Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2014/1111 Esas
KARAR NO : 2023/299
DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 01/10/2014
KARAR TARİHİ : 11/04/2023
Taraflar arasında görülen davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili tarafından mahkememize sunulmuş olan dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı ile yaptığı sözlü anlaşmaya istinaden iş makineleri satma konusunda anlaştıklarını, buna karşılık davalının müvekkilinin Hollanda’da bulunan … BankN.V.ye 29.10.2010 – tarihinde 280.000.00 Euro avans ödemesi yaptığını, müvekkilinin davalıya muhtelif tarihlerde 375.800.00 TL tutarlı fatura düzenlediğini, malların ise gümrük kanalı ile davalıya gönderildiğini, davalının ise mal bedelinden bakiye kalan 95.800.00 Euro yu ödemediğini, bedelin belirlenmesi ile faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili tarafından mahkememize sunulmuş olan cevap dilekçesinde özetle; yetkili mahkemenin davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri olması gerektiğinden davanın yetkisiz mahkemede açıldığını, olayın Moskava’da Rusya Fedorasyonu Ticaret Odası Uluslar arası Ticaret Tahkim Mahkeme kararları ve prosedürleri ile öngörülerine uyarak tahskim prosedürlerine göre yapılır ve alınacak karar iki tarafı bağlayacağını, ticari ilişkiyi başlatan yazılı sözleşmenin, sözleşmede satış bedelinin …’in Hollanda’da Hollanda bankası hesabına ödenmesini, taraflar arasındaki sözleşmede tahkim ve diğer şartlarının bulunduğunu, davacının, temsile yetkisi olmadığı halde ortağının imza ettiği bu sözleşmeyi benimsediğini, sözleşmede belirtilen malların bedelinin Hollanda Bankasındaki hesaba ödenmesini kabul ettiğini ve davalı tarafından sözleşmede belirtilen 280.000 Euro mal bedelini Hollanda Bankası’na 13.10.2008 tarihinde ödediğini, bu durumda ortada yazılı bir akit olduğunu ve yazılı akit davacıyı bağladığını, müvekkilinin davacıya borçlu olmadığını, belirterek haksız açılan davanın reddine karar verilmesini yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin davacıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
Tüm dosya kapsamı birlikte incelendiğinde; Dava, taraflar arasındaki ticari ilişkiden kaynaklı alacak istemine ilişkindir.
Yargılama esnasında davalı vekili tarafından mahkememize ibraz edilmiş olan 26.05.2017 tarihli dilekçesinde “Sayın Mahkemenin yukarıda esas numarası yazılı dosyasında görülmekte olan davada, davalı … vekilliğini üstlenmiş bulunmaktayız. Dosyada yaptığımız inceleme neticesinde davalı şirketten tarafımıza verilen 24.12.2015 tarihli vekaletnamenin bir yıllığına verildiği, buna göre vekaletname süresinin dilekçelerin teatisi aşaması tamamlandıktan sonra 24.12.2016 itibariyle bittiği anlaşılmıştır. … tarafından bugüne kadar yeni bir vekaletname de tarafımıza gönderilmemiştir. Bu nedenle Sayın Mahkemenin 15.05.2017 tarihli son duruşma zaptı ve 15.05.2017 tarihli 3 no.lu ara kararının davalı asile tebliğe çıkarılmasını talep etme zarureti hasıl olmuştur.” şeklindeki beyanı ile birlikte vekilin vekillik görevinin sona ermiş olduğu görülmekle duruşma gün ve saatini bildirir davetiyenin davalı tarafa tebliği için yurtdışı tebliğ ve adli yardım prosedürü izlenilmiş olup istinabe cevabının tercümesi yaptırılarak mahkememize sunulmuş olan evraklar üzerinden yapılan incelemede davalı şirketin 27.03.2017 tarihinde tasfiye edilmiş olduğu görülmekle işbu şirketin merkezinin yurt dışında bulunması sebebiyle mahkememizin 15/11/2022 tarihli duruşmasında davacı vekiline davalı şirketin tasfiye edilmiş olması hususu da göz önünde bulundurulduğunda davaya devam etmek isteyip istemediği hususunda beyanda bulunmak; davaya devam edilmek istenildiğinin beyan edilmesi halinde davalı şirketin RUSYA’daki yetkili makamları nezdinde ihyasına dair karar almak ve işbu kararı Türkiye’de tanıtmak üzere 1 aylık süre verilmesine karar verilerek bir sonraki duruşmanın tarihi 24/01/2023 bırakılmış, yapılan kontrolde verilen süreye rağmen herhangi bir beyanda bulunulmamış olduğu, aradan geçen süre de göz önünde bulundurulduğunda 24.01.2023 tarihli celsede 1 nolu ara karar ile “Davacı vekiline davalı şirketin 27.03.2017 tarihinde tasfiye edilmiş olması sebebiyle HMK m.114/1-d hükmü uyarınca taraf teşkilinin sağlanabilmesi amacıyla yabancı ülke makamlarında davalı şirketin ihyasını talep etmek üzere başvuru yapmak ve yapılan başvuruya ilişkin evrakların onaylanmış suretinin tercümeli halini dosyamıza ibraz etmek üzere işbu duruşma tarihinden itiabren 2 AYLIK KESİN SÜRE verilmesine, süresi içerisinde eksikliğin giderilmemesi, ihya işlemlerinin yapıldığına ilişkin evrakların mahkememize sunulmaması halinde davanın HMK m.114 ve 115 hükümleri uyarınca dava şartı yokluğundan usulden reddedilebileceğinin ihtarına (ihtar edildi),” karar verilmiş olup mahkememizin sonraki celsesi olan 11/04/2023 tarihine kadar herhangi bir beyanda bulunulmadığı gibi taraf teşkilinin sağlanması hususunda yapılan başvurulara ilişkin bir evrak da ibraz edilmemiş olduğu görüldü.
Mahkememizin işbu dosyası ile benzer mahiyette olan Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesinin 2020/581 Esas, 2023/56 Karar Sayılı, 03/02/2023 Tarihli “… Taraf ehliyeti, 6100 sayılı HMK’nın 50. maddesinde açıkça düzenlenmiş olup, bir davada taraf olabilme yeteneğini ifade eder. Taraf ehliyeti, medeni (maddi) hukuktaki TMK’nın 8. maddesinde düzenlenen medeni haklardan yararlanma (hâk) ehliyetinin usul hukukunda büründüğü şekil olarak anlaşılmalıdır. Davalının gerçek kişi ise sağ olması, tüzel kişi ise tüzel kişiliğinin bulunması taraf ehliyetiyle ilgili olup 6100 sayılı HMK’nın 114/1-d maddesi gereğince dava şartlarındandır. Dava şartlarının varlığının yargılamanın her aşamasında aranması gerekir. HMK’nın 115/2. maddesi gereğince dava şartı noksanlığı halinde davanın usulden reddine karar verilmesi gerekir ise de; aynı maddenin ikinci cümlesinde dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için kesin süre verileceği, bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse davanın, dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden reddedilebileceği hükmü getirilmiştir. Bilindiği üzere ticaret ortaklıklarının tüzel kişiliği, ticaret sicilinden silinmesi (terkini) ile sona erer. Tüzel kişinin, tüzel kişiliğinin sona ermesi durumunda taraf ehliyeti de son bulur.
Somut olayda, yargılama sırasında ticaret sicil müdürlüğünce, davalı *** Şti.’nin 6102 sayılı TTK’nın geçici 7. maddesi hükmü uyarınca 09/10/2015 tarihinde sicilden re’sen terkin edildiği bildirilmiş olup, bu haliyle davalı şirketin tüzel kişiliği bulunmamakta ise de ticari şirketlerin ve kooperatiflerin mahkemeden ihya kararı alarak tekrar tüzel kişiliklerini kazanmaları ve dava şartlarından olan taraf ehliyeti noksanlığının HMK’nın 115/2. maddesinin ikinci cümlesi uyarınca giderilmesi mümkündür.
Bu durumda, mahkemece, belirtilen hususta davacıya kesin süre verilmesi, verilen kesin süre içerisinde ihya davası açılmaması ya da açılan davanın reddedilmesi halinde davanın davalı *** Şti. yönünden usulden reddedilmesi, aksi halde taraf teşkili sağlanarak yargılamaya devam edilmesi gerekir.” şeklindeki gerekçeli ilamı da göz önünde bulundurulduğunda dava şartlarının yargılamanın her aşamasında mahkemece re’sen değerlendirilmesi gerektiğinden, davacı tarafa davalının yabancı şirket olması sebebiyle hak kaybına uğramaması amacıyla öncelikle sürenin, akabinde kesin sürenin verilmiş olduğu, 15/11/2022 tarihli duruşmadan 11/04/2023 tarihli duruşmaya kadar geçen süre de göz önünde bulundurulduğunda usuli eksikliğin giderilememiş olduğu, dosyada taraf teşkilinin sağlanamadığı görülmekle davacının davasının taraf teşkilinin sağlanamamış olması sebebiyle dava şartı yokluğundan usulden reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi Yukarıda Açıklanmış Olduğu Üzere;
1-Davacının davasının taraf teşkilinin sağlanamamış olması sebebiyle DAVA ŞARTI YOKLUĞUNDAN USULDEN REDDİNE,
2-Alınması gereken 179,90-TL red karar harcının başlangıçta peşin olarak alınan 4.718,45-TL’den mahsubu ile arta kalan 4.538,55-TL harcın karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
3-Yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Davacı tarafça yatırılan gider avansından geriye kalan kısmın karar kesinleştiğinde davacıya ödenmesine,
5-Davalı tarafça yapılan 26,00TL posta giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Davalı tarafça yatırılan gider avansından geriye kalan kısmın karar kesinleştiğinde davalıya ödenmesine,
7-Davalı hüküm tarihi itibari ile kendisini vekil ile temsil ettirmediğinden davalı lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, davacı vekilinin yokluğunda, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkca okunup usulen anlatıldı. 11/04/2023
Katip …
¸e-imzalıdır
Hakim …
¸e-imzalıdır
* İş bu karar 5070 Sayılı Kanun hükümlerine göre güvenli elektronik imza ile imzalanmıştır.