan faturalarla, ayrıca tüketim ve hizmet bedeli karşılığı olmaksızın kayıp kacak bedeli ve bu bedel üzerinden de % 1 Enerji Fonu, %2 … Payı, %5 Belediye Vergisi ve %18 KDV tahakkuk ve tahsil ettiğini, Bu nedenle Müvekkilinin 01.12.2013 ila 30.11.2014 tüketim dönemlerine ait faturalarında Davalı Şirket tarafından tahakkuk ve tahsil edilmiş olan Kayıp Kacak Bedeli ve bu bedel dahil edilerek hesaplanmış; % 1 Enerji Fonu, %2 TRT Payı, %5 Belediye Vergisi ve %18 KDV içindeki (Kayıp Kaçak Bedeline isabet eden) farkın toplamı olan en az 117.753.44 TL.’nin her bir faturadaki haksız yere tahsil edilmiş tutarın her bir ödeme tarihinden itibaren yürütülecek avans faizi oranında faizi ile birlikte iadesi için iş bu davayı açma zarureti hasıl olduğunu, Yargıtay Genel Kurul Kararında ve Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin kararlarında ifade edilen gerekçelerle hukuka aykırılığı sabitolan Davalı işlemleri ile ilgili olarak; geriye dönük faturalara/faturlardaki diğer kalemlere/ödemelere ilişkin haklarımız ve fazlaya ilişkin haklarımız ile istirdat hakları saklı kalmak üzere şimdilik Müvekkilinin 01.12.2013 ila 30.11. 2014 tüketim dönemlerine ait faturalarında tahakkuk ve Davalı tarafından tahsil edilmiş olan Kayıp Kaçak Bedellerinin ve bu bedel dahil edilerek hesaplanmış; % 1 Enerji Fonu, %2 TRT Payı, %5 Belediye Vergisi ve %18 KDV içindeki Kavıp Kacak toplam bedeline isabet eden 117.753.44 TL.’nin. her bir faturadaki tutarın ödeme tarihlerinden itibaren yürütülecek değişir oranda avans faizi ile birlikte Borçludan tahsiline karar verilmesini, işbu dava tarihinden itibaren Davalı Şirket tarafından düzenlenecek faturalarda anılan tahakkukların yer almaması tahsilatların yapılmaması için öncelikle İhtiyati Tedbir Kararı verilmesini, dava masrafları ve avukatlık ücretinin Davalı yana yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA VE KARŞI TALEP : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı ile Müvekkili arasında 01.11.2013 tarihinde sözleşme imzalanmış ve Müvekkili tarafından 01.12.2013 tarihinden itibaren Davacı şirkete hizmet verilmeye başlandığını,İşbu davanın belirsiz alacak davası ya da kısmi dava olarak açılamayacağını, Faturalarda kayıp kaçak bedeli gözüktüğünü, Davacının sözde alacağı, yapılacak birkaç basit toplama işlemiyle hemen belirlenebileceğini, Davacının kötü niyetli olduğunun kabulüyle ve hukuki yararının bulunmadığı gerekçesiyle davasının reddi gerektiğini, Uyuşmazlığa konu edilen ve Davacının faturalarında yer alan Kayıp-Kaçak bedelinin, Enerji fonunun, TRT payının ve Belediye vergisinin gerek adını, gerekse tüketicilere hangi oranda yansıtılacağı ve ne şekilde hesaplanacağı hususunu belirleme ve karar verme yetkisi tamamen (EPDK) ait olduğunu, Davanın taraflarının tacir olduğunu, Basiretli bir tacir gibi davranması gereken Davacı şirketin, sözleşmede ödemeyi kabul ve taahhüt ettiği kalemlerin tekrar kendisine ödenmesini talep edebilmesi mümkün olmadığını, Kayıp-Kaçak bedeli, tıpkı diğer bedellerde olduğu gibi Kurul tarafından düzenlenen, yasal mevzuat uyarınca Davacıdan tahsili zorunlu olan bir bedeldir. Kayıp-Kaçak bedeli dâhil faturadaki kalemlerin neredeyse tamamı Kurul Kararları çerçevesinde yaklaşık on yıldır tüketicilere yansıtıldığını, Davanın yargı yolunun caiz olmaması sebebiyle reddine karar verilmesine, Davanın esasına girilmesi halinde dayanaksız tüm taleplerin reddine,Yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin Davacı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizce bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiş olup, bilirkişiler tarafından mahkememize ibraz edilen 06.01.2015 havale tarihli bilirkişi raporunda ” 6098 sayılı TBK. M. 25. Hükmü gereğince; davacının davalıdan elektrik faturalarına yansıtılan ve ödemek zorunda kaldığı kayıp kaçak bedelinin iadesini talep edebileceği, davacının davalıdan talep edebileceği alacağın tutarının 117.753,44 TL bu tutara dava tarihine kadar işleyecek faiz miktarının 6.988,14 TL olduğu, kanaatlerine varıldığı” belirtilmiştir.Davacı vekili 08.02.2016 havale tarihli dilekçesi ile ıslah etmiştir.
Dava, Uyuşmazlık; kayıp-kaçak, iletim, dağıtım ve perakende satış hizmeti bedellerinin,davalı tarafından tahsilinin haklı olup olmadığı bu bedellerin davacıya iadesi istemine ilişkindir.
Mahkememizce, “davalı vekili davacının tacir olduğunu bu bedellerin sözleşme gereğince alındığını, bu bedellerin EPDK mevzuat hükümlerine göre alındığını, savunduğu görülmektedir. Türkiye Cumhuriyeti Anayasasnın, Vergi Ödevi Başlıklı 73. maddesi; Vergi, resim, harç ve benzeri malî yükümlülükler kanunla konulur, değiştirilir veya kaldırılır. Vergi, resim, harç ve benzeri malî yükümlülüklerin muaflık, istisnalar ve indirimleriyle oranlarına dair hükümlerinde kanunun belirttiği yukarı ve aşağı sınırlar içinde değişiklik yapmak yetkisi Bakanlar Kuruluna verilebilir.”hükmünü içermektedir.20/01/2001 tarih 4628 Sayılı ve 14/03/2013 tarih 6446 Sayılı Elektrik Piyasası Kanunlarının; Amaç, Kapsam ve Tanımlar başlıklı 1. maddelerinin 1. fıkralarında; “Bu Kanunun amacı; elektriğin yeterli, kaliteli, sürekli, düşük maliyetli ve çevreyle uyumlu bir şekilde tüketicilerin kullanımına sunulması için rekabet ortamında özel hukuk hükümlerine göre fâaliyet gösteren, mâli açıdan güçlü, istikrarlı ve şeffaf bir elektrik enerjisi piyasasının oluşturulması ve bu piyasada bağımsız bir düzenleme ve denetim yapılmasının sağlanmasıdır” düzenlemesi yer almaktadır.22/09/2002 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan, Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliğinin; 31. maddesind, müşterilerin yeterli, verimli, güvenli, sürekli ve ekonomik hizmet almalarını ve hizmet seçeneklerini öğrenmelerini teminen her türlü bilgilendirme fâaliyeti, ilgili tüzel kişiler tarafından ilgili mevzuata uygun olarak yerine getirileceği belirtilmiştir.Aynı yönetmeliğin 33. maddesinde ise;”Bu yönetmelik hükümleri uyarınca elektrik enerjisi hizmeti alan müşterilerin hakları ve zararlarının tasmini konusunda, Kanunun 11. maddesi ve 4077 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun hükümleri ile buna dair diğer mevzuat hükümleri uygulanır” vurgusu yapılmıştır. Tüm bu ifade edilen mevzuat hükümleri çerçevesinde, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu, kanunla verilen yetkiye dayanarak; 11/08/2002 gün ve 24843 Sayılı Resmî Gazetede; “Perakende Satış Hizmet Geliri ile Perakende Enerji Satış Fiyatlarının Düzenlenmesi Hakkında Tebliğ”, “Dağıtım Sistemi Gelirinin Düzenlenmesi Hakkında Tebliğ” ve “Elektrik Piyasası Tarifeler Yönetmeliği” ni yayımlamış, sonrasında ise yönetmeliklerin uygulanması için çıkardığı kurul kararları, tebliği ve ikincil mevzuat uyarınca lisans sahibi şirketler elektriği kullananlardan davaya konu edilen bedelleri tahsil etmişlerdir. Ancak; ilgili mevzuatta amaçlanan husus 1 kw elektrik enerjisinin kullanıcılara ulaşıncaya kadar ki maliyet ve kâr payı olup, yoksa Enerji Piyasası Düzenleme Kurumuna sınırsız bir fiyatlandırma ve tarife unsuru belirleme yetkisi ve görevi verilmediği açıktır.Elektrik dağıtım şirketlerinin EPDK kurul kararları ve tebliğleri çerçevesinde, elektrik kullanan abonelerin faturalarına yansıtarak aldıkları, kayıp-kaçak, sayaç okuma, perakende satış hizmet, iletim sistemi kullanım ve dağıtım bedellerinin elektrik enerjisi kullananlara (sanayi, ticarî ve mesken abonelerine) aktif tüketim bedeli dışında ek bir mâli yük ve külfet getirdiği izahtan varestedir. Oysa; Türkiye Cumuriyeti Anayasasının 73. maddesi gereğince; vergi, resim, harç ve benzeri malî yükümlülüklerin kanunla konulacağı, değiştirileceği veya kaldırılacağı da ortadadır. Nitekim elektrik faturalarına yansıtılan %2 TRT payıda kanunla getirilmiş ve kanunun verdiği açık ve şeffaf yetkiye dayanarak tahsil edilmektedir.Elektrik Piyasası Kanunun temel amaçları çerçevesinde getirildiği ve EPDK kurul kararları ve tebliğleri gereğince alınan; kayıp-kaçak, sayaç okuma, perakende satış hizmet, iletim sistemi kullanım ve dağıtım bedellerinin; vergi, resim, harç ve benzeri malî yükümlülüklerin kanunla konulacağı, değiştirileceği veya kaldırılacağı, ayrıca Elektrik Piyasası Kanunun düşük maliyetli enerji temini ve şeffaf bir elektrik enerjisi piyasası oluşturulması ilkelerine uygun düşmeyeceği bir vakıadır öte yandan taraflar arasında aktedilen abonelik sözleşmeleri tip sözleşme olup bütün sözleşmeler arasında benzerlik bulunmaktadır. Kişiye göre hazırlanmış sözleşmeler değildir.bu sözleşme hükümleri pazarlık konusu edilmeden tek taraflı olarak sözleşmeye alınmıştır. Sözleşmeye konulan bu şartların hakszı şart olduğu ve haksız konulan bu hükümlerin olayda uygulama yeri olmadığı yargıtayın kararlarınında bu yönde olduğu, 6098 saylıı TBK:25. Maddesine göre bu bedellerin tüzel kişelerdende talep imkanı bulunmadığı keza kayıp-kaçak bedeli hakkında verilen ve Dairecede benimsenen HGK’nun 21/05/2014 tarihli ve 2013/7-2454 Ayrıca; elektrik kaybını önleme ve hırsızlıkları engelleme veya hırsızı takip edip bedeli ondan tahsil etme görevi de bizzat enerjinin sahibi bulunan dağıtım şirketlerine ait olduğu,Öte yandan, nihai tüketici olan abonenin; kayıp-kaçak bedeli gibi, davacı dağıtım şirketi tarafından faturalara yansıtılan; dağıtım bedeli, sayaç okuma bedeli, parekende satış hizmeti bedeli ve iletim bedelinin hangi miktarda olduğunu apaçık denetleyebilmesi ve hangi hizmetin karşılığında ne bedel ödediğini bilmesi, eş söyleyişle şeffaf bir hukuk devletinin vazgeçilmez unsuru olduğu, Ne var ki, davaya konu bedeller ile ilgili olarak Enerji Piyasası Düzenleme Kurumunca kanunun verdiği genel ve soyut yetkiye dayanarak çıkarılan yönetmelik, kurul Hâl böyle olunca; mahkemece, yukarda açıklanan ilke ve esaslar gözetilerek; kayıp-kaçak, dağıtım, iletim ve perakende satış hizmeti bedellerinin elektrik abonelerinden tahsil edilemeyeceği bütün bu ilkeler çerçevesinde somut olaya bakıldığında alınan bilirkişi ve tüm dosya kapsamına göre .davalının elektrik kullanımı sırasında faturaya yansıttığı TRT payı,enerji fonu,belediye vergisi,ve KDV ve Kayıp kaçak bedelleri tutarının toplam 117.753,44-TL olduğu bu bedele ödeme tarihinden dava tarihine kadar işlemiş faizin ise 6.988,14-TL olduğu anlaşılmakla davanın kabulü ile 117.753,44-TL asıl alacak 6.988,14-TL dava tarihine kadar işlemiş faiz olmak üzere toplam 124.741,58-TL nin asıl alacak tutarı olan 117.753,44-TL esas alacağa dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine” karar verilmiştir. Verilen bu karar Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 2016/15780 Esas ve 2018/4427 Karar sayılı ilamında; “Karar tarihinden sonra yürürlüğe girmiş bulunan bu yasa değişikliklerinin, yürürlük tarihi öncesi dönemde geçerli olan EPDK kararlarına dayanılarak alınmış olan ve dava konusu yapılan kayıp-kaçak sayaç okuma, dağıtım, perakende hizmet ve iletim bedelleri ile ilgili olarak açılan ve halen devam eden davalarda da geçmişe etkili olacak şekilde (bu yasa değişikliği öncesinde açılan ve halen görülmekte olan davalar da) uygulanması gereken hükümler içerdiğinden, 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 17., geçici 19. ile 20. maddelerinin, somut olaya etkisinin bulunup bulunmadığının yerel mahkemece tartışılıp değerlendirildikten sonra sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekmektedir…” gerekçesi ile bozulmuştur.
Mahkememizce 11/03/2019 tarihli 3 no’lu celsede Yargıtay bozma ilamına uyulmasına karar verilmiş olup, aynı celsede bölgedeki hedef kayıp kaçak oranlarını aşan tahsilatların olup olmadığı, varsa miktarının ne olduğu, davacı tarafın iddiaları doğrulsunda mükerrer tahsilat olup olmadığı, mükerrer tahsilat var ise miktarının ne kadar olduğu hususunda elektrik mühendisi bilirkişisinden rapor alınmasına karar verilmiştir. Alınan bilirkişi raporunda; davacının davalıya EPDK hedef oranlarını aşan mükerrer ödemenin toplamının 65.670,18 TL olduğu ifade edilmiştir.
MK’nın 119/1-e maddesi uyarınca davacı, iddiasının (davasının) dayanağı olan bütün vakıaların (olayların ve olguların) sıra numarası altında açık özetlerini dava dilekçesinde yazmalıdır. Bunlar, dava dilekçesindeki talep sonucunun dayanağı olan ve bu talep sonucunu haklı göstermeye elverişli bulunan vakıalardır. Bu vakıalar, maddi bir fiil olabileceği gibi bir hukuki işlem de olabilir.
HMK’nın 194. maddesi uyarınca; taraflar dayandıkları vakıaları ispata elverişli şekilde somutlaştırmalıdır. Kanun, buna (vakıaları) somutlaştırma yükü demektedir. Bir davada, ispat faaliyetinin tam olarak yürütülebilmesi, mahkemenin uyuşmazlığı doğru tespit ederek yargılama yapabilmesi, karşı tarafın ileri sürülen vakıalara karşı kendini savunabilmesi için, iddia edilen vakıaların açık ve somut olarak ortaya konulması gerekir. Somut bir şekilde ortaya koymadan iddia veya savunma amacıyla vakıaların ileri sürülmesi durumunda, yargılamanın sağlıklı bir şekilde yürütülmesi mümkün olmayacağı gibi, vakıaların anlaşılması için ayrıca bir araştırma yapılması ve zaman kaybedilmesi söz konusu olacaktır. Taraflar, haklarını dayandırdıkları hukuk kuralının aradığı koşullara uygun, somut vakıaları açıkça ortaya koymalıdırlar. Bu vakıaların somut olarak ileri sürülmesi, ilgili taraf için bir yüktür; bu yükü yerine getirmeyen taraf sonuçlarına katlanmak durumundadır.
Davacı, davasının dayanağı (temeli) olan bütün vakıaları (açık özetlerini) dava dilekçesinde bildirmekle yükümlüdür (HMK m.119/l-e). Davacının, dilekçeler aşamasından sonra (dilekçesinde bildirmediği) yeni vakıalar ileri sürmesi, davayı değiştirme olup, ancak davalının rızası veya ıslah yolu ile mümkündür (HMK m.l41).
Hakim, davacının dava dilekçesinde göstermediği vakıaları kendiliğinden gözetemez (inceleyemez) ve onları hatırlatabilecek hallerde dahi bulunamaz(HMK m.25). Fakat hakim, müphem (belirsiz) veya çelişik gördüğü iddia ve sebepler (vakıalar) hakkında izahat (açıklama) isteyebilir (HMK m.31). Ancak, bu izahat isteme sadece dava dilekçesinde bildirilmiş olan vakıalar için söz konusudur. Dava dilekçesinde gösterilmeyen (bildirilmeyen) bir vakıa, izahat isteme (veya izahat verme) bahanesi ile (davalının rızası olmadıkça) sonradan ileri sürülemez.
Hakim, hukuki sebepleri (kanun hükümlerini) kendiliğinden gözetir (HMK m.33). Yani hakim, davacının dava dilekçesinde göstermiş olduğu hukuki sebepler ile bağlı olmayıp, davacının dava dilekçesinde bildirmiş olduğu vakıaların hukuki sebebini (hukuki niteliğini) kendisi araştırıp bulmakla yükümlüdür. Davacının dava dilekçesinde hukuki sebebi yanlış göstermiş (ve hatta hiç göstermemiş) olmasının bir önemi yoktur. Buna karşılık, hakim, davacının dava dilekçesinde bildirdiği vakıalarla bağlı olup, davacının bildirmediği vakıaları kendiliğinden inceleyemez ve onları hatırlatabilecek hallerde dahi bulunamaz (HMK m.25). Davacının dava dilekçesinde bildirdiği vakıalar davanın temelidir. Çünkü, sadece bu vakıalar davanın sınırını çizmekte, hakim ancak bu vakıalar hakkında inceleme yapabilmektedir. Bu nedenle, hukukumuzda dava sebebi (hukuki sebepler değil) davacının davasını dayandırmış olduğu vakıalardır.
17/06/2016 tarihinde Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6719 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun ve değişiklikten önceki yasal düzenlemelerin de incelenmesi gerekmektedir.
Kayıp-kaçak miktarı, dağıtım sistemine giren enerji ile dağıtım sisteminde tüketicilere tahakkuk ettirilen enerji miktarı arasındaki farkı göstermektedir. Kayıp-kaçak bedeli, elektrik sisteminde ortaya çıkan teknik ve teknik olmayan kaybın maliyetinin kayıp-kaçak bedeli oranları ölçüsünde karşılanabilmesi amacıyla belirlenen bir bedeldir.
Kayıp-kaçak miktarı, dağıtım sistemine giren enerji ile dağıtım sisteminde tüketicilere tahakkuk ettirilen enerji miktarı arasındaki farkı göstermektedir. Kayıp-kaçak bedeli, elektrik sisteminde ortaya çıkan teknik ve teknik olmayan kaybın maliyetinin kayıp-kaçak bedeli oranları ölçüsünde karşılanabilmesi amacıyla belirlenen bir bedeldir. Yapılan değişiklikten önce lisans sahibi şirketler, 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 4. maddesi ile bu kanunun bazı maddelerini değiştiren bazı maddelerini de yürürlükten kaldıran 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 17. maddesinde, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumuna (EPDK) sınırsız bir fiyat belirleme hak ve yetkisi verilmemesine rağmen, bu maddelere dayanak olarak yayımlanan ikincil mevzuat hükümlerini gerekçe göstererek, tüketicilerden kayıp-kaçak bedeli adı altında bir bedel tahsil etmekte ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 21/05/2014 gün, 2013/7-2454 E., 2014/679 K. sayılı kararında da belirtildiği gibi abonenin faturalara yansıtılan kayıp-kaçak bedelinin hangi miktarda olduğunu apaçık denetleyebilmesi ve hangi hizmetin karşılığında ne bedel ödediğini bilmesi de mümkün bulunmamakta idi.
17/06/2016 tarihinde Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6719 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 3. maddesine eklenen (şş) bendinde teknik ve teknik olmayan kayıp tanımlanmış, dağıtım sistemine giren enerji ile dağıtım sisteminde tüketicilere tahakkuk ettirilen enerji miktarı arasındaki farkı oluşturan ve maliyeti etkileyen, teknik kayıp ve/veya kaçak kullanım gibi sebeplerden kaynaklanan ve teknik bir sebebe dayanmayan kaybı ifade edeceği belirtilmiştir.
Yine anılan Kanunun 17. maddesinin 1 numaralı bendinde:”…Bu Kanun kapsamında düzenlenen ve bir sonraki dönem uygulanması önerilen tarifeler, ilgili tüzel kişi tarafından Kurulca belirlenen usul ve esaslara göre, tarife konusu faaliyete ilişkin tüm maliyet ve hizmet bedellerini içerecek şekilde hazırlanır ve onaylanmak üzere Kuruma sunulur. Kurul, mevzuat çerçevesinde uygun bulmadığı tarife tekliflerinin revize edilmesini ister veya gerekmesi hâlinde resen revize ederek onaylar. İlgili tüzel kişiler Kurul tarafından onaylanan tarifeleri uygulamakla yükümlüdür.”,
6/ç numaralı bendinde:”…Dağıtım tarifeleri; dağıtım sistemi yatırım harcamaları, sistem işletim maliyeti, teknik ve teknik olmayan kayıp maliyeti, kesme-bağlama hizmet maliyeti, sayaç okuma maliyeti, reaktif enerji maliyeti gibi dağıtım faaliyetinin yürütülmesi kapsamındaki tüm maliyet ve hizmetleri karşılayacak bedellerden oluşur. Dağıtım şirketlerinin tarifelerine esas alınacak teknik ve teknik olmayan kayıplara ilişkin hedef oranlar bu kayıpları düşürmeyi teşvik edecek şekilde Kurul tarafından belirlenir. Kurulca belirlenen hedef oranlarını geçmemek kaydı ile teknik ve teknik olmayan kayıplara ilişkin maliyetler dağıtım tarifelerinde yer alır ve tüketicilere yansıtılır. Teknik ve teknik olmayan kayıplara ilişkin hedef oranlarının tespiti ve değiştirilmesi ile oluşacak maliyetin tarifelerde yer alması ve tüketicilere yansıtılmasına ilişkin usul ve esaslar Kurul tarafından düzenlenir…”,
10.bendinde:”Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda; tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin, Kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır.” hükmü öngörülmüştür.
Geçici 19. maddesinde:”Bu maddeyi ihdas eden Kanunla öngörülen düzenlemeler yürürlüğe konuluncaya kadar, Kurul tarafından yürürlüğe konulan mevcut yönetmelik, tebliğ ve Kurul kararlarının bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.”,
Geçici 20. maddesinde;”Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17 nci madde hükümleri uygulanır.” düzenlemesine yer verilmiştir.Özetle, 17/06/2016 tarihinde Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6719 sayılı Kanunun ilgili maddelerinde kayıp-kaçak bedelinin tanımı yapılmış olup, 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun değişik 17/1. maddesinde ilgili tüzel kişilerin bu tarifelere uymakla yükümlü oldukları belirtilmiş, 17/10. maddesinde ise mahkemelerin ve tüketici hakem heyetlerinin yetkisinin, bu bedellerin kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlı olacağı öngörülmüş, nihayet Geçici 20. maddesinde, “… Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17 nci madde hükümleri uygulanır.” düzenlemesi getirilmiştir.
Anayasa Mahkemesinin 28/12/2017 tarihli ve 2016/150 E. 2017/179 K. sayılı kararı ile 6446 sayılı Kanun’a eklenen Geçici 19. ve Geçici 20. maddelerine yönelik iptal talepleri reddedilmiş olup, 6446 sayılı Kanun’un 17. maddesine eklenen (10) numaralı bendin ise hak arama özgürlüğüne ölçüsüz bir müdahalede bulunduğu gerekçesiyle iptaline karar verilmiştir.
Yapılan bu açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde; davacı, dava dilekçesinde davaya konu kayıp-kaçak bedelinin yürürlükteki mevzuat uyarınca davalı tarafından kendisinden alınmasının mümkün olmadığını, bu hususun Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 21/05/2014 tarihli 2013/7-2454 E. 2014/679 K. sayılı ilamıyla belirlendiğini ileri sürmüştür. Diğer bir anlatımla, davacı kayıp-kaçak bedelinin alınamayacağı yönündeki iddiasının dayanağı olan maddi vakıayı, yürürlükte olan mevzuat hükümleri ve bu mevzuata işaret eden yargı kararları olarak bildirmiştir.
Bu itibarla, davanın davacı tarafından bildirilen vakıalar doğrultusunda incelenmesi yasal bir zorunluluktur (Dairemizin 22/10/2018 tarihli ve 2018/3607 E.-2018/10364 K. Ve 15/01/2019 tarihli ve 2018/5200 E.-2019/115 K.sayılı ilamları da aynı yöndedir). (Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 2018/7002 Esas ve 2019/6042 Karar sayılı ilamından alıntı yapılmıştır.)
Davacı vekili tarafından verilen 07/03/2019 tarihli dilekçede; 6719 sayılı Kanuna uygun olarak davalı tarafından davaya konu dönemde tahakkuk ettirilen faturaların, EPDK’nın düzenleyici işlemlerine uygun olup olmadığı yönünde bilirkişi incelemesi yaptırılmasını talep edilmiş ise de, anılan kanun değişikliği sadece EPDK tarafından belirlenen tarifelere göre alınması gereken bedelden fazla bir bedel alındığı iddiasıyla (kanun değişikliğinden sonra ve Anayasa Mahkemesinin iptal kararına kadar olan sürede) açılan davalarda uygulanabilecektir. Davacı vekilince verilen bu dilekçeye göre Mahkememizce davacı vekilinin davasını değiştirdiğine karar verilmiştir.
Yargılama sırasında yürürlüğe giren geçmişe etkili yasa değişikliklerinin, dava konusu hakkın özünü ortadan kaldırdığı, eş söyleyişle geçmişe etkili yeni yasa nedeniyle davanın konusuz kaldığı, davacının davanın açıldığı andaki mevzuat ve içtihat durumuna göre dava açmakta haklı olduğu gözetilerek, davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına, davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin ve bu giderlere dahil olan maktu vekalet ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmesine karar verilmiş ve aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Dava Konusuz Kaldığından Esas Hakkında KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-Alınması gerekli olan 44,40-TL karar ilam harcından, peşin alınan 2.010,94-TL nin mahsubu ile artan 1.966,54- TL bakiye ilam harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3- Davacı tarafından yapılan dava açılış gideri: 2.042,74- TL, davetiye posta gideri: 21,85-TL, bilirkişi ücreti: 2.750,00TL, olmak üzere toplam: 4.814,59-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-İhbar olunan T.C. Maliye Bakanlığı tarafından yatırılan 100,00-TL gider avansının karar kesinleştiğinde davalıdan alınarak İhbar olunana verilmesine,
5-Davalı tarafından yatırılan 250,00-TL gider avansının kendi üzerine bırakılmasına,
6-Davacının kendisini vekille temsil ettirdiği anlaşıldığından karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret tarifesi uyarınca hesaplanan ve takdir edilen 2.725,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine ,
7- Davanın açıldığı tarihteki durum ve koşullar gözetilerek davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
8-Davacı tarafça yatırılan gider avansından bakiye kalan kısmın karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Dair davacı ve davalı vekilinin yüzüne karşı kararın tebliğden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize yada mahkememize gönderilmek üzere başka yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek dilekçe ile Temyiz yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 26/11/2019

Katip
¸e-imzalıdır

Hakim
¸e-imzalıdır