Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 17. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/385 E. 2023/104 K. 08.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
17. ASLİYE TİCARETMAHKEMESİ
(DENİZCİLİK İHTİSAS MAHKEMESİ SIFATIYLA)

ESAS NO : 2021/385 Esas
KARAR NO : 2023/104

DAVA : İtirazın İptali (Gemi Ve Yük Alacaklılığından Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 25/06/2021
KARAR TARİHİ : 08/03/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin eğitim, istihbarat operasyonları ve bilgi güvenliği dahil olmak üzere deniz güvenliği konusunda uzmanlaşmış ve yüksek riskli ortamlarda silahlı güvenlik personeli sağlamaya odaklı, ana merkezi ABD de 2009 yılında kurulan bir … özel deniz güvenlik şirket olduğunu, davalı şirketin ise, borcun doğumu anında işletmeci olarak … numaralı, o zamanki adı ile “…” ve … numaralı, o zamanki adıyla “…” isimli uluslararası yük taşımacılığı yapan gemileri çalıştırmakta olup, müvekkilinin vermiş olduğu gemi güvenliği hizmeti kapsamında silahlı güvenlik görevlisi talebinde bulunduğunu, davalı şirketin talebi doğrultusunda müvekkilinin davalı şirkete vermiş olduğu hizmetler karşılığında …tarihli … numaralı 95,750.00 Amerikan Doları bedelli ve … tarihli … numaralı 154,000.00 Amerikan Doları bedelli faturaları düzenlediğini, davalı şirketin … ve …gemileri için verilen hizmet karşılığında kesilen fatura bedellerini müvekkiline ödemediğini, alacaklarına istinaden müvekkilinin,… 20. İcra Müdürlüğü … esas sayılı ilamsız takip başlattığını, söz konusu icra takibine davalının, müvekkilinin hak ve alacağının bulunmadığını belirterek ödeme emrine itiraz ettiğini ve … 20. İcra Müdürlüğünce takip durdurulduğunu, müvekkilinin davalıdan arabulucu aracılığıyla alacağını talep etmişse de davalı bu talebi de kabul etmeyerek, müvekkiline hak edilmiş fatura bedellerini ödemediğini, müvekkili ile ilk olarak mail yoluyla iletişime geçen davalı şirketin, … tarihinde …isimli uluslararası yük taşımacılığı yapan gemi için 29 Mayıs 2011 tarihinden başlamak üzere 8 Haziran 2011 tarihine kadar (toplam 11,5 gün) gemi güvenliğinin sağlanması için hizmet verecek personel talebinde bulunduğunu ve müvekkili hizmet bedellerinin paylaşılmasını istediğini, akabinde müvekkili yine aynı tarihte (26 Mayıs 2011) talep edilen hizmete ilişkin bedelleri davalı şirkete gönderdiğini ve davalı söz konusu bedeli kabul ederek, gemiye güvenlik görevlilerin gelmesine onay verdiğini, taraflar arasında yapılan anlaşma gereğince verilecek hizmet, 29 Mayıs – 8 Haziran 2011 tarihleri arasında gerçekleşmesi planlandığını, fakat anlaşılan hizmet süresi, … isimli geminin varış yeri olan limandan alacağı yükün niteliğinin şeker olması ve yükün muson yağmurlarından etkileneceği endişesiyle limana yanaşamamasından kaynaklı uzadığını, taraflar arasında gerçekleşen anlaşma ile 11,5 gün olarak belirlenen hizmet süresi yaşanan gecikmeden dolayı 38 gün boyunca devam ettiğini, davalı şirket, ilk etapta anlaşılan 11,5 günlük çalışma süresine ilişkin hizmet bedeli ödemesini müvekkili şirkete gerçekleştirdiğini, fakat hizmet verilen geriye kalan günlerin bedelleri müvekkiline ödenmediğini, müvekkilinin, davalı şirkete verilen ve 38 gün süren hizmet karşılığında …tarihli … numaralı 95,750.00 Amerikan Doları bedelli fatura düzenlediğini ve davalıdan bu hizmet bedelini talep ettiğini, davalı şirketin, hak edilmiş fatura bedeline ilişkin ödemeyi gerçekleştirmediğini, davalının… adlı gemiye müvekkili tarafından verilen hizmet devam ederken,… adlı uluslararası yük taşımacılığı yapan gemi içinde 20 Haziran 2011 tarihinden başlamak üzere 6 gün boyunca gemi güvenliğinin sağlanması için personel gerekli olduğunu ve bu çalışma için müvekkili hizmet bedellerinin paylaşılmasını istediğini, talep edilen 6 günlük çalışma için hizmet bedellerinin davalıya iletilmesi ile davalı firma söz konusu bedelleri kabul edilerek, müvekkili tarafından belirlenen personeller ….gemisinin güvenliğini sağlamak amacıyla hizmet vermeye başladığını, hizmet devam ederken, … gemisinde oluşan arıza nedeniyle, gemi hareket edemez duruma geldiğini, müvekkilinden kaynaklanmayan aksama nedeniyle verilen hizmet süresi uzadığını ve davalı şirkete verilen hizmet 8 Ağustos 2011 tarihine kadar (50 gün boyunca) devam ettiğini, davalının ilk etapta anlaşılan 6 günlük çalışma süresine ilişkin hizmet bedeli ödemesini müvekkili şirkete gerçekleştirdiğini, fakat hizmet verilen geriye kalan günlerin bedellerini müvekkile ödenmediğini, 50 gün boyunca verilen hizmet karşılığında müvekkili … tarihli … numaralı 154,000.00 Amerikan Doları bedelli fatura düzenlediğini ve ödemesi için davalı şirkete gönderdiğini, davalı … yukarıda belirtilen ve… 20. İcra Müdürlüğü … Esas sayılı icra takibine konu faturaların bedellerini müvekkili şirkete ödemediğini, dolayısıyla müvekkili şirket tarafından, taraflar arasında yapılan anlaşma gereği ödenmeyen faturaların bedellerinin ödenmesi amacıyla davalı şirket aleyhine işbu davaya konu icra takibi başlatıldığını, hak edilmiş fatura bedellerine davalı şirket tamamen kötüniyetli olarak likid bir alacağa soyut biçimde itiraz ettiğini beyanla fazlaya ilişkin talep ve dava hakkı saklı kalmak kaydı ile itirazın iptaline ve takibin devamına, hükmolunan meblağın %20’sinden az olmamak üzere davalı aleyhine inkâr tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davalı borçlu üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili ile davacı arasında doğrudan veya dolaylı olarak hiçbir bağ veya bağlantı bulunmadığını, …numaralı “…” isimli gemi … gemi siciline kayıtlı olduğunu ve donatanının … ülkesi hukukuna göre kurulu … unvanlı (dava dışı) şirket olduğunu, …numaralı, “…” isimli geminin ise Moldova gemi siciline kayıtlı olduğunu ve donatanının yine … ülkesi hukukuna göre kurulu …Ltd unvanlı (dava dışı) şirket olduğunu, müvekkilinin ilgili gemilerin hiçbir dönemde donatanı/maliki olmadığını, davacı ile müvekkils arasında bir hizmet sözleşmesi veya herhangi bir hizmet ilişkisi de bulunmadığını, müvekkilinin tarafı olduğu herhangi hizmet sözleşmesinin dosyaya sunulmadığını, zaten dava konusu faturalar dahi … Ltd unvanlı dava dışı şirkete kesildiğini, … Ltd’nin müvekkiline bağlı olmadığını, aralarında acentelik veya şube ilişkisi olmadığını, sırf bu nedenle bile müvekkilinin huzurdaki davaya taraf olamayacağını, donatan üçüncü kişilere karşı geminin işletilmesinden dolayı münhasır sorumlu olduğunu, kendisinin olmayan bir gemiyi menfaat sağlamak amacıyla kendi adına bizzat kullanan kişi de üçüncü kişilere karşı donatan sayılacağını, dolayısıyla geminin işletilmesinden kaynaklı borç TTK’nın ilgili hükümleri uyarınca donatana dava konusu faturalardan sorumlu olabilmesi için dava konusu gemiler müvekkilinin mülkiyetinde olmalı yahut müvekkil şirket konu gemileri kendi nam ve hesabına işletmesi gerektiğini, bu hususların davacı tarafça ispatı gerektiğini, müvekkilinin gemileri ticari olarak kendi nam ve hesabına işletmediğini, bu nedenlerle, dava konusu taleplerin müvekkiline yöneltilmesi mümkün olmadığını, davanın pasif husumet yokluğundan reddi gerektiğini, dava dışı şirket …’nin gemiler üzerindeki yetkisinin gemilerin … sıfatı ile sınırlı olduğu anlaşıldığını, davacının dosyaya sunmuş olduğu e-posta görüşmelerinde dava dışı … Ltd, … gemisine ilişkin … Manager görevi kapsamında gerçekleştirdiği yazışmaların her aşamasında gemi donatanı/mal onayını aldığını ve donatan/malikin bütçesi uyarınca görüşmeler sağladığını belirttiğini, yine e-posta görüşmelerinde …gemisi bakımından da olaylar tam olarak bu şekilde geliştiğini, davacı tarafça … için kesilen faturada muhatabının “…” olduğunun görüleceğini, … isimli gemi açık bir şekilde kiracı … nam ve hesabına işletildiğini, seferini …’ye gerçekleştirecek olan kiracı, geminin yükleme için tehlikeli bir bölgeden geçerek …’de duracak olması nedeniyle geminin ve taşıdığı yükün güvenliği sağlamak istediğini, bu nedenle kiracı, ticari yöneten sıfatıyla gemiye silahlı güvenlik görevlisi tahsis etmek üzere davacı ile anlaştığını, dava dışı …Ltd, davaya konu gemilere yalnızca teknik yardım sağladığından, faaliyetleri “teknik yönetim” ile sınırlı olup bu hüküm anlamında geminin yine dava dışı …Ltd kullanılması söz konusu olmadığını, davacı, … gemisinde meydana gelen arıza nedeniyle kararlaştırılandan 44 gün, … gemisinde ise muson yağmurları nedeniyle geminin limana yanaşamaması sebebiyle kararlaştırılandan 26,5 gün uzaması nedeniyle uzayan hizmet sürelerinin bedellerini talep ettiğini, hiçbir şekilde iddia edilen uzamaların kabulü anlamına gelmemek kaydıyla davacı tarafça sunulan belgeler incelendiğinde yapılan sözleşmelerin götürü bedel üzerinden yapıldığı tespit edildiğini, 02/06/2011 tarihli e-posta yazışmalarına göre dava dışı …unvanlı şirket, davacı ile… gemisine silahlı/silahsız güvenlik görevlisi temin edilmesi karşılığında 27.000 USD “…” ödenmesi hususunda anlaştığını, ilaveten aynı kayıt … gemisi için dava dışı … ile davacı şirket arasında kararlaştırıldığını, götürü bedel kararlaştırılmış olmasına rağmen davacı, makine arızası nedeniyle geminin hareketsiz kaldığı günlerde verilen hizmetin uzadığından bahisle 154.000,00 USD tutarında yeni bir fatura düzenleyerek aradaki farkı somut olayla herhangi bir ilgisi olmayan müvekkili şirketten talep ettiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava; Gemiye verilen güvenlik hizmeti nedeni ile düzenlenen fatura alacağının tahsiline ilişkin İtirazın İptali davasıdır. Dava konusu olan … 20.İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra dosyası örneğinin incelenmesinden davacı şirketin 20.06.2011 ve 27.06.2011 tarihli faturalardan kaynaklanan toplam 344.643,62 USD asıl alacak ile işlemiş faizden oluşan alacağın tahsili için borçlu/ davalı aleyhine genel haciz yolu ile icra takibi başlattığı davalının borca ve faize itiraz etmesi nedeni ile icra takibinin durdurulduğu davanın ve takibe itirazın İİK 67.maddesine göre süresinde olduğu anlaşılmıştır.
15/02/2023 tarihli bilirkişi raporunda; Davalının kendisinin olmayan gemiyi kendi adı ve hesabına deniz ticaretinde kullanan ve üçüncü kişilere karşı donatan sayılan kişi olduğunun dosyadaki bilgi ve belgeler çerçevesinde ortaya konulamadığı, her iki teklifin de gün üzerinden önerildiği ücret götürü olsa bile götürü ücretin anılan gün aralığı için önerildiği hesaplamada gün başına silahsız ve silahlı güvenlik görevlileri bakımından ayrıma gidildiği ve bu süreyi aşan günler için davacının istemde bulunabileceği, uyuşmazlıkta objektif imkansızlığın bulunmadığı, davacının edimini yerine getirdiği, davalının borcunun para borcu olduğu bu borç bakımından imkansızlığın söz konusu olmayacağı kanaatine varılmıştır.
Davacı taraf davalının işletmecisi olduğu, … nolu … ve… nolu … isimli uluslararası yük taşımacılığı yapan gemilere, davalıdan gelen talep üzerine güvenlik hizmeti verildiğini, hizmet karşılığı düzenlenen fatura bedellerinin ödenmediğini bu nedenle alacağın tahsili için takibe geçildiğini ileri sürmektedir.
Davalı vekili ise; müvekkilinin sözkonusu gemilerinin hiç bir dönemde maliki ya da donatanı olmadığını, davacı ile aralarında herhangi bir hizmet sözleşmesi ilişkisinin bulunmadığını savunarak husumet itirazında bulunmuş olduğundan, öncelikle HMK’nın 114.maddesine göre dava şartlarından olan husumet itirazının değerlendirilmesi gerekmektedir.
Somut uyuşmazlıkta …ve … gemilerine verilen hizmet güvenlik hizmeti olup taraf sıfatının belirlenmesinde sözleşmenin kimin tarafından kurulduğu ve davalının gemi maliki, gemi donatanı ve gemi üreticisi sıfatlarından hangisine haiz olduğunun tespiti önemlidir.
Dava konusu gemilerin malikinin dava dışı … arasında tartışmasızdır. Bu durumda hizmetin verildiği tarihte gemi malikinin aynı zamanda donatan olup olmadığı belirlenmelidir. Donatanın tanımı TTK’nın 1061.maddesinde yapılmış olup, kendisine ait gemiyi kendi adına deniz ticaretinde bulunan gemi maliki donatandır. Ayrıca kendisine ait olmayan bir gemiyi kendi adı ve hesabına deniz ticaretinde kullanan kişi de üçüncü şahıslara karşı donatan sayılır, donatan sıfatı geminin sicile kayıtlı malikine ait olabileceği gibi kendisinin olmayan gemiyi kendi adına kullanan kiracı ya da intifa hakkı sahibi de üçüncü kişilere karşı donatan sıfatını kazanabilir. Dolayısıyla kendi zilyetliğindeki gemiyi deniz ticaretinde ekonomik menfaat sağlamak amacı ile kendi adına ve hesabına kullanan kişi donatan sayılmalıdır. Dava konusu olayda dava dışı … Ltd şirketine ait olan …ve … isimli gemilerinin davalı tarafından kendi adına ve hesabına işletilip işletilmediği, güvenlik hizmeti konusunda davacı ile akdedilen sözleşmenin davalı adına ve hesabına kurulup kurulmadığı, uyuşmazlığın sonucunu belirleyecek olan hususlardır.
Dolayısıyla uyuşmazlık bakımından davacı tarafından verilen güvenlik hizmetine yönelik sözleşmenin kuruluşu ve ifasında davalının ne şekilde ve kimin adına ve hesabına hareket ettiği belirleyici olacaktır. Gemi yöneticisi TTK’nın 1061/f.2 anlamında donatan değildir. Zira geminin yönetimini donatanın adına ve hesabına gerçekleştiren kişidir. Bu bakımdan kural olarak üçüncü kişiler ile olan ilişkide donatanı temsilen hareket etmektedir. Gemi yöneticisinin tek başına sorumluluğu ancak haksız fiil hükümlerine göre sorumluluğunun koşulları gerçekleştiğinde mümkündür. Ancak uygulama bakımından gemi yöneticisinin üçüncü kişilere karşı donatan olarak sorumlu sayılması bazı hallerde gündeme gelebilmektedir. Nitekim elverişli bayrak ülkesinde kayıtlı şirket, sicile kayıtlı malik olarak gözükse de gerçekte gemileri işleten ve ekonomik olarak gelir sağlayan kişi öğretide ekonomik malik olarak da adlandırılan bir üçüncü kişidir. Sicile kayıtlı olan malik esasında kağıt üzerinde gözüken tabela şirket niteliğindedir. Bu durumda gemi yönetim sözleşmesi ile sicile kayıtlı malik gemiyi ekonomik malik olan kişiye yönetici sıfatıyla bırakmaktadır. Böyle bir durumda gemi yönetim sözleşmesi, ekonomik malikin üçüncü kişilere karşı muhtemel sorumluluğunu perdelemek için kullanılan bir yöntem olarak karşımıza çıkmaktadır. Üçüncü kişi alacaklı ekonomik malikin sorumluluğuna gitmek istediğinde, yönetici yani perdesinin arkasındaki ekonomik malik hukuki işlemin sicile kayıtlı malik adına ve hesabına yapıldığını, temsilci olarak kendisinin sorumluluğuna gidilmesinin sözkonusu olamayacağını ileri sürmektedir. Bu işletme tekniği ile ekonomik malikin mal varlığına el atılmasının önüne geçilmeye çalışılmaktadır. Ancak bu hususun ispatlanması halinde gemi yöneticisi temsilci sıfatı ile değil, üçüncü kişilere karşı donatan sayılan kişi olarak sorumlu olacaktır. Ancak böyle bir vakanın ispatı uygulama açısından oldukça zordur.( Yargıtay 11. HD’nin 2018/4189 E ve 2020/1353 K. Sayılı kararı)
Eldeki dosyada, sunulan delillerden “…” isimli 03.06.2011 tarihli form …başlıklı ve bilirkişi raporunda kaptan/ malik/ şirket- gemi güvenlik çalışanı / diğer şeklinde tercüme edilen belgede … yani yönetici ibaresi bulunmaktadır. Bu ibare güvenlik hizmeti talebinin yöneticiden geldiği anlamını taşımaktadır. Belgede yer alan … kurulacak kişi hanesinde ise … Ltd Ünvanı yer almaktadır. Aynı belgede … “…” Gemi ” Bilgileri ” başlıklı kısımda geminin adı karşılığı “… “, ” … ” = … adı karşılığı “…” …”, ” İşletenin adı “olarak da “…”ne yer verilmiştir. İletişim bilgileri kısmında “…” şirketinin iletişim bilgileri bulunmaktadır. Tüm bu bilgiler çerçevesinde “…” ve “…” isimli gemilerin malikinin dava-dışı dava-dışı … Ltd olduğu anlaşılmaktadır.
“…” = “Görev Emri” isimli 03.06.2011 tarihli belgede güvenlik talebinde bulunan kişinin gemi yöneticisi yani manager olduğu bilgisine yer verildikten sonra hemen aşağıda … Şirketinin geminin işleteni olduğu belirtilmektedir. Geminin işleteni gemi yöneticisinde farklı bir kişi olup TTK m.1061 anlamında üçüncü kişilere karşı donatan sayılan kişidir . Dolayısıyla bilirkişi raporunda da tespit edildiği üzere belge içinde tutarsızlık olduğu görülmektedir. … “…” isimli 26.05.2011 tarihli belgede ise güvenlik hizmeti talebinin acnete/temsilci sıfatıyla … Şirketi tarafından istendiği belirtildikten sonra … Şirketinin geminin işleteni olduğu bilgisine yer verilmiştir.
Güvenlik hizmeti sözleşmesinin kuruluşuna yönelik ilk öneri davetinin 03.05.2011 tarihinde davacı şirket çalışanı … tarafından gönderilen ileti ile “… ” isimli gemi için yapıldığı görülmektedir. Bu iletide özetle gemiye karada ya da gemide refakat etmek üzere muhafız sağlanabileceği bilgisine yer verilmiştir. İletinin …’e gönderildiği belirlidir. 09.05.2011 tarihinde konu ismi değiştirilip “… ” olarak … elektronik posta adresinden cevaplandığı ve üç görevli için fiyat teklifi istendiği görülmektedir. Daha sonra “…” isimli gemi bakımından … elektronik posta adresinden 30.05.2011 tarihinde “…” mesajı gönderilmiştir. Bu ileti bilirkişi raporunda ” … güvenlik görevlisi için bütçesi 15.000 Dolardır silahsız güvenlik görevlisine ihtiyacımız yoktur zaten gemide 15 silahsız mürettebat gemi adamı olarak bulunmaktadır, eğer iki silahlı güvenlik görevlisi bakımından mutabık kalırsanız teyit ediniz … güvenlik görevlisi için 20.000 Dolar teklif etmektedir.” şeklinde çevrilmiştir. Davacı şirket yetkilisi cevaben altı gün bazında hesaplama yapıp asgari sağladıkları güvenlik görevlisi sayısının 3 olduğu bunlardan ikisinin silahlı birisinin silahsız olacağı ve revize edilen teklifin 2 silahlı güvenlik görevlisi için 6 günlük 15.000 USD abd doları 1 silahsız güvenlik görevlisi için altı günlük 6000 ABD doları ve tek yön dönüş için 10.000 doları olduğu ve toplam 31.000 USD teklifinde bulunmuştur. Buna cevap olarak … elektronik posta adresinden 30.05.2011 tarihinde gönderilen iletide “… ile kapsamlı görüştüğü ve en fazla 25.000 Dolar ödenebileceği belirtilmiştir. Aynı iletide gemi kaptanı ile de görüştüğünü ve 2 silahlı güvenlik görevlisini gemi adamlarının en iyi şekilde asiste edeceği bilgisinin edindiğini belirtilmiştir. Davacı şirket yetkilisi 30.05.2011 tarihinde patronu ile konuşması gerektiği ve ücreti 25.000 USD ye düşürüp ona sorması gerektiğini ve akabinde iletiye cevap vereceğini söylemiştir.
Daha sonra davacı çalışanı tarafından iki silahlı bir silahsız güvenlik görevlisi bakımından patronun 27.000 USD’nin son fiyat olduğu yönünde ileti göndermiş ve akabinde bu iletiye cevaben … elektronik posta adresinden “…” iletisinin gönderildiği belirlidir. Bu iletinin tercümesi ” Geminin malikinin götürü 27.000 Dolar karşılığı ikna ettik lütfen bize anlaşma hüküm ve koşullarını gönderin ” şeklindedir. Tüm bu bilgiler değerlendirildiğinde davalının iletilerde önerilen fiyat teklifi bakımından gemi malikine danıştığı görülmektedir. Görev emrinde de teklifin manager – yöneticiden geldiği bilgisi mevcut olup gemi malikinin de … olduğu belirtilmiştir. Davacı tarafından dosyaya sunulan “…” isimli belgede bu kuruluşun resmi bir kuruluş olmaması sebebi ile davalının kendisinin olmayan gemiyi kendi adına ve hesabına deniz ticaretinde kullanılan ve üçüncü kişilere karşı donatan sayılan kişi olduğunun ispatlanamadığı değerlendirilmiştir.
Deniz ticareti açısından işleten (operatör) gemiyi kendi ad ve hesabına deniz ticaretinde kullanan kişi olup, gemi üzerinde mülkiyet hakkı sahibi olup olmamasına göre geminin maliki ya da gemi işletme müteahhididir. Yönetici (manager) ise, gemiye ilişkin olarak sözleşmeler akdedilmesi, geminin sigortasının yapılması ya da mürettebatının sağlanması gibi konularda donatan ad ve hesabına hareket eden kişidir. Dolayısıyla yönetici, geminin donatanı olmayıp; donatan ad ve hesabına geminin işletilmesiyle ilgili uzmanlık gerektiren çeşitli işleri ayrı bir ücret karşılığında üstlenen kişi olduğundan, hukuki sorumluluk donatana aittir. Dosyada mübrez bilgi ve belgelere göre, davalının kendisinin olmayan gemiyi kendi adına ve hesabına deniz ticaretinde kullanan ve üçüncü kişilere karşı donatan sayılan kişi olduğu davacı tarafça ispatlanamadığından, … ve … gemilerine verilen güvenlik hizmetinden kaynaklanan alacaktan dolayı davalıya husumet yöneltilemeyeceği kanaatine varılmış olduğundan, bu kanaat ışığında davanın pasif husumet yokluğu nedeni ile reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM/Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere,
1-Davanın pasif husumet yokluğu nedeni ile REDDİNE,
2- Peşin alınan 34.364,40 TL harçtan, karar harcı olan 179,90 TL’nin mahsubu ile fazla alınan 34.184,50 TL’nin kesinleşmeye müteakip talep halinde davacıya iadesine,
3-Davalı vekil ile temsil olunduğundan karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince tayin olunan 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4- Tarafların dava şartı olan Arabuluculuk toplantısına katıldıkları halde anlaşamadıkları, Arabuluculuk son tutanağından anlaşıldığından 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 18/A-14 bendi uyarınca ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği tarife hükümleri uyarınca Suçüstü Ödeneğinden ödenen 1.320,00.-TL Arabuluculuk ücretinin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
5-Taraflarca yatırılan gider avansı bakiyesinin karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde istinaf yolu (İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine başvuru yolu) açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 08/03/2023

Başkan …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Katip
¸e-imzalıdır