Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 17. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/73 E. 2019/511 K. 23.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
17. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
(DENİZCİLİK İHTİSAS MAHKEMESİ SIFATIYLA)

ESAS NO : 2019/73
KARAR NO : 2019/511
DAVA : İtirazın İptali (Gemi Ve Yük Alacaklılığından Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 12/03/2019
KARAR TARİHİ : 23/12/2019

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Gemi Ve Yük Alacaklılığından Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin gemicilik sektöründeki deniz araçlarına ÖTV’siz akaryakıt, madeni yağ ve deniz boyaları temin ettiğini ve denizcilik sektöründe deniz araçlarına istasyonsuz bayilik yaptığını, müvekkili şirketin gemicilik sektöründeki şirket ve şahıslara istasyonsuz akaryakıt temin etmek suretiyle işlem yaptığını, müvekkili şirketin garantörlük anlaşması bulunan … A.Ş. Ve … ve Tic. A.Ş. aracılığıyla akaryakıt temin ederek ödemeleri bizzat gerçekleştirdiğini, … ve … (…) aracılığı ile davalı(borçlu) …’a ait teknelere verilen yakıt faturaların ve ilgili ödemelerin bizzat müvekkili şirket tarafından garantör olarak ödendiğini, borçluya verilen akaryakıt hizmetleri neticesinde … A.Ş. ile müvekkili şirket arasında imzalanmış 31.01.2019 tarihli mutabakat formunda da belirtiği üzere; … A.Ş. Tarafından …’a ait teknelere verilen, toplam tutarı 82.930,28-TL olan yakıt faturaları ve ilgili ödemelerin, ilgili serbest iradesi ile garantör olması dolayısıyla … A.Ş. çekleri ile tahsil edildiğini, davalı şahsın borca itirazının tamamen hukuki mesnetten yoksun olup müvekkiline olan borcunu ödememek veya ödemeyi geciktirmek amacıyla borca itiraz ettiğini, zira borçlu şahıs adına yapılan tüm ödemelerin irsaliyeli faturalara ve anlaşmalı kurumların mutabakat formları ile çok açık olduğunu, müvekkili şirketin alacaklarının tahsili amacıyla başlatılan … İcra Müdürlüğü … E. Sayılı dosyasındaki haksız itirazın kaldırılması yoluna başvurma zorunluluklarının hasıl olduğunu, davalı(borçlu) tarafından yapılmış haksız itirazın iptali ile takip konusu alacağa takip tarihinden itibaren işleyecek yıllık %19,50 (sonradan lehimize değişen ve artan oranlarda) avans faiziyle birlikte takibin asıl alacak üzerinden devamına, fazlaya ilişkin alacak ve talep hakları saklı kalmak kaydıyla, takip konusu asıl alacağın borçlu şahıstan alınarak müvekkili şirkete verilmek ve borçlu şahıs aleyhinde asıl alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Dava; İcra takibine itirazın İİK nun 67.maddesi gereğince iptaline ilişkindir. Uyuşmazlık ise; davacı şirketin aralarında garantörlük anlaşması bulunduğunu ifade ettiği … AŞ ve … aracılığıyla davalıya temin ettiğini iddia ettiği yakıtlar nedeniyle alacağı bulunup bulunmadığı, bulunuyor ise miktarı ve işlemiş faiz noktalarında toplanmaktadır.
…İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyasının bir örneğinin Uyap üzerinden gönderildiği ve dosyamız arasına alındığı, dosyanın incelenmesinden, davacı tarafından 100.747,09 TL fatura alacağı ve 16.200,96 TL. işlemiş faiz olmak üzere toplam 116.948,05 TL. alacağın tahsili için 01/11/2018 tarihinde davalı aleyhine icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinin davalı borçluya 06/11/2018 tarihinde tebliğ edildiği, davalı borçlunun 06/11/2018 tarihli borca itirazı nedeniyle icra takibinin durduğu, takibe itiraz ile davanın 12/03/2019 tarihinde İİK nun 67.maddesinde düzenlenen bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
04/07/2019 tarihli ön inceleme duruşmasında davalı asil 100.747,09TL. asıl alacağı kabul etmiş, ancak işlemiş faiz konusunda tereddütlerinin olduğuna ilişkin beyanda bulunmuştur.
Bilindiği gibi; yargılama usulü bakımından ikrar, açıklayan tarafından hasmının karara bağlanmasını istediği hakkın veya hukuki durumun meydana gelmesine esas olan ve hasmınca ileri sürülen maddi olayların tümünün veya bir bölümünün doğru olduğunun bildirilmiş olması demektir (YHGK 9.11.1955 gün E:4-79 K:78; YHGK 25.6.1975 gün E:4/681 K:879).
İkrarın ispat kuvveti, yapıldığı yere göre belirlenir. Bu nedenle, ikrarın yapıldığı yere göre bir ayırıma tabi tutulması, kanundan doğan bir zorunluluk olup; ikrarın mahkeme içinde veya mahkeme dışında yapılmasına farklı hüküm ve sonuçlar bağlanmıştır.
Mahkeme içi ikrarın, taraflardan ya da onların yetkili temsilcilerinden sadır olması ve ikrarın yargılama içinde, mahkemeye karşı yapılması gerekir. Mahkeme içi ikrar, mahkeme önünde sözlü olarak yapılabileceği gibi; bir dilekçe veya layiha (dava evrakı) ile de yapılabilir. Mahkeme içi ikrar, bir kesin delildir.
Önemle vurgulanmalıdır ki; bir davada yapılan mahkeme içi ikrar, başka bir davada da geçerli olup, kesin delil teşkil eder (Prof. Dr. Baki Kuru, Hukuk Muhakemeleri Usulü, Altıncı baskı, İstanbul 2001, C:2, s:2045).
6100 sayılı HMK’nin 188/1 maddesi hükmü uyarınca tarafların veya vekillerinin mahkeme önünde ikrar ettikleri vakıalar, çekişmeli olmaktan çıkar ve ispatı gerekmez. Aynı yasanın 308 ve 311.maddeler uyarınca davayı kabul kesin hükmün sonuçlarını doğurur. Mahkeme içi ikrar ve davayı kabulün 5.2.1947 tarih 20/6 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında öngörülen yazılı belge niteliğinde bulunduğu, her türlü kuşku ve duraksamadan uzaktır. Nitekim; Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 13.5.1992 gün ve E:1992/14-249 K:1992/323 ve 23.05.2007 gün 2007/14-289E-2007/291K sayılı kararlarında da aynı görüş benimsenmiştir.
Somut olayda; davalının 04/07/2019 tarihli ön inceleme duruşmasında, 100.747,09 TL. asıl alacağı kabul ettiği, ancak işlemiş faiz konusunda tereddütlerinin olduğuna ilişkin beyanda bulunduğu, yani asıl alacak konusu miktarı ikrar ettiği, harçlandırılmış dava değerinin de 100.747,09 TL. olduğu yani davalının ikrarı ile harçlandırılmış dava konusu miktarı, davayı kabul ettiği görülmüştür. Bu durumda mahkeme içi ikrar ve davayı kabul sözkonusudur.
Tüm bu anlatılanlar doğrultusunda, harçlandırılmış dava değeri dikkate alınarak, iddianın ispat edildiği mahkememizce sabit görülerek açılan davanın kabulüne karar verilmiş, asıl alacağın likit ve belirlenebilir olması nedeniyle icra inkar tazminatı talebinin de kabulüne karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:
1-Davacının davasının KABULÜ ile davalının …İcra Müdürlüğü nün … E.sayılı icra dosyasına yaptığı itirazın iptaline, takibin 100.747,09 TL asıl alacak üzerindne devamına, asıl alacağa takip tarihindne itibaren ticari faiz işletilmesine,
2-Davacı vekilinin icra inkar tazminatının kabulü ile asıl alacağın %20 sine tekabül eden 20.149,42 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Harçlar kanununun 22. Maddesi uyarınca; Karar harcı olan 6.882,03 TL’nin 1/3 ü olan 2.294,01 TL den peşin alınan 1.720,51 TL’nin mahsubu ile bakiye 573,50 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
4-1.720,51.-TL peşin harcın davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama gideri olan (44.40.-TL Başvurma harcı , 162,65 TL posta ücreti olmak üzere toplam) 207,05 TL’nin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
6-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
7-Davacı vekili için takdir edilen AAÜT 6/1 md. sine göre 4.975,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
8-Bakiye gider avansının kesinleşmeye müteakip talep halinde taraflara iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf nezdinde temyizi kabil olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.23/12/2019

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır