Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 17. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/85 E. 2022/561 K. 29.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
17. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
(DENİZCİLİK İHTİSAS MAHKEMESİ SIFATIYLA)

ESAS NO : 2021/85 Esas
KARAR NO : 2022/561

DAVA : Tazminat (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 17/09/2014
KARAR TARİHİ : 29/09/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; tarım işi ile iştigal eden şahıs firması olduğunu, merkezinin …’da bulunan … adlı bir firma ile 100.000 kg kuru soğan alım – satımı hususunda anlaştığını, bu anlaşma gereği olarak ilk parti soğanın ihracatı için 9.240 USD fatura bedelli 28.000 kg kuru soğanı hazırlayarak Tarım Bakanlığından gerekli izinlerin ve ihraç edilebilir onayının alındığını, davalılardan … firmasının … Şubesi ile ürünlerin gemi yoluyla … Limanından …’ya taşınması hususunad 28/03/2012 tarihinden itibaren yazışmalara başlandığını, bu görüşmeler neticesinde 16/04/2012 tarihinde … adlı gemi ile ürünlerin taşınması hususunda anlaştığını, ürünlerin 16/04/2012 tarihinde gemiye yüklendiğini, en geç 4 gün içerisinde ürünlerin …’daki limana teslimi hususunda mutabık kalındığını, ürünün gemiye teslimi ile birlikte Tarım Bakanlığı sertifikası ve e mail görüşmelerinde 10 gün içerisinde ihraç edilmesinin gerektiğinin davalılar tarafından bilindiğini, geminin … internet sitesinde …’ya varışının 20/04/2012 tarihi olarak ilan edildiğini, 13/04/2012 tarihinde sertifika alınan ürünlerin 16/04/2012 tarihinde davalıya teslim edildiğini ve 20/04/2012 tarihinde alıcı firmanın elinde olması gerekirken davalıların geminin yeterince yükünü dolduramadığı için geminin hareketini sürekli ertelediğini, davalıların telefon ve e-mail yoluyla ürünlerin gemide bozulacağı hususunda sürekli uyarılmasına rağmen bu hususa aldırış etmeden ürünleri yaklaşık 45 gün sonra 26/05/2012 tarihinde …’daki limana teslim ettiğini, …’daki alıcı firmanın ürünlerin bozulduğunu ve almaktan vazgeçtiğini ve gereken diğer parti ihraç ürünlerinin alımı sözleşmesinden vazgeçtiğini beyan ettiğini, ürünlerin … makamları tarafından çöpe atıldığını, davalıların bilerek ve isteyerek ürünlerin zayi olmasına sebep olacak şekilde taşımacılık yaptığını ve bu sebeple büyük zarara uğradıklarını, ürün bedeli olarak 9.240 USD karşılığı 16.615,37 TL, navlun bedeli olarak 1.735 USD karşılığı 3.172,45 TL ve ticari itibarında meydana gelen manevi zararın tazmini için 5.000 TL olmak üzere toplamda 24.787,82 TL bedelin faizi ile birlikte davalılardan tazmin edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; … A.Ş’ nin … A.Ş tarafından düzenlenen 02/05/2012 tarih ve … nolu konşimentoyu acente olarak düzenlediğini, acenteye karşı doğrudan dava açılamayacağını, doğrudan acente olan … AŞ yönünden davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddinin gerektiğini, … A.Ş isimli davalının taşıma ile ilgili herhangi bir ilgisinin bulunmadığını, firmanın taşımayı yapan geminin maliki olduğunu, geminin … A.Ş tarafından işletildiğini, … … A.Ş bakımından davanın husumet yönünden reddedilmesinin gerektiğini, davacı tarafından iddia edilen geminin yeterince dolmadığı gerekçesiyle gemi hareket saatinin sürekli ertelendiği gibi bir durumun söz konusu olmadığını, böyle bir durumun hayatın olağan akışına aykırı ve mantık dışı olduğunu, geminin limanda beklemesinin taşıyan açısından mali külfet olduğunu, dava konusu olayda meydana gelen gecikmenin tek nedeninin … limanlarındaki genel gemi yoğunluğu ve liman operasyonlarının yavaş olması olduğunu, geminin tahmin edilen tarihten sonra geldiğini ve kalkışının geciktiğini, gecikme konusunda herhangi bir kusurlarının olmamasına rağmen masrafların azaltılması amacıyla yükün kendileri tarafından imha ettirildiğini, konteynerin boşaltılmasının sağlandığını ve tüm masrafların kendileri tarafından üstlenildiğini, ürünlerin iddia edildiği gibi resmi makamlarca çöpe atılmasının söz konusu olmadığını, deniz taşımalarında birçok faktörün kalkış ve varış saatlerini etkilediğini, limanlardaki genel koşullar, ülkenin siyasi durumu, grev, isyan, ayaklanma, iç savaş, terör, gemi yoğunluğu v.b faktörlerin taşıma süresini etkilediğini, bu nedenle taşıma sürelerinin yaklaşık ve esnek olduğunu, davacıya hiçbir zaman kesin süre verilmediğini, konşimento hükümlerine göre taşıyanın gerekli gördüğü takdirde ve duruma göre rotayı bile değiştirme hakkına sahip olduğunu, bu durumda dahi taşıyana malların geç varması sebebiyle herhangi bir sorumluluk yüklenmesinin mümkün olmadığını, konşimentoda … ve … ibarelerinin bulunduğunu, yükün konteyner içerisine yükleyici tarafından yüklendiğini, istif edildiğini ve mühürlenmiş şekilde teslim edildiğini, ürünlerin gecikme nedeniyle bozulduğu iddia edilmiş ise de taşınacak ürünlerin özellikleri gereği ne şekilde, kaç derecede ve hangi şartlarda taşınacağını bilen ve bunu taşıyana bildirerek ona uygun konteyneri talep edecek tarafın davacı olduğunu, davacının uygun konteyner seçimi yapmadığını, ürünlerin taşınacak ülkenin … olması da dikkate alındığında bu bölgenin siyasi durumu, rejim değişikliği döneminde olmasından kaynaklanan sorunlar nedeniyle taşıma süresinde değişiklik ve esnemeler olacağının taraflarca bilindiğini ve bu doğrultuda taşıma süresine ilişkin kesin süre verilmediğini, basiretli bir tacirin bu durumları gözetmesi gerektiğini, ürünlerin hangi koşul ve şartlarda taşınması gerektiğinin taşıyana bildirilmesi gerektiğini ancak davacının bu yükümlülüğünü yerine getirmediğini, taşımada yükleyiciye yola ve yüke elverişli konteyner tahsis edildiğini, konteynerlerde herhangi bir hasar ve eksiklik olmadığını, tam ve sağlam olmak üzere varma limanına tahliye edildiğini, herhangi bir hasar tutanağı olmadığını bu bakımdan taşıyana sorumluluk yüklemenin mümkün olmadığını, talep edilen miktarın fahiş olduğunu, taşımanın tam ve eksiksiz olarak yerine getirildiğini, navlun bedeli iade taleplerinin yerinde olmadığını, sipariş iptal edildiği iddiasının herhangi bir yazılı belge ile ispat edilmediğini, herhangi bir dayanağı olmayan tazminat taleplerinin reddinin gerektiğini, talep edilen faiz oranının hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu belirterek davanın davalılar bakımından pasif husumet nedeniyle reddine, haksız ve mesnetsiz davanın esas yönünden reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizde açılan işbu davanın, … 17. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından verilen 13/11/2014 tarih ve 2014/1140 Esas, 2014/438 sayılı kararı Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 21/01/2021 tarih ve 2019/1749 Esas 2021/263 Karar sayılı ilamıyla bozularak geldiği anlaşılmıştır.
Yargıtay 11. HD, Mahkememiz kararını “Dava, deniz yolu taşımasında meydana gelen gecikmeden dolayı uğranılan zararın tazmini istemine ilişkin olup, her ne kadar davacı tarafından soğutmalı olmayan konteyner tercih edilmiş ise de, taraflar arasında yapılan mail yazışmalarından …’dan …’ya taşınması kararlaştırılan yükün kuru soğan olduğunun davalı tarafça bilindiği, her ne kadar davacı tarafından soğutmalı olmayan konteyner tercih edilmiş ise de, davalı tarafça davacının bu seçimi üzerine soğutmalı konteynerin seçilmesi gerektiği, aksi takdirde ürünün bozulabileceği yönünde herhangi bir bilgilendirme yapılmamış olup, davalının müterafik kusurunun var olduğu gözetilerek, yapılacak değerlendirme sonucunda hasıl olacak kusur oranına göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş” gerekçesi ile bozmuştur.
Mahkememizce resen seçilen bilirkişiler… ve … tarafından tanzim edilen 11/10/2021 tarihli raporda, dava dayanağı sözleşmenin hem kurulması hem de uygulanması esnasında taraflarca benimsenen yaklaşım tarzı, bu olumsuz sonucun ortaya çıkmasında, davacı kadar davalının da etki, katkı, ihmal ve teseyyübü bulunduğuna işaret etmektedir. Bu değerlendirmeler kapsamında …, tarafların eşit oranda kusurlu oldukları sonucuna ulaşmıştır. … ise, Davacı, tercihini 20 lik konteyner için kullanmıştır. Davacı ile Davalı taşıyanın acentesi arasındaki bu görüşmeler e-mail yazışmaları ile gerçekleşmiş olup, Davacı bu aşamada kendisinin ilk defa ihracaat yapıyor olduğunu belirtmediği gibi bu konuda yükün özelliğine uygun konteyner seçiminde Davalı taşıyanın fikir ve önerilerini de sormamıştır. Esasen, teklif edilen iki tür konteyner arasındaki maliyet farkı oldukça yüksek olduğundan soğutmalı konteynerin daha güvenilir olduğu her basiretli tacirin anlayabileceği olağan bir durumdur. Davalı taşıyanın iki tür ve farklı fiyatlardan sunmuş olduğu bu teklifte, tercih ve risk tamamen tacir olan Davacı taşıyana aittir. Davalı konteyner taşıyanın gemisinde taşıdığı binlerce konteyner için her bir taşıtandan ayrı ayrı “ticari hayatta daha önce deneyimi olup olmadığını ve konteynerin taşınan yük için uygun olup olmayacağını sorması ve araştırması beklenemez. Böyle bir sorumluluk, konteyner taşımacılığının yapısına ve niteliğine uygun değildir. Esasen, Davacıya teklif edilen ilk konteynerin yüke tamamen uygun olmadığı gibi bir durumda söz konusu değildir. Teknik bilirkişi raporunda, soğan emtiasının bozulmadan 6-9 ay saklanabileceği, ancak dava konusu soğan ürünün 2011 hasat yılı ürünü olduğu, hasattan sonra uzun bir süre depolandığı ve Nisan ayında ihracına karar verildiği ve tercih edilen konteynerde taşınması halinde 15-20 gün içinde bozulmaya başlayacağı belirtilmiştir. Bu nedenle geriye kalan süreyi Davacı bilmektedir ve bu sürenin Davacı tarafından değerlendirilmesi gereklidir. Davacı’ya tahliye tarihi için kesin bir süre verilmediğinden, Davacı taşıtanın seçmiş olduğu konteynerin yük ve yapacağı sefere uygun olup olmadığının değerlendirmesi ve tercihini buna göre yapması gerekliliği ortadadır. Bu nedenlerle, ihtilaf konusu somut olayın özelliklerine göre, Davalının konteynerin seçiminde Davacı taşıtana gerekli uyarı yapmadığının kabul edilmesi halinde takdir Sayın Mahkeme’ye ait olmak üzere Davalı taşıyanın %20 oranında kusurlu olduğuna ilişkin görüş ve kanaatlerini bildirmişlerdir.
Tarafların beyan ve itirazları üzerine dosya bilirkişi kuruluna yeniden tevdi edilmiştir. Bilirkişi kurulu tarafından tanzim edilen 25/08/2022 tarihli ek raporda; Davacının uğramış olduğu zararın ortaya çıkmasında davalı tarafın da sorumlu olduğu hususu kesinleşmiş bulunmaktadır. Bu doğrultuda ortaya çıkan zararın “müspet zarar” niteliği taşıdığı kuşkusuzdur. Zira bu zarar “karşılıklı borçlar gereğince ifa edilmiş olsaydı uğranılmayacak olan zarar” türünden bir zarardır. Belirtilen bu sebeple davacı taşıtanın, sözleşmeden kâynaklanan taşıma ücretini “zarar” olarak nitelendirmek isabetli olmayacaktır. Yine davacı, dava dayanağı sözleşmenin geçersizliğini iddia etmediği gibi, haklı bir sebeple dönme beyanında bulunmamıştır. Bu hukuki duruma rağmen davalıya öderlen 1.735 USD tutarındaki navlun ücretinin “zarar” olarak nitelendirilerek iadesinin talep edilmesi mümkün değildir. Bu hukuki duruma rağmen Sayın Mahkemenin aksi yönde bir kanaate sahip olması ihtimaline bağlı olarak, tarafların sorumlu olacağı zarar miktarı da hesaplanmıştır. Dosya içerisinde yer alan 28.1.2014 tarihli bilirkişi raporunda mal değeri 9.240 USD (konunun Uzmanı tarafından) tespit edilmiş olduğu anlaşılmaktadır. Heyetimiz’de bu konuda uzman bilirkişi olmadığından dolayı, bu tespite bağlı kalınarak, 9.240.-USD’nin %50: 4.620 USD , %20 ‘si: 1.848.-USD olarak hesaplanmıştır. Yukarıda belirtildiği gibi navlun ücretinin de Sayın Mahkemece zarar olarak nitelendirilmesi ihtimali bakımından da şu hesabın yapılması gerekmiştir: 10.975 USD nin %50’si: 5.487,5.-USD, %20’si 2.195.-USD olarak hesaplanmıştır şeklinde görüş ve beyanlarını bildirmişlerdir.
Dava dilekçesi, cevap dilekçesi , tarafların yargılama sırasında sundukları beyan dilekçeleri ,bilirkişi raporları ,mahkememizin 3/11/2014 tarih ve 2014/1140 Esas, 2014/438 sayılı kararı ile Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 21/01/2021 tarih ve 2019/1749 Esas 2021/263 Karar sayılı ilamı ile tüm dosya bir bütün olarak düşünüldüğünde ;
Davalı gemi donatanı navlun sözleşmesinin tarafı olmadığı, navlun sözleşmesinin tarafı olmayan davalı gemi donatanı Limar şirketinin iddiaya göre yükte meydana gelen ziya sebebi ile doğan zarardan şahsen sorumluluğunun bulunmadığı, davada, iddia olunan alacağın TTK 1235, 1236.maddeleri gereğince gemi alacaklısı hakkı verdiği iddiası ile gemi üzerinde kanuni rehin hakkı tanınması da talep olunmadığına ve davalı Limar şirketi navlun sözleşmesinin tarafı da olmadığına göre hakkındaki davanın reddine karar verildiği , Arkas yönünden ise ; dava konusu taşımaya esas navlun sözleşmesini belgeleyen konişmentonun 6, 13, 16, 17.maddelerinde taşıyanın sorumluluğunun sınırlandırıldığı, konişmentodaki bu şartlar, davacının tüm bu şartlara rağmen konteyner seçimini doğru yapmamış olması, taşımaya elverişli ve uygun konteyner seçilse idi uzun süre bozulmadan taşınabilecek olması karşısında davalı taşıyana yüklenebilecek kusur bulunmadığından davanın reddine karar verildiği,
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 21/01/2021 tarih ve 2019/1749 Esas 2021/263 Karar sayılı ilamıyla her ne kadar davacı tarafından soğutmalı olmayan konteyner tercih edilmiş ise de, taraflar arasında yapılan mail yazışmalarından …’dan …’ya taşınması kararlaştırılan yükün kuru soğan olduğunun davalı tarafça bilindiği, her ne kadar davacı tarafından soğutmalı olmayan konteyner tercih edilmiş ise de, davalı tarafça davacının bu seçimi üzerine soğutmalı konteynerin seçilmesi gerektiği, aksi takdirde ürünün bozulabileceği yönünde herhangi bir bilgilendirme yapılmamış olup, davalının müterafik kusurunun var olduğu gözetilerek, yapılacak değerlendirme sonucunda hasıl olacak kusur oranına göre bir karar verilmesi gerektiğinden bahisle mahkememizin kararının bozulduğu,
Bozularak gelen dosyanın yargılaması sırasında alınan bilirkişi raporları, yargıtay ilamı ile dosya kapsamında sunulan tüm deliller bir bütün olarak değerlendirildiğinde ; 28.3.2012 tarihinde taşıyanın acentesi tarafından … taşıması için beher open top konteyner navlun bedelinin 850 USD olduğu davacıya bildirildiği ve teklif ekinde yükleme limanına kadar tahmini sürenin belirtildiği ancak …’daki sıkışıklıktan dolayı kesin teslim tarihinin zikredilmediği, 28.3.2012 tarihinde verilen ikinci teklifte ise 40 … (reefer/soğutmalı konteyner) için 3.550 USD (2 konteyner için toplam 7.100 USD) navlun teklifinin yapıldığı, davacı tercihini 20’lik konteyner için kullandığı, davacının …’ya taşıtmak istediği emtianın kuru soğan olduğu hususu da muhatabına bildirdiği, bilirkişi raporunda , soğan emtiasının bozulmadan 6-9 ay saklanabildiği ancak dava konusu ürünün 2011 hasat yılı ürünü olduğu, hasattan sonra uzun bir süre depolandığı ve Nisan ayında ihracına karar verildiği ve tercih edilen konteynerde taşınması halinde 15-20 gün içinde bozulmaya başlayacağı belirtildiği, davalının iki ayrı konteyner tipine ilişkin fiyat önerisi yaptığı, davacının da bu iki öneriden ilkini tercih ettiği, ancak deniz taşımaları alanında uzman olan tarafın davalı taşıyan olduğu, ayrıca … limanlarının durumunun ne olduğunu, ulaşmada ve limanlan kullanmada bir sorunun bulunup bulunmadığı; bu nitelikte bir yükün uzun süre uygun olmayan konteyner içerisinde muhafaza edilmesinin yol açabileceği olumsuz sonuçlarını davalının davacıya bildirmesi gerekirken davalının bu yükümlülüğünü yerine getirmeyerek hem sözleşmenin kurulması aşamasında hem de uygulanması aşamasında üzerine düşen bilgilendirme yükümlülüklerini dürüstlük kuralına aykırı olarak yerine getirmeyerek zararın artmasına sebep olduğundan davalının mütefarik kusurunun bulunduğu mahkememizce kabul edilerek tarafların eylemleri hak ve nefaset ilkesi gereğince davalıya %20 kusur atfedilmiş ve neticeten mal bedeli ve navlun bedeli yönünden davanın kısmen kabulüne karar verilerek aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:
1-Davacının davasının Kısmen KABULÜ ile Mal bedeli olarak 1848 USD’nin dava tarihinden itibaren 3095 sayılı yasanın 4/A maddesi uyarınca işleyecek USD faizi ile birlikte davalılardan alınarak davacıya ÖDENMESİNE,
2-Navlun bedeli olarak 2.195 USD’nin dava tarihinden itibaren 3095 sayılı yasanın 4/A maddesi uyarınca işleyecek USD faizi ile birlikte davalılardan alınarak davacıya ÖDENMESİNE,
3-Davacının manevi tazminat isteminin REDDİNE,
4-Fazlaya ilişkin istemin REDDİNE,
5-Karar harcı olan 500,80TL’den peşin alınan 440,40TL’nin mahsubu ile bakiye 60,40.TL harcın davalılardan tahsili ile hazineye İRAD KAYDINA,
6-Davacının peşin olarak yatırdığı 440,40TL harcın davalılardan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE,
7-Davacı yargı gider toplamı olan 2.595,05TL’nin ( 24,30TL başvurma harcı, bozma öncesinde asıl ve birleşen dosya yönünden yapılan masrafın asıl dosya için yapılan yargılama gideri 870,75.TL ve 1.700,00.TL bilirkişi ücreti olmak üzere) davanın kabul ve reddi oranına göre hesaplanan 891,91.TL’sinin davalılardan alınıp davacıya ödenmesine, bakiye giderin davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
8-Davalılar yargı gider toplamı olan 40,00TL’nin davanın kabul ve reddi oranına göre hesaplanan 26,25TL’sinin davacıdan alınıp davalılara ödenmesine, bakiye giderin davalılar üzerinde BIRAKILMASINA,
9-Davacı için takdir edilen 7.331,43.TL vekalet ücretinin davalılardan tahsili ile davacı tarafa ÖDENMESİNE,
10-Davalılar vekili için maddi tazminat dosyası yönünden takdir edilen 9.200,00.TL red vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya VERİLMESİNE,
11-Davalılar vekili için manevi tazminat dosyası yönünden takdir edilen 5.000,00.TL red vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya VERİLMESİNE,
12-Bakiye gider avansının kesinleşmeye müteakip talep halinde taraflara İADESİNE,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, kararın taraflara tebliğinden itibaren yasal süresi içeresinde Yargıtay ilgili dairesinden temyiz yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 29/09/2022

Katip
e-imzalıdır

Hakim
e-imzalıdır