Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/55 E. 2019/939 K. 13.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2014/55 Esas
KARAR NO : 2019/939
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 18/02/2014
KARAR TARİHİ : 13/11/2019

Taraflar arasında görülen davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 25/12/2012 tarihinde, işleteni … ve sürücüsü … olan … plakalı aracın kusuruyla çarpması sonucu meydana gelen trafik kazasında müvekkilinin yaşam boyu sakat kalmasına neden olduğunu,kaza ile ilgili kaza tespit tutanağı ve kusur raporu bulunmadığını, çarpan aracınşehir içinde belirlenen hız kurallarına uymadığı ve hızlı seyrettiğini, özellikle kazanın olduğu yerin bir kavşak noktası olması ve kazayı yapan aracın kavşağa yaklaşırken yavaşlamamış olması ve çarpmanın şiddeti ile 3-4 metre savrulan davacının hastaneye kaldırılmasından sonra uzun süre tedavi gürdüğünü ve artık % 13 oranında iyileşemeyecek derecede sakat kaldığını, kaza anında sürücünün ehliyetinin olup olmadığının araştırılması gerektiğini, kaza yapan … plakalı aracın kaza tarihinde davalı … şirketine trafik sigortalı olduğunu, müvekkilinin kaza tarihinde 35 yaşında ve ev hanımı olduğunu, araç sürücüsünün asli kusurlu olması gözetilerek müvekkilinin sakat kalmasının verdiği acı ve ızdırabın biraz olsun hafifletilmesine yardımcı olması ve bundan sonra yaşamındaki boşluğun ve eksikliği karşılığı olarak 40,000,00-TL manevi tazminat talep edildiğini belirterek, sonuç olarak; 6100 sayılı yasanın 107. Maddesine göre bedensel zararların ve tarafların kusur oranının belirlenmesi ile fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile, 2.500,00 TL güç kaybı tazminatının işleten ve sürücü yönünden olay tarihinden ve sigortacı yönünden dava tarihinden işletilecek ticari faizi, yargılama giderleri ve vekalet ücretleriyle birlikte zincirleme tahsiline, ayrıca 40.000,00-TL manevi tazminatın olay tarihinden işletilecek faizi, yargılama giderleri ve vekalet ücreti ile birlikte ortaklaşa ve zincirleme işleten ve sürücüden tahsiline, kazaya karışan … plakalı aracın işleten adına olması halinde plakasına ve sürücünün malvarlıklarına ihtiyati tedbir konulmasını talep ve dava etmiştir.
Davalı … A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin sorumluluğunun sigortalısının kusuru ve poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, kazaya karışan … plaka sayılı aracın müvekkili şirket nezdinde 17.11.2012-17.11.2013 başlangıç ve bitiş tarihli … nolu Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası ile sigortalı olduğunu, kabul anlamına gelmemek üzere poliçe limitinin ölüm, yaralanma ve sürekli sakatlık halinde kaza başına 225.000,00-TL olduğunu, Trafik Sigortası Genel Şartları A. 1 .maddesi uyarınca sigortacının, poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir seyin zarara uğramasına sebebiyet vermiş olmasından dolayı, 2918 sayılı Trafik Kanunu’na göre işletene düşen hukuki sorumluluğunun, zorunlu sigorta limitlerine göre temin edeceğini, ayrıca manevi tazminat ve tedavi taleplerinin teminat dahilinde olmadığını, müvekkili şirketin sorumluluğunun, sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, kabul anlamina gelmemek üzere, davacının sürekli sakatlığına ilişkin adli tıp kurumu 3. ihtisas dairesinden alınacak rapor ile ispatlanması gerektiğini, davacının iddia ettiği maluliyet oranının ve maluliyetinin kaza ile ilgisinin ispatlanması gerektiğini, davacı murisinin kazada olmasa bile vefatında kusurunun bulunup bulunmadığının anlaşılması ve tespit edilen kusur oranında eğer bir tazminat hesaplanırsa bu kusur oranında indirim yapılması gerektiğini, müterafik kusur için kazada kusurlu olmak değil, kaza sonucu oluşan zararın vukusunda kusur sahibi olmak şartının arandığını, kabul anlamına gelmemek üzere. müvekkili şirketin, yalnızca dava tarihinden itibaren faizden sorumlu olabileceğini, dava konusu olaya uygulanması gereken faizin yasal faiz olduğunu ayrıca, sigortacı olan müvekkili şirketten ancak KT.K 98. ve 99 maddeleri uyarınca, gerekli tüm belgelerle birlikte yapılan müracaattan 8 iş günü sonrasından itibaren, böyle bir müracaat bulunmadığı takdirde ise, ancak dava tarihinden itibaren faiz talep edilebileceğini, dava öncesi müvekkili şirkete herhangi bir müracaat bulunmadığından, davayı kabul anlamına gelmemek üzere, müvekkili şirketin yalnızca dava tarihinden itibaren faizden sorumlu olabileceğini, davacının ancak yasal faiz talep edebileceğini, K.T.K madde 90 “Maddi tazminatın biçimi ve kapsamı İle manevi tazminat konularında borçlar kanununun haksız fiillere ilişkin hükümleri uygulanır” şeklinde düzenlendiğini, bir an için müvekkili şirketin sorumluluğuna hükmedilse dahi, haksız fiillerden mütevellit tazminat taleplerine, temerrütten itibaren yasal faiz talep edilebileceğinden, davacı tarafın ticari faiz talep hakkı olmadığını, davanın açılmasına sebebiyet vermemiş bulunan müvekkili şirket aleyhine yargılama giderlerine, faize ve vekalet ücretine hükmolunmamasını belirterek sonuç olarak; davacının muterafîk kusurunun tazminattan düşülmesine, haksız davanın reddine, yargılama giderleri ve vekaleL ücretinin karşt tarafa tahmiline karar verilmesini savunmuştur.
Davalılar … ve … vekili cevap dilekçesinde özetle; olay anını görüntüleyen kamera kayıt CD’i incelendiğinde, davacı …’nun dikkatsizliği ve kendi kusuru ile kazaya sebebiyet verdiğinin açık olduğunu, davacının sol tarafına hiç bakmadan sürekli sağına bakarak -ki trafik akışına göre sağdan araç gelmesinin mümkün olmadığını, kontrolsüz bir şekilde yolun ortasına fırladığını, olay esnasında davacının yanında bulunan bayan arkadaşı, olması gerektiği gibi, yola adım dahi atmadan beklediği halde, davacının tamamen kontrolsüz bir atakla yolun ortasına atladığını, olay yerinin pek yakınında trafik lambaları ve yaya geçidini kullanma imkanı varken Yoğurtçu Çayırı Caddesi gibi yoğun trafik akışı olan bir yerde kotrolsüz bir şekilde yolun karşısına geçmeye çalışmasının tamamen kendi kusuru olduğunu, okuma yazması olmayan davacının trafik kurallarını yeterince bilmemesinden kaynaklandığını, davacı olaydaki kusurunun zaten farkında olduğundan, verdiği polis ifadesinde de şikayetçi olmadığını, ceza davası kovuşturması şikayete bağlı olduğundan takipsizlikle sonuçlandığını, olayda tam kusurlu olan davacının tamamen maddi kazanç gayesi ile işbu davayı açtığını, davacının ev hanımı olduğunu ve sabit bir gelirinin olmadığını, kendisini zenginleştirecek bir oranda da manevi tazminat talep ettiğini, aracı kullanan müvekkili … olay yerinden linç edilme korkusuyla uzaklaştığını ve derhal en yakın karakola gidip teslim olduğunu, müvekkillerinin tedavi aşamasında davacı ile sürekli ilgilendiklerini, hatta davalı …’nın bir gece hastanede davacıya refakat dahi ettiğini ve davacıya 1.000,00- TL. maddi yardımda da bulunduklarını belirterek, sonuç olarak; davacının bedensel özrünün tespiti yönünden Adli Tıp Kurumundan rapor aldırılmasına, kaza kusur oranının saptanmasına, haksız davanın reddiyle masraf ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini savunmuştur.
Uyuşmazlık; trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Tarafların mali ve sosyal durumları araştırılmış, trafik, sigorta kayıtları, nüfus kayıt örneği ve soruşturma dosyasının uyaba taralı evrakları celp edilmiş, kusur oranı ile tazminat miktarının tespiti için yerel bilirkişilerden rapor alınmıştır.
Kazaya karışan … plaka sayılı aracın davalı … nezdinde 17.11.2012-17.11.2013 başlangıç ve bitiş tarihli … nolu Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası ile sigortalı olduğu görülmüştür.
Davalı … vekili, dava öncesi davacı tarafın müvekkili şirkete herhangi bir müracaatta bulunmadığını bildirilmiştir.
Maluliyet durumu tespiti yönünden İstanbul Adli Tıp Kurumu … Adli Tıp İhtisas Kurulunun 09/01/2015 tarih ve … no.lu raporunda; davacının 22/12/2012 tarihinde geçirmiş olduğu araç dışı trafik kazası nedeniyle davacı hakkında düzenlenmiş tıbbi belgelerin tetkikinde; … Hastanesi’nin 25/12/2012 tarihli … nolu genel adli muayene formu; … Araştırma Hastanesi’nin 25/12/2012 giriş 03/01/2013 çıkış tarihli … nolu epikriz formu; … Hastanesi’nin 16/09/2013 tarihli … nolu sağlık kurulu raporu; … Hastanesi’ne 30/12/2013 tarihli … sayılı iki yönlü sağ ayak bileği grafisi; Adli Tıp Kurulunun 19/11/2014 tarihli Ortopedi muayenesi değerlendirilerek davacının 11.10.2008 tarih ve 27021 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliğine göre %4.3 (yüzdedörtnoktaüç) oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılacağı,İyileşme süresinin 22/12/2012 tarihinden itibaren 9 (dokuz) aya kadar uzayabileceği mütalaa edilmiştir.
Dosyada mevcut … Cumhuriyet Başsavcığılının … soruşturma … karar nolu dosyasının mevcut belgeleri, kazanın oluşumuna ilişkin beyanlara ve CD kayıtları değerlendirilerek kusur durumunu tespit edilebilmesi amacı ile dosyanın Adli Tıp kurumu Başkanlığı Trafik İhtisas Dairesine gönderilmesine karar verilmiş, 27/05/2019 tarih ve 4945 sayılı raporda özetle; davalı sürücü … idaresindeki araç ile olay mahallinde seyri sırasında karşıdan karşıya geçmek amacıyla görüş alanı dışında kalan bölgeden; yolun sağındaki park halindeki araçların arkasından kontrolsüzce ve aniden kaplamaya giren yayaya çarpması ile karıştığı kazada atfı kabil kusuru bulunmadığını, davacı yaya …’nun, olay mahallinde yolun karşısına geçmek amacıyla park halinde bulunan aracın önünden her iki yönden de gelen trafiği kontrol etmeden, aniden kaplamaya giriş yaptığı, davalı sürücü idaresindeki araca ilk geçiş hakkını tanımadığı, korunma tedbiri almadığı alaşılmakla, kendi yaralanmasıyla neticelenen kazanın oluşumunda asli ve tamamen kusurlu olduğunu, sonuç olarak; davalı sürücü …’nın kusursuz olduğunu, davacı yaya …’nun ise meydana gelen kazada %100 (yüzde yüz) oranında kusurlu olduğu hususları mütalaa edilmiştir.
Tazminat hesabı yönünden hesap bilirkişisinden alınan 05/02/2016 tarihli raporda özetle; 2512.2012 günü meydana gelen trafik kazasında davacının tam (% 100) kusurlu olmasına, buna karşılık davalının kusurunun bulunmamasına nazaran TBK m.51/I hükmüne göre, davacının tazminat talep hakkının oluşup oluşmadığının nihaî takdirinin mahkemeye ait olduğunu, davacı …’nin anılan kazaya bağlı olarak belirlenen 9 aylık Tıbbi Şifa süresinde uğradığı kazanç kaybının 6.378,81-TL olduğunu; aktif SSK çalışanı olmadığından, olay tarihinde cari 5510 sayılı yasanın m.21/f.4 uygulamasının gündeme gelmediğini, ancak, davacının tam kusurlu olması halinde, davalının tazmin borcu olmayacağı ya da alınacak başka bir kusur raporunda davalıya kusur atfedilmesi halinde, bu oranın raporun 4. Sayfasında belirtilen tutarla çarpılması sonunda kalan miktarın tahmin borcu olacağını, davacının anılan kazaya bağlı olarak çalışma gücünde % 4,3 eksilme meydana gelmesi sebebiyle maddi zararının 19.l8l,22- TL olduğunu, ancak davacının tam kusurlu olması halinde, davalının tazmin borcu olmayacağı ya da alınacak başka bir kusur raporunda, davalıya kusur atfedilmesi halinde bu oranın tabloda belirtilen tutarla çarpılması sonunda kalan miktarın borcu olacağını, eğer davalılara sorumluluk ve tazmin borcu yüklenmesi durumu söz konusu olursa sigorta Şirketine maluliyet raporuyla yapılmış bir başvuru bulunmadığından, dava tarihinden itibaren diğer davalı yanında maddi zararlardan yasal faiziyle ( araç ticari nitelikte olmadığından avans faizi talebine iştirak edilmediği ) birlikte sorumlu olduğu hususları rapor edilmiştir.
Meydana gelen trafik kazadaki kusur oranlarının belirlenmesi Adli Tıp kurumu Başkanlığı Trafik İhtisas Dairesinin 27/05/2019 tarih ve … sayılı raporuna davacının itirazının değerlendirilmesi için …’de görevli üç kişilik trafik kusur bilirkişisi heyetine yaptırılan bilirkişi incelemesi neticesinde alınan 10/10/2016 tarihli raporda özetle; kazanın, Moda istikametine seyreden davalı sürücü …’nın yönetiminde bulunan … plakalı otomobil ile Moda istikametine giderken, kendi beyanına göre kaza yeri yakınında bulunan trafik ışıklı yaya geçidini geçtikten 20 m kadar sonra, sağ taraftaki sokak kavşağına yaklaştığı sırada sağından gelen ve sağına bakarak yola giren davacı yaya … ‘na aracının ön sağ yanı ile çarpması şeklinde meydana geldiğini, davalı sürücü …’nın, ifadesinde; trafiği geçtikten sonra sağına bakarak yola giren davacı yayaya fren yapmasına rağmen çarptığını beyan ederken hızını 40-50 km/sa olarak belirttiğini, kaza yerinde fren izi tespit edilemediğini ve olay yerinde durmayıp uzaklaştığı için aracın buradaki hızı hakkında hesap imkanı yok ise de, meskun mahal içi, trafik ışıklı yaya geçidi ve kavşak girişi olan kaza yeri için davalının bildirdiği 40-50 km/sa’lık hızın bir miktar fazla olduğunu, diğer yandan, davalı sürücü sağına bakarak yola giren davacı yayanın soluna hiç bakmadığını, onu 10,0 m mesafeden fark ettiğini bildirdiğini, böyle bir durumda, davalı sürücünün sağına bakarak yola doğru gelip yola gireceğini belirtir davranış içinde olan davacı yayayı, etkin bir korna ile uyarması, bu arada hızını derhal düşürmesi gerektiğini, kazanın oluş şekline göre, davalı sürücü …’nın Trafik Kanununun 52. maddesine aykırı davramşla mahal şartlarına göre fazla olan hızı yanında imkanı olduğu ve gerektirdiği halde sağından trafiğin geldiği soluna bakmaksızın , sadece sağına bakarak yola doğru gelen davacıyı zamanında korna ile uyarmaması kazanın vukuu ve çarpmanın şiddeti ile illiyet bağı olduğundan, kendisi %25 oranında olmak üzere ikinci derecede kusurlu görüldüğünü, bu kapsamda olmak üzere, davalı sürücünün kusursuz bulunduğu ATK’na ait rapordaki görüşe iştirak olunamadığını, davacı yaya …’nun; yakın mesafede ışıklı yaya geçidi olduğu halde burayı kullanmayarak Trafik Kanununun 68.b.l maddesini ihlal etmesi yanında yola girerken trafiği kontrol amacıyla önce soluna bakması ve yaklaşan araç yok ise yola girmesi gerekirken sağına bakarak ve soluna bakmaksızın yola giriş yapmış olması sebebiyle kazada %75 oranında olmak üzere asli kusurlu bulunduğunu, sonuç olarak; meydana gelen trafik kazasında davalı …’nın maliki olduğu, davalı … A.Ş. tarafından ZMSS (Trafik) Poliçesi ile sigortalanmış olan … plakalı aracın sürücüsü diğer davalı …’nın %25 (yirmibeş ) davacı yaya …’nun %75 (yetmişbeş) oranlarında kusurlu sayılmalarının uygun olacağı hususlarında görüş bildirilmiştir.
ATK Trafik İhtisas Dairesinin 25/05/2015 tarihli raporu ile … Karayolları ve Trafik Mühendisliği ve Makine Fakültesi Öğretim Üyelerinden oluşan 3lü bilrikişi heyetinin 10/10/2016 tarihli raporları arasında çelişki bulunduğundan, iki rapora yönelik itirazın ve itirazların değerlendirimesi ve çelişkinin giderilmesi amacıyla tarafların kusur durumunun tespiti yönünden dosyanın ATK Genel Kurulun’dan rapor aldırılmasına karar verilmiş, Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesinin 09/07/2019 tarih ve … sayılı raporunda özetle; tüm itirazlar , mahal şartları olayın meydana geliş şekli, kaza anı görüntü CD ‘si, yayanın park halindeki aracın arkasından kontrolsüz bir şekilde seyir halinde olan aracın seyir istikametine girmesi, aracın yayaya çarptığı kısım dikkate alındığında, davalı sürücünün, seyir istikametine göre sağ tarafından görüş alanını sınırlandıran park halindeki aracın arkasından kontrolsüz ve kısa mesafede seyir istikametine giren yayaya aracının sağ ön yan kısmı ile çarpması neticesi meydana gelen kazada kusurunun bulunmadığını, yayanın ise park halindeki aracın arkasından gelen araçların seyir durumunu gözetmeksizin kontrolsüz bir şekilde girerek kazanın oluşumuna zemin hazırladığı, gelen araca ilk geçiş hakkını vermediği kazada asli kusurlu olduğunun, anlaşıldığını, aynı daire tarafından tanzim edilen 25/05/2015 tarihli rapor kusur oranı yönüyle isabetli bulunduğunu, sonuç olarak; davalı sürücü … yönetimindeki otomobili ile seyir halinde olduğu esnada görüş alanını kapatan aracın arkasından kontrolsüz ve ani bir şekilde giren yayaya aracının sağ ön yan kesimi ile çarptığı, fren intikal mesafesi içerisinde kısa mesafede kaplamaya giren yayaya karşı alabileceği herhangi bir önlem bulunmadığı kazada atfıkabil bir kusuru bulunmadığını, davacı yaya …’nun araçların harket halinde olduğunu dikkate alıp gerekli ve yeterli kontrollerini yaparak tedbirli bir şekilde geçişini gerçekleştirmesi gerekirken bu hususlara riayet etmeyip sürücüler açısından görüş alanını sınırlandıran park halindeki aracın arkasından kontrolsüz ve ani bir şekilde girerek kazanın oluşumuna sebebiyet verdiğini, ilk geçiş hakkını gelen araca vermediği, dikkatsiz ve tedbirsiz bir şekilde geçiş yaparak kendi can güvenliğini tehlikeye düşürdüğü kazada asli kusurlu olduğunu, sonuç olarak; davalı sürücü …’nın kusursuz olduğunu, davacı yaya …’nun %100 (Yüzde Yüz) oranında kusurlu olduğu hususları rapor edilmiştir.
Tüm dosya kapsamı incelendiğinde ATK Trafik İhtisas Dairesinin 25/05/2015 tarihli raporu ile … Karayolları ve Trafik Mühendisliği ve Makine Fakültesi Öğretim Üyelerinden oluşan 3lü bilrikişi heyetinin 10/10/2016 tarihli raporları arasındaki çelişkinin giderilmesi için alınan ve hükme esas olarak olarak değerlendirilen Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesinin 09/07/2019 tarih ve … sayılı raporunda davaya konu kazanın meydana gelmesinde davacının %100 oranında kusurlu olduğu, davalı araç sürücüsü …’nın kusursuz olduğu belirlenmiş olup, bu sebeple tazminat koşulu oluşmadığından davanın reddine karar verilmiş aşağıda belirtildiği şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken 44,40-TL red karar harcının peşin alınan 145,20-TL harçtan düşümü ile arta kalan 100,80-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Adli Tıp Kurumu tarafından düzenlenen 09/07/2019 tarihli ve 6801492112 no.lu 714,50-TL ATK fatura bedeli davacı tarafça kurum hesabına yatırıldığına dair dekont dosyaya sunulmadığından; 714,50-TL ATK fatura bedeli davacıdan tahsili ile ATK kurum hesabına yatırılmasına, kararın ifası için Adli Tıp Kurumuna müzekkere yazılmasına,
4- Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, davacı tarafından yatırılan gider ve delil avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde tarafına iadesine,
5-Davalı … tarafından yapılan 2.100,00-TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalı …’ya verilmesine,
6-Maddi tazminat talebi yönünden; davalılar kendisini vekille temsil ettirdiğinden, hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesap ve takdir olunan 2.500,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
7-Manevi tazminat talebi yönünden; davalılar … ve … kendisini vekille temsil ettirdiğinden, hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesap ve takdir olunan 2.725,00-TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
Dair davacı vekilinin yokluğunda, davalılar … ve … vekilinin yüzüne karşı kararın tebliğden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize yada mahkememize gönderilmek üzere başka yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek dilekçe ile istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 13/11/2019

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır