Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/346 E. 2021/337 K. 22.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2014/346 Esas
KARAR NO : 2021/337

DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 08/05/2007
KARAR TARİHİ : 22/04/2021

DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde, müvekkili şirket ile davalı şirket arasında, müvekkili şirkete ait fabrikanın çalıştırılarak üretim yapılması ve ürünlerin ihracı neticesinde elde edilecek gelirin paylaşılması hususunda 01/01/1998 tarihli 3 yıl süreli iş birliği anlaşması imzalandığını daha sonra bu sözleşmenin iptal edilerek 01/10/1998 tarihli G-98-10-2 sayılı ihracat iş birliği sözleşmesinin imzalandığını, bu sözleşme uyarınca müvekkiline ait fabrikanın 5 yıl süre ile …A.Ş yönetiminde işletileceğini…A.Ş tarafından sözleşmenin 4.1 maddesi uyarınca hammadde ile sarf malzemeleri sağlanacağını ve üretilen mamul maddenin davalı şirketçe pazarlanması neticesinde müvekkilini şirketçe gelir elde edileceğini, ayrıca taraflar arasında yapılan 03/06/1998 tarihli protokol uyarınca müvekkili şirketin elinde bulunan 6.224.845 kg (İzmir … Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dosyasında sabit olduğu üzere müvekkili şirket tarafından iade edilen teslimlerden dolayı elde bulunan kütük miktarının 4.415.949 kilogramı düştüğünü) ham kütük demirin davalı şirkete verildiğini, ham kütük demirlerin teminatı olmak üzere her biri 65.000 YTL’den 6 adet toplamda 390.000 YTL bedelli teminat çeki verildiğini, söz konusu çeklerin müvekkili şirkete iade edilmemesi nedeniyle İzmir … Asliye Ticaret Mahkemesinin …Esas sayılı dosyası ile menfi tespit davası açıldığını, İzmir …Asliye Ticaret Mahkemesine ait dosyanın İzmir… Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dosyası ile birleştirildiğini ve davalarının kabul edilerek müvekkili şirketin… A.Ş’ye borçlu olmadığının, aksine müvekkilinin alacaklı olduğunun tespitine karar verildiğini, davalı yanca teslim edilen kütüklerin teminatı olarak müvekkili şirketin taşınmazları üzerinde 400.000 YTL tutarında ipotek tesis edildiğini, ancak davalı yan edimlerini yerine getirmediğinden borcun mevcut olmadığını ve buna dayalı olarak ipoteğin de geçersiz hale geldiğini, nitekim davalı şirketin ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla… İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile takip başlattığını, müvekkili tarafından takibe itiraz edildiğini, itiraz üzerine açılan itirazın iptali davasında (İzmir … Asliye Ticaret mahkemesinin… Esas … Karar) …A.Ş’nin bir alacağı olmadığı, ipoteğin paraya çevrilme talebinin haksız olduğu ve müvekkilinin alacaklı olduğunun hüküm altına alındığını, kararın Yargıtay incelemesinden geçerek onandığını, ipoteğin ve çeklerin geçersizliğinin açıkça ortaya çıktığını, davalı şirketin 01/10/1998 tarihli sözleşme hükümlerine uymadığını, sözleşmede belirtilen üretimi gerçekleştirmediğini, hammaddesizlik nedeniyle fabrikanın durmasına sebep olduğunu, gerçekleşen ve sözleşme süresince gerçekleşmesi planlanan üretim bakımından müvekkili şirketin payını ödemediğini bu durumun İzmir … Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas …Karar sayılı dosya ile de hükme bağlandığını, sözleşmede aylık 7.000 ton üretim ön görülmesine rağmen davalının kendi defter kayıtlarında görüleceği üzere başka fabrikalarda fason işler yaptırdığını ve mal alımında bulunduğunu, davalı şirketin 1998 yılı sonuna kadar anlaşma ihlalleri yapmasına rağmen kısmen de olsa anlaşmayı uygulamaya koyduğunu fakat 15/01/1999’dan itibaren 1998 krizinin etkisiyle fabrikada üretim yapamaz hale geldiğini ve üretim için hammaddeyi sağlayamadığını, Mayıs 1999’a kadar toplam 20 günlük çalışmayı geçemediğini, ayrıca işçilerin davalının içinde bulunduğu kriz ve hammaddesizlikten duruş sebebiyle ücretsiz izne çıkarıldığına dair belgeler ve satınalma talimatı verdiğini belirtmiştir. Davacı vekili dava dilekçesinde devamla, çalışılan dönem itibariyle alacağın hesabı başlığı altında; İzmir … Asliye Ticaret Mahkemesinin…Esas sayılı dava dosyasından alınan bilirkişi raporunda müvekkilin alacağının Haziran 1999’a kadar Mayıs 1999 dahil, cari hesap ve kütüksüzlükten dolayı duruş cezası dahil ve müvekkili şirket uhdesinde bulunan kütük borcu (708.804 USD) düşülmüş olarak yapılan hesaplama neticesinde 828.456 USD olarak belirlenmiş olmasına rağmen ek raporda kütüksüzlükten dolayı doğan duruşlar nedeniyle müvekkili şirketin sorumlu tutulması yanılgısı ile müvekkili şirketin duruş alacağı olan 513.000 USD ve müvekkili şirket adına yapılan işçilik ödemeleri olarak 48.255,45 USD düşülmekle 267.200,55 USD olarak belirlendiğini, ancak söz konusu ek rapora taraflarınca gerekli itirazların yapıldığını ve duruşlardan dolayı müvekkili şirkete atfedilebilecek bir kusurun olmadığı ve duruşlara neden olanın …olduğu hususunun belirtildiğini ve yeniden alacağın hesaplanması gerektiği hususu iletilmiş ise de (zira 15/01/1999 tarihi itibariyle duruşlar başlamadan önce 768.951 USD olan müvekkili şirketin cari hesap alacağından kütük borcu olan 708.804 USD düşüldükten sonra 60.147 USD müvekkili şirket alacağı çıktığını) itirazlarının dikkate alınmadığını, duruşlardan müvekkilinin sorumlu olmadığını 01/101998 tarihli sözleşmenin 4.1 maddesine göre “… fabrikayı hammaddesiz bırakamaz, hammadesizlikten dolayı gerçekleşen duruşlarda 600 USD / saat işletmeye gelir kaydedilecektir ) bu duruşların davalı şirkete getirdiği yükümlülükler dolayısıyla … sayılı dosyadaki bilirkişi raporu ile müvekkili şirketin 513.000 USD gelir kaybı olduğunun tespit edildiğini, İzmir… Asliye Ticaret Mahkemesince davanın alacak davası olmadığı gerekçesiyle söz konusu istemlerinin incelemeye alınmadığını, bu sebeple bu davanın açılmak zorunda kalındığını, müvekkili şirketin alacağı olan 513.000 USD duruş nedeniyle gelir kaybı + İzmir … Asliye Ticaret Mahkemesince ek raporda tespit edilen müvekkiline ait 267.200,55 USD toplamı olan 780.200,55 USD’nin davalı şirketten alınarak müvekkili şirkete verilmesinin istenmesinin zaruri olduğunu belirtmiştir. Davacı vekili dilekçesinde devamla; sözleşme süresince çalışılması planlanan ancak çalışılmayan 52 aylık dönem için alacağın hesabı başlığı altında; 01/10/1998 tarihli sözleşmenin 4. Maddesi uyarınca üretimle ilgili tüm sorumluluğun davalı yana yüklendiğini, ancak fabrikada sözleşme süresince üretim yapılamadığını, davacının bu olaydan dolayı 13.161.140,55 USD kaybı olduğunu, bu miktara 1998 yılında çalışılan 6 ay için sözleşmede belirlenen aylık üretim olan 7000 ton üzerinden, üretimde ton başına elektrik KW ve Fueloil KG sarfiyatları ile toplam işçilik ve toplam gider harcamaları tespit edilerek sözleşmenin tümüyle uygulanması sonucu çıkabilecek kar tespit edilmesi suretiyle bulunduğunu, sözleşmenin 4.2 maddesi gereğince aylık 7000 ton a göre dava dilekçesinde yapılan açıklamalar ışığında gider hesapları çıkartılarak hazırlanan tablonun dava dilekçesinin 4. Sayfasında yer aldığını, sözleşmenin 4.2 maddesi gereğince gelir hesaplarının aylık 7000 ton üzerinden 6 ay için 42000 ton üretimle ortalama fason ücretinin 58.3 USD / ton çarpılarak elde edileceğini, dava dilekçesinin 5. Sayfasında ton başına ortalama elektrik maliyeti, ortalama Fueloil maliyeti ve işçilik tutarları, toplam giderler tutarı tablo halinde gösterilerek 6 ay için 42000 ton üretim için yapılması gereken harcama miktarının 1.020.030,00 USD olduğunu, 6 aylık kar (42000 ton X 58.3 USD =) 2.448.600 USD olup bundan yapılması gereken giderler toplamı olan 1.020.030 USD düşüldüğünde 6 aylık ortalama karın 1.428.570 USD olduğunu, 1 aylık ortalama karın ise 238.095 USD olduğunu, kalan 52 aylık dönem için; 52 ay X 238.095 USD (12.380.940 USD) müvekkilinin zararı olduğunu, çalışılan dönem için müvekkili şirketin uğradığı zarar miktarı olan 780.200,55 USD ile 52 aylık çalışmayan dönem için uğranılan zarar miktarının toplamının = 13.161.140,55 USD yaptığını, …A.Ş’nin gazete haberlerinde de yer aldığı üzere 1998 Dünya krizi neticesinde bankalarla problem yaşamaları sonucu faaliyetlerini askıya alma sebebiyle … nolu sözleşmeye uymadıklarını bu nedenle duruşlar ve çalışılmayan sürenin sorumlusunun …A.Ş olduğunu belirterek şimdilik fazlaya ilişkin hakların saklı tutulması koşuluyla 500.000 YTL’nin dava tarihinden itibaren işleyerek ticari faiziyle birlikte davalıdan alınarak müvekkiline verilmesini talep ve dava etmiştir.
ISLAH : Davacı vekili 16/03/2021 tarihli ıslah dilekçesi ile dava dilekçesinde alacaklarının USD cinsinden belirttiklerini ve sonuç kısmında şimdilik 500.000 TL talep ettiklerini, dava tarihi itibariyle geçerli kurdan hesaplama yapıldığında dava dilekçesindeki 500.000 TL’nin karşılığının 372.939,5 USD olduğunu, ıslah taleplerini terditli yaptıklarını, birinci taleplerinin alacaklarını 929.061,00 USD’ye tekabül eden 6.994.813,00 TL’ye yükselttiklerini, bu talepleri kabul edilmediği takdirde bilirkişi raporuyla bulunan 5.217.284,55 USD’nin dava tarihi itibariyle geçerli kurdan Türk Lirasına çevrilmesi suretiyle 6.994.813,00 TL’ye yükselttiklerini ve fazlaya ilişkin haklarını saklı tuttuklarını bildirmiştir.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesinde, davanın zamanaşımına uğradığını, iddia edilen haksız fesih tarihinin Mayıs 1999 olduğunu, Borçlar Kanunun 126 maddesinin 4.bendine göre zamanaşımının 5 yıl olduğunu, bu nedenle davanın zamanaşımına uğradığını, müvekkili şirket tarafından taraflar arasındaki sözleşmenin haksız feshedildiği iddiasının doğru olmadığını, davacı şirketin çok sayıda kişi ve kuruluşa borçlu olduğundan sürekli icra takipleri ve hacizlere maruz kalındığını, bu takip ve hacizlerin doğrudan üretim yapılacak tesislere yöneltildiğinden bu tesislerden amaçlanan üretim sonuçlarının hiç bir şekilde mümkün olmadığını ve durumun düzelmeyeceğinin anlaşıldığını, bizzat davacıdan kaynaklanan bu olgular karşısında işbirliğinin devamının düşünülemeyeceğini bu nedenle müvekkili şirketin sözleşmeyi sona erdirmesinin haksız olduğundan da söz edilemeyeceğini, 01/10/1998 tarihli sözleşmenin yürürlüğe bile girmediğini, sözleşmenin eki niteliğindeki protokol hükümlerine göre “…’a aşağıdaki tarihlerde karşılarında yazılı miktarı ödeyecektir, 06/10/1998 günü 54.000 USD, 16/10/1998 günü 146.000 USD, 30/10/1998 günü 100.000 USD. Bu ödemelerin yapılması şartıyla 01/10/1998 günlü işbirliği sözleşmesi yürürlüğe girecektir. Ödemeler yapılmadığından sözleşme geçerli olmayacak ve yürürlüğe girmeyecektir” denildiğini, davacı tarafın bu ödemeleri yapmadığını, davacının uğradığının iddia ettiği zarar kalemlerinin önceki beyanları ile bağdaşmadığını, kabul etmemekle birlikte İzmir … Asliye Ticaret mahkemesinde belirlenen Mayıs 1999 tarihine kadar ki zararın 267.200,55 USD olduğunu, ayrıca aynı mahkemedeki bilirkişi raporunda uygulanmayan süre nedeniyle zararın 7.218.719 USD olarak belirlendiğini, davacı tarafın beyanlarının çelişkili olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE : Dava, adi ortaklığın tasfiyesi ve kar payı alacağı istemine ilişkindir.
DELİLLER : İzmir … Asliye Ticaret mahkemesine ait… Esas …Karar nolu dosya, taraflar arasında imzalanan 01/10/1998 tarihli G/98-10-02 nolu ihracat işbirliği sözleşmesi, …ile … yetkilileri arasında imzalanan 20/04/1998 tarihli yediemin sözleşmesi,
Beyoğlu … Asliye Ticaret Mahkemesince 28/01/2010 tarih …Esas …Karar nolu ilam ile; taraflar arasındaki sözleşmenin yürürlüğe girdiği, sözleşmenin taraflarca feshedilmediği ve sözleşmenin bitim tarihi olan 01.10.2003 tarihine kadar yürürlükte kaldığı, davacının toplam 58 aylık sürede gerçekleşen kar kaybını talep ettiği, ilk altı aylık dönem için İzmir … ticaret Mahkemesinin … sayılı davasının kesin hüküm teşkil etmesi nedeniyle istenemeyeceği, adi ortaklık davasında 5 yıllık zamanaşımı süresinin bulunması ve eldeki davanın 08.5.2007 tarihinde açılmış olması nedeniyle 8.5.2002 tarihinden önceki döneme ilişkin taleplerin zamanaşımına uğradığı ve bu nedenle davacının 8.5.2002 ile sözleşmenin süre sonu olan 01.10.2003 tarihleri arasındaki dönem için talepte bulunabileceği, davacının davadaki talep olan 500.00 TL sını 58 aylık dönemin herhangi bir bölümüne hasretmediği için 500.000 TL nın 58’e bölümü ile ortaya çıkan 8620,68 TL nın bir aylık talebi olup, 08.05.2002 ile 01.10.2003 tarihleri arası için 16 ay 22 güne tekabül eden 144.252,71 TL sını talep edebileceği gerekçesiyle 144.252,71 TL nın dava tarihinden itibaren değişen oranda avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, bakiye 51.724,13 TL sının kesin hüküm ve 304.023,16 TL nın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiş, hüküm taraflarca temyiz edilmiştir.
Yargıtay 13. Hukuk Dairesi tarafından 21/02/2012 tarih 2011/8997 Esas 2012/3471 Karar nolu ilam ile “
1- Taraflar arasında 1.10.1998 tarihli sözleşme ile tesis edilen hukuki ilişkinin adi ortaklık niteliğinde bulunduğu tarafların ve mahkemenin kabulünde olduğu gibi, taraflar arasında daha önce görülüp kesinleşen İzmir … Ticaret Mahkemesinin …sayılı dosyası ile tüm dosya kapsamında anlaşılmaktadır. Öte yandan sözleşmenin taraflarca feshedilmeden sözleşme süresi sonu olan 01.10.2003 tarihine kadar yürürlükte bulunduğu … sayılı dosyada verilen mahkeme kararıyla belirlenmiştir. Dosyada tarafların sözleşmeyi feshettiklerine dair karşı tarafa ulaşmış bir irade beyanıda yoktur. Esasen mahkemenin kabulüde bu yöndedir. Hal böyle olunca sözleşmenin 01.10.2003 tarihine kadar yürürlükte kaldığının kabulü zorunludur. Taraflar sözleşmeyi feshetmedikleri gibi adi ortaklığı tasfiyede etmemişlerdir. Taraflar arasındaki ortaklık süre sonu olan 01.10.2003 tarihinde bitmesine rağmen henüz tasfiye yapılmadığı için zamanaşımı süresi de işlemeye başlamamıştır. Ortaklığın sona ermesi başka bir şey, tasfiyenin yapılması ise başka bir olgu olup, tarafların birbirlerinden olan alacakları ancak ortaklığın tasfiyesi sonunda belirlenebilir, istenebilir hale gelebilir. Bu haliyle olayda zamanaşımı süresinin dolmadığı anlaşılmaktadır. Kaldıki sözleşmenin bitim tarihi 01.10.2003 tarihi olup, eldeki dava 08.05.2007 Tarihinde zamanaşımı süresi dolmadan açılmış bulunmaktadır. Bu itibarla, mahkemenin 08.05.2002 tarihinden önceki talep haklarının, zamanaşımına uğradığı gerekçesiyle reddine dair karar usul ve yasaya aykırıdır.
Taraflar arasında görülen İzmir … Ticaret Mahkemesinin… E. sayılı davasında davacı… A.Ş’nin 07.04.2000 tarihinde açtığı davada, o dasyanın davalısı olan …Ltd. Şti’ne teslim ettiği demirlerin karşılığında…’e ait taşınmazlar üzerine ipotek konulduğu, …’in demirleri iade etmemesi nedeniyle ipoteğin paraya çevrilmesi için takip yaptığı itiraz edilincede itirazın iptalini istediği, davalı durumda olan … Ltd. Şti.’nin ise o dosya ile birleşen davasında kendilerine teslim edilen demirlerin teminatı olarak …A.Ş’ne verdiği çeklerden dolayı borçlu bulunmadığının tesbitini istediği ve yargılama sonunda…’in…A.Ş’ne borçlu olmadığı, aksine alacaklı olduğu kabul edilerek …A.Ş’nin davasının reddine,…’in davasının kabulüne karar verilmiş, karar Yargıtay’dan geçerek 04.02.2008 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır. Bahsi geçen dava dosyasında dayanılan maddi vakıalar ile eldeki davadaki maddi vakıaların birbiriyle ilgisi bulunmamaktadır. Gerçekten açılan dava dosyasında sadece taşınmaz üzerine konulan ipotek ve verilen çeklere ilişkin yapılmış olup, eldeki dava ise davacının uğradığını iddia ettiği kar kaybına yöneliktir. Bu itibarla … sayılı dava dosyasında verilen kararın, davacı …Ltd. Şti.’nin Mayıs 1999 tarihinden önceki döneme ilişkin talebi açısından kesin hüküm teşkil ettiğinin kabulü olanaksızdır. Bir başka deyişle anılan dava dosyasında verilen karar, Mayıs 1999 tarihinden önceki hukuki ihtilafı çözer nitelikte bir karar olmayıp, eldeki dava için tespit hükmü niteliğinde bulunmaktadır. Hal böyle olunca, … sayılı dosyada verilen kararın, davacı …’in Mayıs 1999 tarihinden önceki dönem için talep edebileceği miktarı tesbit eden ve ancak o döneme ilişkin hukuki ihtilafı bitirmeyen nitelikte bulunduğunun kabulü gerekir. Davacı …’in Mayıs 1999 tarihinden önceki döneme ilişkin ne kadar alacaklı olduğu o dosyadan belirlendiği içinde tesbit hükmü niteliğinde bulunan o karardaki belirlenen miktarın eldeki davadada gözönünde bulundurulması gerekir. Mahkemece Mayıs 1999 tarihinden önceki döneme ilişkin ihtilaf yönünden …sayılı dosyada verilen kararın kesin hüküm teşkil etmesine dayanılarak yazılı şekilde karar verilmiş olmasında bu haliyle usul ve yasaya uygunluk bulunmamaktadır.
Davacının eldeki davadaki talebi, Mayıs 1999 tarihinden önceki dönem için 780.200,55 dolar ve Mayıs 1999 tarihinden sözleşme sonu olan tarihe kadarki dönem içinde 12.380,940 dolar olmak üzere toplam 13.161.140,55 dolardan fazlası saklı tutularak 500.000,00 TL nın tahsiline ilişkindir. Mahkemece ise, talep konusu olan 58 aylık süreye 50.000,00 TL sının bölünerek aylık talep bulunmuş ve 08.05.2002 tarihinden sözleşme süresi sonuna kadar olan kısma uygulanmak suretiyle davacının talebi kısmen kabul edilmiştir. Mahkemenin bu kabul tarzı, taraflar arasındaki ihtilafın sadece 500.000,00 TL olduğu durum için geçerlidir. Oysaki eldeki dava kısmi dava olup, mahkemece davacının ne kadar talep edebileceği belirlenerek, talep edilebilecek tutarın 500.000,00 TL den fazla olması halinde davanın kabulüne karar verilmesi gerekir. Mahkeme kararı bu yönüylede taraflar arasındaki ihtilafı çözecek nitelikte bulunmadığı için usul ve yasaya aykırıdır.
Yukarıda değinilen hususlar birlikte değerlendirildiğinde, mahkemenin zamanaşımına, … sayılı dasyada verilen kararın Mayıs 1999 tarihinden önceki dönem
için kesin hüküm teşkil ettiğine ve 500.000,00 TL talebin değerlendiriliş şekline ilişkin kararının usul ve yasaya aykırı bulunduğundan bozulmasına karar verilmesi gerekmiştir.
2-Davacının davada ileri sürdüğü maddi olgular ve talep şekli, taraflar arasındaki adi ortaklığın tasfiyesinide kapsar niteliktedir. HUMK.nın 76. maddesi uyarınca davada maddi olguların açıklanması taraflara, ileri sürülen maddi olguların hukuki nitelendirmesi ve uygulanacak yasa maddelerinin tespit edilmesi ise hakime ait bir görevdir. Davadaki ileri sürülüşe göre, taraflar arasında düzenlenen 01.10.1998 tarihli sözleşme BK.nın 520 ve devamı maddelerinde düzenlenen adi ortaklık sözleşmesi olup, uyuşmazlığında adi ortaklık hükümlerine göre çözümlenmesi gerekir.
Borçlar Kanununun adi ortaklığa ilişkin 520 ve onu izleyen maddeleri gereğince adi ortaklığın kurulabilmesi için yazılı şekil gerekli olmayıp, adi ortaklık sözleşmesi sözlü olarak da yapılabilir. Davacının iddiası ve davalının açıklamalarına göre, taraflar arasında 2004 yılı Ekim ayında sözlü olarak meyve fidancılığı, süs bitkileri üretimi ve satılması konularında ortaklık kurulmak üzere sözlü anlaşma yapılıp akabinde ortaklığın fiilen son bulduğu uyuşmazlık konusu değildir. Ortaklık son bulduğuna göre tasfiyenin de mahkemece bizzat yaptırılması gerekir. Ortaklığın feshi ile ortaklığın tasfiyesi ayrı ayrı hukuki işlemlerdir. BK.nun 538. maddesinde belirtildiği gibi tasfiye,bütün hesapların görülüp ortaklığın aktif ve pasif bütün mal varlığının belirlenip ortakların birbirleri ile alacak verecek ve ortaklıktan dolayı olan ilişkilerinin kesilmesi yoluyla ortaklığın sona erdirilmesi malların paylaşılması ya da satış yoluyla elden çıkarılmasıdır. Ortaklık sözleşmesinde hüküm bulunduğu takdirde tasfiyenin bu sözleşmedeki hükümlere göre yapılması asıldır. Böyle bir hükmün bulunmaması halinde ise tasfiyenin bu defa BK.nun 539. maddesindeki sıra takip edilerek yapılması gerekir. Açıklanan bu hukuki olgular karşısında öncelikle ortaklığın sona erdiği tarih itibariyle aktif ve pasif mal varlığı belirlenmeli, taraflardan ortaklık hesabını gösterir hesap istenilmeli, verilen hesapta uyuşmazlık çıktığı takdirde taraflardan delilleri sorularak toplanmalı, bu şekilde belirlenen varlığın ne şekilde tasfiye edileceği taraflardan sorulmalı, tasfiyede anlaştıkları takdirde ona göre karar verilmelidir. Taraflar tasfiye konusunda anlaşamadıkları takdirde, mahkemenin tayin edeceği tasfiye memuru marifetiyle tespit edilen ortaklık varlığının değerleri bilirkişi marifetiyle belirlenip, elde edilen gelirden veya belirlenen değerlerinden öncelikle ortaklığın borçları ödendikten sonra kalan kısmın taraflar arasında paylaştırılmasına karar verilmelidir.
Mahkemece açıklanan şekilde tarafların iddia ve savunmaları üzerinde durularak, davacı …Ltd. Şti. nin 2001/851 sayılı dosyada alınan bilirkişi raporuna karşı beyanda bulunduğu 24.06.2002 tarihli dilekçesindeki süreye ve miktara ilişkin açıklamaları da gözetilerek ve az yukarıda (1) numaralı bentte yer alan hususlarda dikkate alınarak ve değerlendirilerek, yukarıda açıklanan şekilde fesih ve tasfiyenin mahkemece yaptırılmasına karar verilmesi gerekirken, taraflar arasındaki hukuki ilişkinin içeriğine uygun düşmeyecek şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırıdır. Bozmayı gerektirir.
Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle; temyiz olunan kararın davacı yararına, (2) numaralı bent uyarıncada taraflar yararına BOZULMASINA,” şeklinde karar verildiği görülmüştür.
Davalı tarafça karar düzeltme talebinde bulunmuş, karar düzeltme talebi reddedilmiş daha sonra davalı vekilince, Yargıtay bozma ilamında başka bir şirketin ünvanından bahsedildiği belirtilerek ayrıca başkaca bir takım nedenler ileri sürülerek ve bu konuda 10/09/2013 tarihli …tarafından hazırlanan hukuki görüş raporu da eklenerek, maddi hata düzeltme talebinde bulunulmuş, yargıtayın ilgili dairesi tarafından yargıtay bozma ilamındaki taraflarla ilgisi olmayan şirket ünvanları çıkartılarak maddi hata düzeltilmiştir.
Mahkememizce yargıtay bozma ilamına uyulmasına karar verilmiştir.
Tarafların dilekçelerinde yer alan ve yargıtay bozma ilamında da belirtilen İzmir … Asliye Ticaret mahkemesine ait… Esas nolu dosya ve ekleri alınıp incelendiğinde; davacı …A.Ş tarafından …Ltd. Şti hakkında19/04/2000 tarihinde itirazın iptaline ilişkin dava açıldığı, dava dilekçesi incelendiğinde; taraflar arasında ihracat işbirliği sözleşmesi imzalandığını, bu sözleşme kapsamına uygun olarak davalı …Ltd. Şti’nin gelecekte hasıl olacak ihtiyacında kullanılması düşünülerek müvekkili …’e ait 8.694.865 kg ham kütük demirin istenildiğinde müvekkili… iade edilmek üzere davalının Foça yolunda bulunan fabrika sahasına iskif edildiğini, sözü edilen demirin davalı şirket adına yetkilisi …’a 20/04/1998 tarihli yediemin sözleşmesi ile teslim edildiğini, bu demirleri müvekkiline iade edilmemesi halinde teminat olarak davalı …’in maliki bulunduğu taşınmazlara … lehine ipotek tesis edildiğini, davalı yediemininde bulunan 8.694.865 kg demirin müvekkiline teslim edilmesi, teslim edilmemesi halinde dava açılacağı belirtilerek karşı tarafa Beyoğlu … Noterliğince keşide edilen …tarihli ihtarname gönderildiğini, davalıya teslim edilen demirden müvekkili şirket tarafından hazırlanan 04/05/1998 tarihli rapora göre 1.469.480 kg ham demirin müvekkili … tarafından alındığını, davalı uhdesinde 7.225.385 kg demir kaldığını, dava konusu ham kütüklerin üretilip müvekkiline teslim edilmesi gerekirken , davalı tarafın kütük demirleri anlaşmaya aykırı olarak kendi ihtiyaçları doğrultusunda kullandığını, iade etmediğini belirterek söz konusu demirin tonu 200 USD’den hesaplanarak 1.445.077 USD’nin TL karşılığının tahsili ve ipotek miktarı da gözetilerek ipoteğin paraya çevrilmesi amacıyla …Memurluğunun …Esas sayılı dosyası ile takip başlatıldığını, davalı şirketin itiraz ederek durdurduğunu belirterek itirazın iptaline karar verilmesini talep etmiş, dava dilekçesine ipotek belgesi , ihracat iş birliği sözleşmesi, dava dilekçesinde bahsi geçen … tarihli yediemin sözleşmesi, davacı şirkete ait 04/05/1998 tarihli raporun, ve Beyoğlu … Noterliğine ait ihtarnamenin eklendiği görülmüştür. Davalı …tarafından sunulan cevap dilekçesi incelendiğinde; davacı…’in sözleşme hükümlerine uymadığı, üretimi gerçekleştirmediğini, hammaddesizlik sebebiyle fabrikanın durmasına sebebiyet verdiğini, müvekkili şirketin kar payını ödemediğini ve sözleşmeyi tek taraflı olarak haksız olarak feshettiğini bu nedenle müvekkilinin kar kaybı alacağının söz konusu olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Davalı …tarafından dosyaya sunulan cevaba cevap dilekçesinde; taraflar arasında adi ortaklık dışında istisna akdi ile kira ilişkisi ve cari hesap ilişkisi bulunduğunu, ihracat iş birliği sözleşeside önce 09/06/1998 tarih …yevmiye no ile kira sözlemesi imzalandığını, ihracat iş birliği sözleşmesinden önce imzalanan bu sözleşmenin sona erdirilmediğini ve halen devam ettiğini belirttiği görülmüştür. İzmir … Asliye Ticaret mahkemesine ait …esas …Karar nolu dosyanın 07/04/2004 tarihinde İzmir … Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas nolu dosyası ile birleştirilmesine karar verildiği görülmüş olup bu dosya incelendiğinde; davacısının … Metal , Davalının ise …olduğu, …Metal’in dava dilekçesinde; taraflar arasında önce cari hesap şeklinde başlayan daha sonra taraflar arasında imzalanan ihracat iş birliği sözleşmesiyle süren ancak davalı şirketin edimlerini yerine getirmemesi nedeniyle sona eren cari hesap ilişkisi bulunduğunu, taraflar arasında imzalanan 03/06/1998 tarihli protokol gereğince 6.224.845 kg kütüğün teminatı olmak üzere toplam 390.000 YTL tutarlı çek keşide edilerek … verildiğini, ayrıca bu demirler için müvekkiline ait fabrika binasının da … ipotek edildiğini, çeklerin teminat amacıyla verildiğini, …tarafından çeklerin, İzmir … İcra Müdürlüğünün …Esas sayılı dosyası ile takibe konulduğunu, çeklerin hem teminat çeki olduğu hem de zamanaşımına uğradığını belirterek icra dosyasına konu edilen çeklerden dolayı müvekkilinin…’e borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava ettiği görülmüştür .
…A.Ş tarafından İzmir … Asliye Ticaret mahkemesine sunulan 23/06/2004 tarihli dilekçede …A.Ş ne ait hammaddenin,…Ltd. Şti elinde sürekli olarak haczedilmesi nedeniyle ilişkinin yürümesinin engellendiğini, davacı …’in hiç bir zaman fabrikada bulunmayıp fabrikanın, ilişkinin en başından itibaren …Ltd. Şti tarafından kullanıldığını ve yönetildiğini, taraflar arasındaki ilişkinin hacizlerin önlenmesine ilişkin olduğunu, 09/06/1998 tarihli kira sözleşmesi ile haciz uygulamaya gelen 3. Kişilerin engellenmesi amaçlandığını, tarafların üst üste çeşitli sözleşmeler yapmasının da hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, çalışmayan günlere ilişkin tazminat istenemeyeceğini, duruşların neden kaynaklandığının araştırılması gerektiğini, duruşların nedeninin …Ltd. Şti’nin borçları nedeniyle müvekkiline ait hammaddeye 3. Kişiler tarafından konulan hacizler olduğunu belirttiği görülmüştür.
İzmir … Asliye Ticaret Mahkemesince alınan 06/11/2003 tarihli rapor incelendiğinde; raporda olayların kronolojik olarak anlatıldığı buna göre, … tarafından 31/12/1997 tarihinde …Metal’in fabrika sahasının 10.114.505 kg kütük demir indirildiği, daha sonra taraflar arasında 01/01/1998 tarihli sözleşme imzalandığı, buna göre… A.Ş’nin her yıl mamül haline getirerek ihraç etmek istediği 40.000 mt mamülün belirlenen ücretle saptanan ebatlarda işlenerek teslim edilmesi konusunda anlaşıldığını, taraflar arasında istisna akdinin bulunduğunu, 20/04/1998 tarihinde, 31/12/1997 tarihinde teslim edilen kütük demirlerden geriye kalan 8.694.865 kg miktar için yediemin sözleşmesi imzalandığını, davacı şirket görevlisi … tarafından 04/05/1998 tarihinde yapılan stok tespitinde evvelce verilen 354000 kg’ın işlenerek alımından ve 1.115.480 kg’ın da başka bir şirkete olan borca karşılık verilmesi nedeniyle 7.225.385 kg kalması gerektiği halde 6.542.000 demir kaldığı, 683.385 kg’ın eksik olduğunun belirlendiği, daha sonra taraflar arasında 20/05/1998 tarihinde ipotek sözleşmesi yapıldığını, 03/06/1998 tarihinde 21/05/1998 tarihi itibariyle 8.427.345 kg demirin muhtelif yerlere ihracından sonra 6.224.705 kg kaldığına dair mutabakat zabtı imzalandığı ve bu demirlerin teminatı olarak 390.000 YTL’lik teminat çekinin… tarafından…’e verildiğini, 09/06/1998 tarihinde …’e ait fabrikanın kiralanması amacıyla sözleşme yapıldığını, 01/10/1998 tarihinden sonra 5 yıl süre ile geçerli ihracat iş birliği sözleşmesi imzalanarak davacı …A.Ş’nin 5 yıl süre ile davalı…’e ait fabrikadaki üretimi yöneterek ve sağladığı kütük demirden üretilen mamülleri pazarlayarak elde edilecek bedelin masraflar indirildikten sonra kalan kazancın taraflar arasında %25 ve %75 nispetinde paylaşılmasının kararlaştırıldığını, …tarafından 08/04/1999 tarihli ihtarname ile 6.224.845 kg demirden 1.795.754 kilogramının … iade edimesinden sonra sonra geriye 4.429.091 kg kütük demir kaldığını, adi ortaklık sözleşmesi gereğince tahakkuk eden 775.090.92 USD alacakları bulunduğunu, bu alacağın kütük demirin bedelinden mahsubu nedeniyle geriye hiç bir borç kalmadığını belirterek 390.000 TL’lik teminat çeklerinin iade edilmesi istenilmiş, … tarafından cevabi ihtarnamelerde ise …’in kalan kütük demirleri iade etmediğini, kendi ihtiyaçları için kullanıldığını, …’e ait demirlerin haczedildiğini, …arafından istihkak davası açılmak zorunda kalındığını, belirtilen nedenlerle kira sözleşmesinin feshettiklerini ve kiralananı 29/05/1999 tarihi itibariyle tahliye edeceklerini bildirdikleri, … tarafından gönderilen 31/05/1990 tarihli ihtarnamede ise …’in kendilerine kira borcu olduğunu, ihracat işbirliği sözleşmesi nedeniyle alacakları olduğunu, mahrum kalınan kar nedeniyle tazminat hakları bulunduğu belirtilen ihtarnameler çekildiği raporda bildirilmiştir. Raporda devamla …’in 29/05/1999 tarihinde fabrikayı boşalttığını, boşaltma sırasında tespit yaptırılmadığını, ne kadar demir kaldığının tespit edilmediğini, demirlerin büyük kısmının davalı … tarafından diğer şahıslara yaptığı üretimde kullanıldığının anlaşıldığını, adi ortaklık sözleşmesi gereğince ekincilerin işin organizasyonunu üstlendiğini, davalının da fabrika kullanma hakkını ortaklığa koyduğunu, ortaklık ilişkisi öncesinde yapılan kira sözleşmesinin, fabrikanın kullanım hakkının sermaye olarak ortaklığa koyulması nedeniyle kira hukuki bağının kopmuş olması gerektiğini, davacı ekincilerin ortaklığın kütük demir ihtiyacını karşılamayı üstlendiğini, kütük demir ihtiyacının … tarafından bedelsiz olarak verilmesinin amaçlanmayıp demirin ortaklığa satıcısı konumunda olduğunu, davalı …’in 08/04/1999 tarihinde …’e çektiği ihtarnamede geriye 4.429.091 kg demir kaldığını açıklamakla bu miktar ile kendisini bağladığını, bu miktarın tonu 175 USD’den çevirerek elde edilecek meblağ ortaklık öncesi cari hesap alacağına ve sözleşme gereğince doğan alacağına mahsup ettiğini böylelikle borcunun kalmadığını bildirdiğini, bilirkişi heyetince kütük demir hesabının raporda yapıldığı 03/06/1998 tarihli protokol gereğince davalı …’de kalan demir miktarının 6.224.845 kg olup 16/06/1998 tarihinde davacı … teslim edilen mamul tutarı 755.100 kg , 16/06/1998 tarihli sayımda belirlenen fason imalat tutarı 553.044 TL , sahada kalan 166.204 kg ve bilirkişi tarafından fason işlenmiş miktarlar da raporun 7. Sayfasında tek tek belirlenerek davalıda kalan kütük miktarının 4.415.949 kg olduğunu, davalıda kalan kütük demir miktarının bedelinin 708.804 USD yaptığını, her iki tarafa ait ticari defter ve belgeler incelenerek cari hesap alacağı niteliğinde değerlendirme yapıldığı buna göre davalı …’in davacı …’den dolar bazında düzenlenmiş cari hesap bakiye alacağının 804.980,55 USD olduğunu, davalının fatura edilmemiş üretim işçilik bedeli olarak 171.024 USD , sözleşmenin 4.1 maddesine göre ham maddesizlikten dolayı fabrikanın çalışamaması durumunda saat olarak 600 USD işletmeye gelir yazılacağı hükmü nedeniyle 513.000 USD çalışılmayan süre tazminatı, işçilerin kıdem ve ihbar tazminat alacağı 48.256 USD olmak üzere davalı …’in davacı …den toplam 1.537.260,55 USD alacağı olduğu, bundan davalı …’de kalan kütük demir bedeli olan 708.804 USD mahsup edildiğinde davalı …’in Ekincilerden 828.456,55 USD alacağının bulunduğu yönünde rapor düzenlendiği, aynı heyet tarafından verilen ek rapor incelendiğinde, tarafların ticari defter ve belgelerin birbirini teyit etmediği, davacının defterine de işlenmiş olan işçilik fatura bedelleri ve bu faturalardaki işlenen demir miktarı nazara alınarak hesaplama yapıldığı, çalışılmayan günler alacağına ilişkin itiraz değerlendirildiğinde davalı … nezdinde sonuçta 4.415.949 kg kütük demirin kaldığının belirlendiğini bu durumdan fabrikanın kütük demirsiz kalmamasının gerektiğinin açık olduğunu, işlenecek demir bulunmamasının nedeninin ise mevcut olması gereken demirin davalı … tarafından başka işlerde kullanıldığını veya borçları nedeniyle haczedilmesi nedeniyle olduğunu, bu nedenle davalının çalışılmayan günlere ait tazminat istememesi gerektiğini noter tespitlerinde fabrikada demir kalmadığının belirlendiğini davalı …’in bu demirlerin ne olduğunu açıklayamadığını, buna göre davalının dolar bazında düzenlenmiş cari hesap bakiye alacağının 804.980,55 USD kalan fason işçilik alacağının 171.024,00 USD olup toplam 976.004,55 USD …’in alacağı olup bundan davalıdan kalan kütük demir bedeli olan 708.804 USD düşüldüğünde kalan …’in alacağının 267.200,55 USD olduğunun belirlendiği, İzmir … Asliye Ticaret Mahkemesince verilen kararda taraflar arasında adi ortaklığın devam ettiği, tarafların fesih ve tasfiyeye dair herhangi bir beyanının olmadığı belirtilerek, …in alacaklı olmayıp tam tersine davalı …’e 267.200,55 USD borçlu olduğu bilirkişi raporu ile belirlendiği belirtilerek … tarafından açılan asıl davanın reddine , … tarafından açılan birleşen davanın ise kabulü ile kararda belirtilen çekler nedeniyle …’in … borçlu olmadığının tespitine karar verildiği, kararın Yargıtay 19. Hukuk Dairesince, ilk derece mahkemesince gerekçeli kararda davacının sözleşmeyi fesihte haklı olmadığı şeklinde bir ibare yer almamasına rağmen, mahkemece davacının sözleşmeyi fesihte haklı olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verdiği belirtilerek kararın onandığı , karar düzeltme talebinin de reddine karar verilerek kararın kesinleştiği görülmüştür.
Taraflar arasında imzalanan 01/10/1998 tarihli G/98-10-02 ihracat işbirliği sözleşmesi incelendiğinde; sözleşmenin konusunun 1. Maddede düzenlendiği, buna göre … Metal’e ait fabrikada sözleşmede belirtilen maddelere göre müştereken köşebent , kare, lama demirleri üretmeleri ve ürünlerin ek dış tarafından ihraç edilmesi veya gerektiğinde iç piyasaya satışı ve buradan elde edilecek karın paylaşılması şeklinde oluşturulan işbirliğine ilişkin hükümlere düzenlendiği, taraflar arasında akdedilen 01/01/1998 tarihli 98001 ve 98002 numaralı sözleşmenin ve taşeron sözleşmelerinin sona erdiği, ikinci maddesine göre sözleşmenin 5 yıl geçerli olup 01/10/1998 tarihinde başlayacağı , 01/10/2003 tarihinde biteceğinin belirlendiği, 3. Maddesinde fabrika yönetiminin ek dış’a ait olduğu, …’in denetleme hakkı bulunduğu, 4.1 maddesine göre üretim maliyetleri kapsamında bulunan ve fabrikanın üretimine devamını sağlayan tüm hammadde , yedek parça ve sarf malzemesi Ek Dış tarafından değerlendirilir ve alınır, Ek Dış fabrikayı hammaddesiz bırakamaz , hammaddesizlikten dolayı gerçekleşen duruşlarda 600 USD / Saat işletmeye gelir kaydedilir denildiği, 4.2 maddesinde aylık üretimin 7000 mt olarak hedeflendiği, alt yapıdan kaynaklanan duruşlar dışında yıllık revizyon duruşlarının 25 günü geçemeyeceği, karın oluşumunun 7. Maddede düzenlendiği, maddedeki giderlerin düşülmesinden sonra kalan kısmın paylaşıma esas alınacağının belirlendiği, maddede giderlerin tek tek sayıldığı, 8. Maddede kar ve zarar olarak tarif edilen meblağın %75’inin …’e %25’inin ise Ek Dış’a ait olacağının belirlendiği, faturayla ilgili düzenlenmelerin sözleşmenin 9 ve 10. Maddelerinde yer aldığı görülmüştür. Sözleşmenin ekinde davacı vekilince sözleşmeden önceki döneme ait temmuz , ağustos , eylül 1998 dönemlerine ait aylı üretim raporlarının ve sözleşme kapsamında kalan ekim 1998, kasım 1998 , aralık 1998, ocak 1999, şubat 1999, mart 1999 , nisan 1999 dönemlerine ait … Metal tarafından hazırlanan üretim raporlarına ilişkin çizelgelerin sunulduğu, 01/10/1998 tarihli sözleşmeye ek olarak aynı tarihli protokol düzenlendiği incelendiğinde, … Metal’in Ek Dış’a 06/10/1998 günü 54.000 USD, 16/10/1998 günü 146.000 USD, 30/10/1998 günü 100.000 USD ödeyeceği, bu bedellerin ödenmesi şartıyla 01/10/1998 günlü sözleşmenin yürürlüğe gireceğini kararlaştırıldığı görülmüştür. Davalı … tarafından davacı …’e gönderilen 18/05/1999 tarih… yevmiye sayılı ihtarname ile …Noterliğinin 09/06/1998 tarih ve …yevmiye sayılı kira sözleşmesini, kiralanan yerde birçok haciz işlemi yapımış olduğundan ve kiralanan yerde kalmanın müvekkili açısından tehlike arz etmeye başladığını belirterek sözleşmenin feshedildiğini ve mecurun 29/05/1999 tarihinde tahliye edileceğinin bildirildiği , bu ihtarnameye karşılık davacı … tarafından verilen 31/05/1999 tarih 17732 cevabi ihtarnamede; muhatabın kirası altında bulunan davacı şirkete ait fabrika, makine ve teferrüatın tescili bulunduğu ve bu makine ve teçhizatın İİK 83/c hükmü gereğince müstakilen haczedilemeyeceği, muhatap tarafından hacze engel olunmadığı ve itiraz edilmediği, …’in yükümlülüklerini yerine getirmediği açıklanarak 3 gün içinde 1.050.000 USD alacağın ödenmesini ihtar edildiği görülmüştür.
Taraflara, ortaklığın bittiği 01/10/2003 tarihi itibariyle aktif ve pasif mal varlığı belirleneceğinden ortaklık hesabını gösterir hesapları sunması için süre verilmiş, taraf vekilleri 14/05/2013 tarihli duruşmada İzmir … Asliye Ticaret Mahkemesine ait … Esas sayılı dosyaya sunulan evraklar dışından adi ortaklığa ilişkin belge ve defterin olmadığı bildirilmiştir. Yargıtay bozma ilamı doğrultusunda tasfiye memurları atanarak adi ortaklığın sona erdiği tarih itibariyle ortaklığın aktif ve pasif malvarlığının belirlenmesi, ortaklık hesabının çıkarılması ve ortaklık varlığının tespit edilmesi istenilmiştir. 09/02/2015 tarihli tasfiye memurlarına ait rapor incelendiğinde; adi ortaklık adına tutulan herhangi bir belge bulunmadığı, davacı ve davalı tarafa ait ticari defter ve belgeler üzerinde inceleme yapıldığını, davacının defterlerinin usulüne uygun olarak tutulmadığı , yine davalı defterlerinin usulüne uygun olarak tutulmadığı belirtilerek , adi ortaklığın rayiç değer üzerinden değerlendirilebilecek bir varlığının bulunmadığını, usulüne uygun tutulmayan defterler incelendiğinde davacı …’in davalı …’e 206.591,67 TL borcu bulunduğunu, raporun sonuç ve kanaat kısmında ise adi ortaklığın aktifinde … Metal’den 206.591,67 TL alacağı, pasifinde Ek Dış’a 206.591,67 TL borcu olduğu, adi ortaklığın davalı ve davacıdan oluşan firmalar veya kişiler dışında adi ortaklık sonu hesabında da görüleceği üzere herhangi birine borcu veya herhangi birinden alacağı bulunmadığı ayrıca taşınır- taşınmaz varlığı bulunmadığı, kaydi olarak var sayılan adi ortaklık tarafından + 206.591,67 TL varlığı ve – 206.591,67 TL ise borcu bulunduğunu dolayısıyla varsayılan adi ortaklığın varlığının bulunmadığının bildirildiği görülmüştür.
… Ceza Mahkemesine ait … Esas…Karar nolu dosya incelendiğinde; dosyanın ekinde … Müdürlüğüne ait …Talimat sayılı dosyanın bulunduğu, … Bankası …A.Ş tarafından … Metal Hakkında İzmir … İcra Müdürlüğünün … Esas nolu dosyası ile 528.828 USD alacak için takip başlattığı, icra müdürlüğünce …Müdürlüğüne haciz amacıyla talimat yazıldığı, dosyanın içerisinde haczi tutanaklarının olduğu, fabrika binasındaki malların …’a teslim edildiği, daha sonraki tarihlerde ise satış için gidildiğinde fabrika binasında haczedilen malların bulunmadığı hususunda evraklar bulunduğu görülmüştür. Yine aynı dosya içerisinde; … Cumhuriyet Başsavcılığına şikayetçi … Bankası A.Ş tarafından sunulan 09/03/2000 tarihli şikayet dilekçesinde …, … Dış Tic. Ltd. Şti yetkilileri……, … Metal Ltd. Şti yetkilileri……, hakkında yedieminliği suistimal , alacaklıları zarara uğratmak amacıyla azaltmaktan şikayet dilekçesi verildiği, müvekkili banka tarafından alacaklısı olduğu … Metal hakkında … Müdürlüğünün … Talimat sayılı dosyadan 06/10/1998 tarihide hacze gidildiğini, haciz sırasında iş yerinde bulunan mallarla ilgili … tarafından…ait olduğu iddiasıyla istihkak iddiasında bulunulduğunu, bu nedenle haciz sırasında mahalde bulunan malların, …’a yediemin sıfatıyla teslim edildiğini, … tarafından banka lehine açılan istihkak davasında borçlunun davayı kabul ettiğini, bankaları tarafından ise istihkak iddiasını muvazaaya dayandığı hususunda cevap verildiğini, dava sırasında satışın ertelenmesi hususunda …’in tedbir talebinin mahkemece kabul edilmediğini, icra dosyasında hacizli menkullerin satış kararı alındığını, 16/09/1999 tarihinde haciz mahalline gidildiğinde malların çok büyük bir kısmının yok olduğunu, bu arada … Dış Tic .Ltd. Şti’nin müvekkili banka lehine açtığı istihkak davasının İzmir … İcra Tetkik Mercinin … Esas – … Karar sayılı ilamı ile muvazaanın varlığı nedeniyle reddedildiğini, … ile …’in müvekkilinden mal kaçırmak amacıyla muvazaalı işlemler yaptıklarını belirterek şüphelilerin yedieminli suistimal suçundan cezalandırılmasının talep edildiği görülmüştür. … Cumhuriyet Başsavcılğı tarafından hazırlanan iddianamede haczedilen malların, … Metal fabrikası çalışanı …a yediemin olarak teslim edildiğini daha sonra 16/09/1999 tarihinde fabrikaya gidildiğinde malların kaçırıldığının anlaşıldığını belirterek sanıkların cezalandırılması istemiyle kamu davası açıldığı, … Asliye Ceza Mahkemesinin… esas nolu dosyası ile şüpheliler hakkında dava açılmış, mahkemece 18/07/2005 tarihinde görevsizlik kararı verilmesi üzerine dosyanın … İcra Ceza Mahkemesinin… Esasına kaydı yapıldığı, yapılan yargılamalar sırasında şüphelilerin ifadesinin alındığı, … yetkilisi …10/09/2001 tarihli ifadesinde haczedilen mamullerin …’e ait olduğunu belirttiği görümüş, daha sonra davacı bankanın alacağının … A.Ş’ye temlik ettiği, temlik alanın duruşmayı takip etmemesi nedeniyle şikayet hakkının düşürülmesine mahkemece karar verildiği görülmüştür. Dosya içerisinde … ve … arasında imzalanan 09/06/1998 tarihli kira sözleşmesinin suretinin de bulunduğu görülmüştür. Yine dosya içerisinde bulunan İzmir … İcra Tetkik Mercine ait … Esas… Karar ve 23/12/1999 tarihli mahkeme kararı incelendiğinde, … tarafından … Metal hakkında istihkak davası açıldığı, davalının davayı kabul ettiği, 06/10 ve 12/10/1998 tarihli hacizlerden bahsedildiği, mahkemece tarafların sunduğu deliller değerlendirilerek alacaklılardan mal kaçırmak amacıyla fabrika ve müştemilatının kiralayarak rehnettikleri gibi muvazaalı işlemler yaptığı kanaatine varıldığından davacı … tarafından açılan davanın reddine karar verildiği görülmüştür.
Tasfiye memurları tarafından raporun dosyaya ibraz edilmesinden sonra 04/06/2015 tarihli duruşmada tasfiye memurlarının yanına bir hesap bilirkişisi, bir …konusunda uzman bilirkişi bir de adi ortaklığın tasfiyesi konusunda hukukçu bilirkişi eklenerek taraflara ait ticari defter ve belgeleri inceleme yetkisi de verilerek yargıtay bozma ilamı kapsamında rapor tanzim edilmesi istenilmiştir. 03/10/2016 tarihli rapor incelendiğinde; yargılama sürecinde 4.415.949 kg demirin davacı …’in elinde olması nedeniyle davacının alacağından düşüldüğünü, dolayısıyla 4.415.949 kg demiri uhdesinde tutan davacı tarafın bu demirin işletilmesi süresi boyunca elde edilecek gelirin isteyemeyeceği belirtilerek sonuç kısmında ise davacı ve davalı arasında borç/ alacak durumunun tespiti ve taraflarca yapılan ödeme iddialarına ilişkin tespit ve değerlendirme yapılabilmesi için 1998 – 2003 yıllarına ait tarafların ticari defter ve belgelerine ihtiyaç olduğu bildirilmiştir. Tasfiye memurları tarafından ayrık görüş raporu verildiği, incelendiğinde; mahkeme tarafından taraflarına verilen görevlendirme sonucu taraflar huzurunda tüm defter ve belgelerin taraflarca ibraz edildiği tutanağı bağlandığı ve kendilerince incelenerek tutanakla taraflara iade edildiğini, bilirkişi heyetinin mahkemeden defterleri incelemek için talepte bulunmadan rapor hazırladıklarını, çoğunluk görüş raporunun sonuç kısmındaki 5 nolu görüşe katılmadıklarını, ticari defter ve belgelerin kendilerince incelendiğini ve inceleme neticesinde daha önceki raporu sunduklarını belirttikleri görülmüştür. 24/11/2016 tarihli duruşmada davacı vekili ellerinde bulunan tüm ticari defter ve belgeleri daha önceden dosyaya sunduklarını, davalı vekili ise müvekkiline ait ticari defter ve belgelerin tasfiye memurlarınca incelenerek müvekkili şirket iade edildiğini, gerek duyulmasın halinde tekrar sunacaklarını belirtmiştir. Davalı vekiline 01/01/1998 -01/10/2003 tarihlerine kapsayan ticari defter ve belgelerini sunması için süre verilerek tekrar aynı bilirkişilerden itiraz dilekçeleri de değerlendirilerek ek rapor istenilmiştir. 11/10/2017 tarihli ek rapor incelendiğinde, tarafların dilekçelerinin özetlendiği, taraflarca sunulan belgelerin özetlendiği, demir fiyatlarının belli olmadığı, hesaplama için yeterli belgelerin sunulmadığı, taraflarca sunulan belgelerdeki hesaplama ve taleplerin doğru olup olmadığının denetlemesinin yapılamadığı, hesaplamaların belgelere dayanmayan ön görü tahmin niteliğinde olduğunu, en azından bir kapasite raporunu dayanak alan demir haddehane işlemleri konusunda mesleki kurum/ kuruluşu değerlendirmelerine bağlı hesaplama yapılmadığını belirttikleri ve raporun hiç bir değerlendirme içermediği hüküm kurmaya elverişli olmadığı görülmüştür. 11/10/2017 tarihli ek raporun hüküm vermeye elverişli olmaması nedeniyle 21/10/2017 tarihli duruşmada alınan ara kararında yargıtay bozma ilamı doğrultusunda tekrar ek rapor istenilmiştir. 14/11/2018 tarihinde sunulan 2. Ek rapor incelendiğinde, sonuç kısmında maliyet hesaplamalarında geçmişe yönelik hesaplama yapılmamakta , geçmiş dönemlerdeki maliyet rakamının gelecek ve bugün için kıyaslama ve öngörü amaçlı kullanılabileceği ve mutlaka defter kayıtlarından çıkartılabileceği, davacı tarafın yaptığı yapılan hesaplamaların geçerli bir maliyet hesaplama biçimi olmayacağı, geçmiş dönemlere ait üretim maliyeti ve kar zarar hesaplamasının yapılmasının mutlak surette üretim raporları , üretim maliyeti tabloları veya kapasite raporu v.b belgeler olmaksızın yapılmayacağı, yapılan hesaplamaların sağlıksız olacağı, taraflarca sunulan bilgi ve belgelerin yetersiz olduğu, davacı tarafça yapılan ve dosyada talep konusu yapılan ekonomik kar kaybı hesabının gerçeği yansıtmadığı, davacı tarafça yapılan üretim maliyeti ve kar zarar hesaplamasının bilirkişi heyetince kabul edilmemekle birlikte raporlarını mahiyeti anlaşılamayan maliyet payı hariç ve mahiyeti anlaşılamayan maliyet payı dahil seçenekli olarak hazırladıklarını bildirdikleri görülmüştür.
Yargıtay bozmasında önce alınan heyet raporu ile bozmadan sonra alınan rapor arasında çelişki olması ayrıca bozmadan sonra alınan raporda da bilirkişilerin hesaplama için yeterli bilgi belge bulunmadığı belirtilerek “mahiyeti anlaşılamayan” şeklinde ibareler kullanılarak terditli rapor hazırlanması nedeniyle dosya başka bir bilirkişi heyetine tevdi edilerek rapor tanzim edilmesi istenilmiştir.
Bu arada dosyaya davalı vekilince 17/04/2019 tarihinde uzman görüş raporu sunulmuş olup incelendiğinde; davacı …’in 01/05/2007 tarihli dava dilekçesinde, davalı …’in sözleşmeye aykırı olarak yeterli hammadde sağlamadığını ve üretimi engellendiğini iddia ederek alacak talep etmiş ise de davacı …’in 01/10/1998 – 31/05/1999 tarihleri arasındaki dönem ile ilgili olarak sadece İzmir … Asliye Ticaret Mahkemesindeki 2005 tarihli kararda kabul edilen 267.200,55 USD’yi talep edebileceği buna karşılık hammadde sağlanamaması nedeniyle 513.000 USD’yi talep edemeyeceği zira bu dosyadan alınan 2005 tarihli ek bilirkişi raporunda, üretimin bu süreçte belli aralıkla durmasının, … Metal’in mevcut olan demirlere başka işlerde kullanmasından veya borçları nedeniyle gerçekleştirilen haciz işlemlerinden kaynaklandığı kabul edilerek … Metal’in çalışılmayan günlere ait tazminat talep etme hakkı olmadığı vurgulanarak hammadde sağlanamaması nedeniyle üretimin durmasından kaynaklanan 513.000 USD’nin talep edilemeyeceği sonucuna varıldığını, İzmir … Asliye Ticaret Mahkemesinin de bu ek rapora istinaden kararda açıkça …’in …’e sadece 267.200,55 USD borçlu olduğunun belirtilerek hüküm kurulduğunu, böylelikle …’in mevcut olan demirleri başka işlerde kullandığının veya borçları nedeniyle haczedildiği olgusunun kesinleşmiş olduğunu, dosya içerisindeki belgelerden davacı … Metal’in 3. Kişilere olan borçları nedeniyle fabrika , makineler ve hammaddelerle ilgili olarak 06/10/1998 tarihli ihtiyati haciz tutanağı, 08/01/1999 , 11/03/1999 ve 11/05/1999 tarihli haciz tutanakları bulunduğunu, tüm bu nedenlerle … Metal’in 01/06/1999 – 30/09/2003 tarihleri arasındaki 52 aylık dönem ile ilgili olarak da kar kaybı alacağı bulunmadığını, dosyadan alınan ikinci ek bilirkişi raporunda da davacı tarafından yapılan üretim maliyeti ve kar / zarar hesaplanmasının afaki ve hayali olduğu gerçeği yansıtmadığı yönünde görüş bildirildiğini, …’in taraflar arasındaki mevcut kira sözleşmesinin 18/05/1999 tarihi itibariyle feshettiği, … Metal’in kira sözleşmesinin feshinden sonra kendisine ait söz konusu fabrikayı gelir elde edecek şekilde kullanmayarak zararın artmasına neden olduğunu bu nedenle TBK 114/2 yollamasıyla TBK 52/1 uyarınca indirim yapılması veya tazminatın tamamen kaldırılması görüşünde olduğunu bildirmiştir. Davalı vekilince 24/05/2019 tarihinde Metalurji ve malzeme mühendisi bilirkişi tarafından hazırlanan teknik görüş raporunu da dosyaya sunmuştur.
Mahkememizce 31/01/2019 tarihli duruşmada alınan ara karar uyarınca dosya yukarıda belirtildiği üzere farklı bir bilirkişi heyetine tevdi edilmiş olup, 11/11/2019 tarihinde sunulan heyet raporu incelendiğinde, 01/10/1998 – 31/05/1999 arası dönem için İzmir … Asliye Ticaret Mahkemesinin kesinleşen kararı kapsamında davacının davalıdan 267.200,55 USD alacaklı olduğu bu döneme ilişkin 513.000,00 USD’nin kesinleşen mahkeme kararı gereğince talep edilemeyeceğini, 01/06/1999 – 30/09/2003 tarihleri arasındaki dönem için ise davacının kar kaybı alacağının 4.950.084,00 USD olacağının tespit edildiği görülmüştür.
Rapora karşı her iki taraf vekilince itiraz edilmiş olup itirazların değerlendirilmesi ayrıca davalı tarafından sunulan uzman görüş raporunun da incelenerek ek rapor tanzim edilmesi için tekrar dosya son bilirkişi heyetine tevdi edilmiştir. 30/10/2020 tarihinde sunulan ek rapor incelendiğinde, 01/10/1998 – 31/05/1999 arası dönem için kök raporda belirttikleri görüşleri aynen muhafaza ettiklerini, 01/06/1999 – 30/09/2003 tarihleri arasındaki 52 aylık dönem için istenen kar kaybı açısından değerlendirme yapıldığında; dava tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanunun 96 (TBK 112) maddesi gereğince alacaklının borçludan borcun hiç veya gereği gibi ifa edilmemesi nedeniyle tazminat isteyebilmesi için bu yüzden bir zarara uğramış olması gerektiği, borçlu edayı gereği gibi ve vaktinde yerine getirseydi alacaklının mameleki ne durumda olacak idiyse bu durumla eylemli durum arasındaki fark olan müspet zarar , sözleşmenin hiç veya gereği gibi yerine getirilmemesinden doğan zarar olduğunu, kar mahrumiyetini de içinde aldığını, kar kaybının kardan mahrum kalma karşılığı meydana gelen zarar olduğunu ve kusuru ile sözleşmeyi fesheden taraftan isteneceğini, aslında kar kaybı açısından kardan yoksun kalan tarafın malvarlığında kusurlu hareketten önce ve sona bir değişiklik olmadığını, kardan yoksun kalan kusurlu hareket yüzünden mal varlığından ilerde meydana gelecek çoğalmadan mahrum kaldığını, TBK 114/ son fıkrası yoluyla sözleşmeden de uygulanması gereken TBK’nın 50. Maddesi uyarınca hakimin zararın tutar ve kapsamını doğrudan doğruya araştırmak ve tesit etmek zorunda olduğunu bu zararı tespit ederken de halin mutat ceryanı yanında , zarar görenin zararın azaltılması ve çoğalmasının önlenmesi için aldığı veya alması gereken tedbirleri de göz önünde bulundurması ve gerektiğinde TBK 52. Maddesini uygulaması gerektiğini, taraflar arasında sözleşme kapsamında Mayıs 1999 öncesine ait döneme ilişkin bazı verilerin bulunduğunu, bu tarihe kadar faaliyetin gerçekleştiğini ancak 01/06/1999 tarihinden itibaren sözleşmenin süresinin dolduğu tarihe kadar herhangi bir faaliyet bulunmadığını, dosyaya sunulan uzman görüş raporunda değilinen davacının müterafik kusuru açısında değerlendirme yapıldığında taraflar arasında dava konusu olan uyuşmazlığın ihracat iş birliği sözleşmesinden kaynaklandığını, taraflar arasında …’in kiraya veren …’in ise kiracı olduğu, davaya konu üretimin yapıldığı … Metal’e ait fabrikanın kullanılmasına ilişkin bir kira sözlemesi bulunduğu, anılan kira sözleşmesinin … tarafından Beyoğlu … Noterliğinden gönderilen 18/05/1999 tarih …yevmiye numaralı ihtarname ile feshedildiğini, dava konusu uyuşmazlığın kira sözleşmesinden kaynaklanan alacak / tazminat davası olmadığını bu nedenle kiralanan fabrikanın başkasına kiraya verilebileceği sürenin değerlendirilmesi ya da kiraya verenin fabrikanın başka şekilde kullandırmaması nedeniyle müterafik kusur değerlendirmesinin ancak kira sözleşmesi çerçevesinde tazminat talep edilmesi durumunda yapılabileceğini, dava konusu uyuşmazlığın ihracat iş birliği sözleşmesinden kaynaklanması nedeniyle davacının zararı tespit edilirken hali mutat ceryanı yanında zarar görenin zararın azaltılması ve çoğalmasının önlenmesi için aldığı veya alması gereken tedbirlerin gözönünde bulundurulabileceği ve gerektiğinde TBK 52. Maddesinin uygulanabileceğini belirttikleri görülmüştür.
İzmir … Asliye Ticaret Mahkemesine ait … Esas…Karar nolu dosyada bulunan bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere taraflar arasındaki hukuki ilişkilerin kök raporda, kronolojik sıralaması yapılmış olup … tarafından fabrika binasına 31/12/1997 tarihinde 10.114.505 kg kütük demir indirilmiş daha sonra taraflar arasında 01/01/1998 tarihli istisna sözleşmesi imzalanmış daha sonra 20/04/1998 tarihinde taraflar arasında sureti dosyada da mevcut yediemin sözleşmesi imzalandığı buna göre 10.114.505 kg demirden 20/04/1998 tarihi itibariyle 8.694.865 kg bakiye ham kütük kaldığı, üretime devam edilmek üzere …’in yetkilisi …’a teslim edildiği anlaşılmıştır. 04/05/1998 tarihinde davacı şirket temsilcisince stok sahasında tespit yapılmış, 03/06/1998 tarihinde 6.224.705 kg demir kaldığına ilişkin taraflar arasında tutanak tutulmuş, 09/06/1998 tarihinde … Metal’e ait fabrikanın … tarafından kira sözlemesi ile kiralandığı, daha sonra da 01/10/1998 tarihli dava konusu ihracat iş birliği sözleşmesinin imzalandığı, … Metal tarafından … gönderilen 08/04/1999 tarihli ihtarnamede 6.224.845 kg kütük demirden 1.795.754 kilogramının iade edilmesinden sonra ellerinde 4.429.091 kg kütük demirin kaldığını…… Bildirildiği, … tarafından gönderilen 20 Nisan 1999 tarihli cevapta teslim edilen kütük demirin 8.694.865 kg olduğunu, …’in bakiye demiri iade etmeyip kendi ihtiyaçları için kullandığını ve … tarafından gönderilen 18/05/1999 tarihli ihtarname ile fabrika binasına …’in borçlarından dolayı hacizler geldiğini, istihkak davaları açmak zorunda kaldıklarını, kira sözleşmesinin devamının imkansız hale geldiğini belirterek 29/05/1999 tarihi itibariyle fabrika binasını tahliye edeceklerini bildirdikleri görülmüştür. … tarafından … gönderilen 08/04/1999 tarihli ihtarnamede …’in elinde 4.429.091 kg kütük demir bulunduğu, …’in kabulündedir. Bu dosyadan alınan rapor ve ek raporda tarafların ticari defter ve belgelerine göre değerlendirme yapılarak, …’de kalan kütük demir’in bedeli de düşülerek …’in alacağı tespit edilmiş, ek raporda … üzerinde 4.415.949 kg kütük demirin kaldığı belirlendiğinden bu durumda fabrikanın kütük demirsiz kalmadığının açık olduğu işlenecek demir bulunduğu, mevcut olması gereken demirin … tarafından başka işlerde kullanıldığı ya da borcun nedeniyle haczedildiği sonucunun çıktığını, tüm bu nedenlerle …’in çalışılmayan günlere ait tazminat isteyemeyeceğini, bu durumda …’in tarafların ticari defter ve belgelerine göre cari hesap bakiye alacağının , … yedieminde bulanan demir bedeli de düşülmek suretiyle …’in alacağının 267.200,55 USD olarak tespit edildiği, mahkemece gerekçeli kararda bu miktara yer verildiği ve kararın kesinleştiği görülmüştür. Dolayısıyla davacı …’in 01/10/1998 tarihinden Mayıs 1999 sonu Haziran 1999 başı itibariyle talep edebileceği miktar 267.200,55 USD’dir. Davacı tarafın diğer talebi Haziran 1999 tarihinden sözleşmenin bitim tarihi olan 01/10/2003 tarihine kadar ki kar kaybına ilişkindir. Davacı … , …in hammaddesizlik nedeniyle ihracat işbirliği sözleşmesi gereğini yerine getirmediğini iddia ederek bu dönem için kar kaybı istemiş ise de, … tarafından gönderilen 08/04/1999 tarihli ihtarnamede ellerinde kendilerine … tarafından teslim edilen demirden 4.429.091 kg kütük demirin bulunduğunu açıkça kabul ettiğinden, hammaddesizlik nedeniyle fabrikanın çalışamaması durumunun doğru olmadığı anlaşılmaktadır. Yukarıda da özetlenen…Ceza Mahkemesine ait …Esas … karar nolu dosya ve tüm ekleri birlikte değerlendirildiğinde, …Bankası… A.Ş tarafından, …’in borcu nedeniyle … hakkında ihtiyati haciz kararı alındığı, akabinde icra takibi başlattığı, (İzmir … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ) icra takibi neticesinde haciz için… Müdürlüğüne talimat yazıldığı, … Talimat nolu dosyada 06/10/1998 tarihli ihtiyati haciz tutanağı , 08/01/199- 11/03/1999- 11/05/1999 tarihli fabrika binasında gerçekleştirilen haciz tutanaklarının dosyada olduğu, …’in borcu nedeniyle yapılan hacizlerin akabinde satış kararı alındığı, bu amaçla 16/09/1999 tarihinde icra müdürlüğünce muhafaza işlemi yapılmak istenildiğinde malların fabrika binasında bulunmadığı , bunun üzerine …A.Ş tarafından yediemin…, …Yetkilileri, … Yetkilileri hakkında yedieminliği su istimal ve alacakları zarara uğratmak amacıyla mevcudu azaltmak suçundan kamu davası açıldığı, … tarafından … Metal hakkında istihkak davası açıldığı, İzmir… İcra Tetkik Mercinin …Esas … Karar nolu ilamı ile muvazaalı işlemler yapıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği görülmüştür. … tarafından 18/05/1999 tarihinde çekilen ihtarnamede hacizler nedeniyle fabrika binasının kullanılamayacağı, istihkak davası açmak zorunda kaldıklarını belirterek kira sözleşmesini feshettikleri ve kiralananı 29/05/1999 da tahliye edeceklerini bildirdikleri görülmüştür. …Ceza Mahkemesi içerisinde sureti bulunan kira sözleşmesi incelendiğinde; 09/06/1998 -08/06/2003 tarihleri arasında fabrika binasının kullanılması amacıyla kira sözleşmesi yapıldığı, daha sonra da davaya konu 01/10/1998 tarihli ihracat işbirliği sözleşmesinin imzalandığı, kira sözleşmesinde kira bedeli karşılığında fabrika binasının … tarafından kullanılmasının amaçlandığı, ihracat işbirliği – adi ortaklık sözleşmesinde ise adi ortaklığa … tarafından fabrika binasının konulduğu, dolayısıyla iki sözleşmenin birbiriyle çeliştiği, 01/10/1998 tarihli sözleşme ile kira sözleşmesinin yürürlükten kalktığı sonucuna varıldığı, 01/10/1998 tarihli sözleşme ile ihracat işbirliği sözleşmesi imzalandığına göre, …’in borçlarından dolayı fabrika binasına gelen hacizlerden dolayı … tarafından 18/05/1999 tarihinde gönderilen ihtarnamede sözleşmenin uygulanma ihtimalinin hacizler nedeniyle kalmadığı bildirilerek kira sözleşmesinin feshi ibaresi geçmiş ise de gerçek amacın adi ortaklık sözleşmesinin feshinin olup olmadığının da değerlendirilmesi gerekiyor ise de uyulan bozma ilamında sözleşmenin taraflarca feshedilmediğinin belirtilmesi nedeniyle, adi ortaklık sözleşmesinin feshedilmediği sonucuna göre değerlendirme yapıldığında , 08/04/1999 tarihi itibariyle … , elinde … tarafından kendisine teslim edilen demirden kalan miktarı açıkça bildirdiği, …’in borcundan dolayı fabrika binasında hacizler yapıldığı daha sonra satış için fabrikaya gidildiğinde malları fabrikada olmadığı anlaşılmış ise de, …’in 08/04/1999 tarihli ihtarnamesindeki beyanı daha sonra da kesinleşen İzmir … Asliye Ticaret Mahkemesinin… Esas nolu dosyasında …in elinde bulunun demirlerin bedelini hesaplanarak alacaktan düşülmesi nedeniyle , bu demirlerin …’in elinde kaldığı dolayısıyla fabrikanın … tarafından hammaddesiz bırakılmadığı, İzmir … Asliye Ticaret Mahkemesinin ilgili dosyasından alınan ek raporda da …’in elindeki demir nedeniyle fabrika binasının hammaddesiz olmadığı belirlenerek çalışılmayan günler nedeniyle istenen 513.000 USD’nin talep edilmesinin mümkün oladığının belirtilmesi ve bu ek rapor esas alınarak tesis edilen kararın kesinleşmesi nedeniyle, … tarafından fabrikanın hammaddesiz bırakılmadığı, …’e ait demirlerin …’in borcundan dolayı haczedildiği, söz konusu hacizler nedeniyle ihracat iş birliği sözleşmesinin uygulanamadığı sonucuna varıldığından Borçlar Kanunun 114 yollamasıyla BK 52/1 Maddesi de dikkate alınarak, ihracat işbirliği sözleşmesinin gereklerinin yerine getirilmemesinde …’in kusuru bulunmaması sebebiyle, kesinleşen İzmir … Asliye Ticaret Mahkemesine ait … Esas … Karar nolu ilam gereğince 267.200,55 USD’nin dava tarihindeki kur da dikkate alınarak karşılığı olan 1 USD’nin efektif satış bedeli 1.3407 TL’den hesaplandığında davacının alacağı 358.235,77 TL yapmaktadır. Toplanan tüm deliller, alınan raporlar ve yukarıda yapılan açıklamalara istinaden davacının dava dilekçesindeki talebinin kısmen kabulü ile 358.235,77 TL’nin davlıdan dava tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte alınarak …’e verilmesine, …’in fazlaya ilişkin isteminin ise reddine karar vermek gerekmiştir.
Davacı taraf terditli olarak ıslah talebinde bulunmuş olup karşı taraf ıslah talebine karşı zamanaşımı definde bulunmuş ise de, uyulan bozma ilamında da belirtildiği üzere zamanaşımının adi ortaklığın tasfiyesinden itibaren başlayacağı, henüz adi ortaklık tasfiye edilmediğinden zamanaşımının başlamadığı anlaşılmakla davalı tarafından yapılan zamanaşımı defi dikkate alınmamıştır.
Davacı taraf terditli ıslah talebinde bulunmuştur. Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2009/5491 Esas 2010/11905 Karar nolu ilamına göre terditli ıslah mümkündür. Davacı taraf dava dilekçesinde TL cinsinden talepte bulunmuştur. Bu nedenle Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 2020/3275 Esas 2020/5431 Karar , … BAM … Hukuk Dairesinin… Esas … Karar nolu ilamlarında da belirtildiği üzere davacı taraf dava dilekçesinde TL cinsinden talepte bulunduğundan, ıslahın da ancak dava tarihindeki kura göre TL karşılığının istenilmesi suretiyle mümkün olacağından davacı vekilinin 1 nolu ıslah talebinin usulden reddine, terditli ıslah dilekçesindeki 2 nolu ıslah talebinin ise, yukarıda anlatılan gerekçelerle davacının ıslaha konu alacağının bulunmaması nedeniyle esastan reddine aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davacının dava dilekçesindeki talebin kısmen kabulüne;
Taraflar arasında 01/10/1998 tarihinde imzalanan “G/98-10-02 sayılı ihracat iş birliği sözleşmesi” başlıklı adi ortaklık sözleşmesinin tasfiyesi ile 358.235,77TL’nin dava tarihinden itibaren başlayacak avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Dava dilekçesindeki fazlaya ilişkin talebin reddine,
2-Davacının ıslah dilekçesindeki talebi yönünden;
A-Islahın terditli yapıldığı görülmekle (Doysa kapsamına göre , dava tarihindeki kur’a göre TL karşılığının istenebileceği, ıslah tarihindeki kur’a göre TL karşılığının istenemeyeceği dikkate alınarak ) terditli ıslah dilekçesindeki 1 nolu ıslah talebinin usulden reddine,
B-Terditli ıslah dilekçesindeki 2 nolu ıslah talebinin esastan reddine,
3-Davacı taraf kendini vekil ile temsil ettirdiğinden 33.526,50 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davalı kendini vekil ile temsil ettirdiğinden 154.990,77 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yatırılan 24.471,09 TL peşin harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan bozmadan önce davacı tarafından yapılan 1.576,30 TL masraf ile bozmadan sonra yapılan 13.300,00 TL bilirkişi ücreti, 1.480,65 TL tebligat ve tezkere gideri olmak üzere toplam 16.356,95 TL yargılama giderinin kabul ve red oranı dikkate alınarak 900,00 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına,
7-Davalı tarafından yapılan giderin niteliği dikkate alındığında (heyetin reddi nedeniyle dosyanın ilgili yere gönderilmesi için fotokopi masrafı) davalının masrafının kendi üzerinde bırakılmasına,
8-Gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde resen ilgilisine iadesine,
9-Bu dava sebebiyle 24.471,09 TL karar ve ilam harcı alınması gerektiğinde peşin alınan (Başta 6.750 TL + ıslahla 110.915,16 TL olmak üzere toplam=) 117.665,16 TL’den mahsubu ile fazla alınan 93.194,07 TL karar ve ilam harcının karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
Taraf vekillerinin yüzlerine karşı, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde Yargıtay Temyiz Kanun yolu açık olmak üzere oybirliği ile verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 22/04/2021

Başkan …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Katip …
¸e-imzalıdır

¸