Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/1047 E. 2020/585 K. 20.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO :2016/1047
KARAR NO :2020/585

DAVA: Menfi Tespit Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:18/10/2016
KARAR TARİHİ:20/11/2020

Taraflar arasında görülen davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı. Kambiyo Senetlerine özgü haciz yolu ile müvekkilleri aleyhine …. İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyası üzerinden takibe geçtiğini, takibe konu 17/12/2012 tanzim ve 10/12/2012 vade tarihli 40.000.00- TL. bono karşılığında müvekkillerinin davalıya borcunun bulunmadığını, müvekkili şirket arasında yapılan sözleşme nedeniyle, davalı firma tarafından müvekkili şirkete teslim edilen malzemeler karşılığında ve u malzemelerin iade edilmemesi halinde teminat olmak üzere iki adet 40.000-TL miktarlı tanzim ve vade tarihleri yetkiye ve senedin veriliş şekline ilişkin kısmı boş olan 2 adet bono düzenlenerek davalıya verildiğini, taraflar arasındaki sözleşme 10.01.2013 tarihinde sona erdirildiğini, buna ilişkin ibraname düzenlendiğini, yine aynı tarihte müvekkili şirkete teslim edilen malzemelerin tutanak karşılığında davalı şirket temsilcisine teslim edildiğini ve yine aynı tarihli tutanak ile malzemelerin karşılığında teminat olarak verilen 2 adet 40.000.00-TL lik senedin müvekkili şirkete teslim edileceğinin belirtildiğini, bu tutanakların, bütün aşamalarda davalı şirketi temsil eden … ile düzenlendiğini, dava konusu bononun da daha önce bu kişiye teslim edildiğini, Tutanakların asıllarının davalı şirket yetkilisi tarafından davalı firmaya teslim edilip, müvekkili Sipahi’ye fotokopilerinin verildiğini, yazılı tutanak gereği müvekkillerine iade edilmesi gereken bonolardan bir tanesinin davalı firma tarafından … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı takip üzerinden icraya konulmuş ise de, takip konusu bononun bedelsiz kaldığını müvekkili edilmesi gerektiği halde haksız ve kötü niyetli olarak takibe konulduğunu, yine, takip konusu bonoda, bononun veriliş sebebi olarak ‘nakden’ kaydı yazılmış olup, gerek müvekkili şirketin ve gerekse müvekkili …’ nin davalı firmadan nakit para almasının söz konusu olmadığını, davalı firmanın bono karşılığında nakit para verdiğini yazılı belge ispat etmesinin zorunlu olduğunu, dava konusu bononun bedelsiz kaldığı sabit olmasına rağmen davalı firma tarafından takibe konulmasının haksız ve kötü niyetli davranış olduğunu belirterek, sonuç olarak, müvekkillerin ….icra Müdürlüğü’nün … E. sayılı takip dosyasına konu 40.000,00- TL bedelli bonodan dolayı borçlu olmadıklarının tespitine, davalının haksız ve kötü niyetli icra takibi nedeniyle, takip konusu alacağın %20’sinden aşağı olamamak üzere takdir edilecek tazminatın davalıdan alınarak müvekkillerine verilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkilinin müseccel adresinde …ürünleri imalatı ve satışı ile iştigal ettiğini, müvekkili şirketin, üreteninde çiğ süte ihtiyaç duyduğunu, çiğ süt ihtiyacının karşılanması amacıyla davacı/borçlu … Ltd. Şti. ile 01.10.2011-01.10.2012 tarihleri arasına teraküm eden (fesih edilmediği müddetçe birer yıllık periyotlarla yenilenen) sözleşme imzalandığını, sözleşme kapsamında davacı … Ltd. Şti. faaliyet gösterdiği bölgedeki müstahsil/köylülerden topladığı çiğ sütleri, ile davacıya teslim edilen süt soğutma tanklarında toplamakta ve müvekkiline teslim ettiğini, çiğ süt bedellerinin davacıya teslim edildiğini ve davacının da müstahsil/köylülere ödeme yapmakta/yapması gerektiğini, bu ticari ilişki kapsamında müstahsillerin parasını ödemekte zorlandığını, parasını alamayan müstahsillerin süt vermek istemediklerini beyan eden davacıların, müvekkilden avans talep ettiklerini, çiğ süt tedariki olmadan üretimi sekteye uğrayacak olan müvekkilinin, herhangi bir olumsuz durumla karşılaşmamak için davacılara avans verdiğini, dava konusu bono/bonoların, davacılara verilen avanslar karşılığında düzenlendiğini ve müvekkilinin alacağına karşılık verildiğini, bu durumun senet metnine de aynen yansıtıldığını ve senet metnine “nakden” şeklinde bedel kaydı konulduğunu, gerçek durum tamamen böyle olmasına rağmen, borçtan kurtulma çabası içerisinde olan davacıların, senedin teminat senedi olduğu şeklinde gerçekdışı ve kötüniyetli bir iddiada bulunduklarını, davacılar, senedin sözleşmeler kapsamında teminat olarak verildiği iddiasında bulunmakla senedi talil ettiklerini, yani senedin teminat senedi olduğunu iddia etmekle, senedin düzenlenmesine sebep olan hukuki ilişkiyi ve senet üzerindeki imzaları kabul etmiş olduklarını, teminat iddiası ile hukuki ilişkinin görünenden farklı olduğunu iddia ederek senedi talil eden davacıların bu iddialarını ispat etmek zorunda olduklarını, İspat yükü üzerinde olan davacıların bu iddialarını ancak ve ancak yazılı delille ispat edebileceklerini, senet metninde senedin teminat senedi olduğuna dair bir ibare bulunmadığını, bağımsız borç ikrarını havi senedin asıl ilişkiden tamamen bağımsız olduğunu, teminat iddiasına ilişkin olarak yazılı bir delil sunamayan davacıların, tamamen “olurda tutar” düşüncesi ile hukuki mesnetten yoksun iddialarda bulunduklarını, senet ve senet karşılığının ticari defterlerde kayıtlı olup olmaması senedin kambiyo vasfını hükümden düşürmeyeceği gibi, davacıların yazılı delille ispat yükümlülüğünü de ortadan kaldırmayacağını, defterler üzerinde inceleme yapılmasına gerek olmadığını, davacıların “senet üzerinde nakden kaydı yazılmış olup, müvekkillerin davalıdan nakit para almasının söz konusu olmadığını, davalı firmanın bono karşılığında nakit para verdiğini yazılı belge ile ispat etmesinin zorunlu olduğunu, müvekkilinin davacılara borç para verdiğini ispat etmek gibi bir yükümlülüğünün olmadığını, takip konusu senet bedelinin nakden ahzolunduğunun zaten senette yazılı olduğunu, bu noktada asıl ispat yükümlüsünın davacılar olduğunu, senedi talil eden davacıların, bu iddialarını kendilerinin yazılı delille ispat etmesi gerektiğini, diğer taraftan müvekkili şirket defter ve kayıtlarında davacılara borç para verildiğine yönelik bir kaydın olup olmaması davacının ispat külfetini ortalan kaldırmadığını, dava konusu senedin ticari defterlerde kayıtlı olmaması, sebepten mücerret olan senedin bedelsiz olduğu anlamına gelmediğini, davacıların fotokopisini sunduğu ve asıllarının müvekkili şirkette olduğunu iddia ettiği tutanakların, delil yaratma düşüncesiyle oluşturulmuş uydurma tutanaklar olduğunu, müvekkili şirketten sadır olmayan ve aslı mevcut olmayan bu tutanaklara itibar edilemeyeceğini, borçtan kurtulmak isteyen davacıların türlü türlü oyunlar içerisine girerek, ilginç ve açıkça suç teşkil eden kurgular ürettiğini asılları dahi sunulmayan tutanak içeriklerinin tamamen gerçek dışı olduğunu, tutanaklarda adı geçen …’nun, müvekkili şirkette 09.08.2012-06.12.2013 tarihleri arasında bir yıl gibi kısa bir sure çalışıp ayrılan bir personel olduğunu, sözde tutanakların üzerinde yazan tarihte henüz 4-5 aylık bir çalışan olan birisinin şirket adına şirketi bağlayıcı nitelikte bir beyanda bulunduğunun iddia dilmesinin abesle iştigal olduğunu, tutanaklardaki imzanın şirket eski çalışanına ait olup olmadığının dahi belli olmadığını, adı geçenin şirket yetkilisi olduğu iddiasının gerçekdışı olduğunu, anlaşıldığı kadarıyla, borçtan kurtulmak için arayış içerisine giren davacıların, şirket eski çalışanını bularak kendi kendilerine tutanak düzenlediklerini, tutanakların delil yaratmak amacıyla sonradan düzenlendiğinin ayan meyan ortada olduğunu, 10.01.2013 tarihini taşıyan uydurma tutanaklardaki malzemelerin teslimi, davacı şirkete keşide edilen … Noterliği nin 02.06.2014 Tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile talep edildiğini ancak bugüne kadar müvekkiline teslim edilmediğini, taraflar arasındaki sözleşmede anılan ihtarname ile 02.06.2014 tarihinde fesih edildiğini, sözleşmenin feshinden önce teslim yapıldığı iddiasının abesle iştigal olduğunu müvekkili şirketle ilgi ve alakası olmayan sözde tutanakların aslının müvekkilinde olmasının söz konusu bile olmadığını, diğer yandan 17.12.2012 tanzim tarihini taşıyan dava konusu bononun teslim edilen malzemelere karşılık teminat olarak verildiği iddiasının, olaylar kronolojik olarak düşünüldüğünde gerçekdışı olduğunun anlaşılacağını, zira malzemelerin davacılara, 01.10.2011 tarihli teslim tesellüm zaptı & protocol ile 01.10.2011 tarihinde teslim edildiğini, bu nususta bir ihtilaf bulunmadığını, malzemelerin 01.10.2011 tarihinde teslim edildiği ortada iken, 17.12.2012 tarihini taşıyan bononun, bu malzemelerin teminatı olarak verildiği iddiasının gerçek dışı olduğunu, kabul anlamına gelmemek kaydıyla, takip konusu bononun sözleşmeler kapsamında teminat amaçlı verildiği kabul edilse dahi, davanın yine reddinin gerekeceğini, zira bir bononun teminat amacıyla verildiğinin sabit olduğu durumlarda dahi, sadece “senedin teminat senedi olduğundan bahisle” menfi tespit isteminin kabulüne karar verilemeyeceğini, böyle bir durumda, senetle teminat altına alınan bir alacağın yahut zararın meydana gelip gelmediğinin araştırılması gerektiğini, şayet senetle teminat altına alınan alacak yahut zarar meydana gelmişse, senede dayalı menfi tespit isteminin yine reddine karar verileceğini, davacıların, senetlerin kendisine teslim edilen malzemelerin teminatı olarak alındığını iddia ettiğini, davacıların bu noktada doğal olarak malzemelerin teslim alınmadığı şeklinde bir savunma ile karşılaşacağını bildiği için, teslim olgusunu sözde tutanaklarla ispata çalıştığını, asılları dahi bulunmayan uydurma tutanaklarla teslim olgusunun ispatının mümkün olmadığını, dolayısıyla sözleşme ile davacılara teslim edilen süt tankları ve diğer malzemeler yönünden davacıların zaten müvekkiline borçlu olduklarını, davacılardan … Ltd. Şti. ile imzalanan sözleşmenin ağır bir şekilde ihlal edilmesi nedeniyle müvekkilin davacılardan 50.0000- USD cezai şart alacağının bulunduğunu, taraflar arasında tanzim edilen sözleşme kapsamında müvekkilinden aldıkları süt bedellerini, ödeme yapmaları gereken müstahsillere ödeme yapmayıp, müvekkili hakkında icra takibi ve dava açılmasına sebebiyet verdiklerini, dava konusu senedin teminat senedi olduğu kabul edilse dahi, senetle teminat altına alınan alacak doğduğu/zarar meydana geldiği için haksız ve kötüniyetli davanın yine reddinin gerekeceğini, davanın hukuki mesnetten yoksun ve kötü niyetli olduğunu, davacıların teminat iddialarını HMK’nın 200. Maddesi kapsamında senetle ispat etmeleri gerektiğini, takip konusu bononun mücerret borç ikrarını içeren bir kambiyo evrakı olduğunu ve temel ilişkiden bağımsız olduğunu belirterek, sonuç olarak; hukuki mesnetten yoksun ve kötüniyetli davanın reddine, Haksız ve kötü niyetli olan davacılar aleyhine asıl alacağın %20 den az olmamak kaydıyla tazminata hükmedilmesine, yargılama giderlerinin davacılar üzerinde bırakılmasına, vekalet ücretinin davacılara yükletilmesini savunmuştur.
DELİLER:
….İcra Müd nün … E sayılı icra dosyası, 10.01.2013 tarihli iki adet tutanak, ” çiğ süt kalite kontrol formu ” teslim-tesellüm zabtı ve protokol, … Ticaret Sicil Müdürlüğü ve SGK kayıtları, … Bilgi Bankası Tescil ve gazete bilgileri, … firma sicil bilgileri, ihtarname, tanık beyanı, -Tefenni Asliye Hukuk. Mahkemesinin… E.sayılı dosyası.
GEREKÇE :
Dava, teminat amaçlı verildiği iddia olunan …. İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı taki dosyasına dayanak yapılan 40.000,00 TL bedelli bonodan dolayı borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkin olup, uyuşmazlık; senedin teminat amaçlı verilip verilmediği, davacının bonodan dolayı borcunun bulunup bulunmadığınıın belirlenmesine ilişkindir.
…. İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı takip dosyasının tetkikinde, davalı alacaklı … …Ürn…Ltd.Şti. Vekili tarafından 17/12/2012 tanzim ve 10/12/2015 vade tarihli 40.000,00 TL bedelli bonoya istinaden borçlular … … …Ltd.Şti. Ve … aleyhine 40.000,00-TL asıl alacak, 368,22-TL işlemiş faiz, 120,00-TL % 0,30 komisyon olmak üzere toplam 40.488,22-TL nin ödenmesi için icra takibi yapıldığı görülmüştür.
10.01.2013 tarihli tutanak, ” çiğ süt kalite kontrol formu ” teslim-tesellüm zabtı ve protokol, ihtarname, … Asliye Hukuk. Mahkemesinin… E.sayılı dosyası, dosyamız arasına alınmış, davacı tanığı … talimatla dinlenmiş,
Tanık … beyanında; “Ben 2012 yılında davalı firmada süt kalite kontrol bölümünde çalışıyordum, şuanda orda çalışmıyorum, benim işim sadece kalite kontrol idi, benim bu konu ile ilgili vakf olduğum birşey yoktur, benim çalıştığımı davalı firmada senet teslim alma gibi bir yetkim yoktur bir senette almadım, taraflar arasında alacak borç ilişkisini bilmiyorum” demiştir.
Tüm dosya kapsamı incelendiğinde;dava, takibe konu bonoların davalı firma tarafından davacıya teslim edilen malzemeler karşılığında teminat olarak verildiği iddiası ile takibe konu bonodan dolayı borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir. HMK 200. maddesi uyarınca davacının bononun teminat senedi olduğu iddiasını yazılı delil ile ispat etmesi gerekmektedir. Davacı vekilince dava dilekçesi ekinde sunulan 10.01.2013 tarihli tutanak ile “… dan alınan malzemeler karşılığında … ŞTd Şti ne verilen iki adet 40.000,00TL lik senet … ŞTd Şti tarafından … a teslim edilecektir.” ibaresi yer almakta ise de tutanakta davalı şirket kaşesinin bulunmadığı, davalı şirket adına tutanağı imzaladığı beyan edilen … davalı şirketi temsile yetkili kişilerden olmadığının davalı Ticaret Sicil kayıtlarından anlaşıldığı gibi tanık olarak dinlenilen … nun taraflar arasındaki alacak borç ilişkisini bilmediğini ve senet almadığını beyan etmiş olması, bunun yanı sıra davacı vekilince iddiasına dayanak olarak sureti sunulan 10.01.2013 tarihli tutanağın aslının davalı şirkette olduğundan bahisle tutanak aslının da sunulmamış olduğu, görülmekle davacının takibe dayanak bononun teminat senedi olduğu iddiasının ispatlanamamış olduğu değerlendirilmiş, davalı tarafça takip tarihinden önce davacılar ihtar ile temerrüde düşürülmemiş olduğunda davacıların menfi tespit isteminin yalnızca takip öncesi işlemiş faiz talebi yönünden kabulüne karar verilerek davanın kısmen kabulü ile ; davacının … İcra Müd nün … E sayılı dosyasında talep edilen 368,22 TL işlemiş faiz alacağı yönünden borçlu olmadığının tespitine , fazlaya ilişkin istemin reddine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Davanın kısmen kabulü ile ;
Davacının … İcra Müd nün … E sayılı dosyasında talep edilen 368,22 TL işlemiş faiz alacağı yönünden borçlu olmadığının tespitine,
Fazlaya ilişkin istemin reddine,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi uyarınca alınması gereken 54,40-TL karar ilam harcının peşin alınan 691,44- TL den mahsubu ile arta kalan 637,04-TL harcın karar kesinleştiğinde ve istek halinde davacıya iadesine,
3- Davacının yatırmış olduğu 54,40-TL peşin harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bunun dışında davacı tarafından yapılan 35,90-TL ( başvurma harcı ) davetiye, posta gideri:235,45- TL, olmak üzere toplam: 271,35- TL yargılama giderinden kabul/red oranı (% 0,9 kabul ) üzerinden hesaplanan 2,44- TL nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kalanın davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden kabul edilen miktar üzerinden AAÜT’ nin uyarınca hesap ve takdir olunan 368,22-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak bu davacıya verilmesine,
5-Davalı tarafından yapılan 35 TL yargılama giderinden kabul/red oranı (%99,1 red ) üzerinden hesaplanan 34,68- TL nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, kalanın davalı üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden reddedilen miktar üzerinden AAÜT’ nin uyarınca hesap ve takdir olunan 6.063,47-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak bu davalıya verilmesine,
7-Taraflarca yatırılan gider ve delil avansından bakiye kalan kısmın karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,
Davalı vekilinin yüzüne karşı, davacının yokluğunda , kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 20/11/2020

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır