Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/1130 E. 2021/94 K. 05.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/1130
KARAR NO : 2021/94
DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 15/11/2016
KARAR TARİHİ : 05/02/2021

Taraflar arasında görülen davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili … …’nın, müvekkili Şirket … A.Ş.’ nin büyük hissedarı ve yönetim kurulu başkanı olduğunu, … A.Ş.. 31/10/2016 tarih ve 987 sayılı Ticaret Sicil Gazetesinde yayınlandığı üzere, müvekkili …’nın büyük hissedarı ve Yönetim Kurulu Başkanı olduğu … A.Ş. ile birleşerek bünyesine dahil olmak ile huzurdaki davanın … A.Ş. adına açılması gerektiğini, müvekkili şirketin, tapuda Muğla ili, Bodrum İlçesi, … Mevkii, 6 pafta, … parselde kain, “… …” unvanlı tesisleri malik olan … Tic.A.Ş.’den 22/08/20l1 tarihinde imzalanmış Kira Sözleşmesi ile kiraladığını, daha sonra müvekkillerinin kiralamış oldukları … ve … Tesisinin, davalı … A.Ş.’ ye devredilmesi hususunda kendileri ile anlaştıklarını ve taraflar “Kira Devir Sözleşmesi ” başlıklı 09/01/2012 tarihli Devir Sözleşmesini imzaladıklarını, işbu sözleşme müvekkili … … tarafından: “Kendisini ilgilendiren hükümler yönünden” açıklama şerhi konularak imzalandığını, müvekkili … … ve müvekkili Şirketin üstlenmiş oldukları tüm edim ve taahhütlerini yerine getirdiğini, Kira Devir Sözleşmesinin 4.maddesi ile, davalı şirketin ödeyeceği Devir Bedeli: …’nin yaptığı yatırım bedelleri karşılığı olarak 400.000.00ABD Doları+KDV ve 7.500,oo.Euro+Kdv’nin ödenmesi, 01/01/2012-30/06/2012 tarihleri arası için … tarafından kira avansı olarak ödenmiş 90.000,oo.EURO+KDV’nin ödenmesi, …’ nin daha önce taahhüt altına girdiği Mimarlık Sözleşmesi için yapılması öngörülen ödemelerin yerine getirilmesi ve “müvekkili … …’ ya ve/veya ortağı olduğu şirketlere ait olmak üzere, bir adet teknenin 7 yıl boyunca ücret alınmaksızın bağlama hakkı tanınması” olarak belirlendiğini, davalı … A.Ş.’nin geçen sürede devir bedeline ilişkin taahhütlerinden; sözleşmenin 4.2.maddesinde düzenlenmiş taahhüdü hariç, diğer taahhütlerini-ödemelerini yerine getirdiğini, işbu davanın konuşunu oluşturan ve davalı … A.Ş.’ nin ödememiş olduğu Devir Bedeline ilişkin kısım, Kira Devir Sözleşmesinin Devir Bedeli Bölümünün 4.2. maddesinde düzenlendiği İşbu maddeden de anlaşıldığı üzere; taraflar Devir Bedelinin bir kısmını “7 yıllık Tekne Bağlama Hakkı” olarak belirlediklerini, keza bir teknenin (bir marinaya yıllık bağlama sözleşmesi ile bağlanmasının piyasa rayiçlerine göre bir maddi karşılığı bulunduğunu, bu yönüyle müvekkilinin 7 yıl boyunca teknesi için ödeyecek olduğu marina bağlama ücreti toplamı, nakdi bir bedel karşılığı olan fiili bir edim olarak Devir Bedelinin bir parçasını oluşturduğunu, hal böyle olduğu üzere, Devir Sözleşmesinin 4. maddesinde düzenli Devir Bedeli; 4.1.1., 4.1.2., 4.1.3.maddelerinde düzenli ödenmesi gereken direkt nakdi bedeller ile 4.2.maddesinde düzenli 7 yıllık tekne bağlama hakkı olarak, nakdi bir bedel karşılığı olan fiili bir edimden-taahhütten oluştuğunu, müvekkili … …’ nın böyle bir edimi kabul etmesinin nedeninin; … ve Marinasının hemen yan koyunda, mülkiyeti ve işletmesi müvekkil …’ve ait olan … Oteli yatırımının bulunması ve buraya geldiğinde kullandığı teknesine ulaşım kolaylığı yaşaması olduğunu, … ‘ne en yakın diğer marinaların Yalıkavak ve Turgutreis’te olduğu düşünüldüğünde, müvekkilinin teknesini …’ya bağlamak ile hem zaman, hem de yakıt v.s. gibi konularda ciddi tasarruf sağladığını, davalı şirket … ve … işletmesini, müvekkillerinden devraldıktan sonra; isletmeyi bir bütün olarak tadilata aldığını, …yı da 2012 yılı itibarı ile tadilat sebebiyle kapattığını, davalı şirketin Kira Devir Sözleşmesi ile öncelikle kiracısı olduğu … ve … İşletmesinin mülkünü, daha sonra grup şirketleri üzerine satın almış olup, halen Otel ve Marinanın maliki durumunda olduğunu, duyumlarına göre, davalı şirketin Otel dışında, Marina İşletmesine devam etmeme kararı aldığını, geçen yaklaşık 4,5 yıllık süreçte Marinayı işletmeye de açmadığını, müvekkilinin 2012 yılında sona eren, eski tekne bağlama sözleşmesi sonrasında, kendisine ait teknesini bir daha …’ya bağlama fırsatı bulamadığını, Kira Devir Sözleşmesinin 4.2.maddesinde 7 yıllık bağlama hakkının kullanılması için bir başlangıç tarihi belirlenmediğini, eski sözleşmenin bitmesine (2012 yılında) müteakip bu hakkın kullanılacağının belirtildiğini, müvekkili şirket …’nin, … Noterliği’nden 12/04/2016 tarih ve … yev.no.lu ihtarnameyi davalı şirkete keşide ettiğini, Kira Devir Sözleşmesinin Devir Bedeline ilişkin 4.2 .maddesindeki edimini-taahhüdünü yerine getirmesi için süre vererek ihtarda bulunduğunu, … olamaması durumunda davalı … A. şirketlerinin işletmekte olduğu Bodrum … Marinada, … …’nın teknesi için 7 yıl süreliğine bağlama yeri sağlanmasının talep edildiğini, iş bu haklı ihtarına karşı davalı şirketin, … Noterliğinden 19/04/2016 tarih ve … yev.ııo.lu karşı ihtarnamesini gönderdiğini, sözleşmenin 4.2.maddesindeki yükümlülüklerinin, tesisin deniz sahasında kalan kısmının Marina olarak kullanımı halinde geçerli olacağı gibi düzenlemenin aksine, hukuki dayanaktan yoksun bir iddiada bulunduğunu, ayrıca mevcut tesislerin şimdiki kullanımının Marina fonksiyonuna elverişli olmadığını, kendilerince Marina izinlerinin alınmadığını, hem tesislerinde marinacılık faaliyetlerine ilişkin bir hizmet verilmediğini, hem de buna ilişkin alt yapı oluşturmadıklarını, dolayısıyla ortada bağlama yapılabilecek … bulunmadığını bildirerek, talepleri bakımından “düzeltilebilir bir sözleşme ihlali değil, hukuki ve fiili imkansızlık bulunduğunu” yani 4.2.maddede düzenlenen edimini-ödeme taahhüdünü yerine getirmeyeceklerini açıkça beyan ettiklerini, bunun üzerine müvekkili şirketin 6098 s T.B.K.da düzenlenen “ifa imkânsızlığı ” hükümleri gereğince; müvekkili şirketin, davalı şirkete keşide ettiği … Noterliği’nin 02/05/2016 tarih ve … yev.no.lu ihtarnamesi ile fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak, Bodrum’da mevcut marinaların uyguladığı birim fiyatlar ortalamasını baz alarak 7 yıllık tekne bağlama bedelini talep ettiğini ve 3 günlük süre içerisinde ödenmesinin de ihtar edildiğini, ihtarın tebliğ edilmemesi nedeni ile yeniden çıkartılan ihtarın bu kez tebliğ edildiğini, davalı şirketin ihtara cevabında, bir önceki 19/04/2016 tarihli karşı ihtarlarında bildirdikleri ve hukuken kendilerini kesin olarak bağlayıcı beyanlarının aksine 4.2 .md.de düzenli taahhütlerini “…” faaliyete geçtiğinde yerine getireceklerini, hai hazırda fiili ve hukuki imkânsız olanın, imkânlı hale gelmesini beklemelerinin gerektiğini bildirdiklerini, ayrıca davalı şirket, Kira Devir Sözleşmesine müvekkili … …’nın şahsen katılmış olduğunu ve kendilerinin … şirketi ile bizzat … …’nın şahsına karşı taahhüt verdiklerini yok sayarak, devir bedelinin alacaklısı ve muhatabı müvekkili … şirketinin Yönetim Kurulu Başkanları adına talepte bulunamayacağını, tekne bağlama bedelinin KDV’si nin talep edilemeyeceği v.s. gibi hukuki dayanaktan yoksun, taraflar arasında münakit sözleşmelere aykırı ve asılsız iddia ve beyanlarda bulunduklarını, davalı tarafın bu beyanlarında samimi olsa, …’nın faaliyete nasıl, ne zaman geçeceği hususlarında detaylı bilgi verip, var ise bu konudaki çalışmalarını da izah etmelerinin gerekeceğini, taraflar arasındaki dava konusu Devir Sözleşmesinin, karşılıklı edimler içeren bir sözleşme olduğunu, müvekkillerinin sözleşme gereği üzerine düşen tüm edimlerini yerine getirdiğini, davalı tarafın ise asli edimi olan Devir Bedelinin bir kısmını teşkil eden 7 yıllık tekne bağlama taahhüdünü yerine getirmediğini, devrin gerçekleşmiş olması, zilyetliğin yaklaşık 4.5 yıl önce davalıya geçmiş bulunması ve diğer şartlar değerlendirildiğinde; müvekkillerinin artık Devir Sözleşmesini fesh etme imkân ve şartlarının ortadan kalkmış durumda olduğunu, sonuç olarak; fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla, alacak kalemleri belirli hale geldiğinde dava müddeabihi arttırmak üzere kısmi ve belirsiz alacak davasının kabulü ile; 7 yıllık tekne bağlama hakkı alacaklarına mahsuben şimdilik 5.000,oo EURO’nun, davalı şirketin mütemerrit olduğu 19/04/2016 tarihinden itibaren 3095 syl. yasanın 4/a md.sine göre kamu bankalarına EURO mevduatına uygulanan en yüksek orandaki yıllık faiz uygulanarak belirlenecek gecikme faizi İle birlikte fiili ödeme günündeki T.C.Merkez Bankası Efektif Satış Kuru üzerinden TL karşılığının tazmin ve tahsiline,) davalı Şirketin yükümlülüğünü yerine getirmemiş olması sebebiyle (yakıt, bakım/bedeli ile yıpranma payı olarak) uğramış oldukları müspet zararlarına mahsuben şimdilik 5.000,oo.TL nin davalı şirketten, mütemerrid duruma düştüğü 19/04/2016 tarihinden itibaren işleyecek Merkez Bankası Ticari Avans ve Reeskont faizi ile tazmin ve tahsiline, yargılama giderleri ile ücreti vekâletin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; 09.01-2012 tarihinde, müvekkili şirket ile davacılar arasında Kira Devir Sözleşmesi imzalandığını, Sözleşme’nin Devir Bedeline ilişkin 4, maddesinin 2. bendi uyarınca; “… … ve/veya … …’nın ortağı olduğu şirketlere ait olmak üzere, bir adet tekneden bağlama ücreti alınmaksızın, halihazırda yürürlükte olan bağlama sözleşmesinin bitiminden başlayarak 7 yıl süre ile bağlanması” konusunda tarafların mutabık kaldıklarını, sözleşmenin incelenmesi üzerine görüleceği üzere, sözleşmedeki asli edimin Kira Devri olduğunu, söz konusu devir ise davacılardan … A,Ş [kısaca “…”] tarafından gerçekleştirildiğini, … …’nın, kendisini ilgilendiren hükümler yönünden sözleşmeyi imzaladığını, yani, söz konusu tesislerin, sözleşmeden önce “davacılar tarafından işletildiğini, davacılardan “sadece” … A.Ş. tarafından 12.04.1016 tarihinde … Noterliğinin … yevmiye sayılı ihtarnamesi [Ek 2) ile; eski bağlama sözleşmelerinin 31.05.2012 tarihinde sona ermiş olduğunu, …’da ya da … Marinada bağlama yeri sağlanmasını, 7 yıllık sürenin ilgili teknenin bağlama yerine gösterilecek ilk bağlamadan itibaren işleyeceğinin belirtildiğini, müvekkili şirket tarafından, belirtilen ihtarnameye cevaben, 19.04.2016 tarihinde … Noterliği’nin … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile; sözleşmenin 4.2. maddesinde düzenlenen hükmün, tesisleri, deniz sahasının kalan kısmının ‘Marina Olarak Kullanımı Halinde Geçerli Olacağında” ve maksadının bu olduğunda, halihazırdaki kullanımın ise marina fonksiyonuna elverişli olmadığı, marina/tekne bağlama yeri kullanımına ilişkin izinlerinde olmadığı, bu yönde bir hizmet ve altyapı olmadığı, dolayısıyla ortada bir …/tekne bağlama yeri olmadığından, hukuki ve fiili imkansızlığın bulunduğunu, … marinada yer talebinin ise, sözleşmede düzenlenmediğinden söz konusu olamayacağının belirtildiğini, bunun üzerine davacılardan gene sadece … Gayrimenkul Yat. ve Turizm A.Ş. tarafından 09.06.2016 tarihinde … Noterliğinin … yevmiye sayılı ihtarnamesi ile; sözleşmede marina olarak kullanımı halinde geçerli olacağına yönelik bir anlam olmadığı, ifa imkansızlığı durumunda tazmin talep edilebileceği, bağlama hakkına ilişkin maddenin devir bedelinin bir parçası olduğu, emsallerin yıllık 30.000.Euro +KPV olduğu ve buna göre 7 yıllık bağlama karşılığı tutarın yaklaşık 210.000 Euro + KDV olduğunu ve bu tutarın kendilerine ödenmesi gerektiğini belirttiğini, müvekkili şirketin bu ihtara karşı ise, 14.06.2016 tarihinde … Noterliği nin … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile; …nın faaliyete geçtiği an davacının talebinin yerine getirileceğini, başkaca marinalann emsal alınması ve hatta buna bir de KDV’nin dahil edilmesinin yanlış ve anlamsız olduğunu, ihtarnamelerin … tarafından gönderildiği ve …’nin kendine ait olmayan bir teknenin bağlanmaması sebebi ile talepte bulunamayacağının belirtildiğini, dava konusu …, esasen sadece sözleşmede belirtilen vc ancak sözleşmenin imzalandığı aşamada halihazırda var olmayan bir fonksiyon olduğunu, söz konusu alanın yat bağlama fonksiyonu olarak kullanılması, müvekkili şirket (ve/veya bağlı şirketleri) tarafından yapılması planlanan/tasarlanan bir yatırım olduğunu, esasen gerçekte varolan bir …’nın olmadığını, sözleşmenin imzalandığı tarihte mevzu bahis alanda, sadece bir iskele bulunduğunu, ancak bu iskele, bilinen anlamda yat bağlama/marina niteliğini ve özelliğini taşımadığını ve bu yönde bir izninin de bulunmadığını, bu durumun ispatı ise, 2008-2013 yılları arasına ilişkin olarak, Bodrum Kaymakamlığı Milli Emlak Müdürlüğü tarafından düzenlenen “Ecrimsil İhbarnamesi olduğunu, nitekim bu ihbarnameden de anlaşılacağı üzere, Sözleşmenin imzası tarihinde, yat bağlama yerine ilişkin alınmış bulunan hiçbir izin bulunmadığını, bu gerekçe ile ecrimisil bedeli talep edildiğini, bu konudaki tüm sorumluluğun davacıların üzerinde bulunduğunu, mevzu bahis alanda yat bağlama yerinin yapılmasının ise hukuken ve fiilen imkansız olduğunu, söz konusu alana ilişkin imar planlarının uygulamasının durduğunu ve bu alana ilişkin yeni bir plan halihazırda onaylanmadığından, söz konusu alanın şuanda plansız durumda olduğunu,dolayısıyla yat bağlama yeri yapılabilmesinin hukuken mümkün bulunmadığını, taraflarınca ilgili bölgeye ilişkin olarak imar planlarının yapılması için çalışıldığını, plan çalışmasının ilk etabı olan İskele Ön İzin/Kiralama başvurumlarının da yapılmış durumda olduğunu, müvekkili şirket tarafından bu konuda üzerine düşen tüm sorumlulukların yerine getirilmekte olduğunu, söz konusu imkansızlığı bilmesi gereken tarafın esasen davacılar olduğunu, sit alanı ilanına ilişkin süreçler sonucunda, müvekkili şirket tarafından halihazırda bir yat bağlama yerinin yapılmış ya da yapılabilir olması hukuken ve fiilen imkansız olup, bu durumun ise müvekkilin takdirinde olmadığını, halihazırda ise, imar planlan dahi oluşturulmamış bir alanda yat bağlama yeri yapılabilmesi ve hatta bu konuda bir başvuruda bulunulabilmesinin dahi hukuken imkansız olduğunu, işbu dava konusu olay açısından hukuken objektif bir imkansızlık bulunduğu konusunda ve bu imkansızlığın da sözleşmenin imzalandığı tarihte var olması sebebi ile başlangıçtaki bir imkansızlık niteliğinde olduğu konusunda herhangi bir tereddüt bulunmadığını, zira, sözleşmenin imzalanmasından çok kısa bir süre önce gerçekleştirilen sit alanı ilanı sebebi ile imar planlarının uygulanması durmuş bir alanda, herkes açısından herhangi bir işlem yapılmasının hukuken imkansız olduğunu, müvekkil şirketin hiçbir kusuru ve sorumluluğu bulunmadığından ve bu durumda ilgili madde hükmünün esasen en baştan beri geçersiz olması yönüyle, müvekkili şirketten bu konuda davacıların herhangi bir ödeme talep etme hakkı bulunmadığını, bir an için davacılar tarafından herhangi bir talep hakkı olduğu düşünülse dahi, konunun sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre çözümlenerek ve bu durumda da işbu davanın reddinin gerekeceğini, ayrıca, objektif imkansızlık bulunan dava konusu hususun, sürekli bir imkansızlık değil geçici bir imkansızlık olduğu hususunun tartışılması halinde de yine işbu davanın reddinin gerekeceğini, imkansızlığın taraflarca öngörülemeyecek derecede uzun bir süre için söz konusu olduğu hallerde ve geçici imkansızlığın ne kadar süreceğinin bilinmediği durumlarda da, sürekli imkansızlığın söz konusu olacağını, engelin ortadan kalkıp kalkmayacağı başlangıçta belli değilse ve ifa imkansızlığı vade esnasında bile hala mevcut ise, edimin mutlak olarak imkansız olduğunu, işbu dava konusu edimin gerçekleş!irilmesi gereken tarihih 31.05.2012 olduğunu ve bu tarihinden itibaren halen imkansız olan edim, geçici imkansızlık niteliğinde olduğu düşünülse dahi, açıklanan nedenlerle, sürekli yani başlangıçtaki objektif imkansızlık olarak nitelendirileceğini, bu durumda, başlangıçtaki objektif imkansızlık olduğu konusunda tereddüt bulunmayan dava konusu durum, hangi imkansızlık çeşidi olarak nitelendirilirse nitelendirilsin, işbu dava açısından bir farklılık yaratmayacağını, Zira, sözleşmedeki ilgili hükme ilişkin yegane sorumluluğun, önceki işleten olan ve söz konusu imkansızlığı bilmesi gereken davacılarda olduğu ve müvekkili şirketin hiçbir kusuru ve sorumluluğunun olmadığını, tekne bağlanmasına ilişkin maddenin davacı tarafından sözleşmenin müzakere aşamasında talep edilen ve müvekkili şirketçe de uygun görülen bir taahhüt olup, sözleşmenin asli bir edimi olmadığını, sadece davacılardan … …’ya tanınmış bir öncelik hakkı olduğunu ve bu saik ile düzenlendiğini, davacıların iddia ettiği üzere, devir bedelinin bir parçası ise, bu defa, davacıların neden bu talebi için, sözleşmenin imzalanmasından bu yana 4 sene beklediği ve esasen sözleşmedeki taraflara düşen tüm yükümlülüklerin yerine getirildiği beyanında bulunulduğunun açıklanmasının gerekeceğini, sözleşmenin konusu “Kira Devri” olup, bu devir “davacılardan … ile müvekkili şirket arasında gerçekleştirildiğini, işbu davanın konusunun ise, davacı … …’ya yönelik bir hususun yerine getirilemesi olduğunu, söz konusu iskelenin ne müvekkili şirketin devir aldığı 2012 yılında marina/yat bağlama izni olmadığını ve iznin bu tarih sonrasında alınabilmesinin de mümkün olmadığını, bu durum ise, önceki işleten durumundaki davacılar tarafından bilindiğini, sözleşmede belirtilen başlangıç süresinin yok farzedildiğini, davacılar tarafından … …’nın …’nin yan koyunda bulunan … oteli ve tatil evleri sitesinde yatırımcı olduğunu, burada evi olduğu, …nın tercih edilmesinin sebebi ise, evine …’ nın yakın olması ve yakıt tasarrufu elde edeceği olduğu hususlarındaki beyanlarının işbu dava konusu olay ile hiçbir ilgisi ve alakası bulunmadığını, … … tarafından ne teknesinin, ne de yan koyda bulunan evinin, …nın varlığına dayanılarak satın alınmadığını, zira ortada bir Atamı marina bulunmadığını, davacıların faiz talebinin de kabulünün mümkün bulunmadığını, ihtarnamelerin davacılardan … tarafından gönderildiğini, ancak, …’nin dava konusu talep ile hiçbir ilişkisinin bulunmadığını, dolayısıyla işbu davayı açmakta hukuki bir menfaati olmayan … şirketi tarafından gönderilmiş bulunan ihtarname tarihinin de bu husus açısından dikkate alınmaması gerektiğini, sonuç olarak. haksız, kötü niyetli ve mesnetsiz davanın “Reddi” ve “Zamanaşımı” hususu ile davacıların işbu davayı açmakta hiçbir “Hukuki Menfaati bulunmadığını belirterek, haksız ve hukuka aykırı davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacılara yükletilmesini savunmuştur.
Tüm dosya kapsamı incelendiğinde; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 1.maddesi uyarınca; mahkemelerin görevi ancak kanunla düzenlenir. Görev kamu düzenine ilişkin olup aynı zamanda bir dava şartıdır. Mahkeme dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştıracağı gibi taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler. Taraflar arasındaki uyuşmazlık kira sözleşmesinin devri sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. HMK’nin 4/1-a maddesinde; kira sözleşmesinden kaynaklanan alacak davaları da dahil olmak üzere tüm uyuşmazlıkların Sulh Hukuk Mahkemesinde görülüp çözüme kavuşturulacağı hükme bağlanmıştır. Görevli mahkeme Sulh Hukuk Mahkemesi olduğundan, mahkememizce HMK 114/1-c ve 115/2 maddeleri uyarınca davanın usulden reddine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-HMK 6100 Sayılı 114/1-c ve 115/2 maddeleri uyarınca dava şartı noksanlığından davanın USULDEN REDDİNE
2-İstanbul Sulh Hukuk Mahkemelerinin görevli olduğu tespitine,
3-6100 sayılı HMK nın 20. Maddesi uyarınca görevsizlik kararının kesinleşmesinden itibaren iki hafta içerisinde davacı tarafın müracatı halinde dosyanın görevli Sulh Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,
4-6100 sayılı HMK nın 20. Maddesi uyarınca görevsizlik kararı kesinleşmesinden itibaren iki haftalık süre içerisinde davacı tarafın müracat etmemesi halinde davanın açılmamış sayılacağına,
Taraf vekillerinin yüzlerine karşı, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 05/02/2021

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır