Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 17. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/70 E. 2021/196 K. 06.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
17. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
(DENİZCİLİK İHTİSAS MAHKEMESİ SIFATIYLA)

ESAS NO:2020/70 Esas
KARAR NO:2021/196

DAVA:Tazminat (Rücuen Tazminat)
DAVA TARİHİ:20/02/2020
KARAR TARİHİ:06/04/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Rücuen Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili Nakliye Emtia Sigortalısı, … Şti. adına sigortalı 3 adet hava meydanlarında kullanılan akaryakıt ikmal dispenseri emtiasının 2 numaralı davalı forwarder/akdi taşıyıcının taşıma taahhüdü altında 1 numaralı davalı taşıyanın taşıma taahhüdü altında … Limanı’ndan … …’na taşınmak üzere tam ve hasarsız teslim edildiğini, 28/01/2019 tarihinde varış/tahliye limanı olan … Konteyner Terminalinde düzenlenen Konteyner Hasar Raporunda aracın yüklü bulunduğu konteynerin ve konteynerin üzerindeki yükün üst kısmında delik olduğunun tespit edildiği, emtianın teslim edildiği hava limanında araç üzerinde ve müvekkili tarafından yaptırılan ekspertiz incelemesi sonucu ayrıntılı olarak hasar tespit edildiğini, hasarın deniz taşıması esnasında, davalıların sorumluluk kesitinde meydana geldiğinin anlaşıldığını, hasar ve hasarın giderilmesi masraflarının toplam 80.227,52TL sigorta tazminatının sigrtalısına 28/06/2019 tarihinde ödendiğini, müvekkil şirketçe sigortalısına 17.434,60TL’nın ödeme tarihinden itibaren davalıdan TCMB avans faizi ile birlikte sulhen tahsili için yapılan başvurunun olumlu sonuçlanmadığı belirtilerek 80.227,52TL sigorta tazminatının 01/07/2019 ödeme tarihinden itibaren işleyecek Merkez Bankası avans faizi, yargılama giderleri ve vekalet ücreti ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; husumet ve zamanaşımı itirazında bulunarak hasar bildirimin zamanında yapılmadığını, davacının hasarın müvekkilinin taşıması sırasında meydana geldiğine yönelik delil sunamadığını, emtianın ambalajlanması ve yüklenmesindeki sorumluluğun göndericiye ait olduğunu, hasarın meydana geliş yeri ve zamanının belli olmadığını, konşimento özel şartlarında ”…” risk kaydının yer aldığını, yükleme, istifleme, sabitleme ve mühürleme sorumluluğunun yükletende olduğunu, yükleten tarafından yapıldığını, bu sebeple iddia edilen hasara ilişkin müvekkili şirkete izafe edilecek bir kusur ve hasar sorumluluğu bulunmadığını, talep edilen meblağın fahiş olduğu, sorumluluk üst sınırını aştığını beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı …. Ltd. Şti.ne usulüne uygun olarak dava dilekçesi ve tensip zaptının tebliğ edildiği, davalının davaya yanıt vermediği anlaşılmıştır.
Dava, davacı sigortalısına ait emtiaların hasarlanması nedeniyle sigortalıya ödenen sigorta tazminatının rücuen davalılardan tahsili talepli alacak davası olup; uyuşmazlığın konusunun;Tarafların aktif ve pasif husumet ehliyetinin bulunup bulunmadığı, davanın zaman aşımı süresi içinde açılıp açılmadığı, sigorta sözleşmesinin geçerli olup olmadığı, geçerli bir sözleşme uyarınca ödemenin yapılıp yapılmadığı, hasara ilişkin süresinde ve geçerli bir ihbarın bulunup bulunmadığı ve hasarın deniz taşıması esnasında meydana gelip gelmediği, hasarda davalının sorumlu olup olmadığı ve hasarın miktarının tespiti noktasında toplandığı görülmüştür.
Mahkememizce resen seçilen bilirkişiler .., … ve … tarafından tanzim edilen 01/02/2021 tarihli raporda, İlgili konişmentoda yükün delik olduğuna dair ihtirazi bir kayıt bulunmadığından hareketle dava konusu hasarın nakliyenin hangi aşamasında meydana geldiğini kesin olarak belirlemek mümkün olmamakla beraber, hasarın makinenin tavanında delik şeklinde olması ve taşımanın da … konteyner ile üstü açık bir vaziyette gerçekleştirilmiş olması gibi hususlar göz önüne alındığında, dava konusu yükteki hasarın 16.12.2018 tarihinden 28.01.2019 tarihine kadar yaklaşık 1.5 ay süren deniz taşıması sırasında gerçekleşmiş olduğu, Davacının aktif, davalıların pasif husumet ehliyetlerinin bulunduğu, Varış günü (28.01.2019) yapılan inceleme ve tutanak altına alınan belge ile hasar ihbarının kanunda öngörülen sürede taşıyana ihbar edildiğinin kabulünün gerektiği, Dava konusu zarardan 1 numaralı davalı … A.Ş.’nin TTK m. 1191 uyarınca fili taşıyan sıfatı ile; 2 numaralı davalı …. Ltd. Şti. ise akdi/alt taşıyan sıfatı ile TTK m. 1178 uyarınca sorumlu olacağı, 80.227,52 TL olarak hesaplanan hasar tutarının gerçekçi ve kadri marufunda olduğuna ilişkin görüş ve tespitlerini bildirmişlerdir.
Dava halefiyete müsteniden açılmış olmakla, davacı sigorta şirketinin halef sıfatını ve buna bağlı olarak aktif husumet ehliyetini kazanabilmesi için, bir sigorta sözleşmesinin mevcut olması, sigortacının himaye kapsamında yer alan riziko sebebiyle meydana gelen zararları ödemiş olması ve dava dışı sigortalının talepte bulunabileceği zararın ortaya çıkmasından sorumlu üçüncü bir kişinin varlığı gereklidir. Bu bağlamda ilk koşul bakımından yapılan değerlendirmede, dosya içeriğinde yer alan poliçe örneği ile de sabit olduğu gibi davacı sigorta şirketi ile dava dışı sigortalı … Ltd. Şti. arasında Nakliyat Emtia Poliçesi ile nakliyat rizikolarına karşı sigorta sözleşmenin yapıldığı anlaşılmaktadır. Dosyada mevcut bulunan 28/06/2019 tarihli İbraname, Mutabakat, Temlik ve Teminat Makbuzu başlıklı belge uyarınca, davacı şirket tarafından sigortalısına poliçe kapsamında 80.227,52 TL tutarında tazminat ödemesi yapılmış olduğu görülmektedir. Şu halde huzurdaki davada TTK 1472 maddesi uyarınca davacı sigortacının halefıyet hakkının doğduğu ve buna bağlı olarak, aktif husumet ehliyetine sahip olduğu mahkemece kabul edilmiştir.
Davalıların pasif husumet ehliyetine sahip olup olmadığını tespit, esasında dava konusu taşıma sebebiyle taşıyan sıfatını haiz olup olmadığına bağlıdır. Bu bağlamda genel olarak ifade etmek gerekirse; bir tarafın (taşıyan) deniz yolu ile yük taşıma taahhüdünde bulunduğu; diğer tarafın (taşıtan) ise ücret (navlun) ödeme borcu altına girdiği sözleşme olan navlun sözleşmesinde, taşıma taahhüdünü üzerine alan kişi taşıyandır ve taşıyanın sıfatını tayinde dikkate alınan en önemli belge ise konşimentodur. Nitekim TTK 1238 maddesi uyarınca konişmentoyu taşıyan sıfatıyla imzalayan veya konişmento kendi ad ve hesabına imzalanan kişi, taşıyan sayılır. Bu bağlamda dosyada mevcut konişmento incelendiğinde konişmentonun 1 numaralı davalı tarafından imzalandığını görülmektedir. Dolayısıyla söz konusu belgeden hareketle 1 numaralı davalı … A.Ş.’nin fiili (asıl) taşıyan sıfatını hazi olduğu anlaşılmaktadır ki, esasen davalı da bu hususu kabul etmektedir. Bununla birlikte diğer davalı …. Ltd. Şti.’nin de aynı şekilde konşimentodan hareketle taşıyan sıfatını haiz olduğunu söylemek mümkün değildir. Ancak konişmento da taşıyan sıfatını tespite yönelik yegane belge değildir. O halde 2 numaralı davalı …. Ltd. Şti.’nin taşıyan ve buna bağlı olarak pasif husumet ehliyetinin varlığını konişmento dışında tespit etmek gerekecektir. Bu bağlamda 2 numaralı Davalı …. Ltd. Şti. tarafından … Şti. adına düzenlenmiş … -… ve … numaralı 3 adet konteyner için, “…-… DENİZYOLU NAVLUN BEDELİ” açıklamalı olarak 38.678.-USD tutarında fatura kesildiği görülmüştür. Şu halde iş bu faturanın dava konusu taşıma için tanzim edilmiş olan fatura olduğunun değerlendirilmesi halinde ise, davalının söz konusu faturayı ne sıfatla tanzim ettiğinin tetkiki gerekecektir. Bu noktada TTK 921 maddesi uyarınca ücret olarak taşıma giderlerini de içeren tek bedel kararlaştırılmışsa, taşıma işleri komisyoncusu taşımaya ilişkin olarak taşıyanın hak ve yükümlülüklerine sahip olmaktadır ki, Yargıtay da çeşitli kararlarında, navlun faturası düzenlenmiş olması hâlinde, faturayı düzenleyenin TTK 921 maddesi uyarınca taşıyan sayılacağına hükmetmiştir. Şu halde işbu navlun faturası sebebiyle 2 numaralı davalı …. Ltd. Şti.’nin de akdi (alt) taşıya olduğu anlaşılmıştır. Her iki davalının da dava konusu taşımayı üstlendiği ve bu sebeple taşıyan sıfatını haiz olduğu; bu sıfatları sebebiyle de taşıma sırasında meydana geldiği iddia edilen yük hasarının tazminine yönelik bir davada pasif husumet ehliyetlerinin bulunduğu mahkemece kabul olunmuştur.
1 numaralı davalı … A/S tarafından 16/12/2018 düzenleme tarihli … no.lu konişmentoya göre; Yükletenin Türkiye’de mukim dava dışı sigortalı … Şti. , Alıcının … Limited firması, taşıma konusu beheri 6400 kg. ağırlığındaki toplam 3 adet akaryakıt ikmal dispenseri emtiasının … – … ve … numaralı 3 adet 40’lık … konteynere istiflendikten sonra 16/12/2018 tarihinde … limanında “…” isimli gemiye yüklenerek varış yeri olan …’nın … limanına deniz yoluyla sevk edilmiş olduğu, konişmentonun taşıyan … adına acentası sıfatıyla … A.Ş. tarafından imzalandığı anlaşılmıştır.
Konişmento üzerinde bulunan kayıtlar incelendiğinde;
-… kaydından; emtianın konteyner içerisine yüklenmesi, istifi, lashingi ve sayımı işlemlerinin bizzat yükleten tarafından gerçekleştirilmiş olduğuna,
-CY/CY (containeryard to containeryard) kaydından; taşıyanın yükleme limanı konteyner sahasından tahliye limanı konteyner sahasına kadar olan taşımadan sorumlu olduğuna işaret etmektedir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, 3 adet … konteyner üzerinde taşıması yapılan davaya konu 3 adet “Akaryakıt İkmal Dispenseri ” emtiasından … nolu 40′ … konteyner üzerinde bulunan 1 parça yükte çarpmaya bağlı hasar olduğu iddiası üzerinedir.
Dosyada alınan bilirkişi aporunu düzenleyen uzman bilirkişinin belirttiği üzere, “…” olarak isimlendirilen konteynerlerin üstü ve yan tarafları açık olup, taşımacılıkta; en ve yükseklik olarak standart konteynerlere sığmayan yüklerin taşınmasında kullanılmaktadırlar. Dolayısıyla, … konteynerin elleçlenmesi sırasında, üzerindeki yük/yükler taşıma sırasındaki olası bir çarpmaya/darbeye karşı korunmasız durumda olmaktadır. Dosyaya sunulan ekspertiz raporuna göre, 3 adet “Akaryakıt İkmal Dispenseri ” … – … ve … numaralı 3 adet 40′ … konteynere yüklenmiş olup üzerleri branda ile sarılmış ve alt kısmından ve branda üzerinden geçirilen spanzetler yardımıyla konteynerlere sabitlenmiştir. Dosyaya mübrez ” … Ltd. ” tarafından düzenlenen … numaralı yükleme gözetim raporunda da yüklerin konteynerin sağ ve sol tarafından 30’ar cm. üst kısmından ise 84 cm. taşma yaptıkları belirtilmiştir.
Uygulamada konteyner, tahliye limanında gemiden indirildikten sonra liman görevlilerince kontrol edilerek varsa gözle görülen hasarlar tespit edilip “…” olarak tanımlanan “konteyner hasar raporuna” işlenir. … … tarafından düzenlenmiş olan dosyada mübrez 28/01/2019 tarihli … numaralı Konteyner inceleme raporu’na göre ise, … limanı konteyner terminalinde … no.lu 40’lık … konteynerin üzerinde bulunan kargonun tavanında delik bulunduğunun tespit edildiği ve bu durumun 28/01/2019 tarihinde düzenlenen hasar tutanağı ile kayıt altına alınmış olduğu görülmüştür.
Yukarıdaki bilgiler ışığında; ilgili konişmentoda yükün delik olduğuna dair ihtirazi bir kayıt bulunmadığından hareketle dava konusu hasarın nakliyenin hangi aşamasında meydana geldiğini kesin olarak belirlemek mümkün olmamakla beraber, uzman bilirkişi raporunda; hasarın makinenin tavanında delik şeklinde olması ve taşımanın da … konteyner ile üstü açık bir vaziyette gerçekleştirilmiş olması gibi hususlar göz önüne alındığında, dava konusu yükteki hasarın 16/12/2018 tarihinden 28/01/2019 tarihine kadar yaklaşık 1.5 ay süren deniz taşıması sırasında gerçekleşmiş olduğu kanaatlerini bildirilmiştir.
TTK 1185/1 maddesi uyarınca “zıya veya hasarın en geç eşyanın gönderilene teslimi sırasında taşıyana yanlı olarak bildirilmesi şarttır. Zıya veya hasar haricen belli değilse, bildirimin eşyanın gönderilene teslimi tarihinden itibaren aralıksız olarak hesaplanacak üç gün içinde gönderilmesi yeterlidir. İhbarnamede zıya veya hasann neden ibaret olduğunun genel olarak belirtilmesi gereklidir ” TTK 1185/2maddesinde eşyanın incelenmesi tarafların katılımıyla mahkeme veya yetkili makam ya da bu husus için resmen atanmış uzmanlar tarafından yapılmışsa bildirime gerek olmadığı hüküm altına alınmıştır. TTK 1185/4 maddesi uyarınca “eşyanın zıya veya hasarı ne bildirilmiş ne de tespit ettirilmiş olursa, taşıyanın eşyayı denizde taşıma senedinde yazılı olduğu gibi teslim ettiği ve eğer eşyada bir zıya veya hasarın meydana geldiği belirlenirce, bu zararın taşıyanın sorumlu olmadığı bir sebepten ileri geldiği kabul olunur. Şu kadar ki, bu karinelerin aksi ispat olunabilir”. Düzenlemesi mevcuttur.
Bu bilgilerden hareketle huzurdaki uyuşmazlığı değerlendirilecek olursa; Dosyaya mübrez belgelerden, varma limanı olan … Limanı konteyner terminalinde … no.lu 40’lık … konteynerin üzerinde bulunan kargonun tavanında delik bulunduğunun tespit edildiği ve bu durumun 28/01/2019 tarihinde düzenlenen … numaralı hasar tutanağı ile kayıt altına alınmış olduğu anlaşılmıştır. Buna göre; varış günü yapılan inceleme ve tutanak altına alınan belge ile hasar ihbarının kanunda öngörülen sürede ve usule uygun olarak taşıyana ihbar edildiği husus mahkemece kabul edilmiştir. Buna göre de, hasarın davalıların sorumluluğunda meydana gelmediğini ispat bakımından ispat yükü davalılar üzerindedir.
Uyuşmazlık, taşınan yükteki zıya ve/veya hasardan kaynaklanmakla sorumluluğun da TTK’nın 1178 vd. düzenlenen yükün zıya, hasar veya geç teslim edilmesinden kaynaklanan sorumluluk hükümlerine göre tayini gerekmektedir ki, “Taşıyan, eşyanın ziya veya hasarından yahut geç tesliminden doğan zararlardan, zıya, hasar veya teslimde gecikmenin, eşyanın taşıyanın hakimiyetinde bulunduğu sırada meydana gelmiş olması şartıyla sorumludur.” (TTK m. 1178/2). Buna göre taşıyan eşyayı teslim aldığı andan teslim ettiği ana kadar iyi halde bulundurmakla yükümlüdür. Diğer bir ifade ile her ne kadar zıya, hasar veya gecikmeden kaynaklanan sorumluluk taşıyanın kusuruna da dayansa (yani bu bir kusur sorumluluğu da olsa) meydana gelecek bir zıya, hasar veya geç teslimde taşıyan karine olarak kusurlu sayılmaktadır. Dolayısıyla bu sebepten kaynaklanan bir zarardan kurtulabilmesi için taşıyanın kendisinin veya adamlarının kusuru olmadığını ispatlaması gerekir. İspat yükü taşıyandadır. Burada tespiti gereken önemli bir husus da yükün taşıyanın hakimiyetinde olmasından ne anlaşılması gerektiğidir ki; bu konuda genel olarak yükü teslim aldığı andan teslim ettiği ana kadar geçen süre olduğu kabul edilmektedir. Bu süre TTK 1178/3 maddede “eşyanın yükleten veya onun adına veya hesabına hareket eden bir kişiden yahut yükleme limanında uygulanan kanun ve düzenlemeler uyarınca eşyanın taşınmak üzere kendilerine teslimi zorunlu makamlardan ya da üçüncü kişilerden taşıyanca teslim alındığı andan, (a) taşıyan tarafından gönderilene teslim edildiği ana veya (b) gönderilenin eşyayı teslim almaktan kaçındığı hallerde sözleşme veya kanun hükümlerine yahut boşaltma limanında ticari teamüle uygun olarak gönderilenin ermine hazır tutulduğu ana ya da (c)boşaltma limanında geçerli kanun ve düzenlemeler uyarınca eşyanın kendilerine teslimi zorunlu makamlara veya üçüncü kişilere teslim edildiği ana kadar taşıyanın hakimiyetinde sayılır.” şeklinden hüküm altına alınmıştır. Şu halde uzman bilirkişilerce yukarıda yapılan ve özetle dava konusu hasarın deniz taşıması sırasında meydana geldiği tespit ve değerlendirmelerine bağlı olarak dava konusu zarardan 1 numaralı davalı … A.Ş.’nin TTK 1191 maddesi uyarınca fili taşıyan sıfatı ile; 2 numaralı davalı …. Ltd. Şti. ise akdi/alt taşıyan sıfatı ile TTK 1178 maddesi uyarınca sorumlu olduğu mahkemece kabul edilmiştir.
Hasar bedelinin tespiti bakımından, hasar tutarının Ekspertiz Raporu’nda muafiyet tenzilli 80.227,52 TL olarak hesaplanmış olduğu görülmüştür. Dosyada görevlendirilen teknik bilirkişisi tarafından yapılan hesaplamada ise onarım ve işçilik kaynaklı toplam hasar miktarının 74.642,30 TL olduğu tespit edilmiştir. Buna göre; Hasar tutarı 74.642,30 TL (onarım ve işçilik kaynaklı ) ve dosyaya sunulan faturalar ve belgelere göre sabit bulunan Masraflar 40.416,21 TL (Seyahat masrafları) olmak üzre 115.058,51 TL bedelden Muafiyet bedeli olan 34.830,99 TL’nin tenzili sonrası Net hasar 80.227,52 TL olduğu hususu mahkeme tarafından da benimsenmiştir.
Dosyaya sunulan bilirkişi raporundaki tespitler mahkemece denetime ve hüküm kurmaya elverişli bulunmuş ve dayandıkları gerekçeler ile ulaştıkları tespitler ise mahkemece dosya kapsamı ve deliller ile uyumlu bulunduğundan bilirkişi raporu da hükme esas alınarak davanınkabulüne dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM:
1-Davanın KABULÜ ile, 80.227,52.TL’nin 01/07/2019 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalılardan alınarak davacıya ÖDENMESİNE,
2-Karar harcı olan 5.480,37.TL’den peşin alınan 1.370,09TL’nin mahsubu ile bakiye 4.110,25.TL harcın davalılardan tahsili ile hazineye İRAD KAYDINA,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama gideri olan (1.432,29TL ilk harç 105,00TL posta ücreti ve 2.700,00.TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam) 4.237,29TL’nin davalılardan alınıp davacıya VERİLMESİNE,
4-Davacı vekili için takdir edilen 11.229,58TL vekalet ücretinin davalılardan alınıp davacıya VERİLMESİNE,
5-Tarafların dava şartı olan Arabuluculuk toplantısına katıldıkları halde anlaşamadıkları, Arabuluculuk son tutanağından anlaşıldığından 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 18/A-14 bendi uyarınca ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği tarife hükümleri uyarınca Suçüstü Ödeneğinden ödenen 1.320,00.-TL Arabuluculuk ücretinin davanın kabulüne karar verildiğinden davalılardan alınarak hazineye gelir KAYDINA,
6-Bakiye gider avansının kesinleşmeye müteakip talep halinde taraflara İADESİNE,
Dair, davacı vekili ile davalı … Taş. A.Ş. Vekilinin yüzene karşı davalı …. Ltd. Ştinin yokluğunda , kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf nezdinde temyizi kabil olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 06/04/2021

Katip …

Hakim …