Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/997 E. 2018/914 K. 18.07.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2015/997 Esas
KARAR NO : 2018/914
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Niteliktekinde Haksız Fiilden Kaynaklanan (2918 S.K.Hariç))
DAVA TARİHİ : 19/10/2015
KARAR TARİHİ: 18/07/2018
Taraflar arasında görülen davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili sigorta şirketinde … sayılı poliçe ile sigortalı bulunan …’a ait … Mah… sk. …. …/….” adresindeki daireye 07.08.2014 tarihinde … ‘ye ait temiz su ana hattı tesisatının patlaması sonucu, patlayan tesisattan akarak toplu dolgu zemine yayılan suların sirayet ettiğini ve dava konusu zararın oluştuğunu, belirtilen olay nedeni ile müvekkili şirketçe sigortalanan mecurda ve emtialarda maddi zarar meydana geldiğini, müvekkili tarafından sigortalıya 8.9.2014 tarihinde 4.842,00-TL ödendiğini, davalının zarardan sorumlu olduğunu, rücu için davalıya yazışma yapıldığını ancak olumsuz cevap alındığını, tazminatı ödeyen davacı müvekkili şirketin, TTK’na göre sigortalının haklarına halef olduğundan, bu kanuni halefiyete dayanarak, müvekkili sigorta şirketinin sigortalısına ödediği 4.842,00-TL nin ödeme tarihlerinden itibaren işlemiş yasal faizi ve masraflarının davalıdan tahsili için İstanbul …. İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı dosyasından takibe geçildiğini ve davalının haksız ve mesnetsiz olarak takibe itiraz ettiğini belirterek, davalının haksız ve mesnetsiz itirazının iptali ile takibin devamına, masraf ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının tazminat talebine dayanak gösterdiği olguların hizmet kusuru niteliğinde olduğundan, davanın ancak 2577 sayılı İdari Yargılama Usulu Kanunun 2. Ve 13. Maddeleri gereği görevli İdare Mahkemesinde açılabileceğini, bahsi geçen taşınmazdaki arıza ile ilgili 7.8.2014 tarihide herhangi bir arıza kaydı olmamakla beraber, ilgili yerin şube Müdürlüğündeki arıza kaydının ise 11.8.2014 tarihinde saat 17. 22 de olup, 17.50 de gerekli müdahalelerin yapıldığını, su arızası meydana gelmiş olsa dahi, binalarda teknik bakımdan yoldan ve dıştan gelecek herhangi bir su ya da diğer basınçlara dayanıklı betonarme perde duvar yapılması ve yapılan bu perde duvarlara ayrıca neme karşı yalıtıldığı gibi, bu yalıtımın korunması için tuğla, briket duvar ya da polistren köpük yapılmak sureti ile binanın toprak altında kalan kısımlarında su yalıtımının yapılması gerektiğini, binanın bodrumuna su dolmuş ise bunun sorumlusunun idareleri olmadığını, zararın oluşmasının binanın yapılışında gerekli önlem ve tedbirlerin alınmadığını gösterdiğini, bu nedenle ilgili arızanın 07.08.2015 tarihinde Şube Müdürlüklerine arıza kaydına rastlanmadığını, arıza kaydı olmadığı için belirtilen tarihteki duruma herhangi bir müdahale yapılmadığını, yapılan incelemede söz konusu adreste yağmur suyu kanalının olmadığının tespit edildiğini, bu sebeplerden dolayı meydana gelen zarardan müvekkili idarenin mesul olmadığını, imar mevzuatına uygun olmayan ve müvekkili idarece herhangi bir uygunluk görüşü bulunmayan yapıda meydana gelen hasardan müvekkili idarenin sorumlu olmadığını, fen ve sanat kurallarına uygun yapı yapmayanların, uğranılan zararın tazminini isteyemeyeceklerini, dışarıdan gelebilecek su sızıntılarına karşı betonarme tecrit duvarının yapılması ve muhtemel su baskınlarına karşı tahliye pompasının bulundurulması gerektiğini, mevzuattaki ilgili hükümlerde, gerekli fenni tedbirlerin alınmaması halinde idarenin sorumlu olmayacağının belirtildiğini, hasara maruz kalan binanı gerek … Deşarj Yönetmeliğine, gerek ilgili diğer mevzuat hükümlerine ve inşaat tekniğine aykırı yapılması nedeni ile, doğacak hasar ve zararlardan müvekkilinin sorumlu tutulmasının mümkün olmadığını, BK’nun 41. Maddemsi uyarınca, tazminat sorumluluğunun doğması için, tazminat talep edilenin zarara neden olayda kasıt, ihmal, teseyyüp ya da kusurunun olması; tazminat talep edilen hasar ile arasında bir illiyet bağının bulunmasının gerektiğini, TTK.’nun 1301 maddesine göre, davacı sigorta şirketinin, sigortalısının haklarına halef olması; ancak olaydan müvekkili idarenin kusurlu ve sorumlu olması ile meydana gelen zararla idare arasında uygun illiyet bağının kusulması halinde mümkün olabileceğini, talep edilen bedelin piyasa rayicine uygun olmadığını, fahiş olarak belirlendiğini, müvekkilinin davacıya kesinleşmiş bir borcunun olmadığını, dolayısı ile müvekkilinin temerrüdünün söz konusu olmadığını, ancak dava tarihinden sonrası için yasal faiz istenebileceğini belirterek, sonuç olarak; haksız davanın usul ve esastan reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesini savunmuştur.
Uyuşmazlık, 6102 sayılı TTK 1472 maddesi uyarınca sigorta şirketi tarafından sigortalısına ödenen tazminatın davalıdan rücuen tazmini istemi ile başlatılan takibe yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
İstanbul … İcra Müdürlüğünün 20../… E. Sayılı dosyasının tetkikinde davacı-alacaklı tarafından sigortalısı ile yapmış olduğu sigorta poliçesi kapsamında hasar nedeni ile ödenen bedelin rücuen tazminine istinaden 4.842,00-TL asıl alacak 107,45-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 4.949,45- TL miktar üzerinden ilamsız icra takibi yapıldığı, ilamsız icra takibine davalı-borçlu tarafından süresi içinde itiraz edildiği ve davacı-alacaklı tarafça yasanın öngördüğü 1 yıllık süre içerisinde mahkememize “itirazın iptali” davası açıldığı anlaşılmaktadır.
Davacı tarafça hasar dosyası ibraz edilmiş olup, hasar dosyasında ekspertiz raporu, sigorta poliçesi, hasara ilişkin resimler ve sigortalıya hasar bedelini ödenmesini gösterir banka dekontları bulunduğu görülmüştür.
Hasar ve kusur durumu tespiti yönünden İnşaat mühendisi ve sigorta eksperinden oluşan bilirkişi heyeti ile mahalinde keşif yapılmış olup keşfen inceleme sonunda alınan raporda özele; dava dışı …’a ait ” … Mah… Sk. 1/1 … kat …/… adresinde bulunan konutun 18.12.2014 vade tarihlerini kapsamak üzere Sarı Panjur Sigorta Poliçesi ile çeşitli risklere karşı davacı şirkete sigortalandığını, verilen teminatlardan birinin de işbu davayı ilgilendiren ” Sel ve Su Baskını ” teminatı olduğunu, 07/08/2014 tarihinde sigortalı binanın önündeki …’ye ait temiz su borusunun patlaması sonucu taşan suların sigortalı daireye girerek sigortalı değerlerde hasar oluştuğunu, dosyada davalıya ait … numaralı Hukuk Müşavirliğine hitaben yazılmış yazıda; ” 07/08/2014 tarihinde değil ama 11/08/2014 tarihinde aynı mahalde bir arıza kaydının bulunduğu” nun bildirildiğini, tarihler arasında bir tutarsızlık olmakla birlikte aynı mahalde 4 gün sonra bir arıza kaydının ve arızaya müdahalenin mevcut olduğunun anlaşıldığını, olayla ilgili en gerçekçi ve doğru tespitin Sigorta Eksperi tarafından yapılmış tespit olduğunu, hasarın ihbarı üzerine davacı sigorta şirketinin, 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 2/n ve 22. maddelerine göre yetkilendirilmiş … Ekspertiz Hizm. Adlı sigorta Ekspertiz şirketini görevlendirdiğini, şirket yeksilisi Eksper …’ nun, olayın hemen akabinde 14/08/2014 tarihinde olay mahalline gittiği ve tespitlerini olay yerinde yaptığını, olay yeri resimlerini de çekerek raporuna eklediğini, olayın ve zararın; …’ye ait temiz su borusunun patlaması sonucunda taşan suların bodrum katındaki sigortalı daireye akması sonucunda meydana geldiğini fiili gözlemleri ile saptadığını, bu tespitlerin olayın hemen akabinde, olay mahallinde ve henüz tam deliller ortada iken yaptığını ve olay ile ilgili tüm detayları raporuna eklediğini, davaya konu hasar ve zararın, …’ye ait temiz su borusunun patlaması sonucunda taşan suların, bodrum katındaki sigortalı daireye akması sonucunda meydana geldiği sonucuna varıldığını, belirtilen eksper raporunda; parke, boya, mutfak tezgâhı dolapları alt kısımlarında, 5 adet mobilya kapı kasa ve pervazlarda toplam olarak 4.842,00-TL hasar oluştuğunun belirtildiğini, belirlenen hasar bedeli konusundaki her harcama için piyasa şartlarına göre araştırma yapıldığını özellikle not olarak düştüğünü, 4.842,00-TL hasar bedelinin sigortacılık tekniğine ve mevzuata uygun bir biçimde tespit edildiğini, bu bedelin uygun, kadri maruf ve işbu davaya konu olay nedeni ile oluşmuş hasar olduğunu, bu bedelin 8.9.2014 tarihinde sigortalıya ödendiğini, hasarın, bu baskını klozu teminatı kapsamı içerisinde kaldığından yapılan ödemenin uygun olduğunu, olayın ve zararın oluşumunda davalı …’nin % 100 kusurunun bulunduğunu, davacı şirketin, sigortalısına ödediği 4.842,00-TL lik tazminatın TTK 1472.maddesindeki halefiyet hakkına dayalı olarak rücuen tahsili için 6.1.2015 tarihinde İstanbul ….İcra Müdürlüğü’ nün … E. Sayılı dosyasından 4.842,00-TL Ana para, 107,45-TL faiz olmak üzere toplam 4.949,45- TL üzerinden ilamsız takip yaptığını, davalının itirazı nedeni ile takibin durduğu hususları rapor edilmiştir.
Davalı vekilinin bina malikinin kusur durumuna yönelik itirazları noktasında (bodrum katlar için alınması gerekli tedbirlerden olduğu belirtilen dışından gelebilecek su sızıntılarına karşı betonarme tecrit duvarının yapılıp yapılmadığı, muhtemel su baskınına karşı tahliye pompasının bulundurulup bulundurulmadığı, bodrum katlar için bu tür tedbirlerin alınması zaruri olup olmadığı hasırın yol açmasına ya da artmasına neden olup olmadığı, bina malikinde kusurunun bulunup bulunmadığı) hususunda bilirkişi heyetinden alınan ek raporda özetle; davaya konu hasarın ve zararın …’ye ait temiz su borusunun patlaması sonucunda taşan suların, bodrum katındaki sigortalı daireye akması ile meydana geldiğini, olayın ana kaynağının …’ye ait temiz su borusunun patlaması olduğunu, keşfen yapılan incelemede de sigortalı dairenin bodrum katı olduğu ancak önünde yüksek bir set olduğnun ve keşif anı itibariyle davacı şirket sigortalısına atfedilebilecek herhangibir kusurun bulunmadığının görüldüğünü, olayla ilgili en gerçekci ve doğru tespitin, olayın hemen akabinde/sıcağı sıcağına olay mahallinde tespitler sapan sigrota eksperinin tespitlerinin olduğunu, keşfin olaydan 3 yıl sonra yapıldığnı, keşif anında 3 yıl önceki fiili durumun değil, bütün olumsuzlukların gideridiği, hiçbir problemin kalmadığı, her tür tedbirin alınmış olduğu binanın önünde normal su akışlarının içeri girmesini önleyecek yüksek bir set inşa edildiği bir ortamın mevcudiyetini tespit ettiğini, davalı vekilinin itirazlarına konu ettiği tedbirlerin olay anı itibariyle mevcut olup olmadığının tespitinin imkansız olduğunu, ana rapordaki tespitlerin geniş ölçüde keşif anındaki durum ve geçmişte gerçekleşmiş su baskınının yaratacağı muhtemel tahribatlara karşı durulup durulmayacağı/alınabilir önlem olabilip olmayacağı yönünde olmuş ve tahmine dayalı teknik tespitlerde de tüm kusurun davalı … ‘e olması gerektiği hususları rapor edilmiştir.
TTK’nın 1472/1 maddesinde “ Sigortacı, sigorta tazminatını ödediğinde, hukuken sigortalının yerine geçer. Sigortalının, gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hak, tazmin ettiği bedel kadar, sigortacıya intikal eder. Sorumlulara karşı bir dava veya takip başlatılmışsa, sigortacı, mahkemenin veya diğer tarafın onayı gerekmeksizin, halefiyet kuralı uyarınca, sigortalısına yaptığı ödemeyi ispat ederek, dava veya takibi kaldığı yerden devam ettirebilir.” şeklinde düzenlenmiştir.
Somut olayda, 07/08/2014 tarihinde davalı … ye ait temiz su borusunun patlaması sonucunda taşan suların, bodrum katındaki davacı şirketin sigortalıısının dairesine akması neticesinde davaya konu hasarın ve zararın gerçekleştiği sigortalı mahalde meydana gelen hasarın sigorta poliçesi teminatında olduğu ve hasarın poliçe vadesi içerisinde meydana geldiği, oluşan hasar nedeni ile davacı sigorta şirketinin sigortalısına 08/09/2014 tarihinde 4.842,00-TL ödeme yaptığı, hükme esas alınan bilirkişi raporunda ayrıntılı şekilde belirtildiği üzere, davaya konu hasar ve zarar davalı … ye ait temiz su borusunun patlaması sonucunda taşan suların bodrum katındaki sigortalı daireye akması nedeniyle meydana geldiği, olayın ve zarar oluşunda davalı … nin % 100 kusurlu olması nedeni ile tam sorumlu olduğu, eksper tarafından belirlenen 4.842,00TL tutarındaki hasar bedeli sigortacılık tekniğine ve mevzuatına uygun bir biçimde tespit edilmiş olduğu, dolayısıyla belirlenen bedelin uygun kadrimaruf ve iş bu davaya konu olay nedeni ile oluşmuş hasar olduğu kanaatine varılmakla, ödenen hasar bedelinin ödeme tarihinden itibaren işlemiş yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili gerektiği, bilirkişilerce yapılan hesaplamada işlemiş faiz alacağının takip dosyasında talep edilen faiz alacağından fazla olması ve taleple bağlılık ilkesi uyarınca davanın kabulü ile davalının takip dosyasına yaptığı itirazın iptali ile takibin devamına, ve alacak yargılamayı ve hesaplamayı gerektirdiğinden, icra inkar tazminatının reddine karar verilmiş, aşağıda belirtildiği şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Davanın KABULÜ İle
Davalının İstanbul …. İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı takip dosyasına yaptığı itirazın iptali ile takibin devamına,
2- Davacının icra inkar tazminat talebinin reddine,
3- Alınması gerekli olan 307,39-TL karar ilam harcından peşin alınan 82,69-TL nin mahsubu ile noksan kalan 224,70- TL bakiye ilam harcının davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
4- Davacı tarafından yapılan dava açılış gideri: 114,49-TL, davetiye gideri: 128,70,-TL, bilirkişi ücreti : 1.200,00 TL, keşif harcı: 221,80-TL, araç ücreti: 350,00-TL olmak üzere toplam: 2.014,99-TL. yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5- Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT’ tarifesi uyarınca uyarınca hesap ve takdir olunan 2.180,00- TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
6- Davacı ve davalı tarafından yatırılan gider ve delil avansından bakiye kalan kısmın karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,
Dair davacı ve davalı vekilinin yüzüne karşı kararın tebliğden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize yada mahkememize gönderilmek üzere başka yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek dilekçe ile istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.

Katip e-imzalıdır Hakim e-imzalıdır