Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/726 E. 2018/1057 K. 03.10.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2015/726 Esas
KARAR NO:2018/1057

DAVA:İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ :15/07/2015
KARAR TARİHİ:03/10/2018

Taraflar arasında görülen davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı/borçlu arasında kurulan ticari ilişkide, müvekkilinin, davalı/borçlunun talep ettiği ve dilekçe ile ibraz edilen faturalarda nevi belirtilen muhtelif ürünlerin teslimine dair edimini tam ve gereği gibi ifa ettiğini ve davalı/borçlu adına teslim edilen ürünler fatura faturalandırıp, borçlu davalıya gönderildiğini, müvekkili tarafından davalı/borçlu adına teslim edilen ürünlere ilişkin, 26.08.2013 Tarih, … … numaralı, 25,816,40-EURO bedelli, 09.10.2013 Tarih, … … numaralı, 27.673,00-EURO bedelli, 04.12.2013 Tarih, … … numaralı, 6,685,40-EURO bedelli, 29.01.2014 Tarih, … … numaralı, 20.300,00-EURO bedelli, 29.01.2014 Tarih, … … numaralı, 7.875,00-EURO bedelli faturaların düzenlendiğini, fatura bedellerine ilişkin olarak, müvekkilinin davalı/borçlu şirketten alacaklı olduğunu, borçlu davalı ile müteaddit defalar görüşüldüğünü borçlu şirket borcunu kabul ettiğini ve yazılı olarak bu durumu müvekkiline bildirdiğini, aynca bir kısım ödemede yaptığını, ancak, söz konusu faturaların ödenmeyen 71.488,80-EURO ‘luk kısmı için, …. İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı icra dosyasından icra takibi başlatıldığını, ancak davalı borçlu tarafından haksız ve kotüniyetle itiraz edilerek, icra takibinin durdurulduğunu, davalı/borçlunun haksız ve kötü niyetli olarak takibe itiraz ettiğini, belirterek, sonuç olarak; fazlaya ilişkin her türlü talep ve dava hakkı saklı kalmak kaydıyla …. İcra Müdürlüğü … E. sayılı dosyasında takibe, borca ,faiz ve fertlerine yönelik itirazların iptali ite takibin devamına, %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, tüm yargılama giderleriyle vekalet ücretinin davalıya yüklenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı/takip alacaklısı şirketin yabancı olup davaya mesnet icra takibini MÖHUK’da öngörülen teminat yatırma şartına riayet etmeksizin başlattığını, usulsüz bir şekilde başlatılan takip kapsamında müvekkili şirkete ödeme emri gönderildiğini, usulsüz olarak başlatılan icra takibi kapsammda yapılacak tüm işlemler de usulsüz kabul edilerek yok hükmünde sayılacağını, dolayısıyla dava konusu somut durum bakımından, hukuken geçerli olarak başlatılan bir icra takibinden ve bu kapsamda gönderilen ödeme emrinden bahsedilemeyeceği için, davanın reddine karar verilmesini, müvekkilinin takip tarihi itibariyle davacı/takip alacaklısına karşı herhangi bir borcu bulunmadığını, aksine davalı şirketin dürüstlük kuralına, sözleşme öncesi sorumluluk ilkelerine haksız rekabet sınırlamalarına, ticari örf-adete aykırı tutumu nedeniyle uğradığı zararlar dolayısıyla karşı alacağının söz konusu olduğunu, mahkemenin dava konusu alacak/karşı alacak konularında layıkıyla bir değerlendirme yapabilmesi için, taraflar arasındaki hukuksal ve fiili ilişkinin detaylarım bilmesinin zorunlu olduğunu, müvekkili şirketin iştigal ettiği ticari faaliyeti çerçevesinde, özel tipte halı üretimi yapan yurtdışı menşeli davacı şirketin … distribütörlüğünü üstlenmek üzere 2012 yılı itibariyle pek çok girişimde bulunan bir şirket olduğunu, müvekkili şirketin girişimleri sonucunda 2012 yılı başlarında, davalı şirketin … ofisinin bulunduğu Nişantaşı adresinde, o tarihte müdür olan yetkilisi ve yine davalı şirketçe işlerin yürütülmesi ve bu kapsamda gerekli görüşmelerin yapılması için görevlendirilmiş dava dışı bir başka kişi ile davalı şirketin distribütörlüğü konusunda toplantılar yapılarak bir ön görüşme gerçekleştirildiğini, ancak toplantıya katılan davalı şirket yetkililerince, toplantıda varılan olumlu mutabakatın üst düzey yöneticilerin de katılacağı ve 2012 yılı Eylül ayında gerçekleştirilecek toplantı sonrasında nihai imzaya dönüştürülmesinde fikir birliğine varıldığını, dünya çapında faaliyet gösteren davalı Şirketin iştigal ettiği ticari alanda sağladığı itibarına ve mevzu toplantıdaki temsilcilerinin olumlu beyanlarına güvenen müvekkili şirketin 3 ay boyunca neredeyse tüm mesaisini ve emeğini söz konusu toplantıda sergilemek üzere hazırladığı sunuma harcadığını, nihayetinde 2012 Eylül ayında anılan toplantı gerçekleştirildiğini, davalı tarafça … distribütörlüklerinin Müvekkili şirkete verileceği belirtilerek söyleşmenin 2012 Eylül ayı sonunda müvekkili şirkete gönderileceği ve karşılıklı olarak imzalanacağının beyan edildiğini, müvekkili şirket yetkililerinin beyan ve davranışları nazarında … distribütörlüğünü üstlenmiş olduğuna güvenerek ve ticari örf-adetin gerektirdiği derecede sorumluluk üstlenerek, söz konusu ticari faaliyetin en iyi şekilde yürütülmesini sağlamak amacıyla çalışmalarına başladığını, fakat Eylül ayı sonu gelmesine rağmen hala yazılı sözleşmenin müvekkili şirkete gönderilmediğini, davacı tarafın, henüz yazılı sözleşme imzalanmamış olsa da, … distribütörlüğünün müvekkili verildiği gerçeğini pekiştirecek şekilde, yalnızca müvekkil şirkete yönelik olarak, …’da bulunan merkez ofislerinde bir eğitim programı düzenlediğini, tek katılımcının müvekkili olduğu eğitim sonrası davalı şirketin … ve … müdürlüklerinde görev değişikliği yapıldığını, davalı şirketin üretim tesislerine bir ziyaret gerçekleştirilerek davalı şirketin ticari faaliyet konusu ürünler hakkında kapsamlı bilgiler alındığını, ürünlerin incelenmesi için yapılan ziyaret sırasında davalı şirket yetkilileri ile bir toplantı daha yapıldığını ve müvekkil şirketce sözleşmenin hâlâ kendilerine gönderilmediği açıkça beyan edilerek gerekli işlemlerin bir an önce yapılmasının talep edildiğini, müvekkilden gelen talep üzerine davalı şirketçe 2013 yılı şubat ayı içerisinde sözleşmenin imzalanacak 2013 Mart ayında davalı şirket’in web sitesinde … distribütörü olarak müvekkilin adının yer alacağının acıkca ifade edildiğini, ve Müvekkilin faaliyetine başlaması için ürün satın alabilmesi amacınla 75.00.-€ tutarlı ve 90 gün vadeli kredi açıldığını, davalının, müvekkilde oluşan güveni ve inancı her gecen gün daha da pekiştirecek beyan ve tutumları, ticari ahlak gereği üstlendiği işi layıkıyla yapmayı kendisine prensip edinen müvekkilinin yoğun emek ve mesai harcamayı gerektirecek faaliyetlerde bulunmaya teşvik ettiğini, bu çerçevede müvekkilinin, ofis bazında yürüttüğü faaliyetini mağaza / showroom olarak genişletmek şeklindeki düşüncesini davalı şirketin … yetkilisi olan … adlı şahıs ile paylaştığını ve belirtilen şahtın “son derece isabetli bir karar olduğunu ifade etmeleri üzerine … ‘da 100.000.-€ gibi oldukça yüksek tutarlı masraflar yaparak bir mağaza/ shovroom açtığını ve burada çalıştırmak üzere personel de ikame ettiğini, sözleşmeden doğan zararlarının tespiti bakımından davalı şirkete, basiretli bir tacir olarak tam ve eksiksiz bir biçimde tuttuğu ticari defter ve kayıtları üzerinde inceleme yapmayı teklif ettiğini, ancak davalı şirketçe hiçbir şekilde zarar tazmini yapılmayacağı beyan edilerek teklifi red ettiğini, rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekilltrdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamaların haksız ve hukuka aykırı olduğunu, belirterek, sonuç olarak, haksız ve hukuka aykırı surette ikame edilen işbu davanın reddine, yargılama giderleri ile yasal vekâlet ücretinin davacı tarafa yükletilmesini savunmuştur.
Uyuşmazlık; mal alış verişinden kaynaklanan fatura alacağına dayalı başlatılan takibe yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
2004 Sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 67/1-2. maddesi “[1] Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir. [2] Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.” hükmünü amirdir.
…. İcra Müdürlüğünün … E. sayılı icra dosyası celp edilmiş, tetkikinden davacı-alacaklı tarafça davalı borçlu aleyhine 5 adet faturaya dayalı bakiye alacak toplamı olan 71.488,80- Euro üzerinden takip başlatıldığı, yapılan ilamsız icra takibine davalı-borçlu tarafından süresi içinde itiraz edildiği ve davacı-alacaklı tarafça yasanın öngördüğü 1 yıllık süre içerisinde mahkememize “itirazın iptali” davası açıldığı anlaşılmaktadır.
Davalı vekili, davacı takip alacaklısı şirketin yabancı olup, davaya mesnet icra takibini MÖHUK ‘da öngörülen teminat yatırma şartına riayet etmeksizin usulsüz şekilde takip başlatıldığını iddia etmiş ise de; MÖHUK 48. Maddesinde yabancı gerçek ve tüzel kişiler dava ve icra takibi açtıklarında karşı tarafın zarar ve ziyanı karşılamak için teminat göstermesi zorunlu ise de … ile …’nın taraf olduğu Lahey Sözleşmesinin 17. Maddesi uyarınca akit devletlerden birisinde ikamet eden ve diğer bir devlet mahkemesi huzurunda davacı olarak bulunan akid bir devletin vatandaşlarından yabancı olmaları veya o memlekette ikametgah veya meskenleri bulunmaması sebebiyle ne isim altında olursa olsun herhangi bir teminat istenemeyeceği düzenlenmiş olduğu, bu itibarla karşılılık esasına göre davacı tarafın teminat muafiyeti bulunduğundan talebin reddine karar verilmiştir.
Tarafların iddia ve savunmaları doğrultusunda ileri sürdükleri deliller dosyaya ibraz edildikten sonra tarafların iddia ve savunmaları doğrultusunda alacak-borç ilişkisi tespiti noktasında tarafların ticari defter ve kayıtları üzerinde Mali Müşavir bilirkişiden rapor aldırılmış olup, alınan raporda özetle; yerinde inceleme yetkisi verilen davaya konu yasal defterlerin ibraz olunup incelenen ve tasdikleri raporda gösterilen davalıya ait defterlerin açılış tasdiklerinin yasal süresinde yaptırıldığını, defterlerin birbirini teyit ettiği dolayısı ile TTK hükümlerine göre usulüne uygun tutulduğunu, kendi lehine delil olma özelliğine sahip olduğunu davalı şirketin, davacıyı 320.02.01 ve 320.02.02 Satıcılar hesabında takip ettiği, dövizli bakiye olması nedeniyle hesapta dönem sonları itibarıyla değerleme yapıldığını, 31.12.2016 tarihi itibarıyla 254.636,52.-TL bakiye karşılığı 68.513,22.-Euro (Kur: 3,7166) bakiye borcu olduğunu, davalı yasal defterlerinde davalı, davacı şirkete 2016 yılı sonunda 254.636.25.-TL karşılığı 68.513,22.-Euro borçlu olduğunun görüldüğünü, davalı, bunun dışında sunduğu evraklar ile davacı şirket ile anlaşacağını düşünerek davalı tarafın yasal defter kayıtlarına göre davacı ile en erken çalıştığı tarihin Mayıs 2013 tarihi olduğu görülmekte olup; davalı vekilince davacı ile görüşmelerin 2012 yılından itibaren başladığının belirtildiğini, davalı tarafından, 20.09.2013 tarihinden 30.10.2014 tarihine kadar davacı şirket için bazı harcamalar yaptığını beyan ettiğini, bazı evrak ve belgeler ile yasal defter kayıt ve belgelerinin sunulmadığını, davalı, yaptığı yurtdışı seyahatlerini davacı şirket ile görüşme yapabilmek amaçlı olduğunu belirterek davacı tarafından davet anlamında kendisine iletilen mail ve davet mektubunun tarafına iletildiğini, davet mektubunda 2013 yılında yapılan yazışma sonucunda davalının bir seyahat gerçekleştirdiği yasal defter kayıtlarından anlaşıldığını, ancak; … nolu hesapta takip edilmekte olduğu görülen başka yurtdışı harcamalarının da mevcudiyetinin olduğunun dikkat çektiğini, bu harcamaların da davacı şirket için mi yapılıp yapılmadığı hususunun ispata muhtaç olduğunu, yurtdışı (…) harcamaların takip edildiği hesap olan … nolu hesabın toplam bakiyesinin; 8.874,66.-TL karşılığı 3.040,17 Euro olduğu, 2013 yılında yapıldığı görülen yurtdışı seyahatine ait harcamanın toplamının ise; 1.663,16.-TL karşılığı 628,82.-Euro olduğunu ancak; para borçlarında borçlunun temerrüdü TBK m. 117/1 ‘de “Muaccel bir borcun borçlusu, alacaklının ihtarıyla temerrüde düşer.” şeklinde düzenlendiğini, TBK m. 120 ve 3095 sayılı Kanun m. 2’ye göre temerrüde düştüğü tarihi izleyen günden itibaren temerrüt faizi ödemek zorunda olduğunu, buna göre yapılacak hesaplama sonucu; davacının davasında haklı görülmesi halinde, davalı vekilince icra takibinde belirtilen yıllık % 7 gecikme faizi hesaplandığını, davalının yasal defterlerindeki bakiye ile davacının talep ettiği rakamların mutabık olmadığı, davacının iddiasını ispatlayabilecek bir evrak sunamadığı, bu nedenle davalı defterlerinde mevcut giderin mahsubuyla birlikte yapılacak hesaplama sonucu; davalının davacıya olan 68.513,22.-Euro borcundan tarafımca tam olarak teyit edilebilen davalı şirket tarafından 628,82,-Eur yapılan harcamanın mahsup edilmaesi ile 67.884,40.-Euro halen davacıya borcu bulunduğunu, yapılan faiz hesaplamasında bahse konu ödenmediği iddia edilen faturalardan bir kısmı için ödeme yapıldığının görüldüğü ( 2013 ve 2014 yılı cari hs ekstreleri), .ödemelerin fatura bedelleri kadar olmayıp kısım kısım yapıldığı, hangi ödemenin hangi fatura bedeline ait olduğunun belli olmadığı, bu nedenle faiz hesaplamasında ilk tarihli faturalardan bu bedelin düşülerek hesaplama yapıldığı, Davacı şirket ile davalı/borçlu arasında kurulan ticari ilişkide, faturalarda nevi belirtilen muhtelif ürünlerin teslimine dair edimini tam ve gereği gibi ifa ettiğini belirterek davalıya düzenlemiş olduğu ve bedelleri 88.349,80 Euro olan satış faturalarının 71.488,80-Eur bedelinin ödenmediği gerekçesi ile iş bu davanın açıldığını, davacı tarafça, … distribütörlüklerinin verileceği belirtilerek sözleşmenin 2012 Eylül ayı sonunda Müvekkile gönderileceği ve karşılıklı olarak imzalanacağı beyan edildiği, bu nedenle davalı tarafından da çeşitli harcamalar gerçekleştirildiği, davacının, …’de mukim bir şirket olmaması nedeniyle davalı yasal defter ve kayıtlarında inceleme yapıldığı, davalının yasal defterlerine göre davacıya 254.636,52.-TL bakiye karşılığı 68.513,22.-Euro davalının inceleme sırasında davalı ile anlaşma sağlayacağını düşünerek yapmış olduğu bazı harcamaları bulunduğunu beyan ettiği ve inceleme sırasında bazı evrak ve belgeler sunduğu, bu belgelere göre, davalının öncelikle 1 yıllık kira bedeli net 30.000.-.TL olan bir menkul kiraladığı ve 1 yıllık kira bedeli brüt 12.000.-TL ile araç kiraladığını beyan ettiği ancak; davalının, önceki işyerinin kaç m2 olduğu, iş hacmi, vb. bilgiler bilinmediği, davacı ile anlaşma ya da görüşme nedeniyle mi yoksa olması gerektiği için mi adres değişikliği yapıp yapmadığı hususunda bir kanaate varılamadığı, sorulmasına rağmen de bir yanıt alınamadığı, kiralanan menkule ait kira sözleşmesinde de kiralanan menkulün kaç m2 olduğuna dair bir bilgi yer almadığını, davalının davacıya olan 68.513,22.-Euro borcundan tam olarak teyit edilebilen davalı şirket tarafından 628,82.-Euro yapılan harcamanın mahsup edilebileceği, 67.884,40.-Euro halen davacıya borcu bulunduğunu, buna göre; icra takip tarihine kadar yapılacak hesaplama ile, 50.174,07.-Eur karşılığı 143.889,19.-TL faiz ve 118.058,47.-Euro karşılığı 338.568,08.-TL anapara ve faiz toplamı olmak üzere istenebileceği hususları rapor edilmiştir.
Davalı vekilinin yapılan masraflar yönünden itirazları noktasında alınan ek raporda özetle; davalının iddialarında haklı olduğu kanaatine varıldığı takdirde; davalı şirkete davacının bulunduğu …’ya ve İngiltere’ye yapılan seyahat için davet mektupları gönderildiği, kök raporda … gezisi için yapılan harcamaların tutarının 628,82.-Euro olduğunun tespit edildiğini ve kök raporda 67.884,40.-EURO davacıya borçlu olduğunun tespit edildiği, İngiltere gezisi harcamalarının ise davalı taraf yetkililerince açıklaması yapılmadığından hesaplamaya konu edilmediği mahkemece davalı vekilinin verdiği ifadeye göre yapılan İngiltere seyahati harcamasının da kabul edilmesi halinde toplamda 3.040,17.-Euro harcama yapıldığı bu beyanın kabul edilmesi halinde; 65.473,05.-Euro davacıya borçlu olduğunun tespit edilebileceği, davalı vekilince davacının beyanlarına itimat edilerek yapıldığı iddia edilen harcamalar arasında yazılı bir sözleşme olmadığı gibi tarafınca aralarında illiyet bağı kurulamadığı, davalının iddialarının tamamının doğru kabul edilmesi halinde yapılan harcamaların mahsubu ile, (68.513,22-3.040,17-16.287,64) 49.185,41.-Euro davacıya borçlu olabileceği hesaplanmakta olduğunu, kâr kaybı hesaplanamadığını, davacının iddialarında haklı olduğu kanaatine varıldığı taktirde; davalı yasal defterlerine göre davacıya 68.513,22-Euro borçlu olduğunu, dava dosyasına sunmadığı ve inceleme sırasında yasal süre geçmesinin ardından tarafına sunduğu belge ve evrakların ibrazını kabul etmediğini, takip tarihinden başlamak üzere yıllık %7 faiz talep eden davacı için kök raporda sehven 68.513,22-Euro üzerinden yapılan hesaplamanın dikkate alınmaması gerektiği hususları rapor edilmiştir.
Tüm dosya kapsamı incelendiğinde; taraflar arasında mal alışverişine dayalı ticari ilişki kurulduğu, takibe dayanak yapılan 5 adet toplam 88.349,80-Euro tutarlı faturaların tarafların yasal defterlerinde kayıtlı olduğu, davacının takip tarihi itibariyle davalıdan bakiye 68.513,22-TL alacağı bulunduğu anlaşılmıştır. Davalı vekili, takibe dayanak yapılan faturalara ve faturaya konu mal teslimine ilişkin itirazı olmadığı ancak, davalı şirketin, iştigal ettiği ticari faaliyeti çerçevesinde özel tipte halı üretim yapan yurt dışı menşeili davacı şirketin … distribütörlüğünü üstlenmek üzere taraflar arasında görüşmeler yapıldığını, davalı tarafça … distribütörlüğünün verileceği belirtilerek, sözleşmenin yapılacağı inancı ile davalı şirketin birtakım masraflar yaptığını, bu masrafların davacının alacağından mahsup edilmesini talep etmiş ise de; davacı ile davalı arasında yapılmış bir distribütörlük sözleşmesi bulunmadığı, davalı tarafından yapıldığı iddia olunan masrafların sözleşmenin yapılacağı inancı ile davacının talebi doğrultusunda yapıldığı ispata elverişli yasal delillerle kanıtlanamadığından, davalının yapmış olduğu masrafların davacının alacağından mahsup edilmesi talebinin reddine karar verilmiş, davacı takip tarihi itibariyle davalıdan 68.513,22-Euro alacağı bulunduğu anlaşılmakla, davalının takip dosyasına yaptığı itirazın kısmen iptali ile bu miktar üzerinden takibin devamına karar verilmiştir. Davalının takip dosyasına yaptığı itirazında haksız olması ve alacak faturaya dayanması nedeni ile likit olduğundan, davacı lehine icra inkar tazminatına hükmedilmiş, aşağıda belirtildiği şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Davanın KISMEN KABUL KISMEN REDDİ İle
Davalının …. İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı takip dosyasına yaptığı itirazın kısmen iptali ile takibin 68.513,22 Euro üzerinden asıl alacağa kamu bankalarının 1 yıllık Euro mevduatına uyguladığı en yüksek faiziyle birlikte ödeme tarihindeki TCMB efektif satış kuru karşılığında tahsil edilmek suretiyle devamına,
Asıl alacak miktarı olan 68.513,22 Euro’nun takip tarihindeki karşılığı olan 196.482,21 TL’nin % 20 oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi uyarınca alınması gereken 13.421,20.-TL karar ilam harcından peşin alınan 3.501,16- TL nin mahsubu ile noksan kalan 9.920,04- TL harcının davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3- Davacının yatırmış olduğu 3.501,16-TL peşin harç davalı tarafından yatırılması gereken karar ilam harcından düşüldüğünden, toplam bu miktarın 3.501,16-TL nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bunun dışında davacı tarafından yapılan dava açılış gideri: 31,80-TL ( başvurma ve vekalet harcı ) davetiye, posta gideri: 132,00- TL, bilirkişi ücreti: 600,00-TL olmak üzere toplam: 763,80- TL. yargılama giderinden kabul/red oranı (%95,83) üzerinden hesaplanan 731,90- TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kalanın davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden kabul edilen miktar üzerinden AAÜT’ uyarınca hesap ve takdir olunan 17.738,50- TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden reddedilen miktar üzerinden AAÜT’ uyarınca hesap ve takdir olunan 2.180,00- TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6- Davacı tarafından yatırılan gider ve delil avansından bakiye kalan kısmın karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,
Dair davacı ve davalı vekilinin yüzüne karşı kararın tebliğden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize yada mahkememize gönderilmek üzere başka yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek dilekçe ile istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır