Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi 2013/43 E. 2018/1261 K. 22.11.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2013/43
KARAR NO : 2018/1261

DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : 14/02/2013
KARAR TARİHİ : 22/11/2018

DAVA : Davacı vekili mahkememize ibraz ettiği dava dilekçesi ile , müvekkilinin Sonbahar/Kış 2011 sezonundan itibaren ” … “, ” …”, “… ” markalarının Türkiye’de tek yetkili satıcılığının yürütmek üzere davalı şirket ile anlaşmaya vardığını, tarafların tek satıcılık ilişkisinin detaylarını düzenleyen üç senelik bir iş planı üzerinde de mutabık kaldıklarını, müvekkilinin Sonbahar/Kış 2011 sezondan itibaren bahse konu markaların Türkiye’de dağıtım ve tanıtım faaliyetlerini bu iş planı çerçevesinde yürütmeye başladığını, kısa sürede markaların Türkiye’deki pazar payının büyüterek satışları iş planlarında belirtilen miktarların dahi üzerine çıkartığını, davalı şirketin 19 Temmuz 2002 tarihinde gönderdiği elektronik posta ile tek satıcılığa konu üç markanın bizzat satışını yapacağını bu sebeple İlkbahar/Yaz 2013 sezonundan itibaren sözleşme ilişkisinin sonlandırılacağını bildirdiğini, sözleşmenin süresinden önce haksız şekilde sona erdirildiğini, bu nedenle müvekkilinin denkleştirme tazminatına hak kazandığını, söz konusu markalara pazarda önemli pay sağladığını, davalı şirketin sözleşme ilişkisi sona erdikten sonra elde edilen pazar payından ve müvekkili şirketin bulduğu müşterilerden faylanacağının aşikar olduğunu, somut olayın özellik ve şartları değerlendirildiğinde TTK 122.maddesinde düzenlenen denkleştirme talebinde bulunmaya hak kazandığını, sözleşmenin bir yıl devam ettiğini, ilk sene elde edilen ve denkleştirme tazminatına esas olan kazancın 1.335.315,00 TL olduğunu, sözleşmenin sona ermesi nedeniyle müvekkili şirketin kazancından mahrum kaldığını, müvekkilinin sözleşmenin en az üç sene boyunca ifa edileceğine inanarak hesaplarını ve yatırımlarını bu doğrultuda yaptığını, fesih nedeniyle yatırım ve emeklerinin karşılıksız kaldığını, davalı tarafın haksız feshi nedeniyle müvekkilinin uğradığı menfi zararı da davalının tazmin etmesi gerektiğini, bu kapsamda sözleşmenin yapılmasına ilişkin masrafların , sözleşmenin yerine getirilmesi için yapılan harcamaların uğranılan zararın tazmini gerektiğini, menfi zararın, bir kimsenin akdin inikadı dolayısıyla uğradığı zarar olup, akit yapılmamış olsaydı uğramayacağı zarar olarak tanımlandığını, uyulacağına ve yerine getirileceğine inanılan bir sözleşmenin hüküm ifade etmemesi ve yerine getirilmemesi yüzünden güvenin boşa çıkması dolayısıyla uğranılan zarar olduğunu, bu kapsamda söz konusu markaların Türkiye pazarına tanıtımı , pazar payının büyütülmesi için müvekkilinin yaptığı personel, show-room , lansman, reklam, pr harcamaları ile sözleşmenin süresinden önce haksız feshi sonucu uğradığı zarar kapsamında 189.609,00 TL müvekkilinin zarara uğradığını belirterek şimdilik 40.000 TL denkleştirme tazminatına ve sözleşmenin süresinde önce haksız fesih nedeniyle 10.000 TL maddi tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
ISLAH : Davacı vekili 23/12/2016 tarihli ıslah dilekçesi, denkleştirme tazminatı tutarı alacağının 523.635,48 TL ye , maddi tazminat tutarını ise aylık bazlı 19.563,70 TL olmak üzere toplam dava değerinin 781.863,58 TL ye çıkartarak eksik harcı da yatırmıştır.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesi ile, davacı ile müvekkili arasında 2011-2012 Sonbahar/Kış ve 2012 İlkbahar/Yaz sezonu ürünleri ile ilgili alım satım ilişkisi kurulduğunu, bu kapsamda davacı tarafından satın alınarak, Türkiye’ye ithal edilecek ” … “, ” …”, “… ” marka ürünlerin yine davacı tarafından Türkiye’de satılmasının kararlaştırıldığını, bu anlaşmayı teyit eden yazışma içeriklerinden de anlaşılacağı üzere ticari ilişkinin belirtilen sezon için geçerli olup, bu süre dolduktan sonra ticari ilişkinin kendiliğinden sona ereceğini belirlenen sürenin 2012 yılının yaz sezonu sona kadar olup, ticari ilişkinin tek yetkili satıcılık olmadığını, davacı tarafından iddia edilen üç yıllık iş planının hiçbir zaman müvekkili tarafından kabul görmediğini, belirtilen sezonda davacının bütçe hedefine dahi ulaşamadığını, diğer yükümlülüklerini de yerine getirmediğini bu nedenle ticari ilişkinin müvekkili tarafından 19 Temmuz 2012 tarihli elektronik posta ile sonlandırıldığını, taraflar arasında imzalanmış ve süresi üç yıl olan bir anlaşmanın mevcut olmadığını, sözleşmenin süresinde ve haklı nedenle feshedildiğini, davacı tarafın bütçe hedeflerine ulaşamadığı gibi söz verdiği showroom’un tahsis edilmediğini, markalaşma uzmanları ekibinin atanmadığını, hiçbir destekleyici kampanya , reklam girişimlerinde bulunmadığını, kendi sunduğu iş planına dahi sadık kalmadığını, davacının iddialarının kabul etmemekle birlikte denkleştirme tazminatı için kazandırılan müşteriler ile pazar payının somut belgelerle ve sayısal olarak ispat etmesi gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
16/08/2017 tarihli ek karar ile davacı vekiline HMK 31.maddesi kapsamında dava dilekçesinin dışına çıkmamak kaydı ile, talep ettiği zararların nelerden oluştuğunu, bu zararların sınıflandırılmasını yaparak menfi zarar mı, müspet zarar mı olduğunu ıslahla 258.228,10 TL çıkartılan maddi tazminat taleplerin de aynı şekilde kalem kalem, kalem bölerek mahkememize açıklaması istenilmiş, 11/09/2017 tarihli açıklama dilekçesi incelendiğinde, talep artırımının kısmi dava olmadığını, HMK nın 107.maddesine göre talep artırımı şeklinde yapıldığını, 523.635,48 TL sinin denkleştirme tazminatı kalan 258.228,10 TL sinin ise 3 yıl süreli sözleşmenin süresinden önce haksız feshi nedeniyle müvekkilinin uğradığı 13 aylık zarar toplamı olduğunu, taleplerinin menfi müspet zarar ayrımına ihtiyaç olmaksızın tüm zararlarının kapsadığını belirttiği görülmüştür.
DELİLLER VE GEREKÇE: Dava, tek satıcılık sözleşmesinin haksız feshedildiği iddiasına dayalı portföy (denkleştirme ) tazminatı ve menfi zarar, kar kaybı tazminine ilişkindir.
Deliller, taraflar arasındaki .elektronik posta yazışmalar, davacının ticari defter ve belgeleri ve bilirkişi raporu.
Tarafların iddia ve savunmalarının değerlendirilmesi için alınan 09/4/2014 tarihli rapor incelendiğinde , davalı şirketin 04/7/2012 tarihli yazısında davacı şirkete hitaben “Sonbahar- Kış 2011 – 2012 ve İlkbahar -Yaz 2012 sezonları için … şirketi , Türkiye sınırları içerisinde bizim tek müşterimizdir, ve bizim ürünlerimizi ithal etmeye ve satmaya yetkilidir ” şeklinde bildirim yapıldığının görüldüğünü, taraflar arasında 09/03/2011 tarihli elektronik posta yazışması ekindeki davacı şirketin … “, ” …”, “… ” markalarının satışlarına ilişkin üç senelik iş planının davalı şirkete bildirildiği iş planı özetinin dökümünün raporda yapıldığını, davalı şirketin 19/7/2012 tarihli elektronik posta yazısı ile davacıya “şirketin Türkiye’de önümüzdeki 5 sene içinde 30 adet … mağazasının açılacağına yönelik perakendecilik faaliyeti stratejine karar verdiği ve İlkbahar / Yaz 2012 sezondan itibaren mevcut ürünler ile daha fazla hizmet sunamayacaklarını ” bildirildiğinin görüldüğünü , dosyada tercümesi bulunan ticari dağıtım sözleşmesinin imzasız olduğunu, incelenen davacı ticari defter ve belgelerindeki hesap hareketlerini raporda dökümünün yapıldığını, buna göre davacı şirketin 2011 ve 2012 yıllarında davalı şirketten mal alımı yaptığını, bu kapsamda 409.481,79 Euro bedelli mal alındığını, bu mallara istinaden davalı tarafından toplamda 12.402,22 Euro iskonto uygulandığını, iskonto bedelinin tenzili neticesinde 397.079,57 Euro mal bedeli tutarının gerçekleştiğini, davalı vekili tarafından 9/01/2014 tarihinde, davalı tarafından davacı şirket adına tanzim edilen mal bedeli faturalarının dosyaya sunulduğunu, incelenen mal bedeli faturalarının davacı şirket kayıtlarındaki mevcut faturalar ile uyumlu olduğunun tespit edildiğini, davalı tarafa ait 4/7/2012 tarihli elektronik yazışması nedeniyle davacının “tek müşteri ve ürünleri ithal edip Türk bölgesinde satmaya yetkili olduğu ” yönündeki ifadelerden davacının tek satıcı olduğunun sonucuna varıldığını, yazışmalardan davalıya ait internet sitesine distribütör ve acentelerin girip sipariş verebildikleri, davacının da bu şekilde sipariş verebileceğinin belirtildiğini, davacı tarafça üç yıl için iş planı hazırlandığı iddia edilmekte ise de, davalı tarafın bunu kabul ettiğine dair dosyada belge olmadığını, bu nedenle sözleşmenin 4/07/2012 tarihli elektronik posta metni de belirtildiği üzere Sonbahar/Kış 2011-2012 ve İlkbahar -Yaz Sezonları için kurulduğu kanaatine varıldığını, sözleşme ilişkisinin 19/7/2012 tarihli yazıda belirtildiği üzere İlkbahar-Yaz 2013 sezondan itibaren sözleşme ilişkisinin sona ereceğinin belirtildiğinin görüldüğünü, söz konusu metinlerden anlaşıldığı üzere belirtilen tarihte sözleşme ilişkisi zaten sona ereceğinden sözleşmenin haksız feshedilmediği sonucuna ulaşıldığını, mahkemece denkleştirme tazminatı talep edebileceği kanaati oluştuğunda ise TTK 122.maddesine göre, feshedildiği yıldan önceki 5 yıla ilişkin brüt satış karlılığı ortalamalarından , sözleşme daha kısa sürmüş ise bu kez faaliyetin devamı sırasındaki ortalamaların esas alınması gerektiğini, davacı tarafın ticari defter ve belgelerine göre 2011 ve 2012 yılı satışları esas alınarak gerçekleşen aylık ortalama brüt satış karı olan 44.208,18 TL tutarı denkleştirme tazminatı olarak istenebileceğini, davacı tarafın diğer talebinin haksız fesih nedeniyle uğranılan zarar olduğunu, faaliyet döneme içerisinde %30 oranında faaliyet giderinin gerçekleştiğinin görüldüğünü, buna göre aylık ortalama faaliyet karı olan 19.863,70 TL nin aylık bazda davalıdan talep edilebileceği yönünde görüş bildirdikleri görülmüştür.
Rapora itiraz edilmesi üzerine aynı bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen 089/2014 tarihli ek raporda, davacı vekilinin dilekçesinde denkleştirme tazminatının hesaplanmasında hata olduğunu, müvekkilinin faaliyet süresi boyunda elde ettiği gelirin yıllık ortalamasının denkleştirme tazminatının üst sınırı olarak tespit edilmesi gerektiğini iddia ettiğini, sözleşmenin İlkbahar -Yaz 2013 sezonunda sona erdiği dikkate alındığında, davacı şirketin faaliyet dönemindeki 2013 yılı sonu itibariyle yapılan hesaplamada yıllık ortalama satış karı toplamının 108.326,06 TL olarak hesaplandığı bildirilmiştir.
Alınan ilk heyet raporunun yetersiz olduğu belirtilerek mahkemece ikinci bilirkişi heyeti oluşturulmuş ve ikinci heyet tarafından düzenlenen 26/06/2018 tarihli rapor dosyaya bırakılmıştır buna göre, bilirkişi heyetince davacı tarafın ticari defter ve belgeleri incelenerek 2011-2012-2013 yılları itibariyle dönem kar veya zararlarını tablo halinde gösterilmiş, 2011 yılı brüt satış karının ve 2012 yılı brüt satış karının 707.330,91 TL olduğu, TTK 122.maddesi çerçevesinde 5 yıllık dönem kat sayısı ( 12 ay /60 ay ) olarak %20 hesabıyla talep edebilecek denkleştirme tutarının 146.466,18 TL olduğu belirtilmiştir. Davacı tarafın 189.609 TL maddi zarar tazmini talebinde bulunduğunu, harcama kalemlerinin … İletişim, Personel Masrafı, Showroom -depo kirası, lansman masrafı ve reklam masraflarından oluştuğunun bildirildiğini, bu maliyetlerin hedeflenen faaliyet karlığına ulaşması için katlanılan zorunlu maliyetler olduğunu, bu bağlamda davacı şirketin denkleştirme tazminatı talebinin gerekçesinin davalı ürünlerinin Türkiye pazarına tanımı , pazar payının büyütülmesi için faaliyet gösterilmesi olduğuna göre bir yandan denkleştirme tazminatı talep edilirken bir yandan da bu tazminat talebinin dayanağı olan tanıtım , pazarlama maliyetlerinin ayrıca tazmininin talep edilemeyeceğinin , davacı tarafın menfi zarar talep ettiğini, taraflar arasındaki sözleşmenin sürenin dolması nedeniyle sona ermesi nedeniyle menfi zarar talep edemeyeceği yönünde görüş bildirdikleri görülmüştür.
Rapora itiraz edilmesi üzerine ikinci bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen 22/03/2016 tarihli ek raporda, davacı tarafça her ne kadar en son ithalatın 2012 yıllarının sonlarında gerçekleştirilmiş olduğu görülse de 2013 yılında da satışlar gerçekleştiği yönündeki itirazları çerçevesinde 2013 yılı ile ilgili satış ve brüt satış karlığı verilerin de hesaplamaya katıldığını, buna göre hesaplanan denkleştirme tazminatının 194.726,94 TL olduğunun bildirildiği görülmüştür. Aynı bilirkişi heyetince 06/12/2016 tarihinde sunulan ikinci ek raporda , birinci ek raporun tekrarlandığı görülmüştür.
Dosyada iki heyet raporu olup, aralarında çelişki olduğu görüldüğünden dosyanın daha önceki bilirkişiler dışında mahkememizce resen seçilecek bir finans, bir sektör ve bir de portföy konusunda uzman bir bilirkişi heyetine tevdi edilerek ,davacının ticari defter ve belgeleri üzerinde HMK 218 maddesine göre, yerine inceleme yapılarak, tüm dosya kapsamı değerlendirilerek, sözleşmenin süresi ve haklı /haksız fesih konusunda tarafların iddiaları irdelenerek ayrıca takdiri mahkemeye ait olmak üzere TTK 122 maddesindeki ortalama ile belirlenen hesap şekli portföy tazminatı talebinde tavan , ( aşılamayacak üst sınır ) olup doğrudan doğruya ortalamaya göre belirlemeye gidilmeyerek , TTK 122/a,b,c fıkralarında belirtilen hususlar tek tek incelenip değerlendirilerek, tartışılarak , portföy tazminat miktarının belirlenmesinin , ayrıca davacının menfi tazminat talebi olduğu dava dilekçesi incelendiğinde bu yönelik taleplerinin davalı markanın ürünlerinin Türkiye pazarına tanımını , pazar payının büyütülmesi için davacı tarafça yapıldığı iddia edilen personel , show-room , lansman, reklam, pr harcamaları konusunda talepte bulunulduğundan talep konularına bağlı kalınarak gerekçeli denetime elverişli olarak davacının menfi zarar talep edip edemeyeceği, talep edebilecek ise miktarlarının kalem kalem tespit edilmesinin ( TTK 121/4 maddesi de irdelenerek ) istenilmiştir.
Bilirkişi heyeti tarafından verilen rapor incelendiğinde , davacı tarafın 2011-2012- 2013 yıllarına ait ticari defterlerine göre, davalıdan 975.954,74 TL tutarında ticari mal alımı yaptığı , davalının 29.256,23 TL lik iskonto yaptığının tespit edildiğinin gelir tablosu kayıtlarının 01/09/2011 tarihinde başlayıp 31/7/2013 tarihinde sona erdiğinde 2011 yılında 4 ay 2012 yılında 12 ay 2013 yılında 7 ay olmak üzere toplam 23 ay süresince ticari ilişkinin devam ettiğini, faaliyet giderleri ile ilgili dokümanların incelenmesi neticesinde reklam giderinin 22.636,24 TL , lansman giderinin 8.000 TL, show-room kira bedelinin 52.155,00 TL, personel giderinin 130.191,41 TL olarak ticari defter ve belgelerde yer aldığını, taraflar arasında 23 aylık ticari ilişki sonucunda denkleştirme tazminatı alacağı hesaplandığında; brüt satış karı toplamı 947.546,21 TL olup, 23 aylık ortalama brüt satış karının 41.197,66 TL olduğunu, 23 ayın ortalaması olan 41.197,66 TL x12 ay = 494.371,92 TL olarak denkleştirme tazminatının hesaplandığı, sözleşme süresinin 36 ay olup faaliyet süresinin 23 ay olması nedeniyle kalan 13 ay üzerinden yoksun kalınan kar hesaplandığında ; faaliyet satış karı toplamı 734.593,56 TL , 23 aylık ortalama brüt satış karı 31.938,85 TL olması nedeniyle 23 ayın ortalamasının 31.938,85 TL x 13 ay = 415.205,85 TL olacağını, buna göre denkleştirme tazminatı ve yoksun kalınan kar toplamı olmak üzere toplam 909.576,97 TL den 29.256,23 TL iskonto düşüldüğünde tazminat miktarının 880.320,74 TL olduğunun belirlendiğini, her iki tarafın kabulünde olan 04/7/2012 tarihli elektronik posta metnide ” … şirketi, Sonbahar-Kış 2011-2012 ve İlkbahar-Yaz Sezonları için tek müşterimizdir ve ürünlerimizi ithal etmeye ve onları Türk bölgesinde satmaya yetkilidir ” kaydının bulunduğunu, davacı tarafından davalıya 3 yıllık iş planının sunulduğunu, davalı tarafından davacıya gönderilen 19/7/2012 tarihli elektronik posta ile 2013 İlkbahar/Yaz sezonundan itibaren sözleşme ilişkisine son verildiği ve Türkiye’de 5 yıllık süre içinde 30 adet mağaza açarak faaliyete geçeceğini bildirdiğini, davacının talebinin denkleştirme talebi ile birlikte menfi zarar tazminine ilişkin olduğunu, denkleştirme tazminatının TTK 120 maddesinde düzenlendiğini, 04/7/2012 tarihli elektronik posta nedeniyle taraflar arasındaki ilişkinin tek satıcılık olduğunu, davacı tarafından hazırlanan üç yıllık planın davalı tarafça kabul edildiğine ilişkin dosyada belge olmadığını, davalının gönderdiği 19/7/2012 tarihli yazı neticesinde ilişkinin İlkbahar-Yaz 2013 döneminde sona erdiğini , tek satıcılık sözleşmesinin sona eriş şekli itibariyle davacı tek satıcının sözleşmenin feshinde kusurlu davranışının olmadığını ,davalı tarafın satışın kendisi tarafından yapılacağını belirterek sözleşmeye son verildiğini , yıllık satış karı ortalamasının 494.371,92 TL olarak hesaplandığını, mahkemece bu tavan miktarın geçilmeyecek şekilde denkleştirme tazminatına karar verilmesi gerektiğini, mahkemenin denkleştirme tazminatına karar verirken hakkaniyet denetimi yapması gerektiğini, davacının menfi tazminat talebinin değerlendirildiğinde ise sözleşmenin süre bitimi nedeniyle sona erdiğini, bu nedenle menfi zarar talebinde bulunamayacağını kaldı ki davacı şirketin menfi zarar olarak talep ettiği hususların denkleştirme miktarının belirlenmesinde ve hakkaniyet denetiminde dikkate alınması gereken hususlar olduğunu, tek satıcılık sözleşmesinin süre sonunda sona ermesi nedeniyle davacı şirketin kar kaybı talebinde de bulunamayacağını bildirdikleri görülmüştür.
03/05/2018 tarihli duruşmada alınan bir nolu ara kararı ile ; takdiri mahkemeye ait olmak üzere, en son bilirkişi raporunda , hakkaniyet değerlendirilmesi hususunun mahkemeye bırakıldığı şeklinde görüş bildirmiş iselerde yerleşmiş yargıtay içtihatlarına göre bu hususun özel ve teknik bilgiyi gerektirmesi nedeniyle bilirkişilerce belirlenmesi gerektiğinden, TTK 122 maddesinde belirtilen hesaplama yönteminin üst sınır olduğu, takdiri mahkemeye ait olmak üzere; davacının kazandırdığı müşteri çevresi, bu konuda sergilediği gayret ve başarısı, bu müşteri çevresinden davalının fesihten sonrada yararlanıp yararlanmadığı yararlanıyorsa derecesi, davacının fesih nedeniyle uğradığı ekonomik kayıp, dava konusu markanın tanınırlık derecesi, dikkate alınarak , daha önceki en son heyete bir marka uzmanın da katılarak , davacının talep edebileceği portföy tazminat miktarının tespit edilmesi istenilmiştir.
En son bilirkişi heyetince düzenlenen 04/10/2018 tarihli ek rapor incelendiğinde, denkleştirme tavanı dikkate alınmak suretiyle, denkleştirme ödemesinin hakkaniyete uygun olarak belirlenmesinde , davalı yapımcıya ait markaların tanınmış marka oluşu, taraflar arasındaki ilişkinin süresi ve davacı şirketin müşteri çevresinin genişletmek ve yeni müşteri kazanmak için gösterdiği gayret ve yaptığı çalışmalar gibi hususların dikkate alınmasının gerektiğini, bilirkişi heyetine eklenen marka uzmanınca yapılan inceleme neticesinde davacının kazandırdığı müşteri çevresi bu konuda sergilediği gayret ve başarısı bu müşteri çevresinden davalının fesihten sonra da yararlanacağının muhakkak görüldüğü hususları dikkate alınarak , davacının çalıştığı üç yıl süresince satmak üzere davalıdan alım yaptığı marka bütçelerinin oransan olarak incelendiği ve ilgili markaların bilinirliği düzeyinde davalının satışa sağlayabileceği katkı oranı değerlendirilerek uygulanabilir indirim oranının %45 seviyesinde olabileceği kanaatine varılarak denkleştirme tazminatının , tavan miktar olarak belirlenen 494.371,92 TL nin %55 olan 271.904,56 TL olarak belirlenmesinin uygun olacağı sonuca varıldığı görülmüştür.
Denkleştirme tazminatı TTK 122.maddesinde düzenlenmiş olup, buna göre;
TTK 122 Maddesine göre, ” Sözleşme ilişkisinin sona ermesinden sonra; a) Müvekkil, acentenin bulduğu yeni müşteriler sayesinde, sözleşme ilişkisinin sona ermesinden sonra da önemli menfaatler elde ediyorsa, b) Acente, sözleşme ilişkisinin sona ermesinin sonucu olarak, onun tarafından işletmeye kazandırılmış müşterilerle yapılmış veya kısa bir süre içinde yapılacak olan işler dolayısıyla sözleşme ilişkisi devam etmiş olsaydı elde edeceği ücret isteme hakkını kaybediyorsa ve c) Somut olayın özellik ve şartları değerlendirildiğinde, ödenmesi hakkaniyete uygun düşüyorsa,
acente müvekkilden uygun bir tazminat isteyebilir. (2) Tazminat, acentenin son beş yıllık faaliyeti sonucu aldığı yıllık komisyon veya diğer ödemelerin ortalamasını aşamaz. Sözleşme ilişkisi daha kısa bir süre devam etmişse, faaliyetin devamı sırasındaki ortalama esas alınır.
(3) Müvekkilin, feshi haklı gösterecek bir eylemi olmadan, acente sözleşmeyi feshetmişse veya acentenin kusuru sebebiyle sözleşme müvekkil tarafından haklı sebeplerle feshedilmişse, acente denkleştirme isteminde bulunamaz. (4) Denkleştirme isteminden önceden vazgeçilemez. Denkleştirme istem hakkının sözleşme ilişkisinin sona ermesinden itibaren bir yıl içinde ileri sürülmesi gerekir. (5) Bu hüküm, hakkaniyete aykırı düşmedikçe, tek satıcılık ile benzeri diğer tekel hakkı veren sürekli sözleşme ilişkilerinin sona ermesi hâlinde de uygulanır ” denilmektedir.
Bilirkişilerce de belirlendiği üzere davalı tarafından davacıya gönderilen mail nedeniyle taraflar arasındaki ilişkinin tek satıcılık sözleşmesi olduğu anlaşılmaktadır. Yine davalı tarafından gönderilen mailde , satışların davalı tarafından açılacak mağazalar vasıtasıyla yapılacağı bildirilerek davacı ile olan ticari ilişki sonlandırılmıştır. Sözleşmenin sona ermesinde davacının herhangi bir kusurunun olmadığı davalıya ait elektronik posta yazışmasından da anlaşıldığından davacının TTK 122.maddesine göre, denkleştirme tazminatı isteminde haklı olduğu sonucuna varılmaktadır. Taraflar arasındaki ticari ilişki davalı tarafından sonlandırılan yazısı da dikkate alınarak 2013 İlkbahar/Yaz sezonundan itibaren sona ermiştir. En son bilirkişi heyetince belirlendiği üzere taraflar arasındaki ticari ilişki 23 ay sürmüştür. 23 aylık süreye göre bilirkişiler denkleştirme tazminat tavanı miktarının 494.371,92 TL olarak hesaplamışlardır. Bu miktar TTK 122 maddeye göre aşılamayacak tavan miktar olup, yerleşik Yargıtay uygulamalarına göre, davacının kazandırdığı müşteri çevresi , bu konuda sergilediği gayret ve başarısı, bu müşteri çevresinden davalının fesihten sonrada yararlanıp yararlanmadığı yararlanıyorsa derecesi, davacının fesih nedeniyle uğradığı ekonomik kayıp, dava konusu markanın tanınırlık derecesi, dikkate alınarak , davacının talep edebileceği denkleştirme tazminatı bilirkişilerden ek rapor olarak talep edilmiş, en son ek raporda talep edilebilecek portföy tazminatının 271.904,56 TL olarak belirlendiği görülmüştür.
Taraflar arasındaki sözleşme ilişkisi 19/07/2012 tarihli yazıda belirtildiği üzere 2013 İlkbahar /Yaz sezonu sonunda bitmiş olup, davacı taraf 14/02/2013 tarihli açmış olduğu dava ile denkleştirme tazminatı kapsamında bu tazminata esas olacak kazancın 1.335,315 TL olduğunun bildirerek bu meblağın tahsili için şimdilik diyerek 40.000 TL denkleştirme tazminatı talep edildiği, buna göre; TTK 122/4.fıkrasında belirtilen denkleştirme tazminatının sözleşme ilişkisinin sona ermesinden itibaren bir yıl içerisinde ileri sürüldüğü anlaşılmıştır.
Davacının diğer talebi kar kaybına ilişkin olup, davacı taraf sözleşmenin 3 yıl süreceğini bu konuda davalıya iş planı gönderdiğini iddia etmiş ise de sözleşmenin 3 yıl süreceği konusunda davalı tarafından herhangi bir yazılı belge düzenlenmediği, bu konuda elektronik posta da bulunmadığı, davalı tarafın sözleşmeyi sonlandırma yazı olan 19/07/2012 tarihli yazıya istinaden bu yazıda belirtilen 2013 İlkbahar/Yaz sezonun bitmesiyle süresinde sona erdiğinden davacının kar kaybı tazminatı talep etme hakkı bulunmamaktadır . Davacının diğer talebi menfi tazminat olup, en son bilirkişi heyeti tarafından da tespit edildiği üzere menfi zarar olarak tespit edilen hususların denkleştirme miktarının belirlenmesinde ve hakkaniyet denetiminde dikkate alınması gereken hususlar olduğundan ayrıca müspet zarar ve menfi zarar birlikte talep edilemeyeceği kuralıda dikkate alınarak davacının denkleştirme tazminatı talebinin kısmen kabulü ile 271.904,56 TL nin bu miktarın 40.000 TL sinin dava tarihinden kalan kısmına ise ıslah tarihinden ( dava dilekçesi incelendiğinde belirsiz alacak davası açıldığına yönelik ibare olmayıp , açılan dava kısmi dava olduğundan geri kalan kısma ıslah tarihinden itibaren faiz işletilmiştir) işleyecek yasal faizi birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davacının fazlaya ilişkin diğer tüm taleplerinin ise reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda izah edilen sebep ve gerekçelere göre;
1-Davacının davasının kısmen kabulü ile, 271.904,56 TL nin ( bu miktarın 40.000 TL sine dava tarihi olan 14/02/2013 tarihinden itibaren kalan kısmına ise 23/12/2016 tarihinden itibaren işleyecek) yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davacının fazla isteminin reddine,
2-Davacı vekille temsil edildiğinden 22.264,27 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Davalı vekille temsil edildiğinden 34.348,36 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yatırılan peşin ve ıslah üzerine 13.352,30 TL olarak yatırılan harçların davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 8.830,75 TL yargılama giderinin kabul ve ret edilen oranlara göre takdir edilen 3.072,00 TL nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine , bakiyesinin kendi üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı tarafından herhangi bir yargılama gideri yapılmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
7-Davacı tarafından yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmın davacıya iadesine,
8-Bu dava sebebiyle 18.573,80 TL karar ve ilam harcı alınması gerektiğinden peşin alınan ( Davada: 853,90 TL , ıslahla: 12.498,40 TL ) 13.352,30 TL nin mahsubu ile bakiye 5.221,50 TL nin davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
Taraf vekillerinin yüzlerine karşı, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere oybirliği ile verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 22/11/2018

Başkan … Üye … Üye … Katip …
¸e-imzalıdır ¸e-imzalıdır ¸e-imzalıdır ¸e-imzalıdır

HARÇ BEYANI
18.573,80 TL İ.H.
13.352,30 TL P.H
5.221,50 TL B.İH.

DAVACI SARFI
28,05 TL İlk Masraf
8.250,00 TL Bilirkişi ücreti
552,70 TL tebligat ve tezkere
8.830,75 TL