Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/729 E. 2019/377 K. 25.04.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA

ESAS NO : 2014/729 Esas
KARAR NO : 2019/377
DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ :19/06/2013
KARAR TARİHİ : 25/04/2019

DAVA : Davacı vekili mahkememize vermiş olduğu dava dilekçesi ile; müvekkili şirket ile ” …” adı ile bilinen davalı şirket arasında imzalanan 08/08/2012 tarihli protokol ile 09/08/2012 – 13/02/2012 tarihleri arasındaki çeşitli tarihlerde, müvekkili şirket tarafından toplam 8.200 adet “…” ve …” markalı ürününün tedarik edilmesi, bu konuda da bir taahhüt verilmesi ve toplamda 789.000,00TL karşılığından www … com adlı internet sitesi üzerinden stok satışı usulü ile yapılması hususunda anlaşmaya varıldığını ve taahhüt süresinin sona erme tarihi olarak 13/02/2013 tarihinin belirlendiğini, sözleşmenin bitim tarihi itibari ile müvekkili şirket tarafından satışa hazır halde bulundurulan ürün adedi olan 8.200 ürününün tedarik edildiği gibi sözleşmenin A maddesinde taahhüt edilen minimun 6000 adet “…” ve 3.000 adet …” markalı ürünlerinde butik satışları için satışa hazır halde bulundurularak yaklaşık 51.000 adet (8.200 adet farklı ürününün, butik satış için her kampanya sürecinde çeşitli beden ve renklerini de barındıran toplam rakam) ürününün stokta hazır hale getirildiğini buna karşı davalının internet üzerinden sadece 1.277 adet ürününün satılabildiğini, ayrıca davalının 08/02/2013 tarihli e posta ile “stok adetlerinin protokolde belirtilenin altında kaldığını ve stok adetlerinin beklenen adetlerde olmaması sebebi ile toplam taahhüt adedi ile oluşan fark konusunda herhangi bir aksiyonun olmayacağı” şeklinde bildirimde bulunduğunu, bu gelişmeler üzerine müvekkilince 12/02/2013 tarihinde … Noterliğinin … yevmiye sayılı ihtarnamesinin keşide edilerek, müvekkili şirket ile yeniden ürün satış mutabakatı yapılaması veya ilgili bakiye bedelinin ödenmesi ve kalan ürünlerin teslim alınmasının ihtar edildiğini buna karşılık davalı tarafın noter ihtarnamesi göndererek davacı şirketin sözleşmeden doğan hiçbir hakkının bulunmadığının bildirildiğini, daha sonra sözleşmenin H.1 maddesi uyarınca karşılıklı mutabakat ile sözleşme süresinin 01/05/2013 tarihine kadar uzatıldığını bu tarihe kadar müvekkilince temin edilen ürün sayısının toplamda 69.627 adete ulaştığını, davalı tarafın ise toplamda internet üzerinden sattığı ürün miktarının ise 1.693’e ulaştığını, davalı tarafın sattığı 1.693 ürün karşılığında müvekkilinin toplamda 132.709,40TL bedeli ödediğini, kalan ürünlerin satılmadan kaldığını, satış rakamlarının stok toplamının %2.5’lik oranına dahi denk gelmediğini bu hususa dair maliyet, stok ve toplam satış tutarını gösterir maliyet stok tablosunun dava dilekçesine ek-4 nolu delil olarak eklendiğini, müvekkilince temin edilen ürünlerin satılamaması nedeni ile müvekkilinin ticari kayba uğradığını yaklaşık 70.000adet ürünün müvekkilinin yurt dışından ithal ederek, davalı ile yapılan sözleşmeye güvenerek depo ettiğini yurt dışından ithal edilen ürünler nedeni ile toplam 2.200 adet “…” markalı ürün için ortalama 181.000,00TL maliyet “…” markalı ürünler için 458.500,00TL civarında maliyet bedeli ödediğini ancak sadece 132.709TL bedelli satışın davalı tarafından gerçekleştirildiğini, davalı tarafın taahhütlerini yerine getirememesinin sebebinin butikte ki toplam ürün adedi değil toplam internet satış oranının düşük olması olduğunu, davalı tarafın taahhüt rakamlarının çok uzağında kalırken gerekçe olarak ise müvekkili şirket tarafından sadece belirli ürünlerin renk ve bedenlerinin stok olarak ayrılmasını gerekçe gösterdiğini ancak ek-4 nolu delilleri incelendiğinde taahhüt edilen stok ile verilen stok sayılarında sadece belirli tarihlerde eksiklik olduğunu ayrıca bugüne denk müvekkili şirkete davalı tarafça herhangi bir ürünün belirli rengi veya belirli bedeni vs olmadığı için satış yapılamadığına dair hiçbir sorununda iletilmediğini, satışı yapılamayan ürünlerin müvekkili şirketin deposunda kaldığını, ithal edilen ürünlerin iadesinin de mümkün olmadığını belirterek belirsiz alacak kapsamında şimdilik sözleşmesel yükümlülüklerini yerine getiremeyerek müvekkili şirketi zarara uğratan davalıdan 10.000,00TL nin dava tarihinden itibaren işleyecek reeskont avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davanın belirsiz alacak davası olarak açılmasının mümkün olmaması nedeni ile 23/06/2016 tarihli duruşmada dava değerini belirleyerek eksik harcı yatırması için davacı vekiline süre verilmiş davacı vekili 09/04/2014 tarihli dilekçesinde ticari alacak bedeli olan 789.000,00TL nin 132.709,40TL sinin karşı tarafça ödenmesi nedeni ile kalan 656.290,60TL olarak dava değeri belirlenerek harç yatırılmıştır.
CEVAP : Davalı vekilince mahkememize ibraz edilen cevap dilekçesi ile ; dava dilekçesinde bahsedilen protokolün birinci sayfasında, bu ek protokolün 2012 tarihinde taraflar arasında imzalanan ürün tedarik sözleşmesinin eki olup ayrılmaz parçasıdır şeklinde ibare bulunduğunu, davanın sözleşme olmadan ek protokole göre incelenmesinin eksiklik olacağını bu nedenle davacının somutlaştırma yükümlülüğünü yerine getirmediğini, alacağın tam ve kesin olarak tespitinin mümkün olması nedeni ile belirsiz alacak davasının açılamayacağını, müvekkilinin söz konusu protokolden kaynaklanan herhangi bir borcunun bulunmadığını, söz konusu protokol incelendiğinde 7.000 adet “…” 3500 adet “…” markalı ürününün taahhüt edildiğini, fakat davacı tarafın belirtilen stok oranlarının altında stok sunduğunu sözleşmeye göre butikler için taahhüt ettiği yeni ürünleri sunmadığı sözleşmeye göre tedarikçinin kampayalarda vermiş olduğu stoklar için temin edilemeyen ürünlerin satılan ürün adedinin %1 ini aşmayacağını kararlaştırılmasına rağmen bu oranın üstünde fire verdiğini, bu konuda müvekkili şirket tarafından uyarılarda bulunulmasına rağmen davacı tarafın herhangi bir işlem yapılmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davacı vekilinin cevaba cevap dilekçesinde; dava dilekçesine ekli protokolden başka taraflar arasında imzalanmış başka sözleşme bulunmadığını, taraflar arasında daha önceden imzalanmış sözleşme var ise süresi dolduğu için imha edilmiş olabileceğini, davalı tarafın aksini iddia ediyorsa sözleşmeyi davalının sunması gerektiğini bildirmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE : Dava ürün tedarik protokolü kapsamında alacak istemini ilişkindir.
Deliller; 08/08/2012 tarihli protokol, e-mailler, ihtarnameler, faturalar, taraflara ait ticari defter ve belgeler, gümrük evrakları, keşif ve bilirkişi incelemesi
Dava dilekçesine eklenen ürün tedarik sözleşmesine ek protokol başlıklı 08/08/2012 tarihli protokol incelendiğinde davacı taraftan tedarikçi olarak bahsedildiği, davalı taraftan ise … olarak bahsedildiği ve bu sözleşmenin iki taraf arasında imzalanan ürün tedarik sözleşmesinin eki olduğu belirtilerek, tedarikçinin 2 marka için her ay planlanan kampanyalar nedeni ile sürekli olarak ürün sunmayı her butik için protokolde belirlenen taahhütleri sağlayacak stok seviyelerinin …a sunmayı kabul ettiğini her butik için “…” için 3.500 ve “… & “…”için 7.000 (protokolde bu rakamların üzeri çizilerek “…” için 6.000 ve “…” için 3.000 ibaresinin yazıldığı görülmektedir.” Stok adedinin minimum olarak belirlendiği, tedarikçinin kampanyalarda vermiş olduğu stoklar için temin edilemeyen ürünlerin satılan ürün adedinin %1 ini aşmayacağını kabul ettiğini, bu oranın aşılması halinde temin edilemeyen her ürün için KDV dahil 20TL nin … tarafından tedarikçiye fatura edileceğini tedarikçinin söz konusu dönem içerisinde düzenlenecek olan kampanyalarda …a kampanya fiyatları üzerinden %8 KDV oranı düşüldükten sonra … satış fiyatı üzerinden net % 20 kar marjı vermeyi kabul ettiğini, taahhüt süresinin 13/02/2013 tarihinde biteceği, açıkta kalan bakiye olması halinde …un bu bakiyeyi kapatması için ürün satın alımı yapabileceği, protokolün H/II tahmini satış rakamlarına dayalı tablonun yer aldığı buna göre 8200 adet “…” ve “…” nın tahmini cirosunun 789.000,00TL olarak saptanıp her iki tarafça imzalandığı görülmüştür.
Dava dilekçesinde bahsi geçen ek-4 nolu delil de ise; “…” ve “…” kampanya tarihleri, stoklar, satılan stok miktarları, satılan satış tutarları ve mal maliyetlerinin tablo halinde yer aldığı görülmüştür. Bu tabloya göre …” markalı olarak 42.162, … için 27.465 adet toplamda her iki ürün için 69.627 adet ürün temin edildiği, “…”dan 565 ve “…”dan 1.128 toplamda ise 1693 ürünün satıldığı satış tutarının 132.709,40TL olduğu132.709,40TL nin 108.622,94TL sinin mal maliyet bedeli kalan 24.089,46TL nin ise kar karşılığı olduğunun tabloda gösterildiği anlaşılmaktadır.
… Noterliğini ait 12/02/2013 tarihli davacı tarafından çekilen ihtarname incelendiğinde tedarikçi tarafından temin edilen ürünler nedeni ile bakiye bedel talebinde bulunulduğu davalının ise … Noterliği vasıtası ile gönderdiği cevabi ihtarnamede protokolün H/1.maddesi uyarınca satış tutarının protokolde belirlenenin altında kalması halinde müvekkiline seçimlik hak tanındığını açıkta kalan miktar karşılığı olarak ürün alımı ve ürün alımına ilişkin mutabakat yapma hakkına sahip olduğunu bu nedenle davacının herhangi bir alacak talep edemeyeceği bildirildi görülmüştür.
Dava dilekçesine ekli mailler incelendiğinde 06/02/2013 tarihli davacı tarafından davalıya gönderilen mailde taahhüt tarihinin 02/02/2013 tarihinde biteceği kalan taahhüt tutarının hangi koşullarda değerlendirilmek istenildiğinin bilgi istenilmiş davalı tarafından 08/02/2013 tarihinde davacıya gönderilen mailde ise protokolde belirtildiği gibi dönem içerisinde sunulan stok adetlerinin protokoldekinin altında kaldığı, protokolde belirtildiği gibi Mayıs ayına kadar kampanya fiyatlarına devam edebileceklerini ancak stok adetlerinin beklenen adetlerde olmaması sebebi ile toplam taahhüt adedi ile oluşan fark konusunda aksiyonlarının olamayacağının belirtildiği görülmüştür.
Davalı tarafından davacıya gönderilen … Noterliğine ait 09/05/2013 tarihli ihtarname incelendiğinde; protokolün H/1.maddesi gereğince 2013 yılının Mart ve Nisan aylarında da satışların yapıldığını protokolün F bendi uyarınca 2013 yılının Mart ve Nisan aylarında yapılmış olan kampanyaların ödemelerini ilişkin mutabık kalınacak fatura tutarı üzerinden vadeli çekler ile ödeme yapmayı kabul ettiklerini yine aynı protokolün H/1.maddesi uyarınca kampanyaların 01/05/2013 tarihi itibari ile sona ermesi nedeni ile takiben davacı taraf ile kampanya yapmaya devam etmeyeceklerinin bildirildiği ve ek protokolün fesih edildiği görülmüştür.
Dosya tarafların ticari defter ve belgeleri üzerinde inceleme yaparak davacının davalıdan alacağının bulunup bulunmadığının tespiti için bilirkişi heyetine tevdi edilmiş, mali müşavir bilirkişi 08/01/2015 tarihli dilekçe ve raporunda bilirkişi heyetindeki diğer bilirkişinin Amerika’da olduğunu belirterek tek başına rapor düzenlediğini belirttikten sonra raporunda davacı şirketin kampanya döneminde protokol doğrultusunda ürünleri stokunda bulundurup bulundurmadığının ticari defterlerinden anlaşılamadığını, bununla ilgili gümrük evraklarının dosyaya ibraz etmesi gerektiğini, ayrıca heyete tekstil mühendisi katılması gerektiğini belirttiği görülmüştür.
Davacı vekili bilirkişi raporu doğrultusunda gümrük evraklarını dosyaya sunmuştur.
Daha önce rapor veren mali müşavir bilirkişinin yanına tekstil mühendisi ve gümrük uzmanı eklenerek alınan 06/08/2015 tarihli raporda gümrük evraklarına göre davacıya ait ithalat faturaları irdelendiğinde “…” için 31.323 adet ve “…”için 34.231 adet ürünle ilgili ithalat faturaları olduğunu, bu ürünlerin ithal edilerek stoklarda bulundurulduğunu davalının … adlı internet sitesi üzerinden satış faaliyetini yürüttüğünü, buna dair taraflar arasında ek protokol olduğunu, davacının ithal ettiği ürünleri kendi mağazasında satmak için mi getirdiğinin tespitinin mümkün olmadığının kendi mağazalarında satmak için almış olabileceğini, sözleşmenin sunulmaması nedeni ile uyuşmazlığın protokol hükümlerine göre çözümleneceğini, protokolün H/II maddesi uyarınca davalının satışlarının asgari satışın altında kaldığını ve açıkta kalan taahhüt tutarının karşılığı ürün alımını yerine getirmeyerek davalının borca aykırı davrandığını, davalı tarafın iptal edildiği bildirilen satış rakamlarının ürün temin edilememekten dolayı olduğunu ispata muhtaç olduğunu davacı tarafın olay tarihi itibariyle Türkiye de bu markaları satabileceği kendi mağazaları bulunduğunu bu nedenle davacının yoksun kaldığı kardan bahsedilemeyeceğinin belirtildiği görülmüştür.
Davacı tarafça rapora itiraz edilmesi üzerine keşif sureti ile itirazlarda değerlendirilerek rapor tanzimi için heyet oluşturulmuş bilirkişiler istemi üzerine davacı vekili 25/03/2016 tarihli dilekçesi ile mahkemece verilen keşif kararı ve yerinde inceleme yetkisi kapsamında depodaki ürünlerin tespit edilebilmesi için mevcut ürün listesinin barkot numaralarını da ihtiva eder şekilde sunduğunu belirtmiştir.
25/01/2012 tarihli ikinci heyet raporu incelendiğinde, mahalline gidilerek keşif yapıldığı, sondajlama usulü ile yapılan inceleme de söz konusu kıyafetlerin mahkemeye sunulan listede belirtilen eşyalar olduğu kanaatine ulaşıldığını her iki tarafın ticari defter ve belgelerinin incelendiğini, söz konusu ürünlerin davalı için mi yoksa kendi mağazalarında satılmak üzere mi temin edildiğinin anlaşılamadığını söz konusu stoklar için perakende satış fiyatının KDV hariç 1.502.216,29TL olduğu %50 indirim uygulandığında 751.108,14TL ye ulaşıldığını bu tutardan %20 kar payı olan 150.221,62TL düşüldüğünde 600.886,51TL nin davalıya satış fiyatı olduğunu bu miktarın 75.711,70TL sinin davacının kar payı olduğu dikkate alındığında ürünlerinin maliyetinin 525.174,81 TL olduğunu, söz konusu satılmayan ürünlerin davacının deposunda bulunduğunu, davacı tarafın satılamayan ürünleri kendi mağazalarında satabileceğini raporlarında belirttikleri görülmüştür.
Bilirkişi raporları arasında çelişki olması ve raporların hüküm kurmaya el verişli olmaması nedeni ile 3.bilirkişi heyeti oluşturularak alınan 11/09/2017 tarihli bilirkişi raporu dosyaya bırakılmıştır.
Rapor incelendiğinde keşif sureti ile davacının deposunda tespit edilen ürünlerinin kodlarının davalının ve davacının sunduğu listelerdeki kodların birbirini tutması sebebi ile stoğun söz konusu protokol uyarınca getirilen ve ayrılan stok olduğu kanaatine varıldığı, … markalı ürünlerin davacının mağazalarında satılabileceği iddiasının doğru olmadığını dünyaca ünlü markaların mağazalarında her sezon hangi ürünlerin hangi fiyata satılacağının hatta mağaza içerisinde nasıl sunulacağını markaların kendisi tarafından belirlendiğini dolayısı ile 2-3 senelik eski stok malların mağazada satışa sunulmasının mümkün olmayıp hatta her sezon indirimi sonunda satılamayan ürünlerin raftan kaldırıldığını, satılamayan eski ürünlerin yeni sezon ürünleri ile aynı mağazada yan yana satılmasının mümkün olmadığını, her iki tarafça sunulan listelerdeki aynı kodlara karşılık gelen parakende satış fiyatlarının da aynı olduğunu, davalının 5 nolu delil olarak sunduğu listede ki …un alış fiyatı hesaplanırken perakende satış fiyatının yarısı, …un KDV dahil ( %8) satış fiyatı olarak belirlendiğini, protokolde tahmini satış ve tahmini cironun tablo halinde gösterildiğini davacının 2012-2013 yıllarında davalıy kestiği fatura toplamının KDV dahil 164.500,00TL KDV hariç 152.319,07TL olduğunu davalının bu yıllara ait davacıya yaptığı ödeme miktarının 152.405,03TL olup iade faturası miktarı 12.099,97TL olmak üzere bu ikisinin toplamının 164.505,00KTL yaptığını tahmini cironun 789.000,00 TL iken gerçekleşen cironun 102.786,48TL olup aradaki farkın 686.213,52 TL (KDV li ) olduğunu protokolün D maddesi dikkate alındığında bu miktarda %8 olarak hesaplanan 50.830,63TL KDV miktarı düşüldüğünde KDV siz cironun 635.382,89TL olup bu miktarın %20 si olarak hesaplanan 42.358,85TL nin kar marjı olup kalan 529.485,74TL nin satılan mal maliyeti olduğunu ve bu miktarın davalıdan talep edilebileceğini belirttiği görülmüştür.
Davacı vekili 14/12/2017 tarihli duruşmada maliyete ilişkin 529.485,00TL ye bir diyeceklerinin olmadığını kar kaybı ile ilgili bir taleplerinin bulunmadığını belirtmiş mahkememizce dosya aynı bilirkişi heyetine tevdi edilerek dava konusu depoda bulunan kıyafetlerin ekonomik değerlerinin bulunup bulunmadığının saptanması istenmiş, depo da bulunan ürünlerin ekonomik değerinin 157.683,00TL olduğu 06/09/2016 tarihli raporda bildirilmiştir.
04/12/2018 tarihli duruşmada dosyanın en son bilirkişi heyetine tevdii sureti ile kök ve ek raporların hüküm kurmaya el verişli olmadığı, hesap tarzının gösterilmediği, gerekçelendirilmediği anlaşılıdğından özellikle takdiri mahkemeye ait olmak üzere dava değeri belirleyen davacı dilekçesinde, davalı tarafça 132.709,40TL ödendiği bildirildiğinden, en son heyet raporunda ise gerçekleşen cironun 102.786,48TL olduğu, ayrıca davalının 152.405,03TL ödediği, iade edilen faturalarla bu miktarın 164.505,00TL olduğu, belirtildiğinden miktarlar arasında çelişki olup raporda bunların mahsup yapılıp yapılmdığı anlaşılamadığından, en son ek raporu davalı tarafça yapılan itiraz dilekçesi de dikkate alınarak hüküm kurmaya el verişli hesap tarzını gösterir, ek rapor tanzimi istenilmiştir.
06/03/2019 tarihli ek raporda cari hesapta 164.505,00TL gözükmekte ise de bu tutarın 61.718,12 TL sinin 08/08/2012 tarihli ürün tedarik sözleşmesinden önceye ait olduğunu protokolden sonraki cironun 102.786,88TL olduğunu davalının 152.805,02TL ödeme yaptığını 11.699,98TL lik iade faturası kestiğini, ek protokol kapsamında , kök raporda belirttikleri şekilde davacının davalıdan talep edebileceği miktarın 529.485,00TL olduğunu belirtmişlerdir.
Davacı vekili 11/04/2019 tarihli duruşmada bilirkişi raporunda belirtilen 529.485,00TL yönünden davanın kabulüne karar verilmesini, depoda kalan malların değerine ilişkin 157.683,00TL nin mahsubu husususun mahkemenin takdirine bıraktıklarını belirtmiştir.
Toplanan tüm deliller ve alınan bilirkişi raporlarına göre davacı ile davalı arasında imzalanan ürün tedarik sözleşmesine ek protokole göre davacı tarafça protokolde belirtilen marka ve sayılarda ürünün ithal edilerek hazır hale getirildiği bu hususta bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere, davacının deposunda tespit edilen ürünlerinin kodlarının davalının ve davacının sunduğu listelerdeki kodların birbirini tutması nedeni ile davacı tarafından tedariğin yapıldığının delili olduğu, davalı tarafça 1693 adet ürünün satışı yapılarak davacı tarafa 132.709,40TL ödendiği, her ne kadar bilirkişi raporlarında davalının 152.405,03TL ödediği ayrıca iade faturası olan 12.099,97TL olmak üzere davalı ödemesinin 164.505,00TL olarak göründüğü bildirilmiş ise de en son alınan ek raporda bu husus aydınlatılmış bu tutarın 61.718,12TL sinin söz konusu ürün tedarik sözleşmesine ek protokolden önceye ait olup, sözleşmeden sonra yapılan ödemenin 102.786,88TL olduğu belirtilmiş ise de davacı tarafça dava dileçesi ekinde ek 4 nolu delil olarak sunulan belgede davalının 1693 ürün satışı karşılığında kendilerine 132.709,40TL ödediği belirtilerek, dava değerini bildirir 09/04/2014 tarihli dilekçede de protokolde de bahsi geçen 789.000,00TL den davalının ödediği 132.709,40TL nin mahsubu ile kalan miktar talep edildiğinden davalı tarafın söz konusu protokolden sonra yapmış olduğu ödemenin 132.709,40TL olarak değerlendirilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır. Protokole göre davacı ürünleri tedarik etmiş ancak davalı çok cüzzi bir kısmını satmıştır. Davalı taraf davacının gerekli sayıda ürün temin etmidiğini iddia etmiş ise de fesih tarihinden önce bu hususta davalıya çekilen herhangi bir ihtarname olmadığı görülmektedir.
Protokole göre belirlenen 789.000,00TL den %8 KDV düşüldükten sonra kalan kısmın %20’si davalı tarafın karını teşkil etmektedir. 789.000,00TL den davalının ödemiş olduğu 132.709,40TL düşüldüğünde kalan miktar 656.290,60TL dir. Bu miktardan %8 KDV miktarı olan 52.503,24TL düşüldüğünde 603.787,36TL kalmaktadır bu miktarın %20si olan davalının kar miktarı 120.757,47TL olarak hesaplanmaktadır. 656.290,60TL den davalının karı olan 120.757,47TL mahsup edildiğinde geriye 535.533,13TL kalmaktadır bu miktardan da davacının deposunda bulunun ürünün ekonomik değeri olan 157.683,00TL mahsup edildiğinde geriye kalan ve davacının talep edebiliceği miktar 377.850,13TL olarak kalmaktadır.
En son bilirkişi heyet rapor ve ek raporlarında mal maliyeti yönetemi ile hesaplama yaparak davacının talep edebileceği miktarın 529.485,74TL olarak belirlemesini yapmışlardır ve davacı vekili de duruşmadaki beyananda bu miktara bir diyeceğinin olmadığını, depoda kalan mal değeri olarak hesaplanan 157.683,00TL nin mahsubu hususunu mahkemenin takdirine bırakmış olup, 529.485,74TL den 157.683,00TL mahsup edildiğinde geriye kalan miktar 371.802,00TL olup bu miktarın yukarıda ki paragrafta hesaplanan yöntemle bulunun 377.850,13TL den az olması nedeni ile davacı talebi dikkate alınarak davalının protokol hükümlerine uymaması nedeni ile davacının zarar miktarı olarak hesaplanan 371.802,00TL nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine şeklinde kısmen kabulüne aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının davasının kısmen kabulü ile 371.802,00TL nin; bu miktarın 10.000,00TL’sine dava tarihinden itibaren kalan kısmına ise 09/04/2014 tarihinden itibaren avans faizi uygulanmak sureti ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davacının fazlaya ilişkin talebinin reddine,
2-Davacı kendini vekille temsil ettirdiğinden kabul ve ret oranına göre 28.258,12 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Davalı kendini vekille temsil ettirdiğinden 23.019,32 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yatırılan 11.207,85TL peşin harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 11.150,00TL bilirkşi ücreti, 763,60TL de tebligat tezkere olmak üzere toplam 11.913,60TL yargılama giderinin kabul ve ret oranı dikkate alınarak 6.750,00TL sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiyesinin kendi üzerinde bıraklımasına,
6-Davalı tarafından yapılan 150,00TL yargılama giderinin kabul ve ret oranı dikkate alınarak 64,50TL sinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, bakiyesinin kendi üzerinde bırakılmasına,
7-Gider avansından kullanılmayan kısmın ilgilisine iadesine,
8-Bu dava sebebi ile 25.397,79 TL karar ve ilam harcı alınması gerektiğinden peşin alınan 11.207,75TL harcın mahsubu ile kalan 14.190,04TL karar ve ilam harcının davalıdan alınarak hazineye irad kaydına,
Taraf vekillerinin yüzüne karşı kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde İstanbul Bölge Adleyi Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 25/04/2019

Başkan …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Katip …
e-imzalıdır