Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 17. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/412 E. 2022/581 K. 12.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
17. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2020/412 Esas
KARAR NO:2022/581

DAVA : Tazminat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:26/03/2018
KARAR TARİHİ:12/10/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı/karşı davalı vekili dava dilekçesinde özetle;Müvekkili şirketin uluslararası taşımacılık yapan Türkiye’de mukim son derece titiz ve etik değerleri ön planda tutan … bir firma olduğunu, müvekkili şirket kendi faaliyet konusu kapsamında bir seneyi aşkın bir süredir davalı şirket ile işbirliği içerisinde olduğunu, davalı şirketin ise yurt dışında mukim çeşitli şirketlerden mal satın aldığını ve bu malların Türkiye’de yerleşik kişilere satımını yaptığını, müvekkili şirket ile davalı şirket, muhtelif malların uluslararası taşıma işleminin gerçekleştirilmesi için anlaştığını, müvekkili şirket tarafından üstlenilen taşıma hizmeti tam ve gereği gibi yerine getirildiğini, sözkonusu malların Türkiye’deki varış limanlarına vardığını, davalının yurt dışından ithal ettiği malları Türkiye’de çeşitli kişilere ve şirketlere sattığını, müvekkili şirket ile davalının ithal edeceği bir takım malların uluslararası taşıma işleminin gerçekleştirilmesi için anlaştığını ve taşıma işlemi mallara herhangi bir zarar verilmeksizin tam ve gereği gibi yerine getirildiğini, taşıma konusu malların Türkiye’ye varmasına rağmen davalı ile yurtdışında mukim ihracatçı şirketler arasında çıkan ihtilaflar neticesinde malların Türkiye’de bulunan asıl alıcılarına tesliminin mümkün olmadığını, malların limandan çekilmesi için gerekli olan belgeler ihracatçı şirketlerin yedinde bulunduğunu, davalı şirketin sözkonusu uluslararası taşıma hizmetine ilişkin olarak müvekkil şirketin hak kazandığı navlun bedellerini ödemediğini, bu doğrultuda taraflar arasında 13.12.2017 tarihli protokol metnini akdedildiği, müvekkili şirketin protokol uyarınca üstlendiği yükümlülüklerini tam ve gereği gibi yerine getirdiğini, davalı taraf üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirmediğini, davanın açılması gerekliliğinin hasıl olduğunu, tarafların protokolü akdettiği tarih itibariyle fatura edilen navlun bedellerinden toplam 35.114 USD vadesi dolduğunu geri kalan 15.350 USD’nin ise vadesinin henüz dolmadığını, konteyner muhteviyatı malların müvekkili şirket tarafından alıcılarına tam ve eksiksiz bir şekilde teslim edildiğini, davalı … 8. Noterliği’nden keşide ettiği 28.12.2017 tarihli ve … yevmiye numaralı ihtarname ile protokol kapsamında yapmayı taahhüt ettiği ödemeleri durdurduğununun bildirdiğini, bu doğrultuda 31.12.2017 vade tarihli fatura bedeli müvekkili şirkete ödenmediğini ve protokol davalı tarafından ihlal edildiğini, davalı tarafından gönderilen ihtarnameye cevap olarak protokol hükümlerinin ihlal ettiklerinin bildirildiğini, davalı tarafça bazı malların gümrükten çekilmediği için millileştiğinin iddia edildiğini, 15.350 USD tutarında navlun bedeli üzerinde hapis hakkının kullandığının ileri sürüldüğünü, davalı tarafın asılsız iddialarının bulunduğunu, taraflar arasında akdedilen protokolün 3.maddesinde, konteyner muhteviyatı malların alıcılarına teslimine müteakip, müvekkili şirkete karşı her türlü talep hakkından peşinen feragat etiğini, davalı akdedilen protokolü ihlal ettiğini ve müvekkili şirketin uğradığı tüm zarar, kar kaybı ve ayrıca ceza-i şart bedelinden sorumluluğunun doğduğunu, protokolde 50.000 USD tutarında ceza-i şart bedeli ödenmesi kararlaştırıldığını, beyan etmekle, müvekkili şirket tarafından uğranan zarar ve kar kaybı ile ceza-i şart bedeli olan toplam 65.350,00 USD’nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tahsilini, yargılama masrafları ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
Davalı/karşı davacı vekili cevap dilekçesinde özetle;Müvekkili şirketin … …. İsviçre de mukim … bir ticaret firması olduğunu, bu kapsamda yıllardır sorunsuz şekilde faaliyet gösteren müvekkili şirketin alanının sayılı isimlerinden biri olduğunu, ayrıca bugüne kadar yaptığı başarılı işler nedeniyle alanında tercih edilen bir firma olduğunu, muhtelif malların taşınması işini davacı şirkete verdiğini, davacı şirketin gerekli bilgi ve belgeleri muhatap firmalara vermediğini yahut vermekten imtina ettiğini, müvekkilinin müşterileri çok zor durumda kaldığını ve büyük zararlara uğradığını, bu karışıklığı çözmeye çalışan müvekkilde hem ticari olarak hem de itibar olarak büyük kayıplar verdiğini, davacı şirketin acentasıyla yaşamış olduğu sorunlar nedeniyle ilgili evrakları veremediklerinin öğrenildiğini, bunun üzerine sorunu çözmeye çalışan müvekkil şirket davacı şirket yetkileri ile görüştüğünü ve bu kapsamda davacı şirketle sorunun en hızlı şekilde hallolması için protokol imza edildiğini, müvekkil şirket üzerine düşen tüm edimi yerine getirdiğini, davacı şirket gerekli evrak ve dökümanları muhatap firmalara yine vermediğini, bu yaşananlar üzerine davacı tarafa ihtarname keşide edildiğini, ihtarnamede davacının yapmış olduğu davranışlar nedeniyle protokole aykırı davrandıkları ve müvekkili maddi ve manevi zararlara uğrattıklarını belirterek işbu zarar miktarı tespit edilinceye kadar bakiye 15.350,00 USD’nin uhdelerinde hapis tutulacağının ihtar edildiğini, limandan çekilemeyen mallar nedeniyle oluşan demuraj, liman ve sair ücretler müşterilerine tahakkuk ettirildiğini, müşterilerinden … … San ve Tic Ltd Şti büyük bir bedel ödemek zorunda kalındığını, daha sonra ödedikleri bu bedelin 38.672,5 USD kadar miktarını müvekkili şirkete rücü ederek ödenmesini talep ettiklerini, müvekkili hem maddi hem manevi zarara uğradığını, davacı şirket iç ilişkisinde yaşadığı sorunlar nedeniyle gerekli evrakları alıcılara teslime etmediğini, bu nedenle asıl zarara uğrayan müvekkili şirket olduğunu, müvekkili davacı şirketin müvekkil tarafından verilen taşıma işini Çin’deki acentesi olan … Limited aracılığıyla yaptığını lakin bu taşıma işlemi sonrası kendi aralarında sebebini anlayamadıkları bir sorun vuku bulunduğunu, bu nedenle davacı şirket malların limana varmasına karşın gerekli … tarafından ihracatçıya verilen ve sair evrakları müşterilere teslim etmediğini ve taşınan mallar limanda mahsur kaldığını, bunun üzerine protokol imzalandığını, davacı işbu protokole uymadığını, ticari olarak müşterilerinin zor durumda kaldıklarını, müşterilerine haksız olarak demuraj, liman, ardiye ve sair ücretler tahakkuk ettirildiğini, … … San ve Tic Ltd Şti gerekli evrakları alabilmek için bu bedeli ödediğini müvekkili şirkete rücü ettiğini, davacı şirketin müşterilerine asılsız ve mesnetsiz beyanlar içeren ve ticari itibarlarını sarsan mailler attığını, davacı tarafın kendi acentesine ödeme yapmadığını, müvekkili şirketin tüm ödemeleri zamanında davacı şirkete yaptığını, müvekkili şirketin 13.12.2017 tarihinde 27.914,00 USD ve 18/12/2017 tarihinde 7.250,00 USD ödediğini, ancak buna rağmen davacı şirket alıcılara gerekli evrakları teslim etmediğini, bu nedenle müşterilerinin malları çekemediğini, müvekkili tarafından yapılan baskı üzerine ve haksız tahakkuk edilen demuraj ücretlerinin ödenmesine müteakiben davacı taraf gerekli evrakları muhataplarına verdiklerini, davacı tarafından evraklar gerekli sürede verilmediğinden müşterilerine ait malların bir kısmı millileşme tehdidiyle karşılaştığını, bu nedenle limanda uzun süre bekleyen malların millileşmemesi için … … San ve Tic Ltd Şti firması ücret ödemek zorunda kaldığını, zarara uğradığını, zarara istinaden ihtarname çekildiğini, ihtarnamede 15.350,00 USD’yi mahsup ettiklerinin bildirildiğini, davacı şirketin protokol hükümlerini yanlış yorumladığını, 50.000 USD bedelli navlun ücreti için 2,3 milyon dolarlık malların hapis tutulmasının da mümkün olmadığını, ceza-i şart ödemesi gereken davacının ta kendisi olduğunu beyan etmiştir.
Davalı/karşı davacı vekili karşı dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin global bir ticaret şirketi olduğunu, müvekkil şirketin mal sattığını, satılan malların taşınması için davacı karşı davalı firmayla anlaştığını, davacı karşı davalı firma ise bu taşıma işini Çin’deki acentesi … Limited şirketi aracılığıyla gerçekleştirdiğini, mallar limana varmasından sonra alıcılarına evraklar teslim edilmediğinden müşterilerinin mallarının çekemediğini, davacı/karşı davalının müvekkili müşterilerine mail atarak müvekkili şirketin ihracatçı firmaya malın bedelini ödemediği için gerekli evrakların verilmediğinin söylediğini, bu durumun gerçek olmadığı ortaya çıktıktan sonra bu sefer de navlun ücretinin ödenmediğinden bahisle evrakları vermediklerini söylediğini, davacı karşı davalının kendi acentesiyle olan iç sorunları nedeniyle evrakları teslim etmediğini, hem müvekkili hem müvekkili müşterilerinin kusuru olmaksızın haksız ve mesnetsiz yere para ödemek zorunda kaldığını, bu zararın giderilmesi gerektiğini, malların uzun süre limanda mahsur kaldığını, bunun üzerine müvekkili şirketin müşterilerini daha fazla zarara uğratmamak için davacı karşı davalı ile protokol imza ettiğini ve bu protokol gereği 13.12.2017 tarihinde 27.914,00 USD ve 18.12.2017 tarihinde 7.250,00 USD ödemeyi de yaptığını, lakin davacı/karşı davalı protokole sadık kalmadığını ve gerekli evrakları alıcılara yine vermediğini, davacı/karşı davalıya ihtarname keşide edildiğini, müvekkilinin üzerine düşen tüm sorumluluğu yerine getirdiğini, davacı/karşı davalının sorumluluklarını yerine getimediğinden mallar limanda uzun süre kaldığını bu nedenle oluşan demuraj ve ardiye masrafları müvekkil müşterileri tarafından müvekkillerine rücü edildiğini bu zararın davacı/karşı davalı tarafından karşılanması gerektiğini, davacı/karşı davalı tarafından verilmeyen evraklar nedeniyle mallar limanda uzun süre beklemek zorunda kaldığını, ticari açıdan zor durumda kalan … … San ve Tic Ltd Şti demuraj ve sair ücretleri ödeyerek mallarını çektiğini, daha sonra da ödediği bu bedelin bir kısmını müvekkil şirkete rücü ettiğini, müvekkili şirketin ticari ilişkilerinin gereği nedeniyle 09.05.2018 tarihinde ödemek zorunda kaldığını, bu gerekçeler nedeniyle müvekkilinin ödemek zorunda kaldığı 38.672,50 USD bedelin davacı/karşı davalı tarafından müvekkillerine ödenmesi gerektiğini, davacı/karşı davalı şirket yetkilisinin müvekkili şirketi astı astarı olmayan gerçek dışı beyanlarla karaladığını, protokole aykırı davranan davacı/karşı davalının 50.000,00 USD ceza-i şart ödemesi gerektiğini, beyan etmekle davanın reddini haklı fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 73.000,00 USD davacı/karşı davalıdan alınarak müvekkiline verilmesini, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin karşı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
Davacı/karşı davalı vekili karşı davaya ilişkin cevap dilekçesinde özetle; Davalı/karşı davacı vekilinin iddialarını kabul etmediklerini, karşı davanın reddini, davalı/karşı davacının müvekkili şirketten herhangi bir talepte bulunabilmesinin mümkün olmadığını, yüklerin tümünün müvekkili şirket tarafından alıcılarına teslim edildiğini, oluşan liman masraflarından müvekkili şirketin herhangi bir sorumluluğu bulunmadığını, müvekkili şirketten … … San ve Tic Ltd Şti’ne ödenen bedellerinin tahsilinin talep edilemeyeceğini, davalı/karşı davacı tarafından hem yüklerin bedelleri gerektiği zamanda yurtdışında ki ihracatçılara ödenmediğini, hem de protokol öncesinde müvekkil şirkete navlun bedellerine ilişkin gerekli ödemeler yapılmadığını, yurt dışında bulunan ihracatçıların ödemelerini alamadığından bahisle yükleri tuttuklarını gösterir yazışmaların dosyada mübrez olduklarını, müvekkili şirketin yükleri mümkün olan en kısa süre içerisinde alıcılara teslim edildiğini, müvekkili şirketin acentesi ile bir sorunu bulunmadığını, davalı/karşı davacının müvekkil şirkete yönelik sürekli asılsız iddialarda bulunduğunu, fakat iddialarını destekler nitelikte herhangi bir bilgi yahut belge paylaşımı bulunmadığını, yüklerin tesliminde yaşanan gecikmelere ve bundan kaynaklı oluşan liman masraflarına sebebiyet veren davalı/karşı davacı tarafın kendisi olduğunu, bu masrafları tazmin etmekle yükümlü olduğunu, protokol metninde müvekkili şirketin üstlendiği yükümlülükleri en kısa süre içerisinde yerine getirmeyi taahhüt ettiğini, müvekkilinin protokole aykırı hareket etmediğini davalı/karşı davacı vekilinin protokolü ihlal ettiğini, davalı/karşı davacı ödemeleri durdurduğunu, müvekkil şirketi telafisi güç zararlara uğrattığını, müvekkil şirketin ceza-i şart bedelinden sorumluluğu doğmadığını, davalı/karşı davacı tarafından talep edilen bedelin açıklığa kavuşturulması gerektiğini, müvekkili şirketin protokol ihlali dolayısıyla 50.000,00 USD ceza-i şart bedeli ile dava dışı … … San ve Tic Ltd Şti’ne ödediği 38.672,50 USD’nin tahsili gerektiğini ileri sürdüğünü ve fakat harca esas değer olarak toplam 73.000,00 USD gösterdiğini, beyan etmekle müvekkili şirket tarafından uğranan zarar ve kar kaybı ile ceza-i şart bedeli olan toplam 65.350,00 USD’nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tahsilini, davalı/karşıdavacının ikame ettiği haksız ve yersiz karşı davasının reddini, yargılama masrafları ve vekalet ücretinin davalı/karşı davacı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
Asıl dava; Deniz taşımasından kaynaklanan navlun alacağı ile ceza-i şart alacağının tahsili istemine ilişkindir.
Karşı dava; ise aynı deniz taşımasından dolayı taraflar arasında yapılan protokol hükümlerinin davacı/karşı davalı tarafından ihlal edildiği iddiasına dayalı olarak davalının uğradığı zarar ve ceza-i şart alacağının karşı davalıdan tahsili istemine ilişkindir.
Dosya kapsamından davalı/karşı davacı … …’nın Çin’den ithal ettiği malların Türkiye’ deniz yolu ile taşınması konusunda davacı … … şirketi ile anlaşma yaptığı, davacının taşımaya aracılık eden … konumunda olduğu anlaşılmaktadır. Taraflar arasında, … …’nın ithal ettiği emtiaların Türkiye’deki çeşitli alıcılara teslim edilmesi amacıyla navlun sözleşmeleri yapıldığı ve malların tesliminde gecikme ve navlun ücretlerinin ödenmesinde aksaklıklar olduğu konusunda uyuşmazlık bulunmamakta olup, taraflar bu sorunların çözümü açısından 13.12.2017 tarihli protokol düzenleyerek karşılıklı taahhütlerde bulunmuş olduklarından, uyuşmazlığın çözümünde tarafların söz konusu Protokol hükümleri çerçevesinde edimlerini gereği gibi yerine getirip getirmediklerinin tespit edilmesi gerekmektedir. İlgili Protokolde; “… …’nın, vadesi gelmiş navlun ücretlerini işbu protokolün imzalanmasına müteakip ödeyeceği ve … …’in de buna karşılık malların gümrükten çekilmesi ve alıcılarına teslim etmesi için gerekli bilgi, evrak, ordinoları alıcı firmalara orijinal yahut teleks release yahut … orjinalleri karşılığında verecektir” hükmünün kabul edildiği görülmektedir.
Dosyaya sunulan belgeler arasında davacının, malların alıcılar tarafından teslim alınabilmesini sağlayan ordino ya da diğer bir belgeyi teslim ettiğini gösteren bir belge sunulmamış olsada sonuçta malların alıcılara teslim edildiği her iki tarafında kabulündedir. Dolayısıyla bu konuda ihtilaf bulunmamaktadır. Uyuşmazlık konusu olan husus alıcılardan … …’e ait olan yükün teslimindeki gecikme ile ilgilidir. Davalı-karşı davacı …, yükün tesliminde davacıdan kaynaklanan nedenle gecikme yaşandığını, bu nedenle yükleren limanda kaldığını, bu beklemeden dolayı davacının … Demirden tahsil ettiği liman ücretlerinin sonuçta kendilerine yansıtıldığını, bu şekilde uğradıkları zararın davacının protokoldeki taahhüdüne uygun davranmayarak malı derhal teslim etme yükümlülüğünü yerine getirmemiş olmasından kaynaklandığını ileri sürmektedir.
… … vekili ise, teslimdeki gecikmenin sebebine ilişkin olarak, davalı/karşı davacı veya … … tarafından ithal edilen mal bedellerinin yurtdışındaki satıcılarına zamanında ödememesi olduğunu, … … tarafından ibrazı gereken belgelerin kendilerine zamanında teslim edilemediğini, bu durumun yüklerin tesliminde gecikmeye neden olduğunu iddia etmektedir. Dolayısıyla … …, söz konusu gecikmenin ilgili belgelerin yurtdışındaki firmalar tarafından gönderilmemesi nedeniyle yaşandığını ileri sürmektedir.
04/11/2021 tarihli bilirkişi raporunda; … …’nın, 13.12.2017 tarihli protokolün imzalanmasını takiben vadesi gelmiş navlun borcundan 35.164 USD’yi ödeyerek protokoldeki taahhüdünü yerine getirdiği; buna karşın … …’in … …’e ait malı zamanında teslim etmediği ve bu malın teslimine ilişkin ordinoyu da derhal düzenlemediği, bu nedenle malların teslimindeki gecikmenin davalı … …’dan kaynaklandığı yönündeki iddiasını ispatlaması gerektiğini, ancak dosya içinde ispata yarar belge bulunmadığı, … …’nın protokole aykırı hareket edilmesi sebebiyle … … aleyhine tahakkuk etmiş bulunan alacağı ile … …’e karşı mevcut borcunun takas edilmesinin isteyebileceği sonucuna ulaşıldığı, … …’nın, söz konusu taşıma bedeli taksidini protokolde kararlaştırılan zamanda ödemediğini açıkça kabul ettiği; ancak taksit borcunun … …’in Protokol’de öngörülen emtiayı teslim yükümlülüğünü kararlaştırılan zamanda ifa etmemesi sebebi ve gerekçesiyle geçirildiğini; kendi borcuna aykırı hareket eden tarafın, muhatabından borcunun ifasını talep edemeyeceğini ileri sürdüğü ve bu durumun da ödemezlik def’i kullanmak anlamına geldiği ifade edildiği; bu bağlamda ödemezlik def’inin şartlarının mevcut olduğu sonucuna ulaşıldığı, … …’den tahsil edildiği anlaşılan meblağın, Protokol’ün imzalanmasından sonra ve … … veya … …’in sorumluluğu çerçevesinde gerçekleşen bir gecikme sebebiyle tahakkuk ve tahsil edildiği de iddia ve ispat edilebilmiş olmadığı, asıl dava yönünden davacının gecikmenin davalıdan kaynaklandığını ispatlayamamış olması ve davalının takas beyanı neticesinde 15.350.-USD tutarındaki bakiye navlun alacağının sona ermiş olması nedeniyle navlun alacağı talebinin yerinde olmadığına, protokol hükümlerinin davalı tarafından ihlal edildiği iddiasının da ispatlanamamış olması nedeniyle cezai şart talebinin de yerinde olmadığı; karşı dava yönünden ise … …’in protokolü ihlâl etmiş olması sebebiyle … … lehine cezai şart alacağının doğduğu, … …’nın … …’e karşı olan bakiye navlun bedeli ödeme borcunu takas beyanında bulunduğundan, söz konusu takas işlemi sonrası bakiye olarak ortaya çıkan 34.650.- USD’nin ödenmesini talep edebileceği yönünde görüş bildirilmiş olup, 30/06/2022 tarihli bilirkişi ek raporunda da; mal teslimi yapılırken … …’nın cezai şart alacağı bakımından çekince koyduğuna yönelik delil bulunmadığından 38.672,50 USD tutarın talep edilebileceği şeklinde kanaat bildirilmiştir.
Taraflar arasında düzenlenen 13.12.2017 tarihli Protokol hükümleri ve … …’in yaptığı açıklamalar bir arada değerlendirildiğinde; … …’in protokol imzalandığı tarihte hangi sebeple kendi elinde bulunmayan belgeleri protokol hükmü ile alıcılara vermeyi ve en kısa süre içerisinde malları teslim etmeyi üstlendiği anlaşılamamaktadır. Esasen … …, yurtdışında mukim şirketlerde bulunan “belgeler” ile hangi belgeleri kastettiğini de açıkça ifade etmemektedir. Bir başka deyişle ordino’nun mu ya da house bill of lading’in mi veyahut master bill of lading’in mi kast edildiği anlaşılamamaktadır. … … tarafından dosyaya sunulan ve yurtdışındaki firmanın ödemesini alamadığının iddia edildiği 6 Kasım 2017 tarihli e-posta içeriği de bu konuyu açıklığa kavuşturmakta yetersiz kalmaktadır. Zira ilgili mailin hemen altında yer verilen 2 Kasım 2017 tarihli mailde … Limited, yükleten (shipper) olarak gözüken … … Co. Ltd’den geldiği anlaşılan çeşitli bilgileri aktarmaktadır. … …, … …’e gönderdiği 6 Kasım 2017 tarihli e-mailde, … Limited’den gelen bu maile dayanarak … …’nın haziranda teslim edilen 4×40 he ve 4×40 hc yükün ödemesini ihracatçıya yapmadığı için firmanın yükleri tuttuğunu ileri sürmektedir. Ancak 2 Kasım 2017 tarihli mailde daha önce teslim edilen yüklerin ücreti ödenmediği için yükleten tarafından sonraki yüklerin tutulduğuna dair bir açıklamaya yer verilmediği görülmektedir. Aksine Haziran ayında yapılan teslimata ilişkin ödeme yapılmamasına rağmen, 09.10.2017’de gelen yükün ücretinin ödendiği ve Howse Bill of Lading’in … …’ya gönderildiği, 28.10.2017’de gelen yükün ise ücretinin henüz ödenmediği ifade edilmektedir. Burada en önemli olan nokta ise, ilgili mailin 2 Kasım 2017 itibariyle durumu gösteriyor olması ve bundan sonraki duruma ilişkin bir bilgi verilmemiş olmasıdır. Diğer bir deyişle … … tarafından dosyaya sunulan deliller, Protokol imzalandıktan sonraki süreçte devam eden gecikmenin … …’dan veya … …’den kaynaklandığını göstermesi açısından yetersiz kalmaktadır. Kaldıki taraflar, bütün bu olayların yaşanmasından sonraki bir tarihte bir araya gelerek 13.12.2017 tarihli protokolü imzalamak suretiyle ihtilafı çözüme kavuşturmuşlardır.
Protokolde yer alan “en kısa sürede” ifadesi ile Protokolün imzalanmasını takiben ve vadesi gelmiş navlun alacağının ödenmesi sonrasında makul bir süre içerisinde teslim borcunun yerine getirileceği anlaşılmaktadır. Protokol 13.12.2017 tarihinde imzalanmış, vadesi gelmiş navlun alacakları ise 13.12.2017 ve 18.12.2017 tarihlerinde ödenmiştir. Buna karşın taraflar arasındaki ihtarnamelerden anlaşıldığı üzere 7.02.2018 tarihine gelindiğinde halen mallar teslim edilmemiştir. Dolayısıyla malların Protokol’ün imzalanması ve vadesi gelmiş navlun alacaklarının ödenmesi sonrasında makul süre olarak düşünülebilecek en kısa süre içerisinde teslim edilmediği anlaşılmaktadır. Bu itibarla davacı … …’nin malları en kısa sürede teslim etme yükümlülüğünü yerine getirmemekle hem protokolü ihlal ettiği, hemde malların limanda beklemesinden dolayı ortaya çıkan masraflara kendisinin sebebiyet verdiği değerlendirilmiştir.
Öte yandan … …, bu protokol ile emtiayı gecikmeye mahal vermeden alıcılara teslim etmeyi taahhüt etmiş olmasına rağmen, protokolün imzalanmasını takiben teslimi derhal gerçekleştirmediğini açıkça kabul ederek, aslında protokole aykırı hareket ettiğini de kabul etmiş olmaktadır. Bu sebeple … …, varlığını kabul ettiği gecikmenin kendisinden kaynaklanmadığı yönündeki iddiasını ancak … … veya … …’in yükümlülüklerini protokolün imzalanmasından sonraki bir zaman diliminde ihlal ettiklerini ortaya koymak suretiyle ispat etmiş sayılabilir. Ancak dava dosyasına bu yöndeki iddiayı ispata yarayacak herhangi bir delil sunulamamıştır. Bu durumda malların geç teslim alınması ve buna bağlı olarak ortaya çıkan liman masraflarına davacının sebebiyet verdiği kabul edilmelidir. … …’e ait malların tesliminin geciktirildiği, bu şirketin malları teslim alabilmek için … …’ye 34.650,00 USD liman masrafı ödemek zorunda kaldığı, daha sonrada bu bedeli davalı/ karşı davacı İnten …’ya rücu ettiği dosya kapsamından anlaşılmaktadır. … … kendisinin sebebiyet verdiği gecikmeden dolayı ortaya çıkan masrafları talep edemeyecek olduğundan … …’nın bu zararından sorumlu olmalıdır.
Protokolün 2. maddesinde “Şayet taraflardan herhangi biri işbu protokol uyarınca üzerine düşen edimleri zamanında, eksik yahut hiç ifa etmezse, diğer tarafın uğrayacağı tüm zarar ve kar kaybından sorumlu olacağı gibi 50.000,00 USD cezai şart olarak ödemeyi gayrikabili rücu kabul ve taahhüt eder” hükmü de yer almaktadır.
Protokolde kararlaştırılan cezai şart hükmü TBK m. 179/T1 hükmünde düzenlenen “ifaya eklenen cezai şarı” niteliğindedir. Zarar ve cezai şart tutarı aralarındaki ilişki ile bunların birlikte istenmesinin mümkün olup olmadığı ise TBK m. 180 hükmünde düzenlenmiştir. Bu düzenleme hem ifa yerine hem ifa ile birlikte cezai şart kararlaştırılan durumlarda uygulanabilecek niteliktedir. Anılan hüküm gereğince alacaklının, borca aykırı hareket eden tarafın kusurunu ispat etmek zorunda olmadan talep edebileceği tutar sadece cezai şart tutarıdır. Niteliği gereği sadece ifaya eklenen cezai şart kararlaştırılan durumlarda uygulanması mümkün olan bu hüküm, cezai şart alacağının doğumundan sonraki bir zamanda borçlu borcunu ifa etmek ister ise ifadan sonraki bir zamanda da cezai şart alacağını kaybetmek istemeyen alacaklı için özel bir külfet getirmiştir. Bu da ifanın kabulü esnasında “cezai şart alacağını talep hakkının saklı olduğunu beyan etme” yükümlülüğüdür. Dava dosyasında davacı … … yükün teslimindeki gecikmenin kendisinden kaynaklanmadığını ispat edemediğinden, bu şekilde protokolü ihlal ettiği sonucuna varılmıştır. Bu sebeple davalı/karşı davacı lehine protokolde kararlaştırılan cezai şart alacağının doğduğu; ancak davacının, söz konusu teslim borcunu daha sonraki bir zamanda ifa ettiği ve ancak davalının ifayı kabul ederken cezai şart alacağını saklı tutma beyanında bulunduğunu ortaya koyan herhangi bir delil ibraz etmediği görülmektedir. Bu durumda davalı … … TBK m.180 gereğince karşı davalı … …’den cezai şart isteyemeyecektir.
Davacı … …’in, davalı … …’dan 15.350,00 USD navlun alacağının bulunduğu dosya kapsamına göre ihtilafsızdır. … … Cavap ve karşı dava dilekçesinde … …’nin protokole aykırı olarak teslim borcunu yerine getirmemesi nedeniyle … …’e ödemez durumunda kaldığı zararı nedeniyle takas/ mahsup hakkını kullanarak … …’nın navlun alacağını uhtesinde tuttuğunu ileri sürmektedir. … …, ilk ihtarnamesinde malların alıcılar tarafından alınmasının sağlanması gerektiğini, bu durumdan mütevellit henüz vadesi gelmemiş navlun alacağının ödemesinin durdurulduğunu ve mahsup hakkının kullanılacağını belirtmekte, sonraki ihtarnamelerinde ise … … yükümlülüklerini yerine getirmediği için söz konusu navlun alacağının uhdelerinde hapis tutulacağını bildirmiştir. TBK m.977 ye göre ödemezlik def’inin kullanılabilmesi için, karşılıklı borç yükleyen bir sözleşme ile karşılıklı edimler mevcut ve muaccel olmalı, ayrıca tarafların edimlerini aynı anda ifa yükümlülüğü bulunmalıdır. Olayda her iki tarafa karşılıklı borç yükleyen bir sözleşme olduğu açıktır. … …’in belgeleri sağlama ve malları en kısa sürede teslim etme borcu açısından … …, vadesi gelmiş navlun alacağını önce ifa ile yükümlü iken vadesi henüz gelmemiş borçlar açısından önce ifa ile yükümlü değildir. Bu açıdan … …’in yükümlülüğünü en kısa sürede yerine getirmeyi üstlenmesi ile bu borcu ya … …’nın vadesi gelmemiş navlunları ödemesinden önce ya da onunla aynı anda yerine getirmesi gereken bir borç olarak ortaya çıkmaktadır. Her iki ihtimal açısından da … …’nın ödemezlik def’ini ileri sürmesi yerindedir. Bu itibarla davalının takas hakkını kullanması ilgili yasaya ve dosya kapsamına uygun olduğundan navlun alacağından dolayı açılan asıl davanın reddi gerekmektedir. … …’nin, … …’e yaptığı ödeme nedeniyle 38.672,50 USD zarara uğradığı, sözkonusu zararın ise … …’nın protokol gereğince teslim yükümlülüğünü geciktirmesinden kaynaklandığı dosya kapsamından anlaşılmaktadır. … …’nın 15.350,00 USD navlun borcu için takas hakkını kullanması nedeniyle karşı dava istenebilecek alacak miktarı 38.672,50 USD- 15.350,00 USD navlun alacağı= 23.322.50 USD’dir. Ancak karşı dava dilekçesinde 50 000 USD cezai şart ile 23 000,00 USD tazminat talebinde bulunmuş olduğundan, taleple bağlılık ilkesi gereğince hüküm altına alınacak tazminat miktarı 23 000,00 USD olacaktır.
Yapılan yargılama sonunda yukarıda açıklanan nedenlerle, asıl davada istenilen cezai şart alacağının davalının protokole aykırılığının ispatlanamamış olması nedeniyle, navlun alacağının da davalının takas hakkını kullanmasından dolayı reddine; karşı dava bakımından ise, 23.000 USD tazminat alacağının karşı davalı … …’den tahsiline, koşulları oluşmayan cezai şart talebinin reddi yönünde aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM/Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere
A-Asıl davanın REDDİNE
1-Peşin alınan 4.449,89 TL harçtan, karar harcı olan 80,70 TL’nin mahsubu ile fazla alınan 4.369,19 TL’nin kesinleşmeye müteakip talep halinde davacıya iadesine,
2-Davalı vekil ile temsil olunduğundan karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince tayin olunan 39.356,29 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
3-Taraflarca yatırılan gider avansı bakiyesinin karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Karşı Davada;
1-Karşı davanın KISMEN KABULÜ ile
2-23.000,00 USD’nin karşı davalı … … A.Ş.’den tahsil edilerek, karşı davacı … …’ya ÖDENMESİNE
-Fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,
3-Karar harcı olan 7.141,25 TL’den peşin alınan 5.830,45 TL’nin mahsubu ile bakiye 1.310,80 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-Davacının peşin olarak yatırdığı 5.830,45 TL harcın davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Davacı yargılama gider toplamı olan 2.003,40 TL’nin (35,90 TL başvurma harcı, 1967,50 TL posta gideri olmak üzere) davanın kabul ve reddi oranına göre hesaplanan 631,20 TL’sinin davalıdan alınıp davacıya ödenmesine, bakiye giderin davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davacı için takdir edilen 16.681,28 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
7-Davalı vekili için takdir edilen 34.817,10 TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
8-Taraflarca yatırılan gider avansı bakiyesinin karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde istinaf yolu (İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine başvuru yolu) açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.12/10/2022

Başkan …
✍e-imzalıdır.
Üye …
✍e-imzalıdır.
Üye …
✍e-imzalıdır.
Katip …
✍e-imzalıdır.