Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 17. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/360 E. 2021/214 K. 20.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
17. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
(DENİZCİLİK İHTİSAS MAHKEMESİ SIFATIYLA)

ESAS NO:2019/360 Esas
KARAR NO:2021/214

DAVA:Tazminat
DAVA TARİHİ:17/09/2014
KARAR TARİHİ 20/04/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket tarafından … kati poliçe (… sayılı abonman sözleşmesi) ile … ‘nın menfaat sahibi bulunduğu boru emtiasının taşınması için davalı taşıyıcıya tam ve sağlam olarak teslim edildiğini, emtianın 03/04/2010 tarihinde … Liman İşletmesinde tahliye ve gümrük sahasına istiflenmesi sırasında hasarın meydana geldiğini ve emtianın hasarlandığının tutanak altına alındığını, hasar tespit çalışması sonrası tespit edilen 41.700,00 TL sigorta tazminatının 21/01/2011 tarihinde müvekkili şirket tarafından sigortalısına ödendiğini, TTK nun 1361.maddesi gereğince sigortalısının haklarına halef olduklarını belirterek 41.700,00 TL tazminatın 21/01/2011 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … (…) Ltd İzafeten …AŞ cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin taraf sıfatı olmadığını, gemi donatanı olarak … Ltd’ye karşı davanın açılması gerektiğini, hasarın oluşumu ve tarihine ilişkin hiçbir dayanak belge tebliğ edilmediği nedenle davanın zamanaşımı süresi içerisinde açılıp açılmadığının belirlenemediğini, davalıların hangi sıfatta sorumlu olduklarının anlaşılamadığını, yükün istiflenmesinden yük alacaklısının ve ardiye sahasının sorumlu olduğunu, müvekkilinin acenteliğini yapmış olduğu şirkete karşı açılan davanın haksız olduğunu, davacının düzenlediği tutanağın iddiasını ispatlamak için yeterli olmadığını belirterek davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; TTK nun 778.maddeis gereğince hasarın tespit ettirilmediğini, emtianın hasarsız olarak teslim edildiğini, eşyanın hasarlı yada noksan olması halinde mutlaka tutanağın düzenlenmesi gerektiğini, müvekkili firmanın sorumluluk sahasında dava konusu emtia ile ilgili olarak hiçbir kaza meydana gelmediğini belirterek davanın reddine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili 12/02/2013 tarihli duruşmadaki beyanında; … ve … Ltd şirketi hakkındaki davayı takip etmediklerini ve müracaata bıraktıklarını beyan etmiştir.
Dava; davacı … şirketine emtia nakliyat sigortası ile sigortalı olan emtianın taşınması sırasında hasarlanması nedeniyle sigortalısına ödediği hasar bedelinin davalılardan rücuen tahsili talebine ilişkin alacak davasıdır.
Mahkememizde açılan iş bu davanın, Mahkememiz tarafından verilen 15/10/2015 tarih ve 2014/… Esas, 2015/… sayılı kararınhı Yargıtay …. Hukuk Dairesi’nin 30/09/2019 tarih 2018/… Esas 2019/… Karar sayılı ilamıyla bozularak geldiği anlaşılmıştır.
Yargıtay … HD Mahkememiz kararını :” Sigortalı ile dava dışı gönderen şirket arasında bağıtlanan sözleşmede CFR koşulu bulunmaktadır. Anılan koşul kapsamında, satıcının masrafları kendisine ait olmak üzere malların belirlenen terminale kadar taşınması için taşıma sözleşmesi yapma, buna karşın alıcının da malları varış limanında boşaltma masraflarını ve liman ücretlerini ödemek suretiyle gecikmeksizin malı boşaltma yükümlülüğü bulunmaktadır. Her ne kadar CFR kaydı satıcı ile alıcı arasında yapılmış satım sözleşmesine konulan şartlardan ise de, navlun sözleşmesine de etkisi bulunmaktadır. Zira, boşaltma yükümlülüğü sigortalı dava dışı alıcıda bulunduğuna göre, vincin ve vinci kullanan elemanların öncelikle alıcının elemanı olduğunu kabul etmek gerekir. Davacı, bu kabul karşısında ancak aksini yani, vincin ve vinç kullanıcılarının davalı taşıyıcının adamları olduğunu kanıtlayarak taşıyıcının sorumluluğunu sağlayabilir. Bunun yanında vinç kullanıcılarının dava dışı alıcının adamları olduğu kabul edilse dahi, 6762 sayılı TTK 1061 maddesi uyarınca boşaltma işlemine kaptanın gözetim yükümlülüğü değerlendirilerek müterafık kusuru olup olmadığı belirlenip sonucuna göre karar vermek gerekirken anılan hususlar nazara alınmaksızın eksik incelemeye dayalı, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış” gerekçesi ile bozmuştur.
Mahkemece 28/01/2020 tarihli celse ara kararı ile Yargıtay 11 Hukuk Dairesi bozma ilamına uyulmasına ve bozma ilamı doğrultusunda, bilirkişi heyetinden ek rapor alınmasına karar verilmiştir.
Mahkememizce resen seçilen bilirkişiler …, … e … tarafından tanzim edilen 28/10/2020 tarihli raporda, Eşyanın gemiden boşaltılması masrafları navlun sözleşmesi gereği kural olarak taşıyana ait olduğundan ve satış sözleşmesinden bağımsız navlun sözleşmesinde aksine düzenleme yapıldığına yönelik konişmentoda hiçbir kayıt yer almadığından Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin kararındaki gerekçeye katılmadığımı kök ve ek rapordaki görüşümüzü muhafaza ettiğimizi, aksi yorumun taşıma sözleşmesinden bağımsız olan ve CİF yahut CFR teslim şeklinin kararlaştırıldığı her satış ilişkisinde taşıyanın eşyayı gemiden boşaltma yükümlülüğünün bulunmadığı sonucuna varılmasını doğuracağını, bu sonuca hiçbir bilimsel gerekçe ile katılmanın mümkün olmadığını, Sayın Mahkeme’nin aksi yönde karar vermesi hâlinde boşaltma aşamasında meydana geldiği sabit olan yük hasarından taşıyana kusur izafe edilemeyeceğine ilişkin görüş ve tespitlerine yer vermişlerdir.
Yargıtay argıtay …. Hukuk Dairesi’nin 30/09/2019 tarih 2018/.. Esas 2019/…936 Karar sayılı bozma ilamında, açık bir ifade ile, dava dışı gönderen satıcı ile dava dışı Sigortalı şirket arasında bağıtlanan sözleşmede CFR koşulu nedeniyle bu hususun navlun sözleşmesine de etkisi bulunduğu belirtilmiştir. Ayrıca bu nedenle, boşaltma yükümlülüğü sigortalı dava dışı alıcıda bulunduğundan, hasara neden olduğu dosya kapsamında sabit olan vinci kullanan elemanların öncelikle alıcının elemanı olduğunun kabulü gerektiği, davacının bu kabul karşısında ancak aksini yani, vincin ve vinç kullanıcılarının davalı taşıyıcının adamları olduğunu kanıtlayarak taşıyıcının sorumluluğunu sağlayabileceği de açık bir ifade ile belirtilmiştir. Devamında ise, vinç kullanıcılarının dava dışı alıcının adamları olduğu kabul edilse dahi, 6762 sayılı TTK 1061 maddesi uyarınca boşaltma işlemine kaptanın gözetim yükümlülüğü değerlendirilerek müterafık kusuru olup olmadığı hususunun tespiti bakımından rapor alınmasına işaret edilmiştir.
Mahkemece uyulmasına karar verilen Yargıtay bozma ilamında bulunan bu tespitler karşısında dosyada düzenlenen bilirkişi raporunda bulunan bozma ilamına aykırı olara boşaltmanın davalı taşıyanın sorumluluğunda gerçekleştiği yönündeki tespit ve görüşler mahkemece hükümde esas alınmamıştır.
Boşaltma işlemlerini gerçekleştiren …’nin Davacının haklarına halef olduğu gönderilenin ifa yardımcısı olduğu kabulü karşısında; 6762 sayılı TTK 1061 maddesi uyarınca davalının sorumluğunun ve müterafık kusurunun bulunup bulunmadığının tespiti gerekmektedir. Dosya kapsamında eşyanın gemiden boşaltıldığı aşamada eşyanın gemiden vinç ile tahliyesi sırasında hasarın meydana geldiği açıktır. Tahliye işlemini yerine getiren …’nin yükle ilgilinin ifa yardımcısı olarak kabulü karşısında; davacı vekilince boşaltmanın davacı sorumluğunda gerçekleştirildiği ve hasara neden olduğu dosya kapsamında sabit olan vinci kullanan elemanların davalı taşıyıcının adamları olduğu yönünde dosyaya sunduğu somut bir delil de bulunmamaktadır.
Dosyada alınan bilirkişi raporunda ayrıntısı ile açıklandığı üzere; 6762 sayılı TTK ve 6102 sayılı TTK uyarınca FIO(S)(T) kayıtlarının geçerliliği Yargıtay 11. HD’nin kararlarıyla karşılaştırmalı bir şekilde yakın tarihli bir bilimsel çalışmada incelenmiştir. FIO(S)(T) kayıtlarının Türk Hukuku uyarınca taşıyanın sorumluluğuna ve sorumluluk süresine de etki ettiği ve taşıtan, yükleten ve gönderilen tarafından yerine getirilen işlemlerden kaynaklanan zararlardan taşıyanın ve kaptanın sorumlu olmadığı sonucuna varılmıştır. Ancak, bu işlemlerin hiç ya da gereği gibi yapılmaması hâlinde geminin denize ve yola elverişliliğinin ve gemideki diğer eşyanın güvenliği etkileniyorsa taşıyanın sorumlu tutulabileceği öngörülmüştür. Bu kapsamda davalı taşıyanın dosya özelinde sorumluluğunun değerlendirilmesi bakımından TTK 975 Hükmünün incelenmesi de gerekmektedir. Hükmün birinci cümlesinde yükleme ve boşaltma aletlerinin amaca elverişli halde bulunmasına dikkat etmesi gerektiği söylenmektedir. Taşıyanın sorumluluğu TTK 1019 maddesinde elverişsizlikten kaynaklanan sorumluluk ve TTK 1061maddesinde Özen sorumluluğu olarak ikiye ayrılmaktadır. Free out kaydının etkisi TTK 1061 maddesi anlamında değerlendirilmelidir. Diğer bir ifadeyle, boşaltma işlemi gönderilen tarafından gerçekleştirilmişse TTK 1061’de öngörülen boşaltma aşamasındaki zarardan taşıyanın sorumlu olması söz konusu olmamalıdır.
TTK 975 maddesi hükmüne bakıldığında ise “Kaptan; yükleme ve boşaltma aletlerinin maksada elverişli bir halde bulunmasına ve istif işleri hususi istifçiler tarafından görülse bile, istifin denizcilikte cari olan usul ve örflere uygun bir tarzda yapılmasına dikkat etmeye mecburdur” ibaresi yer almaktadır. Kaptanın buradaki özen borcunun kapsamı geminin elverişliliği ile sınırlıdır. Zira, ”free out” kaydının bulunduğu bir taşımada kaptanın TTK 975 maddesi yükümlülüğünün boşaltma işçilerinin kusuru ile meydana gelen bir zararın önüne geçilmesi olarak algılanamaz. Hükmün ilk kısmında “Kaptan; yükleme ve boşaltma aletlerinin maksada elverişli bir halde bulunmasına” şeklinde yer alan ibare “free out kaydı” söz konusu olduğunda gemide bulunan yükleme boşaltma aletleriyle sınırlıdır. Hükmün ikinci kısmı ise yalnızca istif işlemleriyle sınırlı yükümlülük yüklemektedir. Hükmün bu kısmı: “istif işleri hususi istifçiler tarafından görülse bile, istifin denizcilikte cari olan usul ve örflere uygun bir tarzda yapılmasına dikkat etmeye mecburdur” şeklindedir. İstif halinde dahi bu hükmün geminin yüke elverişliliği ile sınırlı yorumlanması gereklidir.
Uyuşmazlıktaki hasar boşaltma aşamasında meydana gelmiştir. Boşaltma işlemi ise dava dışı sigortalının sorumluğundadır ve davacı vekilince boşaltmanın davacı sorumluğunda gerçekleştirildiği ve hasara neden olduğu dosya kapsamında sabit olan vinci kullanan elemanların davalı taşıyıcının adamları olduğu yönünde dosyaya sunduğu somut bir delil de dosyaya sunulamamıştır. Belirtilen kabuller ile açıklanan nedenlerle davayı konu zarara taşıyanın kusurunun etki etmediği kanaatine varılmış ve neticede davanın reddine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:
1-Davalılardan … Ltd ve … İşletmesi Genel Müdürlüğü Hakkında karar kesinleşmekle yeniden karar verilmesini YER OLMADIĞINA,
2-Davalılardan … (…) Ltd ye izafeten …A.Ş. Hakkındaki davanın REDDİNE,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harç Tarifesi gereğince peşin alınan 619,95.TL den karar harcı olan 59,30TL nin mahsubu ile fazla alınan 559,95TL’nin kesinleşmeye müteakip talep halinde davacıya İADESİNE,
3-Davalı … (…) Ltd İzafeten …AŞ.’nin yargı gider toplamı olan 100,00 TL’nin davacıdan alınıp işbu davalıya ÖDENMESİNE,
4-Davalı Davalı … (…) Ltd İzafeten …AŞ. vekili için takdir edilen 6.221,00.TL red vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya VERİLMESİNE,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA,
6-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde taraflara İADESİNE,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, kararın taraflara tebliğinden itibaren yasal süresi içeresinde Yargıtay ilgili dairesinden temyiz yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 20/04/2021

Katip …

Hakim …