Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/54 E. 2021/329 K. 21.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2015/54
KARAR NO : 2021/329
DAVA : Tazminat (Bayilik Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 15/01/2015
KARAR TARİHİ : 21/04/2021

Taraflar arasında görülen davanın mahkememizde yapılan açık
yargılaması sonunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili 15/01/2015 havale tarihli dava dilekçesinde özetle; davalının, 19.09.2010 tarihli 5 yıl süreli Bayilik Sözleşmesi ile sıvılaştırılmış petrol gazları (LPG) dağıtım şirketi olan müvekkili şirketin bayiliğini yaptığını, davalının, 16.05.2014 tarihlinde keşide ettiği ihtarnamesinde, bayilik sözleşmesini, söz konusu ihtarın taraflarına tebliği tarihi itibarıyla feshettiğini bildirdiğini, davalının ihtarnamesinde belirttiği gerekçelerin tamamının soyut ve mesnetsiz olduğunu, kaldı ki, bu gerekçelerin geçerli olduğu varsayılsa dahi, davalının önce sözleşmenin mevcut şartlara uyumlu hale getirilmesini talep etmesi, bu talebinin yerine gelmemesi halinde ancak sözleşmenin feshi yoluna başvurmasının gerektiğini, basiretli bir iş adamından makul olarak beklenilen davranışın bu olduğunu, davalı ile müvekkili şirket arasındaki bayilik sözleşmesinin 5 yıl süreli olması sebebiyle, davalının süresinden önce sözleşmeyi feshinin haksız olduğunu, davalı, sözleşmeyi haksız olarak feshetmekle ve/veya feshine sebebiyet vermekle, müvekkili şirketin zarara uğramasına neden olduğunu, bu nedenle, davalının, Bayilik Sözleşmesinin 32. maddesine göre, müvekkili şirketin uğradığı müspet zararı tazmin etmek durumunda olduğunu, davalı, bayiliğe devam ettiği süre boyunca LPG satışına devam ettiğini ve müvekkili şirketin de bu satışlardan kâr elde ettiğini, bu nedenle sözleşme olağan şartlar altında devam etseydi, davalı LPG satışlarına devam edecek ve müvekkili şirketin de kâr etmeye devam etmiş olacağını, sözleşmenin süresinden önce davalının kusuru ile sona ermiş olması sebebiyle müvekkili şirketin, bu kârdan mahrum kaldığını, müvekkili şirketin LPG alış ve davalıya LPG satış fiyatlarının sundukları faturalarda görüldüğünü, ayrıca davalı tarafın, sözleşmenin 33. maddesine göre, sözleşmeye aykırı davranışlarıyla sözleşmeyi feshettiğinden ceza-i şart ödemekle yükümlü olduğunu, ceza-i şart hesabının, bayinin LPG alımı yaptığı dönemde LPG alımının en yüksek olduğu aydaki LPG miktarının fesih tarihindeki perakende satış fiyatı ile çarpımıyla hesap edildiğini, yapılacak bilirkişi incelemesi ile, davalının LPG alımı yaptığı dönemde aldığı en yüksek LPG miktarının tespiti ile sundukları perakende satış fiyatları göz önüne alınarak ceza-i şart miktarının tespit edilmesini talep ettiklerini, bayilik sözleşmesinde kararlaştırılan ceza-i şartın, ifaya eklenen ceza-i şart niteliğinde olduğunu, dolayısıyla hem müspet zarar (kâr mahrumiyeti) hem de ceza-i şart aynı anda talep edilebileceğini, ayrıca fesih ihtarnamesinin taraflarınca tebellüğü tarihinden itibaren, her iki tarafın da tacir olması sebebiyle müvekkili şirketin alacağına avans faiz oranı üzerinden faiz işletilmesini belirterek, sonuç olarak; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile; kâr mahrumiyeti olarak bilirkişi tarafından hesaplandığında artırılmak üzere şimdilik 15.000-TL, ceza-i şart oiarak bilirkişi tarafından hesaplandığında artırılmak üzere şimdilik 15.000-TL, olmak üzere şimdilik toplam 30.000-TL’nin fesih ihtarnamesinin tebliği tarihinden itibaren işleyecek avans faiz oranı üzerinden faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, masraf ve ücreti vekaletin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili, 23/09/2019 tarihli ıslah dilekçesi ile; huzurdaki davayı, bilirkişi tarafından hesaplandığında artırılmak üzere 15.000,00-TL kâr mahrumiyeti, 15.000,00-TL ceza-i şart olmak üzere toplam 30.000,00-TL bedelli, kısmi olarak açtıklarını, ceza-i şart bedeline ilişkin taleplerini 125.432,05-TL olarak yeniden belirlediklerini ve eksik harcı yatırdıklarını, tüm bu bedellere temerrüt tarihinden itibaren ticari faiz işletilmesine, masraf ve ücreti vekaletin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili 18/02/2015 tarihli cevap dilekçesinde özetle; davacı ile imzalanan bayilik sözleşmesinin, davacının kanuna ve sözleşmeye aykırı davranışları nedeniyle çekilmez hale gelen sözleşme ilişkisini fesih yoluyla sona erdirildiğini, kanunun kendisine tanıdığı hakkı kullanan müvekkilinin tazminattan sorumlu tutulmasının mümkün olmadığını, yapılan sözleşmenin bir dikey sözleşme teşkil ettiğini, rekabetin korunması ve dikey sözleşmelerle piyasanın düzenlemesini engellemek amacıyla getirilen bir takım hükümler bulunduğunu, bu hükümlerin düzenlendiği RHK’nın verdiği yetkiyle çıkarılan dikey sözleşmelere ilişkin grup muafiyeti tebliği incelendiğinde, alıcı teşebbüsün yeniden satış fiyatını belirleiği RHK’nın verdiği yetkiyle çıkarılan dikey sözleşmelere ilişkin grup muafiyeti tebliği incelendiğinde, alıcı teşebbüsün yeniden satış fiyatını belirlemesinin engellenemeyeceğinin açıkca bildirildiğini, dolayısı ile asgari veya sabit satış fiyatını davacının belirlemesi, sözlemeyi grup muafiyetinden çıkaracak ve RHK mad.4 kapsamında kanunen yasaklanmış bir hale sokacağını, satış fiyatının belirlenmesi, doğrudan olabileceği gibi, dolaylı da olabildiğini, somut olayda; sözleşmenin 29. maddesi, herne kadar hukuka uygun gibi görünse de, sözleşmede ek bir protokolün yapılacağının belirtildiğini ve ek protokolün de, davacı tarafından sunulduğunu, protokol hükümleri inecelendiğinde, belirli bir oranın öngörüldüğü ve müvekkilinin de bu oranlarla bağlandığının açıkca görüldüğünü, davacının bu halde, RHK mad.4’e aykırı bir şart getirdiğini ve bunu da sözleşmenin devam ettiği müddetlerde kullandığını, içeriği kanuna aykırı hükümler ile müvekkiline zarar veren bu sözleşmenin müvekkili tarafından ayakta tutulmasının mümkün olmadığını, müvekkilinin akaryakıt istasyonunun hemen yakınında yer alan mobil, … gibi teşebüslerin Mayıs 2013 tarihinde pompa satış fiyatı olarak 2.017-TL gibi bir kakam belirlemişken, müvekkilinin satış fiyatı davacı tarafından 2.420-TL olarak belirlendiğini, bu durumun, hem müvekkilinin rekabet şansını ortadan kaldırdığını, hem de müvekkilinin ticaretini durma noktasına getirdiğini, satış yapamayan müvekkilinin 1,5 yıl boyunca davacıdan lpg alamadığını, davacı tarafın da bu hukuka aykırı durumun farkında olarak, gönderdiği ihtarnamenin 2. bendinde “indirimlere karşılıklı mutabakat ile gidilecektir” dendiğini, ancak herhangi bir indirim yapılmayarak müvekkilinin yine zarara uğratıldığını, davacı tarafından verilen taahhütler yerine getirilmeyerek müvekkilinin feshe zorlandığını, esas tazminat sorumlusunun davacı olduğunu, müvekkilinin akdi feshetmekte haklı olduğunu, müvekkilinin, fiyatı aşağı çekebilmek ve satış yapabilmek için davacıdan defaatle iskonto talep ettiğini ancak, açıklandığı üzere yeni taahhütler verildiğini, hiçbir düzenleme yapılmadığını, müvekkili ile aynı konumda olan diğer bayilere davacı tarafından verilen bazı iskontolardan faydalandırıldığını, bu konuda da müvekkilinin defaatle davacıya başvurduğunu ancak durumda bir değişikliğe gidilmediğini, davacı tarafından ihlal edilerek müvekkilinin malvarlığında zarara sebebiyet verildiğini, kanuna aykırı sözleşmenin hükümlerine riayet ederek daha fazla zarara uğramasının ise müvekkilinden beklenemeyeceğini, kimsenin kendi kusurundan faydalanamayacağını, söz konusu sözleşme hükmünün hukuka uygun olduğu-ikrar anlamına gelmemek üzere, bir an için kabul edilse dahi, davacının satış fiyatını belirleme ve iskonto yapmama yetkisini BK madde. 2’ye aykırı olarak kullandığının bi vakıa olduğunu, iskonto yönünde taahhütte bulunup yine yapmamak, satış yapamayan müvekkilinin iflasını bekler gibi iskonto yapmama hususunda ısrarcı olmak, davacının kötü niyetli tutumunun göstergesi olduğunu, sözleşmenin ayakta tutulduğu dönem içerisindeki son 1,5 sene zaten satış olmadığı için ne davacı, ne de davalı gelir elde edemediğini, somut ihtilaf bakımından, davacının bekleyebileceği bir kârın ise olmadığını belirterek, sonuç olarak; davanın reddi ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesini savunmuştur.
DELİLLER :
Bayilik Sözleşmesi, EBİS Bildirim Sistemi, irsaliyeli fatura, ihtarname, ptokokol, LPG satış miktarları listesi, ek bayilik sözleşmesi, vergi dairesi kayıtları, bilirkişi incelemeleri,
GEREKÇE :
Dava, bayilik sözleşmesinin süresinden önce feshi nedeniyle marum kalınan kar tazminatı ve cezai şart istemine ilişkin olup uyuşmazlık davalı tarafından sözleşmenin feshedilmesinin haklı nedenlere dayanıp dayanmadığı, fesih nedeniyle cezai şart koşullarının oluşup oluşmadığı ve davacının mahrum kaldığı kârdan davalının sorumlu olup olmadığına ilişkindir.
Davalının 2010-2011-2012-2013-2014 yıllarına ilişkin ticari defterleri üzerinde inceleme yapılarak taraflar arasındaki ticari ilişkinin tespit edilmesi amacıyla … Nöb. Asl. Huk. Mah.(Tİcaret sıfatıyla) ‘ne talimat yazılmasın karar verilmiş olup, … Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/ … Talimat sayılı cevabi yazısı ile, davalıya iki haftalık kesin sürede defterlerini sunması için talepte bulunulmuş ise de, davalı yanca ticari defter ve kayıtların sunulmadığından, talimatın bila ikmal iade edilmiş olduğu anlaşılmıştır.
03/02/2016 tarihli celsede; taraf şirketlerin 2010-2011-2012-2013-2014 yıllarına ilişkin ticari defterlerinin bilirkişi vasıtası ile incelenmesine karar verilmiş olup, sunulan
20/02/2017 tarihli raporda özetle; davacı yanın sunduğu ticari defterlerin TTK. hükümlerine göre gerekli açılış ve kapanış onayına sahip olduğu, davacı defterlerinin HMK 222’ye göre delil niteliğinde olup olmadığı hususunun mahkemenin takdirinde bulunduğunu, davalı yanın ise, defterlerinin İstanbul dışında olduğunu, davalı taraf sözleşmeyi haklı nedenle feshettiği iddiasında ise de; dava dosyası itibariyle bu iddianın yeterinde dayanaklı durmadığı, davacı yanın feshin haksız olduğunun kabul edilmesinde, davalı bayi davacı dağıtıcıdan bir önceki yıl içerisinde 368 Ton mal aldığını, bu malın kesafet oranı hesabı ile litre olarak karşılığı 657.442,86 Litre olduğunu, bu tutarın listedeki Erzurum iline en yakın rafineri olan Kırıkkale rafineri litre liste fiyatının 1,901 TL olduğunu, dolayısı ile mahrum kalman karın,% 1,71 kar oranı karşılığı 21.403,15 TL olarak hesaplandığını, yüzde 1,71 oranın ise davacı şirketin 2011 yılında 1.997.795.195,66 TL tutarındaki cirosundan elde ettiği net dönem karı olan 34,225.171,12 TL nin oransal karşılığı olduğunu, sözleşme gereği davalıdan kar mahrumiyeti karşılığı olarak 21.403,15- TL talep edebileceğini, davacının sözleşmenin feshi ile dava tarihi arasındaki dönemde mahrum kaldığı kar tutarı olan 21,403,15- TL için (%10,5) avans faiz oranından 244 gün için) 1.502,33- TL faiz talep edebileceğini; cezai şart talebi yönünden; yanlar arasında akdedilen sözleşmenin 33. maddesi cezai şart ile ilgili kısmı hüküm altına aldığını, bu madde gereğince davalının alım en yüksek alım yaptığı aylık tonaj 36,950 kg olup, bu tonajın kesafete göre litre karşılığı 67.766,30 olarak hesaplandığını, buna göıe davacının talep edebileceği cezai şart tutarının ise bu ayın toplam tonaj karşılığının TL olarak değeri olan (67.766.30 X 1,9) = 128.765,00 TL olduğunun anlaşıldığını, ancak cezai şartın sözleşmede düzenleniş şeklinin tek yönlülüğü, hem yoksun kalınan kâra eklenen bir cezai şart şeklinde olması ve hem de sözleşmenin önemli derecede geçerliliğini sürdürdükten sonra son dönemde feshedilmiş olması hususları da dikkate alınarak, cezai şartta indirim yapılmasının ya da sözleşme süresine bağlı şekilde oransal bir indirime gidilmesinin mahkemenin takdirinde olduğu hususları rapor edilmiştir.
05/04/2017 tarihli ara karar ile, davacı vekilinin kâr mahrumiyeti yönünden yapmış olduğu itirazın değerlendirilmesi bakımından bilirkişi heyetinden ek rapor aldırılmasına karar verilmiş olup, sunulan 09/10/2017 tarihli ek raporda özetle; bir işletmenin bir satışı ve dolayısı ile ondan elde edilecek kârı gerçekleştirmesinin öncelikle o satışın maliyetlerinin de üstlenilerek yapılabileceği, dolayısı ile giderler düşülmeden kâr gerçekleşmeyeceğinden, mahrum kalınan kârın harcamalar düşüldükten sonraki oran üzerinden hesaplanması gerektiği, hesaplamaya baz alınan 1.7 oranının davacının 2011 yılında elde ettiği net dönem kârının oransal karşılığı olduğu, kök rapordaki görüşlerin aynen korunduğu rapor edilmiştir.
28/02/2018 tarihli ara kararı ile; tarafların 2010-2014 dönemine ait ticari defterler ve dosyaya sunulan belgeler üzerinde önceki rapora yönelik itirazlar da değerlendirilmek suretiyle, taraflar arasında sözleşmenin davalı tarafından fesh edilmesi göz önüne alınarak feshin haklı olup olmama sebeplerine göre ayrı ayrı değerlendirme yapılmak suretiyle davacının sözleşme uyarınca cezai şart ve kar mahrumiyeti alacağının bulunup bulunmadığı hususlarında bir mali müşavir bir finans uzmanı, bir akaryakıt sektörü alınında uzman bilirkişiden oluşacak heyetten rapor aldırılmasına karar verilmiş olup, sunulan 17/06/2018 tarihli ikinci kök raporda özetle; incelenen davacı şirkete ait 2010, 2011, 2012, 2013 ve 2014 yılı ticari defterlerinin açılış tasdikleri ile yıl sonunda yaptırılması gereken kapanış tasdiklerinin yasal süresinde T.T.K hükümlerine göre usulüne uygun tasdik edildiği ve davacı şirketin 2010,2011, 2012,2013 ve 2014 yılı ticari defterlerinin sahibi lehine delil niteliği taşıdığını, taraflar arasında akdedilen sözleşmenin 33. maddesi cezai şart ile ilgili kısmında;
davalının temmuz 2012 ayında en yüksek alım yaptığı, aylık tonajın 36.950 kg. olup, 0,56 kesafet oranına göre (36.950 kg./0,56) = 65.982,14 litre olduğu, litre satış fiyatının 1,901 TL olduğu, buna göre cezai şart bedeli (65.982,14 Litre X 1,901 TL) = 125.432,05 TL olarak hesapladığını; kâr mahrumiyeti konusunda davacının yeni bayilik sözleşmesi ile aynı bölgede tekrar faal hale gelerek marka değerinin korunması ve kâr kaybının oluşmaması için gerekli çabayı gösterip göstermediği ve makul sürede araştırma yapıp yapmadığı kanaatinin dosyadan anlaşılamadığı Yargıtay kararları doğrultusunda, mahalde yeni bir bayi kurulması için davacının makul süre olarak kabul edilecek olan 6 ay araştırma yaptığının kabulünün gerekli olduğu kanaatine ulaşıldığı, özleşmenin fesih yılından önceki 2013 yılında, davacı şirketin brüt kârlılık oranı % 13,86 ve net karlılık oranı %1,87 olarak hesaplandığını, davacı şirketin kayıtlarına göre; en yüksek satış yaptığı temmuz 2012 ayı olduğu (65.982,14 litre /30 gün) günlük satış miktarının 2.199,40 litre X 1,901 TL = 4.181,06 TL olarak hesaplandığını, sözleşme fesih tarihi olan 16.05.2014 tarihinden itibaren 6 aylık sürenin 180 gün olduğu, davacı yanın günlük LPG satış tutarının 4.181,06 TL X 180 gün = 752,590,80 TL muhtemel satış miktarı olarak hesaplandığını, buna göre; mahrum kalman brüt kar miktarı 752.590,80 TL X % 13,86 = 104.309,08 TL, mahrum kalınan net kâr miktarı 752,590,80 TL X % 1,87 = 14.073,45 TL olarak hesaplandığı rapor edilmiştir.
16/01/2019 tarihli celsede; davalının itirazları noktasında ( sözleşmenin davalı tarafça haklı nedenle fesh edilip edilmediği ve cezai şartın davalının ekonomik mahvına neden olup olmayacağı ) noktasında ek rapor alınmasına karar verilmiş olup, sunulan 21/05/2019 tarihli ek raporda özetle; davalı tarafça sözleşmenin haklı nedenle fesih edilmediğini, taraflar arasında imzalanan sözleşmenin 33’üncü maddesine göre, cezai şart bedeli 125,432,05- TL olduğunu, davalının, davacının talep ettiği cezai şart bedelini ödemesi halinde, bunun iktisaden sarsılmasına neden olmayacağını, taraflar arasında imzalanan sözleşmenin erken fesih nedeniyle mahrum kalınan brüt karın 104.309,08- TL olduğunu, taraflar arasında imzalanan sözleşmenin erken fesih nedeniyle mahrum kalınan net karın 14.073,45 TL olduğu rapor edilmiştir.
29/01/2020 tarihli celsede dosyada mevcut raporlar arasında çelişki bulunduğundan, çelişkinin giderilmesi ve tarafların 2010-2014 dönemine ait tirari defterler ve dosyaya sunulan belgeler üzerinde önceki rapora yönelik itirazlar da değerlendirilmek suretiyle taraflar arasında sözleşmenin davalı tarafından fesh edilmesi göz önüne alınarak feshin haklı olup olmama sebeplerine göre ayrı ayrı değerlendirme yapılmak suretiyle davacının sözleşme uyarınca cezai şart ve kâr mahrumiyeti alacağının bulunup bulunmadığı hususlarında bir mali müşavir bir finans uzmanı, bir akaryakıt sektörü alınında uzman bilirkişiden oluşacak heyetten rapor aldırılmasına karar verilmiş olup, sunulan 28/07/2020 tarihli 3. Kök raporda özetle; davacı tarafın, 2010, 2011, 2012, 2013, 2014 yılı ticari defterlerini taraflarına ibraz ettiğini, davacının ibraz edilen ticari defterleri kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş olduğunu, açılış ve kapanış tasdikleri yaptırıldığı ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olduğunu, mevcut tespitlere göre, davacının ibraz edilen ticari defterlerinin kendi lehine delil vasfı taşımaktı birlikte, nihai kararın mahkemeye ait olduğunu, davacının ibraz edilen ticari defter ve belgelerine göre 31.12.2014 tarihi itibariyle davalıdan alacağının olmadığını, davacının kâr kaybı talebinde sözleşme süresi sonuna kadar kâr kaybının talep edildiğini, ancak Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarına göre, yeni bir istasyon kurulması ise 6 aylık süreye ihtiyaç olduğu dolaysıyla kâr kaybı süresinin bu kadar süre için hesaplanması gerektiğini, taraflar arasındaki sözleşme kapsamında davalının, 2012 yılı temmuz ayında en yüksek alım yaptığı, aylık tonajın 36.950 kg. olup 0,56 kesafet oranına göre, ( 36.950 kg/0,56 ) =65.982,14 litre olduğu, litre satış fiyatının 1.901-TL olduğu, buna göre cezai şart bedeli 65.982,14×1.901,00 olmak üzere davacının davalıdan 125.432,05-TL cezai şart bedeli alacağı olduğunu ve tutara dava tarihinden itibaren faiz hesaplanması gerektiğini; yeni bir istasyon açılması için ihtiyaç bulunan 180 gün süre için kâr kaybı hesaplaması yapılması durumunda davacının davalıya karşı, 01/01/2010 ile 28/03/2013 tarihleri arasında 1.182 gün içinde 1.569.317,78-TL mal satışı karşılığında 28.290,69-Tl faaliyet kârı elde ettiği, buna göre 1 günlük kârın 23,93-TL olacağı, 180 gün için davacının kâr kaybının 180 günx23,93-TL =4.307,40-TL olarak hesaplandığı, bu tutara sözleşme fesih tarihi olan 16.05.2014 tarihinden itibaren faiz hesaplanması gerektiği ( dava tarihi itibariyle bu tutar asıl alacak + faiz= 4.646,94- TL olduğu,) davalı kar kaybı ve cezai şart bedeli olarak 130.078,99.-TL -TL bedeli ödenmesi halinde, bu bedel muhasebesel olarak gider olarak kayıtlara alınacağından, davalının bu tutar kadar özvarlığı azalacağını, davalı tarafın da 1.523.273,09.-TL tutarındaki ödemeye kadar zarar, tazminat cezai- şart bedeli vb.) şirkelin mahvına (yıkımına) neden olmayacağını, davalı tarafın 1.523.273,09.-TL. tutanndaki zarara kadar ( zarar, tazmirat cezai- şart bedeli vb.) şirketin mahvına (yıkımına) neden olmayacağından davdı tarafından ödenecek olan 130.078,99.-TL ödeme tutan davalının mahvına sebebiyet vermeyeceği gibi ödenebilecek tutardan da (zarar, tazminat cezai – şırt bedeli vb.) indirim gerekmeyeceği değerlendirilmekle birlikte nihai kararın mahkemeye ait olduğunu, taraflar arasındaki sözleşmenin 32. ve 33. maddeleri kapsamında davalı tarafından sözleşmenin feshinin haklı olup olmamasında cezai şart bedeli ve kar kaybının ödenmesi bakımından önemli olmadığını ,zira davalı tarafından sözleşme haklı olarak fesih edilmesi halinde bile cezai şart bedeli ve kâr kaybının davacı tarafa ödenmesi yapması gerektiği hususları rapor edilmiştir.
18/11/2020 tarihli ara karar ile; dosyanın bilirkişi heyetine tevdii ile, davacı vekilinin itirazlarının değerlendirilmesi noktasında ek rapor alınmasına karar verilmiş olup, alınan 04/01/2021 tarihli ek raporda özetle; kâr kaybının hesaplanması ile ilgili sözleşme ile özel olarak kabul edilmiş bir yöntem ve uygulama mevcut olmadığı, davacının, davalıya 01.01.2010 ile 28.03.2013 tarihleri arasında 1.182 gün içinde 1.569. 317,78.-TL mal satışı karşılığında 28.290,69.-TL faaliyet kârı elde ettiği, sektörel inceleme bölümünde, yeni bir istasyon açılması için altı aylık bir süreye ihtiyaç olduğu beyan edildiğine göre 6 aylık süre = 180 gün yaptığı, 180 gün için ortalama davacı kâr kaybı hesaplaması gerektiğini, davacının, davalıya karşı 01.01.2010 ile 28.03.2013 tarihleri arasında 1182 gün içinde 1.569. 317,78.-TL mal satışı karşılığında 28.290,69.-TL faaliyet kârı elde ettiği, öyle ise, bir günlük faaliyet kârı = 28.290,69.-TL/1182 gün = 23,93.-TL gün ortalama faaliyet karı 180 gün için ortalama davacı kâr kaybı = 180 gün x 23,93.-TL = 4.307,40.-TL yaptığı, dava dosyası ve ibraz edilen bilgi ve belgelerinin yeniden incelenmesi, değerlenmesi kurul halinde tekrar müzakere edilmesi sonucunda; kök rapordaki görüşlerin devam ettiğinin değerlendirildiği rapor edilmiştir.
Taraflar arasında 19/09/2010 tarihli ve 5 yıl süreli LPG ile Çalışan Karayolu Taşıtları İçin İkmal İstasyonu Bayiliği Sözleşmesi imzalanmıştır.
Sözleşmenin 29. Maddesi ile, ” bayiye satılacak LPG’nin fiyatı ile perakende pompa satış fiyatı,LPG Piyasası Kanununa uygun olarak ipragaz tarafından saptanıp bayine tavsiye edilen perakende pompa satış fiyatı olarak bildirilir. Bayi, perakende pompa satış fiyatının üzerinde bir fiyatla satış yapamaz. Bayi, uyguladığı perakende pompa satış fiyatlarını, istasyonunda müşteriler tarafından görülebilecek şekilde ilan edecektir. “
Sözleşmenin 32. Maddesi ile, ” İpragaz’ın, bayinin sözleşmeye aykırı davranışı nedeni ile, sözleşmeyi fesh etmesi halinde, bayiden maruz kaldığı zarar, ziyan ve anlaşma süresinin sonuna kadar hesap edilmek üzere mahrum kaldığı kâr karşılığı tazminat talep edebileceğini, bayi peşinen kabul ve taahhüt eder. Her türlü temerrüt halinde, temerrüt faizinin, temerrüt veya tahsil tarihindeki kısa vadeli banka kredi faizleri seviyesinde olacağının taraflar kabul eder “
Sözleşmenin 33. Maddesi ile, “bayinin sözleşmeye aykırı davranması nedeni ile sözleşmenin feshine sebebiyet vermesi veya süresinden önce sözleşmeyi feshetmesi halinde, 32. Maddede yer alan yükümlülükten ayrı olarak İpragaz’dan LPG alımı yapacağı dönem içinde LPG alımının en yüksek olduğu aydaki LPG miktarının fesih tarihindeki perakende satış fiyatı ile çarpımı sonucu bulunacak bedeli, cezai şart olarak bayi İpragaz’a ödemeyi kabul ve taahhüt eder ” şeklinde düzenlenmiştir.
Davalı bayi tarafından … Noterliği’nin 16/05/2014 tarih, … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile, diğer bayilere uygulanan iskontoların davalıya uygulanmadığı, bu nedenle davalının rekabet edemediği gerekçesi ile LPG Otogaz Bayilik Sözleşmesinin fesh edildiği ihtar edilmiştir.
Tüm dosya kapsamı incelendiğinde; taraflar arasında 19/09/2010 tarihinde bayilik sözleşmesi imzalandığı ve sözleşmenin süresinden önce davalı bayi tarafından fesh edildiği konusunda taraflar arasında ihtilaf bulunmamaktadır. Davalı tarafından, davacının rekabet koşulları gereğince indirim yapmadığı ve bayiler arasında ayrımcılık yaptığı ileri sürülerek, sözleşme feshedilmiş ise de; davalının bu iddiası ispat edilemediğinden, davalının süresinden önce sözleşmeyi feshetmekte haklı olmadığı değerlendirilmiştir. Sözleşmenin, süresinden önce feshedilmesi nedeni ile, davacının sözleşmenin 33. maddesine göre, 2. ve 3. Kök rapor ile hesaplanan 125.432,05-TL cezai şart bedelini talep edebileceği ve bu cezai şart miktarının davalının mahvına sebep olmayacağı anlaşılmış olup, dosyada mevcut raporlar arasındaki çelişkinin giderilmesine yönelik alınan 3. kök rapor ve ek raporda, 01/01/2010 ile 28/03/2013 tarihleri arasındaki 1.182 gün için tespit edilen faaliyet kârı ortalaması dikkate alınarak hesaplanan, davacının yeni bir istasyon açılması için ihtiyaç duyduğu 6 aylık süre için hesaplanan net faaliyet kârı kaybının 4.307,40-TL olduğu anlaşılmakla, davanın kısmen kabulü ile; 4.307,40-TL kâr kaybı alacağının sözleşmenin fesih tarihi olan 16/05/2014; 125.432,05- TL cezai şart bedelinin dava tarihinden işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiş, aşağıda belirtildiği şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Davanın kısmen kabulü ile; 4.307,40-TL kâr kaybı alacağının 16/05/2014; 125.432,05 TL cezai şart bedelinin dava tarihinden işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Fazlaya ilişkin istemin reddine,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi uyarınca alınması gereken 8.862,50-TL karar ilam harcından peşin alınan 512,33- TL ile ıslah harcı: 260,00-TL nin mahsubu ile eksik kalan 8.090,17- TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3- Davacının yatırmış olduğu 512,33- TL peşin harç ile 260,00-TL ıslah harcı davalı tarafından yatırılması gereken karar ilam harcından düşüldüğünden, bu miktarın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bunun dışında davacı tarafından yapılan dava açılış gideri: 31,80-TL ( başvurma harcı ) davetiye, posta gideri: 886,45- TL, bilirkişi ücreti: 6.300,00-TL olmak üzere toplam: 7.218,25- TL yargılama giderinden kabul/red oranı (% 92,38 ) üzerinden hesaplanan 6.668,64TL nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kalanın davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Davacı, kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden kabul edilen miktar üzerinden AAÜT’ nin uyarınca hesap ve takdir olunan 16.275,25-TLvekalet ücretinin davalıdan alınarak bu davacıya verilmesine,
5-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden reddedilen miktar üzerinden AAÜT’ nin uyarınca hesap ve takdir olunan 4.080,00- TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Davacı tarafca yatırılan gider ve delil avansından bakiye kalan kısmın karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,
Taraf vekillerinin yüzlerine karşı, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 21/04/2021

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır