Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/1235 E. 2020/485 K. 19.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2015/1235 Esas
KARAR NO : 2020/485
DAVA : Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 25/12/2015
KARAR TARİHİ : 19/10/2020

Taraflar arasında görülen davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA VE TALEP : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin, davalı şirket ile 01.08.2007 tarihinde Avusturalya, Tayland, Yeni Zelanda pazarlarında davalı şirketin mallarının tanıtım ve pazarlanması konusunda acentelik anlaşması imzaladığını, davalı tarafından yıllardır devam eden Acentelik Anlaşmasının yine davalı şirket tarafından haksız ve mesnetsiz olarak hiçbir kanuni usule riayet etmeksizin süresinden önce feshedildiğini, usulsüz feshinden sonra da müvekkili şirkete siparişlerin gelmeye devam ettiğini, Acentelik Anlaşmasının kendiliğinden her 2 yılda bir yenilenerek bu güne geldiğini, Son 2 yıllık süre ise 31 Aralık 2015 tarihinde bitecek iken Acentelik Anlaşması davalı şirketin Genel Müdür yardımcısı Sn. … tarafından davalı şirkete gönderilen bir e- posta ile, posta içeriğinde “davacının Sıfırdan bir Pazar yarattığını da belirtilerek” davacıya teşekkür edilerek, devamında artık davacıyla devam etmek istemediklerini beyanla” – hiçbir haklı gerekçe gösterilmeden 30 Nisan 2015 tarihinden geçerli olmak üzere 13.Nisan. 2015 tarihinde fesih edildiği bildirildiğini, Yine 17 Nisan 2015 tarihinde davalı vekili olan Av. …’un İngilizce lisanında yazdığı yeni bir e posta ile “davalı şirketin bahse konu pazarda uluslararası tüm satış ve pazarlama faaliyetlerini kendi bünyesinde yer alan pazarlama ekibi kanalıyla yürütme karan aldığı bunun sonucu olarak yurt dışında bulunan tüm 3. Kişi ve acentelerle iş ilişkilerini sona erdirme karan verdiğini” beyanla fesih iradesi bir kez daha tekrarlandığı, davalı Şirketin sürenin dolmasını beklemeden, hiçbir hukuki veya haklı sebebi olmaksızın ve TTK md 18/3 fıkrası hükmüne aykırı olarak fesih ettiği halde davacı acentenin pazarlarında ve müvekkili tarafından bulunmuş müşterilerle iş yapmaya devam ettiğini, Ayrıca acentelik anlaşması fesih edilmeden önce, davalı şirketin Pazar müşterilerine dair tüm detay ve iletişim bilgilerini talep ettiğini, daha sonra müvekkili şirketin müşterileri olan ve Davalı Şirketin mallarını ilk kez müvekkili vasıtasıyla tanıyan … gibi firmalara giderek acente yerine kendileri ile doğrudan ticaret yaparlarsa kendilerine extradan % 15 iskonto yapılacağına ilişkin beyanlarda bulunulduğuna dair duyumlar alındığını, bu sebeplerle davalı şirketin müvekkilinin uğradığı zarar ziyan tazmin etmesi, geçersiz fesih sebebiyle özellikle anlaşmaya göre anlaşmanın sona ereceği 2015 sonuna kadar muhtemel komisyon gelirleri ile haksız ve usulsüz fesih sebebiyle her halükarda TTK md 122/1 a,b,c fıkralarında belirtilen, literatürde portföy hakkı olarak anılan muhik bir tazminat ödemesi gerektiğini ifade ederek, davanın kabulü ile anlaşma sonuna kadar ki komisyon bedellerine ilişkin uğranılan zararın tespitini, anlaşmanın haksız sona ermesi sebebiyle TTK md. 122 ve ilgili maddeleri uyanca muhik denkleştirme tazminatının tespitine, tespitin işin niteliği ve işte kullanılan para birimi, tarafların milliyetleri, iş ve anlaşmanın ifa yeri bakımından tespit edilecek tazminatın yabancı para cinsi olarak Amerikan Doları olarak hesaplanmasına, tespit ve hesap edilecek tazminatlar toplamından, tahkikat sonucunda müvekkilinin zararının değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olduğu anda arttırılmak üzere, fazlaya ilişkin haklarının saklı kalarak şimdilik asgari 50.000 ABD Doları tazminatın davalı tarafça ödenmesine, dava tarihinden fiili ödeme gününe kadar geçecek süre için yabancı para cinsinden ABD Dolarına devlet banklarının uyguladığı 1 yıllık mevduat hesabına uygulanan en yüksek faiz oranının uygulanmasına, mahkeme masraf ve ücreti vekâletin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili ıslah dilekçesinde özetle; Görülmekte olan davada taleplerini HMK 107.nci maddesi çerçevesinde arttırmak için gerekli şartlar oluştuğunu, bilirkişi raporuyla alacaklarının belirlenebilir hale geldiğini, bu nedenle, davadaki taleplerini 40.708,00 Amerikan Doları denkleştirme tazminatı ve 29.585,00 Amerikan Doları komisyon bedeline ilişkin zararları olmak üzere toplam 70.293,00 Amerikan Doları daha arttırmak suretiyle 120.293,00 Amerikan Dolarına yükselttiklerini, harç yönünden de ek miktar üzerinden harcı yatırdıklarını, artırım taleplerinin kabulü ile toplam 120.293,00 Amerikan Dolarının, dava tarihinden fiili ödeme gününe kadar geçecek süre için yabancı para cinsinden Amerikan Dolarına devlet bankalarının uyguladığı 1 yıllık mevduat hesabına uygulanan en yüksek faiz oranı üzerinden hesaplanacak faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA VE KARŞI TALEP : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Vekil sıfatıyla hareket etmekte olan Av. … adına düzenlenen ve dosyaya sunulan vekâletname de, vekil edenin … adlı gerçek kişi olduğu, Ancak huzurdaki davada … ‘ın aktif husumet ehliyeti bulunmadığından davanın husumet yokluğu nedeniyle reddinin gerektiğini, davacı delilleri incelendiğinde … ’ın davalı ile ilişkisini gösterir herhangi bir belge de sunulmadığı görüldüğünü, acentelik sözleşmesinden doğan ihtilaflarda dava açma yetkisi sözleşmeyi imzalayana değil, tüzel kişi acenteye ait olduğundan davanın reddedilmesi gerektiğini, Müvekkili tarafından davacı tarafa gönderilen 13 Nisan 2015 tarihli e-posta ile taraflar arasındaki ticari ilişkinin devam etmesi halinde müvekkilinin pazardaki itibarının zedeleneceği, son dönemde taraflar arasında profesyonel bir yaklaşımla ilişki kurulamadığı ve acentenin müşteri ve çalışanlara yönelik olumsuz ifadeler içeren e-postalarından ve whatsapp mesajlarından haberdar olduğu, bu durumun sözleşmeyi ihlal ettiğinden, 30.04.2015 tarihi itibariyle davacı tarafından alınan siparişlere ilişkin vadesi gelmiş tüm komisyon ödemelerinin yapılacağı belirtilerek sözleşmenin feshedildiğini, davacının müvekkili satış ekibinin çalışanlarına karşı olumsuz tavırlar sergileyerek sözleşmeye aykırı davrandığını, … adlı gerçek kişinin müvekkili satış personeline hakaretlerde bulunmak suretiyle taraflar arasındaki ilişkiyi zedeleyici boyutlara getirdiği, davacı tarafın sözleşmenin 13. Maddesi ile müvekkilini müşterilerin fınansal durumu hakkında bilgilendirmek ve müşterilerin durumunda güvenirliklerini olumsuz yönde etkileyecek herhangi bir değişiklik oluştuğunda müvekkiline haber verme yükümlülüğünde olduğu halde, müvekkili ile satış sözleşmesine aracılık ettiği … Ltd. adlı şirketin fınansal durumunu zamanında bildirmediği, bu müşteri ile yapılan satış sözleşmesi sonrası iflas ederek müvekkiline borcunu ödemediği gibi müvekkilinin bu şirketten 52.509,57 USD alacağının kaldığını ifade ederek, davacı … International şirketi tarafından açılan davanın, vekil adına usulüne uygun düzenlenmiş ve onaylanmış vekâletname aslı veya örneği sunulmadığından ve bu konuda süre istenmediğinden HMK m.77 uyarınca açılmamış sayılmasına, davacı olarak gösterilen … tarafından açılan davanın aktif husumet yokluğu nedeniyle reddine, davanın esastan reddine, yargılama giderleri ile avukatlık vekâlet ücretinin davacı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE :
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, Dava; Taraflar arasındaki Acentelik Anlaşmasının haksız, mesnetsiz usul ve kanuna aykırı olarak süresinden önce tek taraflı olarak fesih edilmesi nedeniyle süre sonunda kadar mahrum kalınan kâr, uğranılan zarar ve ziyan ile TTK md. 122 kapsamında tespit ve tayin edilecek tazminatın ödenmesi talepli davadır.
Deliller; Dosya Mevcudu, Bilirkişi İncelemesi.
Mahkememiz dosyasından 30/03/2018 tarihli bilirkişi raporu alınmıştır.
08.03.2018 tarihinde Mahkememiz dosyası ile ilgili olarak davalı … ve San. AŞ’nin şirket merkezinde Mahkeme tarafından verilen HMK m. 218 uyarınca yerinde inceleme yetkisi gereğince bilirkişiler tarafından inceleme yapılmıştır.
Davalı şirket tarafından ibraz edilen 2010 ve devamı 2014 yılına ilişkin ticari defterlerinin; TTK. madde 64, 66 ve V.U.K. madde 220 – 226’ya göre açılış ve yevmiye defterinin kapanış tasdiklerinin usulüne uygun olarak yaptırıldığı, kayıt nizamı bakımından V.U.K. madde 215 – 219 hükümleri ile Muhasebe Sistemi Uygulama Genel Tebliğlerine uygun olduğu görülmüştür.
Davalı, Maliye Bakanlığı Gelirler İdaresi Başkanlığı / Denetim ve Uyum Yönetimi Daire Başkanlığı’nın 25.12.2014 tarihli e-Defter Uygulaması Kabul Yazısı konulu yazıları ile 01.01.2015 tarihinden itibaren E-Defter Uygulaması kapsamında Kayıtların Elektronik ortamda oluşturulmasına ve saklanmasına izin verildiğinden, kayıtlarını elektronik ortamda e-defter halinde tutmaktadır.
Taraflar arasında 01.08.2007 tarihinde imzalanan “Acentelik Anlaşması” 31.12.2009 tarihine kadar geçerli olup (m.22), taraflardan bir diğeri tarafın anlaşmanın herhangi bir hükmünü ihlal ettiğini düşünüyorsa diğer tarafa yazılı bir ihbarname göndererek ihlalin ne olduğunu ve buna ne şekilde son verileceğini belirtir. İhlalin İhbarname tarihinden itibaren 2 ay içinde düzeltilmemesi halinde bu Anlaşma ihbar tarihinden itibaren 90 gün sona ermiş olacaktır. Şayet sözleşme ihlali ve ihbarname yoksa Anlaşma otomatik olarak 2 yıl daha uzayacaktır.
Anlaşmanın kapsamı davacının mallarının münhasıran acente tarafından Avustralya, Tayland, Yeni Zelanda pazarlarında bulunan müşterilere tanıtım ve satışının yapılmasıdır.
Davalı 13.04.2015 tarihli e-mail ile davacıya aralarındaki son iletişimin profesyonel yaklaşıma uygun olarak cereyan etmediğini, e-mail ve whatsapp mesajlarının detaylarını öğrendiğini bu durumun anlaşmayı ihlal niteliğinde olduğunu düşündüğünü, anlaşmayı fesih kararının hemen yürürlüğe gireceğini fakat 30.04.2015 tarihi itibarıyla tüm siparişlere ilişkin ödenebilir tüm komisyon ödemelerinin yapılacağını bildirmiştir.
Davalı … A.Ş.,17.04.2015 tarihli “ihtarnamesi” ile davacıya 01.08.2007 tarihinde imzalanan anlaşmayı feshettiklerini, şirket satış ve pazarlama stratejisini değiştirme kararı aldıklannı, 01.04.2015 tarihi itibarıyla, yurt dışında bulunan tüm 3. satışlar ve acentelerle iş ilişkilerini sonlandırdıklarını, davalının uluslararası maliyette tüm satış ve pazarlama faaliyetlerini kendi bünyesinde yer alan pazarlama ekibi tarafından yürütüleceğini, 01.08.2007 tarihli anlaşmanın da bu ihtarnamenin ulaşması ile feshedildiğini, şirketin pazarlama müdürü ve çalışanlanna saldırgan e-mailler gönderildiğini ve davacının çalışanları tarafından rahatsız edildiklerini ve bu konuşma ve beyanlara son verilmesini bildirmiştir.
Dosyada davacının 07.01.2015 tarihli, müşterilere ait tüm özel detayları talep etmelerinin kendilerini endişelendirdiği, davalının 07.01.2015 tarihli e-mail ile davacıya endişe duymak, özel bilgiler, senin müşterilerin sözlerinin garip geldiğini, davacı 13.04.2015 tarihli e-mail ile … müşterilerinin kendileri tarafından davalıya kazandırılan müşteriler olduğunu, bu markaların davalı ile doğrudan çalışmak istemelerinin sebebinin %15 düşük fiyat teklifi olduğunu, tedarik müdürünün her bir markanın tasarımcısını dolaşıp … kanalı ile değil doğrudan … ile çalışırsa m2 %15 daha ucuz fiyat uygulanacaktır dediğini bunun neden yaptıklarını, … davacı ile yapmış olduğu işlemlerde %15 kar ettiğine inandığını bildirdiğine ilişkin e-mailler mevcuttur.
Davalı, …. Noterinin 15.05.2015 tarih … Y. No’lu İhtarnamesi ile davacıya davalıca 12/05/2015 tarihinde tebliğ alınan ihtarnamede taraflar arasındaki 01/08/2007 tarihli Anlaşmanın davalıca 17.04.2015 tarihli İhtarnamesi ile feshedilmesi sebebiyle davacının maddi -manevi zarar, muhtemel komisyon geliri karşılığı ve portföy tazminatından oluşan toplam 332.000 USD ve 133.000 Euro tazminat talebini kabul etmediklerini davalının Acentelik Sözleşmesini acentenin yükümlerine aykırı davranması sebebiyle haklı nedenle feshedildiğini, davalıya gönderilen ihtarnamede ileri sürülen iddiaları ve tazminat taleplerinin kabul edilmediğini bildirmiştir.
Dosyada, davalıya gönderilen Sydney ofisinin olduğunu bildiği ancak kimin olduğu ve nerede çalıştığı hakkında bilgisi olmadığına dair … (kot ürünleri sorumlusu) tarafından gönderilen 28.04.2014 tarihli yazı, … “43 yıl önceki mütevazı başlığından sonra … ve …’nın moda markalarından biri olduğuna ilişkin yazı Wikipedia’da … ’da ve ’da … mağazası bulunduğuna ilişkin 22.09.2015 tarihli yazı davalının davacıya müşterilerinin doğrudan kendileri ile çalışmak istememesine saygı göstermesine ilişkin 11.03.2015 tarihli, …’un davalıya davacının hala kendisiyle neden doğrudan irtibata geçmediklerini öğrenmek için fabrikalarım zorladıklarına ilişkin 09.03.2015 tarihli, davalının davacıya müşterileri kendisiyle çalışmaya zorlayamayacaklanm anlamasına ilişkin 12.03.2015 tarihli; davacının, davalıya müşterilerinin bilgilerini talep etmesinin kaygılandırdığı, neden direk iletişim bilgilerini ve e-mail adreslerini öğrenmek istediklerine ilişkin 07.01.2015, davalının davacıya veri – tabanlarının güncelleşmesi üzerinde çalıştıklarını belirttiği 05.01.2015 tarihli e-mailler mevcuttur.
Davacı taraf davalıdan portföy tazminatı talep etmektedir. Buna göre 6102 sayılı TTK’ dan önce de bu davalar görülüyordu ve tazminat hesaplan yapılıyordu. Portföy tazminatı hesaplama yöntemi konusunda uygulamada benimsenen görüş, bayinin her beş yıllık faaliyeti sonucu elde edilen kazancın yıllık ortalaması tavan alınarak tespit edilmesi şeklindedir. Buna göre her 5 yıllık satış hasılatından, satış için yapılan giderlerin düşülmesi ile bulunan meblağın yıllık ortalaması müşteri/portföy tazminatını oluşturmaktadır.
Taraflar 5 tam yıl içerisinde 154.333,00 USD ve 273.123,00 Euro fatura/komisyon ilişkisi içerisinde bulunmuşlardır.
Dava tarihi itibariyle Parite 1 USD = 1.0955 EURO, 273.123 EURO = 299.206,25 USD olduğundan davacı tarafın USD birimin talebine istinaden tüm işlemler ( 5 yıl) USD Para cinsi olarak 299.206,25 + 154.333 =453.539,25 USD tutmaktadır.
5 yılın ortalamasının tavan alınması ile 453.539,25/5 = 90.708,00 USD yıllık komisyon tutarı bulunmuştur. 6102 sayılı yasada, acentenin son beş yıllık faaliyeti sonunda aldığı yıllık komisyon veya diğer ödemelerin ortalamasını aşamaz düzenlenmesi yapılmıştır.
90.708,00 USD davacı tarafın talep edebileceği tavan portföy tazminatıdır.
Portföy tazminatı hesaplamasının 5 yıllık satış hasılatından, satış için yapılan giderlerin düşülmesi ile bulunan meblağın yıllık ortalaması müşteri/portföy tazminatını oluşturmaktadır. Davacının, Türkiye Cumhuriyeti Devleti kanunlarına göre kurulmuş bir şirket olmadığı gözetildiğinde, onun Türk mevzuatına göre defter tutma yükümü de yoktur. Ancak, kendi iddiası önünden, alacak ve kayıt durumunu, kendi kayıt durumuna göre, ülkesinde yetkili bir merciden veya bağımsız bir denetim kuruluşundan alacağı, davalının (yukanda da hülasa edilen) muhasebesel kayıtlanyla aynntılı karşılaştırma yapmaya ve koşulları varsa davadaki savını teyide elverişli, tasdikli ve çevirisi apostilli bir belge ile Mahkeme huzuruna getirmesi durumunda, mali olarak portföy tazminatı hesaplanabilir olacaktır.
Davacı taraf sözleşmenin fesih edildiği tarihte 24.527,00 USD, 33.406,00 Euro komisyon satışı yapmıştır. Davacının 5 yıllık ortalama komisyon kazancı 90.708,00 USD hesap edilmiş olduğundan, 33.406 Euro’nun, USD paritesi / 1.0955 = 36.596,27 USD yapmakta ve 2015 yılında 61.123,27 USD satış yaptığı tespit edilmiş olduğundan, sözleşmenin bakiye kalan süresi boyunca 90.708,-61.123,00 = 29.585,00 USD olarak değerlendirilmiştir.
Taraflar arasındaki 01.08.2007 tarihli sözleşme 2 yıl süreli olup fesih ve ihbarname olmadığından otomatik olarak 2 yıl daha uzaması sonucu feshin gerçekleştiği 2015 yılında sözleşmenin süresi 31.12.2015 tarihinde tamamlanmaktadır.
Sözleşme m.23 uyarınca, sözleşmenin sona erdirilmesi için taraflardan biri diğer tarafın anlaşmanın herhangi bir hükmünü ihlal ettiğini düşünüyorsa diğer tarafa yazılı bir ihbarname göndererek ihlalin ne olduğunu ve ne şekilde son verileceğini belirtir. İhbarname tarihinden İtibaren 2 ay içinde ihlalin düzeltilmemesi halinde sözleşme ihbarname tarihinden itibaren 90 gün sonra sona ermiş olacaktır.
Somut olayda, davalı … AŞ’nin 17.04.2015 tarihli ihtarname ile davacıya “davalının satış ve pazarlama stratejisini değiştirme Kararı aldığını” ihtarnamenin davacıya ulaşması ile 01.08.2007 tarihli anlaşmanın feshedildiğini bildirmiştir.
Davalının Anlaşma m.23 gereği, davacının anlaşmanın hangi hükmünü ihlal ettiğini belirterek 2 ay içinde ihlal düzeltilmezse sözleşmenin ihbar tarihinden itibaren 90 gün sonra sona ereceği açık olup mezkûr ihtarnamede sözleşmenin fesih nedeni olarak davanın sözleşme İhlali değil davalı şirketin satış ve pazarlama stratejisini değiştirme karan mevcuttur. Yine, davalıca ihlal sebebi gösterilmediğinden davacıya verilen 2 aylık ihlalin düzeltilmesi süresi ve 90 gün ihtarname tarihinden itibaren beklenmesi süresine de uyulmamıştır.
Dolayısıyla Acentelik Anlaşmasının davalıca haklı bir nedenle feshedildiğinden söz edilememektedir.
Sonra, TTK m. 122 uyannca, hakkaniyete uygun düşüyorsa acente müvekkilden tazminat isteyebilecek, denkleştirme isteminde bulunabilecektir.
Yukarıda açıklanan bilgiler muvacehesinde, taraflar arasındaki 01.08.2007 tarihli Anlaşmanın davalı … AŞ tarafından haksız olarak feshedildiği, davacının tavan portföy tazminatı olarak 90.708 ABD dolan komisyon bedeli olarak 29.585 ABD doları talep edebileceği kanaatine varılmıştır.
Mahkememizin 24/09/2018 tarihli duruşmasında, davalı vekilinin bilirkişi raporuna beyan ve itirazları ile davacı vekilinin 21/09/2018 günlü beyan dilekçesi göz önüne alınarak bilirkişilerden ek rapor alınmasına karar verilmiş olup, 01/11/2018 günlü bilirkişi ek raporu alınmıştır.
Kök raporda, taraflar arasındaki 01.08.2007 tarihli anlaşmanın davalı … Tic, AŞ tarafından haksız olarak davacının portföy tazminatı olarak 90,708 ABD doları; komisyon bedeli olarak feshedildiği 29.585 ABD doları talep edebileceği kanaatine varılmıştır.
Davacı vekili 21.09.2018 tarihli dilekçesi ile davada belirttiği talebini 120.293 ABD dolarına artırmış davalı vekili 18.04.2018 ve 24.10.2018 tarihli dilekçesinde, işbu davaların konu denkleştirme tazminatı ve komisyon alacağının tam ve kesin olarak hesaplanabilir alacaklar olduğundan belirsiz alacaklar türünden kabul edilemeyeceğini bu nedenle davanın hukuki yarar yokluğu nedeniyle reddini, davaya konu alacak miktarları açıkça belli olduğundan İIMK m. 10 T de belirtilen belirsiz alacak davası açma koşullarının oluşmadığını TTK m.l221yc dayanılarak açılan huzurdaki davanın sözleşmenin feshinden itibaren l yıllık hak düşürücü süreye tabi olduğunu, 1 süre dolduktan sonra 21.08.2018 tarihinde ıslah talebinde bulunulduğundan davanın baştan beri kısmi dava olarak nitelendirilmesinde dahi ıslah talebi hak düşürücü süre dolduğundan sonra ileri sürüldüğünden davanın reddini talep etmiştir,
Kök raporda yer aldığı üzere davalı … AŞ, 17.04.2015 tarihli ihtarnamesi ile davacıya 01.08.2007 tarihinde imzalanan anlaşmayı ihtarnamenin ulaşması ile feshettiklerini bildirmiştir.
Taraflar arasındaki fatura / komisyon ilişkisinin 5 yıl içerisinde 154.333 USD ve 273,123 Euro USD cinsinden 453,539,25 USD olduğu TK m, 122 çerçevesinde yapılan hesaplamada davacının iddiasını teyide elverişli tasdikli belge sunması halinde Salt olarak portföy tazminatının hesaplanabileceği, komisyon bedellerine ilişkin uğranılan zararın 29.585 USD olarak belirlenebileceği tespit edilmiştir.
Acentelik sözleşmesinin davalıca feshi 17.04.2015 tarihli ihtarname (ulaştığı tarih) ile gerçekleşmiş olup davanın açıldığı tarih 25.12.2015 günlüdür. 21.09.2018 tarihli dilekçesinde ıslah talebinde bulunmuştur.
Mahkememizin 27/05/2019 tarihli duruşmasında, Davacı vekili tarafından sunulan teyide elverişli noter tasdikli ve apostilli belgelerin ve hesap dökümlerinin orjinallerinin incelenmesi için bilirkişiye yerinde inceleme yetkisi verilerek, bilirkişiden taraf vekillerinin kök rapora itirazları, bu celseki beyanları ve taraflar arasındaki e-mail yazışmaları değerlendirilmek suretiyle ek rapor alınmasına karar verilmiş olup, 29/11/2019 tarihli bilirkişi ikinci ek raporu alınmıştır.
Kök raporda yer aldığı üzere davalı … AŞ, 17.04.2015 tarihli İhtarnamesi ile davacıya 01.08.2007 tarihinde imzalanan anlaşmayı ihtarnamenin ulaşması ile feshettiklerini bildirmiştir. Fesih ile ilgili kök raporda yapılan değerlendirmelerin iş bu 2. Ek raporda da aynen muhafaza edildiği tespit edilmiştir.
Mahkememiz dosyasındaki delillerin değerlendirilmesiyle:Portföy tazminatı bakımından kök raporda yapılan son 5 yılın ortalamasının tavan alınması ile 90.708,00 USD yıllık komisyon tutarının hesap edildiği, davacı tarafın noter tasdikli apostillerinin dosyaya sunması ile son 5 yıl yapılan giderin 10.859 USD ‘nin tenzili ile 90.708,00-10.859,00 = 79.849,00 USD portföy tazminatı, Komisyon bedeli olarak 29.585,00 ABD doları talep edebileceği, davanın bu alacaklarına dava tarihinden itibaren 3095 sayılı yasanın 4/a maddesi gereği ABD Dolarına devlet bankalarının uyguladığı 1 yıllık mevduat hesabına uygulanan en yüksek faiz oranının uygulanması gerekeceği tespit edilmiş olup, açıklanan nedenlerle, Davanın kısmen kabulü ile 79.849,00 USD portföy tazminatı, 29.585,00 USD komisyon bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek devlet bankalarının uyguladığı bir yıllık mevduat hesabına uygulanan en yüksek faiz oranının uygulanması ile davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulması gerekmiştir.
HÜKÜM :
1-Davanın kısmen kabulü ile 79.849,00 USD portföy tazminatı, 29.585,00 USD komisyon bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek devlet bankalarının uyguladığı bir yıllık mevduat hesabına uygulanan en yüksek faiz oranının uygulanması ile davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
2-Alınması gerekli 59.205,46 TL karar ve ilam harcından peşin alınan (peşinde 2.500,49 TL + ıslahta 7.554,00 TL ) toplam 10.054,49 TL’nin düşümü ile eksik kalan 49.150,97 TL eksik harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydedilmesine,
3-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden kabul üzerinden hesaplanan karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve taktir olunan 60.385,86 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
4-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden red üzerinden hesaplanan karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve taktir olunan 11.980,43 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
5-Davacı tarafından yapılan (31,80 TL ilk masrafı+ 296,95 TL posta masrafı+ 1.200,00 TL bilirkişi ücreti =) 1.528,75 TL yargılama giderinin red ve kabul oranına ( %90,97 kabul ) nazaran 1.390,70 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kalan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı tarafından yatırılan artan delil avansının iadesine,
7-Davacı tarafça yatırılan (peşinde 2.500,49 TL + ıslahta 7.554,00 TL ) toplam 10.054,49 TL peşin harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Davacı tarafça yatırılan gider avansından geriye kalan kısmının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Taraf vekillerinin yüzlerine karşı, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 19/10/2020

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır