Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/567 E. 2018/292 K. 21.03.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İSTANBUL 18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2015/567 Esas
KARAR NO : 2018/292
DAVA : Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 04/06/2015
KARAR TARİHİ: 21/03/2018
Taraflar arasında görülen davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin, … müşteri abone numaralı davalı şirket abonesi olduğunu, müvekkili şirketin 2012/12-2015/06 dönemleri arasında davalı elektrik şirketinden elektrik aldığını, belirtilen dönemler arasında müvkekili şirket faturalarında kaıp/kaçak kullanım bedeli, dağıtım bedeli, perakende satış hizmet bedeli, sayaç okuma bedeli, iletim bedeli ve TRT payı adı altında tahsilatların yapıldığını ve bu bedeller üzerinden KDV % 18 bedeli ödendiğini, davalı şirket ve diğer tüm elektrik dağtım firmaları ve perakende satış firmaları elektrik faturalarına ” K/K Bedeli ” adı altında yaklaşık % 15 veya daha üzeri oranlarda kayıp/kaçak bedeli yansıttıklarını, elektrik tedarikçi firmaların bu bedelin EPDK kararı ile faturalara yansıtıldığını belirttiklerini EPDK’nun bu maddeye dayanarak 11/08/2002 gün ve 24843 sayılı Remzi Gazetede yayımlanan ” perakende Satış Hizmet Geliriyle Perakende Enerji Satış Fiyatlarının Düzenlenmesi Hakkında Tebliği” i yayımlanmış ve lisans sahibi şirketlerin de tüketicilerden kayıp-kaçak perakende satış hizmet, iletim sistemi ve dağıtım bedeli ve sayaç okuma bedeli adı altında bedeller tahsil ettiklerini, açıklanan tebliğin dayanağı olan 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 4. maddesinde, EPDK’ya sınırsız bir fiyat belirleme hak ve yetkisi verilmediğini, EPDK’nun bu maddeye dayanarak 11/08/2002 gün ve 24843 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan ” Perakende Satış Hizmet Gelirleriyle Perakende Enerji Satış Fiyatlarının düzenlenmesi Hakkında tebliğ”i yayılmadığını ve lisans sahibi şirketlerin de bu tebliğe uygun olarak tüketicilerden kayıp-kaçak , perakende satış hizmet, psh sayaç okuma , iletim sistemi ve dağıtım bedeli adı altında bir bedel tahsil ettiklerini, Yargıtay 3.Hukuk Dairesinin 2014/4978 E., 2014/13958 K. sayılı kararının da EPDK’ ya sınırsız bir fiyat belirleme hak ve yetkisi verilemeyeceğine ilişkin olduğunu, yukarıda bahsedilen bedellerin tahsil edilmesinin , elektriği hırsızlamak sureti ile kullanan kişilere karşı önlem alma ve takip etmek için gerekli girişimlerde bulunmasını engellediğini, elektrik kaybını önleme ve hırsızlıkları engelleme veya hırsızı takip edip, bedeli ondan tahsil etme görevinin de bizzat enerjinin sahibi bulunan davalıya ait olduğunu, bunun müvekkili gibi dürüst abonelere yansıtılmasının kabul edilemez olduğunu belirterek, her türlü fazlaya ilişkin dava, talep ve ıslah hakları saklı kalmak kaydı ile müvkekili şirketin elektrik fakutalarına yansımış olan haksız ve hukuksuz olarak alındığı sabit olan kayıp/kaçak kullanım bedeli, dağıtımbedeli, iletim bedeli, perakende satış hizmet bedeli, sayaç okuma ve TRT payı bedellerinin ve bu bedellere ödenen KDV % 18 bedelin davacıdan alınmaya başladıı tarihten bu yana tüm ticari faizi ile birlikte davalıdan alınarak taraflarına verilmesini, yargılama gideri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; öncelikle zamanaşımı ve husumet itirazında bulunarak, davacı tarafın 6098 Sayılı Borçlar Kanununun 82.maddesi “Sebepsiz zenginleşmeden doğan istem hakkı, hak sahibinin geri isteme hakkı olduğunu öğrendiği tarihten başlayarak iki yılın ve her hâlde zenginleşmenin gerçekleştiği tarihten başlayarak on yılın geçmesiyle zamanaşımına uğrar.” Hükmünü havi olduğunu, bu itibarla zamanaşımı itirazında bulunduklarını, huzurdaki davanın muhatabı Elektrik Piyasası Düzenleme Kurumu’ olduğunu, müvekkil şirketin EPDK mevzuatı ve kurul kararları gereği tespit edilen tarifelere göre faturaları tahakkuk ettirdiğini, müvekkil şirketin dava konusu uyuşmazlık nedeniyle sorumluluğu bulunmadığını, davanın EPDK’ya karşı idari yargıda açılması gerektiğini, zira müvekkili şirketin yasa ile yönetmelik çıkarma ve düzenleme yetkisine sahip EPDK’nun yürürlükte bulunan yönetmelik ve kararlarına göre işlem yaptığını, davacı tarafın bu düzenlemelerden hoşnut değilse, idari yargıda EPDK aleyhine iptal davası açması gerektiğini, bu nedenle gerek husumet yönünden gerekse yargı yolu yönünden davanın reddinin gerektiğini, ayrıca elektrik dağıtım şirketleri ilgili mevzuat kapsamında EPDK Kurul Kararları ile onaylı tarifeleri uygulamakla yükümlü olduğunu, kayıp-kaçak bedeli Elektrik Piyasası Kanunu, Elektrik Piyasası Tarifeler yönetmeliği, Elektrik Piyasası Perakende Satış Hizmet Geliri ile Perakende Enerji Satış Fiyatlarının Düzenlenmesi Hakkında Tebliğ gereğince müşterilere tahakkuk ettirildiğini, kayıp-kaçak bedelinin yeni tanımlanmakta ve belirlenmekte olan bir bedel olmadığını bu bedelin 2011 yılı öncesinde de perakende satış lisansına da sahip olan dağıtım şirketinden elektrik satın alan tüketicilere aktif enerji bedeli içerisinde tahakkuk ettirilen bir bedel olduğunu, perakende Satış Hizmet Geliri ile Perakende Enerji Satış Fiyatlarının Düzenlenmesi Hakkında Tebliğin 4 üncü maddesi gereğince 1 Ocak 2011 tarihinden itibaren “Ortalama Kayıp Kaçak Bedeli Fiyat Tavanı”, dağıtım bölgesine girmesi öngörülen elektrik miktarı ile hedeflenen kayıp kaçak oranı sonucunda bulunan enerji miktarı esas alınarak hesaplanmakta ve tahakkuk ettirilme olduğunu, dolayısıyla, kayıp-kaçağın maliyetini dağıtım seviyesinden elektrik şebekesine bağlı olan sanayi tesisleri de dahil tüm elektrik tüketicilerinin ödediğini, 2011 yılı öncesinde ise bu bedel sadece perakende satış lisansına da sahip olan dağıtım şirketinden elektrik satın alan tüketiciler tarafından ödendiğini, faturada yer alan kayıp-kaçak tahakkuku kaçak enerji kullanımından dolayı faturada yer alan bir bedel olmadığını, bu bedel elektrik sisteminde ortaya çıkan teknik ve teknik olmayan kaybın maliyetinin kayıp-kaçak hedef oranları ölçüsünde karşılanabilmesi amacıyla belirlenen bir bedel olduğunu, düzenlenen perakende satış tarifesinden enerji alan kullanıcıların 2011 yılındaki aktif enerji bedeliyle kayıp-kaçak bedelinin toplamı 2010 yılında uygulanan aktif enerji bedeliyle aynı değeri verdiğini, 2011 yılında maliyet kalemlerinin ayrıştırılması söz konusu olup faturada ye alan kayıp-kaçak bedelinden dolayı düzenlenen tarifelerle elektrik satın alan tüketicilere uygulanan elektrik enerjisi fiyatının artmadığını, ödeme bildirimleri Elektrik Piyasası Tarifeler Yönetmeliği hükümleri çerçevesinde EPDK nun kararı ile onaylanarak yürürlüğe giren tarifelere göre oluşturulduğunu, 01.01.2011 tarih itibarı ile geçerli olacak tarifelerin 28.12.2010 tarih 2999 sayılı EPDK Kararı ile onaylanan mevcut tarifelerde yer alan; Perakende Satış Bedeli, Perakende Satış Hizmetleri, Dağıtım İletim Sistemi Kullanımı, TRT Payı, BTV (Belediye Tüketim Vergisi) KDV Bedellerine ek olarak Kayıp Enerji ve Perakende Satış Hizmetlerinin (sayaç okuma) eklendiğini, Enerji Piyasası Düzenleme Kurulunun düzenlediği işlemler tüm tüzel ve gerçek kişileri bağlayıcı niteliğe haiz olduğunu, bu nedenle müvekkili BEDAŞ’ ın da aralarında bulunduğu dağıtım şirketlerinin söz konusu karara aykırılık teşkil edecek bir işlemde bulunmalarının mümkün olmadığını, Elektrik Piyasası Kanununun bir gereği olarak Türkiye genelinde dağıtım şirketlerinin uygulayacağı Ulusal Elektrik Tarifelerinin EPDK tarafından belirlendiği, EPDK tarafından belirlenerek uygulanan tarifelerin müvekkili şirketin de dahil olduğu lisans sahibi şirketler tarafından uygulanmasının yasal zorunluluk olduğu, lisans sahibi şirketlerin tarifeyi değiştiremeyeceği gibi, tarifede yer almayan bir bedeli de tahsil edemeyeceği veya düzenlenen tarifeler kapsamında düzenlenmiş bir bedeli tahsil etmeme gibi davranış da bulunamayacağını, müvekkili şirketin tarifeyi uygulayıp uygulamama konusunda inisiyatifinin mevcut olmadığı dikkate alındığında açılan davanın reddinin gerektiğini, davacı ödemelerini yaparken ihtirazi kayıt öne sürmeden ödediğini, serbest irade ile ve ihtirazi kayıt konulmadan ödenen bedelin geri istenemeyeceğini, Yargıtay 11. HUKUK DAİRESİ, E. 2003/4557,K. 2003/11483,T. 8.12.2003 tarihli kararından bahsetmiş, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 1.7.1998 tarihli E:1998/19-549, K:1998/567 sayılı kararında ise, benzer şekilde, davacının elektriğinin kesilmesi tehdidi ile ihtirazi kayıt koymadan ödeme yaptığını iddia ederek açtığı davada, yaptığı ödemelerin geri isteyemeyeceğine karar verildiğini belirterek, haksız ve yersiz davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Dava, elektrik abonesi olan davacıdan kayıp-kaçak vs. bedelleri adı altında tahsil edilen bedelin iadesi istemine ilişkindir.
Tarafların bildirmiş olduğu deliller toplanmış, taraflar arasındaki abonelik sözleşmesi, ve abonelik boyunca tahakkuk ettirilen fatura suretleri ile fatura detaylarını gösterir tüketim ekstreleri dosyaya ibraz edilmiştir.
Davalı vekili, HMK 114/1-b maddesi uyarınca davalı yargı yolu itirazında bulunmuş, davanın Danıştay tarafından görülmesini gerektiğini ileri sürmüştür. Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 27/02/2014 tarih 2013/18363 E, 2014/3041 Sayılı kararında da açıklandığı üzere, uyuşmazlık abonelik sözleşmesi ile kurulan özel hukuk ilişkisi çerçevesinde ve hizmet karşılığında alınan ücrete ilişkin olduğundan uyuşmazlığa bakmaya adli yardım mercileri görevli olmakla davalının yargı yolu itirazı yerinde görülmemiştir.
Davalı vekili, zaman aşımı itirazında bulunmuştur. Uyuşmazlığın taraflar arasındaki sözleşmeden kaynaklanan faturalara yansıtılan kesintilerin iadesi istemine ilişkinin olup alacağın hakkın doğumundan itibaren, Borçlar Kanununun 125 inci maddesi uyarınca on yıllık zamanaşımına tabi olduğu, bu noktada hakkın doğduğu tarih kesintinin yapıldığı tarih olup henüz 10 yıllık zamanaşımı süresi dolmadığından zamanaşımı definin reddine karar verilmiştir.
Davacı vekili 21/03/2018 tarihli duruşmada ; Anayasa Mahkemesi’nin bu konuda karar verdiğini ancak davayı mevcut yasa değişikliği öncesinde haklı gerekçeyle açtıklarını nitekimde Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun bu yönde kararları mevcut olduğunu, mevcut yasa doğrultusunda davanın konusuz kaldığının ancak davanın açılmasına sebebiyet vermedikleri için yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı şirketten kayıp kaçak bedeli, dağıtım bedeli, iletim bedeli , perakende satış hizmet bedeli altında tahsil edilen tutarların ve düzenlenen faturaların EPDK düzenlemelerine uygun olup olmadığının tespiti noktasında elektrik mühendisi bilirkişisinden alınan kök ve ek raporda özetle; davaya konu elektrik faturaların incelenmesinde, davacıya tahakkuk ettirilen kayıp kaçak ve diğer tarife bileşenlerinin toplam tutarının 302.083,50-TL olduğunu ve davaya konu faturaların EPDK düzenlemelerine uygun olarak düzenlendiğine ilişkin görüş bildirmiştir.
6719 sayılı kanunla yapılan değişiklikten önce Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2013/7-2454 ve karar 2014/679 sayılı 21.5.2014 tarihli kararında; kayıp kaçak bedelinin kurallara uyan abonelerden tahsili yoluna gitmek hukuk devleti ve adalet düşünceleri ile bağdaşmadığını…kayıp kaçak bedelinin hangi miktarda olduğunun apaçık denetlenebilmesi şeffaflık hukuk develitinin ayrılmaz parçası olduğu gerekçeliri ile kayıp kaçak bedeli tahsilinin hukuka aykırı olduğu yönünde hüküm vermiştir. Buna dayalı olarak Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 2014/3055e. 2014/10723k, 2014/12810e. 2014/12352 k. Sayılı gibi kararlarında kayıp kaçak bedelinin tahsilinin hukuka aykırılığı yönünde kararları mevcuttur.
Yargılama sırasında 17/06/2016 tarih 29745 sayılı resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 6719 sayılı yasa ile 6446 sayılı Enerji Piyasası Kanununda bir kısım maddelerde değişiklik yapılarak yeni maddeler ilave olunmuştur. 6719 sayılı Kanunun 21. maddesine göre 6446 sayılı Kanunun 17 ınci maddesinin birinci fıkrasının a,ç,d ve f bentleri değiştirilmiş ve aynı maddeye fıkralar eklenmiştir. Bu itibarla İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. H.D. 2017/1 E. 2017/8 K. Sayılı kararında da belirtildiği şekilde, 6719 sayılı Kanunun 21. maddesinin ç bendi; ”Dağıtım tarifeleri; dağıtım şirketleri tarafından hazırlanacak olan dağıtım tarifeleri, elektrik enerjisinin dağıtım sistemi üzerinden naklinden yararlanan tüm gerçek ve tüzel kişilere eşit taraflar arasında ayrım gözetmeksizin uygulanacak hizmetlere ilişkin fiyatları, hükümleri ve şartları içerir. Dağıtım tarifeleri; dağıtım sistemi yatırım harcamaları, sistem işletim maliyeti, teknik ve teknik olmayan kayıp maliyeti, kesme-bağlama hizmet maliyeti, sayaç okuma maliyeti, reaktif enerji maliyeti gibi dağıtım faaliyetinin yürütülmesi kapsamındaki tüm maliyet ve hizmetleri karşılayacak bedellerden oluşur. Dağıtım şirketlerinin tarifelerine esas alınacak teknik ve teknik olmayan kayıplara ilişkin hedef oranlar bu kayıpları düşürmeyi teşvik edecek şekilde kurul tarafından
belirlenir. Kurulca belirlenen hedef oranlarını geçmemek kaydı ile teknik ve teknik olmayan kayıplara ilişkin maliyetler dağıtım tarifelerinde yer alır ve tüketicilere yansıtılır. Teknik ve teknik olmayan kayıplara ilişkin hedef oranlarının tespiti ve değiştirilmesi ile oluşacak maliyetin tarifelerde yer alması ve tüketicilere yansıtılmasına ilişkin usul ve esaslar Kurul tarafından düzenlenir.” 6719 sayılı Kanunun 21. maddesiyle 6446 sayılı Kanununun 17. maddesine 10. fıkra olarak; “(10) Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda; tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin, Kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır. ”26. maddesiyle de 6446 sayılı Kanuna geçici madde olarak; geçici madde 20 – (1) Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17 nci madde hükümleri uygulanır.” hükümleri eklenmiştir. Kanunun 21. maddesi, 17.06.2016 tarihinden sonrasını ve geçici 20. maddeyi öngören 26. maddesi de, 17.06.2016 tarihine kadar açılan takip ve davalar ile başvuruları kapsamaktadır.
Anayasa Mahkemesinin 2016/150 Esas 2017/179 Karar sayılı ve 28/12/2017 tarhili kararıda göz önüne alınarak, davacının kayıp kaçak bedelinin mevzuata aykırı olduğundan bahisle açmış olduğu iade davasının yapılan yargılama sırasında 17/06/2016 gün ve 29745 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren 6719 Sayılı kanunla yapılan değişiklikler kapsamında 6719 Sayılı kanunun 15. maddesi ile; 6446 sayılı kanunun “Tanımlar ve Kısaltmalar” başlıklı 3. maddesinin 1. fıkrası (şş) bendi eklenmiş ve bu bentte “Teknik ve Teknik Olmayan Kayıp: Dağıtım sistemine giren elektrik ile dağıtım sisteminden tüketicilere tahakkuk ettirilen enerji miktarı arasındaki farkı oluşturan ve maliyeti etkileyen teknik kayıp ve/veya kaçak kullanım gibi sebeplerden kaynaklanan ve teknik bir sebebe dayanmayan kaybı ifade ettiği” hüküm altına alındığı, yine 6446 Sayılı kanunun 14. maddesinde değişiklik yapan 6719 sayılı kanunun 21. maddesi ile 17. maddesinin 4. fıkrasında ilgili faaliyete ilişkin tüm maliyet ve hizmet bedellerini içeren kurul onaylı tarifenin hüküm ve şartları bu tarifelere tabi olan tüm gerçek ve tüzel kişileri bağlar hükmüne yer verdiği, 17. maddeye eklenen 10. fıkra ile de kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurular da ve açılan davalar da Tüketici Hakem Heyeti ile Mahkemelerin yetkisinin bu bedellerin kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlı olduğunun düzenlendiği, 6719 sayılı kanunun 6446 sayılı kanuna eklenen geçici 20. madde ile de kurul kararına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş, dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17. madde hükmünün uygulanacağı hususunun düzenlendiği, 6446 sayılı kanunda yapılan 6719 sayılı kanunun değişikliği ile kurul tarafından belirlenen esaslara göre hazırlanıp, kurul tarafından onaylanan tarifelere uygun şekilde tahakkuk ettirilen faturalarda yer alan kayıp kaçak perakende satış hizmet maliyeti ve benzeri gibi kanunda sayılan kalemler bakımından 17. maddeye eklenen 10. fıkra ile mahkemece yapılacak incelemenin kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluk denetimi ile sınırlı olduğunun ifade edildiği, bu sınırlamanın Anayasaya aykırı bulunarak iptal edildiği, ancak geçici 20.maddesinin Anayasaya uygun bulunması karşısında kayıp kaçak gibi bedellerin tüketiciden tahsil edilmesine ilişkin düzenlemelerin ve bu düzenlemelerin eldeki davalara da uygulanmasına ilişkin kanun hükmünün Anayasaya uygun bulunduğu anlaşılmakla dava konusuz kaldığından dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
HMK’nun 331/1 fıkrasında davanın konusuz kalması sebebiyle esası hakkında bir karar verilmesine gerek bulunmayan hallerde hakimin davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumlarına göre yargılama giderlerine hükmedeceği düzenlenmiştir. Bu durumda yargılamaya devam edilmesi ve davanın açıldığı zaman hangi tarafın haksız olduğunu tespiti ve tutumuyla dava açılmasına sebebiyet veren tarafın yargılama giderlerine mahkum edilmesi gerekmektedir. Dava konusu olayda ise 6719 sayılı yasa dava tarihinden sonra yürürlüğe girmiş olup, dava tarihindeki mevcut mevzuat hükümleri ile gerek Yargıtay Hukuk Genel Kurulu tarafından verilen kararlar ve gerekse Yargıtay 3. H.D. tarafından verilen kararlarda kayıp-kaçak bedelinin istenmesi mümkün olduğundan davacı taraf iş bu davayı açmakla haklıdır. Bu nedenle davacı yararına maktu vekalet ücretine hükmetmek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Dava konusuz kaldığından davanın esası hakkında KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-Karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan harçlar tarifesi uyarınca alınması gereken 35,90.-TL bakiye karar harcının peşin alınan 175,21-TL harçtan mahsubu ile bakiye kalan 139,31-TL harcın karar kesinleştiğinde talep halinde davacıya iadesine,
3-Yargılama aşamasında davacı tarafından sarf edilen 27,70-TL başvuru harcı, 35,90- TL peşin harç ( iade edilen kısım düşüldükten sonra kalan miktar ) 4,10 TL vekalet harcı, 500,00-TL bilirkişi ücreti , 125,00 -TL tebligat ve müzekkere gideri olmak üzere toplam: 692,70-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacının kendisini vekille temsil ettirdiği anlaşıldığından karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret tarifesi uyarınca hesaplanan ve takdir edilen 2.180,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine ,
5- Davanın açıldığı tarihteki durum ve koşullar gözetilerek davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6-…120 maddesi gereğince; taraflarınca yatırılan gider avansı ile varsa delil avansının kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yanlara iadesine,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı davalının yokluğunda kararın tebliğden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize yada mahkememize gönderilmek üzere başka yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek dilekçe ile istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.

Katip … Hakim …
¸e-imzalıdır ¸e-imzalıdır