Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi 2013/123 E. 2019/633 K. 27.06.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2013/123 Esas
KARAR NO : 2019/633

DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : 09/05/2013
KARAR TARİHİ : 27/06/2019

ASIL DAVA
DAVA : Davacı vekili mahkememize ibraz etmiş olduğu dava dilekçesi ile ; … Aş ünvanlı şirketin 03/04/2006 tarihinde gayri menkul alım satımı, emlak yönetim ve danışmanlığı yapmak üzere kurulduğunu, ödenmiş toplam sermayesinin 24.456.286,00 TL olup …’nın sermaye miktarının 14.167.860,00 TL, davacının 10.288.423,00 TL, …’nın 1,00TL, …’ın 1,00 TL, …’ın 1,00TL olduğunu, müvekkili şirketin %42oranında payı bulunduğunu, şirketin hakim hissedarının %58 oranla …’ya ait bulunduğunu, …’nın …’nın kardeşi olduğunu, şirketin kurulduğu tarihten bu yana davalılardan …’nın yönetim kurulu başkanı olarak seçildiğini diğer davalının ise yönetim kurulu üyesi olduğunu, 06/06/2012 tarihinden şirketin 2009 – 2010 ve 2011 yıllarına ilişkin genel kurul toplantısının yapıldığını, genel kuruldan sonra bilanço görüşmelerindeki çekinceler doğrultusunda şirketin defter ve belgeleri üzerinde bağımsız denetim kuruluşunun denetim yaptırıldığını, mali durum tespit raporunda şirketin mali açıdan kötü yönetildiği, şirketin ticari defter ve kayıtlarının usulüne uygun olarak tutulmadığı, şirketin içinin boşaltıldığı ve şirketin öz varlığının sonraki yıl bir önceki yıla göre yaklaşık yarısını kayıp edeceğinin belirtildiğini, o tarihte yürürlükte bulunan 6762 sayılı TTK’nın 377.maddesi uyarınca ertelenen davalı şirketin olağan genel kurul toplantısının 30/11/2012 tarihinde yapıldığını, müvekkili şirketin, yönetim kurulu üyelerinin kanuna ve usulüne aykırı hakeretleri nedeni ile yönetim kurulu üyelerinin ibra edilmemesi yönünde oy kullandığını ve yönetim kurulu üyelerinin ibra edilmediğini, dava dilekçesi ekinde sundukları mali denetim raporunda davalıların şahsi sorumluluklarını doğuran olayların 01/07/2012 tarihinden önce gerçekleştiğinden 6103 sayılı TTK’nın yürürlüğü ve uygulama şekli hakkında kanunun 2.maddesi uyarınca 6762 sayılı TTK’nın ilgili hükümlerinin uygulanacağını, davalıların şirketin içini boşaltmaya ve sermayesini ortadan kaldırmaya yönelik hareketleri nedeni ile müvekkili şirketin paylarından doğan haklarını açıkça ihlal edildiğini bu nedenle davalıların kişisel sorumluluğunun bulunduğunu, 6762 sayılı TTK’nın 336.maddesine göre “İdare meclisi azaları şirket namına yapmış oldukları mukavele ve muamelelerden dolayı şahsan mesul olamazlar. Ancak aşağıda yazılı hallerde gerek şirkete gerek münferit pay sahiplerine ve şirket alacaklılarına karşı müteselsilen mesuldürler. Hisse senetleri bedellerine mahsuben pay sahipleri tarafından vukubulan ödemelerin doğru olmaması; Dağıtılan ve ödenen karpaylarının hakiki olmaması; Kanunen tutulması gereken defterlerin mevcut olmaması veya bunların intizamsız bir surette tutulması; Umumi heyetten çıkan kararların sebepsiz olarak yerine getirilmemesi; Gerek kanunun gerek esas mukavelelerinin kendilerine yüklediği sair vazifelerin kasden veya ihmal neticesi olarak yapılmaması… ” denildiğini davalıların sorumluluğunun bu maddeye dayandığını, sorumluluk ve zarar nedenleri olarak;
… şirketinin taşeron firma olarak … Ltd Şti ile çalıştığını, söz konusu taşeron firmanın hakim hissedarlarının … ve … olduğunu, davalıların taşeron firma ile yaptıkları kanuna, usule ve ticari teammüllere aykırı işlemleri ile müvekkili şirketi zarara uğrattıklarını, Meditenvest ile … arasındaki işlerin grup şirketi mantığı ile yapıldığını, … şirketi tarafından Meditenvest için yapılan işlerin … şirketi için vergi sorumluluğu doğuracağından faturalandırılmadığını, bu nedenle …’in … şirketine avans hesabı açtığını ve bu şirkete yapılan para transferlerinin avans hesabı vasıtası ile yapıldığını, ödemelerin … tarafından …’in projelerinde kullanıldığına yönelik açıklık olmadığını, …’in … yaptığı ödemeler incelendiğinde ödenen tutarlar ile iki şirket arasında yapılan proje bazlı taşeronluk anlaşmalarındaki tutarların örtüşmediğinin açıkça görüldüğünü, avans hesabı kullanılarak şirketin içinin boşaltıldığını, şirketin ticari defter ve belgelerinin usülüne aykırı tutulması nedeni ile müvekkilinin işlemleri öğrenmesinin engellendiğini, mali denetim raporunda iki şirket arasındaki işlerin grup şirketi mantığı ile yapıldığı avans hesabının para lazım oldukça devreye girdiğini, yaptırılan işin maliyeti veya verilen avansın iş için kullanılma durumunun kurum hesap ve belgelerinden tespit edilemediğini, ayrıca taşeron firma olan …’nin tamamladığı işleri de vergi ödemesi ertelemesini sağlamak için faturalandırılmadığını verilen avansların proje bazında izlenemediğini, proje bazlı taşeronluk anlaşmalarındaki tutarlar ile fiilen yapılan ödemelerin birbiri ile örtüşmediğini, avans hesabından verilen paraların sözleşme bedellerinden daha fazla olarak gerçekleştiğini, avans çalışması tercih edildiğine göre neden taşeron firma ile çalışıldığının anlaşılamadığını, yaptırılacak işlerinin ve maliyetlerinin önceden tespit edilmemiş olması, hakediş tutanaklarının hazırlanmaması ve tüm bu avans işlemlerinin gerçeği gösterir bir sözleşmeye bağlı olmaması nedeni ile avansın nasıl harcandığının tespit edilemediğini, şirketçe yapılan sözleşmelerde damga vergisi ödenmediğini, ilerde … Aş’nin yüksek miktarda damga vergisi ödeme riskinin bulunduğunu, davalıların 6772 sayılı TTK’nın 320 ve 336.maddesinin 5.fıkraları nedeni ile oluşan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olduklarını ,
… bulunan şirkete ait gayrimenkülün değerinin çok altında satılarak … Aş’nin dolayısı ile pay sahibi müvekkili şirketin zarara uğratıldığını … 64 ada 2 nolu gayrimenkülun davalılar tarafından 4.500.000,00TL bedelle satıldığını, söz konusu gayrimenkul satışından şirketin 599.913,03TL zarar ettiğini,
Davalıların şirketin …’de yer alan taşınmazın üzerinde inşaat devam ederken yetersiz finansman nedeni ile ruhsat süresinde tamamlanamayacağının anlaşıldığını beyan ederek projenin kat karşılığı tamamlanması için 10 Ağustos 2011 tarihinde … Ltd Şti ile kat karşılığı inşaat sözleşmesi imzalandığını ve projenin yaklaşık %45’lik bölümünün … Ltd Şti’ye devir edildiğini, bu devir işleminin yönetim kurulu kararı alınmadan yapıldığını, bölüşümün piyasa ve ticari hayatın gereklerine aykırı olduğunu, … şirketinin inşaat alanında tecrübeli olmadığını, bu sözleşmeden çok kısa bir süre önce kurulduğunu, davalıların BK’nın 528.maddesindeki dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davrandıklarını, 6772 sayılı kanunun 336.maddesinde belirtilen hallerde ortaklığa ve ortaklık alacaklarına karşın yönetim kurulu üyelerinin kusursuz olduklarını ispat etmedikçe müteselsilen sorumlu olduklarını yönetim kurulu üyeleri aleyhine kanunun kusur karinesini kabul ettiğini, kusursuz olduklarının ispat etme yükümlülüğünün yönetim kurulu üyelerinde bulunduğunu, şirketin mizanının gerçek durumu yansıtmadığını, şirketin bilançosunun gerçeği yansıtmadığını, müvekkilinin … Aş aleyhine … 14.Asliye Ticaret Mahkemesinin … esas sayılı dosyası kapsamında genel kurulda alınan bilançonun tasdiki kararının iptali için dava açtığını belirterek müvekkili şirketin uğradığı zararlardan fazlaya ilişkin haklarını saklı tutulması koşulu ile şimdilik 10.000,00TL’nin avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep ve dava etmiştir.
ISLAH; Davacı vekili 16/08/2013 tarihli dilekçesinde açtıkları davanın kısmi dava olduğunu belirtmiş ve 27/12/2018 tarihli dilekçesi ile dava değerini 16.569.904,12TL’ye yükseltmiştir.
CEVAP : Davalılar vekili mahkememize ibraz etmiş olduğu cevap dilekçesi ile ; davacının dolaylı zararını talep edebilmesi için davanın … Aş’ye izafeten açılması gerektiğini, bu şartın yerine getirilmediğini, … Danışmanlık Aş’nin arsa niteliğinde gayrimenkul aldığını ve bunun üzerine inşaat yaptırarak satıp para kazandığını, davacı şirketin 2008 yılından sonra sermaye artırımlarına katılmayarak kendi rızası ile hissesinin %42’ye düştüğünü davacının dünyaca tanınmış bir banka olup aynı zamanda Türkiye’deki … Bankasının da sahibi olduğunu, davacının atadığı yönetim kurulu üyelerinin yönetim kurulu toplantısına katılmadığı için 3 yıl genel kurul toplantısı yapılamadığını, 2010 yılında davacının ortağı olduğu, Yapı Kredi Bankasının … Aş’nin kullandığı kredileri hiçbir sebep yokken aniden geri çağırdığını ve 4.285.743,00EURO kredinin 24 saat içinde ödenmesi için ihtarname gönderdiğini, bu paranın 24 saat içinde bulunması mümkün olmadığından bankanın ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile … 10.İcra Müdürlüğünün … esas sayılı icra dosyasından takip başlattığını, şirketin gayri menkulleri üzerine 150c şerhi konularak satışa geçildiğini, bu dönemde şirketin ticari amaçla aldığı arsa üzerine yaptığı yalının acele olarak satılmak zorunda kaldığını, inşaat tamamlandıktan sonra satılsa idi 3-4.000.000,00TL kar edilecek yalıdan şirketin zarar ettiğini, …’nın kendi parasında koyarak … borcunu kapattığını, davacının … 43.Asliye Ticaret Mahkemesinin … esas sayılı dosyası ile şirketin tasfiyesini veya davacının ortaklıktan çıkartılması talebi ile dava açtığını, … Bankasının krediyi geri çağırması nedeni ile kar yapılması planlanan … yalının ve Konacık’taki villaların bazılarının haciz tehditi altında yok fiyatına satılmak zorunda kalındığını, dava dilekçesinde bahsedilen avans hesabı ile ilgili olarak ” 340 alınan sipariş avansları”nın işletmenin satış amacı ile gelecekte yapacağı mal ve hizmet teslimleri ile iglili olarak peşin tahsil ettiği tutarların izlendiği hesap olduğunu, alıcılardan alınan avansların bu hesabın alacağına, malın teslim edilmesi, hizmetin görülmesi halinde borcuna yatırdığını, …’nin … Aş’nin ortakları arasında imzalanan hissedarlar sözleşmesi gereği müvekkilleri … ve … tarafından kurulduğunu, şirketin inşaatlarını yapmak üzere hissedarlar sözleşmesinin ekine inşaat sözleşmesi kurulmak sureti ile daha ortaklığın kurulması aşamasında görevlendirildiğini, …’nin, şirketin gayrimenkul yatırımlarını ana yüklenicisi olup inşaatları emanet usulü yaparak hakedişlerle para aldığını, … bulunun 64 ada 2 nolu parselin satışından dolayı şirketin vergisel risk taşıdığının belirtildiğini, taşınmazın restore edildikten sonra satılmak amacıyla alındığını, daha sonra taşınmazın … Bankasının başlattığı takip nedeni ile haraç mezat satılmak zorunda kalındığını, davacının şimdi KDV riski taşıdığının iddia etmesinin kötü niyetli olduğunu, …’ye hakediş karşılığı yapılan ödemelerin şirket kayıtlarında göründüğünü devam eden işlerin faturalarının henüz alınmadığını inşaatın bitiminde alınacağını faturaların şimdi alınması halinde …’ye 3.000.000,00TL’ye yaklaşan oranda KDV ödemesi gerektiğini, … başlattığı takip nedeni ile bozulan ödemeler dengesinin iyileştirilmesi için yasal harca kabul edilen bu hakkın kullanıldığını ve faturanın kesilmesinin inşaatın bitirilmesinden sonraya bırakıldığını, … 43.Asliye Ticaret Mahkemesinde görülen şirketin feshi veya davacının şirketteki payları ödenerek şirketten çıkartılması davasının sonucunun beklenmesi gerektiğini belirterek açılan davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE : Asıl dava şirket yöneticilerine karşı açılan sorumluluk davasıdır.
BİRLEŞEN DAVA : Davacı vekili … 1.Asliye Ticaret Mahkemesine vermiş olduğu 04/09/2015 tarihli dava dilekçesinde şirketin ortaklık yapısı ve iştigali ile ilgili asıl davadaki beyanlarını tekrarlayarak … Aş’nin 31/12/2014 tarihli bilançosunun incelenmesi sonucunda bu tarihli bilanço ve gelir tablosunun gerçeğe uygun tutarları yansıtmadığı, fiili durumu göstermediği, mali tabloların şirketin gerçek yapısını ortaya koymadığı dönemin zararının 22.886.375,51TL kurumun öz kaynaklarının ise -2.872.157,34TL olduğunun TTK 376/3.maddesine göre varlıkları borçlarını karşılamadığından borca batık olduğu ve kurumca kanun hükümlerinin yerine getirilmesi gerektiği zamanında düzenlenmeyen yada alınmayan faturalar sebebi ile KDV iadesi veya vergi cezası riskinin söz konusu olabileceği sonuç ve kanaatini içerdiğini, mali yapı değerlendirme raporunda da belirtildiği üzere iki tanesi yaklaşık 1.000 metre kare arsa olan toplam 39 adet bağımsız taşınmazın mülkiyetinin şirkete ait iken şirketin bu taşınmazlardan 37 adedinin 3.kişilere devir ettiğini, şuan da şirkete ait yalnızca 2 adet bağımsız bölüme ilişkin taşınmaz bulunduğunu, devir işlemlerinin … tarafından gerçekleştirildiğini, bu kişinin şirketin içini boşalttığını, davalıların 6102 sayılı TTK’nın 553.maddesi gereğince verdikleri zararlardan sorumlu olduklarını buna göre kurucular, yönetim kurulu üyeleri, yöneticiler, tasfiye memurlarının kanundan ve esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerini kusurları ile ihlal ettikleri takdirde, hem şirkete hem pay sahiplerine hemde şirket alacaklılarına karşın verdikleri zararlardan sorumlu olduklarını, … şirketi vasıtası ile şirketinin içinin boşaltıldığını, şirketin …’ye avans hesabı açtığını, para transferlerinde avans hesabı vasıtası ile yaptığını, alınan avansların şirketin projeleri için kullanıldığı açısından açıklık olmadığını, ayrıca şirketin zarar etmesine rağmen hakim ortak …’ya … ücreti olarak 2014 sonu itibari ile yaklaşık 1.700.000,00TL ödeme yapıldığını, 2015 yılının Mart ayı sonuna doğru ödenen miktarın 3.000.000,00TL’yi bulduğunu, belirterek şirketin uğrdağı zararların tespit edilmesi mümkün olmadığından belirsiz alacak davası olarak şimdilik 10.000,00TL’nin faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
… 1.Asliye Ticaret Mahkemesince 2015/875 esas nolu dosya 08/09/2015 tarihinde mahkememize ait 2013/123 esas nolu dosya ile birleştirilmiştir.
BİRLEŞEN DAVA CEVAP : Birleşen dava nedeni ile derdestlik itirazında bulunduklarını, asıl davanın 6762 sayılı TTK hükümlerine göre birleşen davanın ise 6102 sayılı TTK’nın 553.maddesine istinaden açıldığını, davanın …’e izaheten açılması gerektiğini, 6102 sayılı TTK’nın 553.maddesine göre davacı tarafından talep edilen dolaylı zararın ancak şirkete ödenmesinin istenebileceğini, davanın belirsiz alacak davası olarak açılmasının mümkün olmadığını belirtmiş ana davadaki asıl dosyaya istinaden vermiş olduğu cevap dilekçesindeki savunmaların aynen devam edildiği görülmüştür.
DELİLLER VE GEREKÇE : Birleşen dava da şirket yöneticileri hakkında açılan sorumluluk davasıdır.
Deliller ; … Aş ve … Ltd Şti’nin sicil dosyaları, tapu kayıtları ve akit tabloları, … 14.Asliye Ticaret Mahkemesine ait … (yeni esası …) ,… Bankası AŞ tarafından … Aş’ye gönderilen 20/10/2010 tarihli kat ihtarı, … 3 Asliye Ticaret Mahkemesine ait … esas (eski … 43.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2012/273esas nolu dosyası,) ve bu dosyadan talimat yolu ile … Asliye Hukuk Mahkemesince alınan rapor ve ek rapor , … 13.Asliye Ticaret Mahkemesine ait … esas , … 6 Asliye Tİcaret Mahkemesine ait … esas, … 10 İcra Müdürlüğüne ait … esas sayılı dosyalar, … Cumhuriyet Başsavcılığına ait … soruşturma nolu dosya, 30/07/2012 tarihli yeminli mali müşavirlik özel mali durum tespit raporu, kat karşılığı inşaat sözleşmesi, … Aş ile … arasında gerçekleşen ticari ilişkilere ait hakediş raporları, ticari defter ve kayıtlar, bilirkişi incelemesi.
Asıl dava kısmi dava olarak açılmış olup davacı vekilince 27/12/2018 tarihinden ıslah dilekçesi verilmiştir. Islah dilekçesi davalılar vekiline 11/02/2019 tarihinde tebliğ edilmiştir. Davalılar vekilince UYAP vasıtası ile 05/04/2019 tarihinde ıslaha karşı beyan dilekçesi sunulduğu, beyan dilekçesinde asıl davanın açılış tarihinin 09/05/2013 olduğunu davacının davasının 6772 sayılı TTK’nın 320 ve 336. Maddelerine dayandığını, 6762 sayılı TTK’nın 340.maddesi uyarınca 336.madde çerçevesinde açılan sorumluluk davalarında TTK’nın 309.maddesinin uygulanmasının gerekeceğini, bu maddeye göre ” Mesul olan kimselere karşı, tazminat istemek hakkı davacının zararı ve mesul olan kimseyi öğrendiği tarihten itibaren 2 yıl ve her halde zararı doğuran fiilin vuku tarihinden itibaren 5 yıl geçmekle zaman aşımına uğrar” denildiğinden asıl dava da davacı tarafın tazminat talebinin 2009 – 2010 ve 2011 yıllarına dayandırdığını en son tarihin 2011 olması nedeni ile 5 yıllık zaman aşamı süresinin dolduğunu belirterek zaman aşımı nedeni ile davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Davacı vekili 10/04/2019 tarihli dilekçesinde süresi içerisinde verilmeyen ıslaha cevap dilekçesine karşı beyanda bulunmuş olup ıslah dilekçesinin 11/02/2019 tarihinde tebliğ edildiğini, 2 haftalık ıslaha cevap süresi geçtikten çok sonra 05/04/2019 tarihinde zaman aşımı definde bulunduğunu, süresinden sonra bulunulmasından nedeni ile zaman aşımı definin mahkemece dikkate alınmasının mümkün olmadığını, ayrıca 6772 sayılı TTK’nın 309.maddesinin son fıkrasının son cümlesinde ” şu kadarki bu fiil cezayi müstelzim olup ceza kanuna göre müddete daha uzun mürürüzamana tabi bulunuyorsa tazminat davasına da o mürürüzaman tatbik olunur. ” denildiğini, nitekim davalılıar hakkında nitelikli dolandırıcılık ve hizmet nedeni ile güveni kötüye kullanma suçlarından İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 2019/14882 soruşturma nolu dosyası ile soruşturma yürütüldüğünü, ceza zamanaşamı nedeni ile zamanaşımı süresinin 15 yıl olarak uygulanması gerektiğini belirttiği görülmüştür.
… Cumhuriyet Başsavcılığına ait … soruşturma nolu dosya ile ilgili evraklar alınarak dosya içerisine bırakılmıştır. Davacı vekili 05/02/2016 tarihli dilekçesinde asıl dava da 2009 – 2010 – 2011 yıllara için birleşen dava da ise 2012 – 2013 – 2014 yılları için talepte bulunduğunu belirtmiştir. Bilirkişi heyeti ilerde açıklanacağı üzere asıl dava açısından zararın oluştuğunu belirtmesi üzerine davacı vekilince asıl dava yönünden ıslah yapılmıştır, davalılar vekilince süresinden sonra zamanaşımı definde bulunulmuş, davacı vekili zamanaşımı define ilişkin dilekçe üzerine esasa girmeden zamanaşımı definin süresinden sonra yapıldığı itirazında bulunulmuştur ayrıca yürütülen soruşturma nedeni ile olaya uygulanması gereken 6762 sayılı kanunun 309.maddesniin son fıkrasının son cümlesi nedeni ile uzamış ceza zamanaşımı da dikkate alındığında zamanaşımı definin reddine karar vermek gerekmiştir.
Birleşen dava belirsiz alacak davası olarak açılmış davalılar vekili davanın belirsiz alacak davası olarak açılamayacağı yönünde itirazlarda bulunmuştur. Belirsiz alacak davasında HMK 107.maddesi gereğince davanın açıldığı tarihte alacağın miktarının yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesini kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkansız olduğu hallerde alacaklı hukuki ilişkiye ve asgari bir miktar yada değeri belirtilmek sureti ile belirsiz alacak davası açabilir, niteliği itibari ile tazminat davası olan sorumluluk davalarında da belirsiz alacak davası açılması mümkündür. (Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 2014/5986 esas, 2014/12507 karar nolu ilamında da belirtildiği üzere) Bu nedenle davalılar vekilinin dava şartı yokluğu itirazı red edilmiştir.
Davacı taraf dolayısı ile uğradığı zararın tazmini istemesi nedeni ile talep edilen tazminatın şirkete ödenmesi talebi ile dava açabilir. Davacı vekili 06/04/2017 tarihli duruşmada talep ettikleri tazminatın davalılardan alınarak … Aş’ye ödenmesini talep etmişlerdir, daha öncede sunulan birçok dilekçede aynı talep bulunduğundan bu koşulun yerine getirildiği sonucuna varılmıştır.
Sorumluluk davaları 6102 sayılı TTK yürürlüğe girdiğinden sonra açılmıştır, 6103 sayılı TTK’nın yürürlüğü ve uygulama şekli hakkındaki kanunun 2/a maddesinde Türk Ticaret Kanunu yürürlüğe girdikten önce meydana gelen olayların hukuki sonuçlarına bu olaylar hangi kanun yürürlükte iken gerçekleşmiş ise bu kanun hükümleri uygulanır denilmektedir. Bu nedenle 6762 sayılı TTK hükümlerinin uygulanması gerekmektedir.
6762 sayılı TTK’nın 320.maddesine göre ” İdare meclisi azalarının şirket işlerinde gösterecekleri dikkat ve basiret hakkında Borçlar Kanununun 528 inci maddesinin ikinci fıkrası hükmü tatbik olunur.”
6762 sayılı TTK’nın 336.maddesinde ise ” İdare meclisi azaları şirket namına yapmış oldukları mukavele ve muamelelerden dolayı şahsan mesul olamazlar. Ancak aşağıda yazılı hallerde gerek şirkete gerek münferit pay sahiplerine ve şirket alacaklılarına karşı müteselsilen mesuldürler. Hisse senetleri bedellerine mahsuben pay sahipleri tarafından vukubulan ödemelerin doğru olmaması; Dağıtılan ve ödenen karpaylarının hakiki olmaması; Kanunen tutulması gereken defterlerin mevcut olmaması veya bunların intizamsız bir surette tutulması; Umumi heyetten çıkan kararların sebepsiz olarak yerine getirilmemesi; Gerek kanunun gerek esas mukavelelerinin kendilerine yüklediği sair vazifelerin kasden veya ihmal neticesi olarak yapılmaması. Beş numaralı bentte yazılı vazifelerden birisi 319 uncu madde gereğince idare meclisi azalarından birine bırakılmışsa, mesuliyetin ancak ilgili azaya yükletilmesi lazım gelip o muameleden dolayı müteselsilen mesuliyet cari olmaz.”
6762 sayılı TTK’nın 337.maddesine göre ” Yeni seçilen veya tayin olunan idare meclisi azaları, seleflerinin belli olan yolsuz muamelelerini murakıplara bildirmeğe mecburdurlar.”
3762 sayılı TTK’nın 338.maddesine göre ” Yukarki maddeler gereğince müteselsil mesuliyeti mucibolan muamelelerde bir kusuru olmadığını ispat eden aza mesul olmaz; hususiyle bu muamelelere muhalif rey vermiş olup keyfiyeti müzakere zaptına yazdırmakla beraber murakıplara hemen yazılı olarak bildiren veyahut mazeretine binaen o muamelenin müzakeresinde hazır bulunmıyan aza dahi mesul değildir.” denilmektedir.
6762 sayılı kanundaki sorumluluk nedenleri TTK’nın 336.maddesine düzenlenmiş olup, yöneticilerin müteselsilen sorumlu oldukları, 6762 sayılı TTK’nın 337.maddesinde yeni seçilen yöneticilerin seleflerinin belli olan yolsuz muamelelerini murakıplara bildirmediği takdirde, selefleri ile birlikte sorumlu olacakları, 6762 sayılı TTK’nın 338.maddesinde ise idare meclisi üyeleri aleyhine kusur karinesinin getirildiği, idare meclisi üyelerinin kusursuzluklarını ispat ettikleri takdirde sorumluluktan kurtulabileceği madde hükümlerinden anlaşılmaktadır.
6102 sayılı TTK ‘da sorumluluk hükmü TTK’nın 553 ve devamı maddesinde düzenlenmiş olup, 6762 sayılı kanundan farklı olarak yöneticiler hakkındaki kusur karinesinin kaldırıldığı, dava açan tarafın yöneticilerin kusurlarını ispatla yükümlü oldukları, 6762 sayılı TTK’nın 337.maddesinin karşılığının yeni TTK’da bulunmadığı ayrıca yeni TTK’nın 557.maddesinde ” birden çok kişinin aynı zararı tazminle yükümlü olmaları halinde, bunlardan her biri, kusuruna ve durumun gereklerine göre, zarar şahsen kendisine yükletilebildiği ölçüde bu zarardan diğerleri ile birlikte müteselsilen sorumlu olur….” şeklinde düzenleme getirildiği görülmüştür.
Davacı tarafından sorumluluk davasına konu edilen yıllarda davalıların … Aş’nin yönetim kurulu üyesi oldukları sicil dosyasından anlaşılmaktadır. 2009 – 2010 ve 2011 yılı olağan genel kurul toplantısı 30/11/2012 tarihinde yapılmış ve yöneticiler ibra edilmemiştir. Avans ödenmesi yapılarak çalışıldığı bildirilen … Ltd Şti’nin yöneticilerinin de davalılar olduğu anlaşılmıştır.
Davalılar vekilince … ile … Aş arasındaki hak ediş raporları sunulmuş olup davacı vekili 05/02/2016 tarihli dilekçesinde her iki şirketinde yetkililerinin davalılar olduğunu, 6762 sayılı TTK’nın 334 ve yeni Tİcaret KAnunun 395.maddesi uyarınca yönetim kurulu üyesinin genel kuruldan izin almadan şirketle kendisi yada başkası adına yaptığı işlemlerin batıl olduğunu düzenlendiğini bu nedenle davalı tarafından dosyaya ibraz edilen hakediş raporlarının geçerli olmadığını iddia etmiştir.
Birleşen dava nedeni ile davalılar vekili derdestlik itirazında bulunmuş ise de davacı vekili 05/02/2016 tarihli dilekçesinde her iki dava yönünden sorumluluk yıllarını ayrı ayrı belirlediğinden derdestlik itirazı yerinde görülmemiştir. Davalılar vekili … 3. Asliye Ticaret mahkemesinin 2014/795 esas sayılı dosyasında şirketin fesih ve tasfiyesi yada ayrılma akçesinin ödenerek şirketten çıkma talepli davacının davasının bulunduğunu, bekletici mesele yapılmasını talep etmiş ise de, ayrılma akçesinin hesaplanması sırasında mahkememizde görülmekte olan dava neticesinde verilecek hükmün ayrılma akçesinin hesaplanmasında dikkate alınması gerektiğinden ve söz konusu dosyanın mahkememiz dosyasını beklemesi gerektiği sonucuna varılarak bekletici mesele yapılmamıştır.
Davacı tarafından davalı şirket aleyhine … 43.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2012/273 esas nolu dosyası (Ticaret Mahkemelerinin heyetli mahkemeye dönüşmesi nedeni ile dosya İstanbul 3.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/795 esas nosunu almıştır.) ile davacının ayrılma akçesinin ödenerek şirketten çıkartılması ve olmadığı takdirde şirketin fesih ve tasfiyesine karar verilmesi talepli dava açılmış olup, bu davanın yapılan yargılaması neticesinde mahkemece taşınmazların bulunduğu, … Asliye Hukuk Mahkemesine talimat yazılarak dava dışı …’a ait ticari defter ve belgerin şirket merkezinde incelenerek … ile olan ilişkisinin defterlere nasıl yansdığı, … için ne kadar iş yapıldığı ve ne kadar ödeme alındığı, ayrıca taşınmaz başlarında keşif yapılması için talimat yazıldığı … 4.Asliye Hukuk Mahkamesince talimaten keşif neticesinde düzenlenen rapor ve ek rapor dosya içeresine bırakılmıştır. 04/11/2013 tarihli rapor incelendiğinde taşınmaz başında keşif yapıldığı, …’nin ticari defter ve belgelerinin incelendiği … ile … arasında yapılan taşeronluk sözleşmeleri neticesinde düzenlenen hakedişlerin tek tek değerlendirildiği ve dava konusu taşınmazların dava tarihi ve keşif tarihi itibari ile rayiç değerlerinin tek tek raporda yer aldığı, raporun sonuç kısmında taraflar arasındaki ilişkinin cari hesap şeklinde …’nin ticari defterlerine yansıdığı, hakediş raporlarına bağlı kalmaksızın ihtiyaç duyuldukça avans niteliğindeki ödemelerin topluca yapıldığı, proje bazında defterlerde kayıt bulunmadığı, Konacık şantiyesi için 2006 – 2012 arasında 12 adet hakediş bedelinin KDV hariç 18.925.595,80TL olduğu, Yalıkavak şantiyesi için 2006 – 2011 tarihleri arasında 7 adet hakediş bedelinin KDV hariç 1.770.643,33TL, Gündoğan şantiyesi için 2006 – 2009 tarihleri arasında 3 adet hakediş bedelinin KDV hariç 3.245.587,76TL olduğu, toplam hakediş bedelinin 23.941.826,89TL olduğunu, proje bazlı hesap tutulmaması nedeni ile bütün şantiyelerinin maliyetlerinin 170 nolu hesapta 7.243.229,79TL, hakediş bedellerinin yer aldığı 350 hesaptaki tutarın 3.254.556,74TL , şirket tarafından dava dışı şirkete yapılan ödemelerin 440 nolu hesapta görüldüğü üzüre 17.604.079,50TL olduğu görülmüştür. Talimat mahkemesince alınan rapora itiraz edilmesi üzerine tekrar mahkemece talimat yazıldığı, bu ek raporda inşaatların tamamlanma oranlarının keşif tarihi itibari ile değerlerinin ve dava tarihi itibari ile değerlerinin yer aldığı görülmektedir.
… 14.Asliye Ticaret Mahkemesinde 2013/35 esas nolu dosyasında davacı tarafnıdan … aleyhine 30/11/2012 tarihinde yapılan genel kurul toplantısında bilanconun tasdikine ilişkin genel kurul kararının iptali için dava açıldığı, bu kapsamda alınan raporunda dosya da mevcut olduğu görülmüştür.
Mahkememizce dosya resen seçilen bilirkişilere tevdi edilerek ticari defter ve belgeler yerinde incelenerek davalı yöneticilerin … Aş’yi zarara uğratıp uğratmadıkları, zarar var ise miktarının tespiti konusunda rapor tanzim etmeleri istenilmiştir. Alınan rapor ve ek rapor dosyaya bırakılmıştır. Mahkememizce seçilen bilirkişiler tüm dosya kapsamı ve özellikle 3.Asliye Ticaret Mahkemesince …’a talimat yazılarak taşınmaz başında keşif yaptırılıp … Şti’nin ticari defter ve belgeleri inceletirelerek alınan rapor ve ek raporlar irdelenerek hazırladıkları raporu dosyaya sunmuşlardır. …Aş 2006 tarihinde kurulmuş olup faaliyet konusu gayrimenkul alım satımı, inşaat yapımı emlak yönetiimi ve danışmanlığı, alım satım karı elde etmek amacıyla mülkiyeti devir almak yolu ile kat irtifakı tesis ettikten sonra proje geliştirmek, buna uygun arazi ve arsa alıp satmak, gayrimenkul imar projesi ve kira geliri elde etmek olduğu, görülmektedir, bu şirket faaliyetlerini gerçekleştirmek amacıyla … ilçesi, … köyünde 424, Konacık Köyünde 1824, … Köyünde 905, … Köyünde 1329, … Köyünde 1330 nolu parseller ile … İli … İlçesi … 64 ada 2 parsel nolu taşınmazların satın aldığı tespit edilmiştir. … şirketi ana faaliyetleri kapsamında iş yeri yapmak için dava dışı … Ltd Şti ile, iş verenin …, yüklenicinin ise dava dışı … olduğu taşeronluk sözleşmesi imzaladığı, …’nin hakim ortağının … olduğu, aralarında imzalanan taşeronluk sözleşmesi kapsamında;
İş verenin maliki olduğu … İlçesi, … köyünde bulunan 424 nolu 6049,50Metrekare yüz ölçümlü, arsa nitelikli gayrimenkul üzerine anahtar teslimi bina yapılması işi olduğu iş bedelinin 2.270.000,00TL olup sözleşme süresinin 18 ay olarak belirlendiği, inşaat devam ederken yetersiz finansman nedeni ile projenin kat karşılığı tamamlanması için 10/06/2016 tarihinde … Ltd ŞTi ile kat karşılığı inşaaat sözleşmesinin imzalandığı ve projenin yaklaşık %45’lik bölümünün bu firmaya devir edildiği,
İş verenin malik olduğu … Köyünde kain 15490, 56 metrekare yüz ölçümlü 1824 nolu parselin anahtar teslimi bina yapılması işinin iş bedelinin 5.950.000,00TL olup işin bitim süresinin 24 ay olarak belirlendiği,
… köyünde kain 905 nolu parselin 6799, 07 metre kare büyüklüğünde olup anahtar teslimi bina yapılması iş bedelinin 210.000,00TL olup sözleşmenin 11/04/2007 tarihinde imzalandığı, işin süresinin 12 ay olarak belirlendiği,
… köyünde kayin 1011,51metrekare yüzölçümlü 1359 nolu parsel üzerine herhang ibir bina yapılmadığı 2014 yılında arsa olarak satıldığı,
… köyünde kayin 10002,59 metre kare büyüklüğünde 1359 parsel üzerine herhangi bir bina yapılmadığı 2014 yılında arsa olarak satıldığı,
… kaiyin 64 ada 2 nolu parsel üzerinde anahtar teslimi bina yapılması işinin iş bedelinin 800.000,00TL olup sözleşme tarihinin 6 olarak belirlendiği tespit edilmiştir.
Taşeronluk sözleşmesi kapsamında … tarafından ….Aş adına 4 proje için değişik tarihlerde toplam tutarın 26.274.164,32TL olan 24 ayrı hakediş belgesi tanzim edildiği görülmüş olup hakedişlerin tablosu bilirkişi heyetince raporun 6 ve 7. Sayfalarında tek tek tespit edilmiştir.
Taşeronluk sözleşmesi kapsamında yer alan inşaa edilen bağımsız bölümlerin tablo halinde bilirkişiler tarafından (… köyü 424 nolu parsel, Konacık köyü 1824 nolu parsel, … köyünde kayin 905 parsel) raporun 7-8-9 ve 10.sayfalarında dökümü yapılmıştır.
Bilirkişiler tarafından yapılan taşeronluk sözleşmesi kapsamında maliyetler, satışlar ve karlılık incelemesi yapılmış olup incelendiğinde, … köyünde kayin 424 nolu arsanın 2006 yılında 2.750.000,00TL maliyet ile alındığı, … tarafından yapılan sözleşme neticesinde 18 adet mesken inşaa edildiği, … tarafından 2006-2011 yıllara arasında toplam tutarı 1.824.063,67TL olan 7 adet hakediş belgesi tanzim edildiği,
Düzenlenen hakediş belgeleri için … tarafından fatura tanzim edilmediği, ilgili proje için … firmasına yapılan ödemelerin hakediş bedellerine göre ödenip ödenmediğinin proje bazlı hesap takibi yapılmaması nedeni ile tespitinin mümkün olmadığı, arsa bedeli ve hakediş belgeleri dikkate alındığında projenin toplam maliyetinin 4.520.643,30TL, ortalama birim maliyetinin ise 251.146,85TL olabileceği, ilgili proje için … gayrimenkul değerleme aş tarafından yapılan 25/07/2012 tarihli taşınmaz değerleme raporunda projenin acil satış değerinin 4.000.000,00TL, projenin piyasa değerenin 4.155.000,00TL olarak belirlendiği, … 4.Asliye Hukuk Mahkemesinin … Talimat sayılı dosyasında sunulan roparda ilgili projenin 04/12/2012 dava tarihi itibari ile mevcut bitmemiş değerinin 6.131.008,85TL bitmiş değerinin ise 6.608.429,07TL olarak belirlendiği, iki değerleme raporu arasındaki sürenin 5 ay olmasına rağmen değerleme farkının 2.000.000,00TL olduğu, satış değerinin 4.155.000,00TL olacağı varsayıldığında şirketin toplam zararının 365.643,00TL (4.520.643,00TL – 4.155.000,00TL ) satış değerinin 6.608.429,07TL olacağı varsayıldığında ise şirketin olası toplam karının 2.087.786,00TL olabileceği bu projenin karlılık analizinin yapılmasının, 340 hesapta yer alan satışların hangsiinin bu proje kapsamında olduğunun, satış tarihleri, satış değerleri, tapu değerinin tespitini ile mümkün olacağı, şirket hesaplarının sarih olmaması nedeni ile bu tespitin yapılmasının mümkün olmadığı,
… ile … köyünde kayin 1824 nolu parselin 2006 yılında 5.045.000,00TL maliyet ile alındığı, … tarafından 62 adet bağımsız birim inşa edildiği, 2006-2012 yılları arasında toplam tutarı 19.457.995,29TL olan 12 adet hakediş belgesi düzenlendiği, ilgili proje için … firmasına yapılan ödemelerin hakediş bedellerine göre ödenip ödenmediğini, proje bazlı hesap takibi yapılmaması nedeni ile tespitinin mümkün olmadığı, projenin toplam maliyetinin 23.970.595,80TL olduğu, 25/07/2012 tarihli değerleme raporunda projenin acil satış değerinin 5.135.000,00TL piyasa değerinin ise 5.705.000,00TL olarak belirlendiği, … 4.Asliye Hukuk Mahkemesince alınan raporda 04/12/2012 tarihi itibari ile taşınmazın piyasa değerinin 21.330.106,20TL olarak belirlendiği, iki değerleme raporu arasındaki süre 5 ay olmasına rağmen değerleme farkının 15.625.106,00TL olduğu, satış değerinin 21.330.106,20TL olacağı var sayıldığında şirketin toplam zararının 2.640.489,60TL (23.970.595,80TL – 21.330.106,20TL) bu projenin kar – zarar analizinin yapılmasının 340 nolu hesapta yer alan satışların hangisinin bu proje kapsamında olduğunun, satış değerleri tapu değerlerinin tespiti ile mümkün olabileceği ancak şirket hesaplarının el verişle olmaması nedeni ile bu tespitlerinin yapılmasının mümkün olmayacağının kanaatine varıldığı,
… ili … köyünde kayin 905 parsel sayılı taşınmazın 2006 yılında 875.000,00TL maliyet bedeli ile alındığı, … ile yapılan sözleşme neticesinde arsa üzerine 20 adet mesken inşa edildiği, … tarafından 2006/2009 yılları arasında toplam tutarı 3.829.805,36TL olan 3 adet hakediş belgesi düzenlendiği, bu proje için … firmasına yapılan ödemelerin, hakediş bedellerine göre ödenip ödenmediği, proje bazlı hesap tarzı yapılmaması nedeni ile tespitinin mümkün olmadığı, arsa bedeli ve tanzim edilen hakediş bedelli dikkate alındığında projenin toplam maliyetinin 4.120.597,76TL olduğu, gayri menkul değerleme şirketi tarafından 26/07/2012 tarihli raporda projenin acil satış değerinin 1.850.000,00TL, projenin piyasa değerinin 1.975.000,00TL olarak belirlendiği,
… 4.Asliye Hukuk Mahkemesince alınan raporda ise 04/12/2012 tarihi itibari ile piyasa değeri 9.402.437,21TL olarak belirlendiği, iki değerleme raporu arasındaki sürenin 5 ay olmasına rağmen değerleme farkının 7.427.437,21TL olduğu, … Asliye Hukuk Mahkemesine göre belirlenen değere göre hesaplama yapıldığında şirketin olası karının 5.281.839,45TL olabileceği,
… köyünde kayin 1329 nolu parselin ve 1330 nolu parseller yönünden değerlendirme yapıldığında gayrimenkullerin 24/05/2006 tarihinde her biri 335.000,00TL bedel ile toplam 670.000,00TL bedel ile satın alındığı, garimenkuller için sonraki yıllarda ayrıca 2.400,00TL harcama yapıldığı, … Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan değer tespiti ile 2012 tarihi ile 1329 nolu parselin 295.000,00TL , 1330 nolu parselin değerinin 290.000,00TL olarak tespit edildiği, bu taşınmazlar üzerine inşaat yapılmadığı, her iki arsanın 30/12/2014 tarihinde 700.000,00TL bedel ile satıldığı, yapılan bu satış işlemi neticesinde şirket nezdinde 79.179,66TL zarar oluştuğu,
… İlçesi … kayin 64 ada 2 nolu parselin alım bedeli ve diğer yıllarda yapılan harcamalar toplandığında şirkete maliyetinin 4.487.252,28TL olarak gerçekleştiği, tanzim edilen 31/12/2017 tarihli 454.35,00TL ve 30/10/2010 tarihli 708.000,00TL olmak üzere toplam 1.162.300,00TL hakediş bedelinin altında olduğu, hesaplanan hakedişler için … tarafından fatura düzenlenmediği, proje bazında hesap takibi yapılmaması nedeni ile tanzim edilen hakediş bedelleri için yükleniciye ödeme yapılıp yapılmadığının tespitinin mümkün olmadığı, gayri menkulün tamamının şirket adına kayıtlı iken 01/12/2010 tarihinde 4.500.000,00TL bedel ile satıldığı, bu satış işleminden dolayı şirketin 487.252,28TL zararının oluştuğu, ayrıca yapılan değerleme raporunda taşınmazın piyasa değerinin 9.500.000,00TL olduğu, … Asliye Hukuk Mahkemesince taşınmazın bedelinin 11.000.000,00TL olarak belirlendiği dikkate alındığında zararın 5.012.747,72TL, talimat mahkemesine göre ise zararın 6.512.747,72TL olduğu bilirkişilerce tespit edilmiştir. Şirket tarafından sunulan belgeler üzerinde bilirkişiler tarafından yapılan incelemede şirketin 2011 yılında verilen 2010 yılı kurumlar vergisi beyannamesi için 09/10/2014 tarihinde düzeltme beyannamesi verildiği, verilen bu beyannamede yer alan tutarlar ile kesin mizan değerlerinin örtüşmediği, pasif haneler başlığı altında yer alan özel fonlar hesabında 2.696.150,23 TL karlar başlığı altında ise 3.594.886,97 TL’nin yer aldığı, bu iki hesaba ilişkin yapılan incelemede kurumlar vergisi beyannamesinde her iki tutar hesabının satış fiyatı kısmında 8.082.119,25 TL, maliyet fiyat kısmında 4.487.252,28 TL kar kısmında ise 3.594.866,97 TL, kanun istisnası miktarının 2.696.150,23 TL olarak yer aldığı, Anadolu Hisarı Mahallesinde Kain 64 Ada, 2 Parsel nitelikli gayrimenkulun 4.000.000,00 TL bedel ile değil en az 8.082.119,25 TL bedel ile satıldığı durumunun ortaya çıktığını, bu durumun şirket yöneticilerinin şirket varlıklarını kayıt dışı satış işlemine tabi tuttukları düzeltilmiş 2012 yılı kurumlar vergisi beyannamesine göre ortaklardan alacaklarının en az 3.339.406,55 TL , düzeltilmiş 2013 yılı beyannamesine göre 5.000.789,75 TL , düzeltilmiş 2014 yılı beyannamesine göre 5.079.624,56 TL olduğu, kayıt dışı iş ve işlemler dışında kayıt altına alınan işlemlere göre de şirket varlıklarının, şirket yönetici ortaklarına aktarıldığı durumunun ortaya çıktığını, düzeltilmiş kurumlar vergisi beyannamesinde yer alan tutarlar ile şirket kayıtlarının birbiriyle çeliştiğini, yapılan tüm bu iş ve işlemlerin şirketi zarara sokucu nitelikte olduğunu, 3 projede yer alan tüm taşınmazların satılması nedeniyle şirketin defterlerinde, söz konusu 3 projeyle ilgili olarak yer alan maliyet avans ve bu projelere ilişkin olarak yer alan tüm hesapların kapatılması gerektiğini bu kapsamda;
Maliyet hesaplarına yükletilecek tutarların 31/12/2014 bakiyelerinin 151 nolu yarı mamüller hesabında 12.707.717,62 TL, 159 nolu verilen avanslar hesabında 20.954.431,06 TL olmak üzere toplam 33.662.148,68 TL yaptığı, gelir hesaplarına yükletilecek tutarların 31/12/2014 bakiyelerinin 340 nolu alınan avanslar hesabının 15.138.303,48 TL, 380 nolu gelecek aylara ait gelirler 1.953.941,08 TL olmak üzere toplam 17.092.244,56 TL olduğu, bu durumda ilgili hesapların kapatılması sonucunda şirketin 3 projeyle ilgili olarak en az (33.662.148,68-17.092.244,56)=16.569.904,12 TL faaliyet zararı oluştuğunu tespit edildiği bilirkişi raporunda anlaşılmaktadır.
Davacının talep konusu ettiği ve yukarıda açıklanan zararlar esasen şirketin malvarlığında azalmaya yol açan eylem ve işlemler nedeniyle ortağın uğradığı dolayısıyla zarar niteliğindedir. Hükmedilecek tazminatın davacıya değil şirkete ödenmesi gerekmektedir. Hukuki sorumluluklarda genel prensip Borçlar Kanunun 49.maddesidir. Bu maddeye göre zarar, hukuka aykırılık, kusur ve illiyet bağı olmalıdır. Ticaret Kanunundaki karşılığı 6762 sayılı kanunun 336.maddesidir. Zarar koşuluyla ilgili olarak yukarıda da belirtildiği gibi zarar 16.569.904,12 TL’dir. Kusur kıstası irdelendiğinde 6102 sayılı TTK’nın 369.maddesinde özen ve bağlılık yükümlülüğü başlığı altında madde yer almakta olup, kriter tedbirli yönetici kavramıdır. 6762 sayılı kanundaki karşılığı 320.maddedir. Olaya uygulanması gereken 6762 sayılı kanun hükümlerine göre yöneticiler aleyhine kusur karinesi yapılmış olup yöneticilerin kusursuz olduklarını ispat etmeleri gerekmektedir. Davalılar savunmalarında kusursuzluklarını kanıtlamak amacıyla davacının ortağı olduğu Yapı Kredi Bankasından şirketin kullandığı kredilerin 2010 yılında sebepsiz olarak geri çağırıldığını, gönderilen ihtarname ile kredi borcunun 24 saat içinde ödenmesinin talep edildiğini, ödenmeyince gayrimenkullerin acele olarak satıldığını, bu nedenle zarar edildiğini ileri sürmüşlerse de yukarıda özetlenen mali inceleme ve tespitler kısmında yer aldığı üzere şirket defterlerinin kanuna uygun biçimde tutulmadığı, Anadolu Hisarında kayin 64 ada 2 nolu paselin 4.000.000,00TL bedel ile değil en az 8.082.119,25TL bedel ile satıldığı, şirket yöneticilerinin şirket varlıklarını kayıt dışı satış işlemine tabi tuttukları düzeltilmiş 2012 yılı kurumlar vergisi beyannamesine göre ortaklardan alacaklarının en az 3.339.406,55 TL , düzeltilmiş 2013 yılı beyannamesine göre 5.000.789,75 TL , düzeltilmiş 2014 yılı beyannamesine göre 5.079.624,56 TL olduğu dikkate alındığında kayıt dışı iş ve işlemler dışında kayıt altına alınan işlemlere göre de şirket varlıklarının, şirket yönetici olan ortaklara aktarıldığı, tanzim edilen hakediş belgeleri için … tarafından fatura tanzim edilmediği, ilgili proje için … firmasına yapılan ödemelerin hakediş bedellerine göre ödenip ödenmediğini, proje bazlı hesap takibi yapılmaması nedeni ile tespitinin mümkün olmadığı bu hususların yönetim kurulu üyelerinin kanundan doğan özen ve bağlılık yükümlülüklerini ihlal ettiğinin gösterildiği, zarar ile fiiller arasında illiyet bağı olduğu, yönetim kurulu üyelerinin kanunla ve esas sözleşme ile yapmaları gereken ödevler olduğu bu ödeve aykırılığın aktif veya pasif davranışlarla olabileceği şirketin 3 proje ile ilgili olarak 16.569.904,12TL faaliyet zararına uğradığının bilirkişilerce tespit edildiği görülmüştür.
Bilirkişi raporuna itiraz edilmesi üzerine itirazların irdelenmesi için aynı heyetten ek rapor alınmış, davalılar vekilince 64 ada 2 nolu parselin satışı ile ilgili olarak 8.694.780,00TL karşılığı 5.800,000,00USD iddia ederek itirazlarını detaylı olarak dilekçesinde açıkladığı bununla ilgili olarak ek raporda alıcılar tarafından gönderilen 5.800.000,00USD ile ilgili olarak yapılan muhasebe kaydının bilerek yanlış yapıldığı bu miktarın tamamının alıcılar hesabına alacak kaydı yapılması gerekirken sadece 3.001.801,00USD (fatura karşılığı tutarı olan 4.500.000,00TL karşlığı) alcılar hesabı ile ilişkilendirildiği, kalan 1.961.029,96USD’nin davalı ortak … adına 837.168,96USD’nin ise davalının ortağı olduğu, … Tic adına alacak kaydı yapıldığı, yapılan bu 2 kayıttan bunlara para aktarılmış gibi kayıt oluşturulduğu, bu iki kaydın fiilen gerçekleşen işlemle ilgilisinin bulunmadığının tespit edildiği, …’in satışlarla hiçbir ilgilisinin olmamasına rağmen bu işlemle alacaklı hali getirildiğini, şirketin banka hesaplarında …’in banka hesaplarına toplamda 1.976.332,00TL fiili para aktarıldığının tespit edildiğini, yine şirket kayıtlarında yapılan incelemede şirket hesaplarında … hesaplarına 2011 – 2014 yılları arasında 7.241.334,73TL fiilen para aktarıldığının tespit edildiğini, kök rapordaki görüşlerini aynen koruduklarını şirketin en az 16.569.904,12TL zarara uğratıldığını belirttikleri görülmüştür.
17/05/2018 tarihli duruşmada alınan ara kararı ile, davacı vekilinin 14/05/2018 tarihli dilekçesi nedeniyle , asıl dava ve birleşen dava yönünden , asıl dava tarihi 9/5/2013 birleşen dava tarihi 04/9/2015 olup, her davaya ilişkin dava dilekçesinde hangi durumlar nedeniyle tazminat talep edildiği belirtilmiş olup, ayrıca davacı vekilinin 05/02/2016 tarihli dilekçesinde asıl davada 2009-2010-2011 yılları birleşen davada ise 2012-2013-2014 yılları için talepte bulunulduğu belirtilmiş olmakla, asıl ve birleşen dava yönünden ayrı ayrı hüküm kurulması gerektiğinden dava dilekçeleri, dava dilekçelerinde tazminat talep edilen konular ve davacı vekilinin 05/02/2016 tarihli dilekçesi, dikkate alınarak her dava yönünden ayrı ayrı ( her dava açısından ise dava dilekçesinden talepler yönünden de ayrı ayrı ) değerlendirme yapılması, kök ve ek raporda itiraz nedenlerinin değerlendirilmediği davalılar vekilince iddia edildiğinden davalılar vekilinin kök ve ek rapora karşı itiraz dilekçeleri de incelenerek, 3ATM 2014/795 esas , 14 ATM 2013/35 ( yeni esası 2018/133 ) esas nolu dosyalar ve raporda değerlendirilerek ek rapor tanzimi istenilmiştir. Bilirkişi heyeti ikinci ek raporlarında davacının asıl dava ile aynı olaylar nedeni ile 2009 – 2011, birleşen dava ile ise aynı olaylar nedeni ile 2012-2014 yılları arasında oluşan zararlardan dolayı dava açtığını bu hususu dilekçesinde de açıkça belirttiğini, … tarafından şirkete yapılan sözleşmeler kapsamında inşaat işleri için 2006 – 2011 döneminde toplam tutarı 26.274.164,32TL olan hakediş belgelerinin düzenlendiğini, sonraki dönemlerde hakediş belgesi olmadığını, sözleşmeye konu tüm inşaat işleri imalatının 2006 – 2011 dönemlerinde tamamlandığını, şirketin hakediş bedelli ile ilgili 2006 – 2011 arasında ödeme yaptığını, tespit edilen 16.569.904,12TL zararı 31/12/2014 tarihindeki ilgili hesaplarda yer alan bakiyelerinin kapatılması neticesinde oluşsa da fiilen 2006 – 2011 döneminde gerçekleşen işlerden kaynaklandığının tespit edildiğini, söz konusu bu zararın asıl davanın konusu kapsamında kaldığını, davalıların asıl dava açılış tarihi olan 09/05/2013 tarihi itibari ile bu zararı faizi ile birlikte şirkete ödemesi gerektiğini, kök ve ek rapora yapılan itirazlar irdelendiğinde şirketin 151 nolu yarı mamüller hesabının proje bazında takip ettiğine göre 340 nolu hesabı da proje bazında takip yapması gerekirken yapmadığını, … tarafından önce imalatların yapılması sonra hakedişlerin düzenlenmesi daha sonra da şirket adına fatura tanzim edilmesi gerekirken hakedişler öncesinde …’ye ödeme yapıldığının 159 nolu hesaptan anlaşıldığını, 3 proje ile ilgili olarak şirketin …’ye 26.000.000,00TL civarında ödeme yapmasına rağmen …’nin sadece 6.425.162,00TL miktarlı fatura kestiğini oysa davaya konu tüm taşınmazların satıldığını, bir kısım satışlar için fatura düzenlenmediğinin görüldüğünü, tüm taşınmazların satıldığını ancak şirket defterinden detayları ek raporun 9 ve 10.sayfasında yer alan 21 adet faturanın müşterilere tanzim edildiğini, bu durumun şirket nezdinde oluşturacağı maliyet risk ve %18 KDV maliyetinin kat ve kat üstünde olacağını … taşınmazla ilgili itirazların ilk ek raporda ayrıntılı olarak değerlendirildiğini belirttikleri görülmüştür.
Toplanan tüm deliler, … 3.Asliye Ticaret Mahkemesinde görülmekte olan dava nedeni ile talimat yolu ile … Asliye Hukuk Mahkemesince taşınmazların başında keşif sureti ile yine … Ltd Şti’nin ticari defter ve belgeri üzerinde yapılan inceleme neticesinde alınan raporlar ve mahkememizce oluşturulan bilirkişi heyetince alınan raporlar değerlendirildiğinde Meditinvest’in taşeron firma olarak … ile çalıştığı her iki şirketinde hakim hissedarlarının ve yöneticilerinin davalılar olduğu, … şirketinin inşaatları yaparak hakedişleri düzenleyip daha sonradan Meditinvest adına fatura kesmesinden sonra ödemelerin Meditinvest tarafından yapılması gerekirken bu kuralın göz ardı edilerek fatura kesilmeden toplucu avans şekilnde ödemelerin yapıldığı, … ve …’nin ticari defter ve belgelerinde proje bazlı hesap tutulamaması nedeni ile hangi iş için nekadar ödeme yapıldığının tespitinin mümkün olmadğı, yine … bulunan taşınmazın satışının daha fazla miktara yapılmasına rağmen ticari defter ve belgelere düşük değer aksettirildiği, 3 projede yer alan tüm taşınmazların satılması nedeni ile şirketin ticari defterlerinde söz konusu 3 porje ile ilglii olarak yer alan maliyet avans ve bu projelere ilişkin olarak yer alan tüm hesapların kapatılmaıs gerektiği bilirkişiler tarafından kapatılma ile ilgili değerlendirme neticesinde şirketin 3 proje ile ilgili olarak en az 16.569.904,12TL faaliyet zararı oluştuğu tüm bu zararın bilirkişi ek raporunda da belirtildiği üzere 2006 – 2011 döneminde geçekleşen işlemlerden kaynaklandığı, bu miktar zararın asıl davanın konusunu oluşturduğu, davacının birleşen dava da aynı olayları tekrar ederek 2012 – 2013 – 2014 yıllarında meydana gelen zararları talep ettiği, söz konusu zararın 2006 – 2011 yılları arasında meydana gelmesi nedeni ile asıl dava açısndan hüküm kurulması gerektiği, birleşen davanın reddi gerektiği, olayların gerçekleştiği tarih itibari ile 6762 sayılı kanun hükümlerinin uyglunması gerektiği, yöneticiler aleyhine kusur karinesi olduğu, yöneticilerin kusursuz olduklarını kanıtlamaları gerektiği ancak dosya kapsamında bu kanıtın gerçekleşmediği sonucuna varılarak asıl davanın kabulüne birleşen dava yönünden ise zararların 2006 – 2011 yılı içerisinde gerçekleştiği ve asıl dava ile hüküm kurulduğu gerekçesi ile birleşen davanın reddine aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
A-Asıl Dava Açısından ;
Davacının davasının kabulü ile ;
16.569.904,12TL’nin 09/05/2013 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak … Aş’ye verilmesine,
1-Davacı kendini vekille temsil ettirdiğinden 230.899,04 TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
2-Davacının yatırdığı 282.972,80TL nisbi karar ve ilam harcının davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
3-Davacı tarafından yapılan 6.000,00TL bilirkişi ücreti, 498,00TL müzekkere ve tebligat gideri olmak üzere toplam 6.498,00TL yargılama giderinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
4-Davalı tarafından yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Kullanılmayan gider avansının ilgilisine iadesine,
6-Bu dava sebebi ile 1.131.890,15TL karar ve ilam harcı alınması gerektiğniden peşin alınan ( Başta 170,80TL ıslah ile 282.802,00TL = ) 282.972,80TL nin mahsubu ile kalan 848.917,40TL karar ve ilam harcının davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak hazineye irad kaydına,
B-Birleşen Dava Açısından ;
Davacının davasının reddine,
1-Davalılar kendisini vekille temsil ettirdiğinden 2.725,00TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
2-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
3-Kullanılmayan gider avansının ilgilisine iadesine,
4-Bu dava sebebi ile 44,40TL karar ve ilam harcı alınması gerektiğniden peşin alınan 170,78TL mahsubu ile fazla alınan 126,40TL harcın davacıya iadesine,
Taraf vekillerinin yüzlerine karşı, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere oybirliği ile verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 27/06/2019

Başkan …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Katip …
¸e-imzalıdır