Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/543 E. 2019/327 K. 10.04.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2015/108 Esas
KARAR NO : 2019/223
ASIL DAVA : İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
KARŞI DAVA : Maddi Ve Manevi Tazminat
DAVA TARİHİ : 29/01/2015 ( Asıl Dava Tarihi )
KARAR TARİHİ : 13/03/2019

Taraflar arasında görülen davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı-karşı davalı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkil Bankanın … şubesi ile kredi borçlusu, … San ve Tic A.Ş arasında imzalanan Genel Kredi Sözleşmelerine istinaden firmaya Taksitli Ticari Krediler, açılıp kullandırıldığını, davalı … ise 17.02.2012 tarihli genel kredi sözleşmesini müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatı ile imzaladığını, kredi borcunun ödenmemesi üzerine kredi hesabı kat edilerek asıl borçlu ve diğer kefillere nakit kredi borcunun ödenmesi için … Noterliği’nin 08/03/2013 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesiyle ihtar edilmişse de, söz konusu borcun ödenmediğini, akabinde davalı …’na borcun ödenmesi için … Noter1iği’nin 08,04.2014 tarihli ihtarnamesi ile bildirilmesine rağmen borcun ödenmediğini, nakit kredi borcu ödenmediğinden … Asliye Ticaret Mahkemesinin … D.İş sayılı dosyası ile ihtiyati haciz kararı verildiğini, ihtiyati haciz kararının … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile infaz edilerek davalı-borçlu hakkında genel haciz yolu ile takip başlatılmış ise de; borçlu tarafından yapılan haksiz itiraz ile borçlu açısından icra takibinin durduğunu, davalı -borçlunun, takipte, borca ve talep edilen faiz oranına kısacası borcun tamamına ve fer’ilerine ve imzaya itiraz ettiğini, itirazların ve iddiaların hukuki dayanaktan yoksun, yersiz ve mesnetsiz iddialar olduğunu ve reddinin gerektiğini, kredi borçlusu begasam ile müvekkil banka arasında
imzalanan 17/02/2012 tarihli sözleşmeyi davalı … müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatı ile imzaladığını, davalıların 17.02.2012 tarihli 2.000.000,00-TL bedelli Genel Kredi sözleşmesini imzaladıklar için icra takibine konu borçtan müteselsil kefil sıfatıyla sorumlu olduklarını borcun ödenmemesi nedeni ile gönderilen hesap kat ihtarnamesi ve eki hesap özetine de davalıların itiraz etmediklerini, anılan sözleşme gereği, borcun muaccel kılınması banka tarafından kredinin kat edilmesine bağlı olan cari usulde işleyen kredilerde, müşteri, bankaca hesabın kesilmesinden yahut sözleşmenin feshedilmesinden itibaren borcu tamamen kapatıncaya kadar temerrüt faizi ve faizin gider vergisiyle birlikte ödeyeceğini kabul ve taahhüt ettiklerini, müşteri, muaccel olan veya muaccel sayılan kredi borcuna temerrüt faizi uygulanacağını, temerrüt faizinin ise sözleşmede farklı bir oran belirtilmediği sürece, kredi borcunun muaccel olduğu tarihte cari olan ” Bankanın TCMB’na uygulanacağını bildirdiği en yüksek kredi faiz oranına bu oranın yüzde yüzünün ilavesiyle bulunacak oran” üzerinden hesaplanacak oran olduğunu: ödeyeceği bu faizlerin yanında fon, vergi.harç vb mevzuat veya sözleşme gereğince ödenmesi gereken diğer mali yükümlülüklerini, mevzuat değişikliği ile sonradan getirilicek her türlü vergi ve yükümlülüklerini, yasal takip giderleri, vekalet ücreti ve sair her türlü mali külfetlerini de ödeyeceğini kabul ve taahhüt eder.” hükmünü amir olduğunu sözleşme ile kararlaştırılan temerrüt faizinin M.K’nun 2. maddesine uygun oldduğunu, bu hususun yerleşik yargıtay kararlari ile de sabit olduğunu belirterek,Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 15.05.1997 T. 1996/8108 E. 1997/4965 K. Ve Yargıtay 19. H.D. 22.10.1996 T. 1997/3246 E.-6624 K., Yargıtay 19.HD.09.04.2004 tarih ve 2003/5816 E.,2004/4196 K. sayılı kararlarından bahsetmiş, davalı borçlunun borca ve fer’ilerine ilişkin itirazları takibi uzatmayayönelik olduğunu, sözleşmenin 45.1 maddesi uyarınca istanbul merkez mahkemeleri yetkili kılındığı için davalının yetki itirazının reddine karar verilmesini, sonuç olarak, davalı-borçlunun … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasına vaki itirazlarının iptaline ve takibin takip talebindeki şartlarla devamına, davalı-borçlunun nakit alacakları üzerinden %20′ den az olmamak kaydıyla icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderlerinin ve nakit alacakları üzerinden nispi, avukatlık ücretinin davalı-borçluya yükletilmesine karar verilmesi talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; itirazın iptali davasında, dava dilekçesinin davalı asile tebliğ edilmesi, yapılan tebligatın herhangi bir hukuksal kıymetinin bulunmadığını, itirazın iptali genel bir dava olup, icra dairesi ve icra hukuk mahkemesi arasındaki birliktelik bu davada olmadığını, 23.02.205 tarihinin müvekkiline tebliğ tarihi olarak kabul edilmesini, 17.02.2012 tarihli Genel Kredi Sözleşmesine borçlu ve müteselsil kefil sıfatı ile atılan imzanın müvekkiline ait olmadığını, bu kurumun 14.4.2014 tarihinde çektikleri cevabi ihtarnamede de belirtildiğini, imza inkarıyla birlikte davacı tarafın … Şubesi ve … Cumhuriyet Savcılığının … dosyasıyla şikayet edildiğini, davacı/karşı davalının her aşamada imza itirazında bulunmalarına rağmen haksız ihtiyati haciz kararı aldığını, ihtiyati haciz kararı alınır alınmaz , müvekkili adına kayıtlı araç sorgulamaları yapıldığı ve araç üzerine haciz konulduğunu, müvekkilinin menkul mallarının haciz ve muhafazası haciz talimatları gönderildiğini, ve gayrimenkulleri üzerine haciz konulduğunu, davacı/karşı davalının haksız hacizleri nedeni ile müvekkilinin maddi zararlara uğradığını, müvekkilinin haczi kaldırmak için dava açmak zorunda kaldıını ve açılan davaya teminat mekbuzu sunarak haczi kaldırdığını, manevi olarak da müvekkilinin zarar gördüğünü belirterek Yargıtay Dördüncü Hukuk Dairesi’nin esas 1975/8265, karar 1976/5541 say ılı ve 4.6.1976 günlü kararından bahsetmiş, BK’nun 50/2. Maddesinin ” uğranılan zararın miktarı tam olarak ispat edilemiyorsa, hakim, olayların olağan akışını ve zarar görenin aldığı önlemleri göz önünde tutarak, zararın miktarını hakkaniyete uygun olarak belirler ” hükmü uyarınca, mahkemece belirlenmesini, haksız ihtiyati hacizdeki sorumluluğun kusursuz sorumluluk olduğunu belirterek, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 13.5.2003 tarih ve 2002/13348 E., 2003/4896 K., aynı dairenin 22.3.1979 tarih, 1979/113 E., 1979/1469 K. Sayılı kararlarından bahsetmiş, maddi zararın ihtiyati hacze konu miktarın asgari % 15 tutarında olması gerektiğini belirterek, sonuç olarak, esas dava açısından davanın reddine, davacı tarafın haksız icra takibi nedeni ile % 20 icra inkar tazminatına mahkum edilmesini, avukatlık ücretinin davacı- karşı davalıya yükletilmesine karşı dava yönünden, davalının haksız ihtiyati haczi nedeni ile 100.000,00-TL manevi tazminatın, 38.673,49-TL maddi tazminatın 30.04.2014 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davacı-karşı davalıdan alınarak müvekkiline verilmesine, yargılama gideri ve avukatlık ücretinin davacı-karşı davalıya yükletilmesini savunmuştur.
Uyuşmazlık; asıl dosya yönünden kredi sözleşmesinden kaynaklanan itirazın iptali, karşı dava yönünden ise; ihtiyati haczin uygulanması nedeni ile uğranılan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
… İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı takip dosyası celp edilmiş, dosyanın incelenmesinde; davacı … tarafından davalı/karşı davacı … aleyhine genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağa istinaden 257.823,21-TL tutarında ilamsız icra takibi başlatıldığı, davalı borçlunun borca ve takibe itirazı üzerine icra takibinin davalı yönünden durdurulduğu, itirazın iptali davasının yasal süre dahilinde açıldığı, ayrıca dava konusu alacak için davalı/karşı davacı aleyhine … Asliye Ticaret Mahkemesinin 25/04/2014 tarih, … D.iş sayılı kararı ile ihtiyati haciz kararı verildiği, ihtiyati haciz kararına istinaden davalı adına kayıtlı taşınmazlarda 30/04/2014 tarihinde ihtiyati haciz işlemi uygulandığı anlaşılmıştır.
Takibe dayanak yapılan 17/02/2012 tarihli …’a ait Genel Kredi Sözleşmesi aslı ile davalının mukayese yazı ve imzalarını içerir belge asılları celp edilmiş, kredi sözleşmesindeki kefil sıfatı ile atılan imzanın davalının eli ürünü olup olmadığının tespiti bakımından Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesinden rapor alınmıştır. Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesinin 08/01/2018 tarihli raporunda; inceleme konusu belgede … adına atılan imzalar ile davalının mukayese imzaları arasında; tersim biçimi, işleklik derecesi, alışkanlılar, istif, eğim, doğrultu, seyir, hız ve baskı derecesi bakımından farklılıklar saptandığından, söz konusu imzaları mevcut mukayese imzalarına kıyasla …’nun eli ürünü olmadığı hususlarını bildirir rapor düzenlenmiştir.
Davalı/karşı davacı vekilinden ihtiyati haczin uygulanması sırasında oluşan maddi zararlarına ilişkin talep sonucunu açıklaması ve maddi zararın hangi hususta oluştuğu sorulmuş olup; icra dosyasına sunulan 18/12/2014 tarihli teminat mektubu nedeni ile ödenen komisyon, masraf ve giderlerin maddi zararını oluşturduğunu beyan etmesi üzerine; …’a müzekkere yazılarak, …. İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı takip dosyasına sunulan 18/12/2014 tarih, … no.lu kesin teminat mektubu nedeni ile davalı tarafça ödenen komisyona masraf ve teminat mektubuna ilişkin yapılmış tüm masraflara ilişkin belgeler ile ayrıca verilen teminat mektubu uyarınca davalının hesabında bloke edilen nakit tutarın hangi tarihler arasında bloke edildiği, bu hesabın öncesinde vadeli ya da vadesiz hesap olup olmadığı ve bu hesaba mevduat faizi işletilip işletilmediği hususları sorulmuş olup, bu hususta banka tarafından mahkememize cevap verilmiştir.
Teminatın verildiği tarihten karşı dava tarihi olan 24/02/2015 ile 11/11/2016 tarihine kadar davalı-karşı davacı tarafça teminata ilişkin yapılan masraflar ile faiz kaybının tespiti notasından bankacı bilirkişi Mustafa Saadetten alınan raporda özetle; … İcra Md.nün … E.sayılı icra takibi ile talep edilen 257.823,21- TL ile ilgili haciz kararının kaldırılması için … A.Ş. tarafından verilen 257.823,21- TL tutarındaki Teminat Mektubu için “Blokaj ve Rehin Taahhütnamesi” tanzim edilerek mektup tutarı kadar meblağ ayrı bir hesaba alınmadığını, mektubun verildiği tarihteki hesap bakiyesi sıfır (0) olup, zaman zaman mektup tutarının üzerinde bakiyelere çıktığını, mektup tarihinde …’nun sahip ve yetkili olduğu … Ltd.Şti. ne ait “…” no.lu hesap ve bu hesabın devredildiği yine …’na ait “… Nak. San. ve Tic. Ltd. Şti.” “…” no.lu “bir aydan aya kadar vadeli” hesaplar açıldığı, bir kısmı vadelerine uyulmadan kapatıldığı, kaldıkları süreler için faiz tahakkuku yapıldığı, 11.11.2016 tarihindeki hesap bakiyesi 542.200,00- TL olup, 13.11.2016 tarihinde hesap temdit edilmediğinden sıfir (0) bakiyeye indiğini, teminat mektubu tutarı kadar blokajın yapılıp yapılmaması dava dışı … A.Ş. ile davalı arasındaki bir uygulama olup, diğer tarafları ilgilendiren bir husus olmadığını, netice itibariyle , davalı … ‘nun vadeli hesapları teminat mektubu miktarının altına düştüğünden hesapların zaman zaman kullandığı, zaman zamanda vadeli açıldığından kaldıkları sürede faiz aldığından, “blokaj” nedeniyle faiz vs… kaybı olmadığını, teminat mektubuna ilişkin yapılan masraflarla ilgili incelemenin rapor içerisinde hesaplandığı, sonuç itibariyle, dosyaya ibraz edilen ve yerinde yapılan incelemede sunulan belgelere göre, davalı/karşı davacı …’nun 24.02.2015 karşı dava tarihi itibariyle 775,17- TL, 11.11.2016 tarihi itibariyle toplam 3.547,88- TL talep edebileceğinin hesaplandığı rapor edilmiştir.
Asıl Dava Yönünden ;
Davacı banka ile dava dışı kredi borçlusu … Şti. Arasında imzalanan genel kredi sözleşmesine istinaden kredi borcunun ödenmemesi üzerine kredi hesabı kat edilerek dava dışı asıl borçlu ile birlikte müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatı davalı … aleyhine …. İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı takip dosyası ile toplam 257.823,21-TL nakit alacak tutarında ilamsız icra takibi başlatıldığı görülmüştür. Davacı vekili, davalının takip dosyasına yaptığı itirazın haksız olması nedeni ile itirazın iptaline karar verilmesini talep etmiş ise de; hükme esas alınan Adli Tıp Kurumu raporunda da belirtildiği üzere, takibe dayanak yapılan genel kredi sözleşmesinde davalı adına atılan imzanın davalının eli ürünü olmadığı, davalı tarafından verilmiş bir kefalet bulunmadığı, dolayısı ile kredi borcundan dolayı davalının sorumluluğu bulunmadığından, asıl davanın reddine karar verilmiştir.
Davacının başlattığı icra takibinde kötü niyetli olduğu ispatlanamadığından, davalının kötü niyet tazminatının reddine karar verilmiştir.
Karşı Dava Yönünden;
Birleşen davada; davacı vekili, ihtiyati haczin uygulanması nedeni ile uğranılan maddi ve manevi zararın tazmini talep edilmiştir. Dava konusu alacak için davalı/karşı davacı aleyhine …. Asliye Ticaret Mahkemesinin 25/04/2014 tarih, … D.iş sayılı kararı ile ihtiyati haciz kararı verildiği, davacı aleyhine alınan ihtiyati haciz kararının, …. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasında takibe konularak ihtiyati haciz kararına istinaden davalı adına kayıtlı taşınmazlarda 30/04/2014 tarihinde ihtiyati haciz işlemi uygulandığı anlaşılmıştır.
2004 sayılı İİK’nun 259/1. maddesinde ise, ihtiyati haczin haksız çıkması halinde, borçlunun ve üçüncü kişilerin bu yüzden uğradıkları bütün zararlardan alacaklının sorumlu olduğu düzenlenmiştir. İhtiyati haciz haksız ve bundan maddi zarar doğmuşsa, alacaklı kusurlu olmasa dahi, zarar görene maddi tazminat ödemekle yükümlüdür. Buna karşılık, haksız ihtiyati haciz koyduran alacaklının kusursuz sorumluluğu sadece maddi tazminat bakımından olup, manevi tazminat yönünden TBK’nun 58. maddesindeki koşulların oluşması gerekir. Bu maddeye dayalı sorumluluk ise, kusura dayalıdır.
Dosyanın incelenmesinde; davalı tarafından genel kredi taahhütnamesi uyarınca, borcun kefili konumundaki davacı aleyhine ihtiyati haciz kararına istinaden icra takibi başlatarak davacının taşınmazları üzerine haciz kaydı işlenmiştir. Davalı bankanın elinde bulunan genel kredi sözleşmesine kefil olarak imza atan kişinin basiretli bir tacir olarak kim olduğunu bilmesi gerekir. Davalı banka, genel kredi sözleşmesinin kurulması aşamasında basiretli bir tacir gibi davranmadığı, davalının davacı hakkında haciz istemekte ve icra takibi yapmakta haklı olmadığı ve basiretli tacir gibi davranmadığından dolayı kusuru olması nedeni ile, davacının manevi tazminat talep etme hakkı olduğu anlaşılmıştır.
Bu noktada hüküm altına alınacak manevi tazminatın miktarının belirlenmesi önem arz etmektedir. Yargısal içtihatlarda, anılan yasa maddesi hükmüne göre özel haller göz önünde tutularak hükmolunacak manevi zarar tutarının adalete uygun olması gerektiği, hükmedilecek bu tazminatın bir ceza olmadığı gibi mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmediği,bu tazminatın sınırının onun amacına göre belirlenmesi gerektiği,takdir edilecek miktarın mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olması gerektiği,manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar her olaya göre değişebileceğinden hakimin bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermesi gerektiği belirtilmektedir.
Buna göre, üst paragraftaki ilkeler göz önüne alınarak yapılan değerlendirmede, davalının kusur durumu, uygulanan ihtiyati haciz kararının etkisi, davacının duymuş olduğu elem ve ızdırabın ağırlığı nazara alındığında mahkememizce takdir edilen manevi tazminat miktarlarının uğranılan zararla/zararlarla orantılı olduğu, bu miktarın davacı için zenginleşme aracı olmayacağı gibi davalı yönünden de ekonomik yıkıma neden olmayacağı değerlendirildiğinden hak ve nesafet kuralları çerçevesinde manevi tazminat miktarı belirlenmiştir.
Maddi tazminat talebi yönünden ise; davacı vekili ihtiyati haczin kaldırılması için … Şubesinden teminat mektubu alındığı bu nedenle teminat mektubundan kaynaklanan masraflar ile faiz kaybına dayalı uğralına zararın tazmini talep edilmiş ise de; hükme esas alınan bilirkişi raporunda ayrıntılı şekilde belirtildiği üzere; blokaj nedeni ile davacının faiz vs. kaybı oluşmadığı, teminat mektubuna ilişkin yapılan masrafların karşı dava tarihi itibariyle toplam 775,17-TL olduğu, dava tarihinden sonra yapılan masrafların ise ayrı bir dava konusu yapılarak talep edilebileceği anlaşılmakla, bu miktar üzerinden maddi
tazminat davasının kısmen kabulüne karar verilmiş, aşağıda belirtildiği şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Asıl Dava Yönünden;
Davanın REDDİNE,
Davalının kötüniyet tazminat talebinin REDDİNE,
2-Karşı Dava Yönünden;
Manevi Tazminat Davasının KISMEN KABUL KISMEN REDDİ İLE
10.000,00 TL manevi tazminatın ihtiyati haczin uygulandığı 30/04/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davacı karşı davalıdan alınarak davalı karşı davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,
Maddi Tazminat Davasının KISMEN KABUL KISMEN REDDİ İLE
775,17 TL’nin 24/02/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,
3- Asıl dava yönünden alınması gerekli olan 44,40-TL red harcının peşin alınan 3.113,88- TL den düşümü ile arta kalan 3.069,48- TL. nin karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
4-Karşı dava yönünden; alınması gerekli olan 736,05-TL karar ilam harcının peşin alınan 2.368,25- TL den düşümü ile arta kalan 1.632,20- TL. nin karar kesinleştiğinde karşı davacıya iadesine,
5-Asıl dosya yönünden davacının yaptığı masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,
6-Karşı dava yönünden; alınması gerekli olan karar ilam harcından 736,05-TL si davalının yatırdığı peşin harçtan mahsup edildiğinden, bu miktarın 736,05 TL sinin davacı-karşı davalıdan alınarak davalı-karşı davacıya verilmesine, bunun dışında davacı tarafça yapılan 216,00-TL tebligat posta gideri, 400,00-TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 616,00-TL yargılama giderinden kabul red oranı ( % 7,77 ) üzerinden hesaplanan 47,80- TL yargılama giderinin davacı-karşı davalıdan alınarak davalı karşı davacıya verilmesine,
7- Asıl davada davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesap ve takdir olunan 21.419,40-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı-karşı davacıya verilmesine,
8-Birleşen davada manevi tazminat talebi yönünden davalı-karşı davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, kabul edilen miktar üzerinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesap ve takdir olunan 2.725,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı-karşı davacıya verilmesine,
9-Birleşen davada manevi tazminat talebi yönünden davacı-karşı davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, reddedilen miktar üzerinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesap ve takdir olunan 2.725,00-TL vekalet ücretinin davalı-karşı davacıdan alınarak davacı-karşı davalıya verilmesine,
10-Birleşen davada maddi tazminat talebi yönünden davacı-karşı davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, kabul edilen miktar üzerinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 13/2. Maddesi uyarınca hesap ve takdir olunan 775,17-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı-karşı davacıya verilmesine,
11-Birleşen davada maddi tazminat talebi yönünden davacı-karşı davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, reddedilen miktar üzerinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesap ve takdir olunan 4.518,80-TL vekalet ücretinin davalı-karşı davacıdan alınarak davacı-karşı davalıya verilmesine,
12-Taraflarca yatırılan gider ve delil avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,
Dair davacı karşı davalı ve davalı karşı davacı vekilinin yüzüne karşı kararın tebliğden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize yada mahkememize gönderilmek üzere başka yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek dilekçe ile istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır