Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 17. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/308 E. 2021/442 K. 17.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
17. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/308 Esas
KARAR NO : 2021/442

DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : 23/10/2008
KARAR TARİHİ : 17/11/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; … Ltd isimli şirketin sahibi olduğu …isimli tankerin yükünü almak üzere Romanya’nın Köstence Limanına vardığını, bu limandan iki ayrı yükleyici tarafından Avustralya’ya taşınmak üzere yüklenen yüklerle beraber seferine başladığını, geminin Süveyş Kanalını geçtikten sonra Yemen Körfezine ulaştığını, Yemen Körfesinde…Adası yakınlarında bulunduğu esnada 19/06/2007 tarihinde saat 03:50 sularında geminin kaptanı tarafından gemi armatörüne ana makina dairesinin su aldığının bildirildiğini, bunun üzerine gece saat 04:45 sularında gemi donatanı tarafından kurtarma ve yardım şirketleri ile temasa geçildiğini, aynı zamanda geminin batma ihtimaline binaen acil müdahale ekiplerine de bildirimde bulunulduğunu, geminin kaptanı tarafından saat 10:30 civarında yapılan bildirimde su seviyesinin ana makine koruma kapaklarına kadar yükseldiği, güney batı yönünden sekiz şiddetinde rüzgar estiği ve geminin kuzeye doğru 2,6 süratle sürüklendiğinin rapor edildiğini, gemi mürettebatının bu aşamadan sonra gemi içerisine sirayet eden suyu dışarıya pompalayamadığını ve geminin ana makinasının devredışı kaldığını, 20/06/2007 tarihinde saat 02:30 civarında geminin sancak tarafına doğru sekiz derece kadar yattığını ve ölü dalgaların geminin güvertesine kadar ulaşmaya başladığını, bunun üzerine geminin batmasını engellemek açısından daha fazla birşeyin yapılamayacağı kanaatine varan mürettebatın gemiyi terk etmeye hazırlandığını, saat 03:00 sularında gemi ile irtibatın tamamen kesildiğini, bu sırada gemiye en yakın mesafedeki …gemisi tarafından gemi mürettabatının kurtarıldığını ve bu geminin kaptanının … gemisinin battığını rapor ettiğini, sigortalıya ait … isimli geminin Romanya’da mukim… &… isimli şirket tarafından tekne ve makina rizikolarına karşı … sayılı poliçe tahtında sigortalandığını, gene Romanya’dan yükün alıp, Avustralya’ya gitmek üzere seferine başladığı sırada tüm ekipmanı ile sefere ve yüke elverişli bir gemi olup tüm sertifikalarının da geçerli olduğunu, sigortacı tarafından tekne ve makine rizikolarına karşı sigortalanmış olan geminin sigorta tazminatının bugüne kadar ödenmediğini, gemi maliki …Ltd şirketi tarafından sigortacıya karşı sigorta poliçesi tahtındaki tüm talep haklarının müvekkili davacı şirkete temlik edildiğini ileri sürerek sigorta tazminatına ilişkin tüm talep hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 100.000,00 USD ‘nin dava tarihinden itibaren işleyecek en yüksek faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş olup, 22/06/2009 tarihinde yapılan ıslah ile dava değerini 2.500.000,00 USD’ye yükseltmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; … Ltd isimli şirkete ait… bayraklı …isimli geminin tekne ve makina rizikolarına karşı müvekkili sigorta şirketi tarafından sigortalandığını, müvekkili dosyaya sunulan belgelerden gemiye yükleme yapıldıktan sonra Avustralya’ya varmak üzere seferine başladığını, daha sonra geminin makina dairesinin su almaya başladığını, gemi mürettebatı tarafından durumun kontrol altına alındığı bildirilmesine rağmen sonrasında 20/06/2007 tarihinde geminin battığının iddia edildiğini, davacının İngiliz… Adalarında mukim bir şirket olduğunu, müvekkilinin ise …Romanya’da faaliyet gösterdiğini, dolasıyla tarafların olayın vuku bulduğu yerin ve dava konusunun Türkiye ile bağlantısının bulunmadığını, ayrıca Türk Mahkemelerinin yetkili olduğuna dair herhangi bir yetki sözleşmesi de olmadığını, uyuşmazlığın sigorta poliçesi şartlarına göre Romanya Hukukuna tabi olduğunu, HMK ‘nun 19, MÖHUK 40 ve 46.maddelerine göre Türk Mahkemelerinin yetkisiz olduğunu bu nedenle davanın yetkisizlik nedeniyle usulden reddi gerektiğini, sigorta poliçesinin 21.maddesinde sigorta tazminatının devir ve temlikinin bazı şart ve koşullara bağlandığını, ancak davacı tarafından iddia edilen temlikin bu maddeye uygun olarak yapılmadığını, geçersiz temlik işlemi nedeniyle davacının husumet ehliyetinin de bulunmadığını, davacının yabancı bir şirket olması nedeniyle MÖHUK 48.maddesine göre teminat gösterme yükümlülüğünün bulunduğunu, Romanya Bükreş Mahkemeleri huzurunda … isimli gemi ile ilgili olarak sigorta ihtilafından kaynaklanan derdest bir dava bulunduğunu, müvekkili sigorta şirketinin Bükreş Mahkemelerinde geminin sahibi olan … Ltd’ye karşı dava ikame ettiğini, bu davanın sonucunun beklenmesi gerektiğini, iddia edilen batma vakıasının ise sigorta kapsamında olan bölge dışında gerçekleşmiş olduğundan zararın sigorta teminatı kapsamına girmediğini, zira olaya konu geminin poliçede belirlenen bölgenin dışına çıkarak poliçe şartlarını ihlal ettiğini, öte yandan aksi kabul edildiğinde dahi sigortalının ihbar mükellefiyetinin yerine getirdiğini dosya kapsamına göre tespit edilemediğini, dolasıyla sigortalının yasal süresi içerisinde sigortacıya ihbarda bulunmadığının kabulü gerektiğini, tüm bu nedenlerle davanın yetkisizlik, husumet ve esastan reddine karar verilmesini istemiştir.
Dava; tekne ve makina sigorta poliçesinden kaynaklanan sigorta tazminatının tahsili istemine ilişkindir. Dosya kapsamından ve taraflar vekillerinin beyanlarından, … Ltd isimli şirkete ait olan … bayraklı .. isimli geminin tekne ve makina rizikolarına karşı davalı sigorta şirketi tarafından… sayılı sigorta poliçesi ile sigortalandığı, geminin Romanya’nın … Limanından aldığı yükü Avustralya’ya taşımak üzere sefer yaptığı sırada, 19/06/2007 tarihinde ana makina dairesinin su almaya başlaması sonucu 20/06/2007 tarihinde Yemen Körfezi … Adası yakınlarında battığı anlaşılmaktadır. dosyada çözümlenmesi gereken hukuki uyuşmazlık ise mahkememizin yetkili olup olmadığı, davacının husumet ehliyetinin bulunup bulunmadığı, rizikonun sigorta poliçesi ve sigorta teminatı kapsamında kalıp kalmadığı ile istenebilecek tazminat miktarının ne kadar olduğu hususlarında toplanmaktadır.
Davalı vekili cevap dilekçesinde, davaya ilişkin olarak Türk mahkemelerinin yetkili olduğunu gösteren herhangi bir yetki anlaşması olmadığını, HUMK m. 19 gereğince sigorta sözleşmesinden mütevellit davalarda tehlikenin bulunduğu yer mahkemesinin yetkili olduğunu, MÖHUK’un 46. Maddesine göre de sigortacının esas iş yerinin bulunduğu yer mahkemesinin yetkili bulunduğunu ileri sürerek Türk mahkemesinde açılmış olan davanın öncelikle yetkisizlik nedeni ile reddini istemiştir.
Mahkememi tarafından verilen 14/ 06/2011 tarihli ilk karar ile; “MÖHÜK madde 40’a göre Türk Mahkemelerinin Milletler arası yetkisini iç hukukun yer itibariyle yetki kurallarının tayin edeceği, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 9. maddesinde genel yetki kuralı yer aldığı, buna göre her dava davanın açıldığı sırada davalının Türk Medeni Kanunu gereği ikametgahı sayılar yerde açılması gerekeceği, davalı şirketin Merkezinin Romanya olduğu, bu itibarla HUMK md. 9’a göre Türk Mahkemelerinin milletler arası yetkisi tesis edilemediği, dava konusu alacağın dayanağı olan sigorta sözleşmesinin ifa yeri taraflarca tayin edilmediği, Dava konusu sigorta sözleşmesinin İstanbul’da akdedilmiş olduğu davacı tarafından iddia edilmiş ise de dosya münderecatında buna dair bir delilinde bulunmadığı, HUMK md. 16 anlamında mal davası olmakla, birlikte dosya münderecatından anlaşıldığı üzere davalının Türkiye Türk Mahkemelerinin milletler arası yetkisini doğuracak bir malvarlığı da bulunmadığı bu sebeple HUMK md. 16 ya göre Tük Mahkemelerinin milletler arası yetkisi tesis edilemeyeceğinden” bahisle yetkisizlik nedeniyle davanın reddine karar verilmiştiR

Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 1. BOZMA İLAMINDA “milletlerarası usul hukuku sistemimizde, Türk hukukunun yer itibariyle yetki kuralları milletlerarası yetki kaideleri olarak kullanılmaktadır. Yer itibariyle yetki kurallarına bağlı hükümlerin de milletlerarası yetki alanında kullanılması bu sistemin tabii bir sonucu olmaktadır. Bu bakımdan, Türk Mahkemelerinin milletlerarası yetkisizliği, yer itibariyle yetkisizlik durumunda olduğu gibi ancak iptidai itiraz olarak ileri sürülebilir (HUMK’nun 187/2. maddesi), (Prof. Dr. Ergin NOMER, Prof. Dr. Cemal Şanlı, Devletler Hususi Hukuku, 18.Baskı, syf.453)”. Somut uyuşmazlıkta davalı şirkete dava dilekçesi T.C. Adalet Bakanlığı aracılığıyla tebliğe gönderilmiştir. Ancak bu belgenin davalıya tebliğine ilişkin tebligat evrakı dosyada mevcut değildir. Bu nedenle dava dilekçesinin davalıya ne zaman ulaştığı dosya kapsamından tespit edilememektedir. Davalı vekili ise 29.06.2009 tarihli dilekçesi ile yetki itirazında bulunmuştur. Yukarıda açıklandığı üzere Türk Mahkemelerinin milletlerarası yetkisizliği, yer itibariyle yetkisizlik durumunda olduğu gibi ancak iptidai itiraz olarak ileri sürülebileceğinden mahkemenin öncelikle davalı vekilinin yetki itirazının süresinde olup olmadığını değerlendirmesi gerekir. Bunun için de davalıya duruşma günün ne zaman tebliğ edildiğinin, T.C. Adalet Bakanlığı aracılığı ile gönderilen tebligat evrakının davalıya ne zaman ulaştığının tespiti gerekir. Bu itibarla mahkemece, yetki itirazının süresinde olup olmadığı açıklığa kavuşturulmadan yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmediğinden karar bozmayı gerektirmiştir.” gerekçesi ile yetkisizlik kararının süresinde olup olmadığının araştırılması gerektiğinden bahisle, yetkisizlik kararı bozulmuştur.

Yargıtay 1.Bozma ilamına uyulmasına karar verildikten sonra, davalıya yurt dışında yapılan tebligatla ilgili istinabe evrakının Adalet Bakanlığı Hukuk ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğünden getirtilmesine karar verilmiştir. Bakanlığın dosyaya gönderdiği tebliğ evrakının tercümesinden dava dilekçesinin 05/06/2009 tarihinde davalıya tebliğ edildiği görülmekle cevap dilekçesinin süresinde olduğu tespit edilmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde ileri sürdüğü yetki itirazında, somut olarak herhangi bir ülke ve yer ismi bildirmeden, yetkili yer olarak ” HUMK m. 19 gereğince sigorta sözleşmesinden mütevellit davalarda tehlikenin bulunduğu yer mahkemesi ile MÖHUK’un 46. Maddesine göre de sigortacının esas iş yerinin bulunduğu yer mahkemesi” şeklinde iki ayrı yer mahkemesini göstermiştir.
Mahkememizce yetki itirazının değerlendirildiği 23/12/2015 tarihli duruşmada, yetki itirazında yetkili mahkeme bildirilmediğinden usul hükümleri gereğince yetki itirazının reddine karar verilerek, esas yönünden yargılamaya devam olunmuştur.
Yargılama sonucunda, neticede; davalı sigorta şirketi tarafından sigortalı bulunan… isimli geminin Romanya Köstence Limanından Avustralya’ya gitmek üzere sefer yaptığı sırada Yemen Körfeze …Adası yakınlarında batarak tam zayi olduğu, rizikonun sigorta teminatı kapsamında kaldığı, bu nedenle davalı sigorta şirketinin sigorta tazminatı ödeme yükümlülüğünün doğduğu, geminin olay tarihindeki rayiç değerinin 2.500.000 Amerikan Doları olup bu tutarın sigorta teminat limiti içerisinde kaldığı, geminin tam zayi olması nedeniyle istenebilecek tazminat miktarının 2.500.000 USD olduğu kanaatine varıldığından, bu kanaat ışığında davanın ıslah edilmiş hali ile 2.500.000,00 USD üzerinden kabulüne, ıslah dilekçesinde faiz talep edilmediğinden 100.000,00 USD ye dava tarihinden itibaren 3095 sayılı yasanın 4/a maddesi gereğince Dolar faizi uygulanmak suretiyle 2.500.000,00 USD nin davalıdan tahsil edilerek davacıya ödenmesine şeklinde hüküm tesis edilmiş olup Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin temyiz incelemesi sonucunda verilen karar bozulmuştur.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2. BOZMA İLAMINDA; “Dava, sigorta tazminatının tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece, davalının milletlerarası yetki itirazı süresinde kabul edilmiş, itirazda yetkili mahkeme bildirilmediğinden usulüne uygun bir yetki itirazı bulunmadığı gerekçesiyle itiraz reddedilip işin esasına girilerek yazılı şekilde karar verilmiştir.
Milletlerarası yetki itirazlarında Türk Mahkemelerinin yetkisizliğinin ileri sürülmesi yeterli olup hangi millet mahkemesinin yetkili olduğunun bildirilmesine gerek bulunmamaktadır. Zira, Türk Mahkemesi kendisinin milletlerarası yetkiye sahip olup olmadığını inceleyip yetkisiz olduğu kanısına varırsa milletlerarası yetkisizlik sebebiyle davanın reddine karar vermekle yetinecek, başka bir ülke mahkemesine gönderme kararı veremeyecektir.
Somut olayda, sigorta poliçesi merkezi …Cumhuriyeti’nde bulunan sigortalı şirket ile merkezi Romanya Cumhuriyeti’nde bulunan sigortacı arasında düzenlenmiş, poliçeye dayalı hakları sigortalıdan temlik alan ve merkezi … Adaları’nda bulunan davacı, poliçenin İstanbul’da düzenlendiğini ileri sürmüşse de bu iddiasını ispatlayamamış, hasar ise Yemen açıklarında …Adası’nda meydana gelmiştir. Davalının yetki itirazı süresinde kabul edildiğine göre, mahkemece yabancılık unsuru taşıyan ve Türk Mahkemelerinin yetkisine girmeyen davanın milletlerarası yetkisizlik sebebiyle reddine karar verilmesi gerekirken işin esasına girilerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmadığı” gerekçesiyle hüküm bozulmuştur.
Bu şekilde Yargıtay bozma ilamında; “Milletlerarası yetki itirazlarında Türk Mahkemelerinin yetkisizliğinin ileri sürülmesi yeterli olup hangi millet mahkemesinin yetkili olduğunun bildirilmesine gerek bulunmamaktadır. Zira, Türk Mahkemesi kendisinin milletlerarası yetkiye sahip olup olmadığını inceleyip yetkisiz olduğu kanısına varırsa milletlerarası yetkisizlik sebebiyle davanın reddine karar vermekle yetinerek, başka bir ülke mahkemesine gönderme kararı veremeyeceği” belirtilmiş isede;
Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin EMSAL NİTELİKTEKİ BAŞKA BİR KARARINDA (28/10/2015 tarih, 2014/15681E. ve 2015/ 11244E. Sayılı ilam); “… dava dilekçesinin yetkisizlik nedeniyle reddine karar verilmiş ise de 5718 sayılı MÖHUK’un “Yetki anlaşması ve sınırları” başlıklı 47. maddesi hükmü ile Türk mahkemelerinin yer itibariyle yetki kurallarının münhasır yetki esasına göre tayin edilmediği hâllerde, tarafların, aralarındaki yabancılık unsuru taşıyan ve borç ilişkilerinden doğan bir uyuşmazlığın yabancı bir devletin mahkemesinde görülmesini kararlaştırmalarının Türk Hukuku bakımında da geçerli olacağı düzenlenmiştir. Yabancı devlet mahkemesine yetki tanıyan anlaşmanın Türk hukuku bakımından hukuki değer taşıması için öncelikle yazılı ve taraflar arasında yabancılık unsuru taşıyan ve borç ilişkisinden doğan bir uyuşmazlığa ilişkin olmalıdır. İkinci olarak söz konusu uyuşmazlık yönünden münhasır bir mahkeme tayin edilmemiş olmalıdır. Üçüncü olarak ise yetki anlaşması “uyuşmazlığın yabancı bir devletin mahkemesinde görülmesi konusunda” olmalıdır. Diğer yandan yetki anlaşmasıyla yetkilendirilen yabancı devlet mahkemesinin HMK 17 ve 18. maddelerindeki düzenlemeye paralel olarak “belirli” olması şartı MÖHUK’un 47. maddesi yönünden de aranmalıdır. Seçilen mahkemenin belirli olduğunun kabulü için yetkili kılınan mahkeme ismen zikredilmiş olmalıdır. Bu itibarla mahkemece açıklanan hususlar nazara alınmadan, “davaya bakmaya İngiliz Mahkemelerinin yetkili olduğu” şeklindeki “belirli olma” kriterini taşımayan yetki şartının geçerli olduğu kabul edilerek yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.” şeklinde karar verilmiştir.
HMK’nın 19. Maddesi 2. Fıkrasında,”….yetki itirazında bulunan taraf, yetkili mahkemeyi; birden fazla yetkili mahkeme varsa seçtiği mahkemeyi bildirir. Aksi takdirde yetki itirazı dikkate alınmaz.” hükmü düzenlenmiştir. Buna göre yetki itirazının dinlenebilmesi için, itirazda bulunan tarafın yetkili mahkemeyi bildirmesi gerekmektedir.
Eldeki dosyada, davalı vekili yetki itirazında bulunurken, yetkili mahkeme olarak ne bir ülke, nede bir yer ismi bildirmemiştir. Buna göre, Mahkememiz tarafından yetki itirazı değerlendirilirken, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin yukarıda bahsedilen 28/10/2015 tarihli emsal nitelikteki kararı da gözetilerek, HMK’nın 19/2 maddesi gereğince yetki itirazının REDDİNE karar verilmiştir.
Bu nedenle; Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin bahsedilen emsal kararı ile MÖHUK 47. Maddesi atfıyla HMK’nın 19/2 Maddesine göre, davalının yetki itirazının reddine dair mahkememiz kararı yerindedir.
Ayrıca; davalı vekili yetki itirazı konusundaki beyanlarında, “HUMK’nın 19. Maddesi gereğince sigorta sözleşmesinden mütevellit davalarda tehlikenin bulunduğu yer mahkemesi ile MÖHUK’un 46. Maddesine göre de sigortacının esas iş yerinin bulunduğu yer mahkemesi” şeklinde iki ayrı yer mahkemesinin yetkili olduğunu beldirmiştir. Yani yetkili yer olarak tek bir mahkeme ismi bildirilmemiştir. Oysaki, HMK’nın 19/2 maddesinde, “…birden fazla yetkili mahkeme varsa, yetki itirazında bulunan taraf seçtiği mahkemeyi bildirir. Aksi halde yetki itirazı dikkate alınmaz.” hükmü düzenlenmiş olduğundan, yetki itirazı bu nedenle de geçersizdir.
Açıklanan nedenlerle; yetki itirazının reddine ilişkin mahkememiz kararının, dosya kapsamı ve usul hükümlerine göre yerinde olduğu sonucuna varıldığından, bu kanaat ışığında mahkememizin önceki kararında DİRENİLMESİ yönünde aşağıdaki şekilde hüküm kurmak verilmiştir.
HÜKÜM/Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere,
1-Mahkememizin 28/03/2018 tarihli kararında DİRENİLMESİNE,
2-Davanın 2.500.000,00 USD üzerinden kabulüne, 100.000,00 USD ye dava tarihinden itibaren 3095 sayılı yasanın 4/a maddesi gereğince Dolar faizi uygulanmak suretiyle 2.500.000,00 USD nin davalıdan tahsil edilerek davacıya ödenmesine,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harç Tarifesi gereğince tayin olunan 267.071,60 TL karar harcından 52.116,80 TL (Islah dahil) peşin harcın mahsubu ile bakiye 214.954,80 TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
4-Davacı taraf vekil ile temsil olunduğundan karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca tayin olunan 127.722,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama gideri olan 52.133,10 TL ilk harç (ıslah dahil), 10.500 TL bilirkişi ücreti, 280,00 TL posta ücreti olmak üzere toplam 62.913,10 TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
6-Taraf vekillerince yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmın avansı yatıran tarafa karar kesinleştiğinde iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, verilen kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde Yargıtay ilgili dairesinden temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.17/11/2021

Başkan …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Katip
¸e-imzalıdır