Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/994 E. 2019/50 K. 16.01.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2015/994 Esas
KARAR NO : 2019/50
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 16/10/2015
KARAR TARİHİ : 16/01/2019

Taraflar arasında görülen davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin 01.08.2015 tarihinde … sevk ve idaresindeki davalı şirkete sigortalı … Plakalı araç ile kaza yapması sonucu yaralandığını ve sakat kaldığını, kazada müvekkilinin bir kusurunun bulunmadığını, müvekkilinin kaza sonrası tedavi gördüğünü, talep edilen maddi tazminatın müvekkilinin iş göremezlik ve sakatlık dolayısı ile meslekte kazanma gücünü kaybetmesi, gelir kaybı maddi zararlarını tazmine yönelik olduğunu belirterek, kusur, maluliyet, tazminat ve tüm diğer hakları fazla, üst ve sair hakları saklı kalması kaydı ile 4.000,00- TL maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren ticari faizi, olmaması halinde, mevduata uygulanan en yüksek faizi, olmaması halinde yasal faizi ile birlikte davalılardan kusur durumları sigorta poliçeleri yönetmelik ve mevzuat sorumlulukları dahilinde olmak üzere tahsiline, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; … plakalı aracı müvekkili şirkete 11.12.2014-2015 tarihleri arasında ZMMM ( trafik ) sigorta poliçesi ile sigortalı olduğunu, sorumluluklarının, sigortalılarının kusuru oranında olmak üzere, bedeni zararlarda kişi başına azami 290.000,00-TL ile sınırlı olduğunu, kabul anlamına olmamak üzere, manevi tazminat poliçe teminatına dahil olmadığını, davacı tarafın, söz konusu talep ile ilgili davadan önce müvekkili şirkete müracaat etmediğini, bu durumda müvekkili şirketin sorumluluğu oluşmadığından dolayı temerrüdünden bahsedilemeyeceğiini, temerrüt tarihniden itibaren faiz istenmesinin yasaya aykırı olduğunu, davacı lehine tazminata hükmedilmesi durumunda dava tarihniden itibaren yasal faize hükmedlimesi gerektiğini belirterek, davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıya yükletilmesini savunmuştur.
Davacı vekili, UYAP’ tan gönderdiği 22/01/2019 tarihli dilekçe ile; tarafların sulh olduklarını, karşılıklı olarak vekalet ücreti ve yargılama gideri taleplerinin bulunmadığını, davanın konusuz kaldığını, esas hakkında hüküm kurulmasına yer olmadığına dair yokluklarında karar verilmesini talep ettiği, dilekçesinin ekine ” Sulh Protokolü Ve İbraname ” başlıklı taraf vekillerince imzalanmış 01/08/2018 tarihli prtokol fotokopisini sunduğu anlaşılmıştır.
Davalı vekili de UYAP’ tan gönderdiği 24/01/2019 tarihli dilekçe ile; davacı vekili ile sulh görüşmeleri yapıldığını, müvekkili şirketçe gerekli araştırma yapılarak neticede davacı tarafa tazminat teklifinde bulunulduğunu, davacı taraf ile sulh hususunda mutabakat sağlanarak, davacı vekilinin vekaletnamesinde sulh, ibra, feragat ve ahzu kabza yetkili olduğunun görüldüğünü, “Sulh Protokolü ve İbraname” düzenlendiğini ve karşılıklı olarak 01.08.2018 tarihinde imza edildiğini, yaklaşık 6 (altı) ay önce imzalanan protokol gereği davacı vekili hesabına 03.08.2018 tarihinde; 76.000.- TL asıl alacak,- 10.000.- TL faiz, 8.710.- TL vekalet ücreti, 1.400.- TL yargılama gideri olmak üzere toplamda 96.110.- TL ödeme yapıldığını, taraflarca imzalanan protokol gereği davacı vekilinin 7 gün içerisinde davadan feragat ettiğine dair beyanını dosyaya sunmasının gerektiğini, ancak davacı vekilinin kendisine defalarca yükümlülüğünü yerine getirmesi için ricada bulunduklarını, 6 aydır davadan feragat etmediğini, böylece altına imza attığı protokolün gereğini yerine getirmediğini, davacı tarafın zararı taraflarca imza edilen sulh anlaşmasına göre tamamen karşılanmış olduğundan, sulh anlaşmasında belirtilen şartlara göre HMK’nın 313 vd. maddelerine göre davanın konusuz kalmış olması nedeniyle reddine karar verilmesini talep ettiği ve dilekçesinin ekinde mezkur “Sulh Protokolü ve İbraname” örneğini sunduğu anlaşılmıştır.
6100 Sayılı H.M.K’ nun 313. maddesinde sulh, görülmekte olan bir davada, tarafların aralarındaki uyuşmazlığı kısmen veya tamamen sona erdirmek amacıyla, mahkeme huzurunda yapmış oldukları bir sözleşme olup HMK 315 md si uyarınca kesin hüküm gibi sonuç doğuracağı ve taraflar sulhe göre karar verilmesini isterlerse, sulh sözleşmesine göre, sulhe göre karar verilmesini istemezlerse karar verilmesine yer olmadığına karar verileceği, düzenlenmiştir.
Açıklanan yasal hükümler ışığında tarafların sulhün usulüne uygun olduğu ve taraf vekillerinin vekaletnamesinde sulh yetkisinin bulunduğu anlaşılmış ve sulh nedeniyle HMK 315/1 maddesi uyarınca karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Tarafların sulh olması nedeni ile HMK 315/1 md uyarınca dava hakkında karar verilmesine yer olmadığında,
2-Alınması gerekli olan 44,40-TL karar ilam harcından peşin alınan 27,70-Tl. nin mahsubu ile eksik kalan 16,70-TL bakiye ilam harcının davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Talep edilmediğinden taraflar lehine yargılama gideri, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına,
5-Davacı tarafından yatırılan gider avansından bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Dair davalı vekilinin yüzüne karşı, davacı vekilinin yokluğunda kararın tebliğden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize yada mahkememize gönderilmek üzere başka yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek dilekçe ile istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır