Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/330 E. 2018/1186 K. 06.11.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2014/330 Esas
KARAR NO : 2018/1186

DAVA : Tazminat -Kayıt Kabul
DAVA TARİHİ : 04/09/2012
KARAR TARİHİ : 06/11/2018

DAVA:Davacı vekili mahkememize ibraz ettiği dava dilekçesi ile, müvekkili firmanın ürettiği elektrikli süpürgelerin Türkiye’de satılması için 2005 yılı Nisan ayında , Türkiye’de faaliyet gösteren … AŞ ile tek satıcılık sözleşmesi imzalandığını, ticari ilişki neticesinde 2012 yılı Ocak ayı itibariyle davalı firmanın müvekkili firmadan aldığı ürünler karşılığında müvekkiline 1.239.750 Euro borcunun bulunduğunu, 2005 tarihli sözleşmenin 2011 yılında 01/01/2012 tarihinden geçerli olacak şekilde yenilendiğini, davalı firmanın sözleşmeden kaynaklanan yükümlülüklerini yerine getirmediği gibi hukuka aykırı olarak ortaya koyduğu davranışlar ile temsilciliğini yaptığı marka olan … markasının değerini düşürücü eylemlerde bulunduğunu ve müvekkili firmanın ticari itibarına zarar verdiğini müvekkili firmanın Türkiye pazarında yer edinme gayretlerinin davalının hatalı ve kusurlu davranışları ile zarar gördüğünü aldığı ürünlerin bedelini ödememesi ve sözleşme şartlarına uymaması nedeniyle distribütörlük sözleşmesinin 21/02/2012 tarihinde tek taraflı olarak feshedildiğini, davalı firmadan cari hesap bakiye alacağı olan 1.239.750 Euro’nun tahsili için … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile icra takibine geçilerek ödeme emrinin tebliğ edildiğini ve takibin kesinleştiğini, hacze gidildiğini ancak adresini boşaltması nedeniyle haciz işlemi yapılamadığını, müvekkili firmanın 28/02/2012 tarihinde Türkiye’de yerleşik … LTd Şti ile 28/02/2012 tarihinde distribütörlük sözleşmesi imzaladığını, bunun üzerine davalı firmanın hem müvekkili firmaya hemde yeni distribütör … .. Ltd Şti ‘ye karşı haksız eylemlerde bulunarak … markası ve ürünlerinin kötüleyip piyasa değerini düşürücü fiil ve davranışlar içerisine girdiğini, davalı ile olan sözleşmenin sona ermesi sebeplerinin en önemlisinin davalının mal tedariki yaptığı bayilerden mal verme vaadi ile yüklü olarak ödeme alarak altından kalmayacak bir büyüklükte bir borca girdiğini, böylelikle müvekkiline olan borcunu da ödeyemez duruma düştüğünü , daha sonra adresi terk ettiğini, bu eylemler nedeniyle müvekkili firmanın da ticari itibarinin ciddi manada zedelendiğini, davalıya ödeme yapan ve mallarını alamayan bayilerin bu durumdan müvekkili firmayı da haksız şekilde sorumlu tuttuklarını , davalı hakkında bir çok icra takibi yapıldığını, davalının müvekkili firmanın ürünlerini satan bayilere ve bu ürünlere servis hizmete veren yetkili servislere sürekli davacıyı kötüleyen ticari itibarını ortadan kaldırıcı hem yazılı hemde sözlü beyanlarda bulunmak suretiyle müvekkili firmanın itibarını zedelediğini, bu nedenle müvekkilinin Türkiye pazarında ciddi manada ciro kaybı ve kar mahrumiyeti oluştuğunu davalı firmanın bu davranışları sonucu müvekkilinin Türkiye’de satılan ürünler için 30.000 Euro yedek parçayı bedelsiz göndermek zorunda kaldığını, taraflar arasındaki sözleşmeye göre ürün garanti süresinin iki yıl iken davalının kendi inisiyatifi ile garanti süresinin üç yıl daha uzatarak sözleşme kapsamı dışında yedek parça sevkiyatına sebebiyet vererek müvekkili firmanın zararına yol açtığını, müvekkili firmanın ticari itibar kaybının maddi değerinin 1.000.000 Euronun üzerinde olduğunu, … Markasının marka değer kaybının 1.000.000 Euro üzerinde olduğunu, müvekkilinin Türkiye pazarında ciro kaybı ve buna bağlı kar kaybı oluştuğunu, 2010 yılı cirosunun 906.659,00 Euro , 2011 yılı cirosunun 695.748,00 Euro, 2012 yılı cirosunun 306.347,00 Euro olup 2011-2012 ciro farkının 390.000 Euro olup cironun bu şekilde düşmesinin sebebinin davalının kötüleyici eylemleri olduğunu, ciro kaybından kaynaklanan kar kaybı zararlarının 100.000 Euro civarında bulunduğunu belirterek şimdilik HMK 107.maddesi dikkate alınarak 100.000 TL nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesi ile , müvekkilinin 06/4/2005 – 31/12/2011 ve 01/01/2012 – 21/02/2012 tarihlerinde davacının tek yetkili satıcısı olarak çalıştığını, davacının 21/02/2012 tarihli fesih yazısıyla müvekkilinin sözleşmeden kaynaklanan yükümlülüklerini yerine getirmediği şirketin ismine ve itibarına zarar verdiği belirtilerek sözleşmenin feshedildiğini, feshin haksız olduğunu, … markasının tüm dünyada tanınan bir marka olmadığını, müvekkili şirketin tek yetkili satıcı olarak çalışmaya başlamasından sonra bu markanın tanınmaya başlandığını, müvekkilinin tanınmayan markayı alarak her sene satışlarının %100’e yakın oranını artırarak bir başarı yakaladığını, 5 yıl sonunda üstün performans neticesinden 1250 bayiye yakın bir portföye ulaştığını tüm Vestel bayilerinde … marka ürünün satılmasını sağladığını, müvekkilinin faaliyeti neticesinde davacı şirketin 150.000 Euro olan kredi limitinin 1.500.000 Euro’ya kadar yükseldiğini, fesih aşamasına giden süreçle ilgili olarak davacı şirketin ilk yapılan sözleşmenin 5.maddesi gereğince “… mallarının envanterini düzenli olarak tutacak ve … Beyefendi nin aracılığı ile … hizmetine sunulacaktır ” şeklinde hüküm konulduğunu, bu madde gereğince Türkiye’de yapılan çalışmaları kontrol etmesi ve reklam faaliyetlerini denetlemesi için … isimli kişinin görevlendirildiğini bu kişinin davacı şirketi yapılan reklam çalışmaları sırasında 1.000.000 Euro yakın zarara uğrattığını müvekkili şirketin zararı ortaya çıkartarak ilgili firmadan 500.000 TL ye kadar yakın zararı tahsil etmeyi başardığını bu olaya müteakip davacı şirketin …’un isminin ikinci sözleşmeden çıkartarak reklam çalışmalarının doğrudan müvekkili şirketçe yürütülmesini talep ettiğini, bunun üzerine davacı şirketin müvekkiline satacağı ürünlerde belli bir oranda indirim uygulamak suretiyle satış yapmayı böylelikle müvekkilinin reklamı finanse etmesini istediğini, müvekkilinin davacı markası için 2011 yılında KDV dahil 3.150.000 TL bedelli marka reklamı yaptığını, bu denli yüksek reklam harcaması yapan müvekkili şirketin marka değerini kötülemek- düşürmekle suçlandığını, müvekkili şirketin ve bayilerin stoklarındaki malların birikmesi mal satışının durma noktasına gelmesi nedeniyle davacı şirketten mal almakta sıkıntıya düştüğünü , davacıdan gelecek indirimli mallarla finanse etmesi gerektiği reklam giderlerinin kendi şirket bünyesinden sağlamaya çalıştığını fakat bir noktada tıkandığını, bu durumun geçici bir durum olduğunu davacı şirketin reklama yapacağı ufak bir katkı ile giderilebilecek iken davacı şirketin Türkiye ‘de yeni bir bayi arayışına girdiğini müvekkili şirketin sadece reklam yapmayan şirketlerle ilgili ihtilafı olduğunu, davacı şirketin onay vermediği hiçbir işlem yapmadıklarını, her konuda davacının bilgilendirildiğini, garantinin 5 yıla çıkarılmasında da davacının bilgilendirildiğini, 2012 yılında toplam 28 satış ekibiyle davacının ürünlerini satışının yapıldığını, davacının yeni distribütörünün ise 4 elemanla bu hedefi yakalamaya çalıştığını, dava dilekçesinde bahsedilen ciro bilgilerinin yılın 6 ayına göre verildiğini, diğer yarısının kasıtlı olarak verilmediğini yılın ikinci yarısında daha çok ciro yapıldığını, fesihle birlikte müvekkilinin çalışanlarının işten çıkartarak küçük yere taşınmak zorunda kaldığını, müvekkili ile olan sözleşmenin sonlandırılmasından önce davacı tarafın Türkiye’de yeni bir distribütör arayışına girdiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE :Dava , davalı tarafça yapıldığı iddia edilen eylem ve işlemler nedeniyle davacı firmanın ticari itibar kaybı, marka değer kaybı, ciro kaybından kaynaklı ayrıca bedelsiz gönderildiği iddia edilen yedek parça bedelinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir.
Deliller; davalı hakkında davacı ve başka firmalar tarafından başlatılan icra takip dosyaları ( … İcra Müdürlüğünün … Esas ve … esas sayılı dosyaları, … İcra Müdürlüğünün … Esas ve … Esas sayılı dosyaları, … icra Müdürlüğünün … Esas ve … Esas sayılı dosyaları, … İcra Müdürlüğünün … Esas ve … Esas sayılı dosyaları, … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası), taraflar arasında imzalanan 06/04/2005 tarihli ve 05/11/2011 tarihli tek satıcılık sözleşmesi, 21/02/2012 tarihli fesih bildirimi, faturalar, garanti süresinin 5 yıl uzatıldığına ilişkin belge, tarafların ticari defter ve kayıtları, tanık, bilirkişi incelemesi.
Davacı vekili cevaba cevap dilekçesinde; Dünya çapında kalitesi ve marka değeri kanıtlanmış müvekkiline ait ürünlerin davalı tarafın yanlış hareketleri nedeniyle Türkiye pazarında spot piyasaya değerinin çok altında davalı tarafından arz edilerek marka değerinin ve ticari itibarının düşürüldüğünü, davalı tarafça bahsedilen reklam harcamasının aslında yapılmadığını, sırf davacı firmaya karşı daha fazla bedelsiz mal çekmek için yapılan işlemden ibaret olduğunu, ucuza piyasaya mal sunarak piyasayı mala boğduğunu, ödemelerini aldığını, hatta piyasadan yine aynı şartlarla mal vermek vaadi ile karşılıksız ödemeler aldığını, garanti süresini 5 yıla çıkartarak , servis giderlerini müvekkili firmaya yükleterek yüksek maliyetler oluşturduğunu, davalı vekili ise ikinci cevap dilekçesinde; aynı ürünü üreten diğer firmaların 5 yıl garanti vermesi nedeniyle rekabeti başarmak için 2+3 yıl şeklinde (üretici + distribütör ) garanti süresi verildiğini, bu garanti süresinin biz ati davacının kullandığı reklam ve yazışmalarda da kullanıldığını, davacı firmanın hiçbir zaman bu durumu itiraz konusu yapmadığı gibi uyarı dahi yapma gereğini duymadığını, 2007 yılından bu yana dav acı yanca yaptırılan reklamlarda 5 yıl garanti haberlerini yayınlandığını, davacı firmanın satış yaptığı diğer ülkelerde de müvekkili firma tarafından yaptırılan reklam filminin kullanıldığını belirttiği görülmüştür.
Davacı vekili 19/02/2013 tarihli açıklama dilekçesinde , davalı şirketin kusurlu hareketlerini , müvekkilinin uğradığı zararları detaylı olarak açıklamıştır.
Uyuşmazlık noktaları; Tek satıcılık sözleşmesinin feshinin haklı olup olmadığı, Davalı şirketin eylem ve faaliyetleri nedeniyle davacı şirketin zarara uğratıp uğratmadığı, davacı vekilinin bu zarar kalemlerini talep edebilmesi için feshin haklı yada haksız olması gerekip gerekmediğinin tespiti noktalarında toplanmaktadır.
Yargılamanın devamı sırasında davalı şirkettin iflasına karar verildiği iflas kararın kesinleştiği, iflas tasfiyesinin icra müdürlüğünce basit usulde yürütüldüğü görülmüş, dava dilekçesi ve duruşma günü iflas müdürlüğüne tebliğ edilmiş açılan dava kayıt kabulü dönüşmüş , davacı vekiline talep etmiş olduğu alacakları iflas masasına kayıt kabul talepli dilekçe vermesi için süre verilmiş, iflas müdürlüğünce kayıt kabul talebinin reddine karar verilmiştir.
Tarafların tanık deliline başvurdukları görülmekle, Türkiye’de ikamet eden davacı ve davalı tanıkları mahkememizce dinlenmiş , davalı tarafın bir kısım tanıklarının adreslerinin yurt dışı olması nedeniyle bu tanıklarda istinabe yoluyla dinlenmişlerdir.
Davacı tanığı … beyanında, ” Ben davacı firmanın yeni tek satıcılık verdiği … Ltd Şti nin yetkili temsilcisiyim. Temsilcisi bulunduğum şirket Mart 2012 tarihinde davacı firma ile tek satıcılık sözleşmesi imzalamıştır, davalı taraf bayilere faks suretiyle yazı göndererek , bayilerin temsilcisi bulunduğum firmadan … markalı ürünlerini almamalarını , kendilerinin davacı firmaya dava açtıklarını belirterek , bizim dolayısıyla davacı tarafın satışına mani olmuşlardır, davalı tarafın bu eylemi nedeniyle yaklaşık bir yıl süre ile temsilcisi olduğum şirketin davacıya ait ürünleri satamamıştır ve iade etmek zorunda da kalmıştır. Davalı taraf stop piyasaya alışında altında bir fiyatla mal vermiştir , dolayısıyla tüketici daha ucuza mal almış olduğu için şimdi gerçek fiyatından mal almamaktadır, davalı tarafın belirlemiş olduğu fiyatlar internette hale dolaşmaktadır bunu gören müşterilerde gerçek fiyattan mal almamaktadır. Davalı taraf gerçekte olmayan , orjinal olmayan aksesuar ve yedek parçaları da müşterilere temin etmiştir. Servislerin paralarını da davalı şirket ödememiştir, bu nedenle yetkilisi olduğum şirkete servis bulamıyoruz , davalı tarafça fakslanan ve yukarıda anlattığım kötüleyici faksa dair yazılı belgem vardır, dosyaya sunarım ” dediği,
Davacı tanığı … beyanında ,” Halen davacının yeni tek satıcı olan … Ltd Şti ninde marka sorumlusu olarak çalışıyorum, daha önce de davalı firmada satış destekte çalışıyordum, 2006- Aralık 2011 tarihleri arasında davalı firmada çalıştım. 2011 yılının aralık ayında davalı şirketle sıkıntılar başladı. Davalı taraf bayilere ve tüketicilere artık biz yokuz , yedek parça temin edemezsiniz, davalı şirkete bağlı olan servisler ürün kurumuna gitmiyordu, davalı şirket garanti süresini iki artı üç yıl olmak üzere 5 yıla çıkarttı davacı şirkette bu garanti belgelerini onaylamıyordu, müşteri de bu konuda sıkıntılarını davalı şirkete ulaştırıyordu. Bayilere davalı şirket faks çekerek artık biz yokuz, yeni distribitörle sorunlarını halletmeleri hususu bildiriliyordu, davalı firma başka ürün satmasına rağmen elinde olmaması nedeniyle bu ürünü gönderilmeyip tamamen farklı nitelikte müşterilere ürün gönderiliyordu örneğin temizlik robota satıp elinde olmaması nedeniyle bunun yerine müşterilere tencere tava gönderiyordu, tüketiciden yedek parça bulunmasından şikayetler geliyordu, 2010 yılından itibaren davalı şirket maaşları ödemekte zorlanmaya başlatı biz bir tür maddi problemler olduğunu anladık,
yukarıda anlattığım olaylar ise Aralık 2011 yılında olmaya başladı, bende 13 Aralık 2011 tarihinde işten ayrıldım, Kasım 2011 tarihinden itibaren , davalı şirket bayilere giderek , toplu alım yapmaları halinde telefon vesaire gibi hediyeler verileceği yönünde vaatlerde bulunuyordu. Reklamın kimin yaptığını bilmiyorum” dediği ,
Davacı tanığı … beyanında ” Ben … Ltd Şti nin sahibiyim, aynı zamanda yetki temsilcisiyim. … AŞ ile ticari ilişkim olmuştur, ticari ilişkim 2009-2012 yılları arasında gerçekleşmiştir. … Elektrik Süpürgelerinin alımını …’dan yaparak kendi mağazamızda satmaktaydım. 2011 yılında davalıdan , 200.000 TL bedelli mal almak için talepte bulunduk, bağlantı çeklerini verdik, davalı taraf bir miktar malı teslim etti ancak 60.000 TL lik malı bize teslim etmedi. Neden teslim etmediğini sorduğumuzda, gümrükten bu gün yarın çekeceğiz diyerek bizi oyaladı. Bu arada bize bazı icra dosyalarından yazı geldi yazıda …’a ödeme yapacak iseniz, ödemeyi kendilerine yapmamız isteniyordu. Davalı şirketin ekonomik sıkıntı içinde olduğunu anladık, ilişkimizi bitirmek için irtibata geçmek istedik , ancak yetkilerini ulaşamadık. 2012 yılının Ocak ayından itibaren davalı firmanın battığına yönelik piyasada konuşulmaya başlandı. … ürünlerinin gerek bizden gerek başka satıcılardan alanlar , ürünlerin bozulması üzerine servis hizmetlerini alamadılar, davalı taraf servis hizmeti yapmadığı gibi yedek parçada göndermedi ayrıca, elimizde mevcut olan ürünleri de satamadık çünkü sattığımızda servisin giderek kurulumu yapması gerekiyordu, davalı taraf kurulum içinde eleman göndermediğinden elimizde bulunan ürünleri de satamadık, bu nedenli elimizde bulunan ürünün değeri yarı yarı düştü. Biz durumu çözmeleri için … Marka ürünleri üretici olan Alman firma ile irtibata geçtik. Davalıdan olan alacaklarımız için tedbir koydurduk, vermiş olduğumuz çekler içinde ödeme yasağı kararı aldık. 2011 yılında mağaza başına , aylık ortalama 20-30 adet … marka elektrik süpürgesi satarken şuan bu rakam ayda 2-3 ‘e düşmüştür dedi. Biz spota ürün vermedik ama veren satıcılar olduğunu duydum. Markanın tüketici nezdinde itibarı son derece düşmüştür ” dediği
Davalı tanığı … beyanında ,” Ben sözleşmeli olarak davalı şirketin yönetim danışmanlığını 2006-Şubat 2012 tarihleri arasında yaptım. Davalı firma davacı firmanın ürünlerini ve markasını kötüleyici söz eylemlerde bulunmamıştır, davalı firma ürünlerin garanti süresinin iki yıl olmasına rağmen 3 yılda daha süre verdi çünkü amaca bayileri ve tüketicileri korumaktı, davalı firmanın spotta mal sattığı iddiası da doğru değildir, davalı firmanın 2012 Ocak ayına kadar davacı firmaya hiçbir borcu yoktur, personelin maaşları da ödüyorduk, davalı firmanın davacı firma ile hiçbir problemi olmamıştır sorunsuz sözleşme yürütülmüştür” dediği,
Davalı tanığı … beyanında ,” Ben davalı şirkette 2008-2012 yılları arasında yeminli tercüman olarak asistan olarak çalıştım, davacı şirketin talebi üzerine, davalı şirket yeni çıkan bir ürünün reklamı için reklam filmi çektirdi , reklam parasını davalı taraf karşıladı, bunun karşılığında davacı taraftan alınan ürünlerde fiyatın davacı tarafça düşürülmesi suretiyle reklam parası çıkartılacaktı, ancak reklamı yapılan yeri ürün tutmadı beklenildiği kadar satış yapılmadı, bu nedenle davalı firma maddi olarak sıkıntıya girdi, piyasadan talep gelmediği için reklamı yapılan yeni ürünün gönderilmesi davacı taraftan talep edilmedi, diğer ürünlerin satışı suretiyle ilişki yürütüldü, bunun üzerine davacı taraf kredi miktarını düşürdü , davalı vekilinin talebi üzerine soruldu, yeni ürün haricinde satışı yapılan diğer ürünlerle ilgili olarak, bahsettiğim reklam olayının öncesinden başlayarak davacı taraf yedek parça göndermemeye başladı, sebep olarak da yedek parça gönderilmesinin maliyetli olacağı belirtilerek ürün talep edilmesi halinde topluca gönderileceği iddia edildi bazende göndermeyi unuttuk diye söylüyorlardı, davalı şirket yetkilisi … Türkiye ye geldiğinde çalışmış olduğum şirket yetkilileri sorunları konuşmak üzere bağlantıya geçmek istediler ancak bu kişi görüşmeyi kabul etmedi duyduğumuza göre başka şirkette sözleşme yapmak için görüşmeye gelmiş .bu olayın tarihini tam olarak hatırlamıyorum, davacı vekilinin bahsettiği ve başka hususlarında bulunduğu mail ve mailleri ben davacı şirket ortağı … adına çektim ,davalı şirketin davacıya ne kadar borcu olduğunu ben bilemem son dönemde maaşlarımızı davalı şirket ödeyemiyordu , davacı tarafın talebi üzerine reklam filmi çekildi, reklamın miktarı konusunda bilgim yoktur ” dediği görülmüştür.
İstinabe yolu ile dinlenen davacı tanığı … beyanında; “Şubat 2011 itibarı ile davacı şirkette … Manageri olarak görev yaptığını, akit feshedildiğinde borç miktarının 1,239 Milyon Avro olduğunu,çalıştıkları dönemde faturaların ödemesinin olduğunu, ancak bununla beraber borç yükünün büyümeye devam ettiğini, kredi limitinin 1,2 Milyona kadar çıkartıldığını, amacın borç üst limitini yükselterek … firmasının pazara girişini sağlamak amacı olduğunu, bunun için belirledikleri hedefin yıllık 30 000 Cihaz olduğunu, belirlenen hedefe ulaşılması ile planlanan elde edilecek satışlardan … un borçlarının ödeneceğini, ancak … tarafından alınan yanlış kararlar nedeniyle Pazarda kendi sonunu hazırlamasına sebep olduğunu, konulan hedeflerin tutturulamadığını ve borçların da doğal olarak ödenmediğini, sadece tek başına … tarafından yürütülmekte olan Marketing harcamalarındaki bir Tv- Spotuna bakılacak olursa , kendilerine sonradan bildirilen … ya yapılan ödemenin ( 3.3503,166,44 TL) neticesinde ödeme planının oluşturulduğunu, bu ödeme planının karşılıklı olarak imzalandığını, ancak … un mutabakat sağlanan ödeme planına uymadığını, bunun üzerine muhasebeden 2012 tarihine ait karşılıksız olan Çek’ lerden dolayı ödeme güçlüğü çektiklerinin bilgisinin verildiğini, 2011 Temmuz ayında yapılan toplantıda reklam giderlerinin ayrıntılı bir biçimde anlatıldığını, aynı zamanda kendilerinden borçlar için ötelemenin talep edildiğini, bunun sonucu olarak ödeme planının oluştuğunu, toplantıda aynı zamanda elde edilen mali başarının bunun için yapılan harcamaları karşılamadığını, daha sonradan edindikleri bilgiye göre paraların çoktan harcanmış olduğunu ve reklam giderleri hariç mali ayrıntılar hakkında bir açıklamanın yapılmadığını, aynı zamanda 2011 yılında iptal edilen 2005 yılında yapılan anlaşmayla ilgili olarak geçerliliği olmamasına rağmen … tarafından kullanıldığını, burada tedarikçiyi … namına bir borcu rücu ettirmek için kullandığını, bunun akabinde yapılan sözleşmede tamamen farklı olarak yansıtılmasının ve deklare edilmesinin, geçersiz olan sözleşmenin … Firmasının Avukatı tarafından 1,669.97636 TL tutarında- ödeme yapılması talebi ile anlaşıldığını, … nın haksız olan bu talebine itirazda bulunduklarını, … Firması nın kendilerine herhangi bir borç vermediğini, amaçlarının teslimat yaptıkları alıcıdan ürünlerin ödemesini almak olduğunu, 2012 Ocak ayında tamiri mümkün olmayan bir güven bozulmasının meydana geldiğini,31 ocak’tan 02 şubat tarihine kadar Bay … ve kendisinin Türkiye de bir iş gezisinde bulunduklarını, seyahatlerinin amacının … Markasının Türkiye’de ki geleceğini ve devamını ortaya koymak olduğunu, farklı bir konu olarak da … firmasını tamamen … firmasına bağlayarak yeni bir firma kurarak yan kuruluş haline getirmek istediğini ve farklı bir distribütör bulmak olduğunu, Türkiye deki tüketicinin Almanya ya şikayette bulunması için herhangi bir sebebin olmadığını, olduğu durumlarda ise sorunun dil ve sorumluluk çerçevesinde Türkiye ye yönlendirilmek suretiyle silindiğini, … firmasına hesaplamalar sırasında sorumluluk ve garanti kapsamında yapılan hizmetlerle ilgili olarak Türkiye deki garanti servis hizmetleri için bir kesinti yapıldığını, 2012 yılının Ocak ayının başında tekrar, yaklaşık olarak 55 bin Avro değerindeki bir teslimata herhangi bir kredi garantisi olmadan kendi sorumluluklarında onay verdiklerini, … şirketinin yaptığı tercihte, yedek parça istemek yerine hazır bitmiş 473 adet ıslak süpürge siparişi verdiğini, Nisan 2012 de 1.239.750,74 Avro tutarında davalı aleyhine icra takibi başlattığını, satış hedefinin 2012 yılı için planlanın altında kalınmasının … un sorumlu olduğunu, dava değerinin aslında 100.000 TL nin üstünde olduğunu ifade etmiş, ifadesinde devamla; … firmasının ağırlıklı olarak Doğu Avrupa ve Almanya da faaliyet gösterdiğini, sözleşmenin feshedildiği zaman mevcut borç yükünün 1.238 Milyon Avro tutarında olduğunu, sonuç olarak … firmasının pazarda olan tutumu … firmasına geriye dönük olarak bir zarar bıraktığını, servis noktalarında ve tüketiciden olan eskiden kaynaklanan sıkıntıların hat safhaya ulaştığını ve Mart 7 Nisan 2014 teslimatlarından Türkiye den herhangi bir kazanç sağlanamadığını, gelen tüm müşteri şikayetleri nedeniyle yeni distribütöre yönlendirildiğini, ayrıca … un bilgileri dışında cihazlarından bir tanesini kopyaladığını, ancak üretici olarak … un belirtildiğini, … un pazardaki faaliyetlerinin … için zarar verecek nitelikli bir etki bıraktığını, müşteri nezdinde … markasının Türkiye de negatif bir namının olduğunu ” ifade ettiği görülmüştür.
Davacı tarafa 2005-2013 yıllarına ait ticari defter bilgileri ve bu dönemlere ait bağımsız denetim makamlarınca onaylanmış defter özet bilgilerinin dosyaya sunulması için süre verilmiş ise de, davacı şirket vekili tarafından 06/06/2016 tarihli dilekçede istenilen belgelerin müvekkili şirketin ticari sır kapsamında bilgiler olarak kabul edilen hususlar olması nedeniyle istenen belgelerin dosyaya sunulamayacağı taraflarınca dosyaya sunulan belgeler ve dinlenen tanık beyanları ile iddialarını ispatlayacakları yönünde beyanda bulunduğu görülmüştür.
Dosya mahkememizce resen belirlenen finans uzmanı … ve marka hukukçusu, … ve Ticaret Hukukçusu …’a tevdi edilen uyuşmazlık hususları olarak belirlenen hususlarda rapor tanzim edilmesi istenilmiştir. Rapor ve ek raporlar alınarak dosyaya bırakılmıştır.
Kök rapor incelendiğinde; davacı şirket tarafından davalıya gönderilen 21/02/2012 tarihli sözleşmenin derhal feshi başlıklı yazıda “05/11/2011 tarihli sözleşmenin esaslı unsurlarının ihlali halinde taraflara sözleşmeyi derhal fesih hakkı verdiği buna göre davalı tarafın sözleşmeden kaynaklanan yükümlülüklerini yerine getiremeyeceği anlaşıldığından , müşterilerden gelen şikayetler ve davacı firmaya olan borcu nedeniyle bu durumun davacı firmanın ismine ve itibarına zarar vermeyi başladığı, davalı tarafça yaşanan ödeme güçlüğü de dikkate alınarak sözleşmenin süresiz ve derhal feshedildiğinin bildirildiği görülmektedir .” Dosyaya sunulan belgelerden davacı firmanın faaliyete başlama tarihi 04/06/1920 olarak tespit edilmektedir. Davacı taraf , davalı şirketin aşırı borçlanarak çalışamaz hale gelmesi servis hizmeti aldığı firmaların borçlarını ödemeyerek servis hizmeti veremez hale gelmesi , personeline maaş veremez duruma geldiği, hakkında icra takipleri ve hacizler başlatıldığı garanti süresinin 5 yıla çıkartılması, spota mal satışına sebebiyet vererek davacı tarafın ticari itibarının ve marka itibarinin zarara uğratıldığı, bu nedenle davacı şirketin satışlarının hızla düşerek ciro kaybına yol açıldığı iddia edilmektedir. Davacı taraf ticari sır kapsamında olduğunu belirterek ticari defter ve belgelerine ait bağımsız denetim makamınca onaylanmış evrakları sunmayacağını belirtmiştir. Davacı taraf feshe gerekçe olarak davalı şirketin finansal durumunun bozulmasını ve ödeme güçlüklerini göstermekte olup, davalı şirket 2015 yılında iflas etmiştir. Davalı şirkete ait dosyaya sunulan 2004-2011 yıllarına ilişkin kurumlar vergisi beyannamelerinde yer alan gelir tabloları sunulmuş olup, 2001-2011 yılına kadarki süreçte satışların sürekli artış eğiliminde olduğu görülmektedir. 2011 yılına ilişkin nizam verileri incelendiğinde alınan çekler ile stoklar olarak raporlanan aktif kalemlerinde gözlenen büyük artışların banka kredileri ve satıcılar hesaplarındaki borç bakiyelerinde artışlarla finanse edildiği gözlenmektedir. Davalı şirketin varlık ve kaynak yapısının finansal yönden riskli bir görümüne sahip olduğu sonucu çıkmaktadır. Dosyaya sunulan belgelere göre, satışa ilişkin davalının performans değerlendirilmesinin yapılması mümkün görülmemektedir yine bu belgelere göre, davalı şirketin davacı şirketten mal alımları ve bunların satışlarına ilişkin diğer ayrıntılar bulunmadığından daha fazla finansal analize olanak bulunmamakla birlikte 2011 yılı sonu itibariyle riskli bir görünüm yansıttığı anlaşılmaktadır. 2011 yılı itibariyle davalı şirketin TL ve Euro bazındaki borçlarının arttığı görülmektedir. Davacı tarafça davalı hakkında … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile başlatılan 1.239.750,74 Euro ‘luk icra takibinin kesinleşmesi üzerine hacze gidildiği ancak adresinin boşaltılması nedeniyle haciz yapılamadığı anlaşılmaktadır.
Ticari itibar kaybı ile marka değerindeki düşüklük nedeniyle zarar iddiası irdelendiğinde bu hususların tespiti için marka değerinin dava konusu süreç öncesinde ne kadar olduğu hususunda davacı tarafça dosyaya dayanak sunulmamıştır. Dinlenen tanık beyanları da bu konuda zarar hesabı yapmaya yeterli değildir.
Ciro kaybı nedeniyle uğranıldığı iddia edilen zarar irdelendiğinde, yine bu hususun tespiti için dosyaya finansal veriler davacı vekilince sunulmamıştır, dosyaya sunulan fatura örneklerinde bu konudaki zararın hesaplanması mümkün değildir.
Gönderilmek zorunda kalınan yedek parça bedelinden kaynaklandığı ileri sürülen zararla ilgili olarak davacı tarafça zararı ispatlayacak ticari defter kaydı finansal rapor yada belge bulunmadığından analiz ve hesaplama yapılması mümkün değildir, şeklinde raporda görüş bildirildiği görülmüştür.
Rapora davacı vekilince itiraz edilmesi nedeniyle iflas müdürlüğünde mevcut olan davalı tarafa ait ticari defter ve belgelerde incelenerek aynı bilirkişi heyetinden ek rapor istenilmiştir.
Ek rapor incelendiğinde, iflas idaresince davalıya ait ticari defter ve belgelerin Ceza Mahkemesine gönderildiği belirtilerek, ticari defter ve belgelerin incelemediği belirtilerek , kök rapor da ısrar edildiği görülmüştür.
Mahkememizce davalı tarafa ait ticari defter ve belgelerin İflas Müdürlüğü arşivinde olduğunun bildirilmesi nedeniyle defterlerin incelenerek, uyuşmazlık noktaları hususlarında rapor tanzim edilmesi istenilmiştir. 05/10/2018 tarihli ikinci ek rapor incelendiğinde, davalı tarafa ait ticari defter ve belgeler kapsamında ilgili dönemlere ilişkin yevmiye, kebir ve envanter defterleri İflas Müdürlüğü arşivinde bilirkişi heyetince incelendiği belirtilerek, 01/01/2013 – 09/4/2015 tarihleri arasında davalı şirketin faaliyetlerinin durma noktasında seyrettiği anlaşılmaktadır. Başkaca dayanak belge ayrıntılı nizamlar ile yardımcı- muavin defter kayıtları sunulmayan dönemlere ilişkin genel bazdaki finansal veriler arasında , davacı şirketin dava konusu tazminat kalemleri ile ilgili anlamlı herhangi bir veriye rastlanılmamıştır . Davacı taraf marka değerinde düşüş olduğunu iddia etmesine rağmen söz konusu süreç yaşanmadan önce marka değerinin ne olduğunun ortaya koymadığı gibi değeri düştüğü bildirilen markaların değerinin ne olduğuna ilişkin objektif veride sunmamıştır dolayısıyla davacı vekilinin bu iddiası kapsamında bir veri ve tespit olanağı da bulunmamaktadır. Servis hizmetlerinin aksamamı için gönderilmek zorunda kalındığı ileri sürülen yedek parça bedelleri kalemine yönelik herhangi bir zarar tespiti ve hesabına dayanak olarak sunulan belgelerden bir sonuca varılamadığı bununla birlikte davacı tarafça sunulan 01/03-30/09/2012 tarihleri arasında … Ltd Şti ‘nin yapmak zorunda kaldığı ön görülemeyen giderler başlıklı dökümü ile tanık beyanlarının mahkemece yeterli görülmesi halinde talep edilebilecek zarar tutarının 35.327 Euro kadar olabileceği, davacı tarafça geçmiş dönemlere ait karlılık verilerinin sunulmadığı sabit iken ciro kaybı üzerinden %10 gibi karlılık oranının ticari teamül olduğunun söz edilebilmesinin davacı şirketin faaliyet gösterdiği ülke ve çevre koşulları itibariyle ekonomik verilerini yansıtan bilimsel yada resmi dayanaklara muhtaç göründüğü davacı vekilinin beyan ettiği çerçevede %10 oranında karlılığın ticari teamül olduğu beyanlarının mahkemece kabul görmesi halinde ciro kaybından kaynaklanan kar kaybı zararının 105.774,50 Euro olarak hesaplanabileceği yönünde görüş bildirildiği görülmüştür.
Davacı taraftan 2005-2013 yıllarına ait ticari defter bilgileri ile bu dönemlere ait bağımsız denetim makamlarınca onaylanmış defter özet bilgilerinin sunulması istenilmiş , davacı taraf ticari sır mahiyetinde olduğunu bu nedenle sunamayacaklarını bildirerek dosyaya sunulan diğer belge ve tanık beyanlarına göre uğradıkları zararı , ticari kaybı itibar kaybını pazar kaybını ve diğer zararlarının tespitini istemiştir. Davacı tarafça dosyaya sunulan belgeler ile davalıya ait iflas müdürlüğünde bulunan bir kısım ticari defter ve belgeler bilirkişilerce incelenmiş ve iki kez ek rapor alınmış ise de, davacı tarafça ticari defter ve belgeler sunulmadığından bilirkişiler davacı talepleri konusunda herhangi bir tespit yapamamışlardır. Davacının açtığı dava kapsamında iddialarını ispat etmesi gerekmektedir. Salt tanık beyanları ile davacının iddiasını ispat etmesi mümkün değildir.
Toplanan tüm deliller alınan bilirkişi raporu doğrultusunda davacı davasını ispat edemediğinden davacının davasının aşağıdaki şekilde reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda izah edilen sebep ve gerekçelere göre;.
1-Davanın reddine,
2-Davalı tarafından yapılan 126,00 TL yargılama giderleri davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
3-Davalı taraf iflas etmeden önce kendini vekille temsil ettirdiğinden 2.180,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Davacı ve davalı tarafça tarafından yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmın ilgilisine iadesine,
6-Bu dava sebebiyle 35,90 TL karar ve ilam harcı alınması gerektiğinden peşin alınan 1.485,00 TL den mahsubu ile fazla alınan 1.449,10 TL nin davacı tarafa iadesine ,
Kararın taraflara tebliğinden itibaren 10 gün içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı karar verildi. 06/11/2018

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır