Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/112 E. 2020/402 K. 24.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2015/112 Esas
KARAR NO:2020/402

DAVA:Alacak
DAVA TARİHİ:30/01/2015
KARAR TARİHİ:24/09/2020

DAVA: Davacı vekili mahkememize ibraz etmiş olduğu dava dilekçesinde; müvekkili ile davalılar arasında 18/12/2013 tarihinde “.. Disbritörlüğünün devri ve satış danışmanlığı” sözleşmesi imzalandığını, bu sözleşmeye göre davalılardan …A.Ş’nin “…” ürünlerinde Türkiye Disbritörlüğünün ve ….A.Ş ünvanlı ithalatçı firmanın haklarını devren 3.kişilere satışı konusunda müvekkilinin davalılara danışmanlık yapmak, davalıların da bu hizmet karşılığında bu hakların 3.kişilere satış bedeli üzerinden %5 danışmanlık hizmeti ödemeyi kararlaştırdıklarını, bu sözleşmenin … tarafından … adına yönetim kurulu başkanı sıfatıyla imzalandığını, sözleşmede danışmanlık hizmetinin aşamalarını tek tek gösterildiğini, alıcı ile davalılar arasında niyet mektubu imzalanmasına kadar danışmanlık hizmetinin devam edeceğini, hakların devrinden ve alacı firmanın ödemesini takip eden 1 hafta içerisinde danışmanlık hizmet bedelinin müvekkiline ödeneceğini, sözleşmenin imzalanmasından sonra müvekkilinin tüm yükümlülüklerini yerine getirdiğini ve alıcı adayı …. Ltd. Şti ile davalılar arasında 28/01/2014 tarihinde dağım haklarının devrine yönelik niyet mektubu imzalandığını ve görüşmelere devam edildiğini, müvekkili ile firmalar arasında yapılan toplantı ve görüşmelerde marka değeri, satış rakamları gibi etkenler dikkate alındığında yaklaşık devir bedelinin 45.000.000,00 TL civarında olmasının beklenildiğini dile getirildiğini ancak kesin bedelin davalılar ile alıcı arasında gerçekleştirilecek değerleme, finansal durum, satış tutarları ve diğer kriterlerin bu konuda görevlendirilecek bir uzman kişi ya da firma tarafından tamamlanmasına mütakip belirleneceği konusunda mutabakat sağlandığını ve niyet mektubunda bu durumun kararlaştırıldığını, toplantılar ve yazışmalar sürecinin 2014 yılı içerisinde tamamlanması ve Ocak 2015 itibariyle sözleşme konusu ürünlerin Türkiye’de satışının alıcı firma tarafından yapılmasının hedeflendiğini, davalı …’ın özetlenen durum sonrasında müvekkiline karşı tutumunu değiştirdiğini bilgi ve dökümanları gizlediğini, müvekkiline satış bedelini tam olarak belirleyecek son finansal tabloları vermediğini, alıcı firmanın da bunu paylaşmamasını sağladığını, müvekkilinin ısrarlı aramalarına rağmen geçiştirerek müvekkilini oyaladığını, en son görüşmelerinde 300.000,00 TL ödeme yapmayı teklif ettiğini, müvekkilince kabul edilmediğini, müvekkilinin bunun üzerine noter ihtarnamesi gönderdiğini, karşı tarafın cevabı ihtarnamesinde sözleşmede …A.Ş ve…A.Ş’nin taraf olmadığı, …’ı sözleşmeyi … adına imzalaması nedeniyle böyle bir tüzel kişiliği bulunmadığını iddia ettiğini, yapılan araştırma neticesinde alıcı firma ile dava konusu sözleşmenin taraflar arasında imzalanan niyet mektubunun amacının bu şirketten hisselerinin alıcı firma …’ya devri yoluyla gerçekleştiği ve devrin Rekabet Kurulunca izin verildiğinin öğrenildiğini belirterek şimdilik 250.000,00 TL’nin 16/12/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
DEĞER ARTTIRIMI: Davacı mirasçıları 12/12/2010 tarihli dilekçeleri ile sözleşme devir bedelinin 41.500.000,00 TL olduğunun ortaya çıktığını belirterek dava değerini 250.000,00 TL ‘den 2.075.000,00 TL’ye çıkarmışlardır.
CEVAP: Davalı şirket vekili cevap dilekçesinde, ….Ltd. Şti’nin davalı gösterilen ….A.Ş’nin küllen devralarak birleşmesi nedeniyle …Ltd. Şti olarak cevap verdiklerini, davacının dayanak yaptığı sözleşmede …’ın “… adına yönetim kurulu başkanı” olarak sözleşmeyi imzaladığını , TTK 372. Maddesinde şirket adına imzaların şirket kaşesi üzerine atılması gerektiğini, sözleşmede … Şirketinin hiç bir şekilde ünvanının yer almadığını, sözleşmeye ilişkin taahhüdün sadece … tarafından şahsı adına verildiğini belirterek davanın pasif husumet yokluğundan reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde, müvekkilinin devirden önce ….A.Ş’nin en büyük ortağı yönetim kurulu başkanı olduğunu, … A.Ş’nin uzun yıllardır Alman menşeli olan … markasının Türkiye satışlarını gerçekleştirdiğini,…A.Ş firmasının … ürünlerini başarı ile satması ve büyük bir müşteri portföyü oluşturmasından dolayı dava dışı … firmasının … ürünlerinin Türkiye satış haklarına 2014 yılında talip olduklarını, 1 yıla yakın süren karşılıklı müzakereler sonucu ….A.Ş’nin bütün aktif ve pasifleriyle beraber dava dışı … firmasına satıldığını, görüşmelerin tamamen dış odaklı ve tarafların kendi arasında yürüdüğünü, bu nedenle danışmanlık ücretinin talep edilemeyeceğini, sözleşme incelendiğinde … adi ortaklığınca sözleşmenin imzalandığını ancak sadece ortaklardan biri tarafından dava açıldığını bu nedenle sıfat yokluğundan davanın reddi gerektiğini, davanın belirsiz alacak davası olarak açılamayacağını, davacının müvekkili ile sözleşme imzaladığı ve bu konuda danışmanlık yaptığı konusunda uyuşmazlık bulunmadığını, uyuşmazlığın danışmanlık hizmetini hangi konuya dair olduğunun tespiti noktasında toplandığını, sözleşmeden de anlaşılacağı üzere hedeflenenin … markasının Türkiye sınırları dahilindeki tek satıcılık hakkının devri konusunda danışmanlık hizmeti alınması olduğunu, şirket devri konusunda danışmanlık yapılmasına dair herhangi bir sözleşme bulunmadığını, danışmanlık sözleşmesi ile şirket payları devredilmeden sadece bir sözleşme ile tek satıcılı hakkının devredileceğini belirtildiğini, tek satıcılık hakkının devri ile şirket devri işlemleri arasında farklılık bulunduğunu, bu sebeple sözleşmenin … ibaresiyle imzalandığını, sözleşmenin hem …’i hem de …’ı bağlamadığını, davacının tek satıcılık hakkının devri yönünde yapılan sadece bir toplantıya katıldığını, diğer toplantıya katılmadığını, dava dışı … ile 1 yıla aşkın görüşmeler neticesinde hukuki, mali ve vergisel nedenlerden ötürü tek satıcılık anlaşması yerine şirket hisselerinin devredilmesine karar verildiğini, bu aşamalarda davacının hizmet vermediğini, her ne kadar davacının taahhütlerini eksik yerine getirmiş ise de hakkaniyet çerçevesinde emeği bulunduğu düşünüldüğünden 300.000,00 TL tutarında bedel önerildiğini ancak kabul etmediğini belirterek davanın aktif husumet yokluğundan ya da esastan reddine karar verilmesini istemiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE: Dava danışmanlık sözleşmesinden kaynaklı alacak istemine ilişkindir.
DELİLLER: 18/12/2013 tarihli danışmanlık sözleşmesi, … disbritörlük/ithalat/dağıtım hakkının devrine yönelik niyet mektubu, sözleşmenin feshi ve ibrası başlıklı belge, ihbarnameler, şirket kayıtları, bilirkişi incelemesi, mailler.
… Türkiye Disbritörlüğünün devri ve satışı danışmanlığı sözleşmesi başlıklı sözleşme incelendiğinde, konunun … Danışmanlığın , … … firmasının … şirketi ürünlerinde Türkiye Disbritörlüğü işini ve … ünvanlı ithalatçı firmanın haklarının devren satılmasıyla ilgili danışmanlık hizmeti vermek olduğu, 4 aşama halinde hizmetin yerine getirileceğini, birinci aşamanın hazırlık çalışmaları, listelerin hazırlanması, ikinci aşamanın listelerin kesinleştirilmesi, üçüncü aşamanın ortak ziyaretler, dördüncü aşamanın müzakere olup müzakerelerin niyet mektubu imzalanana kadar devam edeceği, proje konusu danışmanlık işini mutabık kalınan şirketler için 1 yıl süresinde mühhasıran (danışmanın aracı olmadığı direk gelen teklifler hariç) tek yetkili olarak sürdürüleceği, ücretlendirme başlıklı maddede ise “… , … Mekidal ve … İthalatçı firmasının … Türkiye Disbritörlüğünün haklarını devri ve satışı anlaşmasının tamamlanmasına müteakip toplam satış bedelinin Nominal tutarı üzerinden %5 ürün tutarında (KDV hariç) danışmanlık hizmet bedelini alıcı firmanın parayı ödemesini takiben 1 hafta içinde … Akademiye ödeyecektir” denildiği sözleşmenin … danışmanlık adına yönetici ortak …, … Türkiye adına yönetim kurulu başkanı … tarafından imzalandığı görülmüştür.
… disbritörlük/ithalat/dağıtım hakkının devrine yönelik niyet mektubu başlıklı belge incelendiğinde 28/01/2014 tarihli bu belgede ….A.Ş , ….A.Ş’nin imzaları olduğu, ….A.Ş adına … adına imzalandığı, sözleşmenin son sayfasında ….Ltd. Şti’nin kaşesinin bulunduğu ancak imzanın bulunmadığı görülmüştür. Niyet mektubunun ikinci maddesinde … adresinde … … adına tescilli … markalı ürünlerin Türkiye pazarında satış, pazarlama, dağıtım hakları da dahil olmak üzere Türkiye’de tüm tek satıcılık ve ithalat haklarının hali hazırda sahibi olan … ve … tarafından … … satışı suretiyle devri ve …’nın tek satıcı olarak yetkilendirilmesi olduğu görülmüştür.
… sözleşmesinin feshi ve ibra başlıklı belge incelendiğinde, sadece … tarafından imzalandığı, taraflar kısmında ….A.Ş ve diğer tarafta … Danışmanlığı temsilen Şefik İşler arasında imzalanan danışmanlık sözleşmesinin feshedildiği ancak iyiniyet göstergesi olarak 300.000,00 TL ödenebileceği hususlarının yazılı olduğu görülmüştür.
Davacı tarafından gönderilen 02/12/2014 tarihli ihbarname incelendiğinde danışmanlık hizmet bedelinin talep edildiği anlaşılmıştır.
Davalı taraf, sözleşmenin adi ortaklık tarafından imzalandığını ancak tek ortak tarafından açıldığını iddia etmiş ise de her iki tarafça dosyaya adi ortaklık sözleşmesi sunulmadığı gibi davalı … vekili 14/07/2015 havale tarihli dilekçesinde bununla ilgili olarak dilekçe ekinde olduğu belirtilerek web sitesi kayıtlarından bahsetmiş ise de dilekçe ekinde ve uyap kayıtlarında web sitesi kayıtları bulunmadığı, davacı tarafından sunulan mail yazışmaları incelendiğinde tüm yazışmaların … tarafından yapıldığı görülmüş, … Danışmanlık ünvanlı ticari işletme olup olduğu … kayıtlarından sorgulanmış kayıt bulunamamış, vergi kayıtları istenilmiş ancak … adına vergi kaydı bulunmadığı görülmüştür. Duruşmada dinlenen davacı tanığı … davacıyı bir kaç toplantıya bizzat kendinin götürdüğünü, davacının ortağının olmadığını ancak kızının avukat olup ofis açtığını, “…”nin davacının kızıyla kurmayı düşündüğü ancak hayata geçmeyen bir şirketin hayali ismi olduğunu belirtmesi nedeniyle, davalı taraf adi ortaklık iddiasını ispatlayamadığından davacının aktif husumet ehliyeti olduğu sonucuna varılmıştır.
Davalı şirket pasif husumet ehliyetinin olmadığını iddia etmiş ise de sözleşmenin … Türkiye adına yönetim kurulu başkanı … tarafından imzalandığı, …’ın ….A.Ş nin hissedarı ve yönetim kurulu üyesi olduğu, fesih sözleşmesinin taraflar kısmında danışmanlık sözleşmesinin açıkça …A.Ş adına imzalandığının yazılı olduğu görüldüğü, … A.Ş’nin …’in Türkiye disbritörü olduğu, sözleşmenin de … yönetim kurulu başkanı denilerek imzalanması ve dosyaya sunulan mailler dikkate alındığında her iki davalının da pasif husumet ehliyetinin bulunduğu sonucuna varılmıştır.
Taraflar arasında danışmanlık sözleşmesi imzalanmış olup, davacı tarafın ….A.Ş yöneticiliğinden sonra uzun zaman şirket hisseleri , disbritörlük devri alanlarında danışmanlık yaptığı, danışmanlık yapılan konunun ticari işletme niteliğindeki disbritörlük hakkının devri konusunda yapıldığı ayrıca Borçlar Kanunundaki ticari vekillik , TTK’daki esnaf -tacir ayrımının yapıldığı 15. Madde dikkate alındığında davanın nispi ticari dava niteliğinde olduğu ve mahkememizin görevli olduğu sonucuna varılmıştır.
Sözleşme tek satıcılık hakkının devri ile ilgili olarak yapılmış ancak taraflarca şirket satışı şeklinde gerçekleştirilmiştir. Dava açılırken davacının dava değerini belirlemesi mümkün olmadığından belirsiz alacak davası açılması mümkündür.
Yargılamanın devamı sırasında davacı …’nin vefat etmesi nedeniyle mirasçıları tarafından davaya devam edilmiştir.
Danışmanlık sözleşmesi disbritörlük hakkının devri hususunda yapılmış olup davalı taraf disbritörlük hakkının devrine yönelik değil şirket pay alım ve satış sözleşmesi imzalandığını bildirmesi nedeniyle buna ilişkin sözleşme alınarak dosyaya bırakılmış incelendiğinde, …A.Ş’nin pay senetlerinin %100’ünün bağlı ortaklığı konumunda olan ….A.Ş’nin hisselerinin %100’ünü içerir şekilde devri için satıcı … ile alıcı ….Ltd.Şti arasında 02/12/2014 tarihinde pay alım ve satış sözleşmesi imzalandığı, sözleşmenin amacının 2.2 maddesine düzenlendiği, pay devir bedelinin sözleşmenin 5.1 maddesinde düzenlenmiş olup toplam pay devir bedelinin 35.500,00 TL olduğu, bu miktarın 6.000.000,00 TL’sinin 09/01/2015 tarihinde kalan kısmın ise sözleşmede belirlenen tarihte ödeneceğinin yer aldığı, sunulan dekonttan kalan kısmın 31/03/2015 tarihinde ödendiği anlaşılmıştır. Davacı taraf söz konusu pay alım ve satış sözleşmesindeki bedel üzerinden danışmanlık hizmeti bedelini ödenmesi gerektiğini iddia ederken davalı taraf ise danışmanlık sözleşmesinde bahsi geçen sözleşmenin pay alım ve satım sözleşmesi olmadığı, disbritörlük hakkının devri için danışmanlık sözleşmesi imzalandığını oysa tarafların tümden şirket paylarının satışı yönünde sözleşme imzaladıklarını iddia ettikleri görülmektedir.
Taraflar tanık deliline dayanmış olup davacı tanığı beyanında … arasında sözleşme yapıldığını, disbritörlük haklarının devri için danışmanlık sözleşmesi imzalandığını, bir kaç kere toplantıya …’yi kendisinin götürdüğünü, karşı tarafın bedeli ödemediğini, … davacının kızıyla kurmayı düşündüğü ancak hayata geçmeyen hayali bir isim olduğunu, davalı tanığı … beyanında davalı ….Ltd. Şti nin genel müdürü olduğunu, …’in alınması konusunda aracılık yapması için …’nin kendilerine önerildiğini, bu konuda danışmanlık yapması teklifinin kendisinden geldiğini, … ile ilgili bilgisinin olmadığını, davacıdan danışmanlık almadıklarını beyan ettiği görülmüştür.
Davalı … vekili 30/05/2017 tarihli dilekçesinde davacının iki taraflı anlaşma yaparak işlem yaptığını, kötü niyetli olduğunu bu nedenle bedel talep edemeyeceğini, …’nın Ciosu olan … ile … arasında 20/01/2014 tarihli mail yazışmasında “…, … kendisini ziyarete edene kadar disbritörlüğü satma konusunda herhangi bir düşünmesi bulunmadığını belirtti. …’yi bizim ona gönderdiğimizden haberi yok” şeklinde yazışma yapıldığını dolayısıyla davacının … adına da çalıştığını bu nedenle kötü niyetli olduğunu, ücrete hak kazanamayacağını belirtmiş ve buna dair dosyaya uzman raporu sunmuştur. İncelendiğinde taraflar arasında Borçlar Kanunun 523.maddesine düzenlenen simsarlık sözleşmesi imzalandığını, simsarlık sözleşmesinin konusunun disbritörlük devri olmasına rağmen taraflar arasında … … adlı şirketin tüm hisselerinin … satılması sözleşmesi imzalandığını ayrıca simsarın karşı taraf adına da çalışması nedeniyle ücret hakkını kaybettiğini belirttiği görülmüştür.
Dava konusu ile ilgili rapor hazırlanması için dosya bilirkişi heyetine tevdi edilmiş olup 21/08/2017 tarihli rapor incelendiğinde dosya içinde bulunan mailler, davalı …’ın iyiniyet göstergesi olarak ödemeyi teklif ettiği para dikkate alındığında disbritörlük hakkının devri değil şirket pay devri sözleşmesi yapıldığı da dikkate alınarak, davacının mesaisine ve emeğine karşılık 800.000,00 TL verilebileceğini görüş olarak bildirildiği tespit edilmiştir.
Davacılar dava değerini 2.075.000,00 TL’ye yükselten dilekçe vermişlerdir.
Alınan rapor hüküm kurmaya yeterli olmaması nedeniyle ayrıca taraflarca rapora itiraz edilmesi nedeniyle; 01/02/2018 tarihli duruşmada alınan ara kararı ile dosyanın daha önceki bilirkişi heyetine tevdi edilerek , takdiri mahkemeye ait olmak üzere ; davalı şirket ( daha doğrusu devredilen … … … AŞ nin ticari defter ve belgeleri HMK 218 maddesi kapsamında bilirkişi heyetince yerinde incelenerek, ) ticari ticari defter ve belgeleri ve piyasa koşulları değerlendirilerek, danışmanlık sözleşmesi kapsamında sözleşmede belirtildiği gibi distribitörlük hakkı devredilmiş olsa idi, ortalama rayiçe göre devir bedelinin saptanarak , daha sonra ise davacı … tarafından dosya kapsamına göre danışmanlık sözleşmesinin hangi aşamalarının yerine getirildiği harcadığı emek ve mesai dikkate alınarak dava tarihi itibariyle danışmanlık ücretinin ,gerekçeli, ve denetime elverişli ek rapor ile saptanması istenilmiştir.
Davalı … vekili 14/02/2018 tarihli dilekçesinde disbritörlük anlaşması kapsamında …’in devir bedelinin 6.000.000,00 TL olarak belirlendiğini buna göre … … firmasının … ürünlerini Türkiye ithalatında tek yetkili acentesi olan … Dış Ticaret A.Ş firmasının tamamının 6.000.000,00 TL bedel karşılığında satın aldığını ve …’in böylelikle … … iştiraki olduğunu bu sözleşmesinin tarihinin şirket satışı tarihinden hemen önceye denk gelip tarihinin güncel olması nedeniyle bedelinin de güncel olduğunun, …’in … markalı ürünlerin tek satıcısı konumunda olup dış ticaret firması olarak kurulduğunu, bu şirketin … ile 1991 yılında acentelik sözleşmesi imzalayarak tek satıcılık hakkının …’e geçtiğini, …’ın gümrükten mal çekme yetkisinin bulunmadığını, tüm ürünlerin … tarafından çekildiğini ve Türkiye Satıldığını, dolayısıyla … … tek satıcı konumundaki bu şirketin 30/09/2014 tarihinde 6.000.000,00 TL aldığını belirterek dilekçe ekine 30/09/2014 tarihli pay devir sözleşmesini sunmuştur. Sözleşme imzalandığında … ile … arasında imzalandığı …’in …’nın Türkiye disbritörü olduğu ve tüm payının 6.000.000,00 TL’ye …’a satıldığı tespit edilmiştir.
Ek rapor incelendiğinde bilirkişi heyetinin kök rapordaki görüşlerini muhafaza ettikleri tespit edilmiştir.
20/09/2018 tarihli duruşmada alınan ara kararı ile; en son ek rapor mahkememizin 01.02/2018 tarihli 1 nolu ara kararına uygun olarak hazırlanmadığı görülmekle, tarafların ek rapora itiraz dilekçeleri incelenerek danışmanlık sözleşmesi distribötörlük devri ile ilgili olup ilerleyen aşamada distribütörlük devri değil, şirket hissesi satma daha doğrusu şirket birleşmesi şeklinde gelişme olduğundan bu hususlara dikkat edilerek ( bilirkişilerin hesaplamayı hisse satışı olarak belirlenen miktardan yaptıkları anlaşılmakla ) 1/02/2018 tarihli 1 nolu ara kararında belirtilen şekilde gerekçeli denetime elverişli rapor tanzim edilmesi için dosyanın en son bilirkişi heyetine tevdine karar verilmiştir.
25/03/2019 tarihli ikinci ek rapor incelendiğinde, danışmanlık sözleşmesini disbritörlük devri ile ilgili olduğunu ancak alıcı ve satıcı arasında imzalanan 28/01/2014 tarihli niyet mektubunun şirketin tüm haklı ile birlikte … satışıyla ilgili olduğunu bu sebeple danışmanlık sözleşmesi kapsamında disbritörlük hakkının devrine ve ortalama rayice göre devir bedelinin saptanmasına ve hesaplanmasına olanak bulunmadığını bildirdikleri görülmüştür.
16/05/2019 tarihli duruşmada alınan ara kararı ile dosyanın tekrar daha önceki bilirkişi heyetine tevdi sureti ile …. Aş ve …. Aş ‘nin, sözleşme tarihi olan 18/12/2013 den önceki ticari defter ve belgeleri incelenerek, bu şirketlerin aktif ticari faaliyetlerinin neler olduğunu, şirket devri sırasında şirkete ait araç ve gayrimenkullarınde satılıp satılmadığını değerlendirilerek, tek faaliyetinin dava konusu … Distribitörlüğü olup olmadığı, distribitörlük sözleşmesinin hangi yıl kurulduğu, distribitörlük sözleşmesinin başlamasından itibaren bu şirketlerin aktif olarak faaliyet alanları tek tek belirtilerek ne kadar gelir elde ettiği, distribitörlük faaliyetinin bu gelirdeki oranının ne olduğunun 18/12/2013 tarihine kadar ayrıntılı olarak saptanarak bu saptama doğrultusunda 20/09/2018 tarihli 1 nolu ara kararında belirtilen hususlarda da ek rapor hazırlanması istenilmiş bilirkişi heyeti 11/02/2020 tarihli ek raporlarında … disbritörlüğünü yapan … A.Ş ne 6.000.000,00 TL’ye satıldığı belirtilerek bu durumun disbritörlük bedelinin 6.000.000,00 TL olduğunu gösterdiğini belirttikleri görülmüştür.
Taraflar arasında imzalanan danışmanlık sözleşmesi, … disbritörlüğü-tek satıcılığı hakkının devri konusu ile ilgili imzalanmış olup, disbritör olan …A.Ş …’a 30/09/2014 tarihinde 6.000.000,00 TL’ye satılmış daha sonra da … arasında 02/12/2014 tarihli pay alım ve satım sözleşmesi imzalanmış olup son sözleşme disbritörlük devri ile ilgili değil şirketteki pay devri ile ilgilidir. Disbritörlük hakkının satış bedeli yukarıda da açıklandığı üzere 6.000.000,00 TL olup bunun %5’i 300.000,00 TL yapmaktadır. Taraflara arasında yapılan sözleşme, mailler ve tüm dosya kapsamı dikkate alındığında davacının birtakım danışmanlık taleplerinde bulunduğu ancak tarafların danışmanlık sözleşmesinde belirtilen disbritörlük hakkı devri yerine şirket satışı yaptıkları görülmüştür. Davacı tarafın yapmış olduğu danışmanlık hizmeti karşılığında 300.000,00 TL ücreti hak kazandığı sonucuna varılmıştır. Disbritörlük danışmanlık sözleşmesinde satış bedelinin %5’inin alıcı firmanın parayı ödemesini takip eden 1 hafta içerisinde yapılmasına yönelik hüküm bulunduğundan şirket satışına ilişkin ilk ödemenin sözleşmenin 5.2 maddesine göre 09/01/2015 tarihinde yapıldığından faiz başlangıcı 17/01/2015 olarak hesaplanmıştır. Tüm toplanan deliller ve alınan bilirkişi raporları yukarıda yapılan açıklamalara göre aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle
1-Davacıların davasının kısmen kabulü ile ;
300.000,00TL’nin 17/01/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak veraset ilamındaki hisseleri oranında davacılara verilmesine,
2-Davacıların fazlaya ilişkin talebinin reddine,
3-Davacılar kendilerini vekil ile temsil ettirdiklerinden 29.450,00 TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak veraset ilamındaki hisseleri oranında davacılara verilmesine,
4-Davalılar kendilerini vekil ile temsil ettirdiklerinden 94.925,00 TL vekalet ücretinin davacılardan veraset ilamındaki hisselerine göre alınarak davalılara verilmesine,
5-Davacılar tarafından yatırılan 20.493,00 TL karar ve ilam harcının davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara veraset ilamındaki payları oranında verilmesine,
6-Davacılar tarafından yapılan 31,80 TL ilk masraf 3.000,00 TL bilirkişi ücreti, 938,70 TL tebligat müzekkere gideri olmak üzere toplam 3.970,50 TL’nin kabul ve red oranı dikkate alınarak takdiren 600,00 TL yargılama giderinin davalılardan alınarak davacılara veraset ilamındaki hisseleri oranında verilmesine, bakiyesinin davacılar üzerinde bırakılmasına,
7-Davalılar tarafından yapılan 50,00 TL yargılama giderinin kabul ve red oranı dikkate alınarak takdiren 40,00 TL’sinin davacılardan veraset ilamındaki hisseleri oranında alınarak davalılara verilmesine, bakiyesinin davalılar üzerinde bırakılmasına,
8-Gider avansından kullanılmayan kısmın ilgilisine iadesine,
9-Bu dava sebebiyle alınması gereken 20.493,00 TL karar ve ilam harcı peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına, fazla alınan 14.942,83 TL karar ve ilam harcının karar kesinleştiğinde davacılara iadesine,
Taraf vekillerinin yüzlerine karşı, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere oybirliği ile verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 24/09/2020

Başkan …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Katip …
e-imzalıdır