Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi 2013/208 E. 2020/647 K. 10.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2013/208 Esas
KARAR NO : 2020/647

DAVA-KARŞI DAVA : Haksız Rekabet iddiasına dayalı maddi ve manevi tazminat
DAVA TARİHİ : 05/08/2013
KARŞI DAVA TARİHİ : 02/10/2013
KARAR TARİHİ : 10/12/2020

DAVA: Davacılar- karşı davalılar vekili dava dilekçesinde; dünyanın en köklü petrol şirketlerinden biri olan…Petrol Şirketi- …’ın 30/05/2008 tarihinden itibaren …A.Ş adıyla Türkiye’de faaliyetini sürdürdüğünü… Kimya Holding A.Ş’nin ise ülkemizde … sanayinin tek temsilcisi ve hammadde üreticisi durumunda olduğunu,…hisselerinin %68’inin …’a ait olduğunu, …nin ise…’in hammadde ihtiyaçlarının karşılanmasını teminen kurulduğunu, çoğunluk hissedarının… olduğunu, …’ın ülkemizdeki en büyük yatırımı olan ve… İlçesi Arapçiftliği mevkiinde …’e tahsisli arazi üzerinde kurulacak olan … Rafinerisi için 23/06/2010 tarihinde 49 yıl süre ile rafinaj faaliyetinde bulunmak üzere 23/06/2010 tarihli rafinerici lisansını EPDK’dan aldığını, davacı şirketler arasında ihtiyari dava arkadaşlığı bulunduğunu, davalının haksız rekabet teşkil eden fiilleriyle davacı şirketlerin tamamının zarara uğradığını, davalı şirketin, haksız rekabet ve kişilik haklarına saldırı teşkil eden ve 2010 yılından itibaren devam etmekte olan hukuka aykırı fiilleriyle müvekkili şirketler hakkında çeşitli istidatlarda bulunarak kamuoyu ve müvekkili şirketin iş ortakları nezdinde itibar kaybı yaşamasına neden olduğunu, …’ın …’in hammadde ihtiyaçlarını karşılanmasını teminen …-İzmir’de…Hammadde Rafinerisi yatırımı gerçekleştirmek üzere 2008 yılında kurulduğunu,… İlçesi…mevkinde kurulacak olan…Rafinerisi için 23/06/2010 tarihinde 49 yıl süreyle rafinaj faaliyetinde bulunmak üzere EPDK’dan lisans aldığını, kurulması planlanan …Rafinerisinin mülkiyeti grup şirketi …’e ait olan …numaralı parselde 10.000.000 ham petrol işleme kapasiteli ve 5 milyar Dolarlık yatırım bedeli olacağını, bu amaçla bütün izinlerin alındığını, tüm mühendislik çalışmalarının tamamlandığını, saha düzeltme çalışmalarına devam edildiğini, amacının …’in hammaddesini tedarik etmek olduğunu, öte yandan davalı… Enerji’nin de aynı sahada 30 yıl süreli jeotermal kaynaklar ve doğal mineralli sular işletme ruhsatı sahibi olduğunu, …Enerji’nin sahada asıl hak sahibinin kendisi olduğunu ileri sürerek …’ın rafinerici lisansını ve lisansa dayanak idari işlemleri iptal ettirmek için sürekli olarak teşebbüslerde bulunduğunu, amacının … rafinerisinin kurulmasını engellemek olduğunu, bu amaçla davalının çeşitli lobi faaliyetlerinde bulunduğunu, bu kapsamda …Rafineri yatırımı için anlaşma yapılan finans kuruluşlarına asılsız bilgiler içeren yazılar göndererek yapılan anlaşmaların risk altında olduğunu iddia ettiğini, yine müvekkili şirketlerin aracı kurum banka sektör analistlerine basın bültenleri göndererek Türk Yargısının hiçe sayıldığı yönünde asılsız iddialarda bulunduğunu, ayrıca müvekkili şirketler … ve… aleyhine gerek … gerekse SPK ve EPDK nezdinde gerçeğe aykırı vakıalara dayanarak asılsız şikayetlerde bulunduğunu, …’in halka açık bir şirket olarak kamuyu aydınlatma yükümlülüklerini yerine getirmek amacıyla…’a yaptığı 24/06/2010 tarihli özel durum açıklamasında …’a EPDK tarafından 49 yıl süre ile rafinerici ve depolama lisansı verildiğini duyurduğunu, bunu takiben davalının SPK’ya …’ye … aleyhine şikayetlerde bulunduğunu, şikayetinde “….A.Ş’nin …’ta yayınlanan 24/06/2010 tarihli özel durum açıklamasında kamuoyunu ve küçük yatırımcıyı yanıltabilecek eksik bilgilendirme mevcut olup detayları aşağıdaki gibidir” dediğini, davalının…’i … açıklamasında… rafinerisinin kurulacağı saha üzerinde…Enerji’ye verilmiş olan…işletme ruhsatı ile taraflar arasında süre gelen itilaf kapsamında…tarafından… işletme ruhsatının iptali talebi ile… Enerji,… ve…rşı açılmış iptal davası ve … Enerji tarafından…’ı rafinerisinin iptali talebi ile EPDK’ya karşı açılmış iptal davası hakkında kamuoyunu eksik bilgilendirdiğini iddia ettiğini, “müvekkilim şirketi (…Enerji’nin) bu davaları kazanması durumunda …A.Ş’nin kamuoyunu açıkladığı kar/zarar projeksiyonlarının gerçekleşme oranının değişebileceği ve bu durumda küçük yatırımcının zarar görebileceğinden hareketle” ilgili mevzuat kapsamında kamuoyunu aydınlatma yükümlülüklerini yerine getirmediği iddiasında bulunduğunu, … Enerji’nin söz konusu şikayetlerde bulunmasının ardından SPK ve … tarafından …’den konuya ilişkin açıklama talep edildiğini, … Enerji’nin 26/10/2011 tarihinde …’ye… aleyhinde tekrar şikayette bulunduğunu, şikayetinde “…22/07/2010 tarihli yazımız sonrası ilgili şirket tarafından kamuoyuna açıklanmamış gelişmeler mevcuttur” dediğini,… tarafından… Enerji’nin jeotermal işletme ruhsatının iptali için açılan davasının … Enerji lehine sonuçlandığını, …Enerji tarafından …’ın rafinerici lisansının iptali talebi ile açılmış dava ile … Enerji tarafından…’e rüzgar elektrik santrali lisansının iptali talebi ile EPDK’ya karşı açılmış davanın derdest olduğunu açıkladığını ve … Enerji’nin bu davaları kazanması halinde…’in kamuoyuna açıkladığı kar/zarar oranının değişebileceği bu durumda küçük yatırımcıların zarar göreceğini iddia edildiğini, son olarak …Enerji’nin 18/03/2013 tarihinde EPDK’ya … aleyhinde şikayette bulunduğunu, bu şikayetinde …’ın rafinerici lisansına konu saha üzerinde
herhangi bir izin/veya ruhsat bulunmaksızın inşaai çalışmalar yapmak olduğunu, devam eden çalışmalar ” muvvazzalı” şekilde devam etmektedir isnadının ileri sürüldüğünü, davalı yaptırdığı delil tespiti ve … Belediyesinin yazısı ile …’ı rafinerici lisansının iptalinin gerektiğini iddia ederek EPDK’dan bu yönde talepte bulunduğunu, bunun üzerine EPDK’nın müvekkili …’dan açıklama yapmasını istediğini, … Enerji tarafından … aleyhine bulunan şikayetlerin asılsız olduğunu, 2010 senesinde … Enerji tarafından yapılan şikayetlerde kamuoyundan gizlendiği iddia edilen ilk davanın … tarafından …İdaresine karşı … Enerji’nin jeotermal işletme ruhsatının iptali ile ilgili açılmış dava olduğunu, … Enerji’nin bu davaya 23/09/2010 tarihinde müdahil olmasına rağmen şikayetinde adete kendisini davaya (İzmir … İdare Mahkemesinde görülün dava) taraf olarak gösterdiğini bu davada mahkemece 17/06/2010 tarihinde … Enerji’nin jeotermal işletme ruhsatının yürütmesinin durdurulmasına karar verildiğini, bu karara karşı yapılan itirazın …Bölge İdari Mahkemesi tarafından 19/08/2010 tarihinde reddedildiğini, davalının, …’i taraflar arasında hukuki ihtilafı kamuoyundan gizlediğini iddia etmekle beraber kendi ruhsatı hakkında yürütmenin durdurulması kararı verildiğini gizlemesinin dikkat çekici olduğunu, kamuoyundan gizlendiği iddia edilen ikinci davanın ise … Enerji’nin iddiasının aksine rafinerici lisansının iptali davası olmayıp … Enerji tarafından EPDK’ya karşı yapılmış itiraz başvurusunun reddi işleminin iptali davası olduğunu, davanın 21/06/2010 tarihinde açıldığını, özel durum açıklamasının yapıldığı 24/06/2010 tarihinde …’in bu dava hakkında bilgi sahibi değil iken davanın gizlenmesinin ihtimali dahilinde bile olmadığını, 26/10/2011 tarihli şikayette ise kamuoyunda gizlendiği iddia edilen ilk davanın sanki kesin olarak … Enerji lehine sonuçlandığı, yargılama sürecinin bittiği intibahının verildiğini, oysa söz konusu kararın 14/04/2011 tarihinde … tarafından temyiz edildiğini, … Enerji tarafından ikinci olarak …’ın rafinerici lisansının iptali talebi ile açtığı davanın da derdest olduğunun beyan edildiğini davalın yürütmenin durdurulması talebinin reddedildiğinden bahsedilmediğini (Danıştay 13. Dairesinin kararı), …’in … Enerji tarafından hakkında açıklama yapılan 3. Davaya şikayet tarihinde müdahil bile olmadığını, davalı tarafından EPDK’ya yapılan şikayet gerçeğe aykırı bir iddiaya dayandığını, …’ın rafinerici lisansına konu olan sahada … Belediyesinden alınan izinlerle hukuka uygun bir şekilde saha düzeltmesi çalışması yaptığının … Sulh Hukuk Mahkemesi nezdindeki delil tespiti dosyası ile sabit olduğunu dosyada alınan tüm izinlerin mevcut olduğunu dolayısıyla davalının yapmış olduğu şikayetlerin gerçeği yansıtmadığını bilakis bazı gerçeklerin gizlendiğini, davalının taraflar arasında yürümekte olan yargı süreciyle ilgili olarak manipülatif iddialar ileri sürerek müvekkili şirketlerin yatırımcılarını yanıltıcı nitelikte fiillerde bulunduğunu, ayrıca davalı tarafından aracı kurum banka sektör analistlerine gönderilen asılsız ve yanlış iddialar içeren basın bültenleri olduğunu, 21/10/2011 tarihli basın bülteninde, …’in mahkeme kararlarına aykırı olarak rafineri yatırımının inşasına başladığını ve bu itibarla ilgili mahkeme kararının beklenmeden yargının hiçe sayıldığını iddia ettiğini yine aynı bültende, …’in …’a satılarak özelleştirilmiş olduğunu ilgili mevzuat uyarınca yatırımcılara duyurulmadığı ve bu itibarla kamuyu aydınlatma yükümlülüklerinin yerine getirilmediğini iddia edildiğini, davalı tarafından gönderilen basın bülteninde “… A.Ş grubu, iptal davamızı yüksek yargıda halen görüşülmekte olduğu bir zamanda, sonucu mahkemenin vereceği karara bağlı olan yatırımını, mahkemenin kararını beklemeden başlatmakla adete yargıyı hiçe saymaktadır….05/09/2011 tarihinde Danıştaya başvurarak rafineri lisansı iptal davamıza resmen taraf olmasına rağmen, böyle bir durumu kamuoyu ve kendi küçük yatırımcılarından gizlemektedir. SPK mevzuatınca konuyu, kamuyu aydınlatma platformu çerçevesinde eş anlı olarak küçük yatırımcılarına duyurması gereken … yönetimi her nedense bunu yapmayarak ilgili mevzuata muhalefet etmektedir.” beyanında bulunduğunu, bu iddiaların asılsız olduğunu zira davalının müvekkili şirketler aleyhine giriştiği karalama kampanyası kapsamında … Rafinerisi yatırımına hukuka aykırıymış gibi lanse ettiğini oysa ki basın bülteninde yer alan rafinerici lisansı iptali davasında Danıştay … Dairesinin 26/09/2011 tarihinde davalının yürütmeyi durdurma talebinin reddine karar verildiğini, bu itibarla … tarafından rafinerici lisansına konu saha üzerinde yapılmakta olan çalışmaların hukuka uygun olduğunu, bu davanın kamuoyundan gizlendiği yönündeki iddiaların da doğru olmadığını, …’in bu davaya hiç bir zaman taraf olmadığını, …’ın ise bu davaya 1 yıl sonra müdahil olduğunu, davalı adına olan jeotermal işletme ruhsatının iptali talebi ile … tarafından açılmış olan davanın … Enerji lehine sonuçlandığı iddia edilmiş ise de kararın temyiz edildiğini, derdest olan temyiz incelemesinin davalı tarafından gizlendiğini, davalı tarafından banka sektör analizlerine gönderilen basın bültenleri nedeniyle çeşitli yatırımcı şirketlerin konu ile ilgili olarak …’den açıklama talep eden ve tedirginliklerini belirten e postalar gönderildiğini, nitekim …’in 05/012/2011 tarihinde … Enerjinin fiillerinin Sermaye Piyasası Kanunun 47/a/3 maddesi uyarınca sermaye piyasası araçları değerini etkileyebilecek yalan, yanlış, yanıltıcı, mesnetsiz bilgi vermek, haber yapmak, yorum yapmak şeklinde değerlendirmek suretiyle Cumhuriyet Savcılığına suç duyurusunda bulunulması talebiyle SPK nezdinde şikayette bulunulduğunu, davalının 27/05/2013 tarihinde … Rafineri yatırımı için müvekkilince anlaşma yapılan kurumlara yazı gönderilerek “Türkiye’deki … Rafinerinin finansmanı ile ilgili sorumluluk riski”‘dir diyerek iş ortaklarının projeden çekilmeye davet ettiğini, davalının “Bu rafineri projesi kamu malı veya menfaati değerine ve itibarına aykırıdır…rafineriyi kurmak yönündeki bu eylemlerin, özellikle de rezerv üzerindeki öncelik hakkı gözetilmeden yapıldığından bu projeye dahil bütün taraflar için- … finansörleri, müteahhitleri ve müşavirleri- maddi kayıplara neden olabilir, …’ın tutu kaynakları yok etme yönündedir, herhangi bir şekilde sorumlu olmadan önce size ve finansman ortaklarınıza ve EPC müteahhitlerinize detaylı yasal görüş almanızı şiddetle tavsiye ederiz. …yaptığı görüşmelerde yanıltıcı bilgiler vermektedir” şeklinde beyanda bulunduğunu, bu yazısında … Rafinerisi projesine dahil olunması ve destek verilmesinin ilgili şirketler açısından risk teşkil edeceği belirtilerek projeden çekilmelerinin sağlanmaya çalışıldığını, … sözleşmesinin kurulmasının hemen ardından yüklenici şirketlere de asılsız mektupların gönderilmesinin dikkat çekici olduğunu, bu mektupların yüklenici şirketlerde tedirginlik uyandırdığını, müvekkillerine yazı gönderildiğini ve proje kapsamında doğacak zararın tazmin etme yükümlülüğünün hatırlatıldığını, davalının 25/07/2013 tarihinde rafineri finansmanı için müvekkilince anlaşma yapılan …isimli kuruma tekrar yazı gönderdiğini, kurulacak rafinerinin çevresel etki değerlendirilmesi (…) olumlu raporunun iptali talebi ile açmış olduğu dava hakkında bilgilendirmek bahanesi altında müvekkili şirketin kötüleyici beyanlarda bulunduğunu, yazıda “….projenin … izninin iptal edilme riski altında olduğu… Bu sebeple kurumumuzun tüm ilgili kurumların katılımı ile yapılacak görüşme vasıtasıyla eksiksiz bir değerlendirme yapılıncaya ve jeotermal kaynağın işletilebilir olduğunu ortaya koyacak bir eylem planı hayata geçirilinceye kadar bu projeye katılımına son vermesi önem arz etmektedir” denildiğini, bu yazıda müvekkillerinin finansman kuruluşlarına karşı şeffaf olmamakla suçlandığını ve projeye karşı duyulan güveni sarsma amacı güttüğünü, yazılarda rafineri projesinin jeotermal kaynağı yok edeceği, …’ın hukuka aykırı şekilde jeotermal rezerv üzerinde hafriyat yaptığı, projenin kamu menfaatine aykırı olduğu gibi isnatlarda bulunduğunu, davalının … sulh Hukuk Mahkemesine başvurarak delil tespiti istediğini, …D.iş numaralı dosyadan alınan raporda “verili durumda dava konusu alanda yapılan inşaat ve kazı işlemlerinin jeotermal alana etkisi şimdilik gözlenmemiştir” tespitinin yapıldığını, davalının iddialarının çürütüldüğünü ayrıca davalıya ait ruhsat sahasının yaklaşık %7’lik kısmına tekabül ettiğinin belirlendiğini, davalının yazılarında …’ın faaliyetlerinin kaynakları yük etme yönünde olduğu iddia edildiğini, davalının fiillerinin haksız rekabet ve kişilik haklarına saldırı teşkil ettiğini, müvekkillerinin ticari faaliyetlerini yanlış ve yanıltıcı açıklamalarla kötülediğini, iş ortaklarını risk altında oldukları iddia edilerek projeden çekilmeye zorladığını, müvekkili şirketin ticari itibarının yok edilmesinin hedeflendiğini, davalının eylemlerini TTK 54 ve devamı maddeleri uyarınca haksız rekabet olduğunu, TTK 55/1-a maddesinin 1.bendi uyarınca başkalarını veya onların mallarını, iş ürünlerini, fiyatlarını, faaliyetlerini veya ticari işlerini yanlış, yanıltıcı veya gereksiz yere incitici açıklamalarla kötülemek 55. Maddede sayılan rekabet hallerinden birini teşkil ettiğini, yine davalının, Türk ve İngiliz hükümetlerinin kendisine destek verdiğini, uyuşmazlıkta kendisini yanında olduğunun iddia etmesinin de TTK 55/1/a maddesinin 2. Bendindeki “kendisi, ticari işletmesi, işletme işaretleri, malları, iş ürünleri, faaliyetleri, fiyatları, stopları, satış kampanyalarının biçimi ve iş ilişkileri hakkında gerçek dışı veya yanıltıcı açıklamalarda bulunmak veya aynı yollarla 3. Kişiyi rekabette öne geçirmek ” fiilini oluşturduğunu, iş ortaklarının projeden çekilmeleri talebinde bulunmak suretiyle TTK 55/1/b maddesinde düzenlenen “sözleşmeyi ihlanin veya sona erdirmeye yöneltmek” şeklindeki haksız rekabet fiilini işlediğini, müvekkili şirketin TTK 56. Maddesi kapsamında “haksız rekabet sebebiyle müşterilere kredisi, mesleki itibarı, ticari faaliyetleri veya diğer ekonomik menfaatleri zarar gören veya böyle bir tehlikeyle karşılaşabilecek kimseler” olduğunu, davalının fiillerinin TMK 25/1 maddesine göre müvekkili şirketlerin kişilik haklarına saldırı teşkil ettiğini, bu hususta müvekkillerince alınan uzman görüş raporunun da dosyaya sunulduğunu, davalının gönderdiği yazılar nedeniyle proje finansmanında ciddi sorunlar yaşandığını, projenin faaliyete geçme tarihinin yeniden revize edilerek ertelendiğini, finansman kuruluşlarının bir çok defa müvekkillerinden açıklama istediklerini, … Rafineri’den yıllık ortalama 800 milyon USD gelir elde edilmesinin ön görüldüğünü, yaşanan gelişmeler nedeniyle çok yüksek tutarda bir gelirden mahrum kalındığını, ayrıc … Rafine projesinin …’in hammadesine tedarik olması karşısında gecikme nedeniyle …’in ticari faaliyetlerinde de maddi zarar meydana geldiğini, Türkiye’de üretilmediği için yurtdışında ithal etmek zorunda kaldığını, halbu ki … rafinerisi faaliyete geçtiğinde hammadde maliyetinin azalacağını, …’ın %99,9 hisse oranı ile …’ın %68 hisse oranı ile de …’in hakim ortağı olduğunu, bu itibarla …’ın ve …’in uğradığı maddi zararlar nedeniyle …’ın da zarara uğradığını, TTK 56.maddesi uyarınca “haksız rekabet nedeniyle kredisi, mesleki itibari, ticari faaliyetleri veya diğer ekonomik menfaatlerin zarar gören veya böyle bir tehlikeyle karşılaşabilecek olan kimse …kusur varsa zarar ve ziyanın tazminini isteyebilir” denildiğini, maddi tazminat istemek için fiili zarara uğraması gerekmediğini, yoksun kalınan kara dayanarak da maddi tazminat talep edebileceğini, yukarıda açıklandığı üzere müvekkili şirketlerin yoksun kalınan kar nedeniyle maddi zararlarının oluştuğunu, bu aşamada bu zarar miktarının tespitinin mümkün olmadığını belirterek davalının haksız rekabet teşkil eden fiilleri nedeniyle oluşan ve tam miktarını tespiti bu aşamada belli olmayan maddi zararlarının tazmini için şimdilik … için 800.000,00 TL , diğer her bir müvekkili şirket için 100.000,00 TL olmak üzere toplam 1.000.000,00 TL maddi tazminatın davalıdan tahsili ile müvekkili şirketlere ödenmesine karar verilmesini ayrıca kişilik haklarına saldırı teşkil eden fiilleri nedeniyle her bir müvekkili şirket açısından 50.000,00 TL olmak üzere toplamda 150.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan alınarak müvekkili şirketlere verilmesini, davalının müvekkili şirketlerin faaliyetlerini yanlış, yanıltıcı ve gereksiz yere incitici açıklamalarla kötülemek ve kendi faaliyeti hakkında gerçek dışı ve yanıltıcı beyanda bulunmak şeklindeki fiillerinin haksız rekabet teşkil ettiğinin tespiti ile haksız rekabetin önlenmesine, haksız rekabetin sonucu olan maddi durumun ortadan kaldırılması amacıyla mahkeme kararının ilan edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesinde, müvekkili şirketin, enerji açığı ancak yurt dışında ithal edilen doğal gazın yakılarak tüketilmesi ile karşılanan ülkemizde, jeotermal kaynakların üretimi ve kitlesel ısıtma alınında ekonomimize kazandırılması suretiyle ticari faaliyette bulunmak üzere 2009 yılında kurulduğunu, davacılar … ile … arasında dava dilekçesinde de belirtildiği üzere bir çok hukuki ihtilafta müvekkili şirketin muhatabı konumunda olduğunu, aralarında süre gelen haksız rekabete konu teşkil etmeyecek karşılıklı hukuki ihtilaflar bulunduğunu ancak diğer davacı … ile müvekkili şirket arasında hiç bir hukuki ilişki ve ihtilaf bulunmadığını, davacıların haksız rekabete dayanak gösterdikleri bir çok fiil yönünden zamanaşımı söz konusu olduğunu, TK 60. Maddesine göre 1 yıllık zamanaşımı süresinin geçtiğini, dava konusu iddiaların haksız rekabet unsurları taşımadığını, dava dilekçesinde belirtilen rafinerinin yapılacağı yerde jeotermal doğal kaynak rezervinin bulunduğunu, bunun ruhsata bağlandığını, sonrasında yapılan ihale ile arama ruhsatına müvekkili şirkete intikal ettiğini, daha sonra burada müvekkilinin işletme ruhsatı çıkardığını, tüm bu süreçte davacı şirketlerin henüz izne ve/veya lisansa bağlanmış hiç bir proje ve yatırımlarının söz konusu olmadığını, bu sırada müvekkilinin EPDK’da inceleme aşamasında olan davacıların rafineri lisansı başvurusu bulunduğunu öğrendiğini, doğal kaynağın korunması amacıyla EPDK’ya gerekli bildirimlerde bulunulduğunu, …- … ile müvekkili şirket arasında 2010 yılından başlayan ve halen süregelen hukuki ihtilaflar bulunduğunu, bu sürecin başlangıcının 16/02/2010 tarihinde davacılardan …’in , müvekkili şirketin jeotermal doğal kaynak ruhsatının iptali için açtığı dava olduğunu, bu davanın İzmir … İdare mahkemesince reddedildiğini, Danıştay nezdinde temyiz incelemesinde olduğunu, … A.Ş’nin halka açık ve sermaye piyasası kanuna tabi şirket olup diğer davacıların ise grup şirketleri olmak dolayısıyla … A.Ş nin sorumluluk sınırları içerisinde bulunan şirketler olduğunu, müvekkili şirketin halka açık olmayan özel sermaye şirketi olduğunu, halka açık şirketlerin SP Kanunu ve diğer kanunlar gereğince bir takım yükümlülüklerinin bulunduğunu, davacı …’in kamuyu aydınlatması gerektiğini, davacıların dilekçelerinde asılsız şikayetler olarak atıfta bulunduğu SPK ve …’ye yapılan başvuruların iddia edildiği gibi şikayet değil bilgilendirme amaçlı başvurular olduğunu, davacıların aynı konu ile ilgili müvekkiline sermaye piyasası kurumuna şikayet ettiğini, kurumun inceleme yaptığını ancak iddia edildiği gibi bir hukuka aykırılık saptanmadığını;
… tarafından 49 yıl süre ile rafinerici ve depolama lisansının alındığının kamuoyuna duyurulduğunu ancak bu konu ile ilgili mevcut hukuki ihtilafların kamuoyuna duyurulmadığını bu sırada il müdürlüğünce idari mahkemesine ait 2010/212 esas nolu dosya ile görülen … tarafından müvekkili şirkete karşı açılan jeotermal kaynak işletme ruhsatının iptali için açılmış dava bulunduğunu, kamuoyunu doğru bilgilendirme adına müvekkilince SPK ya bilgilendirme yapıldığını, haksız rekabet unsurlarının bulunmadığını, daha SPK’nın talebi üzerine KAP’a da müvekkili şirketçe bilgilendirme yapıldığını, İdare Mahkemesindeki ruhsat iptali ile ilgili davada kendilerine ihbar yapıldığını, daha sonra müdahil olduklarını, kaldı ki kendisi sahip oldukları bir işletme ruhsatı ile ilgili açılan davanın zaten doğal muhataplarının bulunduğunu, davacıların konunun aslını KAP, SPK , …’ye zamanında bildirmesi gerekirken tali noktalara dikkat çekerek yükümlülüklerini yerine getirmediklerini kapatmaya çalıştıklarını, 22/07/2010 tarihli SPK başvuru yazısında “rafinerici lisansının iptali” davasını açtıkları yönünde gerçek dışı iddiaların bulunduğunu oysa bu başvuruda müvekkili ile davacılar arasındaki derdest davaların sıralandığını, söz konusu başvuru yazısında “İdari işlemin iptali davası” ifadesi yer aldığını, bu ifadeden davacıların dava tarihi itibariyle (21/06/2010) henüz var olmayan (lisans tarihi 24/06/2010) bir lisansın iptali hakkında beyanda bulunulmasının mümkün olmadığını, idari işlemin iptali davasının Ankara … İdare Mahkemesinin… Esas no ile 06/06/2013 tarihinde lehlerine sonuçlandığını ve idari işlerin iptal edildiğini, 26/10/2011 tarihli başvurularında davanın lehlerine sonuçlandığı ibaresinin bulunduğu ancak davacıların iddia ettiği gibi “kesin olarak” ifadesinin yer almadığını, 26/10/2011 tarihli SPK başvurularında davacılardan … A.Ş ne EPDK tarafından jeotermal ruhsat sahaları dahilinde verilen rüzgar enerji santrali lisansının iptali ilişkin davada başvuru tarihi itibariyle … A.Ş nin henüz müdahil olmadığı iddiasının davanın esasına etkilemeyecek yargılamanın geç ilerlemesinden kaynaklı bir konu olduğunu, nitekim SPK başvurularından önce 25/08/2011 tarihli davacılara ait… başvurusunda müdahil olma kararı verdiklerinin yazılı olduğunu, müvekkiline ait 18/03/2013 tarihli EPDK başvurusunda geçen “devam eden çalışmalar muvazaalı şeklide devam etmektedir” ifadesinin hukuka aykırılığının ileri sürüldüğünü, … Belediyesinin 28/02/2013 tarihli yazısında ihtilaf konusu sahada … A.Ş ne herhangi bir hafriyat iznin verilmediğinin açıkça anlaşılmakta iken … A.Ş tarafından yürütülen ve … sulh Hukuk Hakimliğinin … D.iş sayılı ile yaptırılan tespitten gerekse davacı …’in şirket bülteni, basın açıklamaları kapsamında “inşaai harfiyat çalışmaları” yürüttüğü yolunda ikrar niteliğindeki açıklamalarından çıkarılan sonucun doğrudan ruhsata bağlanmamış, muvazaalı bir hafriyat çalışmasının varlığını açıkça gösterdiğini, tespit dosyasındaki ek raporda bilirkişilerin “hafriyata konu eylemlerin dayanağı olan bir ruhsatın tespit edilemediği” bilgisine yer verildiğini, bu açıklamalar ışığında müvekkilince yapılan EPDK başvurusunda gerçek dışı kötüniyetli haksız fiile konu olabilecek iddialar bulunmadığını, davacıların müvekkili şirket tarafından yayınlanan finans sektörü dahil ilgili kişi, kurum, özellikle basın mensuplarına yapılan basın bültenlerinin haksız fiil unsuru taşıdığı iddia edilmiş olup bültenlerin üzerinde “basın yoluyla bilgilendirme” yazılı olduğunu, amacın bilgilendirme olduğunu, haksız rekabet taşımadığını, yaklaşık 4 yıldır devam eden ihtilaf süresince bir tanesi cevap olmak üzere 4 adet basın bülteni yayınlandığını, amacın müvekkili şirketin haklarını ve pozisyonunu ilgili çevrelere kamuoyuna objektif olarak yansıtmak olduğunu, oysa davacıların sürekli haber yayınlatarak müvekkilini Türkiye Cumhuriyetine mal olacak 5.5 Milyar Dolarlık yatırımı engelleyen zararlı girişimci olarak tanıttıklarını, basın bültenlerinde yer alan “lisanlarını hukuki varlığını sürdüremeyeceği konusundaki samimi inanç ve görüşlerin güçlü bir şekilde devam ettirmektedir” gibi ibarelerin haksız fiil unsuru taşımayıp sadece müvekkili şirketin ihtilaf sürecindeki kararlılığını vurgulamak anlamında kullanıldığını, davacı …’in halka açık şirket olması nedeniyle kamuyu aydınlatma yükümlülüğünün davacı şirketlerde olduğunu, müvekkili şirketin halka açık şirket olmaması nedeniyle aynı sorumluluğun müvekkilinde bulunmadığını, ancak buna rağmen hukuki ihtilaflarla ilgili kamuoyuna ve ilgili kurum ve kuruluşlara doğru ve zamanında bilgilendirmeler yaptıklarını, davacıların iddialarından birisinin müvekkili şirket tarafından iş ortaklarının bilgilendirme yazıları gönderildiği iddiasının olduğunu, müvekkili şirketin ana faaliyet konusunun uluslararası finansman ve yatırımlar olan bir gruba dahil olduğunu, dolayısıyla şirket ortakları ve bağlı kuruşları ile uluslararası finans piyasası tarafından tanınan konusunda uzman bir şirket olduğunu, bu nedenle davacı şirketlerin ulusal ve uluslararası finansman arayışında muhatap oldukları finans kuruluşlarının davaya konu hukuki ihtilaftan haberdar olduklarını ve bir tarafta müvekkili şirketin olduğunu öğrendiklerinde doğrudan ya da dolaylı olarak müvekkilinden bilgi istediklerini, yapılan bilgilendirmenin bu şekilde oluştuğunu, müvekkili şirketin sermaye gücünü teşkil eden yabancı yatırımcıları, ruhsatı alınmış planlanan, projelendirilen bir yatırımın 3-4 yıla sarkan uzun bir süreçte gerçekleşmemesi karşısında bilgilenmek ve uluslararası yatırım piyasasını bilgilendirilmesi noktalarında müvekkil şirkete sorumluluk yüklediğini, bu bilgilendirmelerde gerçeği yansıtmayan hiç bir unsura yer verilmediğini, davacıların “rafineri inşasını jeotermal kaynağa zarar vereceği” realitesi nedeniyle yaptırılan delil tespiti dosyasını müvekkili aleyhine delil olarak ileri sürdüklerini, bilirkişi raporunda zararla ilgili olarak “şimdilik” ifadesinin kullanıldığını, bu tespitin asıl amacının rafineri temeli atıldığı hafriyatı başladı mesajlarının somutlaştırmak olduğunu, bu haberlerin tamamen gerçeğe uygun olduğunu, davacıların “Türk ve İngiliz devletlerinin gücünü arkamıza aldık” anlamını yanlış tercüme yaparak çıkardığını, kullanılan terimlerin bu anlama gelmediğini, davacıların lisanlarından önce, aynı sahanın yer altı doğal kaynak işletmesi için yasal yollardan alınmış bir ruhsat ve ruhsat sahibi müvekkili şirketin kazanılmış haklarının söz konusu olduğunu, bu şekilde öncelikli kazanılmış hak sahibi bir tarafın, kendisinden sonra, kendi ruhsatına rağmen verilmiş bir ruhsata karşı, başlayan yargı sürecinin, ilgili kişi ve kurumlara kamuoyuna doğru, objektif ve zamanında yansıtılmasının istenilmesi ve bu çerçevede eksik kalmış yasal yükümlülüklerin tamamlanması yönünde ilgili kurumlara başvuruda bulunmasının şikayet, kötüniyet ve hakkın kötüniyet kullanılması kapsamında değerlendirilmesinin mümkün olmadığını, asıl amacın müvekkilinin kazanılmış haklarını korunması amacıyla yasal başvuru haklarından başka bir şey olmadığını, müvekkilinin sahibi olduğu jeotermal kaynak alanının üzerine kurulacak devasa bir petrol rafinerisi tesisinin söz konusu kaynağa zarar vereceğinin gözardı edilmemesi gerektiğini, alınan tespit dosyasında verilen raporda hafriyat çalışmalarının şimdilik jeotermal kaynağa keşif tarihi itibariyle zararının gözlemlediği yönündeki ifadedeki şimdilik ibaresinin gözardı edildiğini, ayrıca ek raporda inşai faaliyetlerinin dayanağının tespit edilemediği yönünde de görüş olduğunu, 5686 sayılı kanun ile jeotermal kaynaklar üzerine yapılaşmaya yasal getirildiğini, bu kapsamda Bakanlık tarafından düzenlenen … raporunun iptali için dava açıldığını, Danıştay … Daire Başkanlığının … Esas sayılı kararı ile iptaline karar verdiğini, davacıların kazı ve hafriyat için … Belediyesinden ön izin alındığı iddiasına karşılık müvekkilince belediyeye başvuru yapıldığını, belediyenin adı geçen bölgede hiç bir hafriyat izni vermediği yönünde kendilerine resmi cevap verdiğini, müvekkili şirketin, davacıların iddialarında yer alan tüm fiil ve eylemlerinin iyiniyet kuralları çerçevesinde ve içeriğinde tamamen gerçekleri yansıtan fiil ve eylemlerden oluştuğunu, dava açıldıktan sonra davacılar tarafından gazetelere yapılan açıklamaların incelenmesinde en son 27/09/2013 tarihindeki ekli haber kapsamında yapılan … açıklamasında, finansmanın çok sağlıklı olarak ilerlediğinin bizzat davacılar tarafından dile getirildiğini, bahsi geçen haberde ayrıca finansman kuruluşlarının ABD Merkez Bankası ve gezi park olayları ile ilgili tedirginlik yaşadığı ama daha sonra kuruluşların ikna edilerek 2,5 Milyar USD’lik finansman sağlandığının belirtildiğini, buradan da anlaşılacağı üzere davacıların finansman sıkıntısı yaşamadıklarını kendilerince bildirildiğini, davacılarca yapılan bu bildirimlerin dava dilekçesinde iddia edilen hususlara aykırı olduğunu, davacıların tazminat taleplerinin hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğunu, davacılardan …nin yeni kurulan henüz aktif bir ticari faaliyeti bulunmayan şirket olduğunu, bu nedenle … A.Ş nin itibarının zedelenmesi ve buna bağlı tazminat talebinin kabul edilemez nitelikte olduğunu, davacıların amacının müvekkili şirket üzerinde baskı kurmak olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
KARŞI DAVA: Davalı vekili cevap dilekçesi ile birlikte vermiş olduğu karşı dava dilekçesinde, müvekkilinin eylemlerinin haksız rekabet çerçevesinde değerlendirilmesinin mümkün olmadığını ancak iddia edildiği gibi haksız rekabet olduğu düşünülürse bu durumda karşı davalıların fiil ve eylemleri dolayısıyla sebep oldukları haksız rekabetten en çok zarar görenin müvekkili şirket olduğunu, müvekkilinin söz konusu yerde jeotermal doğal kaynak ruhsatı bulunduğunu, bu nedenle müvekkili şirketin daha sahayı tanıma, ilgili resmi kurumları bilgilendirme sürecinde iken 16/02/2010 tarihinde hiç beklenmedik bir şeklide karşı davalı …nin müvekkiline ait işletme ruhsatının iptaline ilişkin dava ile karşı karşıya kaldığını, …’in idare mahkemesine açmış olduğu davada müvekkilinin daha davaya katılması beklenilmeden mahkemece yürütmeyi durdurma kararı verildiğini ancak daha sonra savunmaları neticesinde müvekkiline ait ruhsatın hukuka uygunluğuna …A.Ş nin talebinin reddine karar verdiğini, her ne kadar dava red ile sonuçlansa da öncelikle yürütmenin durdurulmasına karar verildiğini için müvekkili şirketin yatırım ve işletme planının durduğunu, ruhsatı veren makamlarca bu yürütmeyi durdurma kararı gereği faaliyetlerini durdurması özellikle talep edildiğini, müvekkilinin zarara uğrama sürecinin bu şekilde başladığını artarak da devam ettiğini, ayrıca müvekkili şirketin ihale yoluyla …’dan devraldığı saha teslim tutanağı ile fiilen teslim aldığı işletme ruhsatına konu kaynağa ait mevcut sondaj kuyusunun, kendi özel güvenlik bölgesinde kaldığı gerekçesiyle müvekkili şirketin resmen işletmecisi bulunduğu jeotermal kaynak sondaj alanına girişi engellediğini halen de engellemeye devam ettiğini, müvekkilince bu hususun yargıya taşındığını, bu engelleme nedeniyle müvekkili şirketin yaklaşık 4 yıldır ruhsat sahibi olduğu doğal kaynağı işletmeye geçiremediğini, bu nedenle değeri milyon dolarlarla ifade edilecek zarara uğradığını ve uğramaya devam ettiğini, …’in bu eylemlerinin haksız rekabet teşkil ettiğini, …’in milli güvenlik gerekçesiyle özel izinle sahip olduğu özel güvenlik bölgesi imtiyazının müvekkili adına, ticari amaçlarını gerçekleştirmek için kullandığını, haksız rekabet yaptığını, davacıların eylemlerinin “Büyük sermayenin küçük sermayeye tahakkümü” niteliğini taşıdığını, müvekkili şirketin büyük bir yatırımı engelleyen bir şirket olarak tanıttığını, haksız yere rencide ettiğini, müvekkilinin sahip olduğu ruhsatın ekonomik değeri ve teknik verilen yetersizliğini dile getirdiğini, müvekkili şirketi küçük düşürdüğünü, bu konuda …gazetesinin 11/08/2010 tarihli yayınında konu olduğu üzere, müvekkiline ait projenin büyüklük ve öneminin rencide edildiğini, karşı tarafın maksatlı olarak kendi projelerini 5 Milyar USD , müvekkili şirketin projesini ise 150.000,00 USD lik proje olarak lanse ettiklerini, bu durumun müvekkili şirketin yatırımcıları, tedarikçiler ve müteahhitlerle, finans kurumlarıyla yapılan görüşmelerde dezavantajlı fiyat ve şartlarda işlem yapmak zorunda bırakarak zarar verdiklerini, karşı tarafın … gazetesinin 11/08/2010 tarihli haberini
delil olarak kullanarak yürüttükleri lobi faaliyetleri yoluyla devlet görevlileri üzerinde baskı oluşturarak ruhsatlarının iptali için çaba sarf ettiklerini bunun haksız rekabet unsuru taşıdığını ve müvekkilinin zarara uğradığını, karşı tarafın, jeotermal kaynağın atıl olduğu, müvekkili şirketin hiç bir çalışma yapmadığını ve müvekkiline ait ruhsatın yakında iptal edileceği ifadelerine kasıtlı olarak yer verdiklerini, ruhsatın iptali için hiç bir gerekçe bulunmadığını, projenin resmen işletmeye açılması için gereken kaynak koruma etüd çalışmasının davalı şirkete, müvekkili şirket çalışanlarını sahaya sokmamasından kaynaklı yapılamadığını, bu durumun da haksız rekabet teşkil ettiğini, karşı davalıların müvekkili şirketi basın ve yayın yoluyla kötüleyen, rencide edici açıklamalarda bulunduklarını, 24/07/2010 tarihli … gazetesinde, …’deki mülakatta, … gazetesi …’ın köşesindeki yazıda, 11/08/2013 tarihli … haberinin ortak yönünün müvekkiline ait projeyi ve jeotermal kaynağı hafife alarak ve müvekkilinin ayak bağı imiş gibi kitlelere sunduğunu, bu haberlerin müvekkili şirketi zarara uğratma kastıyla yapıldığını, müvekkili şirketin yatırım amacı olmadığı, kendilerine ve projelerine engel olarak menfaat sağlamaya çalıştığı ithamları ile müvekkilinin ticari itibarının zedelendiğini, …’a yaptıkları açıklamada müvekkili şirketin kamuoyunu çarpıttığı ithamlarının ileri sürüldüğünü, karşı davalıların sıralanan hukuka aykırı haksız rekabet unsuru içeren fiil ve eylemleri nedeniyle sahibi olduğu jeotermal işletme ruhsatı kaynağının kullanım ve işletmesini engel olmakla, itibar kaybına sebebiyet verdiğini ve maddi zarara uğrattığını ayrıca müvekkili şirketin ticari itibarının zedelenmesi nedeniyle de maddi zarar oluştuğunu, işletme projesinin 2011 yılında faaliyete geçirilmesinin planlandığı halde karşı davalıların fiil ve eylemleri nedeniyle bugüne kadar işletmeye geçilemediğini, projenin yatırım maliyetinin 185 Milyon USD, yıllık cirosunun 32,8 Milyon USD, yıllık karının 19,5 Milyon USD olarak öngörüldüğünü, bu verilerin haksız rekabet nedeniyle müvekkilinin uğradığı zararın da önemli miktarda olduğunu gösterdiğini, şimdilik 500.000,00 TL maddi zararın karşı davalılardan tazminine ayrıca kişilik haklarının zedelenmesi nedeniyle şimdilik 50.000,00 TL manevi tazminatın davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
KARŞI DAVAYA CEVAP: Müvekkili şirketlerin eylemleri ile haksız rekabetin neden olduğu iddiasının maddi ve hukuki dayanaktan uzak olduğunu, İzmir … İdare Mahkemesince verilen yürütmeyi durdurma kararının alınması sırasında müvekkilinin nüfuzunun kullandığı iddiasının doğru olmadığı gibi mahkemece verilen bir karara dayanılarak haksız rekabet iddiasının ileri sürülmesinin doğru olmadığını, karşı davacının … tarafından sondaj alanına girmesinin engellendiği iddiasının ileri sürüldüğü, … özel güvenlik sahası içerisinde bulunan alınan … Enerji tarafından planlanan etüt ve sondaj işlemlerine muvafakat vermediğini, bunun sahaya girişinin engelleme olarak nitelendirilemeyeceğini, 5686 sayılı kanunun 6/2 maddesine göre “işletme ruhsatı sahipleri işletme faaliyetine geçmek için ilgili kurumlarda gerekli izinleri almakla yükümlüdür denildiğini, ruhsat sahibi olmanın taşınmaza girme ve faaliyette bulunma hakkını vermediğini, bu kapsamda özel güvenlik alanı içinde kalan irtifak sahibi olan müvekkili şirketten talep edilen muvafakat reddedildiğini, aynı sahada…Müdürlüğü tarafından jeolojik etüt için muvafakat istendiğini, müvekkilince reddedildiğini, konunun yargıtaya intikal ettiğini, Danıştay… Dairesinde …Esas sayılı derdest dosyasında özel güvenlik alanı içinde kalan kısımda jeolojik etüt yapılması için istenen iznin reddedilmesinde hukuka aykırılık görülmediği yönünde Danıştay Savcısının görüş bildirdiğini, jeotermal kaynağın ekonomik olarak verimli olmadığı iddiasının …İdaresinin resmi yazılarında bahsi geçen bir husus olduğunu, … gazetesinde çıkan haberin müvekkilleri tarafından yapılan bir açıklama olmadığını, bu habere dayalı olarak müvekkiline karşı dava açılamayacağını, yatırım bedellerinin açıklanmasının haksız rekabet teşkil etmediğini, karşı davacının iddialarının doğru olmadığı gibi haksız rekabette teşkil etmediğini belirterek karşı davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE: Asıl dava, haksız rekabet iddiasına dayalı maddi ve manevi tazminat, haksız rekabetin tespiti, önlenmesi ve buna yönelik verilecek mahkeme kararının ilanı istemine ilişkin olup karşı dava ise haksız rekabet iddiasına dayalı maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
DELİLLER: …’a EPDK tarafından verilen rafinerici lisansı, … tarafından yapılan özel durum açıklaması, … Enerji tarafından…, SPK , EPDK’ya gönderilen yazı ve şikayetler , İzmir … İdare Mahkemesine ait …Esas Nolu Dosya, … Enerjiye ait basın bültenleri, …’e yatırımcı şirketler tarafından gönderilen e postalar, İzmir … Sulh Hukuk Mahkemesine ait … D.iş nolu dosya, karşı dava açısından gösterilen deliller: İngiltere Devleti mektubu, … Tahvil ihraç izahnamesi, … tarafından yapılan … açıklamaları,… mülakatlarına ait CD’ler, …, …, …, …, …, …, … ,… gazete nüshaları, davacılar tarafından sunulmayan değişik iş dosyasındaki bilirkişi ek raporu, jeotermal arama ve işletme ruhsatı, işletme projesi, … Haberi, Sahaya girişlerinin engellenmesiyle ilgili yazılar, ticari defter ve belgeler, bilirkişi incelemesi.
Haksız rekabet TTK’nın 54 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. TTK’nın 54. Maddesinde “Haksız rekabete ilişkin bu kısım hükümlerinin amacı, bütün katılanların menfaatine, dürüst ve bozulmamış rekabetin sağlanmasıdır. Rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kurallarına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar haksız ve hukuka aykırıdır” denilmektedir. Dürüstlük kuralına aykırı davranış ve ticari uygulamalar TTK’nın 55. Maddesine tek tek sayılmıştır. TTK’nın 55. Maddesinde dürüstlük kuralına aykırı reklamlar ve satış yöntemleri ile diğer hukuka aykırı davranışlar ve özellikle denilerek bu haller 12 bent altında sıralanmıştır, maddenin b bendinde sözleşmeyi ihlale veya sona erdirmeye yöneltmek ve özellikle denilerek bu haller 4 bent altında sıralanmıştır, maddenin c bendinde başkalarının iş ürünlerinden yetkisiz yararlanma ve özellikle denilerek bu haller 3 bent altında sayılmış, maddenin d bendinde üretim ve iş sırlarını hukuka aykırı olarak ifşa etmek, e bendinde iş şartlarına uymamak, f bendinde dürüstlük kuralına aykırı işlem şartları kullanmak ve özellikle denilerek bu haller 2 bent altında sıralanmıştır.
TTK’nın 56. Maddesinde haksız rekabet nedeniyle hukuki sorumluluk ve açılacak davalar anlatılmıştır.
TTK’nın 60. Maddesinde zamanaşımı düzenlenmiştir. TTK’nın 60.maddesinde “56 ncı maddede yazılı davalar, davaya hakkı olan tarafın bu hakların doğumunu öğrendiği günden itibaren bir yıl ve her hâlde bunların doğumundan itibaren üç yıl geçmekle zamanaşımına uğrar. Şu kadar ki, haksız rekabet fiili aynı zamanda 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu gereğince daha uzun dava zamanaşımı süresine tabi olan cezayı gerektiren bir fiil niteliğinde ise, bu süre hukuk davaları için de geçerli olur.” denilmektedir. Davalı- karşı davacı tarafından zamanaşımı defi ileri sürülmüş olup, dava tarihi 22/08/2013’tür. Davacılar- karşı davalılar tarafından haksız rekabet olduğu ileri sürülen, yazılar, şikayetler, basın bültenleri, 22/07/2010 tarihinden başlayarak Ağustos 2013 tarihine kadar devam eden bir zaman aralığını kapsamaktadır. Haksız rekabet devam ettiği sürece zamanaşımı süreleri işlemez. (Yargıtay Hukuk Genel Kuruluna ait 2011/11-59 Esas 2011/271 Karar nolu ilam) bu nedenle zamanaşımı definin reddi gerekmiştir.
Davalı- karşı davacı ayrıca …’ın davacı sıfatının olmadığını iddia etmekte olup söz konusu yatırım kararları ve projelerin … çatısı altında alındığı ve sürdürüldüğü bu nedenle davalı- karşı davacının haksız rekabet teşkil eden eylemleri nedeniyle zarar gördüğü iddiası bulunduğundan davacı sıfatı olduğu kanaatine varılmıştır.
Taraflarca gösterilen tüm deliller toplanarak dosyaya bırakılmıştır.
İzmir … İdare Mahkemesine ait… Esas… Karar ve 30/12/2010 tarihli ilam incelendiğinde davacının … davalının…daresi, davalı yanında müdahillerin … Enerji, … Müdürlüğü olduğu, davacının, … ilçesi Ilıcaburun mevkinde … Enerjiye verilen 16/09/2019 tarih ve …8 sayılı jeotermal kaynaklar ve doğal mineralli sular işletme ruhsatının kapsadığı alan içinde müvekkili …’e ait tesis ve arazilerinin bulunduğu bu nedenle söz konusu ruhsatların iptali istemi ile dava açtığı, yapılan yargılama sonunda … Enerjiye ait işletme ruhsatının alınması aşamasında ilgili kurum ve kuruluşlardan izin alma zorunluluğu bulunmadığından iptal davasının reddine karar verildiği görülmüştür. Kararın temyizi üzerine Danıştay … Dairesinin 21/03/2014 tarih … Esas … karar sayılı ilamı ile bozulduğu bunun üzerine dosyanın İzmir .. İdare Mahkemesinin … Esasına kaydedildiği, yapılan yargılama sonunda 26/05/2015 tarihinde… karar no ile karar verildiği, kararda … Enerji’ye verilen jeotermal kaynaklar ve doğal mineralli sular ruhsat sahası belirlenirken bu saha içerisinde yer alan özel güvenlik bölgesi nedeniyle Genel Kurmay Başkanlığı’ndan alınması gereken iznin alınmamış olması nedeniyle söz konusu işletme ruhsatının iptaline karar verildiği ve kararın Danıştay denetiminden geçerek 16/04/2018 tarihinde kesinleştiği görülmüştür.
Ankara … İdare Mahkemesine ait 06/06/2013 tarih …Esas… Karar nolu ilamı incelendiğinde, davacının … Enerji, davalının Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu, davalı yanında müdahilin …olduğu, davanın konusunun ise davacıya ait … ruhsat numaralı jeotermal kaynaklar ve doğal mineralli sular işletme ruhsatı bulunan davacı şirket tarafından ruhsat kapsamındaki araziye ilişkin olarak …nin davalı idareye yaptığı rafineri lisans başvurusunun reddedilmesi istemiyle yapılan başvurunun reddine ilişkin idare işleminin iptali istemine ilişkin olduğu, mahkemece yapılan yargılama sonunda davacı şirketin, … Rafineri lisansı başvurusunun reddedilmesi istemiyle yaptığı başvurunun kurulca değerlendirilerek sonuçlandırılması gerekirken, doğrudan enerji piyasası düzenleme kurumu başkanı tarafından reddedildiği görüldüğünden, dava konusu işlemde yetki unsuru yönünden hukuka uygunluk bulunmadığı belirtilerek dava konusu işlerin iptaline karar verildiği görülmüştür.
Danıştay … Dairesine ait 24/04/2014 tarih… Esas… Karar nolu ilam incelendiğinde davacının … Enerji, davalıların …, …, davalı yanında müdahilin … A.Ş olduğu, davacının … ilçesi sınırları içinde bulunan ormanlık alanda sahip olduğu jeotermal kaynak işletme ruhsatı uyarınca faaliyete başlayabilmek için yapmış olduğu başvurunun reddine ilişkin işlemin iptali için dava açıldığı, yapılan yargılama sonunda söz konusu orman sahasının 1976 yılında emniyet alanı olarak …’ e tahsis edilen orman alanı içinde kaldığı, ayrıca bu alanda 2006 yılında boru hattı için …’ e izin verildiği anlaşılmakla davacı şirketin yaptığı izin başvurusunun reddine dair işlemde aykırılık görülmediğinden davanın reddine karar verildiği görülmüştür.
İzmir … İdare Mahkemesine ait … Esas … Karar nolu ilam, İzmir … İdare Mahkemesine ait …Esas… Karar nolu ilam suretleri dosyaya sunulmuştur.
Tarafların delilleri toplandıktan sonra mahkememizce resen belirlenen bilirkişi heyetine dosya tevdi edilerek asıl dava ve karşı dava açısından , tarafların ticari defter ve belgeleri de incelenerek haksız rekabet olup olmadığı, varsa bu nedenle uğranılan zararların tespiti açısından rapor tanzim edilmesi istenilmiştir.
09/05/2019 tarihli bilirkişi raporu incelendiğinde; TTK 55/a/1 maddesine göre dürüstlük kurallarına aykırı reklamlar ve satış yöntemleri ile diğer hukuka aykırı davranışlar özellikle başkalarını veya onların mallarını iş ürünlerini, fiyatlarını, faaliyetlerini veya ticari işlerini yanlış, yanıltıcı veya gereksiz yere incitici açıklamalarla küçültmek haksız rekabet olarak değerlendirilmiş olup haksız rekabetin meydana gelebilmesi için başkalarına veya mallarına iş ürünlerini, faaliyetlerini, fiyatlarını veya ticari işlerine yönelmiş bir fiilin varlığın gerektiği, anılan fiilin yanlış, yanıltıcı yahut gereksiz yere incitici olması gerektiğini, kötülemenin genel bir ifade ile bir kişi hakkında olumsuz intiba yaratılması olduğu, bu noktada önem taşıyan hususun, yaratılan olumsuz intibahın ancak ticari hayatını da etkilemesi durumunda haksız rekabet olarak nitelendirilebileceği, sadece özel hayatı etkileyen rekabet ve ticari ortamı ile ilgili olmayan kötülemelerin haksız rekabet teşkil etmeyeceği, diğer bir ifadeyle fiil rekabeti ve pazarın işleyişini etkilemesi gerektiği, haksız rekabet hallerine uyan bir fiil olmasına karşın, pazar etkilenmemişse haksız rekabet hükümlerinin uygulanmasına imkan yoktur. Pazarın etkilenmesinde pazarı etkileyen kişinin saikinin nazara alınmayacağı objektif olarak etkilenmesinin yeterli olacağını, dava konusu olayda davalının çeşitli kurumlara gönderdiği e postalar ve yazıların sonucunda kusur ve illiyet bağının varlığı ile bu şartların oluştuğu kabul edilirse ve davacılar zarar gördüyse yani pazar alınan eylemlerden dolayı etkilendiyse haksız rekabetten dolayı tazminata hükmedilmesi gerekeceğini, başkalarına dair yapılan açıklamaları kötüleme olarak değerlendirilebilmesi için, bir açıklamanın mevcut olması bu açıklamanın, başkalarının malları, şahsı, iş ürünleri, fiyatları, ticari işleri veya faaliyetleri ile alakalı olması gerektiği, ayrıca bu açıklamanın yanlış , yanıltıcı veya gereksiz yere incitici olması gerektiği, bu açıklamaları sözlü , yazılı veya internet üzerinden yapılmasının fark yaratmayacağı, açıklama yapıldıktan sonra piyasadaki rekabet ortamının etkilenmesi veya zarar görmesi yahut zarar ihtimalinin oluşması gerektiği, ” yanıltıcı ” ibaresinin başkalarını bir işletmeyle veya o işletmenin emtiası, iş mahsulleri, ürettikleri faaliyetleriyle ilgili olarak hatalı bir düşünce oluşturmaya sevk etmek olduğunu, TTK 55. Maddesi açısından açıklamanın yanlış olup olmadığının tespiti bakımından yegane ölçütün açıklamanın gerçekle bağdaşıp bağdaşmadığı olup, orta yetenekteki olağan muhatabın yapılan açıklamayı ne şekilde algılıyorsa yanıltıcı ve gereksiz yere incitici olma kavramlarının buna göre değerlendirilmesi gerektiğini, açıklama hangi gruba yapılıyorsa o gruptaki olağan muhatapların esas alınması gerektiğini, davalı tarafından gönderilen maillerin davacının finansörlerine gönderildiğini, büyük miktarda yaptırım yapan yabancı şirketlerin due diligence yaptıklarını, diğer bir ifadeyle finansal açıdan şirketi inceledikleri gibi hukuki due diligence de yaptıklarını bu bakımdan onlara gönderilen yazının onları etkilemesinin düşünülemeyeceğini, bu maillerin haksız rekabet yaratacak etkisinin olmadığını,… Piyasası Kurulu ile…Kıymetler Borsasına gönderilen ” basın bültenleri ” nin de bu kurumların etkilemesinin söz konusu olmayacağını, bu kuruluşların bildirim ya da şikayeti nazara alabilecekleri ve gerçek olması halinde gerekli önlemleri alacaklarını ayrıca bu bültenlerde davacıları doğrudan kötüleyici ifadelerin bulunmadığını, …’a bazı açıklamaların yapılmadığının iddia edildiğini, halka açık şirketlerin önemli hadiseleri ve önemli davaları …’ a bildirmek zorunda olduklarını, bildirilmemesinin tebliğe aykırı olduğunu bunların rekabet hukuku açısından etkili olmadığını, … Enerji tarafından hazırlanan ve aracı kurum, banka ve sektör analistlerine gönderdiği 21/10/2011 tarihli basın bülteninde taraflar arasındaki ruhsat ile ilgili hukuki ihtilafta ve yargılamada meydana gelen izin, tedbir ve davalarla ilgili beyanların bulunduğunu, bunların kötüleme olarak kabul edilemeyeceğini, davalı- karşı davacının … Rafinerinin finansmanlarından …’e gönderdiği 27/05/2013 tarihli e postada kaynakların yok olabileceğine tekrardan değinildiği, 21/10/2011 tarihli basın bülteninde ve 27/05/2013 tarihli e postada belirtilenlerin, davacıların muhatapları tarafından doğal kaynakları yok edileceği şekilde algılanacağı ihtimalinde haksız rekabetin oluşabileceği, aksi durumda ise haksız bir eylem bulunmakla birlikte bunun piyasada bir etki doğurmayacağı sebebiyle haksız rekabetin oluşmayacağının düşünüldüğünü, 27/05/2013 tarihli e postada davacı … hakkında bu yönde bir kesinleşmiş mahkeme kararı olmaksızın davacının mevzuata aykırı hareket ettiğini iddia ettiğini, … Rafinerinin aldığı … raporunun hem ulusal , hem de evrensel standartlara aykırı olduğunun ileri sürüldüğünü, dosya kapsamında bulunan açıklamalara ve gönderilen e postalara dayanılarak finansörlerin veya başka bir muhatabın iş ilişkisini kesme yönünden aksiyon almadığının görüldüğünü, bu açıklamaya muhatap olan tarafları etkileyebileceğini kabul edildiği ihtimalde haksız rekabet oluşabileceği aksi durumda ise haksız bir eylem bulunmakla birlikte bunun ilgili piyasada etki doğurmayacağı sebebiyle haksız rekabetin oluşmayacağının düşünüldüğünü, davacı tarafından dosyaya sunulan uzman görüş raporunda aksi görüşün ileri sürüldüğünü, oysa hukuki değerlendirmenin tamamen mahkemeye ait olduğunu, davalı … Enerji tarafından
…’ye gönderilen 22/07/2010 tarihli şikayet ,… Proje Müdürü tarafından … Enerjinin gönderdiği yazının ardından … Rafineri’ye 30/05/2013 tarihinde gönderilen mail ve … Rafineri finansmanlarından …’ye gönderilen 27/05/2013 tarihli mailerde uyuşmazlıkların … enerji lehine sonuçlanacağı algısı oluşturulmaya çalıştığı hususunun orta yetenekteki olağan muhataplar tarafından kabul edileceğinin düşünüldüğü ihtimalde haksız rekabetin oluşacağı aksi durumda ise haksız bir eylem bulunmamakla birlikte bununla ilgili piyasada bir etki doğurmayacağı sebebiyle haksız rekabetin oluşmayacağının düşünüldüğünü, karşı dava açısından ise karşı davacının görülmekle olan bir davada verilen yürütmenin durdurulması kararının gereklerini yerine getirmesi sebebiyle zarara uğranıldığından hareketle haksız rekabetin oluşamayacağını, karşı davacının, davacı- karşı davalının müvekkiline ait projeyi küçümseyerek rencide ettiğini, yürütüğü lobi faaliyetleri ile devlet görevlileri üzerinde baskı oluşturarak ruhsatların iptali için çaba sarf ettiklerini, jeotermal kaynağı hafife alarak müvekkili zarara uğrattığını iddia etmiş ise de iddiasını ispat edemediğini, sunulan gazete ve haberlerin bunun ispatı için yeterli olmadığını, bu iddialar nedeniyle haksız rekabet oluşmadığını, …’in dilekçelerinde … Enerji’nin ruhsatının iptaline ilişkin iddialarda bulunmasının, dava kapsamında yaptığı savunma hakkı sınırları içerisinde yer aldığını, bu açıklamaların rekabet ortamını zedeler nitelikte olmadığını , sonuç olarak asıl dava yönünden muhatapların gönderilen e postalar ve basın bültenlerinden etkilenebileceği olasılıkta haksız rekabetin oluştuğu ve tazmin edilmesi gerektiği aksi bir durumda yani eylemlerin muhatapları etkilemeyeceği kanaatine varılması durumunda ise haksız rekabetin mevcut olmadığı, mahkemenin haksız rekabetin varlığını kabul etmesi halinde bu haksız fiilin şirketlerin kar ve zararını ne şekilde etkileyeceğinin hesabının çok zor olduğunu bu halde mahkemenin hak ve nesafete göre tazminat tayin etmesi gerektiğini, haksız rekabetin varlığının kabulü halinde dahi … A.Ş ile ilgili sunulan kayıt ve belgelerin zarar ve hesaplamaya dayanak teşkil eder yeterlilikte olmadığını manevi tazminat şartlarının oluşmadığını, karşı dava yönünden iddiaların somut deliller ile kanıtlanamadığı , tazminat iddialarının dayanaktan yoksun olduğu sonucuna varıldığı görülmüştür.
Rapora karşı taraf vekillerince itiraz dilekçesi sunulduğu görülmekle dosyanın daha önce rapor veren bilirkişilere tevdi suretiyle … A.Ş ve … A.Ş nin merkez adreslerinin İstanbul olduğu görülmekle ticari defter ve belgelerinin yerinde incelenerek itirazlar doğrultusunda ek rapor tanzim edilmesi istenilmiştir.
27/10/2020 tarihli ek rapor dosyaya sunulmuş incelendiğinde; hüküm vermeye yeterli ve gerekçeli olduğu görülmüştür. Ek raporda da belirtildiği üzere;
Davalı tarafından davacı şirketlerin finansörlerine gönderilen maillerin kötüleme nedeniyle haksız rekabet teşkil ettiği ileri sürülmektedir. Büyük miktarda yatırım yapan yabancı şirketler yatırım yaptıkları şirketlerin finansal durumunu incelemekte … yapmaktadır….kavramı araştırıldığında “Bir şirketin başka bir şirketi satın alma ya da yatırımcının yatırım yapma sürecinde; şirketin, girişimcinin, iş fikrinin ve pazarın araştırılmasına due diligence(durum tespiti) denir. …, şirketin mali tablolarının ve hukuki belgelerinin incelenmesi ve inceleme sonunda eksiklerin belirlenmesi ile pazarlığa esas alınacak fiyatın belirlenmesini içeren bir süreci ifade etmektedir. Tam da bu noktada amaç, şirketlerin operasyonel ve sistemsel altyapı ve yetkinliklerinin incelenmesi, şirket performansı, maliyetlendirme altyapısı ve kapasitesinin planlanan strateji ve büyüme hedeflerini gerçekleştirmedeki yeterliliğinin değerlendirilmesidir. Genellikle danışmanlık şirketleri( ..,…gibi) tarafından yapılmaktadır. Due diligence yapıldıktan sonra, potansiyel alıcı tarafından raporun sonuçları incelenir ve şirketin mali ve hukuki konumuna göre satıcı ile tekrar masaya oturulur. Due diligence’ın rolü, şirket değerinin ve fiyatının tespitidir bununla birlikte alıcının pazarlık pozisyonunu güçlendirdiğini söyleyebiliriz. Süreç temel olarak 3 başlık altında incelenir: Operasyon, Mali İşler ve Hukuk. Sürecin alt başlıkları olarak da Endüstri, Satış-Pazarlama, Finans, Vergi, Sigorta, İş Güvenliği ve Çevre, Bilgi Sistemleri, İnsan Kaynakları sayılabilir.Hukuki açıdan satın almanın iptaline sebep verecek riskler ve görüşlerin varolup olmadığı incelenir. Bağımsız danışmanlar, denetçiler ve hukukçular, iş dünyasının tarafları arasındaki çıkar çatışmalarının önlenmesi ve uzlaşma noktalarının bulunmasında önemli bir role sahiptir. Bu anlayışın bir parçası olan özenli inceleme ve değerlendirme süreci yatırım yapılacak şirketin bir “check-up”ı olarak görülmelidir. Verilerin yorumlanabilir kaliteli bilgiye dönüştürülmesi ve bilgi şeffaflığının sağlanması açısından due diligence önem teşkil etmektedir. (Zülal Metin Startup Hukuku 2016)” bu bakımdan davacıların finansörlerine gönderilen yazıların onların yatırımlarını ve finansal tercihlerini etkilemesi düşünülemez. Dolayısıyla davaya konu maillerin piyasadaki rekabet ortamının ve pazarın işleyişini etkilemesi söz konusu değildir. Davanın taraflarının aynı yere ilişkin, … Enerji’nin jeotermal enerjiyle ilgili, karşı tarafın ise rafineri ruhsatıyla ilgili birbirleri alehlerine açmış oldukları ruhsat iptalleri ile ilgili idare mahkemesinde birçok davaları olup, tarafların yaptıkları açıklamaların, şikayetlerin, gönderilen maillerin genelde bu davalardaki iddia ve savunmalarının bir kısmının tekrarı niteliğinde olduğu, haksız rekabet yaratacak etkiye sahip olmadığı anlaşılmaktadır. Somut olayda davalı- karşı davacının eylemleri tek başına haksız rekabet yaratacak bir etkiye sahip değildir. Davacılar-karşı davalılar tarafından ileri sürülen iddiaların haksız rekabet unsurları taşımadığı toplanan delil ve alınan bilirkişi raporu ile subut bulmuş olup mahkememizce de haksız rekabet unsurlarının bulunmadığı, TTK 55. Madde anlamında yanıltıcı, kötüleyici, ticari itibari zedeleyici olarak değerlendirilmediğinden asıl davanın reddine karar vermek gerekmiştir, karşı dava açısından gazetelerden alınan haber küpürlerinin vakıaların ispatına tek başına yeterli olmadığı, haksız rekabetin oluşumu için dikkate alınamayacağı, gazete haberlerinin haber niteliği taşıdığı, davacı- karşı davalı tarafından bu haberlerin yaptırıldığına ilişkin delil bulunmadığı, kaldı ki TTK’nın 55. Maddesi anlamında, yanıltıcı, kötüleyici, rekabet ortamını etkileyecek nitelikte bulunmadığından, sonuç olarak hem asıl dava hem de karşı dava açısından iddia edilen eylem ve yapıldığı bildirilen açıklamaların haksız rekabet teşkil etmediği ve taraf şirketlerinin kişilik haklarını ve itibarını zedeleyecek olmadığından asıl davanın ve karşı davanın reddine aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
A- Asıl Davada
1-Davacıların maddi tazminat taleplerinin reddine,
2-Davacıların manevi tazminat taleplerinin reddine,
3-Davacıların diğer taleplerinin reddine,
4-Davalı taraf kendini vekil ile temsil ettirdiğinden maddi tazminat talebinin reddi nedeniyle 57.050,00 TL vekalet ücretinin …den , 13.450,00 TL vekalet ücretinin …den, 13,450 TL vekalet ücretinin …den alınarak …Ltd.Şti’ne verilmesine,
5-Davalı taraf kendini vekil ile temsil ettirdiğinden manevi tazminat davasının reddi nedeniyle …den 4.080,00 TL, …A.Ş’den 4.080,00 TL, …A.Ş’den 4.080,00 TL vekalet ücretinin alınarak …Ltd. Şti’ne verilmesine,
6-Davalı taraf kendini vekil ile temsil ettirdiğinden, davacıların diğer taleplerinin reddine karar verilmesi nedeniyle 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davalı …A.Ş’ne verilmesine,
7-Davacılar tarafından yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
8-Gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinden ilgilisine iadesine,
9-Bu dava sebebiyle 54,40 TL maktu karar ve ilam harcı alınması gerektiğinden peşin alınan 19.639,15 TL’den mahsubu ile fazla alınan 19.584,75 TL karar ve ilam harcının karar kesinleştiğinde istek halinde davacıya iadesine,
B-Karşı Davada
1-Davacının maddi tazminat talebinin reddine,
2-Davacının manevi tazminat talebinin reddine,
3-Davacının diğer taleplerinin reddine,
4-Davalılar kendilerini vekil ile temsil ettirdiklerinden maddi tazminat davasının reddi nedeniyle, …Ltd. Şti’den alınacak 19.783,33 TL vekalet ücretinin….A.Ş’ne, 19.783,33 TL vekalet ücretinin…A.Ş’ne, 19.783,33 TL vekalet ücretinin …A.Ş’ne verilmesine,
5-Davalılar kendilerini vekil ile temsil ettirdiklerinden manevi tazminat davasının reddi nedeniyle davacı …Ltd. Şti’den alınacak 4.080,00 TL vekalet ücretinin …A.Ş’ne, 4.080,00 TL vekalet ücretinin …A.Ş’ne, 4.080,00 TL vekalet ücretinin …A.Ş’ne verilmesine,
6-Davalılar kendilerini vekille temsil ettirdiklerinden karşı davacının diğer taleplerinin reddi nedeni ile, 4.080,00TL vekalet ücretinin …Ltd Şti’den alınarak karşı davacılara verilmesine,
7-Karşı davacı tarafından yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
8-Gider avansından kullanılmayan kısmın ilgilisine iadesine,
9-Bu dava sebebiyle 54,40 TL karar ve ilam harcı alınması gerektiğinden peşin alınan 9.392,65 TL’den mahsubu ile fazla alınan 9.338,25 TL’nin karar kesinleştiğinde istek halinde karşı davacıya verilmesine,
Taraf vekillerinin yüzlerine karşı,kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere oybirliği ile verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 10/12/2020

Başkan …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Katip …
¸e-imzalıdır

¸

¸e-imzalıdır ¸e-imzalıdır ¸e-imzalıdır ¸e-imzalıdır