Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 17. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/140 E. 2020/361 K. 15.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
17. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
(DENİZCİLİK İHTİSAS MAHKEMESİ SIFATIYLA)

ESAS NO :2020/140 Esas
KARAR NO :2020/361
DAVA :Alacak
DAVA TARİHİ :10/06/2019
KARAR TARİHİ :15/12/2020

Mahkememizde görülmekte olan Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin taşıyan sıfatı ile davalının yüklerini yine davalı ile yapılan taşıma sözleşmesi uyarınca … Limanı’ ndan 07/02/2011 tarihinde yüklendiğini, Benghazi/Libya Limanı’na taşıdığını ve konişmentodaki konteynerleri liman sahasına kapalı ve mühürlü olarak gemiden tahliye ettiğini, işbu taşıma için 25 adet konteyner kullanıldığını, konteynerlerin de akıbetinin belirli olmadığını, müvekkiline ait konteynerlerin taşıtan davalı tarafından tahliye edilmemesi nedeniyle oluşan demuraj ücretleri ile konteyner kira bedelli için mahsuben şimdilik 1.000 USD+ 1.000USD’nin dava tarihinden itibaren hesaplanacak faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ederek … Asliye Ticaret Mahkemesi’ nde dava açmıştır.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davaya ilişkin tüm taleplerin zamanaşımına uğradığını, davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiğini, davanın aktif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiğini, davaya konu konteynerin akıbetinin davacı tarafından bilinmediğini, hal böyle iken konteyner kira bedeli ve demuraj bedeli talep edilmesinin kabulünün mümkün olmadığını, yargılamaya konu konteynerler için aylık bazda kira bedellerini ödemeye devam ettiklerini iddia ettiğini, davaya konu konteynerlerin akıbeti dahi bilinmezken demuraj bedeli talep edilmesinin mümkün olamayacağını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, deniz taşıma ilişkisine dayalı olarak demuraj alacağının tahsili istemine ilişkin alacak davası olup, uyuşmazlık, TTK’nın “Deniz Ticareti” başlıklı beşinci kitabı kapsamında yer almakta olup mahkememiz dava konusu uyuşmazlığa bakmakla görevlidir.
Her ne kadar davalı vekilince zamanaşımı itirazında bulunulmuş ise de; TTK’ nun 1246/1 maddesi gereğince, navlun sözleşmesinden veya konişmentodan veya onun düzenlenmesinden doğan bütün alacakların bir yılda zamanaşımına uğrayacağı, bu sürenin alacağın muaccel olması ile işlemeye başlayacağı, somut uyuşmazlıkta konteynerlerin halen daha iade edilmediği hususu tarafların kabulünde olup alacak henüz muaccel olmadığından yani konteynerler iade edilmediğinden davalının zamanaşımı itirazı yerinde görülmemiştir.
Öncelikli olarak tarafların husumet ehliyeti açısından yapılan değerlendirmede, dosyada mevcut … sayılı konişmeto ve davacı tarafından düzenlenen 07.02.2011 tarihli navlun faturası birlikte incelenip değerlendirildiğinde, davacının fiili taşıyan, davalının ise taşıtan sıfatı bulunduğu tarafların aktif ve pasif husumet ehliyeti bulunduğu anlaşılmıştır.
Mahkememizce yapılan yargılama ve emsal yargı kararları birlikte incelenip değerlendirildiğinde, davacı tarafın beyanına göre yüklerin … Limanı’ ndan 07.02.2011 tarihinde Benghazi/ Libya Limanı’ na taşındığı, bu beyanın konişmento tarihi ile de örtüştüğü, davacı vekilince yüklerin hangi tarihte Benghazi Limanı’ na ulaştığına ve tahliye edildiğine ilişkin kanaat verici delil sunulmadığı, mahkememizce Libya’ da iç karışıklıkların olduğu 2014 yılına ait ve iş bu dosyadan yaklaşık 5 yıl önce açılan emsal dosyalarda yüklerin teslim alınıp alınmadığı, konteynerin iade edilip edilmediğine ilişkin bilgi alınması amacıyla Libya yetkili makamlarına hitaben gönderilen istinabe evraklarına aradan uzunca süre geçmesine rağmen yanıt alınamadığının görüldüğü, bu sebeple yurtdışı istinabe yoluna gidilmesinin yargılamayı uzatacağı anlaşılmıştır.
Yargıtay … Hukuk Dairesi’nin 05/03/2014 tarihli 2013/… Esas ve 2014/… Karar sayılı ilamının incelenmesinde, dosyamız ile aynı dönemde tahliye edilen yükle ilgili olarak 15.02.2011 tarihinde Libya’ da savaşın başladığının ve bu hususun mücbir sebep olarak kabul edildiğinin anlaşıldığı, dosyamızda da davacı vekilince 07.02.2011 tarihinde yükün 25 adet konteynere yüklendiğinin ifade olunduğu, bu haliyle serbest süre içerisinde Libya’ da … Baharı olarak tabir edilen karışıklık ve savaş halinin başladığı, bu hususun da mücbir sebep teşkil ettiği kanaatine varılmıştır. Mahkememizin 27.10.2020 tarihli duruşmasının 5 nolu ara kararı uyarınca verilen kesin süreye rağmen dosyaya davacı tarafça varış ihbarının da sunulmadığı, yükün tahliye edildiğinin ve teslime hazır olduğunun davacı tarafça ispat olunamadığı, 2011 yılından dava tarihine kadar geçen uzun süreçte de yükün ve konteynerlerin akıbeti hususunda dosyaya delil sunulamadığı anlaşıldığından mücbir sebebin sona erdiği tarihten itibaren de davalının demuraj sorumluluğu bulunmadığı anlaşıldığından açılan davanın reddine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:
1-Davacının davasının REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harç Tarifesi gereğince peşin alınan 199,47 TL den karar harcı olan 54,40 TL nin mahsubu ile fazla alınan 145,07 TL’nin kesinleşmeye müteakip talep halinde davacıya iadesine,
3-Davalı vekili için takdir edilen 4.080,00 TL red vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,
Dair, davalı vekilinin yüzüne karşı davacı tarafın yokluğunda, kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.15/12/2020

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır