Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
17. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
(DENİZCİLİK İHTİSAS MAHKEMESİ SIFATIYLA)
ESAS NO : 2021/171
KARAR NO : 2022/15
DAVA : Tazminat (Çatmadan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 22/06/2010
KARAR TARİHİ : 13/01/2022
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Çatmadan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin 03.07.2009 tarihinde, …’den 19.15 de hareketle, …- …- … seferini yapan deniz otobüsünden, son durak olan …’de inerken iniş platformunun çok dik ve inişe elverişsiz olması sebebiyle düşmesi sonucu, ayağının bileğinden kırıldığını, bu hususta şirket yetkililerince de tutanak tanzim edildiğini, davalının bu konuda gerekli tedbirleri almış olması gerekirken, inişe müsait olmayan bu platformdan inişi sağlamaya çalışarak kusurlu olduğunun aşikar olduğunu, olayın vuku’ndan sonra, müvekkilinin aynı gün … Hastanesine kaldırıldığını, oradan da … Hastanesine naklinin yapıldığını ançak hastane görevlilerinin ayağındaki kırığın çok sorunlu olması sebebiyle … ndeki bir özel hastaneye getirilerek ( … ) 4 Temmuz günü ameliyata alındığını, ayağına 2 adet plaka, 19 adet çivi takıldığını, … Bankasında yönetmen yardımcısı olarak çalışan müvekkilinin, yıllık iznini kullandığı ilk gün başına gelen bu olayın, meydana geldiği tarihten İtibaren sıkıntılı bir sürecin başladığını, bu olay neticesinde, 3 ayda bir ödenen ve performansa bağlı prim alacağından ve en az 1200 TL olan primini de alamadığını, İşyerinin zorunlu olarak İşe başlamasını istemesi üzerine çalışmaya başlamak zorunda kaldığını, yapılan ameliyat sebebiyle ayağındaki yaraların iyileşmesinin tam iki ay sürdüğünü, müvekkilinin ayağındaki plakaların alınması için tekrar bir operasyon geçirmek zorunda olduğunu, bastonsuz yürüyemeyip, ayağını tam olarak kullanamadığı gibi, şu anda %30 oranında kısıtlı durumda olduğunu, olayın meydana gelmesinde davalının inişe uygun olmayan platform tahsis etmesinin sebep olduğu hususunun açık ve net olduğunu, daha önce benzer bir kazaya … isimli başka hir vatandaşın da maruz kaldığını ve aynı şekilde ayağının kırıldığını beyanla; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 500 TL maddi ve 20.000 TL manevi tazminatın faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; 03.07.2009 tarihinde …- – … – … seferini gerçekleştiren … ” deniz otobüsünün saat 20:25’de … Terminaline ulaştığını, yolcuların gemiden tahliyesi esnasında, yolcu davacı … …’in dengesini kaybederek feribotun rampasından düştüğünü, 03.07.2009 tarihli kaptan raporundan da anlaşılacağı üzere, gemi mürettebatının durumu kaptana bildirdiğini, Kaptanın terminal görevlisinden ambulans çağırmasını istediğini ancak davacı … …’in eşinin kendi özel arabasıyla hastaneye gidebileceklerini bildirdiğini, bu esnada davacı … … tarafından bir şikâyette bulunulmadığını, geminin rutin seyrine devam ettiğini, TTK md.4 fıkra 3 uyarınca, davayı görmekle görevli mahkemenin … Denizcilik İhtisas Mahkemesi olduğunu, davacı tarafın, kazanın meydana gelmesinin sebebini iniş platformunun çok dik ve inişe elverişsiz olmasına bağladığını ve bu cihetle müvekkilinin sorumluluğu olduğu iddiasında bulunduğunu, ancak, hava ve rüzgâr raporlarına bakıldığında, rüzgârın 03.07.2009 tarihinde 12 km/s olduğunun görüldüğünü, rüzgar hızı dönüşüm tablosu incelendiğinde bu kuvvetteki bir rüzgarın denizde dalgalanma meydana getirebileceğinin anlaşıldığını, ayrıca denizde dalga oluşunun her deniz otobüsü seyrinde meydana gelebilecek bir olay olduğunu ve müvekkilinin kontrol edebileceği bir olgu olmadığını, bu sebeple deniz otobüsü ile seyahat eden her yolcunun buna uygun ayakkabı giymesi ve seferler sırasında yapılan uyarılara uygun olarak iskeleye yanaşmadan koltuğundan kalkmaması ve platformdan inerken dikkatli olması gibi bulunduğu ortamın tabiatı gereği yerine getirmesi gereken bazı kişisel yükümlülüklerinin bulunduğunu, bu bağlamda, deniz otobüsünden inen bir çok yolcu olmasına rağmen yaralanan tek yolcunun davacı … … oluşunun kendisinin bu olayda şahsi kusuru olduğuna dayanak teşkil etmekte olduğunu, davacının dikkatsizliğinin ve özensizliğinin sonucunu müvekkili şirketin sorumluluğuna yüklemeye çalışmak yoluna başvurduğunu. bu sebeple davacı … …’in dengesini kaybedip düşmesinin nedeninin platformun dik almasına bağlanılamayacağını aksine, meydana gelen olayın, kendisinin şahsi kusurundan kaynaklandığını, davacı tarafın dava dilekçesinde bildirdiği masrafların büyük çoğunluğunun hayatın olağan akışına uygun olmadığını, hal böyle iken davacı tarafın tüm iyi niyetli hareketleri göz ardı ederek 20.000,00 TL gibi fahiş miktarda bir tazminat talep etmesinin dürüstlük kuralı ile bağdaşmadığını beyanla davanın reddine ve dosyanın görevli İstanbul Denizcilik İhtisas Mahkemesi’ne gönderilmesini talep etmiştir.
… Asliye Hukuk Mahkemesinde yapılan yargılama neticesinde, 19/10/2010 tarih, 2010/… esas 2010/ … karar sayılı kararı ile dava dilekçesinin görev yönünden reddi ile mahkemenin görevsizliğine karar verilmiştir.
Kararın temyizi üzerine Yargıtay … Hukuk Dairesi’ nin 01/06/2012 tarih, 2011/ … esas, 2012/ … karar sayılı kararı ile davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün onanmasına karar verilmiştir.
Davacı vekilinin talebi ile dosya (Kapatılan) … Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilerek 2012/… esasına kaydı yapılmıştır.
… Asliye Asliye Ticaret Mahkemesinin kapatılması sonucu dosya mahkememizin 2014/ … esasına kaydolmuştur.
…Adli Tıp İhtisas Kurulu’ nun 18.04.2016 tarihli raporunda sonuç olarak, davacının 03/07/2009 tarihinde geçirdiği vapurdan inerken düşmeye bağlı meydana geldiği bildirilen arızası sebebiyle E cetveline göre %5.1 oranında meslekte kazanma gücünü kaybetmiş sayılacağı, iyileşme süresinin olay tarihinden itibaren 9 aya kadar uzayabileceği oy birliği ile mütalaa olunmuştur.
Tanık … lü beyanında özetle; Davacının kendisinin kız kardeşi olduğunu, kendisinin kaza esnasında yanında olmadığını ancak kazadan sonra tüm aşamalarda yanında olduğunu, kardeşinin bankacı olduğunu, kazadan sonra geçirdiği ameliyatlar neticesinde 2 ay boyunca yatağa bağlı kaldığını ve sadece yardım ile tuvalete gidip gelebildiğini, banyosunu kendisinin yaptırdığını, 1 yıl boyunca da çift bastonla yürüyebildiğini, Bu süreçte 40 seans fizik tedaviye gittiğini, gidip gelmek için mecburen taksi kullandığını, 1 yıl boyunca eve yardımcı kadın almak zorunda kaldığını, bacağına ameliyatlar sonrasında pek çok platin takıldığını, tüm bu ameliyatlar sonucuyla kardeşinin acı yaşadığını, bu süreçte küçük çocuklarıyla ilgilenemediğini ve yine geçirdiği ameliyatlar ve hastalığı nedeniyle karı koca ilişkilerinde sıkıntılar yaşadığını ve eşiyle boşanma aşamasına geldiğini, onları mahkeme aşamasında caydırdığını, kardeşinin bankacı olarak çalıştığı için ve ayağının durumu nedeniyle bacağını tabureye uzatmak zorunda olduğu için banka prosedürleri nedeniyle çalışmayarak emekli olmak zorunda kaldığını, kardeşinin çalışmaya devam etmek istediğini, 4 yıl geçmesine rağmen bu kaza nedeniyle acı ve ızdırap yaşadığını ve şuanda da platinlerin damarını kesme tehlikesi olduğu için ani hareketlerden kaçınması gerektiğini ve platinlerin alınması için de yeniden ameliyat olması gerektiğini, ocağın ilk haftasında ameliyat olacağını, Bunun da tüm bu süreçlerin yeniden başlaması anlamına geldiğini, platinlerin damarını kesme tehlikesi olduğu için tedirgin uyuduğunu, metrobüse binemediğini, merdiven çıkamadığını, 30 metreden fazla yürüyemediğini, kendisi şuanda malul olduğunu bildirmiştir.
Tanık … beyanında özetle; Davacı baldızı olduğunu, kendisinin … nde Baypas ameliyatı sonrası yattığını,. kendi ameliyatından bir hafta sonra da …’in kaza geçirmesi nedeniyle ayağı alçılı olarak …sine geldiğini, birlikte iki hasta olarak yazı yatarak geçirdiğini, o dönemde yürüyemediğini, kendi ihtiyaçlarını gideremediğini, başkası yardımıyla ihtiyaçlarını giderdiğini, ihtiyaçları için yardımcılar tutulduğunu, o dönemde yatılı olduğu için aşırı kilo aldığını, yine bu dönemde aile içi problemler yaşadığını, ayrılık aşamasına geldiğini, eşini kendisinin ikna ederek küçük çocukları için vazgeçirdiğini, şimdi de 30 metreden fazla yürüyemediğini, yürürken sık sık dinlenme ihtiyacı hissettiğini, platinlerin ayağını kesme tehlikesi olduğu için yeniden ameliyat olacağını belirtmiştir.
Tanık Şükrü Yalçın … beyanında özetle; Davacının kendisinin karısı olduğunu, kaza anında karısının yanında olmadığını, yazlığa gitmek için karısını … iskelesinde beklediğini, karısının da deniz otobüsleriyle geldiğini, Deniz otobüsü geldiği zaman bir kalabalık toplandığını ve adının bağırıldığını duyduğunu, hemen koştuğunu ve eşi …’in ayağı dönük şekilde yerde olduğunu, büyük bir acı çektiğini, önce devlet hastanesi sonra da Medicana hastanesine gittiğini, ameliyat olduğunu, ameliyat sürecinde çok ciddi bir acı ve ağrı çektiğini, bu ağrılar hala devam ettiğini, ameliyat sonrasında yazlıkları olan … ne getirdiğini, ancak kendi ihtiyaçlarını gideremediği için yardımcı bir kadın tuttuğunu, eşini her hafta kendisinin pansumana getirdiğini, iki, ikibuçuk ay sonra İstanbul’a döndüklerinde … Hastanesinde fizik tevdavi gördüğünü, bu fizik tedavi sırasında ben işimden ayrılarak getirip götürdüğünü, bu araba ve bizim için ciddi maliyete sebebiyet verdiğini, sonrasında da acı ve ızdırabı devam ettiğini, kendisinin yürüyemediğini,r ve platinlerin alınması gerektiğini, bunun da yeni bir ameliyat demek olduğunu, bu sürecin tekrar başlanacağını ve yine aynı şeylerin yaşanacağını, eşi olarak kendisinin de çok etkilendiğini, onun acı ve ızdırap çekmesini görmenin kendisi içinde zor olduğunu, aynı şekilde çocuklar içinde zor olduğunu, kendisini evde bırakıp bir yere gidemediğini, birlikte de gidemediğini, sürekli yanında birisi kalması gerektiğini, bu durumun sosyal aile hayatlarını etkilediğini, eşinin … Bankasında müdür yardımcısı olarak çalışır iken bu ağrı ve şikayetleri nedeniyle işe bazı zamanlar gidememesi ve sağlıklı çalışmaması nedeniyle emekli olmak zorunda kaldığını, çok çalışkan ve iyi bir personel iken çalışmak istemesine rağmen çalışamayıp emekli olmak zorunda kaldığını, eşimin bana söylediği deniz otobüsünden inmek için harekete geçtiğinde ön kapının açılmadığını, arka kapının açıldığını, bu nedeniylede kapıda yoğunluk olduğunu, inme platformunun da dik ve yüksek olması sebebiyle ayağının takılarak yüzü koyun düştüğünü, olayı bizzat görmediğini belirtmiştir.
Kaptan raporunda özetle;03.07.2009 tarihinde 20:25 … seferinde … iskelesinde yolcu tahliyesi sırasında baş taraf yolcu tahliye iskelesinde baş gemicinin megafondan bir kadın yolcunun düştüğünü ikaz etmesi ile kırlangıç güvertesine çıktığını ve kadın yolcunun sahilde İskele üzerinde oturur durumda ayağını tutarken gördüğünü, terminal görevlisine ne olduğunu sorduğunu, terminal görevlisinin, kadın yolcunun dengesini kaybedip düştüğünü söylediğini, kendisine ambulans çağırmasını söylediğini, terminal görevlisinin, önemli bir şey olmadığını, kadının yanında yakınları olduğunu ve kendi arabaları ile gitmek istediklerini söylediğini, olayın nasıl olduğunu görmediğini, olayı gördüğünde kadının sahilde oturduğunu, Baş gemici … ‘ın ifadesine gör kadının, baş taraftaki yolcu tahliye iskelesinden indikten sonra dengesini kaybedip düştüğünü ve ayağını burkmuş olabileceğini söylediğini. terminal görevlisinin kadının yakını ile birlikte kendi araçları ile gideceğini söylemesi üzerine iskeleden ayrılıp seferlerine deva ettiğini belirtmiştir.
… Terminali Gişe Memuru tutanağında özetle; …-…- seferini yapan deniz otobüsü terminale yanaştığı sırada yolcu tahliyesi yapılırken arkadaki yolcuların da itmesi ile bayan yolcunun dengesini kaybederek iskeleye düştüğünü, kendisini gördüğümde yanına giderek ilgilendiğini, ayağında burkulma olduğunu belirttiğini, ambulans aradığını ama müsait ambulans olmadığının belirtildiğini, bunun üzerine eşini arayarak bilgi verdiğini, eşinin gelerek kendisini hastaneye götürdüğünü, iskeleden 20:25 seferi olduğu için onlarla gidemediğini, eşinin bir sıkıntı olmadığını belirttiğini ve iskeleden ayrıldığını, dava konusu Deniz Otobüsünün tipindeki deniz otobüslerinin bay ve kıç rampaları arasında deniz seviyesine göre yükseklik bakımından (Free Board) fark olduğunu, Deniz Otobüsünün boş tarafı daha yüksek olduğu için baş tarafından sahile açılan rampa kıç taraftaki rampaya güre daha dik olduğunu, baş rampanın kıç rampaya göre biraz daha dik konumda olmasının davacı vekilinin ileri sürdüğü gibi Deniz Otobüsünün iniş platformunun çok dik ve inişe elverişsiz olduğu anlamına gelmediğini belirtmiştir.
Mahkememizce bilirkişiler …, …, … tarafından aldırılan 01/09/2016 tarihli bilirkişi raporunda özetle; … kızı 1966 doğumlu … …’in 03/07/2009 tarihinde geçirdiği vapurdan inerken düşmeye bağlı meydana geldiği bildirilen arızası sebebiyle 85/9529 karar sayılı Sosyal Sigortalar Sağlık İşlemleri Tüzüğü hükümlerinden yararlanılarak ve meslek numarası bildirilmemekle Grup 1 kabul olunarak Gr 1 XII (32a…1)A %5 E cetveline göre %5.1(yüzdebeşnoktabir süresinin olay tarihinden itibaren 9(dokuz aya kadar uzayabileceği oy birliği ile mütalaa olunduğu, olay esnasında sıcaklığın 26 C°, Çiğ notaksı 17 C° nem oranı %48, Basınç 1006 Hpa, Görüş uzaklığının 10 km Rüzgarın Kuzey Doğudan 14,8 KM/S civarında olduğu, dava dosyasına sunulan hava durumunu gösteren davacı delilinden anlaşıldığı, bu hava koşulları dava konusu rıhtımda dava konusu kazayı yaratacak bir sebep olarak kabul edilmeyeceği, hava durumunun yağmursuz olması ve rüzgarın kuvvetinin düşük olması hava koşullarının kazada etkili olmadığı kanaatini verdiği, dava konusu kazanın olduğu sırada civardan geçen ve dalga yaratabilecek bir teknenin varlığından veya kaza sırasında gemide dalga nedeni ile oluşan bir yalpadan bahsedilmediği, davacı vekilinin kazanın sebebini müvekkilinin gemiden inerken Deniz Otobüsünün iniş platformunun çok dik ve inişe elverişsiz olması sebebiyle düşmesi sonucu ayağının bileğinden kırılması olarak ifade ettiği, gerek kaptan raporu gerek Terminal memurunun tutnakları da kazanın davacının Deniz Otobüsünden inerken oluştuğunu teyit edere nitelikte olduğu, Deniz Otobüsünün iniş platformunun yolcuların inişine elverişli olup olmadığı hususunun belirlenmesi dava konusu olayın çözümünde önemli olduğunu, deniz otobüsünün tipindeki deniz otobüslerinin baş ve kıç rampaları arasında deniz seviyesine göre yükseklik bakımından fark olduğunu, Deniz Otobüsünün baş tarafı daha yüksek olduğu için baş tarafından sahile açınlan rampa kıç taraftaki rampaya göre daha dik olduğunu, ancak baş rampanın kıç rampaya göre biraz daha dik konumda olması davacı vekilinin ileri sürdüğü gibi Deniz Otobüsünün iniş platformunun çok dik ve inişe elverişsiz olduğu anlamına gelmediğini, dava konusu olayı oluş şekline dair herhangi bir belge resim video kaydının sunulmadığını, olay yerinde bir keşif de yapılmadığı, dava konusu iskelenin denizden yüksekliği vb teknenin o andaki su çekimi vb gibi değerlerde dava dosyasına sunulmadığı, Deniz Otobüslerinde özellikle yolu indirme ve bindirmenin yapıldığı rampaların video kaydının yapıldığının bilinen bir gerçek olduğu, terminal görevlisinin tutanağında belirttiği gibi arkadaki yolcuların da itmesi ile davacı yolcunun dengesini kaybederek düşüp düşmediğine veya diğer ihtimallere karşı en azında video kaydının dava dosyasına sunulması sonrası bir kusur oranı ile sakatlık nedeniyle maddi tazminatı tespit ve hesaplamanın daha doğru olacağı kanaatine varıldığı anlaşılmıştır.
06/07/2018 havale tarihli bilirkişi ek raporunda; Davacının davasının ispata muhtaç olduğu kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
Mahkememizin 2014/… E. 2018/… K.sayılı dosyası Yargıtay… Hukuk Dairesi’nin 27/11/2019 tarih ve 2019/… Esas 2019/… Karar sayılı ilamıyla BOZULMAKLA, yukarıdaki esas numarasına kaydı yapılmıştır.
Yargıtay … HD’nin 27/11/2019 tarih ve 2019/… Esas 2019/… Karar sayılı bozma ilamında; Dava, denizde yolcu taşıma sözleşmesi nedeniyle uğranılan maddi ve manevi zararın tazminine ilişkin olup, davacı yolcunun davalı işletmeye ait gemiden inişi sırasında gemiyi henüz terketmeden düşmesi sonucu ayağının kırıldığının anlaşıldığını, olay tarihi itibariyle yürülükte bulunan mülga 6762 sayılı Türk Ticaret Kanununun taşıyanın ölüm veya cismani zarar halindeki mükellefiyetleri başlıklı 1130. maddesinde “Taşıyanın yolcuları sağ ve salim olarak ulaştırma mükellefiyeti ve bu mükellefiyetin yerine getirilmemesi neticesinde yolcular ve ölümleri halinde yardımlarından mahrum kalanlar lehine doğan tazminat haklarının 806 ncı madde hükümlerine tabidir” düzenlemesi bulunduğunu, bu durumda taşıyanın, yolcuları sağ ve salim olarak ulaştırma mükellefiyeti ve bu mükellefiyeti yerine getirmemesi neticesinde yolcunun uğramış olduğu cismani zararı 6762 sayılı TTK’nın 1130. ve bu maddeki atıfla 806. maddesi kapsamında gidermekle yükümlü olduğunu, somut olayda, anılan yasa hükümleri ve davacının kusurunun bulunup bulunmadığı değerlendirilerek tazminat hesabı yaptırılıp sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yetersiz gerekçe ile karar verilmesinin doğru olmadığı gerekçesiyle kararın bozulmasına karar verildiği anlaşılmıştır.
Mahkemece 08/07/2021 tarihli celse ara kararı ile Yargıtay … Hukuk Dairesi’nin 27/11/2019 tarih ve 2019/… Esas – 2019/… Karar sayılı bozma ilamına uyulmasına karar verilerek, bozma ilamı doğrultusunda bilirkişi raporu alınmasına karar verilmiştir.
17/01/2022 tarihli ek bilirkişi raporunda özetle; Davacının kusurunun bulunmadığını, Yargıtay bozma ilamı dikkate alınarak davalının kusurlu ve sorumlu olduğunu, %5,1 oranında malül kalan davacı … …’in maddi zararının 50.152,48 TL den ibaret bulunduğunu beyan etmişlerdir.
Mahkememizce yapılan yargılama ve toplanan tüm delillerden, davacı tarafın 03/07/2009 tarihinde …-…-… seferini yapan deniz otobüsünden son durak olan …’de inerken iniş platformunun çok dik ve inişe elverişsiz olması sebebiyle düşerek yaralandığını ileri sürerek maddi ve manevi tazminat talebinde bulunduğu, Mahkememizce Yargıtay bozma ilamında işaret edilen hususlar gözetilerek davacının kusuru bulunup bulunmadığı hususunda alınan bilirkişi raporunda, 6762 sayılı TTK 806 ile 1130 maddeleri ile Türk Borçlar Kanunu 71 maddesi birlikte değerlendirildiğinde olayda davacının kusurunun bulunmadığı, davalı İstanbul Deniz Otobüsleri AŞ’nin risksiz biçimde iniş ve binişleri sağlayamadığından kusurlu ve sorumlu olduğu kanaatine varıldığı bildirilmiş ve bu tespit doğrultusunda yapılan hesaplama neticesinde davacının nihai gerçek maddi zararının 50.152,48 TL olduğu açıklanmıştır.
Mahkemece uyulmasına karar verilen Yargıtay bozma ilamındaki gerekçeler ile bu doğrultuda alınan bilirkişi raporundaki tespitler neticesinde, davaya konu hadisenen yaşanmasında davacının kusurunun bulunmadığı mahkemece de kabul edilmiş 6762 sayılı TTK 1130 ve 806 maddeleri kapsamında davalının, davacının uğradığı cismani zararı gidermekle mükellef olduğu kabul edilmiştir. Davacı vekili tarafından dava dilekçesi ile tedavi masrafları ile davacının kaza nedeni ile terfi yapamayarak alamadığı ücretler de talep edilmişse de, mahkememizini 02/11/2021 tarihli ara kararı doğrultusunda davacı vekilinin sunmuş olduğu 15/11/2021 tarihli dilekçe ile talebin %5,1 oranındaki maluliyete bağlı geçeici ve sürekli iş gücü kaybına ilişkin tazminat talebi olduğu beyanı karşısında dava dilekçesindeki sair taleplere ilişkin mahkemece araştırma yapılmamıştır. Her ne kadar bilirkişi raporu ile davacının maddi zararının 50.152,48 TL olduğu tespit olunmuşsa da, davacı vekilinin 01/10/2018 tarihli ıslah dilekçesi ile talebi dikkate alındığından talep gibi 24.936,00 TL maddi tazminat bakımındın davanın kabulüne karar vermek gerekmiştir. Dava yaralanmaya ilişkin maddi tazminat davası olmakla, dava, mahkemece belirsiz alacak davası olarak değerlendirilmiş olup, kaza tarihinden itibaren faiz işletilmesine karar vermek gerekmiştir.
Davacının manevi tazminat talebi bakımından ise; manevi tazminatın gerçek anlamda bir tazminat olmayıp bir zararın karşılanmasını amaç edinmemesi ve bir ceza da olmaması nazara alınarak dosyada alınan tanık beyanları gözetildiğinde; tarafların sıfatları, davacının ekonomik sosyal durumu, olayın meydana geliş şekli ve kusur durumu nazara alınarak davacının manevi tazminat talep etme hakkının oluştuğu mahkememizce kabul edilip, davacının yolcu olarak bulunduğu geminin tahliyesi aşamasında davalının kusuru nedeniyle yaralanmış olması, bundan dolayı tedavi görmesi, olaydan dolayı korku ve psikolojik travma yaşaması, tarafların ekonomik ve sosyal durumu nazara alınarak davacı 10.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine fazlaya ilişkin istemin reddine ilişkin aşağıdaki gibi karar verilmiştir.
HÜKÜM:
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile ıslah edilen 24.936,00 TL maddi tazminat ile 10.000,00 TL manevi tazminatı 03/07/2009 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
2-Karar harcı olan 2.386,47 TL’den (peşin alınan 304,45 TL+ıslah harcı 418,00TL) mahsubu ile bakiye 1.664,02 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davacının peşin ve ıslah harcı olarak yatırdığı 304,45 TL+ıslah harcı 418,00 TL olmak üzere toplam 722,45.TL harcın davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Davacı yargı gider toplamı olan 4.625,50 TL’nin ( 17,15 TL başvurma harcı, 408,35TL posta gideri ve 4.200,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere) davanın kabul ve reddi oranına göre hesaplanan (manevi tazminatı davasının kısmen kabulüne karar verildiği gözetilerek) 4.617,50 TL’sinin davalıdan alınıp davacıya ödenmesine, bakiye giderin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davacı vekiline maddi tazminat davası için takdir edilen 5.100,00TL vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
6-Davacı vekiline manevi tazminat davası için takdir edilen 5.100,00TL vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
7-Davalı vekili için takdir edilen 5.100,00 TL manevi vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
7-Bakiye gider avansının kesinleşmeye müteakip talep halinde taraflara iadesine
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, kararın taraflara tebliğinden itibaren yasal süresi içeresinde Yargıtay ilgili dairesinden temyiz yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.13/01/2022
Katip …
¸e-imzalıdır
Hakim …
¸e-imzalıdır