Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi 2011/45 E. 2021/255 K. 24.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2011/45
KARAR NO : 2021/255
DAVA : Menfi Tespit
DAVA TARİHİ : 06/06/2007
KARAR TARİHİ : 24/03/2021

Taraflar arasında görülen davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili verdiği 06/06/2007 tarihli dava dilekçesinde özetle; müvekkillerinin, … San. Ve Tic. Ltd. Şti.’nin ortağı ve yöneticisi olduklarını, davalı … ‘nın da bu şirkette 15/11/1993 tarihi ile 15/02/2003 tarihinde 10 yıl süre çalıştığını, adı geçen davalının, müvekkillerinin yanında uzun süre çalışması nedeni ile ailevi bir yakınlık olduğunu, çalışma ortamın da buna göre kurulduğunu, müvekkillerinin, yöneticisi oldukları şirketin ekonomik durumun kötüye gitmesi ve ticari yaşamını sona erdirmek üzere olduğu sırada, …’nun müvekkillerine gelerek, uzun yıllar hizmet ettiğini, hiçbir güvencesinin olmadığını, yasal haklarını şirket kapandıktan sonra almasının mümkün olmayacağını, yasal haklarına ilişkin bir senet verilmesini, bunu ailesine göstereceği talebinde bulunduğunu, müvekkillerinin de kendisine güvenerek ilerde yasal haklarına karşılık yapacakları ödemenin teminatı olarak 25.000,00-USD lik senet düzenleyip verdiklerini, adı geçen davalının bu şekilde iş yerinden ayrıldığını ve başka bir işte çalışmaya başladığını, müvekkillerinin ekonomik durumu biraz düzeldikten sonra, …’na, çalıştığı döneme ilişkin olarak tahakkuk eden işçilik haklarına karşılık 5.000,00-Euro müvekkili …’in eşi … tarafından banka havalesi ile yapıldığını ve 4.000,00-YTL ödeme yaptıklarını, bu ödemenin ise, … şubesi … adına verildiğini, … tarafından … bey adına cirolanarak …’na verilen çek ile yapıldığını, …’na işçilik haklarının ödenmesine rağmen teminat amaçlı verilen senedin iade edilmediğini, senedin iadesinin müvekkilleri tarafından istendiğini ancak adı geçen davalının, senedi yırtıp attığını ve herhangi bir alacağının kalmadığını bildirdiğini, müvekillerinin de kendisine güvendiğini ancak, söz konusu senedin 31/01/2007 tarihinde …’nun cirosu ile, … tarafından …. İcra Müdürlüğü’nün 200/… E. Sayılı dosyası ile takibe konulduğunu, müvekkillerinin tüm gayrimenkullerinin haczedildiğini tapuda görmeleri üzerine haberdar olduklarını, daha sonra davalı … ile görüşmek istediklerini ancak, davalının görüşmeyi kabul etmediğini, takip alacaklısı …’a ulaştıklarını ve bu senedin kendisine nasıl geçtiğini sorduğunda; alacaklı, …’na taşınmaz sattığını ve onun borcuna karşılık bu senedi kendisine verdiğini söylediğini, davalıların güveni kötüye kullandıklarını, gerçekte olmayan bir borcu tahsil etmeye çalışarak haksız kazanç elde etme çabası içine girdiklerini, senet metni incelendiğinde; senetteki tanzim ve vade tarihleri senede sonradan atıldığını, senet metnindeki bu iki hususta kullanılan yazı ve kalem karakterlerinin farklı olduğunu, bu karakterlerin müvekkillerine ait olmadığını, senedin ön yüzündeki pulların basım tarihinin 2001 olduğunu, adı geçen davalının müvekkili şirketten ayrıldığı tarihte düzenlendiğini göstermesi açısından anlam ifade ettiğini, gerçekte senet 2005 yılında düzenlenmiş olsa idi, senede yapıştırılan pulun yeni tarihli olması gerektiğini, 4 yıl öncesine ait pulun yapıştırılmış olması beyanlarının doğruluğunu gösterdiğini, söz konusu senedin 2002 yılında doldurulmasına rağmen, müvekkillerince düzenlendiği tarihte tanzim ve vade tarihi atılmamış olduğundan, şüphelilerce 2005 yılına ilişkin tarihlerin atıldığını, bunun sebebinin de senetler için geçerli olan 3 yıllık zaman aşımını bertaraf etmek ve davalı …’e ödenen toplam 5.000,00-Euro ve 4.000,00-YTL nin ödeme amacını saptırmak ve senedin sanki bu ödemelerden sonra düzenlendiği intibaını yaratmak için olduğunu, başka bir ayrıntının ise, senedin bedelinin ne şekilde verildiğinin senette yazılı olmaması olduğunu, senet düzenlendiğinde bu hususun senette bulunmadığını, şüphelilerce bu bölümün doldurulmadığını, senedin nakden ahzorulduğunu yazmış olsa idi; müvekkillerinin şirketinde çalışan bir işçinin o tarihte bu kadar büyük bir parayı işverenlerine borç olarak vermiş olması halinin söz konusu olamayacağını, yasal haklarına karşılık verildiğini savunacak olsa idi, o zamanda ödenen tutarlar nedeni ile bir alacağının kalmadığının ortaya çıkacağını, malen yazılmış olsa idi, bu seferde işçinin işverenine nasıl bir mal sattığı ve bu malın ne olduğunun ortaya çıkarılmasının gerektiğini, belirtilen üç noktada geçerli bir dayanaklarının bulunmaması nedeni ile senet metnindeki bu bölümü boş bıraktıklarını, sadece tutar ve alacaklı ismi yazılmış olunmasının da, senedin teminat amaçlı olduğunu ve gerçekte tedavüle sorulmak için düzenlenmemiş bir senet olduğunu gösterdiğini, takibin … değil de, … tarafından takibe konmasının sebebinin de, takip alacaklısı yönünden iyi niyetli hamil görüntüsü yaratılmak ve bu şekilde hukuki koruma sağlamak için yapıldığını düşündüklerini, senet lehtarı … tarafından takip yapılsa idi, açılacak menfi tespit davası sonucu bu kişiye müvekkillerinin borcunun olmadığının ortaya çıkacağını ve senedin bu durumda bedelsiz kalacağını, davalıların kader birliği yapıp …’ı ciranta gibi gösterip herhangi bir dava açıldığında, iyi niyet görüntüsü vermek istediklerini, takip alacaklısının, müvekkillerinin bağlantılı olduğu ve gayrimenkullerinin bulunduğu tüm yerlere haciz talimatı yazdık yazdırabilmesi, her iki müvekkilinin de baba ve doğum tarihlerini bilmesinin hayatın olağan akışına uygun olmadığını, bu bilgilerin … tarafından kendisine verildiğini, asgari ücretle çalışan senet lehtarının ve senet alacaklısının 25.000,00-USD tutarlı bir alacak borç ilişkisine girmiş olmalarını, …’nun doğrudan kendi senedi yerine müvekkillerine ait senedi kullanmasını, alacaklının da bunu kabul etmesini, sonradan vadesi gelmesine rağmen ciranta olan …’na prodesto göndermemesini ve senetten dolayı sadece müvekkillerinde talepte bulunabilecek hale gelmesini, alacağını tahsil etmek için 2 yıla yakın beklemesini mantıklı bulmadıklarını, takip konusu senedin, düzenlendiği tarih itibari ile de kambiyo senedi vasfında olmadığını, düzenlendiği sırada tanzim ve vade tarihi bulunmayan senedin senet olarak tedavüle girmesi, TTK’nun 688/6 maddesi gereğince mümkün olmadığını belirterek, sonuç olarak; yargılama sonuna kadar tedbiren takibin durdurulmasına, takibe konu senedin iptaline, takibe konu senet nedeni ile müvekkillerinin senet hamiline ve senet lehtarına herhangi bir borçlarının olmadığının kabulü ile takibin iptaline,%40 icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalılara yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu senedin, her iki davacı tarafından müvekkiline olan borçtan dolayı, tanzim edilmiş bir senet olduğunu, TTK’nın ilgili hükümlerine göre de, tüm unsurları ile ( kanuni ) bir bono=kambiyo senedi olduğunu, bononun diğer davalıya ciro ile devir edildiğini, dava dilekçesinin 1,2,3 ve diğer bendlerindeki iddiaların soyut olduğunu, bir belgeye dayalı olmadığını, senede karşı senedin hüküm ve kuvvetini ortadan kaldıracak iddiaların senetle ispat edilmesi kuralına aykırı, geçersiz iddialar olduğunu, senedin bir teminat senedi olduğu hususunu yazılı kanıtla ispat edemediklerini, bono, tedavüle konulduğunda tüm unsurları ile TTK hükümlerine göre bir bono=kambiyo senedi olduğunu, senedi tanzim edip, borçlu oldukları müvekkiline veren davacıların ise ayrı ayrı şahıslar olduğunu, irtibatlandırmanın doğru olmadığını, soyut olduğunu, tanık anlatımlarının delil olamayacağını, açılan davanın haksız ve kötü niyetli olduğunu beyan ederek, davanın reddini savunmuştur.
Davalı … vekili 08/05/2009 tarihli cevap dilekçesinde özetle; davacının, bononun teminat senedi olduğu iddiasını yazılı delille kanıtlaması gerektiği, davacının yazılı delili yoksa, daha fazla inceleme yapılmadan hüküm oluşturmaya gidilmesinin gerektiğini, müvekkilinin bonoyu ciro ile aldığını ve iyi niyetli olduğunu, davacının, şahsi def’i niteliğindeki iddialarının müvekkiline karşı ileri süremeyeceğini, tanık dinlenmesine muvafakatlarının olmadığını, davanın reddine, davacının % 40 dan aşağı olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :
Senet fotokopisi, SGK kayıtları, taşınmaz bilgileri, vergi levhası, imza sirküleri, ifade tutanakları, nüfus cüzdan örnekleri, … Ticaret Sicil kayıtları, … Asliye. Ceza Mahkemesinin 2010/… E. sayılı dosyası, …. İcra Müdürlüğü’nün 2007/… E. Sayılı takip dosyası
GEREKÇE :
Dava, icra takibine konu senedin teminat senedi olarak verildiği iddiasına dayalı İİK’nun 72. maddesine istinaden açılan menfi tespit davasıdır.
İcra takip talebinin incelenmesinde; davalı … tarafından, davacılar aleyhine 35.000,00-TL asıl alacak ( 25.000,00-USD’nin 30/01/2007 tarihi itibariyle kur değeri karşılığı ), 12.697,32-YTL faiz, 106,50-YTL komisyon ve 161,70-YTL İH. Mas+Vek olmak üzere toplam 48.465,52-YTL ‘nin tahsili için takip başlatılmış olduğu görülmüştür.
… Asliye. Ceza Mahkemesinin 2010/… E. sayılı dosyasında, resmi belgede sahtecilik suçundan yargılama yapıldığı, davacıların katılan, davalıların sanık olduğu ve davaya konu 15/09/2005 ödeme tarihli 25.000,00-USD meblağlı senedin ceza davasının konusu olduğu görülmekle, … Asliye. Ceza Mahkemesinin 2010/ … E. sayılı dosyasının sonucunun beklenilmesine karar verilmiş olup, …Asliye. Ceza Mahkemesinin 2010/… E. sayılı dosyasında müşteki ve senette borçlu olan …’in beyanı ve bilirkişi raporuna göre, senedin tanzim ve düzenleme tarihleri dışındaki tüm yazı ve imzaların müştekiler tarafından yazılıp imzalandığı, imzası ve miktarı inkâr edilmeyen senedin tanzim tarihinin sonradan yazılmış olması halinin senedin sıhhatine halel getirmeyeceğinden, sanıkların beraatine karar verildiği, verilen kararın temyizde onama ile kesinleştiği görülmüştür.
Tüm dosya kapsamından, davacılar vekilince takibe konu bononun davalı … ‘ya teminat senedi olarak verildiği, bononun düzenleme ve vade tarihlerinin anlaşmaya aykırı olarak doldurulduğu, bono karşılığında mal verilmediği ve ödeme yapılmadığı, diğer davalı …’ın, senedin teminat senedi olduğunu bilmesine rağmen, senedi kötü niyetle iktisap ettiği ileri sürülmüş ise de; bononun sebepten mücerret olması ve senede karşı senetle ispat kuralı gözönünde tutulduğunda, davacıların iddiasının yazılı delil ile ispat etmesi gerekmekte olup, davacılar vekilince yazılı delil sunulmadığından davanın reddine karar verilmesi gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Davanın reddine,
2-Bu dava sebebi ile alınması gerekli 59,30-TL red harcının peşin alınan 442,90-TL’den mahsubu ile fazla alınan 383,60-TL harcın karar kesinleştiğinde istek halinde davacılara iadesine,
3-Davalılar kendisini vekille temsil ettirdiğinden; AAÜT uyarınca hesap ve takdir olunan 7.100,52-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
4-Yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde ve istek halinde ilgili taraflara iadesine,
Davacı vekillerinin ve davalı … vekilinin yüzlerine karşı, diğer davalının yokluğunda, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 24/03/2021

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır