Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/83 E. 2018/503 K. 02.05.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2014/83 Esas
KARAR NO : 2018/503

DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 12/03/2014
KARAR TARİHİ : 02/05/2018

Taraflar arasında görülen davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile davalı arasında düzenlenen pet su dolabı- visicooler temin sözleşmeleri gereğince mülkiyeti müvekkili şirkete ait olan 136 adet dolabın müvekkilinin üretmiş olduğu içecek ürünlerinin satışı ve teşiri için davalı şirkete teslim edildiğini, sözleşmelerde ticari ilişkinin herhangi bir sebeple sona ermesi halinde davalıya teslim edilen visicoolerlerin geri alınacağı, iade edilmemesi halinde cari bedellerinin ödeneceğinin kabul ve taahhüt edildiğini, sözleşmeler sona erdiği halde davalının dolaplardan 66 tanesini iade etmediği gibi, bir kısım fatura bedellerinin de ödenmediği, bu nedenle oluşan alacağın tahsili için davalı aleyhine … 13. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası üzerinden icra takibine geçildiğini, davalının haksız ve kötü niyetli olarak borca itiraz etmesi nedeniyle takibin durdurulduğunu iddia ederek davalının itirazının iptaline, icra takibinin devamına, alacağın %40 ‘ından az olmamak üzere icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde, takibin yapıldığı icra dairesi ile mahkemenin yetkisiz olduğunu, zira takibin ve davanın müvekkilinin ikametgahının bulunduğu … mahkemelerinde açılması gerektiğini, davacının müvekkiline pet su dolabı teslim ettiği iddiasının da asılsız olduğunu, bu yönde imzalanmış herhangi bir belge ve sözleşmenin de olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkememizden verilen 10/10/2012 tarih, 2011/154 Esas, 2012/216 karar sayılı kararı ile; “ Dava, sözleşmeye dayalı alacağın tahsili için girişilen icra takibine vaki itirazın iptali davası olup, davalı vekili cevap ve takibe itiraz dilekçesinde takibin ve davanın müvekkilinin ikametgahının bulunduğu yer olan … Mahkemelerinde açılması gerektiğinden bahisle yetki itirazında bulunmuştur. Davacı yan ise taraflar arasında düzenlenen sözleşmelerde İstanbul Mahkemeleri ve İcra Dairelerinin yetkili kılındığını ileri sürerek yetki itirazının reddini istemiştir. Mahkememizce davacı vekilinin delil olarak dayandığı sözleşmelerdeki imzalar yönünden bilirkişi incelemesi yaptırılmış olup, 04/07/2012 tarihli bilirkişi raporunda sözleşmelerde davalı şirket ünvanı üzerine atılmış olan imzaların şirket yetkililerinin eli ürünü olmadığı mütalaa edilmiştir. Yargıtayın yerleşik iştihaklarında da kabul edildiği üzere, akdin yapıldığı yer ve ifa yeri mahkemesinin yetkili olabilmesi için takibin ve davanın açıldığı tarihte taraflar arasında geçerli bir sözleşmenin bulunması gerekmektedir. Aksi takdirde HMK.’nın 10. Maddesinin uygulanması sözkonusu olamayacaktır. Zira BK.’nın 73. Maddesi hükmü ise tamamlayıcı nitelikte olup, alacaklının ikametgahını yetkili kılan bu maddenin uygulanabilmesi için akdi ilişkinin tartışmasız olması gerekmektedir. Eldeki dosyada ise, İstanbul Mahkemelerinin yetkisini düzenleyen sözleşmeler ve akdi ilişki dosya kapsamına göre ihtilaflı bulunduğundan sözleşmedeki yetki şartı ile HMK.’nın 10. Maddesi delaletiyle BK.’nın 73. Maddesinin uygulanamayacağı, yetkili icra dairesinin borçlunun ikametgahının bulunduğu Antalya İcra Daireleri olduğu kanaatine varıldığından davalının yetki itirazının kabulü ile takibin yapıldığı İcra Dairesinin yetkisizliği nedeniyle davanın usulden reddine” karar verilmiştir
Verilen kararın davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 17.04.2013 tarih, 2013/1416 E., 2013/7080 K. sayılı kararı ile hükmün onanmasına karar verilmiş, davacı vekilince karar düzeltme yoluna başvurulmuş olması nedeniyle aynı dairenin 28/11/2013 tarihli bozma ilamı ile “…Ne var ki, davacı vekili karar düzeltme dilekçesinde 15/04/2007 tarihli sözleşmenin imzalandığı tarihte davalı şirketin yetkililerinin imza incelemesi yapılan kişilerden farklı olduğunu bildirerek karar düzeltme dilekçesi ekinde Ticaret Sicil Gazetesi örneğini dosyaya ibraz etmiştir. Bu iddia yargılama sırasında da ileri sürülmüştür. Bu durumda mahkemece, sözleşmede yazılı tarihte davalı şirketin yetkili temsilcisinin kim olduğu Ticaret Sicil Memurluğu’ndan araştırılarak o kişilerin imzaları üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılması için hükmün bozulması gerekirken ilamda yazılı gerekçelerle hükmün onandığı anlaşıldığından davacı vekilinin karar düzeltme isteminin kabulü gerekmiştir. “ gerekçesi ile bozma kararı verilerek dosya mahkememize iade edilmiştir.
Bozma sonrası mahkememizce usulüne uygun taraf teşkili sağlanmış, usul ve yasaya uygun bulunan Yargıtay bozma ilamına uyulmuştur.
Bozma ilamı doğrultusunda iddia olunan sözleşme tarihindeki davalı şirket yetkilisi kim olduğu araştırılmış olup , davalı şirket yetkilisi …’un imza örnekleri temin edildikten sonra imza incelemesi için Güzel Sanatlar Fakültesi Öğretim üyelerinden oluşan grafoloji uzmanı 3 kişilik bilirkişi heyetinden alınan kök ve ek raporda; imzaların tek bir hamlede üretildiklerinin anlaşıldığını, imzalara sol orta noktadan aşağı yönde kısa ve hemen devamında sağdan sola doğru küçük bir dönüş yapılıp daha büyük bir dönüş eklendiğini, bu hareket sonrası önce aşağı yönde sonra da yukarı yönde dar dikey hareketler yapılarak imzalara yatayda sağa doğru çekiş ile son verildiğini, dava konusu imzalar ile dosya içindeki karşılaştırmalı belgelerdeki Orijinal imzalar kıyaslandığında, Orijinal imzalardaki oluşturuş hareketlerinin yukarıda yazılı oluşturuş hareketlerinden tamamen farklı olduklarının tespit edildiğini, bununla birlikte eksen, başlangıç ve bitiş hareketleri, motor hareketler gibi grafolojik özellikler bakımından da benzerlik rastlanmadığını, sonuç olarak, dava konusu imzaların kuvvetle ihtimal … eli ürünü olmadıkları kanaatini bildirir rapor sunmuşlardır.
Tüm dosya kapsamı incelendiğinde; mahkememizin bozma öncesi kararında da belirtildiği üzere taraflar arasında akdolunduğu iddia olunan sözleşmelerdeki imzaların davalı şirket yetkilisine ait olmadığı, taraflar arasında geçerli bir akdi ilişki bulunmadığı gözetildiğinde; akdin yapıldığı yer ve ifa yeri mahkemesinin yetkili olabilmesi için takibin ve davanın açıldığı tarihte taraflar arasında geçerli bir sözleşmenin bulunması gerektiği aksi takdirde HMK.’nın 10. Maddesinin uygulanması sözkonusu olamayacağı zira BK.’nın 73. Maddesi hükmü ise tamamlayıcı nitelikte olup, alacaklının ikametgahını yetkili kılan bu maddenin uygulanabilmesi için akdi ilişkinin tartışmasız olması gerektiği eldeki dosyada ise, İstanbul Mahkemelerinin yetkisini düzenleyen sözleşmeler ve akdi ilişki dosya kapsamına göre ihtilaflı bulunduğundan sözleşmedeki yetki şartı ile HMK.’nın 10. Maddesi delaletiyle BK.’nın 73. Maddesinin uygulanamayacağı, yetkili icra dairesinin borçlunun ikametgahının bulunduğu … İcra Daireleri olduğu kanaatine varıldığından davalının yetki itirazının kabulü ile takibin yapıldığı İcra Dairesinin yetkisizliği nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmiş aşağıda belertildiği şekilde hüküm kurulmuştur
Davalı tarafça alacak miktarının % 40’ından az olmamak üzere tazminata da hükmedilmesi talep edilmiş ise de, 2004 Sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 67/2. maddesi uyarınca alacaklının (davacının) tazminatla sorumlu tutulabilmesi için takibinde haksız ve kötü niyetli olması gerekir. Ancak davacının (alacaklının) takipte haksız olmasının yanında, kötü niyetli olduğunu gösterir delil bulunmadığından (kötü niyetli olduğu ispatlanamadığından), davacı aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmesine yer olmadığına karar verilmesi cihetine gidilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Takibin yapıldığı İcra Dairesinin yetkisizliği nedeniyle davanın REDDİNE,
2-Davalının kötüniyet tazminat talebinin REDDİNE,
3-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 35,90-TL red harcının peşin yatırılan 301,30-TL harçtan mahsubu ile arta kalan 265,40 – TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya İADESİNE,
4-Davacı tarafından sarf edilen yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiği anlaşıldığından karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret tarifesi uyarınca hesaplanan ve takdir edilen 4.248,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE
6-…120 maddesi gereğince; taraflarınca yatırılan gider avansı ile varsa delil avansının karar kesinleştiğinde ve istek halinde taraflara iadesine,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı davalının yokluğunda kararın tebliğden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize yada mahkememize gönderilmek üzere başka yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek dilekçe ile istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır