Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/1075 E. 2022/122 K. 21.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2014/1075 Esas
KARAR NO : 2022/122
DAVA : İstirdat (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 29/09/2014
KARAR TARİHİ : 21/02/2022

Taraflar arasında görülen davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA VE TALEP : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; “Müvekkil şirketin esas iştigal alanının sıfır ve ikinci el araç satışı olan ve bununla bağlantılı birkaç alanda faaliyet gösterin bir firma olduğunu, Müvekkili şirketin faaliyet alanındaki bu ihtiyacını gidebilmek için davalı yandan yazılım satın aldığını, Bu yazılımı tam olarak kullanmasının mümkün olmadığını, Müvekkiline yazılım verilir iken vaad edilenlerin yerine getirilmediğini, Özel kod uygulamasının kullanıcı ile kısıtlanmasının istenildiğini, ancak davalı yanca uygun bulunmadığını, Ayrıca Otomotiv sektörüne özgü talepleri olan şasi ve plaka bilgisinin taraflarınca defaten davalıya bildirildiğini, ancak davalının bu hizmet için ayrıca ücret istediğini, Müvekkili firmanın bu ücretin yersiz olduğu programın Otomotiv sektörüne uygun olmak üzere satın alındığını çeşitli vesilelerle (… Web Cmı modülüne istek olarak, … Firma ortağı Genel Müdür Yardımcısı ve diğer personellerine) dile getirilmiştir. E mail yazışmalarına da konu yapılmıştır. Davalı ürününün şirketimizde genel olarak kullanılmadığının veri kayıtlarından anlaşılmakta olduğunu, Yeter derecede ve olması gerektiği şekilde hizmet verilememesi nedeniyle, karşı yanla yapılan şifahi görüşmeler nedeniyle bakiye bedelin ödenmediğini, Ne var ki, ayıplı hizmet yapan davalının bakiye alacağı olan 15.782-TL’için ….İcra Müdürlüğü’nün 2014/… E.sayılı dosyası ile icra takibine geçtiğini, Hakkında herhangi bir icra takibi olmasının ticari itibarını son derece olumsuz etkileyecek olan müvekkilinin, mecburen bu parayı icra tehdidi altında ödemek zorunda kaldığını, Müvekkil tarafından ödenen bu bedelde esasen davalının hakkı olmadığını, taraflar arasındaki yazılım işinin, eser sözleşmesi olduğunu. BK m.360/11 uyarınca, eserdeki ayıp kabulden kaçınmayı haklı gösterecek derecede önemli değilse, iş sahibi, ücretin kıymet noksanında indirilmesini veya onarılmasını isteyebileceğini, BK 360. maddesi eserin bozukluk taşıması halinde, iş sahibine dönme, ücret indirimi ve düzeltme hakları yanında, müteahhidin kusurlu olması şartı ile zararın tazminini isteme yetkisi de tanındığını. Bu tazminat isteminin, iş sahibinin diğer hakları ile birlikte istenebileceği gibi, yalnız olarak da istenebileceğini, Müvekkilinin ücretten indirim hakkını kullanmakta olduğunu. Buna rağmen davalı yanın müvekkiline vaad ettiği eser ile verdiği eser arasındaki ayıp oranında alacak hakkı olmadığı halde, ücretin tamamını icra takibine konu ettiğini ileri sürerek, Müvekkili tarafından … İcra Müdürlüğü’nün 2014/… E.sayılı dosyasına ödenen 18.517, 83-TL’nin ödeme tarihinden itibaren avans faizi ile istirdadına, Yargılama giderleri ve vekillik ücretinin de davalı yana yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA VE KARŞI TALEP : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının (borçlunun) borçlu olmadığı bir parayı ödemiş olması ihtimalinin istirdat davasının maddî hukuka ilişkin tek şartı olup; tüm faturalar, sözleşme konusu işlerin yapılışına ilişkin belgeler, müvekkilinin sözleşme gereğini eksiksiz yerine getirdiğini ispat ettiğini. 25.06.2009 tarihli yazılım sözleşmesinin 4. Sayfası ve devamında sözleşmenin ve projenin tanımından da anlaşılacağı üzere sözleşme; “…’un ticari yazılımının yüklenilmesi ve kullanımına ilişkin yazılım sözleşmesidir. ” “…’un sözleşme kapsamında müşteri tarafından kullanım hakkı satın alınan ERP Programı Modülleri ”5. Sayfada sırasıyla belirtilmiştir. “Müşterinin ilk ödemesini yaptıktan sonra ve gerekli alt yapı koşullarını sağladıktan sonra 07 gün içerisinde programın teslim edileceği, …’un satış akdinden doğan mal teslim borcunun satın alınan programların yüklenilmesi işlemini yerine getirdikten sonra tamamlanmış olduğu” 6. Sayfada belirtildiğini, Davacının dilekçesinde iddia ettiği sözleşmenin Eser Sözleşmesi olduğu ifadelerine katılmanın mümkün olmadığını. Zira bir sözleşmenin Eser Sözleşmesi olabilmesi için sözleşme anında eser mevcut olmayıp, sözleşmeden sonra imalinin söz konusu olduğunu, Yargıtay,15.HD.15. 02.2005, E. 2004/4151 K. 2005/740 ilamı ile, “Eser sözleşmesini satım sözleşmesinden ayıran en önemli yön, satımdaki montaj işleminin imalatı içermemesine karşın, eserde istenilen nitelikte ürünün aynı zamanda imali de bünyesinde barındırıyor olmasıdır. Ayrıca satımda, sözleşme anında satın alman şey mevcut ve kullanılabilir iken, eser sözleşmesinde sözleşme anında eser ortada olmayıp, sözleşmeden sonra imali söz konusudur. ” denilmekte olduğunu, Taraflar arasındaki sözleşmede ise sözleşmenin metninden Satış Sözleşmesi olduğunun anlaşılması bir yana müvekkili firmanın, davacı/ borçlu için özel, ayrı bir yazılım programı üretmesi gibi bir taahhüdünün söz konusu olmayıp, müvekkilinin tek sorumluluğu mevcut lisanslı ERP modüllerini davacı/borçlu firmaya teslim ederek yüklemesini yapmak olduğunu, Müvekkilinin yüzlerce firmaya bu şekilde ERP programlarının kullanım hakkını satması nedeniyle, firmalara standart ERP Sözleşmesinde bulunan programların yüklemesini yapmakta, özel bir yazılım talep edilmediği sürece işbu standart ERP programları yüklenmekte olduğunu, Davacı/borçlu tarafından da müvekkilinden özel bir yazılım talep edilmediğini, sözleşmenin 5. Sayfasında sayılı standart modüllerin yüklemesinin yapıldığını, Zira özel yazılım üretilmesinin ayrı emek ve mesai gerektirdiğinden davacının “Otomotiv sektörüne özgü şasi ve plaka talebi” olduysa bunun ayrı bir ücret gerektireceğini. Müvekkili firmanın, sözleşmede böyle bir taahhütte bulunmamasına rağmen 2009 yılından bu yana aradaki ticari ilişki nedeniyle bu ve benzer istekler karşısında çalışmalar yapmış olabileceği davacı firmaya özel bir yazılım üretmek hususunda taahhütte bulunduğu anlamına gelmeyeceğini, Davacı/borçlunun iddia ettiği gibi sözleşmenin bir an için eser sözleşmesi olduğu düşünülse dahi Borçlar Kanunu 477. Maddesinde “Eserin Kabulü’’ hükmünden anlaşılacağı gibi davacının müvekkili firmaya bu hususta bir ihtarda bulunması zorunluluğu bulunduğunu, Aksi takdirde davacının eseri kabul etmiş sayılacağının kanunda açıkça yazılı olduğunu. Ayrıca Borçlar Kanununun 478. Maddesinde “Zamanaşımı ” maddesinde, taşınır mallarda ürünün tesliminden itibaren 2 yıllık dava açma zamanaşımı süresi olduğunun anlaşılmakta olduğunu, Davacının davasının hiçbir dayanağı olmadığını, Eğer davacının iddiaları doğru olsaydı, başlatılan ilamsız takipteki cari hesap dökümüne dayanak faturaların davacı/borçlu tarafından 8 günlük yasal süresinde müvekkiline iade edileceğini, Davacının, müvekkili firmaya borçlu olduğunu gayet iyi bildiğinden ve müvekkilinin bakiye borcun ödeneceği konusunda kötüniyetli olarak bekletildiğinden, faturaların itiraz ve iade edilmeden ödendiğini, bakiye meblağın takibe konu edildiğini, Ticari defterlerden de bu durumun anlaşılacağını ileri sürerek, İcra dosyasına yapılan ödemenin ilamsız takip kesinleşmeden yapılmış olması nedeniyle, itiraz edilmek suretiyle durdurulmamış takip dosyasına yapılan ödemenin istirdat davasına konu olamayacağı gerekçesiyle hukuki yarar yokluğundan davanın usulden reddine, Açılan davanın ürünün yüklemesinin yapıldığı 2009 yılının Temmuz ayından sonra 2 yıllık sürede açılmamış olması nedeniyle zamanaşımı nedeniyle usulden reddine, Davacının dayanaksız davasının esastan reddine, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin davacı yana tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE :
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, Dava; Taraflar arasındaki ticari ilişkiden kaynaklı olarak, davacının borcunu ödemediği iddiası ile başlatılan … İcra Müdürlüğü’nün 2014/… E.sayılı dosyasına davacı tarafından ödenen 18.517, 83-TL’nin istirdatı davasıdır.
Deliller, Bilirkişi İncelemesi, … İcra Müdürlüğü’nün 2014/… E.sayılı dosyası,
Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/56 talimat sayılı dosyasından bilirkişi raporu alınmıştır.
Raporda; 2010-2011-2012-2013-2014 yılları defterinin incelenmesi ile davacının ticari defter ve kayıtlarının usulüne uygun olup tutulmuş olduğu, Açılış tasdikinin süresi içerisinde yapılmış olduğu,yevmiye defterinin kapanış tasdikinin mevcut olmadığı,
Davacı şirket 2010-2011-2012-2013-2014 yılları defterlerinin incelenmesi ile, ihtilafa konu programın, 267.Diğer Maddi Olmayan Duran Varlıklar. Hesabının, “267.01.02. …A.Ş./Yazılım Programı – 47.564,00.TL.” şeklinde kayda alınmış olduğu, Yine, davalı, … Tic.A.Ş..nin, 2010 yılında, … hesabının, “ …Tic. A.Ş.” muavin hesabında takip edilmiş olduğu,
Davacının ticari defter ve kayıtlarının usulüne uygun olup tutulmuş olduğu,
Açılış tasdikleri inin süresi içerisinde yapılmış olduğu, Ancak yevmiye defterinin kapanış tasdikinin mevcut olmadığı,bu yönü ile sahibi lehine delil niteliği taşımamakta olduğu,
Davacı şirket tarafından, ihtilafa konu tutar, 27.05.2014 tarihinde ödeniş ise de, yapılan banka havalesinde icra dosya nosu belirtilmediğinden, 28.05.2014 tarihinde banka hesabına iade edilmiş olduğu, bu nedenle, ….İcra Müdürlüğü’nün 2014/… E.sayılı dosyasına 18.517, 83-TL’nin ödenmesinin mevcut olmadığı tespit edilmiştir.
Mahkememiz dosyasından 09/07/2018 tarihinde alınan bilirkişi raporunda ; Davalı … Ltd, Şti mn dava konusu 2010-201′! y!Ilan ticari defterlerinin yasal süresinde açılış ve kapanış tasdiklerinin yapıldığı kayıtların düzenli olduğu sahibi lehine delil teşkil etme özelliği taşıdığı kanaatine varılmıştır.
2010 yılına davacı taraf 15.782.00 TL borçlu devrettiği, yıl içerisindeki işlemler sonucu 2010-21/01/2011 yılı sonuna kadar bu borç bakiyesinin devredildiği, 10/06/2014 tarihinde … yevmiye maddesi kaydı ile ile … vekili Av. … hesabına 10,782,00 TL davacı tarafından gönderildiği ve hesabın borç alacak bakiyesi olmadığı görülmüştür.
Davacı … 15/05/2014 tarihînde 15.782,00 TL Asıl alacak İçin takıp talebinde bulunmuş ise de sektörel bilirkişi tayinin den sonra takip tarihinde alacağın olup olmadığının tespitinin mümkün olacağı kanaatine varılmıştır.
Mahkememiz dosyasından 12/07/2019 tarihinde alınan bilirkişi raporunda;
ERP, Kurumsal Kaynak Planlama anlamına gelen “Enterprise Resource Ptanning” kelimelerinden oluşmaktadır. … bir organizasyonun tüm veri ve akışının tek bir noktada entegre edildiği bilgi sistemleridir. Kısaca bir işletmenin tüm birimlerinin entegre olduğu ve yönetiminin sağlandığı sistemdir. Bu tarz sistemler genellikle paket program olarak hazırlanmakla birlikte işletmeye özel geliştirmeler de yapılabilmektedir.
Taraflar arasında imzalanan sözleşme kapsamında Davalı firma tarafından Davacının kullanımına … sistemi sunulacağı anlaşılmaktadır. Söz konusu sistemin teslim süresinin ilk Ödeme yapıldıktan ve gerekli alt yapı koşullan sağlandıktan sonra 7 gün içerisinde olacağı ifade edildiğinden Davacının kullanımına sunulacak olan yazılım, Davalı tarafından geliştirilmiş olan bir paket program olarak değerlendirilebilecektir. Burada Davacı için özel bir yazılım hazırlanması söz konusu olmayacaktır. Bununla birlikte proje kapsamında özel çalışmaların da yapılabileceği ve bu çalışmaların ücretli olabileceği sözleşmede belirtilmiştir. Bu kapsamda dosyada yer alan toplantı tutanakları üzerinde yapılan İncelemede; Davalı tarafından Davacının kullanımına … programının sunulmuş olduğu söz konusu program üzerinde bazı geliştirmeler de yapılmış olduğu anlaşılmıştır. Program üzerinde; dava dilekçesinde belirtilen hususlarla ilgili yapılacak geliştirmeler için ise ek ücret talebi olduğu belirtilmiş olup bu durumun taraflar arasında imzalanmış olan sözleşme kapsamında mümkün olabileceği anlaşılmıştır. Ayıca belirtilen talepler için Davalı tarafından ek ücret istenmiş olması, Davalının taraflar arasında İmzalanmış olan sözleşme kapsamında üzerine düşen yükümlülüğü yerine getirmediği anlamına gelmeyeceğinden, söz konusu program için sözleşmede belirtilen ücretin Davacı tarafından ödenmesi gerekmektedir.
Taraflar arasında imzalanmış bulunan sözleşme kapsamında Davalı firma tarafından Davacının kullanımına … programının sunulmuş olduğu ve Davalı firmanın üzerine düşen yükümlülüğü yerine getirmiş olduğu, sözleşme kapsamında Davacı tarafından talep edilecek özel çalışmalara ilişkin yapılacak geliştirmeler nedeniyle Davalı firma tarafından ücret talep edilebileceği,
Davalı firma sözleşmeden doğan yükümlülüğünü yerine getirmiş olduğundan, Davacı firma tarafından sözleşmede belirtilen ücretin ödenmesi gerektiği ve bu nedenle Davacı tarafından …. İcra Müdürlüğü’ nün 2014/… E. sayılı dosyasına yapılan ödeme kapsamında istirdat talebinin yerinde olmadığı, Dolayısıyla Davacı tarafın herhangi bir alacağının bulunmadığı tespit edilmiştir.
11/10/2021 tarihli bilirkişi ek raporunda; Dosyada mübrez Müzekkere cevabının “İlgide kayıtlı yazınıza istinaden adı geçen firma hakkında Bankamız nezdinde bilgisayar sistemimizde yapılan araştırmada,27.05.2014 tarihinde …. İcra müdürlüğü açıklaması ve Fort Başer açılaması ile yapılan bir ödemeye rastlanmamıştır. “Şeklinde olduğu, Yine ilgili bankaca gönderilen CD incelemesinde 27.05.2014 tarihinde …. İcra müdürlüğü açıklaması ve … açılaması ile yapılan bir ödemeye rastlanmadığı hususları tespit edilmiştir. Mevcut durum itibari ile 09,07.2018 tarihli ek rapor ve 09.12.2019 tarihli ek raporumuzdaki sonuç ve kanaatimizi değiştirecek herhangi bir bilgi ve belgeye rastlanmamış olup …. İcra Müdürlüğünün 2014/… E sayılı dosyasına ödeme yapıldığını ispatının davacı tarafa ait olduğu belirtilmiştir.
Dosyamızdan ve talimat dosyasından alınan bilirkişi raporlarının denetime ve hüküm kurmaya elverişli olduğu kabul edilerek, davalı firmanın sözleşmeden doğan yükümlülüğünü yerine getirmiş olması nedeniyle, davacı firma tarafından sözleşmede belirtilen ücretin ödenmesi gerektiği ve bu nedenle davacı tarafından … İcra Müdürlüğü’nün 2014/… E. sayılı dosyasına yapılan ödeme kapsamında istirdat talebinin yerinde olmadığı, dolayısıyla davacı tarafın herhangi bir alacağının bulunmadığına karar verilmiş olup, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
HÜKÜM :
1-Davanın reddine,
2-Alınması gerekli 80,70 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 316,25 TL’den mahsubu ile artan 235,55 TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davalı taraf vekille temsil olunmakla red üzerinden hesaplanan karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. gereğince hesap ve taktir olunan 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
4-Davacı tarafça yatırılan gider avansından geriye kalan kısmının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine, davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına.
5-Davalı tarafından yapılan 110,20 TL yargılama giderinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine, kalan delil avansının karar kesinleştiğinde davalıya iadesine,
Davalı vekilinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde … Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 21/02/2022

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır