Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/403 E. 2021/192 K. 10.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2015/403
KARAR NO : 2021/192

DAVA : Tazminat
(Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan
Tazminat)
DAVA TARİHİ : 16/04/2015
KARAR TARİHİ : 10/03/2021

Taraflar arasında görülen davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 23/07/2009 tarihinde meydana gelen Zorunlu Trafik Sigortası ile sigortalı bulunan aracın kusurlu olarak karıştığı trafik kazasında müvekkilinin yaralandığını ve sakat kaldığını, davalı şirkete poliçe kapsamında kaza tarihinde … numaralı poliçe kapsamında kişi başına olan teminat çerçevesinde ödeme yapılması için başvuruda bulunulduğunu ancak müvekkiline eksik ödeme yapıldığını, müvekkilinin hastaneden aldığı %34 maluliyet oranına ilişkin 10/07/2013 tarihli sağlık kurulu raporunu sunduklarını, buna göre müvekkilinin beden gücü kaybının belirlenerek, poliçe kapsamında belirlenecek tutarın sakatlık ve ölüm teminatından, bakıcı gidereni ilişkin zararın ise sağlık gideri-tedavi teminatından karşılanması gerektiğini, kaza tespit tutanağında da belirtildiği üzere, müvekkiline kusur izafe edilemeyeceğini belirterek, sonuç olarak; dava konusu kaza nedeni ile müvekkilinde oluşan cismani zarar nedeniyle oluşacak maddi tazminat nedeniyle sürekli ve geçici mululiyet dönemine ilişkin tazminat tutarının, bakıcı giderinin fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydı ile öncelikle 6100 sayılı yasanın 107. Maddesine göre belirlenecek maddi tazminatın sigorta şirketi açısından temerrüt tarihinden itibaren işletilecek avans faizi ile birlikte yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline, karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının müvekkili şirkete davadan önce yaptığı başvuru üzerine hasar dosyası açıldığını ve aktüer raporu hazırlandığını, hesaplanan 5.198.94 -TL tazminatın 09/08/2010 tarihinde davacıya ödendiğini, evvela davacıya ödenen tazminatın güncellemesinin yapılması gerektiğini, davayı ve talebi kabul anlamına gelmemek kaydıyla, bir an için davacının taleplerinin haklı olduğu düşünüldüğü takdirde; müvekkili şirketin poliçeden kaynaklanan bir sorumluluğunun bulunup bulunmadığının tespit edilebilmesi için öncelikle; kusur tespitinin yapılması ve davacının ” kalıcı maluliyet oranı” belirlenmesi gerektiğini, işleten ve yardımcı kişilerin meydana gelen zarardan sorumlu tutulabilmesi için, mutlaka kusurlu olması gerektiğini, bu sorumluluktan kurtulmanın istisnaları KTK’nın 86, maddesinde ” İşleten ve veya araç sahibinin bağlı olduğu teşebbüs sahibi, kendisinin veya eylemlerinden sorumlu tutukluğu kişilerin kusuru bulunmaksızın ve araçtaki bozukluk kazayı etkilemiş olmaksızın, kazanın bir mücbir sebepten veya zarar görenin veya bir üçüncü kişinin ağır kusurundan ileri geldiğini ispat ederse sorumluluktan kurtulur.’ denilerek açıkça ifade edildiğini, işleten veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibi, kendisinin veya eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusuru bulunmaksızın ve araçtaki bir bozukluk kazayı etkilemiş olmaksızın, kazanın bir mücbir sebepten veya zarar görenin veya bir üçüncü kişinin ağır kusurundan ileri geldiğini ispat ederse sorumluluktan kurtulacağını, sorumluluktan kurtulamayan işleten veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibi, kazanın oluşunda zarar görenin kusurunun bulunduğunu ispat ederse hakim, durum ve şartlara göre tazminat miktarını indirebileceğini, sağlıklı ve gerçekçi bir tazminat hesaplaması yapılabilmesi için, davacının “kalıcı maluliyet oranının belirlenmesi gerektiğini, davacının bağlı bulunduğu bir sosyal güvenlik kurumu var ise, ‘sürekli veya geçici işgöremezllk zararı’ adı altında bir ödemenin yapılıp yapılmadığının sorularak, yapılan bir ödeme var ise hesaplanan tazminat miktarından tenzil edilmesi gerektiğini, gecici is göremezlik zararlarının tedavi gideri kapsamında olduğunu, 6111 sayılı yasa uyarınca, davacının tedavi giderleri, tedavi ulaşım giderleri ve geçici isgoremezuk nedeniyle uğradığı zararları talebinin reddinin gerektiğini, 25 Şubat.2011 tarihi öncesi ve sonrası tüm zorunlu poliçeler kapsamındaki trafik kazalarında SGK’ ya bağlı tüm resmi ve özel sağlık kuruluşlarınca verilen her türlü tedavi bedelleri sgk tarafından karşılanacağını, zorunlu mali mesuliyet poliçelerinde; poliçelerde belirtilen tedavi teminatı ile vefat ve maluliyet ayrı ayrı teminatlar olarak belirlendiğini, “geçici iş göremezlik” tazminatı tedavi teminatı içerisinde değerlendirilmesi gerektiğini, davacı, davadan ünce müvekkili şirkete başvuruda bulunulduğunu ve ödeme yapıldığını, davanın açılmasına sebebiyet vermedikleri için ücreti vekalet ve mahkeme masraflarından da sorumlu tutulması gerektiğini, teminatın tek, hasar görenlerin birden fazla olmasi durumunda karayolları trafik kanunu 96.madde gereğince teminatın paylaştırılması gerektiğini, müvekkili şirket manevi tazminat taleplerinden sorumlu olmadığını, poliçe teminatına girmeyen kazanç kaybı, tedavi gideri, bakım, yol masrafı ve diğer dolaylı zararların tümden reddini, manevi tazminat taleplerinin reddine, davacının davasının ispatı halinde; müvekkili şirketin öncelikle feri’lerden sorumlu tutulmaması, olmaz ise, asıl alacak, yargılama giderleri ve avukatlık ücreti açısından ayrı ayn poliçe limiti ile sorumlu tutulmasını, faizin yasal faiz ve en erken dava tarihinden başlatılmasına, davanın reddedilen kısmı açısından yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davacı tarafa tahmilini savunmuştur.
Davacı vekilinin UYAP’dan gönderdiği 28.01.2021 tarihli dilekçe ile; Şirket aleyhine açılan davada, davalı vekili ile yapılan görüşmeler neticesinde sulh olunduğunu, davalı … şirketi’nin trafik poliçesi uyarınca maddi tazminat nedeniyle üzerine düşen tüm sorumluluğu yerine getirdiğini, taraflar maddi tazminatların fer’ileri ile birlikte ödenmesi sonucunda davanın konusuz kalacağı hususunda karşılıklı olarak anlaştıklarını, anlaşmaya istinaden tüm ödemeler yapıldığından, bu nedenle huzurda açılan maddi tazminat istekli davanın konusuz kaldığını, varılan anlaşma kapsamında davalı … şirketi maddi tazminat yönünden asıl alacak, yargılama gideri, vekalet ücreti yönünden anlaşmaya varıldığından karşılıklı olarak taraflar birbirinden yargılama gideri ve vekalet ücreti talep etmeyeceği ve bu nedenlerle de huzurdaki davanın konusuz kalacağı hususunda anlaşmaya varıldığından ve anlaşma uyarınca tüm ödemeler de yapıldığından dolayı, davanın konusuz kaldığını ve karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmesini talep ettiği anlaşılmıştır.
Davalı vekili ise, UYAP’dan gönderdiği 09/02/2020 tarihli dilekçe ile, davacı taraf ile sulhen anlaştıklarını, anlaştıkları tutarın davacı vekilinin hesabına ödendiğini, davacı tarafın davadan feragat ettiğini, kendilerinin de vekalet ücreti ve yargılama gideri talep etmediklerini beyan ettiği anlaşılmıştır.
Davacı vekili, 22/02/2021 tarihli dilekçe ekinde ” Makbuz Ve İbraname ” başlıklı belge örneğini sunmuştur.
Taraf vekillerinin vekaletnamesinde sulh yetkisinin bulunduğu anlaşılmıştır.
6100 Sayılı H.M.K’ nun 313. maddesinde sulh, görülmekte olan bir davada, tarafların aralarındaki uyuşmazlığı kısmen veya tamamen sona erdirmek amacıyla, mahkeme huzurunda yapmış oldukları bir sözleşme olup, HMK 315 md si uyarınca kesin hüküm gibi sonuç doğuracağı ve taraflar sulhe göre karar verilmesini isterlerse, sulh sözleşmesine göre, sulhe göre karar verilmesini istemezlerse, karar verilmesine yer olmadığına karar verileceği, düzenlenmiştir.
Açıklanan yasal hükümler ışığında tarafların sulhün usulüne uygun olduğu ve taraf vekillerinin vekaletnamesinde sulh yetkisinin bulunduğu anlaşılmış ve sulh nedeniyle HMK 315/1 maddesi uyarınca karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Davanın sulh nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına,
2-Alınması gerekli olan 59,30-TL karar ilam harcından peşin alınan 27,70-Tl. nin düşümü ile eksik kalan 31,60-TL bakiye ilam harcının davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Taraflar karşılıklı olarak yargılama giderleri ve vekalet ücreti talep etmediklerini bildirdiklerinden, bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
5-Davacı tarafından yatırılan gider avansından bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Taraf vekillerinin yokluğunda. kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 10/03/2021

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır