Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/807 E. 2018/263 K. 19.03.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İSTANBUL 18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2014/229 Esas
KARAR NO: 2018/323
DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ: 05/01/2010
KARAR TARİHİ: 28/03/2018
Taraflar arasında görülen davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili şirket ile davalı arasında 04/11/2003 tarihinde uzun dönem kira sözleşmesi akdedilerek, bu sözleşme çerçevesinde … plakalı araçların davalıya kiralandığını, davalının Mart 2009 tarihinden sonraki kira borçlarını ödemediğini, kira alacağı için düzenlenen faturalara da itiraz edilmediğini ,müvekkili şirket tarafından Beyoğlu 46. Noterliğinden çekilen 12/06/2009 tarihli ihtarnameye cevaben gönderilen Üsküdar 5. Noterliği’nin 22/06/2009 tarihli ihtarnamesi ile borcun 18.741,68 TL sinin kabul edilip, Haziran ayında ödeneceğinin belirtilmiş olmasına rağmen hiçbir ödeme yapılmadığını, bu nedenle takip tarihine kadar oluşan 76.470,02 TL tutarındaki alacağın tahsili için İstanbul 2. İcra Müd. … Esas sayılı dosyası üzerinden icra takibi başlatıldığını, davalının ise haksız ve kötüniyetli olarak takibe itiraz ettiğini, zira 03/09/2009 tarihinde 15.000 TL, 09/09/2009 tarihinde de 38.943,71 TL ödeme yaptığını, bu şekilde takipten sonra borcun bir kısmı ödenmiş olmakla takibe itirazın haksız olduğunu ileri sürerek davalının borca itirazının iptali ile icra takibinin devamına, alacağın %40ından az olmamak üzere icra-inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkili firmanın kira sözleşmesinden kaynaklanan cari hesap borcu için 03/09/2009 ve 09/09/2009 tarihlerinde banka havalesi ile toplam 38.943,71 TL ödeme yaptığını, ödemeye rağmen başlatılan icra takibinin kötü niyetli olduğunu, bu nedenle takibe itiraz edildiğini, davacı tarafından gönderilen mutabakat yazısında toplam borç miktarının 34.127,69 TL olarak kabul edildiğini, dolayısıyla müvekkilinin yaptığı ödemelerle borcu kapatmış olduğunu, öteyandan icra takibinde asıl alacak dışında talep edilen işlemiş faiz ve vade farkının dayanağının da bulunmadığını, zira sözleşmede yer alan vade farkı hükmünün temerrüd faizi anlamını taşıdığını, dava konusu alacak yargılamayı gerektirdiğinden icra-inkar tazminatı istenemeyeceğini savunarak davanın reddi ile davalının % 40 oranında kötüniyet tazminatına mahkum edilmesini istemiştir.
Mahkememizden verilen 12/12/2012 tarih, 2014/229 Esas, 2018/323 karar sayılı karar ile ” Davanın kısmen kabulü ile 203,83 TL’nin davalıdan tahsili için icra takibinin devamına, takdiren %40 oranı üzerinden hesaplanan 81 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, reddedilen kısım yönünden davacının kötüniyetli olarak takip yaptığı anlaşılamadığından davalının kötüniyet tazminatı talebinin reddine,” ilişkin verilen kararın davacı vekili tarafından temyiz edilmesi nedeni ile, Yargıtay 6.Hukuk Dairesi’nin 05/03/2014 tarih ve 2013/8731 E. 2014/2478 K. sayılı kararı ile “…Davada dayanılan ve hükme esas alınan 04/11/2003 başlangıç tarihli uzun süreli araç kiralamasına ilişkin kira sözleşmesi konusunda taraflar arasında bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Sözleşmenin 3.4 maddesinde, “Kira bedellerinin bu sözleşmede belirlenen şekil ve şartlarda ödenmemesi veya bu ödemelerin üç iş gününü aşması halinde, her bir ödeme ile alakalı olarak kiralayan tarafından ödenmesinde gecikilen her bir faturada, kira bedelinin M.B.döviz satış tutarı üzerinden Türk Lirasına çevrilmesi sureti ile hesaplanan tutara fatura tarihini takiben aylık merkez bankası reeskont faizi oranında vade farkı tahakkuk ettirilecek olup, günlük olarak uygulanacaktır. Ayrıca sözleşmeden dolayı tarafların birbirlerine herhangi bir ödeme borcunun doğması halinde yazılı ilk ödeme talebinden itibaren yine aynı vade farkı uygulanacağı” kararlaştırılmıştır. Davacı, davada bu düzenlemeye dayanarak 30.594,33 TL vade farkı talebinde bulunmuştur. Mahkemece sözleşmede kabul edilen vade farkının uygulanabilmesi için ödeme tarihlerinin kesin bir vade içermesi gerektiği, taraflar arasındaki sözleşmede kabul edilen ödeme tarihlerinin ise kesin vade içermediği, öte yandan taraflar arasında vade farkı uygulamasının da bulunmadığı gerekçesiyle davacının vade farkına ilişkin talebinin reddine karar verilmişse de kira sözleşmesinde kira bedelleri ve ödeme şekli zamanı belirlenmiştir. Ayrıca davacının kira sözleşmesinde kararlaştırılan vade farkını daha önceki alacaklarında istememiş olması bu takipte istemesine engel teşkil etmez. Kira sözleşmesinin 3.4 maddesine göre kira bedelinin ödenmesinin gecikmesi halinde vade farkı uygulanacağı kararlaştırılmış olmasına rağmen vade farkına ilişkin talebin reddine karar verilmesi hatalı olmuştur. Hüküm bu nedenlerle bozulmalıdır.” gerekçesi ile bozma kararı
verilerek dosya mahkememize gönderilmiştir.
Bozma sonrası yeniden yapılan yargılama neticesinde; usulüne uygun olarak taraf teşkili sağlanmış, Usul ve yasaya uygun olan bozma ilamına uyulmuş, bozma yönünde işlem yapılarak, Yargıtay bozma ilamı ve önceki raporlar da dikkate alınarak, Mali Müşavir Kaan Ali Azak’dan alınan 21/10/2015 tarihli raporda özetle; kök raporda düzenlenen fatura tarihi ve faturanın davalıya ibraz edilmesinden sonra 3 iş günü içinde ödenmesine göre ödenme tarihi ile ödeme tarihlerinin belirlendiğini ve ödeme gününü aşan şekilde ödemeler için vade günleri belirlenerek vade farkı hesaplaması yapıldığını, belirlenen vade farkı tutarının 24.814,94-TL olarak hesaplandığını, hesaplamada bir hata bulunmadığını, yapılan hesaplamada davalının icra takip tarihinden sonra daacıya ödeme yapmış olmasına göre ödeme tarihleri dikkate alınarak dava tarihi itibariyle davacı alacağının belirlendiğini, bu ödemelere göre yapılan hesaplamada da hata olmadığından, davacının kök raporda belirlediği alacağında her hangi bir değişiklik yapılmasına gerek olmadığı rapor edilmiştir.
Bozma ilamından sonra alınan bilirkişi raporu ve ek rapor denetime açık ve karar vermeye elverişli olmadığından, rapora karşı itirazlar , önceki bilirkişi raporları, Yargıtay bozma ilamı hep birlikte değerlendirilerek rapor hazırlanması için dosyanın borçlar hukukçusu Azra Arkan Serim , mali müşavirler Celal Özkan , Fatih Batuhan Çapur ,’a verilerek taraflar arasındaki sözleşme de değerlendirilmek suretiyle yargıtay bozma ilamı doğrultusunda, takdiri mahkemeye ait olmak üzere vade farkı alacağının tespiti yönünde yaptırılan bilirkişi incelemesi neticesinde sunulan 09/11/2017 tarihli raporda özetle; davalının ilamsız icra takibine itirazında asıl alacağı ödediğini belirterek, sadece vade farkı yönünden takibe itiraz ettiğini, itirazın iptali davasının vade farkının tahsili amacıyla açıldığını, sözleşmede vade farkı denilmesine rağmen alacağın niteliği temerrüt faizi olduğundan, sözleşmeye göre hesaplanan temerrüt faizi alacağına 818 sayılı BK’nın 104/son ( TBK m.121/son ) maddesi uyarınca tekrar faiz yürütülmeyeceğini, davacının 2.1.2008 tarihniden itibaren davalı adına düzenlemiş olduğu 102 adet faturadan doğan alacağının 523.442,86-TL , bu faturalara karşılık davalının takip tarihine kadar yapmış olduğu ödeme tutarının 477.771-TL olduğunu, bu durumda, davacının takip tarihi itibariyle asıl alacağı ( 523.442,86-TL – 477.771=) 45.671,86-TL olduğunu, davalının da, davacının bu alacağını takipten sonra ödediğini, davalının takipten sonra yaptığı ödeme tarihlerine kadar davacı temerrüt faizi isteyebileceğini, davalının takip tarihinden 3 gün sonra, 3.9.2009 tarihindeki 15.000,00-TL ve 3.9.2009 tarihli ödemeden 6 gün sonra 9.9.2009 tarihinde 38.943,71-TL olmak üzere toplam 53.948,71-Tl ödeme yaptığını, davalının takipteki borcuna karşılık 3.9.2009 tarhili 15.000,00-TL lik ödemeye kadar 67.56-TL, 9.9.2009 tarihindeki 38.943,71-TL ödemeye kadar 135,14-TL faiz talep edebileceğini, bu durumda asıl alacak yönünden ödeme tarihine kadar talep edilebilecek toplam temerrüt faizi miktarının 202,70-TL olacağını, BK.84 ( TBK m.100) ‘e göre ödemeler önce faizden mahsup edileceğinden, davacının toplam 202,70-TL asıl alacağının kabulünün gerektiğini, 2.1.2008 ile 3.8.2009 tarihleri arasında davacı tarafından düzenlenen 102 adet faturanın bedeli süresinde ödenmediğinden, 3 günlük süre aşımı da dikkate alınarak, hesaplanan gecikilen gün ve avans faiz oranlarının doğru olduğu ve takip tarihi olan 1.9.2009 tarihine kadar hesaplanan vade farkı ( temerrüt faiz) nde hata bulunmadığını, bilirkişilerden Prof. Dr. Azra Arkan Serim’in, sözleşmeye göre reeskont faiz oranı esas alınarak hesaplama yapılması gerektiğini beyan ettiği, süresinde ödenmeyen 102 adet fatura için reeskont faiz oranları uygulandığında, 21.076,21-TL vade farkı ( temerrüt faizi ) hesaplandığını, 27.4.2015 tarihli raporda, avans faiz oranı esas alınarak vade farkı ( temerrüt faizi ) olarak 24.814,84-Tl talep edilebileceği belirtilmiş ise de, raporun 9. sayfasındaki hesaplamada reeskont faiz oranı esas alınarak hesaplanan 21.076,21-Tl dikkate alındığını, bu durumda takip tarihi itibariyle davacı alacağı 45.671,86-Tl asıl alacak + 21.076,21-TL vade farkı/temerrüt faizi olmak üzere toplam ( 45.671,86 + 21.076,21=) 66.748,07-Tl olacağını, davacının takipten dava tarihine kadar yaptığı toplam ( 15.000+38.943,71=)53.943,71-Tl lik ödeme dikkate alındığında dava tarihi itibariyle davacı alacağının, takip tarihine kadar olan toplam davacı alacağının: 66.748,07-TL, davalının takipten sora yaptığı ödemeler toplamının: 53.943,71-TL, davacının bakiye alacağının 12.804,36-TL olacağını, dava itirazın iptali olduğundan, asıl alacağa ilişkin ödemeler vade farkı ( temerrüt faizi ) alacağından mahsup edilemeyeceğini, takipten sonra yapılan ödemeleri davacının takipten sonra işleyen temerrüt faizi alacağına mahsup yetkisi bulunduğundan, davacının 202,70-TL alacağı bulunduğunu, ayrıca, 12.804,36-TL vade farkı ( temerrüt faizi ) alacağı bulunduğunu, davacının icra inkar tazminatı talep edip edemeyeceğinin mahkemenin takdirinde olduğunu, 12.804,36-TL alacak temerrüt faizi alacağı olması nedeniyle bu alacağa takipten sonra temerrüt faizi yürütülmesi talebinin 818 sayılı BK m.104/son ( 6098 sayılı TBK m.121/son ) ve 3095 sayılı Kanunun 3. maddesine aykırılık teşkil ettiği hususları rapor edilmiştir.
Tüm dosya kapsamı incelendiğinde; davacının, kira sözleşmesine dayanan asıl alacak, işlemiş faiz, vade farkı ve ihtarname masrafından oluşan alacağın tahsili için İstanbul 2.İcra Müdürlüğünün … E. sayılı takip dosyası üzerinden davalı kiracı aleyhine icra takibi başlattığı, takip talebinde yer alan 45.671,81-Tl tutarındaki asıl alacağın takip tarihinden sonra davalı tarafından ödendiği bu nedenle itirazın iptali davasının faiz, vade farkı ve masraf kalemlerine ilişkin olduğu, hükme esas alınan Yargıtay bozma ilamında da belirtildiği şekilde kira sözleşmesinde kira bedelleri ve ödeme şekli, zamanı belirlendiği, davacı kira sözleşmesinde kararlaştırılan vade farkını daha önceki alacaklarında istememiş olması bu tarihte istenmesine engel teşkil etmediği, sözleşmenin 3/4 maddesine göre kira bedelinin ödenmesinin gecikmesi halinde vade farkı uygulanacağı kararlaştırılmış olması göz önüne alındığında, vade farkı talep etme hakkı bulunduğu, bu durumda takip tarihi itibariyle davacı alacağının 45.671,86-TL asıl alacak, 21.076,21-TL vade farkı olmak üzere toplam 66.748,07-TL olduğu, davalının takipten dava tarihine kadar yaptığı ödemeler mahsup edilmek suretiyle , BK’nun 84 ( TBK 100 ) maddesi uyarınca dava tarihi itibariyle davacının 202,70-TL asıl alacak, 12.804,36-TL vade farkı alacağı, 84,96-TL ihtarname gideri alacağı bulunduğu kanaatine varılmakla, takibin bu miktarlar üzerinden devamına karar verilmesi gerekmiş ise de, hükmün tefhim edildiği kısa kararda, sehven davacı tarafından yapılan ödemeler mahsup edilmeksizin hesaplanan vade farkı alacağı ve asıl alacak üzerinden talebin kısmen kabulüne karar verildiği görülmüştür. Usul yasası uyarınca hakim tefhim ettiği hükümle bağlı olduğu, sonradan hükmün yanlış olduğu kanısına varsa bile artık hükmünü değiştiremeyeceği, hükme karşı kanun yoluna gidilir ve hüküm üst mahkeme tarafından bozulursa, mahkeme ancak o zaman davaya tekrar el koyabileceğinden, kısa kararda belirtildiği şekilde hüküm kurulmuştur.
Reddedilen kısım yönünden, davacının kötüniyetli olarak takip yaptığı ispatlanamadığından, davalının kötüniyet tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM:Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Davanın KISMEN KABUL KISMEN REDDİ İle,
Davalının İstanbul 2. İcra Müdürlüğünün … E.sayılı takip dosyasına yaptığı itirazın kısmen iptali ile takibin dava tarihi itibariyle 202,70 TL asıl alacak, 21.076,21 TL vade farkı (temerrüt faizi) , 84,96 TL ihtarname masrafı olmak üzere toplam 21.363,87 TL miktar üzerinden devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine,
2-Davacının icra inkar tazminat talebinin reddine,
3-Davalının kötüniyet tazminat talebinin reddine,
4-Alınması gerekli olan 1.459,30- TL karar ilam harcından peşin alınan 303,43-TL nin mahsubu ile geriye kalan 1.155,87-TL bakiye ilam harcının davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
5-Davacı tarafından yatırılan 303,43- TL peşin harç, davalı tarafından ödenmesine karar verilen karar ilam harcından düşüldüğünden 303,43-TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bunun dışında davacı tarafça karşılanan 19,90- TL ilk dava gideri ( başvurma ve vekalet harcı) ile 259,25- TL davetiye ve posta ve posta gideri, 4.800,00- TL bilirkişi giderinden oluşan toplam: 5.079,15- TL yargılama giderinin kabul/ red oranı ( % 69,36 ) üzerinden hesaplanan 3.523,05-TL nin davalıdan tahsil olunarak davacıya verilmesine, kalanın davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı tarafından yapılan posta ve davetiye giderinden oluşan 50,00-TL yargılama giderinin, kabul/red oranı üzerinden hesaplanan 15,30-Tl yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden kabul edilen miktar bakımından hüküm tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T’ne göre tayin ve takdir olunan 2.567,00-TL avukatlık ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
8-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden reddedilen miktar bakımından hüküm tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T’ne göre tayin ve takdir olunan 2.180,00- TL avukatlık ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
9-Taraflarca yatırılan gider ve delil avansından bakiye kalan kısmın karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,
Dair davacı ve davalı vekilinin yüzüne karşı kararın tebliğden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize yada mahkememize gönderilmek üzere başka yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek dilekçe ile istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.

Katip … Hakim …
¸e-imzalıdır ¸e-imzalıdır