Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/1215 E. 2019/540 K. 27.05.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2015/1215 Esas
KARAR NO : 2019/540
DAVA : Menfi Tespit
DAVA TARİHİ : 21/12/2015
KARAR TARİHİ : 27/05/2019

Taraflar arasında görülen davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA VE TALEP : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin davalıdan 2010 model kırım … Makine satın aldığını, makinenin müvekkiline teslim edildiğini karşılığında müvekkilinin toplam 285.000-TL ‘lik çekler ve 6 aded çek verildiğini, 05/04/2012 tarih ve 35.000-TL tutarlı çek ile 05/05/2012 tarih 25.000-TL tutarlı çekin ödendiğini, 10/05/2012 tarih 100.00-TL’lik çekin ödenmediğini, davalının 05/07/2012 tarihinde 40.000TL’lik çeki aldığını, ihtiyati haciz kararı ile takibe geçildiğini, … İcra Md’nün … E sayılı 05/11/2012 tarih 50.000-TL ve 28/12/2012 tarih 55.000-TL ‘lik çeklerin davalıda olduğunu, Makine satış sözleşme feshedilince makinenin geri alındığını, 3 ay müvekkilinin elinde kaldığını, en fazla 30.00TL’lik kullanım bedeli talep edilebileceğini, tahsil edilen çek bedelinin toplamı olan 60.000-TL’den kullanım bedelinin mahsubu ile 30.000-TL’nin dava tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte tahsili gerektiğini ayrıca, … şubesinden verilme 05/11/2012 tarih 50.000-TL ‘lik çek, 28/12/2012 vade 35.000-TL ‘lik çeklerin iptalini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA VE KARŞI TALEP : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davanın reddi gerektiğini, zira davacının hangi ölçüye göre 3 aylık kullanım bedelinin 30.000-TL olarak neye göre belirttiğinin anlaşılmadığını, davacı tarafça delil listesinde tanık deliline dayanılmış ise de tanık dinletilmesine muvafakatı olmadığını, davacının kesin deliller dışındaki delillerle davasını ispatlamasına muvafakat etmediklerini, davanın 03/03/2012 tarihli sözleşme kapsamında ödediği çeklerin sözleşmede yer almadığını, beyanla davanın reddini, % 40 kötü niyet tazminatını talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE :
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, Dava; davacının davalıdan 03.03.2012 tarihli 2010 model kırım … Makine satın alması, makinenin davacıya teslim edilmesi karşılığında davacının toplam 285.000-TL ‘lik çekler ve 6 aded çek vermesi, davacının ödeme borcunda temerrüde düşmesi nedeniyle davalının sözleşmeden dönmesi sonucunda makinanın 3 aylık kullanım bedeli olarak 30.00 TL’nin, 05.04.2012 tarihli 35.000 TL ve 05.05.2012 tarihli 25.000 TL çeklerin toplamından tenzili ile 30.000 TL ‘nin davalıdan avans faiziyle tahsili, davalı elinde bulunan … şubesinin 05.11.2012 tarihli 50.000TL ve 28.12.2012 tarihli 35.000 TL’lik çeklerin iptal ve iadesi talepli davadır.
Deliller; Dosya Münderecatı, … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası, bilirkişi incelemesi.
Mahkememizce dosya arasına alınan bilgi belgeler doğrultusunda 15.07.2013 günlü bilirkişi heyet raporu benimsenerek … Asliye Ticaret Mahkemesinden verilen … Esas, … Karar sayılı 23/09/2013 tarihli karar Yargıtay … Hukuk Dairesi ‘nin … Esas … Karar 26/01/2015 tarihli kararıyla; “Dava konusu çeklerin tarihleri ve ayrı ayrı miktarları gözetildiğinde, davacının sözünü ettiği sözleşmede belirtilen çekler olmadığı dosya içeriğinden anlaşılmaktadır. Çeklerin toplam miktarının anılan sözleşmedeki çeklerin toplam miktarı ile örtüşmesi tek başına yerel mahkemenin gerekçesindeki gibi bir sonuca varılmasına olanak vermez.
Kural olarak, çek bir ödeme vasıtası olup, mevcut bir borcun tasfiyesi amacıyla verildiğinin kabulü gerekir. Bu karinenin aksini ispat eden taraf iddiasını yazılı delille kanıtlamak zorundadır. Mahkemece, belirtilen bu kuralın aksine bir takım varsayımlardan hareketle ve yorum yolu ile sonuca gidilerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.” gerekçesiyle bozulmuş, Mahkememizce bozmaya uyularak … Asliye Ticaret Mahkemesinden talimat yolu ile 19/06/2018 havale tarihli bilirkişi raporu alınmıştır.
Bilirkişi tarafından davalı şirket kayıtları incelenmiş, davalı şirket kayıtlarında davacı şirket ile ilgili bir kayda rastlanmamış, davacı şirketin 10/03/2012 tarihinde verdiği toplam 285.000 TL davalı şirket kayıtlarında bulunmadığı, davacı şirketin bankadan ödediği toplam 60.000 TL lik 2 adet çekin davalı şirket bankalarına tahsilinin olmadığı, bahse konu iki çek … nolu Çeklerin hesabından da çıkışının olmadığı, davalı şirket tarafından davacı şirkete iade edilen 100.000 tl lik çekte davalı şirket kayıtlarında olmadığı, davalı şirket tarafından tahsile verilen ve karşılıksız olması sebebiyle yazılan ve davalı tarafından … İcra dairesinde … E.sayılı dosya ile icra takibi başlatılan 40.000 TL ‘lik çekin davalı şirket kayıtlarında olmadığı, davalı şirket kayıtlarında davacı şirkete ait olduğu belirtilen 2 adet 85.000 TL ‘lik çekte davalı şirket kayıtlarında olmadığı, rapor ekinde davalı şirketin 2012 yılına ait … alınan çekler hesap kebir defter kopyasının sunulduğu, bu açıklamalar ışığında, davalı şirket üzerinde davacı şirkete ait herhangi bir kayıt, davacı şirkete ait çek giriş kayıtları, çek çıkış kayıtları, banka çek tahsil kayıtlarının olmadığı, davacının resmi defter açılış ve kapanış kayıtlarının zamanında yaptığı, davacının resmi defterlerinin delil kudretine sahip olduğu, davalı şirket kayıtlarında 285.000 TL lik çek giriş kaydının bulunmadığı, davalı Şirket kayıtlarında bankadan ödenen 2 adet çek karşılığı 60.000 tl lik çek tahsilinin bulunmadığı, davalı şirket kayıtlarında davacıya iade edilen 100.000 TL lik çek kaydının bulunmadığı, davalı şirket kayıtlarında karşılıksız kalan ve icra takibine konu olan 40.000 TL lik çek kaydının bulunmadığı, davalı şirket kayıtlarında 2 adet çek toplamı olan 85.000 TL lik çekin çek portföyünde bulunmadığı, özet olarak davalı şirket kayıtlarında davacı şirket ile ilgili hiçbir borç- alacak kaydının bulunmadığı tespit edilmiştir.
Davalı müvekkili, davacı ile davalı arasıdaki borç alacak miktarının tespit edilmediğini ve sadece davacı tarafın defterlerine göre tespit yapıldığını, dava konusu çekler her türlü iddia yazılı delil ile ispat edilmesi gerektiğini, davalıya verilen çeklerin şahsi hesap ile ilgili olduğunu, … ile ilgili olmadığını, davacının 3 aylık kullanım bedelinin 30.000 TL olarak nasıl belirlendiğini mahsup işleminin yapılmaması gerektiğini savunarak itirazda bulunmuştur.
Mahkememiz tarafından davalı vekilinin yazılı beyan ve itirazlarının değerlendirilmesi için bilirkişiden rapor alınmasına karar verilmiş olup, 28/01/2019 havale tarihli ek bilirkişi raporu alınmıştır. Raporda; 19/06/2018 tarihli bilirkişi raporunda anlatıldığı üzere davalı ticari defterleri incelenmiş, davalının defterinde davalı lehine davacı ile ilgili herhangi bir kayıt bulunmamış, dosya ekine sunulan mizanda da davacı ile ilgili herhangi bir hesaba rastlanmamış, davalı defteri eksik tuttuğu, davacı ile ilgili herhangi bir kayıt yapmadığı,
Dava konusu çeklerle ilgili her türlü iddianın yazılı delil ile ispat edilmesi gerektiği, dava dosya ekinde davalı ile davacının bir anlaşma yaptığı, bu anlaşmaya göre çeklerin düzenlendiğinin anlaşıldığını belirtmiştir.
Davalıya verilen çeklerin şahsi hesap ile ilgili olduğunu, … san. ve tic., Ltd.Sti ile ilgili olmadığını, dava dosyasında bulunan makine satış sözleşmesinde Satıcı … san. ve tic. Ltd. Şti adına … sözleşmeyi imzalamıştır. Davacı tarafından da düzenlenen çeklerin Hamili … san. ve tic. Ltd. Şti, dir. Dolasıyla; Çekler …adına kesildiğinden şahsi hesaplarla ilgisi yoktur. Eğer şahsi hesaplarla ilgili anlaşma … san. ve tic. Ltd. Şti Kaşesi ile yapılmaması gerekirdi. Çekler ise … san. ve tic. Ltd. Şti adına değil Şahıs adına kesilmeliydi. Sözleşmenin bir bölümünde …Makina, protokol tarihinde … tarafından lease edildiği” belirtilmiştir. Makinanın şahsa mı yoksa Firmaya mı lease edildiği …’ye sorulmasıyla lease işleminin şahsa mı veya firmaya mı yapıldığı, davalı da davacıya şahıs mı veya Firma olarak kiradığı ortaya çıkacağı, davalı firma adına lease edilmiş ise, çeklerin de davalı firma defterlerinde kayıt altına alınması gerektiği, eğer kayıt altına alınmadı ise vergi kayıp ve kaçağı durumu söz konusu olabileceği, çekler şahsi hesaplar ile ilgili ise, aradaki ticari ilişkinin neye dayandırıldığı davalı tarafından ispat edilmesi gerektiği tespit edilmiştir.
Davacının 3 aylık kullanım bedelinin 30.000 ‘lik olarak nasıl belirlendiğini mahsup işleminin yapılmaması gerektiğini savunarak itirazda bulunmuştur
Genel kabul görmüş muhasebe ilkeleri ve piyasa fiyatlarına göre 30.000 TL ‘lik kullanım bedelinin hakkaniyetli olduğu kanaatine varılmıştır.
Ek raporda sonuç olarak; davalının ticari defterinde davacı ile ilgili borç alacak bilgisi olmadığı, davacının davalıya teslim ettiği çeklerin kopyası dava dosyasında mevcut olduğu, dava dosyasında çeklerin …adına düzenlendiği, Satış Sözleşmesinin imzası …ait olduğu, icra takibine konu edilmiş 05/07/2012 vadeli 40.000 TL ‘lik çek davacı tarafından … adına düzenlendiği, … san. ve tic. Ltd. Şti, de bu çeki firma olarak ciro ettiği, iddia edildiği gibi çeklerin şahsi hesap ile ilgili olduğunun davalı tarafından ispat edilemediği, kullanım bedeli olarak belirlenen tutarın hakkaniyetli olduğu belirtilmiştir.
Yargıtay … Hukuk Dairesi ‘nin … Esas … Karar 26/01/2015 tarihli bozma kararında; “Dava konusu çeklerin tarihleri ve ayrı ayrı miktarları gözetildiğinde, davacının sözünü ettiği sözleşmede belirtilen çekler olmadığı dosya içeriğinden anlaşılmaktadır. Çeklerin toplam miktarının anılan sözleşmedeki çeklerin toplam miktarı ile örtüşmesi tek başına yerel mahkemenin gerekçesindeki gibi bir sonuca varılmasına olanak vermez. Kural olarak, çek bir ödeme vasıtası olup, mevcut bir borcun tasfiyesi amacıyla verildiğinin kabulü gerekir. Bu karinenin aksini ispat eden taraf iddiasını yazılı delille kanıtlamak zorundadır. Dolayısıyla dava konusu çeklerin tarihleri ve ayrı ayrı miktarları gözetildiğinde, davacının sözünü ettiği sözleşmede belirtilen çekler olmadığının Yargıtay bozma gerekçesinde belirtildiği, ancak alınan 28/01/2019 havale tarihli bilirkişi ek raporunda “çeklerin şahsi hesap ile ilgili olduğunun davalı tarafından ispat edilemediği” belirtilerek ispat yükünün kime ait olduğu hususunda bilirkişce yanılgıya düşüldüğü, TMK’nin 6 ncı maddesinde “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür. ”, HMK’nun 190 ıncı maddesinde ispat yükü ayrı bir madde halinde düzenlenerek usul kanununda TMK’nin 6 ncı maddesindeki düzenlemeye paralel olarak, ispat yükünün özel bir düzenleme bulunmadığı müddetçe, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa ait olduğu, İkinci fıkrada da kanuni karine hususunda düzenleme getirilerek; kanuni bir karineye dayanan tarafın, sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya ilişkin ispat yükü altında olduğu, kanundaki istisnalar dışında (kesin kanuni karineler) kanuni karinelerin aksinin ispat edilebileceği belirtilmekte olup, açıklanan nedenlerle davacı tarafça dava dilekçesindeki iddiasının Yargıtay bozma ilamında belirtildiği şekilde ispat edilemediği anlaşıldığından davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulması gerekmiştir.
HÜKÜM :
1-Davanın reddine,
2-Alınması gerekli 44,40 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 2.301,75 TL’den mahsubu ile artan 2.257,35 TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davalı taraf vekille temsil olunmakla red üzerinden hesaplanan karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. gereğince hesap ve taktir olunan 15.150,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
4-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Davacı tarafça yatırılan gider avansından geriye kalan kısmının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Taraf vekillerinin yüzlerine karşı, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 27/05/2019

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır