Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 17. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/373 E. 2020/237 K. 13.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
17. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
(DENİZCİLİK İHTİSAS MAHKEMESİ SIFATIYLA)

ESAS NO : 2019/373 Esas
KARAR NO : 2020/237
DAVA : Tazminat (Gemi Ve Yük Alacaklılığından Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 07/08/2018
KARAR TARİHİ : 13/10/2020

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Gemi Ve Yük Alacaklılığından Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; donatanı müvekkil şirket olan … Adalarına kayıtlı … isimli geminin 31/12/2007 tarihinde … limanındayken … Liman Müdürlüğünce şüphe üzerine haksız bağlanması, …. Sulh Ceza Mahkemesinin 2008/… Değişik iş sayılı kararı ile haksız el konulduğu, … Ağır Ceza Mahkemesinin 2009/… Esas sayılı dosyası ile haksız el koymanın devamına karar verilerek devam eden yargılama sırasında, bir takım haksız, hukuka ve kanunlara aykırı ve muvazaalı işlemler ile sanki menkul mal hükmünde görülüp müvekkil aktifinden çıkartılmaya çalışılan icra dosyasındaki tasarrufların ve bunların dışındaki tüm diğer işlem ve tasarrufların iptali ile bu sırada kötüniyetli 3. Kişilere devir ve temlik edilmesinin engellenmesi amacıyla HMK 389/1 maddesi gereğince ihtiyati tedbir kararı verilerek ilgili Liman Dairesi Başkanlığı’na bildirilmesine ve hali hazır da … Limanında açıkta bulunan ve donatanı … Liman Müdürlüğünde müvekkil şirket olarak gözüken geminin buunduğu yer itibariyle kazaya da sebebiyet verebileceğinden müvekkil şirket yetkilisi veya vekalet ile yetkilendirilmiş avukatına teslim edilerek kendi uhdesinde bulunan bir tersane veya yere çekilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının hiçbir dayanağı olmayan ve kesinleşmiş mahkeme kararları ile bertaraf edilmiş iddialarının geçerli bir yanı bulunmadığını, yabancı tüzel kişi olan davacının teminat göstermesinin zorunlu olduğunu, davacının icra durdurulmasına yönelik herhangi bir tedbir talebinde bulunmadığı halde, salt özellikle geminin kendilerine teslimi yönünde tedbir talebinde bulunmaları da gemiyi teslim aldıktan sonra davayı konusuz bırakmak olduğunun aşikar olduğunu belirterek, davacının geminin mülkiyetine ve teslimine ilişkin daha önce aleyhine verilmiş ve kesinleşmiş mahkeme kararlarına rağmen kötüniyetli ve koşulları oluşmayan ihtiyati tedbir taleplerinn reddine, zamanaşımı ve hak düşürücü süre itirazlar doğrultusunda davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Müteveffa … Varisleri …’ya usulüne uygun davetiye tebliğine karşın dosyaya cevap dilekçesi sunulmamış ve delil ibraz edilmemiştir.
Dava, … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 18/02/2019 tarih, 2018/ … esas ve 2019/… sayılı görevsizlik kararının istinaf edilmeksizin kesinleşmesi ile davacı vekilinin talebi üzerine mahkememize gönderilmiş olup, dosyanın mahkememizin yukarıdaki esasına kaydı yapılarak yargılamaya bu esas üzerinden devam olunmuştur.
Dava, gemi adamı alacağı talebi ile başlatılan icra takibi nedeniyle borçlu olunmadığı iddiasıyla menfi tespit davası ve bu icra takibi sonucunda icra kanalıyla yapılan satışa ve sonrası işlemlere yönelik tasarrufun iptali davası olup; uyuşmazlığın konusunun, davacı tarafça MÖHUK gereği yabancılık teminatı yatırması gerekip gerekmediği, davacının aktif husumet ehliyetine haiz olup olmadığı, davanın hak düşürücü süre ile zaman aşımı süresi içerisinde açılıp açılmadığı, kesin hüküm itirazının yerinde olup olmadığı, muvazaanın söz konusu olup olmadığı, son olarak davacının borcunun bulunup bulunmadığı ve buna bağlı olarak tasarrufun iptali şartlarının oluşup oluşmadığı hususlarında toplandığı anlaşıldı.
Mahkemenin görevi HMK ‘nun 114.maddesi gereğince kamu düzeni ile ilgili bir dava şartı olup, HMK’nun 115.maddesine göre yargılamanın her aşamasında resen gözetilmesi gerekmektedir.
6102 sayılı TTK nun 4 ve 5. maddeleri gereğince mahkememizin görevinin tayini için öncelikle davanın 6102 sayılı TTK dan veya diğer kanunlardan doğan deniz ticaretine veya deniz sigortasına ilişkin bir dava olup olmadığının saptanması gerekmektedir.
Mahkememiz 6102 sayılı TTK’nun görev hususunu düzenleyen 5. maddesine TTK’nun 5. kitabında yer alan deniz hukukuna ilişkin ihtilaflara bakmak üzere Denizcilik İhtisas Mahkemesi adıyla kurulmuş, 01/07/2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı TTK’nun 5.maddesi uyarınca Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Birinci Dairesinin 10/07/2012 tarih ve 1888 sayılı kararıyla mahkememiz Türk Ticaret Kanunundan ve diğer kanunlardan doğan deniz ticaretine ve deniz sigortalarına ilişkin hukuk davalarına bakmakla görevlendirilmiştir.
Somut olayda; davanın özü esasen davalı müteveffa … ‘nın davacının kendisine ait olduğunu belirttiği … isimli gemide kaptan olarak çalışmasından kaynaklı, gemi adamı alacağı için başlattığı icra takibi nedeniyle borçlu bulunulmadığının tespiti ile bu icra takibi sonucunda cebre icra yolu ile satışı yapılan geminin satışının iptali ile sonraki tasarrufların iptali talebine ilişkindir. Yargılamanın esasına geçilmesi halinde araştırılacak ilk ve temel husus gemi adamı alacağının bulunup bulunmadığı meselesi olup, diğer husus ise tasarrufun iptali şartlarının oluşup oluşmadığı meselesidir.
Buna göre menfi tespit talebi bakımından yukarıda açıklandığı üzere borcun kaynağı gemi adamı alacağı olmakla, 854 sayılı Deniz İş Kanununun 1. maddesine göre “Bu kanun denizlerde, göllerde ve akarsularda Türk Bayrağını taşıyan ve yüz ve daha yukarı grostonilatoluk gemilerde bir hizmet akti ile çalışan gemi adamları ve bunların işverenleri hakkında uygulanır” denilerek, Deniz İş Kanununun kapsamı belirlenmiştir. Gemiler aracılığı ile yapılan deniz taşıma işleri ayrı bir kanuna tâbi olduğundan 4857 sayılı İş Kanununun kapsamı dışında bırakılmıştır. Gemi yabancı ülke bayrağı taşıyor veya gemi Türk bayraklı olsa bile yüz grostonilatoluk değil ise bu gemide çalışanlar hakkında Deniz İş Kanunu uygulanmayacaktır. İş ilişkisine dayalı bir uyuşmazlıkta işçi deniz taşıma işinde çalışır, ancak çalıştığı gemi Deniz İş Kanunu kapsamında kalmaz ise uyuşmazlığın Borçlar Kanunu hükümlerine göre genel mahkemede çözümleneceği açıktır.
Somut olayda; davacının gemi adamı olarak çalıştığı davayı konu geminin yabancı bayrak taşıdığı, yabancı bayrak taşıması nedeniyle davacının Deniz İş Kanunu hükümlerinden yararlanmadığı, davacının talebi hakkında uyuşmazlığın genel hükümlere göre çözümleneceği bu nedenle de Asliye Hukuk Mahkemelerinin görevli bulunduğu değerlendirilmiştir.
Ayrıca dava dilekçesindeki taleplerden biri de tasarrufun iptali olup, tasarrufun iptali davasında amaç, borçlunun haciz ya da iflasından önce yaptığı bazı tasarrufların geçersiz yada iyiniyet kurallarına aykırılık nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalması ve dolayısıyla o mal üzerinde cebri icraya devamla alacağı tahsilini sağlamaktır. Bu niteliği itibarıyla ticaret mahkemesinin görevi içinde sayılan ticari davalardan olmadığı ve mahkemenin görevli olmaması nedeniyle de görevsizlik kararı verilmesinin gerektiği anlaşılmıştır. Yargıtay uygulaması da bu yöndedir. ( Yargıtay 17. HD’ nin 9.5.2012 tarih 2012/166 E-2012/5920 sayılı kararı ve Yargıtay 17. H.D nin 2013/3536 E. 2013/3900 K. 21.3.2013 tarihli kararları)
Davada ihtilafın, mahkememizin görevini belirleyen 6102 sayılı TTK nun 5.maddesinde yer alan deniz ticaretine ilişkin bir ihtilaf olmaması, uyuşmazlığa Türk Ticaret Kanununda öngörülen yada diğer kanunlarda öngörülen deniz ticaretine ilişkin düzenlemelerin bulunduğu bir kanunun uygulanmasının söz konusu olmaması durumu karşısında mahkememiz görevli olmadığı ve görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğuna ilişkin aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:
1-Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE, dava dilekçesinin görevsizlik nedeniyle reddine, görevli mahkemenin BAKIRKÖY ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ olduğunun tespiti ile karar kesinleştiğinde süresi içerisinde ve talep halinde dosyanın görevli bulunan BAKIRKÖY ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE gönderilmesine,
2-HMK’nun 331/2.maddesi gereğince yargılama giderleri ve vekalet ücreti hususunun görevli mahkeme tarafından değerlendirilmesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf nezdinde temyizi kabil olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 13/10/2020

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır